|
|
|
Orta yaş krizinin varlığı psikologlar, yetişkinler ve toplumdaki diğer pek çok kişinin ilgisini çekmiştir. Bazıları bu durumu tamamen inkar ederken, toplumda bu durumu bizzat yaşadığını söyleyenler var. Öyleyse orta yaş krizinin gerçek mi yoksa sadece bir efsane mi olduğuna bir göz atalım.
Orta yaş krizinin varlığı, tartışılabilir bir kavram olmaya devam etmektedir. Bu terim ilk olarak, 1965 yılında Kanadalı psikolog Elliott Jaques tarafından icat edildi. Bu kavramın temelinde, bir yetişkinin hayatındaki başarı ve başarısızlıkları geriye dönük olarak düşünmeye başladığı bir geçiş evresi vardır. Bir çok kişi için orta yaş krizi depresyon, öfke ve yüksek seviyelerde hayal kırıklığı ile eş anlamlı olmuştur. Bunların dışa yansıması ise iş bırakmalar ve sağlık ihmalleri şeklinde olabilir.
Öte yandan, bir kaçı bu deneyimi (genellikle 35-40 yaş civarında) yaşamlarının tam bir dönüşümü olarak yaşamaktadır. Komple kariyer değişiklikleri ve komple dış görünümlerinde değişiklikler yaparak, orta yaşı kendilerini tamamen baştan yaratma fırsatı olarak görürler. Sonuçların ikilemi göz önüne alındığında pek çok kişi orta yaş krizinin varlığını sorgulamaktadır.
Tartışmalar devam ederken anlamamız gereken nokta şudur ki; yetişkinliğinde tıpkı çocukluk gibi çeşitli aşamaları olduğudur. Orta yaş krizi de yetişkinliğin geçiş aşamalarından biridir. Bazıları sadece hafif yankıları ile karşılaşabilirken bazılarını sert bir şekilde etkileyebilir. Ancak şiddeti ne olursa olsun orta yaş krizi, hayatı etkileyen durumlardan biridir.
Orta Yaş Krizi Nedir?
Orta yaş krizi aslında, bir geçiş ya da yaşamdaki bir gelişim aşamasıdır. Bir yetişkinin kariyer, aile ve güvenilir bir sosyal çevre oluşturmak gibi birkaç geleneksel beklentileri yerine getirdikten sonra ulaştığı evredir.
Tıpkı bir çocuğun ergenlik dönemine geçişinde kendisiyle ilgili hissettiği rahatsızlıklar gibi bir yetişkin de geçiş döneminde sorun yaşayabilir. Kişi, orta yaşa yaklaştıkça “Ben bugüne kadar ne yaptım?” gibi temel yeniden değerlendirme soruları sormaya başlar. Neler başardım? Arkadaşlarım kimler? Ailem benle mutlu mu?… Bu sorular kişinin kafasındaki mükemmel yaşam fikri ve aslında yaşanılan hayattan kaynaklanıyor.
Hayal edilen ve yaşanılan arasındaki uyumsuzluk, kişiyi yaptıklarını sorgulamaya itiyor. Bu, orta yaş krizinin başlangıç noktasıdır. Birçok zaman bir geçiş evresinin, acı ve zahmetli olduğuna şartlandırıldığımız için, belirli bir şekilde hareket ediyoruz. Aslında farklı şeylere yönelmek ve amaçlarımızı yeniden değerlendirmek oldukça basittir. Pek çok yetişkin, bu durumla karşı karşıya kaldığında aşağıda bahsedilen durumları yaşayabiliyor.
Kendinden şüphe etme kavramından kurtulmak çok zordur. Bir boşluk yaratır, bugüne kadar başarmış olduklarınızı gölgeler ve dizlerinizin üstüne çöküp yardım istemenize neden olur. Bu boşluğu doldurmak için, bu aşamada bireyler pahalı arabalar, takılar, gayrimenkul gibi gösterişli maddi zenginlikleri biriktirmeye başlarlar. Bu, gençlikteki hayallerin şimdi yaşanmaya çalışılması ya da gençliğin kaybının yakalanmaya çalışılması olabilir. Hatta bazıları evlilik dışı ilişkiler yaşamaya başlayabilirler
. Bu ruh halindeki kişiler, aslında kendi kimliklerinden kaçmaya çalışırlar. Ancak çoğu bugünden kaçarak geleceği yapılandıramayacağını unutmuştur ve bu durum krizi hızlandırır. Yaşamak için zamanın sınırlı olması düşüncesi kişiyi baskıya sokar. Ölümün bir gerçek olduğunu hatırlatır. Öte yandan, bunlara boşa geçen zamanın ve şimdiye kadar alınan kararların hayal kırıklığını da ekleyebiliriz. Kişi hedeflerini yeniden değerlendirmeye başladığında ise bunun yansıması iki şekilde olabilir. Bunların birincisinde kişi depresyon noktasına ulaşana kadar kendine acımaya başlar, ikincisinde ise hedeflerine ulaşmak için kendini çok fazla hırpalar.
Çeşitli çalışmalar orta yaş krizinin gerçek olduğunu iddia ederken, diğerleri varlığını inkar etmektedir. Çelişkili çalışmalar orta yaş kriziyle ilgili çoklu bakış açıları olduğunu kanıtlamaktadır. Orta yaş krizinin efsane mi gerçek mi olduğunun cevabı sizin varlığınızın durumuna bağlıdır. 40-60 yaş aralığındaki kişiler hayatlarında yeniden değerlendirme yapma, konfüzyon, duygusal acı, öfke, hayal kırıklığı ve çaresizlik gibi duyguların yaşandığı bir aşama yaşarlar. Kriz, bu durumu adlandırmak için oldukça güçlü bir kelimedir. Orta yaş krizini tanımlamak için yetişkinlikte geçirilen bir evre demek daha doğru olabilir. Aslında hayatımızda bu evreyi nasıl ele aldığımız bunun bir krize mi dönüşeceğini belirler.
Yazar: Tülay Arsoy
|