Mumları yaktım ve özenle döşedim salona. İki şişe vişne şarabı attım dolaba. Dead Can Dance ve yaktığım tütsüler ruhani bir hava kattı odaya. Sohbetimize, birbirimize akıtacağımız duygularımıza büyü katacak dermanımız da hazırda. İlk defa ben seni ağırlayacağım. Ağırlarken ikimizin de hafiflemesi için elimden geleni yapacağım. Her yerde çiçekler; papatyalar, kasımpatı, mimoza ve güller. Tavandaki pervaneye iki balon astım. İçindeki çocuğa sürpriz olarak evin çeşitli yerlerine kırmızı balonlar sakladım. Hazırlık yaparken biraz mani''ye kaçtı aklım. Duvarlara dizeler yazdım. Hint işi bir pantolon ve bol bir gömlek giydim. Sen beni hiç böyle görmedin.
Geldin!!! Pırıl pırıl parlayan yeşil gözlerin, yorgun bedeninle. Birkaç dakika kalakaldık holde. Sonra her zamanki gibi telaşlı halinle ceketini bir yere, koca çantanı, kameranı bir yere bıraktın. Bir yanddan anlatıyordun; okuldaki profesörleri, doçentleri, yaptığın çekimleri. Konudan konuya atlıyordun. Bütün dikkatimle dinliyordum seni. Biraz arandıktan sonra bulduğun çantandan küçük bir paket çıkardın. Her zamanki nezaketinle çaktırmadan bana bir hediye verdin ve kaldığın yerden devam ettin anlatmaya. Bir ara bulduk oturmaya. Hazırlanırken dermanlar ve şaraplar bir poşet çıkardın çantandan.
- Ne kadar dağınık olduğumu bilirsin. Bunlar büyükannemin ve benim için çok değerli. sen sakla istiyorum.
- Merak etme.
- Müziği değiştirelim mi?
- Cohen ister misin?
- Doors''a ne dersin?
- Ne diyebilirim ki? The End''i dinleyemelim de.

En sevdiğimiz parçayı - Logical Song- dinledikten sonra, ben de sokakları, insanları anlattım ona. Yaptığım manik olayları. Yazdığım yazıları gösterdim onay istercesine. Çağımızın Sappho''susun derken elleri yanaklarımda, mercan gözleri gözlerimdeydi. Şarapla sigaramızı içerken artık iyice rahatlamış, şakinleşmişti bedenlerimiz. Bu kez beyin fırtınası yaşıyor, kah edebiyatın derinlerine iniyor kah ortak tanıdığımız insanlardan, kah kült filmlerden söz ediyorduk. Bedeninin sıcaklığına dayanamayarak iyice sokuldum yanına. Dudaklarıyla dudaklarım birbirine kavuştuğunda uyum, isyan, şiddetle dolu karmakarışık duygular hissettim. Vücudunun dokunduğun anda insana güç veren enerjisini asla unutmayacağım.
Yazdıklarımın çoğu yaşandı. Ben onu hiç ağırlayıp hafifletemedim. Çünkü o zamanlar evsizdim. Onun Galata Kulesi''ne bakan, martıları misafir eden evinde bazı kesitleriyle yaşandı bu aşk, bu dostluk...
Bu yazı o intihar ettikten sonra, onun için yapamadıklarımı, koşullar yüzünden yaşayamadıklarımızı, yaşayabilmek ve belki yaşatabilmek amacıyla yazıldı.
Meleklerin bol olsun. OLduğun yerde sonsuzluğun estetiğiyle, aşkla ol. Eminim oraya da güzellik, farklılık, nezaket ve erdem katacaksın. Tanrı''nın nuru üzerine olsun. Yaşamda parladığın gibi orada da parla yeşil yeşil.

Güneş Kurtuluş Göker