0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Nietzsche  (Okunma Sayısı: 1007 Kere Okundu.)
« : Kasım 09, 2008, 11:26:25 ÖÖ »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


1844 – 1900 yılları arasında yaşamış olan Alman filozofu Nietzsche, akademik olmaktan çok, edebi bir filozoftu. Ontoloji ve epistemolojide yeni teknik kuramlar bulmuş değildi. Onun önemi, ahlak alanında ve tarihsel eleştirici olmasındadır.

YAŞANTISI
Nietzsche’ nin yaşantısı basitti. Babası rahipti. Dinsel eğitim görmüştü. Üniversitede klasik diller öğrencisi olarak öylesine başarılıydı ki daha mezun olmadan kendisine Basel’ de filoloji profesörlüğü önerildi. Nietzsche de öneriyi kabul etti.

Sağlığı hiçbir zaman iyi olmayan filozof birkaç kez hastalık izni aldıktan sonra 1879’ da istifaya mecbur kaldı. Hayatının sonraki yıllarını İsviçre tedavi merkezlerinde yaşadı. 1888’ de akıl sağlığı da bozuldu ve ölene değin düzelmedi.

GENEL FELSEFİ TUTUMU
Wagner’ e tutkuyla hayrandı. Fakat aşırı Hıristiyancı ve dünyadan el çekme düşüncesiyle çok dolu bulduğu Parsifal nedeniyle onunla kavga etti. Kavgadan sonra Wagner’ i şiddetle eleştirmeye ve eleştirisini onun Yahudi olduğu savına dek götürdü.

Nietzsche bilinçli olarak romantik değildi. Sık sık romantikleri şiddetle eleştirirdi. Bilinçli olarak Hellenci görüşü benimsemişti. Fakat Orpheusçu öğeyi çıkartarak Sokrates’ ten başlayarak, Grek filozoflarını öncekilere göre küçük görür. Basit aileden geldiği için bağışlayamadığı ve “Roturier” adını verdiği Sokrates’ i, soylu Atina gençlerini demokratik ahlak eğilimleriyle bozduğu için suçlar.

Platon’ u özellikle tin yüceltimi konusundaki zevki yüzünden kınar, bu kınamaktan hoşlanmaz aslında. Onu mazur göstermek için belki de Platon’ un içten olmadığını, erdemi sadece aşağı sınıfları zapt altında tutma aracı olarak öğütlediğini söyler. Demokritus’ la Epikuros’ u beğenir. Kant üzerinde olumsuz bir düşünceye sahiptir. Kant’ a “Rousseau stilinde ahlaksal fanatik” adını verir.

Aslında uyuşumlu olmayan iki değer kümesini kaynaştırmaya girişmiştir. Bir yandan insafsızlığı, savaşı ve aristokrat onuru beğenir; öte yandan felsefeyi, edebiyatı, sanatı, özellikle müziği sever.

Nietzsche’ nin, dinleri ve felsefeleri eleştirisi bütünüyle ahlaksal gereklerin etkisindedir. Belki haklı olarak, sadece aristokratik bir azınlık için olanaklı olduğuna inandığı niteliklere hayranlık duymuş; doğruluğun birkaç kişinin yükselmesine araç olması gerektiğini savunmuştur. Sıradan kişilerin gereksiz olduğunu söyler. Büyük bir adamın ortaya çıkması için, sıradan kişilerin eziyet çekmesi normaldir.

Kendisini, paradoksal olarak ve geleneksel okuyucuyu sarsma görüşüyle dile getirmekten hoşlanır. “İyi”, “kötü” sözcüklerini sıradan içerikleriyle kullanarak ve sonra “kötü”yü “iyi”ye yeğlediğini söyleyerek yapar bunu. İyiyle Kötünün Ötesi adlı yapıtı, gerçekte okuyucunun iyi ve kötü olana ilişkin kanılarını değiştirmeye yönelir.

Geleneksel türüne karşı olarak, gerçek erdem herkes için değildir. Aristokratik bir azınlığın özelliği olarak kalacaktır. Erdemli kişi, sahip olduğunu başkalarının sahip olduğundan ayırır. Düzene karşıdır, kendisinden aşağı düzeyde olanlara zarar vermez. Aristokratlar, kitlelere savaş ilan etmek, demokratik eğilimlere karşı direnmek zorundadırlar. Çünkü sıradan kişiler kendilerini efendi durumuna getirmek için dünyanın dört bir yanında el ele vermektedirler.

Nietzsche’ nin ahlakı, herhangi bir sıradan aldırmazlık, kişinin kendi çıkarına gömülme ahlakı değildir. Büyük savaşlar dönemini adeta sevinçle beklemiştir. Devlete tapınmaz, kahramanlara inanan bir bireycidir. Almanya’ ya aşırı bir hayranlık beslemiştir, “güçlü felsefe adamlarının, sanatçı tiranların isteminin binlerce yıla damga basacağı en sert disipline dayalı geniş bir aristokrasi”. Almanya’ nın özümleyeceğinden çok Yahudi barındırdığını, Yahudi akınının durdurulması gerektiğini düşünmesine karşın kesin bir Sami ırkı karşıtı değildir.

Nietzsche ahlakının iki uygulaması dikkate değer: Kadınları küçük görmek ve Hıristiyanlığı eleştirmek.
KADINLAR
Bir peygamber edasıyla yazdığı Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı kitabında, kadınların henüz dostluğa yetenekli olmadıklarını, çünkü henüz kedi, kuş ya da inek olmaktan öteye geçemediklerini söyler.
“Erkekler savaş eğitimi görecek, kadınlarsa savaşçıların önlünü eğlendirecektir. Başka her şey aptallıktır.” “Bir kadınla birlikte olmaya mı gidiyorsun? Kamçını unutma.”

Kadınları bu şekilde küçümsemesine rağmen her zaman bu tutumu sürdürmemiştir. İktidar Yolunda İstem adlı kitabında:
“Belki daha nazlı, daha ince, daha esatiri yaratıklar olarak zevk alırız kadınlardan. Zihinleri sadece dans, saçmalık, ıvır zıvır ve süslenip püslenme düşüncesiyle dolu yaratıklarla karşılaşmak ne biçim iş! Kadınlar er kişilerce baskı altında tutuldukları sürece, anılan çekiciliklere sahiplerse de bağımsızlıklarını kazanır kazanmaz çekilmez olurlar.”
“Kadınlar her gergin ve derin erkek ruhunun sevinci olmuştur.”
“Utanmak için çok şey vardır kadında. Ukalalık, yüzeysellik, öğretici havası, küçük hesaplar, frensizlik, erkek korkusunun egemenliğinde kalmış çok iyi baskı altında tutulmuş boşboğazlık...”

Nietzsche’ nin, kadını tüm küçümsemesi apaçık doğruluk sayılmış, tarihten ya da kendi deneyiminden türetilen kanıtla desteklenmiş değildir. Kadınlarla ilgili deneyimi kardeşine özgü kalmıştır.

HIRİSTİYANLIK
Hıristiyanlığa karşı duruşu, “köle ahlaklılığı” adını verdiği bir ahlakı kabul edişinden doğar. Devrim öncesi Fransız filozoflar, Hıristiyan dogmasının doğru olmadığını; Hıristiyanlığın, Tanrı’ nın istemi sayılan şeye baş eğmeyi öğrettiğini; kendine saygı duyan insansal varlıkların herhangi bir yüksek güç önünde eğilmemesi gerektiğini; kiliselerin tiranlarla işbirliği yaptığını, özgürlüğü yadsıdığını, yoksulu ezmek için demokrasi düşmanlarına yardım ettiğini ileri sürüyordu.

Hıristiyanlık ya da başka bir dinin metafizik doğruluğu ü<zerinde pek durmadı Nietzsche. Hiçbir dinin gerçekte doğru olmadığını savunuyor; bütün dinlerin toplumsal sonuçlarına göre yargıya varıyordu. Üstün kişiler dışında kalan insanların herhangi bir şeye baş eğmesi normaldi.

Fransız devrimi ve sosyalizm ona göre Hıristiyanlık tiniyle özdeşti. Her ikisine de aynı açıdan karşı durmuştur: tüm insanları eşit olarak görmemesi açısından. Dinler, Budistlik olsun, Hıristiyanlık olsun, bir insanla başkası arasındaki herhangi bir nihai değer ayrımını yadsımaları anlamında “nihilist”tirler. Fakat Budistlik, sözü edilen anlamda Hıristiyanlıktan daha az saldırıya açıktır. Hıristiyanlık kokuşmuş, artık öğelerle dolu, itici gücü ayak takımının başkaldırması olan cinsi bozuk bir dindir. Bu başkaldırma da Yahudilerle başlamıştır.

Var olmuş en öldürücü, en aldatıcı yalandır Hıristiyanlık. İnsanları terbiye etmeyi amaç edinmiştir. Yanlıştır bu. Bir canavarın bile terbiye sırasında yiten bir görkemi vardır.
“Kendimizi insan davranışı temeline dayalı dinsel düşüncelerden sıyırmak güç. Canlı canlı yok etme ve çarmıha germe yolundaki iki bin yıllık geleneği miras almışız.”

Hıristiyanlığa karşı çıkışını en iyi şu sözlerinden anlarız:
“Nedir Hıristiyanlıkta bizim savaşım verdiğimiz? Onun güçlüyü yıkmasına, güçlünün tinini çökertmesine, yorgunluk ve güçsüzlük anlarını kötüye kullanmasına, insanın kendine güvenini sıkıntı ve vicdan azabına çevirmesine karşı savaşıyoruz. Hıristiyanlığın en güçlü içgüdüleri zehirlemesine, hastalık ve güçsüzlük aşılamasına, insanın kendini yapısına karşı çıkacak derecede küçümsemesine, alçaltmasına karşı; dinin, kişiyi mahveden hastalık bulaştırmasına karşı savaşacağız.”

Sokrates, Hıristiyan ve Budist ahlakını miskinliği, güçsüzlüğü ve yoksulluğu korumakla suçlamış ve bunun yerine bir güçlülük ahlakı önermiştir. Bu ahlak sadece aristokratlara özgüdür. Üstün insan aristokratlığın simgesi olarak varlaşacaktır ve bencillik, emir verme ve şehvet sadece üstün insanın hakkı olacaktır. Üstün sınıfın ahlakı güçsüzlüğe ve güçsüzlere düşman olan acımasız bir ahlaktır. Toplumun düzeni ancak böylesine bir ahlakın yerleştirilmesiyle kurtulabilir. Görüldüğü gibi Nietzsche, eski değerleri acımasızca eleştirir ve yerlerine yıkıcı ve dindışı değerler öne sürer.

Nietzsche, Hıristiyan azizinin yerine hiç de evrensel özelliği bulunmayan yönetici bir aristokratın (“soylu” nun) geçmesini ister. Soylu kişi zulmedebilecek ve sırası geldiğinde kabaca cinayet sayılabilen suçu işleyebilecek, görevini sadece eşitlerine karşı yerine getirecek; sanatçıları, şairleri ve bir beceriye sahip olanları koruyacak; bu korumayı da beceri sahiplerinin üstünde biri olarak uygulayacaktır. Savaşçılara, uğruna savaştıkları şeylerle ölümü çağrıştırmalarını, insanlara acımadan feda edebilmeyi, amansız bir disiplin uygulamayı, savaşta şiddete ve kurnazlığa başvurmayı öğretmiştir.

Kadınlarla ilgili düşüncelerine, kadınlardan korkmasının yol açtığı söylenir: “kırbacını unutma”, deyişi büyük ihtimalle bu korkunun sebebidir. Fakat bu korku, Nietzsche’ nin kendine karşı duyduğu korkudur daha çok; kadınlara duyduğu heyecanda korkmasıdır.

Hıristiyanlığın da bir korkunun ürünü olduğunu ileri sürer.
“Komşumun bana zarar vereceğinden korkuyorum. Bu nedenle onu, kendisini sevdiğim konusunda temin ediyorum. Daha güçlü ve cesur olsaydım, ona karşı duyduğum küçümsemeyi kolayca açığa vuracaktım.”

Nietzsche’ ye göre, bir insanın evrensel sevgiyi gerçekten duyması olanaklı değildir. Evrensel olan tek şey nefret ve korkudur, insanlar da bu duygularını gizlerler. “Soylu” kişisi aslında kendisidir; kaba, acımasız, zalim, sadece kendisiyle ve sahip olduğu güçle ilgilenen bir kişidir. Zalimlik, soylu kişiye (üstün insana) karşı duyulan korkunun sonucudur. Nietzsche öylesine korku ve nefret doludur ki insanlık sevgisi ona olanaksız görünür.

Ahlak, ona göre sadece aristokrat aileden gelen kişilerde vardır. Sıradan kişiler ahlaklı olmak gibi bir erdeme sahip olamazlar.
“İyi bir aileden gelmedikçe hiçbir ahlak olası değildir; soylu kast başlangıçta barbardı. İnsanın yükseğe doğru attığı her adım, aristokrasiden gelmedir. Nietzsche’ nin aristokrat üstünlüğü, eğitim ve çevrenin de etkisiyle sonradan kazanılan bir üstünlük değildir; kalıtsal bir “biyolojik üstünlük” tür.

Nietzsche’ ye göre evrimsel oluşum henüz tamamlanmamıştır, evrimsel doğalaşmanın insandan insanüstüne doğru bir yol çizerek gerçekleşeceğini söyler: maymuna karşı insan neyse, insana karşı da insanüstü odur der ve Böyle Buyurdu Zerdüşt’ te bu deyimini şöyle açıklar:
“Siz solucandan insana doğru yol aldınız ve içinizde bir çok şey hala solucandır. Ben size insanüstünü öğretiyorum. İnsan, aşılması gereken bir olgudur. Onu yenin ve yeryüzünün amacı olan insanüstüne yönelin. Yeryüzüne bağlı kalın ve size öte dünya umutlarından söz edenlere kanmayın. Tanrı ölmüştür. Şimdi, korkunç olan, yeryüzüne karşı günah işlemektir. Eğer tanrılar var olsaydı ben (insan) Tanrı olmaya nasıl katlanırdım? Siz kendiniz, yaratıcısınız ve insanüstünü yaratacaksınız. Büyük kurtuluşunuz bu yaratıcılığınızdadır. Ey insan kardeşlerim, sizler belki insanüstü olmayacaksınız ama, insanüstünün yaratıcısı olacaksınız. Dünya dediğimiz şeyi siz yaratmalısınız. O sizin aklınız, sevginiz, düşünceniz ve eyleminiz olmalı. Parçalayınız kardeşlerim, eski levhaları parçalayınız. İşte size, bu yeni değer levhasını gösteriyorum. Babalarınızın çocukları olmak günahını, çocuklarınızın babaları olmakla temizleyin...”

Nietzsche’ nin öğretisi olumsuz yanlarının iyiye doğru gelişmesiyle varoluşçuluk vb. çağdaş düşünce akımlarını meydana getirmiş olmasının dışında, çok doğal bir sonuç olarak Alman zmini de doğurmuştur. Nietzsche’ nin “insanüstü” ile söylemek istediği “milyonlarca salağı ortadan kaldırarak geleceğin insanını kalıba dökmektir.” Ve “bütün bir ulusun yoksulluğu bir insanüstünün acı çekmesinden daha az önemlidir”. Nietzsche’ nin halk yığınlarına karşı tutumu, yaratmak istediği insanüstülerin tutumu gibidir; gerçekte “milyonlarca salak” nitelendirdiği kişileri amaçları doğrultusunda kullanmak istediği zaman, “ey insan kardeşlerim” diye seslenir ve onların insan olduklarını ancak onlardan hizmet beklediği zaman hatırlar. Yarım yüzyıl sonra Nietzsche’ nin öğretilerinin bir ürünü olan insanüstü de aynını yapacaktır. Nietzsche, Hıristiyanlığa karşı olduğu kadar, “milyonlarca salağı” insan etmek isteyen toplumculuğa da karşıdır. “Milyonlarca salak” eğitim ve öğretimden yoksun bırakılmalı ve insanüstülere kölelik etmelidir.

Nietzsche’ nin öğretileri felsefi bir değer taşımaktan çok uzaktır. Akademik bir kişiliği olmasını ve yazdıklarının genel olarak kabul gören değerleri fazlasıyla dışlamasının meyvelerini toplamıştır felsefe tarihinde yer alarak. Yazılarındaki tek tutarlı şey ise ahlaka karşı olmakta gösterdiği tutarlılıktır.

Nietzsche’ nin faşist kimliği, fiziksel olarak çektiği acıların ve yalnızlığının bir sonucuydu belki de. O kadar şiddetli mide ağrıları çekiyordu ki, bir süre sonra bu ağrılardan haz duyduğunu bile söylüyordu. Ağrılardan sonraki dinginlik ona huzur verdiği ve “savaştan galip ayrıldığı” için ağrılarını seviyordu. Kardeşiyle arası iyi olmadığı için kadınlardan nefret ediyordu. Bir zamanlar hayranlık duyduğu Wagner de, dönemin Alman hükümetine yakınlığı nedeniyle nefretini kazanmıştı. Nietzsche, öğretilerinin bilimsel ve felsefi önem taşımamasının nedeni budur. Kişisel nefret ve korku duygularının ürünüdür ortaya koydukları.

Nietzsche’ nin büyük bir etki yarattığı yadsınamaz. Fakat, edebi ve sanatsal kültüre sahip insanlar arasında değil. Eğer Nietzsche bir hastalığın belirtisiyse, bu hastalığın modern dünyaya çok geniş ölçüde yayıldığı çok açıktır. Onun, bir profesör olmaktan çok, bir savaşçı olduğu düşünülür, çünkü beğendiği bütün insanlar askeri kişilerdir.

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Nietzsche
« Posted on: Mart 28, 2024, 02:37:20 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Nietzsche e-book, Nietzsche programı, Nietzsche oyunları, Nietzsche e-kitap, Nietzsche download, Nietzsche hikayeleri, Nietzsche resimleri, Nietzsche haberleri, Nietzsche yükle, Nietzsche videosu, Nietzsche şarkı sözleri, Nietzsche msn, Nietzsche hileleri, Nietzsche scripti, Nietzsche filmi, Nietzsche ödevleri, Nietzsche yemek tarifleri, Nietzsche driverları, Nietzsche smf, Nietzsche gsm
Yanıtla #1
« : Kasım 13, 2008, 03:29:10 ÖÖ »
Avatar Yok

By.CeZa
*
Üye No : 293
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 12191
Mesaj Sayısı : 28 687
Karizma = 11179


Teşekkürler.
Yanıtla #2
« : Kasım 13, 2008, 05:58:32 ÖS »
Avatar Yok

HaRMLeSS
*
Üye No : 11689
Yaş : 31
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 56
Mesaj Sayısı : 1 195
Karizma = 847


bilgiler için teşekkürler

Bence Dünyanin Yedi Harikasi :
1) Görmek
2) Duymak
3) Dokunmak
4) Tatmak
5) Hissetmek
6) Gülmek
7) Sevmek...
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Nietzsche Nasıl Felsefe Yapıyordu? - Karl Jaspers
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
naberpravda 0 631 Son Mesaj Ağustos 29, 2013, 02:07:56 ÖS
Gönderen : naberpravda
Nietzsche Paris'te - Sadık Erol Er
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
naberpravda 0 702 Son Mesaj Eylül 17, 2013, 12:05:00 ÖS
Gönderen : naberpravda
Anti - Nietzsche Malcolm Bull
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
naberpravda 0 680 Son Mesaj Ekim 28, 2013, 04:35:06 ÖS
Gönderen : naberpravda
Nietzsche Ve Babaannem - Mustafa Ulusoy
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 563 Son Mesaj Eylül 26, 2014, 07:06:21 ÖS
Gönderen : sanane_61
Friedrich Nietzsche
Bilim Adamları
[B]a[R]a[N] 0 470 Son Mesaj Kasım 03, 2016, 01:28:49 ÖS
Gönderen : [B]a[R]a[N]


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular