|
|
|
Bir müminin son nefesini nasıl verdiği,
dünyadaki yaşantısından belli olur
İmanında inancında yaşamış ve o hal üzere
ölmüşse, Allah`ın yardımıyla çenesini imanlı
olarak kapatır
Fakat iman nimetinden mahrum
bir ömür geçirmiş veya imanı hayatına
aksetmemişse, Azrail`in karşısına da o şekilde
çıkar
Bu hususu Peygamberimiz `Nasıl bir hayat
geçirmişseniz o hal üzere ölürsünüz
Nasıl ölürseniz o hal üzere dirilirsiniz`
sözleriyle dile getirir
İnsanın ebedî hayatına tesir eden iman nasıl
olmalıdır ki, onu son deminde de kurtarsın?
Her varlık üzerinde İlâhî kudretin izini,
özünü, yüzünü görebilecek bir imana sahip
olan insana şüpheler, ordular halinde gelse
bile etki edemez
Küçücük bir böcekten, bir çiçekten dünyaya,
yıldızlara varıncaya kadar kâinat üzerinde
Cenab-ı Hakk`ın varlık ve birlik mührünü,
sonsuz ilmini, sayısız hikmetini anlama bilincine
varan bir mümin, hayatını yaratılış istikameti
üzerinde devam ettirmeye çalışırsa, artık
o iman insanın bütün zerrelerine kadar yerleşir,
kanına, damarına karışır
Böyle sarsılmaz bir imanı elde eden insan
dünyada huzur ve saadet sırlarını bulup
yaşadığı gibi, bu imanın meyvesini ölüm anında,
kabirde, berzah âleminde tadar O nurla
ebedî hayatını aydınlatır Cennete de o imanla
girer
Evet, hakiki iman, insanı ebedî saadete,
sonsuz mutluluğa götürür Zaten
böyle bir imanı elde eden adama şeytan
da bir zarar veremez Ona yaklaşsa bile
bir tesir ifa edemez
Can çekerken şeytan vesvesesiyle ancak
akla şüpheler verir, tereddüde düşürebilir
Böyle kuvvetli iman, yalnız akılda durmaz;
kalb, ruh ve sır gibi öyle latifelere, duygulara
geçer ve kökleşir ki, şeytanın eli o yerlere yetişemez
Böylelerinin imanın şeytan çalamaz
İmanlı olarak gitmenin en büyük alâmeti,
müminin kelime-i şehadeti dilinden
düşürmemesi, onun mana ve
ruhunu kalbinde saklaması ve yaşatmasıdır
Ruhunu teslim etmekte olan bir mü`minin
başında duranlar ona hep müjdeli ve ferahlatıcı
haberler vermeliler, hoş ve tatlı sözler söylemeliler
Bu hususta Peygamber Efendimiz şöyle
buyururlar:
`Ölenlerinizin yanında bulunduğunuz
zaman onların gözlerini kapatınız Zira
göz ruhu arkasından takip eder Ölünün
yanında hayır söz söyleyiniz Ölen
kimsenin ev halkının söylediği dualara
melekler `âmin` derler`
Fakat bu durum ve sözünü ettiğimiz mesele,
aklı, şuuru, bilinci yerinde olanlar içindir
Fakat yaşı ilerlemiş, 80`i, 90`ı geçmiş, bu arada
iradesini, akli dengesini kaybetmiş, bir günü
diğer gününe uymayan, artık bir yerde bunama
alametleri görünen kişiler zaten dini açıdan
sorumlu olmazlar
Bu kişilerin normal zamandaki imanlı hallerine
bakılır Gerçekten aklı, şuuru yerinde
iken, imanında ve inancında bir yanlışlık yoksa,
en azından hayatının son yıllarını bir
mü`min olarak geçirmişse, Allah katında da,
insanlar nazarında da bir mü`min olarak kabul
edilirler Allah`ın huzuruna da imanlı olarak
varırlar inşaallah
|