0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Peki Nasıl Zayıflamalı?  (Okunma Sayısı: 1416 Kere Okundu.)
« : Nisan 14, 2013, 12:20:09 ÖS »

Alone_Angel
*
Üye No : 121367
Nerden : Bursa
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 167
Mesaj Sayısı : 1 058
Karizma = 21


Görülen o ki, gerçek ve kalıcı kilo kaybı, aç kalarak, az kalori yöntemiyle değil, doğru gıdaları doğru zamanlarda ve doğru bileşimlerle tüketerek sağlanacaktır. Alışılagelmiş yöntemlerin rafa kaldırılmasında ve çağdaş, bilimsel bir metodun öğrenilmesinde sağlığımız açısından büyük yarar vardır. (Bu arada protein diyeti ve zayıflatıcı ilaçların da vücudumuz üzerinde sayısız zararları vardır, ama bu bizim yazımızda uzun uzun anlatılmayacak, yeri geldiğinde değinilecektir.)

Yöntem:

Vücuda enerji veren gıdalar üçe ayrılır :
Glusidler ( Karbonhidratlar ), Proteinler ve Lipidler ( Yağlar ).

Vücut esas enerji ihtiyacını karbonhidratlardan sağlar. Protein ve yağların ana hizmetleri farklıdır, ama karbonhidratın yetmediği anlarda (açlık hali gibi), karaciğerde glikojen olarak depolanmış olan yağ (glikojen, sadece öğün aralarındaki açlık durumuna yetecek miktardadır), vücudun çeşitli bölümlerinde depolanmış yağ ve kaslardaki protein rezervleri devreye girer. İşte bu safhada, “öyleyse hiç karbonhidrat yemeyelim, vücut da ihtiyacını depolanmış olan yağ ve proteinlerden karşılasın, biz de zayıflayalım” şeklinde parlak bir fikir gelse de, hevesimiz kursağımızda kalıyor; zira bu yöntemde vücutta “keton” adı verilen toksik maddelerin ortaya çıkarak ölüme varacak derecede vücuda zarar vereceği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Zaten protein diyetlerinin tehlikesi de burada ortaya çıkıyor.

Karbonhidratlar vücutta sindirildikten sonra glikoza (şekere) dönüşürler. Bu da kan şekerimizi yükseltir. Kandaki şekeri yakıt olarak hücrelere gönderme ve kan şekerini normal seviyeye indirme görevi ensülin hormonuna verilmiştir. Pankreas tarafından üretilen ensülin bir süpürge gibidir. Karbonhidratlardan elde ettiğimiz glükozu da, proteinlerden ve yağlardan elde edilen maddeleri de hücrelere ensülin taşır; bir kısmını derhal, bir kısmını da ihtiyaç halinde kullanılmak üzere depo olarak. İşte kan şekerimiz yükseldiğinde salgılanan ensülin hormonu, yağ depolamak ve kolesterol yükseltmekte de ustadır!

“Şekeri Bırak” kitabının yazarları; Montignac’ı ve “Şekerin Hüznü” kitabının yazarı William Dufty’yi öncüleri olarak kabul etseler de, her iki yazarın, bildikleri halde ensülinin zararlarını yeteri kadar vurgulamadıklarını söylüyorlar. Onlar ensülinin yağ depolamakla kalmayıp, önceden depolanan yağların tüketimini de engellediğini, ayrıca kolesterol seviyelerini artırdığını bilimsel verilere dayanarak açıklıyorlar (Kahn ve Weir, 1994). Yani çok ensülin, çok yağ depolama riski ve kolesterolün artma riski! Demek ki pankreasımızın aşırı çalışıp, sürekli yüksek miktarda ensülin salgılamasına neden olmaması için bazı önlemler alacağız. Bu da kan şekerimizi çok yüksek seviyelere çıkartmamakla sağlanacak. Kan şekerimizi ne artırıyordu? Öncelikle karbonhidratlar. Ama ne ilginçtir ki, karbonhidratlar kendi aralarında bir çok değişik sınıflara ayrılmıştır. Tahıllar da, sebze ve meyveler de, bal ve şeker de, baklagiller de karbonhidrattır. Bütün mesele hangi karbonhidratların, kan şekerini fazla artırdığını, hangilerinin normal derecede, hangilerinin çok az artırdığını bilmekte yatıyor.

Rafine edilmiş şeker, beyaz un, beyaz pirinç, beyaz makarna, beyaz ekmek (maalesef modern gıda endüstrisinin azizliği yüzünden tüm lif ve mineral, vitamin…vs. gibi faydalı elementlerinden arındırılmış olduklarından), ayrıca şekerli tüm gıda ve içecekler (ketçap ve kola gibi..) yüksek kan şekeri endeksine dahil gıdalardır. Yani bu tip liften arındırılmış gıdaları tükettiğimizde, kan şekerimiz oldukça yüksek seviyelere çıkarak fazla miktarda ensülin salgılanmasına neden olur.(Montignac kitabında bunları yüksek glisemi endeksine sahip gıdalar, ya da kötü glusidler olarak tanımlıyor).

Bir çok görüşe göre, eskiden gıdalar bu kadar rafine edilmediklerinden ve daha doğal halleriyle tüketildiklerinden, çağımızın hastalıkları olan erken yaştaki damar hastalıkları, şeker, obezite ve kanser bu derece yaygın değildi. Özellikle milyonlarca yıl boyunca atalarımız rafine şekerin ne olduğunu bilmeden yaşadı. Onların pankreasları belki de yaşamlarının tek bir gününde bile bizim her gün sağladığımız ensülini salgılamamıştı. Son bir kaç yüzyılda sadece soyluların ve kralların sofrasını süsleyerek onların diyabet, gut, obezite gibi hastalıkları edinmesine neden olan şeker, bugün tüketim çılgınlığı halinde herkesin günlük diyetine fazlasıyla girmiş bulunmaktadır.

Doğal oldukları halde kötü glusid olarak tanımlanacak bir kaç tane de sebze bulunmaktadır ki bunlar; patates(taze olmayanı), havuç, pancar ve mısır olarak sıralanır. Meyvelerden ise karpuz, ananas ve muz kan şekerini fazla yükselten kötü glusidler sınıfına girer.

Kepekli veya daha iyisi entegral olarak adlandırdığımız ekmek, kepekli makarna, kabuklu pirinç ve baklagiller iyi glusidlerdir. Yeşil sebzeler, soya ve mantar ise çok iyi glusidler sınıfına girer, yani bunlar ensülin salgılamasına en az etki edenlerdir. (Aşağıda her iki kitaptan derlenen glisemi endeksi tablosu rakamlarla detay vermektedir.)

Montignac etkileyici bir örnekle beyaz ekmeğin şişmanlamaya katkısını anlatıyor: Deneğimiz, sürekli kötü glusidlerle beslenmiş, pankreası düzgün çalışamayan biri. Ona aşağı yukarı ayni kalori değerine sahip iki çeşit gıda vereceğiz. (Bu arada bilmeliyiz ki, normal olarak 1 litre kanda bulunan kan şekeri seviyemiz 1 gr.dır.) İlk olarak deneğimize 100 gr. beyaz ekmek üzerine sürülmüş 70 gr. tereyağı, ikinci seferde ise 100 gr. entegral ekmek üzerine sürülmüş aynı miktarda tereyağı veriyoruz. Beyaz ekmek yüksek kan şekeri endeksine sahip olduğundan (70), kan şekeri derecesi 1.70 seviyesine çıkıyor. Pankreas çok da iyi çalışmadığından, salgılanan ensülin orantısız kalıyor. Glikoza dönüşen beyaz ekmeği kandan kovuyor fakat ensülin fazlası, yağın önemli bir kısmını depoluyor. Entegral ekmekle yağ verildiğinde ise, bu ekmeğin kan şekeri endeksi düşük olduğundan (35), kan şekeri yaklaşık 1.20 seviyelerine çıkıyor ve salgılanan ensülin miktarı da bir hayli az oluyor. Az miktardaki ensülin ise, yağın depolanmasına neden olmuyor. Sonuç olarak, senelerce kötü glusidlerle beslenen kişilerde pankreasın bir müddet idare etse de sonunda yorgunluk sinyali vererek dengesiz çalışmaya başladığı görülüyor. Yüksek seviyelerde salgılanan ensülinin marifetlerini de öğrenince, tüm şişmanlık vakalarını izah edebilmiş oluyoruz.

Yüksek ensülin salgısının bir başka çok önemli zararı daha var: Hipoglisemi’ye yol açması. Diyelim kötü glusidlerden oluşan bir kahvaltıyla başladık güne: Beyaz ekmek, bal, reçel… Kan şekerimiz yüksek bir nokta olan 1.80 gr/lt.’ye bile ulaşabilir. Pankreasımız çok iyi durumda değilse, ensülin salgısı fazla ve orantısız olur. Bu durumda kan şekerimiz anormal bir düşüşe geçebilir ve sindirimden 3-5 saat sonra kan şekerimiz 0.45 gr/lt.ye kadar düşebilir. Kan şekeri ani olarak düştüğünde kişi solgunlaşır, terleme, titreme, çarpıntı gibi sıkıntıların yanı sıra büyük bir açlık hissine kapılır. Hiperglisemiye (yüksek kan şekeri) tepki olarak kişilerde hipoglisemi (düşük kan şekeri) gelişir. Bu ekstrem örnekte olduğu gibi olmasa da, sürekli kötü glusidlerle beslenen kişiler düzenli olarak hipoglisemiden rahatsızlık duyarlar. Yani yemek saatinin yaklaşmasıyla gitgide sinirli, sabırsız ve hatta saldırgan olmak; üşüme, veya yorgunluk, esneme ve uyuşukluk hali, dikkat dağılması, hep anormal kan şekeri düşüşlerinden kaynaklanan durumlardır. Doktora giden hastaların çoğu kronik yorgunluktan bahsederler. Bu, kötü beslenme alışkanlığının bir sonucudur. (Fazla şeker, fazla beyaz ekmek, fazla patates, fazla makarna ve pilav; çok az lif.) Kişi hipoglisemiye düştükçe tekrar kötü bir gluside saldırmakta, ve kan şekerinin bu aşırı iniş-çıkışları bir kısır döngü şeklinde insanın metabolizmasını aşırı yormaktadır.

Günümüzde aşırı kola ve şekerli yiyecekler tüketen gençler de hantal ve tembel olmanın nedenini beslenmelerinde aramalılar. Yemek sonralarında çöken ağırlığın tek nedeni bu sağlıksız beslenme alışkanlıklarıdır.

Aç karnına alınan alkol de aynı etkiyi göstermektedir. Hipoglisemiye neden olan başka faktörler de vardır, heyecanlanma veya pankreas tümörleri…gibi. Kronik yorgunluğa ait de başka nedenler vardır. Ama bunlar bizim konumuzun dışındadır.

Bu arada; her iki kitapta da, meyvelerin vitaminlerinden tam yararlanabilmek için, aç karnına yenilmeleri gerektiği yazmaktadır (Yemeklerden yarım saat önce veya iki saat sonra).

Çünkü sindirim süreleri çok kısadır. Aksi takdirde meyveler, diğer yemeklerle saatlerce aynı midede kalarak mayalanır, diğer maddelerin sindirimini etkilediği gibi vitaminlerini de kaybederler. (Yalnız çilek, böğürtlen ve frambuaz gibi kırmızı meyveler, midede mayalanmadıklarından, yemekten sonra tüketilmelerinde mahsur yoktur.)

Sonuç :

Daha sağlıklı yaşamak ve ideal kilomuzu korumak için temel beslenme mantığını kavradık. Montignac yöntemi ve Şekeri Bırak yöntemi arasındaki ufak farklılıkları kısaca belirtip dikkatimizi aşağıdaki Glisemi Endeksi Tablosuna yönelterek, hangi gıdaları seçmemiz gerektiğini daha iyi göreceğiz.

Tabloda “kötü”, “iyi” ve “çok iyi glusid”ler (karbonhidratlar) yer almaktadır. Montignac ilk aşamada, “iyi glusid”lerden (“çok iyi glusid”lerden olmaları şart değil) oluşan bir kahvaltıyla güne başlamayı öneriyor. Bu kahvaltıda yemekten en az 15 dakika önce yenecek meyve, istenildiği kadar entegral ekmek, ve (entegral ekmek ne de olsa “çok iyi glusid” sınıfına girmediğinden) ensülinin yağ depolama riskine karşı önlem olarak, hiç yağın olmadığı bir kahvaltı öneriyor. Yani yağsız olmak kaydıyla peynir, yoğurt, süt tüketilebileceğini söylüyor.

Öğlen ve akşam yemeklerinde aşırı yağlı olmamak kaydıyla protein tabağı (kırmızı et, tavuk veya balık, omlet…vs.), yanında çok düşük glisemik endekse dahil olan (“çok iyi glusid” tabir edilen) yeşil salata ve her tür yeşil sebze, mantar öneriyor.

Veya da başka bir seçenek olarak karbonhidrat ağırlıklı bir yemek yenilebiliyor. Elbette karbonhidratlar “iyi glusid”lerden seçilecek (kepekli makarna, kabuklu pirinç, kuru baklagiller… vs.),yanında istenildiği kadar yeşil sebze ve salatalar, istenirse yağsız olmak kaydıyla peynir ve yoğurtla yenilebilecek. Montignac, protein ağırlıklı yemek ile karbonhidrat ağırlıklı yemeği dengede tutmanın iyi olacağını belirtiyor: Diyelim ki 10 öğünün 7’si protein ağırlıklıysa, 3’ü de karbonhidrat ağırlıklı olarak düşünülmeli… Rafine edilmiş(beyazlaştırmış) her tür karbonhidrat, ayrıca patates, havuç, pancar ve mısır, meyvelerden muz ve karpuz gibi “kötü glusid”ler ilk aşamada yasaklı. Zira 2-3 ay sürecek bu aşama, kilo verme aşaması.

İkinci aşamada artık kilo verildiğinden, bazı kaçamaklara müsamaha gösteriliyor; örneğin patatesi çok seven bir kişi nadiren patates yiyerek kaçamak yapabiliyor ama mümkünse vücuda yağ depolatmamak için, etle beraber değil de salatayla yapılması öneriliyor bu tip kaçamakların… Tatlı meselesine gelince, ilk aşamada tatlı yok. Meyve, badem, ceviz, fındık, kuru meyve, yağsız yoğurt, şekersiz marmelatla idare edilecek. İkinci aşamada, früktoz ile yapılmış, veya yüksek oranda (%70) kakao içeren bitter çikolata içeren tatlılara yer veriliyor.

Montignac, yemeklerde, özellikle 1. aşamada entegral dahi olsa ekmeğin pek yer almamasından yana. Sadece kahvaltıda, bolca tüketilebileceğini söylüyor. Zira ekmeğin ağırlık yapan, sindirimi güçleştiren bir madde olduğunu düşünüyor.

Şekeri bırak yönteminde ekmek entegral olmak kaydıyla günün istenen saatinde tüketilebiliyor, ama günde 3 dilimin pek geçilmemesi öneriliyor. Şekeri bırak yönteminde, beraber yemekten kaçınılması gerekenlere değinilmiyor. Yani Montignac yönteminde olduğu gibi, yapısı gereği genelde yağlarla bir arada bulunan proteini alırken, yanında “iyi glusid” olmasına rağmen kepekli ekmek veya makarna gibi gıdaların alınmamasını öneren diyetler yok. Onlar “iyi glusid”lerin hepsi dengeli karıştırılarak yenebilir, ama miktarda asla aşırıya kaçılmamalı demektedir. Örneğin, yeşil sebzelerle garnitür edilmiş bir porsiyon kırmızı veya beyaz et tabağı, yanında bir dilim ekmek ve bir salata öğünümüzü oluşturacak; öğün aralarında ise meyve ve yemişlerle atıştırma yapılacak. Meyve dışında ise, tatlandırıcıların kullanıldığı, ya da yüksek (en az %60-70) kakao içeren çikolatayla yapılan şekersiz tatlıların tüketildiği bir beslenme tarzını uygun görüyorlar.

Aslında geri kalan tüm beslenme önerileri tamamen aynı denilebilir. Alkol konusunda; çok az olmak kaydıyla (günde 1 veya 2 kadeh), mümkünse kırmızı şarap gibi faydalı olanının tercih edilmesi ve yemekle beraber tüketilmesi konusunda fikir birliği içindeler. Bira ise en kötü glusid olan maltoz içerdiğinden önerilmiyor.

GLİSEMİ ENDEKSİ TABLOSU

KÖTÜ GLUSİDLER (Kan şekeri endeksi 50’den yüksek): Maltoz---------------------110
Glikoz--------------------- 100
Fırında patates------------95
Hamburger ekmeği--------95
Patates püresi-------------90
Havuç-----------------------85
Patates kızartması---------80
Bakla------------------------80
Balkabağı-------------------75
Bal---------------------------75
Şeker------------------------75
Mısır gevreği---------------75
Beyaz un-------------------75
Beyaz pirinç----------------75
Mısır-------------------------75
Kraker----------------------75
Beyaz baget ekmek-------70
Bisküvi----------------------70
Pancar----------------------70
Çikolata---------------------70
Haşlanmış patates---------70
Karpuz----------------------70
Ananas---------------------65
Muz-------------------------60
Kavun----------------------60
Beyaz undan makarna---60
Reçel-----------------------60
Kuruyemiş-----------------60
Taze patates--------------55
Patlamış mısır--------------55
İYİ GLUSİDLER(Glisemi endeksi 50-20 arası): Kepek ekmeği*------------50
Bulgur----------------------50
Bezelye--------------------50
Şekersiz tam tahıl---------50
Kivi-------------------------50
Üzüm----------------------50
Armut---------------------45
Taze fasulye-------------40
Barbunya-----------------40
Çavdar ekmeği-----------40
Şekersiz meyve suyu----40
Şeftali,erik----------------40
Entegral ekmek**--------35
Nohut----------------------35
Süt ürünleri---------------35
Meyveli yoğurt-----------35
Kuru fasulye--------------30
Entegral makarna--------30
Mercimek------------------30
Kuru kayısı----------------30
Şekersiz marmelat-------30
Greyfurt------------------25
Kiraz,vişne---------------25
Siyah çikolata------------22
(min.%70 kakaolu)
Fruktoz (meyve şekeri)---20
ÇOK İYİ GLUSİDLER(Glisemi endeksi 20’den az): Yoğurt---------------------15
Soya fasulyesi------------15
Domates------------------15
Fındık----------------------15
Yerfıstığı------------------15
Mantar--------------------15
Yeşil sebzeler***--------15 ve altı
Taze kayısı---------------10
*: Entegral ekmek, buğday tohumunun bütünü ile pişirilen ekmektir, unun kepek ve diğer bileşenlerinden ayrıştırılmamış hali kullanılır.

**: Kepekli ekmek ise, beyaz unun içerisine sonradan kepek eklenerek elde edilir. Katılan kepeğin en azından %20 oranında olması uygun olabilir. Kan şekerini düşürecek lifler geri kazandırılsa da, bu ekmek bazı vitamin ve minerallerden yoksun bırakılmıştır.

***: Lahana, brokoli, kabak, enginar, kereviz, ıspanak, patlıcan, karnabahar, salatalık, marul, kıvırcık, roka, turp, dereotu, maydanoz…vs.

SON SÖZ:

İncelediğimiz bu yöntem, kilo verdikten sonra terk edilecek, geçici bir zayıflama “diyet”i değildir; sürekli uygulayacağımız, normal kiloda kalmamızı sağlayacak olan sağlıklı bir beslenme şeklidir ve bir yaşam stili olarak benimsenmelidir.


"Üzülmeye değmez" diyor Dünya. "Bırakıp gidenin de, gidip gelmeyenin de canı cehenneme!"

Hayatta gerçek olan tek AŞK tır galatasaray
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Peki Nasıl Zayıflamalı?
« Posted on: Mart 28, 2024, 06:19:07 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Peki Nasıl Zayıflamalı? e-book, Peki Nasıl Zayıflamalı? programı, Peki Nasıl Zayıflamalı? oyunları, Peki Nasıl Zayıflamalı? e-kitap, Peki Nasıl Zayıflamalı? download, Peki Nasıl Zayıflamalı? hikayeleri, Peki Nasıl Zayıflamalı? resimleri, Peki Nasıl Zayıflamalı? haberleri, Peki Nasıl Zayıflamalı? yükle, Peki Nasıl Zayıflamalı? videosu, Peki Nasıl Zayıflamalı? şarkı sözleri, Peki Nasıl Zayıflamalı? msn, Peki Nasıl Zayıflamalı? hileleri, Peki Nasıl Zayıflamalı? scripti, Peki Nasıl Zayıflamalı? filmi, Peki Nasıl Zayıflamalı? ödevleri, Peki Nasıl Zayıflamalı? yemek tarifleri, Peki Nasıl Zayıflamalı? driverları, Peki Nasıl Zayıflamalı? smf, Peki Nasıl Zayıflamalı? gsm
Yanıtla #1
« : Kasım 03, 2013, 01:35:27 ÖS »
Avatar Yok

djabeer
*
Üye No : 152827
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 6
Karizma = 0


paylaşım iin teşekkürler
Yanıtla #2
« : Aralık 10, 2013, 09:15:23 ÖS »
Avatar Yok

mehmetalgul
*
Üye No : 157855
Nerden : Ankara
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 6
Karizma = 0


Çok aydınlatıcı olmuş. Teşekkür ederim.
Yanıtla #3
« : Mayıs 29, 2014, 08:47:56 ÖS »
Avatar Yok

crazygirl96
*
Üye No : 83317
Nerden : Ankara
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 7
Karizma = 0


amerikada mı ne bi kitap çıkmış venus factor diye onda yazanlar da baya bi işe yarıyomuş
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Peki Öyle Olsun
Dini Hikayeler
FeMoX 5 1925 Son Mesaj Mayıs 04, 2008, 07:06:15 ÖS
Gönderen : By.CeZa
Tanışalım peki tmm « 1 2 »
Üye Biyografisi
SeRSeRi 15 4203 Son Mesaj Kasım 16, 2008, 06:05:57 ÖS
Gönderen : JusT_PreNseS
Peki Ya Siz Hangi Gruptansınız..! « 1 2 »
Nefret Ediyorum
BaSsturk 12 2528 Son Mesaj Nisan 18, 2009, 07:16:07 ÖS
Gönderen : ByMai
Peki Bu Nasıl?..xd « 1 2 »
Komik Resimler
dark rhyme 14 3153 Son Mesaj Ağustos 27, 2009, 03:30:12 ÖÖ
Gönderen : CeReN_Bal
Aşk Güzel Şey Peki Ya Aşk Bağımlılığı?
Ruh Sağlığı
Asortik Hatun 0 588 Son Mesaj Ocak 24, 2013, 01:45:12 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular