Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün açıkladığı pakete ilişkin açıklama yapan Kandil, "Paket, AKP'nin çözümü değil, çözümsüzlüğü bir politika olarak benimsediğini ortaya koymuştur.

Bu pakette açıklananlarla oyalama yapıp bir seçim daha kazanmaktan başka bir şey düşünülmediği anlaşılmıştır" iddiasında bulundu.

KCK “Türk Başbakanı etrafına topladığı beş on adamla Türkiye'nin en temel sorunları konusunda politika belirlemektedir. Bunun on yıllar önceki derin devlet yaklaşımlarından bir farkı yoktur" iddiasını ortaya attı. KCK, AKP Hükümeti'nin açıkladığı paket ve izlediği politikalara önümüzdeki hafta bir deklarasyonla cevap vereceklerini açıkladı. ANF’ye göre KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı, paketin “AKP’nin çözümü değil çözümsüzlüğü bir politika olarak benimsediğini ortaya koyduğunu” öne sürerken, “Bu pakette açıklananlarla oyalama yapıp bir seçim daha kazanmaktan başka bir şey düşünülmediği anlaşılmıştır” iddiasında bulundu. Birden fazla satırda “örgüt yönetimiyle müzakere gereğinden” bahsedilen KCK açıklamasında şöyle denildi:

“-Türkiye'nin en temel sorununa bir seçim hesabı ekseninde yaklaşmak ve oyalama için toplumun önüne birkaç kırıntı atmak bu hükümetin bu sorunu çözme zihniyeti ve kapasitesinde olmadığını göstermiştir.

-Zaten yöntemi demokratik olmayan bir siyasi çalışmadan temel demokratikleşme sorunlarını çözmesi beklenemezdi. Demokratik olmayanlar gerçek demokratikleşme adımları da atamazlar.

-AKP hükümetinin Kürt Halk Önderinin ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin attığı adımları Kürt sorununu çözme ve kalıcı barışı sağlamak için ele almadığı açıkça görülmüştür. AKP, sağlanan çatışmasızlığı ve yaratılan çözüm zeminini Kürt Halk Önderini bir araç haline getirmek ve Kürt Özgürlük Hareketi'ni de tasfiye etmek için zaman kazanma ve pozisyonunu güçlendirmek için değerlendirmeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım başlı başına Kürt Halk Önderinin başlattığı süreci sabote etme anlamına gelmektedir. AKP gelinen aşamada ortada bir süreç bırakmamış, şimdiye kadar yaptığı oyalama politikasını sürdürme ve bildiğini okumada ısrarını bir daha sürdürmüştür.

-Bir çözüm; sorunu yaratanların ‘Ben sana şunu bunu veriyorum, ya da vermiyorum’ demesiyle gerçekleşemez. AKP hükümeti Kürtlerin neye hakkı olup olmadığını kendisi tespit edemez. Bunları ancak Kürtlerin siyasi iradesi olan kurum ve Önderlerle tartışarak ve müzakere ederek tespit edebilir.
 -Bu paketi açıklayan zihniyet, Kürt sorununu yaratan zihniyetin kendini yeni koşullara uydurmuş bir versiyonudur. Bu paketle açıklananlar da siyasi sömürgeciliğin sürdürüleceği ve kültürel soykırımın devam ettirileceği anlamına gelmektedir.
 -Türk Başbakanı etrafına topladığı beş on adamla Türkiye'nin en temel sorunları konusunda politika belirlemektedir. Bunun on yıllar önceki derin devlet yaklaşımlarından bir farkı yoktur. Zaten AKP de şimdi kendi oluşturduğu derin devletiyle çalışmaktadır. Parti örgütü ve Meclis sadece bu siyaset tarzının örtüsü olarak kullanılmaktadır.

-Demokratik siyasetin bir gereği de sorunların çözümünü muhataplarıyla konuşup müzakere etmektir. Demokrasilerde müzakere ve uzlaşma esastır. Türkiye'nin en temel sorununda müzakere ve uzlaşma yöntemine başvurulmuyorsa hangi demokrasiden ve demokratik siyasetten söz edilebilir?

-“KAMUOYUNDA MEŞRUİYETİNİ YİTİRMİŞ UYGULAMALARDAN VAZGEÇİLDİ”-

-AKP bu paketle sadece başta Kürtler nezdinde olmak üzere kamuoyunda teşhir olmuş ve meşruiyetini kaybetmiş bazı uygulamalardan vazgeçtiğini belirtmiştir. Yine siyasi sömürgecilik ve kültürel soykırımı engellemeyen, hatta bunlara örtü olan bazı adımlar atacağını söyleyerek göz boyamaya çalışmıştır. Kuşkusuz bunları da Kürt Özgürlük Hareketi'nin ve demokrasi güçlerinin mücadelesi sonucunda yapmak zorunda kalmıştır.

-Pakette Alevilere yönelik bazı şeylere yer verip sonradan da bunların reddedileceğini ve tepki yaratacağını düşünerek vazgeçmesi AKP hükümetinin sorunlara nasıl yüzeysel, ciddiyetsiz ve günü birlik yaklaştığını göstermektedir.

KCK açıklamasını “Kürt halkı” ve “demokrasi güçlerinin” oyalama ve seçim hesabıyla süreci boşa çıkaran, hatta bitiren AK Parti hükümetinden hesap sormasını ve demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü için mücadeleyi yükseltmesini isteyerek bitirdi.

Kim bu ülkenin ekmeğini, suyunu içip hainlik yapıyorsa Allah (c.c) onun bin kat belasını versin, sözüm Kürt kökenli kardeşlerimize değil kardeşi kardeşe düşman yapıp ayrımcılığa yol acıp bu ülkeyi bölmeye calışan şeref yoksunlarına.!