0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi  (Okunma Sayısı: 861 Kere Okundu.)
« : Ocak 24, 2010, 03:56:09 ÖÖ »

Hephaestus
*
Üye No : 26057
Yaş : 31
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 4834
Mesaj Sayısı : 13 574
Karizma = 60064


MUZ YETİŞTİRİCİLİĞİ

1. ANAVATANI, YAYILIŞI, DÜNYA VE TÜRKİYE’DE ÜRETİMİ

Muz, Güneydoğu Asya’dan çıkmıştır. Anavatanı Güney Çin, Hindistan ve Hindistan ile Avustralya arasında kalan adalardır. [1] Muzu ilk kültüre alanların balıkçılar olduğu sanılmaktadır. Balıkçılar ağ yapmak için muzun yapraklarından yararlanmışlar ve bu şekilde tarımı başlamıştır. [2] Muzla ilgili ilk eser M.Ö. 600-500 yıllarına aittir ve Hindistan’da bulunmuştur. Muz bitkisi ülkemize ilk defa 1750 yıllarında Mısır’la ilgisi olan zengin bir aile tarafından süs bitkisi olarak, Mısır’dan Alanya’ya getirilmiştir. O yıllarda daha çok süs bitkisi olarak yetiştirilen Muzun meyve verdiğinin görülmesi üzerine, 1930'lu yıllardan sonra meyvesi için ticari amaçla yetiştirilmeye başlanmıştır. Bugün ülkemizde sadece Anamur, Bozyazı, Gazipaşa ve Alanya ilçeleri ile çevresinde Musa Cavendish dediğimiz bodur muz üretimi yapılmaktadır.

Dünya Üretimi : Dünyadaki muz üretimi en fazla Asya kıtası ülkelerinde yapılmakta, bu kıtayı sırasıyla Güney Amerika, Orta Kuzey Amerika, Afrika, Okyanusya ve Avrupa Ülkeleri izlemektedir. Dünya muz üretimi 1975 yılı istatistiklerine göre 37 milyon tondur. Ekiliş alanı ise 29.150.000 dekardır.

Türkiye Üretimi ve Tüketimi: Muz ülkemizde Anamur, Bozyazı, Alanya, Gazipaşa ve çevresinde, Toros dağlarının koruduğu mikroklimalarda, çok sınırlı alanlarda yetiştirilmektedir. Bu nedenle üretim miktarı azdır. 1994 de 12.000 dekar alanda 30.000 ton iken 2000 yılında 20.000 dekar alan ve 80.000 ton üretime ulaşmıştır. Ülkemizin yıllık muz tüketimi ise 400.000 ton civarındadır.

MUZUN BAZI ÖZELLİKLERİ

2.1. Tüketim Alanları

Muz yukarda anılan özellikleri yanında çiğ olarak yenebilen en güzel meyvelerden biridir. Meyve salataları arasında da yer alır. Muz yeşil iken pişirerek de yenilir.

2.2. Diğer Özellikleri

Muz, şifalı bitki, beyin gıdası veya afrodiziyak olarak ünlenmiştir. Gövdeler bir ay suda ıslatılıp, özel tarakla tarandığında ortaya çıkan elyafdan ilkel usullerle saç örgüsü gibi halat örüldüğü biliniyor. Muz liflerini Afrika’daki yerli halk, şapka, hasır ve hediyelik eşya yapımında kullanıyor. Avrupa’da gemi halatı, oto döşemeleri yapımında kullanılıyor. [1] Muz gövdesinin, yaprak sapının veya salkımın suyu çok güçlü bir kan kesicidir.

MUZUN SİSTEMATİĞİ VE ÖNEMLİ ÇEŞİTLERİ


3.1. Muzun Sistematiği

Kültürü yapılan muz, Scitamineae takımı, Musaceae ailesi, Musa cinsine girer. Bu cinste çok sayıda partenokarp meyve veren klonlar vardır. Tek Çeneklidir.

3.2. Muzun Önemli Çeşitleri

3.2.3. Ticari Olarak Yetiştirilen Önemli Klonlar

3.2.3.1. Gross Michel (AAA)

Ticari önemi en fazla olan muz çeşidi Gross Michel ‘dır. 5,4 - 6 metreye kadar boylanabilen bu muzun meyveleri çok lezzetlidir. Dona ve ulaşıma diğer muz çeşitlerine göre daha dayanıklıdır. Ülkemizde azman muz veya çikita olarak adlandırdığımız muzlar bu gruptaki muzlardır.

3.2.3.2. Cavendish Grubu (AAA)

Ticari muzların en bodur olanıdır. 2,5 - 3 metre boyunda olan bu muzun meyveleri ince kabuklu ve lezzetlidir. Çin kökenli olan bu muz ülkemizdeki en yaygın muz çeşididir.

BOTANİK ÖZELLİKLERİ

4.1. Kök
Muz kökleri toprak altında bulunan ve esas gövdeyi oluşturan yumrudan ve yumrunun daha çok üst taraflarından çıkar. Bu çıkış dörder adetlik gruplar halindedir. Muz kökleri 5-8 mm. çapında ve uzunlukları boyunca aynı kalınlıktadırlar. Bu kökler yumrudan biraz uzaklaşınca kendilerinden daha ince yan kökler meydana getirirler. Bunlar da 4-5 mm. çapa ulaşır ve aynı kalınlıkta kalırlar. Kılcal kökler bu yan kökler üzerinde bulunur. Muz köklerinin dış kısmı koyu kahverengi, siyaha yakın, iç kısmı ise beyazımtrak krem rengindedir. Kılcal köklerin ise görünüşü beyazdır.

Muzda meydana gelen kök sayısı bitkinin sağlık durumuna bağlıdır. Bir yumru 200-300 ve daha fazla kök meydana getirebilir. Ülkemizde kökler en fazla ilkbahar mevsiminde meydana gelir. Uygun şartlarda kökler, 5 m. yanlara ve 75 cm. derinliğe kadar gidebilir. Köklerin çoğunluğu 15-40 cm. derinliktedir. Bununla birlikte 140 cm. derinliğe kadar inen köklere de rastlanmıştır. Muzun kökleri kısa ömürlüdür.

4.2. Gövde
4.2.1. Gerçek Gövde

Toprak altı gövdesi veya yumru da denir. Çok yıllıktır. Gerçek gövde aslında bir rizomdur. Yani toprak altındaki gövdedir. Yedek besin deposu görevini de görür. Kuru madde miktarı fazladır.

4.2.2. Yalancı Gövde

Buna toprak üstü gövdesi de denir. Yalancı gövde toprak üzerinde sanki yaprak saplarının birleşmesinden meydana gelmiş bir kütük gibidir. Bodur muzlarda gövdenin boyu 1,5-2,25 m.ye kadar çıkar. Üst kısmında dört bir tarafa açılmış yapraklar bulunur. Yeni yapraklar gövdenin orta kısmından meydana gelirler. Yalancı gövde yeşilimtrak görünüşlü ve yaşlandıkça unumsu bir örtü ile kaplanır. Elle dokunulduğu zaman bu beyazlık ele bulaşır.

Yalancı gövde, yapraklarını tamamladıktan sonra meyve salkımını andıran bir tomurcuk (hevenk, dal) oluşturur. Bu olaya muz üreticileri "muz doğurdu" demektedirler. Tomurcuk olayı bir defa gerçekleşmekte ve daha sonra görevini bitirmektedir. Meyvesini vermiş olan yalancı gövde, muzun hasadından sonra, yanında bırakılacak olan fidenin beslenmesi için kesilmemeli, yerinde bırakılmalıdır. Sadece tepesinden (yaprakların ayrıldığı bölgeden) vurulmalı, kesilen kısım da toprakta organik gübre olarak bırakılmalıdır. Yerinde bırakılan yalancı gövde, yanındaki fideyi besleyecek, zaman içinde pörsüyerek, çökecektir. Bir sonraki onarma döneminde bu kısım toprak altına gömülerek, ayrışması hızlandırılarak, toprağın organik madde içeriğinin zenginleşmesi sağlanmalıdır.

4.2.3. Yapraklar

Muzun yaprakları ilk çıkışta boru şeklindedir. Sonra uç kısmı yavaş yavaş açılarak karakteristik muz yaprağını oluştururlar. Muzun yaprakları büyüktür. Yaprak uzunluğu 2 m. ve genişlik de genellikle 60-90 cm. olabilir. Yaprak sapı daralmış kanal görüntüsünde ve alt tarafı yuvarlaktır. Yaprak ayasında ortada toprağa bakan kısmı bükey, yukarı bakan kısmı ise yalancı gövdeye doğru oluklu bir ana damar vardır. Ana damara dike yakın bir açı ile ve birbirine paralel olan yan damarlarla bağlıdır. Bu yan damarların arası yaprak yüzeyini meydana getirir. Rüzgarlı havalarda bu yan damarlar ana damara kadar yırtılır ve yaprak dilim dilim olur. Yapraklar yeşil görünüşlü ve yaşlandıkça unumsu bir madde ile örtülürler. Yaprağın uç kısmında, yaprak ucu denen bir kısım vardır. Bu yaprak uzama olanakları ararken yaprak ayasının gideceği yolu açmak için kullanılan bir organdır. Yaprak oluşumu tamamlanınca düşer.

Yaprak üzerinde, damar aralarında, sapında ve kınında stoma dediğimiz gözenekler bulunur. Sap ve kında milimetrekarede 6-7 tane, ayada 160-170 tane stoma (gözenek) vardır. Ayanın alt kısmında üste göre 4-5 misli fazla stoma vardır.

4.2.4. Tomurcuk ve Çiçekler
Muzda tomurcuk, çiçekler ve meyve salkım şeklindedir. Meyve salkımının gelişmesi bir çok haftayı bulur. Ticari çeşitlerde bir yandan çiçekler topluluğu meydana gelirken, bunları örten mor renkli brahtelerin oluşturduğu konik kitle yere doğru eğilir. Çiçekler topluluğundan oluşan konik kitlenin aşağı doğru eğilmesi ve altındaki çiçek tomurcuklarının farklılaşma düzenine göre, eğilme olayından bir iki gün sonra brahteler kalkmaya, geriye doğru kıvrılarak kuruyup düşmeye başlarlar. Bu farklılaşma düzeni içinde meyve elleri (taraklar) ortaya çıkar. [1]

Bir fide büyüyüp bütün yaprakları açıldıktan sonra (ortalama 14-20 ay) topu andıran. Mor renkli yaprakçıkların (Brahte) örttüğü tomurcuk (muz çiçeği) meydana gelir. Tomurcuk hızlı büyür ve brahteler sırayla açılarak altlarında ikişerli sırayla (tarak) çiçekler görülür. Muz salkımlarında 3 çeşit çiçek bulunur. İlk açılan brahtelerin altlarında çıkan çiçekler dişi çiçek olup daha sonra muza dönüşürler. Dişi çiçeklerin muza dönüşmesi için döllenme olması gerekmez. Bu nedenle muzlara bu özelliklerinden dolayı partenokarpi denir. Kuruyan stigmalar hasada kadar dökülmeden meyve ucunda kalabilirler. Salkımdaki çiçek sayısı ne kadar fazla olursa, salkım ağırlığı da o kadar fazla olacaktır. Salkımdaki dişi çiçek sayısı sıcaklığa bağlı olup, sıcak aylarda artar, soğuk ve ılık aylarda azalır. [2]

Dişi çiçeklerin hemen altında çift organlı çiçekler bulunur. Bu çiçeklerden oluşan meyveler küçük ve kalitesizdir. Çift organlı çiçeklerin hemen altında ise erkek çiçekler bulunur. Bodur muzlarda erkek çiçekleri örten brahteler meyve sapına bağlı kalır ve genellikle açılmazlar. [3]

Salkımdaki tarak sayısı kaynağı yalancı gövdede olan dişi çiçek sayısına bağlıdır. Dişi çiçek sayısı da sıcaklıkla ilgilidir. Dişi çiçeğin oluştuğu anda iklim ne kadar soğuk olursa tarak sayısı da o kadar az olur. [4] Parmak büyüklüğüne ise toprak verimliliği, kullanışlı su ve fotosentez derecesi gibi etmenler etkili olmaktadır.

4.2.4.1. Salkımların yetişme süresi: Haziran ayında çiçeklenen muzların hasadı en kısa 76 gün, en uzun ise 110 gün sonra olmuştur. Temmuz ayının ilk haftasında çiçeklenen muzlar ortalama 124 gün, son haftasında çiçeklenen muzlar ise ortalama 138 gün sonra hasat olgunluğuna gelmiştir. Ağustos ayının ilk haftasında oluşan çiçekler 27 aralık ile 18 ocak tarihleri arasında hasat olgunluğuna (ortalama 153 gün) erişmiştir. Bu süre ağustosun 2., 3. ve 4. Haftalarında oluşan çiçeklerde sıra ile 162, 164 ve 173 gün olmuştur. [5]

Ortalama 13 tarak yöre için optimal bir rakamdır. Diğer ülkelerde Musa cavendishii muzunun optimal tarak sayısı hakkında bir literatür bulunmamıştır.
Salkım başına ortalama 262-266 adet parmak sayısı tesbit edilmiştir.

4.2.5. Meyve

4.2.5.1. Meyve Gelişmesi

Taraklar üzerinde bulunan meyveler karşıdan bakıldığında sağdan sola doğru gelişirler ve çift sıralı, satranç şeklinde dizilmişlerdir. Bu nedenle gelişme devresi sonunda parmaklar 5 köşeli ve sağdaki meyveler daha iri olur. Her tarakta 10-26 parmak bulunur. İlk taraklarda parmak sayısı fazla ve meyveler iridir. Uca doğru gidildikçe meyveler sayıca azalır ve küçülürler.

4.2.5.3. Meyve Bileşimi ve Değişimi

Muz meyvesi % 70 oranında su, önemli miktarda karbonhidratlar ve az miktarda protein ve yağ içerir. [6] Olgun muz meyvesi şekerce zengindir ve kolay sindirilir. Çocukların beslenmesinde fazla kullanılır. Bağırsak bozukluklarında ve özellikle çocuklara verildiğinde içerdiği şekerler kolaylıkla ve hastalığı kötüleştirmeden sindirilir. Oysa diğer kaynaklardan gelen şekerler hastalığı şiddetlendirirler. Muz ayrıca karaciğer gelişmesi için de çok yararlıdır. Yapısında bulunan fenol aminler muzun sindiriminde olumlu durumu sağlayan bileşiklerdir. Bunlar mide salgısını azaltır ve düz kasları uyarırlar (Seratonin), damarları büzücü etki yaparlar. [7]

MUZUN İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ

5.1. İklim İstekleri

Muz, nemli, tropik iklimlerin bitkisidir. 30° Kuzey ve 30° Güney enlemleri arasında kalan bölgenin uygun alanlarında, tarımı rahatlıkla yapıldığı halde, bunun dışında kalan yerlerde istediği sıcaklığı bulamaz. Denize yakınlık-uzaklık ve denizden yüksekliğe göre bu enlemler dışında kalan bazı yerlerde de yetiştirilmektedir. Akdeniz bölgesinde muz yetişen yerlerimiz 36-37 enlem derecelerinde Toros dağları tarafından korunmuş, dağların eteklerindeki mikroklima yerlerdir. Buna rağmen muz bahçeleri zaman zaman soğuktan zarar görmektedir. Muz yetiştiriciliği bakımından önemli iklim faktörleri sıcaklık, yağış, rüzgar ve doludur.

5.1.1. Işık

Muzun doğal ortamı tropikal bölgelerde yüksek boylu ağaçların altıdır. Yarı gölgede bulunurlar.

5.1.2. Sıcaklık

Yıl boyunca aylık ortalama 26-27 sıcaklık ister. 15-16 °C'nin altında gelişme gerilemekte, 2-3 °C.de zararlı olmaktadır. O°C ve hemen altındaki sıcaklıklarda üst kısım ölmekte, -4 °C'nin altında tatlı gövde zarar görmektedir. Sıcaklık 10-15 dakika süre ile -1,5 ile -2 °C dereceye düşerse şiddetli zararlanmaya neden olur.

5.1.3. Nem

Muz yüksek sıcaklık yanında, yüksek neme de ihtiyaç duyar. Oransal nem % 60’dan aşağı düşmemelidir. Ancak bazı hastalıkların yayılmaması ve muzda gelişmenin devam etmesi açısından % 90 ‘ın üzerindeki doygun nemin de ortamda olmaması gereklidir.

5.1.4. Yağış

Aylık yağışın 120-150 mm. olduğu yerlerde muz sulanmaya ihtiyaç duymayabilir. Muz yetiştiriciliğinde hava nemi de önemli olup % 60’ ın altına düşmemelidir. Yıllık ortalama 2.500 mm’lik bir yağış bütün aylara dağılmış olmalıdır. Aksi halde sulama yapılması gerekmektedir.

5.1.5. Rüzgar

Çok büyük yapraklara sahip muz bitkileri şiddetli rüzgardan zarar görmektedir. Daha şiddetli rüzgarlar yalancı gövdenin kırılmasına yani ağaçların yıkılmasına neden olur.

5.2. Toprak İstekleri

Muz yetiştiriciliği için en iyi topraklar; derin, besin maddelerince ve humusça zengin, geçirgen, iyi havalanan, hafif bünyeli (Kumlu-Tınlı) ve hafif alkali, killi Tınlı, Kumlu karakterdeki, derin topraklardır. Toprak taşsız, iyi işlenmiş olmalıdır.
Muz bitkileri toprak ve su tuzluluğuna çok hassastır. Bu nedenle bahçe tesisi yapılacak yerin toprağı ve kullanılacak suyun tuzluluğu mutlaka analiz ettirilmelidir. Ancak yine de organik maddece zengin, orta bünyeli, drenaj sorunu olmayan ve hafif asidik (pH=6) olan topraklarda daha iyi gelişir.

MUZ BAHÇESİ KURULMASI, SULAMA, GÜBRELEME, BAKIM, BUDAMA

6.2. Fide Sağlanması

Muz doku kültürü ile, tohumla, yumru parçasıyla ve dip sürgünleri ile üretilmektedir.

Ülkemizde yaygın şekilde yapılan fide sağlanması, muzların toprakaltı yumrusundan çıkan dip sürgünleriyle yapılmaktadır.

6.3. Bahçe Yerinin Dikime Hazırlanması

Muz bahçesi yeri olarak genellikle kuzeyi kapalı, soğuktan korunmuş yerler seçilir. Muz bitkileri, genel olarak güneye bakan, hafif eğimli yerlerde iyi gelişmektedir.

6.4. Dikim Zamanı, Fidan Seçimi ve Dikim Aralıkları

6.4.1. Dikim Zamanı: Ülkemizde muz dikimi iklim durumuna göre Mart-Mayıs ayları arasında yapılır. Örtü altında Eylül dikimi güzel sonuçlar vermektedir.

6.4.2. Dikim Aralıkları: Tek sıra dikim için genel olarak 3 * 1,7 m. aralıkları önerilebilir.
Bütün dikimlerde sıraların kuzey-güney doğrultusunda yapılması en iyi güneşlenmeyi sağlayacaktır. Kuzey-güney doğrultusundaki dikim, doğu-batı doğrultusundaki dikime göre en az % 10 verim artışı sağlamaktadır.

6.5. Dikim

6.5.1. Normal Dikimler: Fidanlar yeni kurulacak muz bahçesine sokulmadan önce bahçe girişinde yapılacak olan ilaçlı su havuzunda en az bir saat kadar bekletilerek, kök bölgesindeki nematodların ölmesi sağlanmalı, ayrıca anadan ayrıldığı yara yerlerinin hastalık yapmaması, çürümemesi için uygun bir sistemik fungusitle ilaçlanması, yeni tesise nematod bulaştırmama ve sağlıklı fidan dikme yönlerinden yararlı olacaktır. Tesisin girişinde bir yere geçici olarak yapılacak yarım metre derinlikte, 2 metreye 1 metre boyutlarında, dikdörtgen şeklinde bir çukurun yüzeyine döşenecek bir plastik örtü ile bu havuz yapılabilir. İçerisine sistemik kök çürüklüğü ilaçlarından ve nematod ilaçlarından eklenerek ilaçlı su sağlanmış olacaktır. Hazırlanan ilaçlı su, daha sonra can suyu olarak, yeni dikilen fidelerin diplerine dökülebilir.


Dikim çukurlarına toprak analizi sonucu önerilen miktarlarda gübre konmalıdır. Toprakta organik madde, N,P,K gibi elementler yeterli bulunmuşsa uygulanacak ortalama miktarlar aşağıda verilmiştir.

Dekara ortalama 10.000 kg. meyve verimi alınacağı göz önüne alınarak, dekara 8.000 kg iyi yanmış kaliteli çiftlik gübresi, 58 kg. Azot, 30 kg. Fosfor ve 130 kg. Potasyum sağlayacak şekilde kimyasal gübre, sezona dağıtılarak verilmelidir.

6.6. Sulama

Muz yapraklarının geniş olması dolayısıyla terleme yoluyla çok miktarda su tüketir, sürekli nemli toprak ister. Bitki besin maddelerini bol miktarda almak için toprağın nemli olması gerekir. Bir çok meyve ağacı ile karşılaştırıldığında daha yüzeysel bir kök sistemine sahiptir. Topraktaki su miktarı tarla kapasitesine düştüğü zamanlarda, topraktan su alma yeteneği azalır. Topraktaki su eksikliğine çok çabuk fizyolojik tepki gösterir. Aşırı sulama muz köklerine zarar verir. Toprağı çoraklaştırır ve bazı yerlerde toprağın taşınmasına neden olur. Bütün bu nedenlerden dolayı muz bahçeleri azar azar, fakat sık sık sulanarak, su sıkıntısı çekmeleri önlenmelidir. Mümkün olduğunca haftada 3-4 sulama yapılmalıdır.


6.6.2. Damlama Sulama

Özellikle sulama suyunun yetersiz olduğu yerlerde meyve kalitesi üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle damla sulama yöntemi kullanılmalıdır. [1] Suyun, ağacın etrafındaki belirli noktalara damlatılmak suretiyle verilmesine damlama sulama denir. Sulama ile gübrelemenin birlikte yapılabildiği (fertigasyon) bu sulama sistemi, tarımda verimi ve kaliteyi artıran en önemli sistemlerden biridir. Bu arada bu sistemde, sulama suyu içerisine istenen gübre miktarını ayarlayan aletler de geliştirilmiştir. Bu sulama sisteminde sulama, tarlanın her tarafına eşit bir şekilde uygulanır. Sulama ve gübreleme tek noktadan kontrol edilebilir. Böylece işçilik masrafları düşer. Etkili kök bölgesi daima ıslak tutulabilir ve gerekli su miktarı ayarlanabilir.

6.6.3. Sprink Sulama

Son dönemlerde örtü altı muz üreticiliğinde önerilen bir sulama sistemidir. Muz bitkileri arasına tek sıra halinde serilen damlama hortumu kalınlığında bir hortum ve bu hortum üzerine belirli aralıklarla yerleştirilmiş 30-40 cm. yükseklikte toprağa gömülü çubuklar ve çubukların üzerinde mini fıskiyeler şeklinde yapılan sulama şeklidir. Toprağa gömülen çubukların üzerindeki mini fıskiyeler 1,5 - 2 metre yarıçapında bir alanı (3 metre genişlik) eşit bir şekilde sulamaktadır. Bu da muzların kök bölgesinin geniş bir şekilde sulanması demektir. Damlama sulama sisteminde damlama hortumu çevresinde yayılan kökler, sprink sistemde çok daha geniş bir yüzeye yayıldıkları için, ağacın gelişmesi çok daha güçlü olabilmektedir. Yine damlamada olduğu gibi, sprink sistemde de sıvı veya eritilmiş mineral gübreler rahatlıkla uygulanabilir. Kök gelişmesini çok daha geniş bir yüzeye teşvik ettiği için, damlama sulamadan daha cazip olan sprink sulama sistemi, kuru havalarda ortam nemini de yükselterek olumlu katkıda bulunacaktır. Ayrıca toprak yüzeyine serilen bitki artıklarının ayrışma sürecini de hızlandıracaktır.

6.6.4. Sisleme

Örtü altı muz üretiminde, sera çatısına, içten, belli aralıklarla yerleştirilen sulama boruları ve bu borulara yerleştirilen sisleme veya fog (dumanlama) memeleri ile yapılan bir sulama biçimidir. Bu sistemin asıl amacı sulama değildir. Ama sulama ihtiyacının karşılanmasına destek vermektedir. Bu sistem, uygulandığı bahçelerde kışın don zararına karşı korunma amacıyla kullanılabilir. Ortalama 15-16 oC sıcaklıkta olan yer altı suyu, memelerden sis şeklinde bahçe içerisine verilince, ortam sıcaklığını da kendi sıcaklığına yaklaştırarak don zararının meydana gelmesini önleyecektir. Bu uygulama aynı şekilde yazın meydana gelen yüksek sıcaklıkların zararını da önlemektedir. Zaman zaman 40-45 oC'ye kadar çıkan yaz sıcaklarının yakıcı etkisi, yine 15-16 oC olan yer altı suyunun memelerden sis şeklinde verilmesiyle ortadan kaldırılabilmektedir. Öğle saatlerinde ortalama 2 saat süreyle uygulanabilecek sislemeyle, aynı zamanda ortam nemi yükselmekte ve bitkilerin istediği uygun ortam sağlanmaktadır.

Ayrıca sislemeyi belli bir sıcaklık ayarına bağlı termostat takılarak çalışacak otomatik bir sistem geliştirilmiştir.

6.7. Gübreleme

6.7.1. Organik Gübreleme

Muz bitkisi topraktaki organik maddeyi oldukça yüksek oranlarda ister. Bunun nedeni doğal ortamdaki muzun, yüksek boylu ağaçların altında, dağınık güneş altında, çürümüş yaprakların üzerinde yetişmesidir.

Organik gübre toprak sıcaklığını yüksek tutarak, salkım oluşumundan hasada kadar geçen süreyi kısaltmakta ve fidelerin kışın soğuktan zarar görmesini engellemektedir.

Çiftlik gübresi kullanımında gübrenin iyi yanmış olmasına dikkat edilmelidir. Çiftlik gübresinin taze olması, iyi yanmaması sonucu, içinde bulunan yabancı ot tohumları, nematodlar ve tuz, bahçe içine taşınacaktır. İyi yanmış çiftlik gübresinde yabancı ot tohumu, nematod bulunmaz. Bu arada üzerinden 1-2 yağmur veya su geçirilirse toprak için zararlı olan tuzu da yıkanmış olacaktır. Bu nedenle, çiftlik gübresinin zararlı etkilerinden kurtulmak için, üretici, kullanacağı çiftlik gübresini en az 3 ay öncesinden alarak, bahçesinin bir kenarında yanmasını ve yıkanmasını sağlaması yararlı olacaktır. Ayrıca, organik gübre seraya sokulmadan önce yığın haline getirilip methil bromid veya benzeri bir fümigant ile ilaçlanırsa (tüp patlatma) çok iyi bir dezenfeksiyon yapılmış olacaktır.

Organik gübre muzlarda bakım zamanı (Şubat-Mart aylarında) ve kışa girmeden (Kasım ayında) verilmelidir. Onarma zamanı verilen organik gübre mutlaka toprakla iyi bir şekilde karıştırılmalı, kışa girmeden verilen organik gübre ise toprak yüzeyine yorgan gibi serilmelidir.

6.7.2. Mineral Gübreleme

Muz bitkisi hem yeşil aksamın gelişme döneminde, hem de meyve gelişme döneminde yoğun şekilde besin isteyen bir bitkidir. Bu besinler genellikle en iyi topraktan muzlara verilebilir. Muz yetiştiriciliğinde sadece organik gübre uygulaması yeterli değildir. Ek olarak mineral gübre uygulaması da yapılmalıdır. Mineral gübre olarak özellikle Azot, Fosfor, Potasyum, Kalsiyum ve Mağnezyum gübrelemesinin yapılması gereklidir.

6.7.2.1. Azot (N)

Muzun azot ihtiyacı da fazladır. Özellikle yeşil aksam gelişmesi için azot gereklidir. [2] Yavru bitkilerin gözüktüğü ve büyümenin başladığı ilk üç ay içerisinde azot çok önemlidir. Gelişmenin başladığı ve atak haline geçtiği ilkbaharın ilk aylarında çok fazla azot kullanır. Bu dönemde hayat dönemi boyunca kullanacağı azotun büyük bir kısmını kullanır. Azot kullanımı ile kuru madde miktarı arasında doğrusal bir ilişki vardır. Azot kullanımı arttıkça kuru madde miktarı azalır.

6.7.2.2. Fosfor (P)

Muzun fosfor ihtiyacı, azot ve potasyuma göre daha az olmakla birlikte, kök gelişimi ve bitki besin maddesi alım kapasitesini artırarak salkım oluşumunu güçlendirmesi, tarak sayısını artırması yönünden çok önemlidir. Subtropik iklim koşullarında fosforun alımı, oldukça geniş zaman aralığında gerçekleşir. Fosforun topraktan iyi bir şekilde alınabilmesi için ortamda yeteri kadar suyun bulunması gerekir. Ayrıca doğumdan tahminen bir ay kadar önce uyguladığımız fosfor takviyesinin (2 sefer MAP) tarak sayısını artırdığı tesbit edilmiştir. Fosfor muz bitkisi için çok önemli değildir. Uygulamada bu elementin eksikliğine kolaylıkla rastlanmaz. Eksiklik belirtisinde yaprak kenarları ölerek testere dişi görünümü alır. Fosfor yeteri kadar ortamda varsa tarak sayısı ve dolayısıyla her taraktaki parmak sayısı artmaktadır. Ama fazla miktardaki fosfor uygulamaları da parmakların oluşmasına ters etki yapmaktadır. Ortamdaki fosfor fazlalığı, hem tarak sayısını azaltmakta, hem de taraktaki parmak sayısını azaltmaktadır.
Sağlıklı bitki kökleri de beslenme ortamındaki fosfatı önemli ölçüde tüketebilme yeteneğindedirler. [3] Yine Fosfor meyve verimini artırmakta, ancak aşırı fosfor gübrelemesinde ise verim azalmaktadır. [4] Fosfor uygulanan topraklarda çinkonun demir ve alüminyum oksitlerince bağlanması ile bitkinin gelişmesini artırması sonucu, bitkinin çinko konsantrasyonu kritik düzeyin altına düşerken, bitkide fosfor toksisitesi görülebilmektedir, öte yandan bitkilerin çinko noksanlığı gösterdiği durumlarda, ortama fosfor katılması, bitkide fosfor toksisitesi gösterdiği gibi çinko noksanlığının da şiddetini de artırmaktadır. [5]


Bitkilerin fosfor alımını, mağnezyum düzeyi de önemli ölçüde etkilemektedir. Düşük düzeyde mağnezyum, fosforun kökten alımını önemli ölçüde azaltarak, fosforun yukarı taşınmasını engeller. [6]

Bitkinin fosfor ihtiyacının en fazla olduğu doğumdan bir, bir buçuk ay önceki döneminde, bitkinin fosfor ihtiyacının yeterince karşılanması, tarak ve parmak sayısının artmasını sağlayacaktır. Bölgemizde genellikle 11-12 olan tarak sayısını 15-16’ya çıkartmak, fosfor ihtiyacını zamanında ve yeterince karşılayarak mümkün olabilir.

6.7.2.3. Potasyum (K)

Potasyum, muz bitkileri için çok önemlidir. Özellikle salkım oluşumu ve gelişimi için gerekli bir besin maddesidir. Potasyum bitki büyümesini çabuklaştırır ve verimini artırır. Yeterli potasyum ile beslenen bitkilerde salkım ağırlığı artar, parmaklar daha büyük olur ve meyvenin pazarda daha uzun süre dayanması, hastalık ve zararlılara dayanıklılık artar. Potasyum, bitki metabolizmasında fotosentez sonucu elde edilen ürünlerin, faydalı olacağı bölgelere taşınmasını sağlar. Su dengesini ayarlar. Potasyum, azot ile birlikte ürünü artırır ve düzenli meyve tutumu ve olgunlaşmasında önemlidir. [7]

Potasyum eksikliğinde uçlardan başlamak üzere yapraklar sararır. Bu sararma o kadar hızla gelişir ki, çoğu zaman uçtan başlayarak yaprağın 2/3 'ü ölür. Çok az potasyum alan bir bitkinin meyveleri şekilsiz olur. Böyle bir salkımda çok az sayıda parmak oluşur. Çiçeklenme zamanında iklim koşulları uygun olmaz ise yine bu gibi salkımlar oluşur.

Meyvede yüksek düzeyde potasyum alımı sadece düzgün meyve şekli ve olgunlaşma ile meyveye tad ve lezzet sağlamasından başka, meyve lezzet ve çeşnisinde ana öğe olan toplam asitlik üzerinde de olumlu rol oynayıp, çeşniyi önemli derecede etkilemektedir. Düşük potasyum seviyesi ise, lezzetsiz ve yavan meyve tadına neden olmaktadır. [8]

6.7.2.4. Çinko (Zn)

Muz bahçelerinde en çok görülen bitki besin elementi eksikliklerinden biri de Çinko’dur. Bu element eksikliğinin nedeni genellikle Fosfor fazlalığından kaynaklanır. (Ek Resim 26. Muzda Yaşlı Yapraklarda Çinko Eksikliği), (Ek Resim 27. Muzda Genç Yapraklarda Çinko Eksikliği)

Muz bitkisinde en çok eksikliği görülen mikroelement çinkodur. Çinko eksikliğinde bitki bodurlaşır. Yapraklar küçük ve dar olup, ikinci damarlar arası sarı-beyaz şeritler halindedir. Bu görünüm daha sonra sarı-yeşil şeritlere dönüşür. İkincil damarlara paralel olan sarı şeritlerde uzun, kahverengi ölü benekler belirir. Bu gibi bitkilerde oluşan salkımların parmakları küçük ve normal kıvrık şeklinden daha kıvrık olup, en belirli özellik de parmak uçlarının açık yeşil olmasıdır. Fazla miktarda kireçleme veya toprakta fosfor fazlalığı çinko eksikliğine neden olabilir. Fazla derecede nematod salgınına uğramış bahçelerde çinko eksikliği benzeri belirtiler görülebilir. Çinko eksikliğinde bitki bodur kalır, yapraklar küçük ve dar kalırlar.

6.7.2.5. Bakır (Cu)

Bakır bitkilerde özellikle dokularda ligninleşme prosesine katılmakta ve bitkilerin generatif büyümesinde önemli rol üstlenmekte, polen oluşumu ve döllenme prosesleri ve dolayısıyla tohum ve meyve oluşumunu sağlamakta ve bitkiler bakır beslenmesinden doğrudan etkilenmektedir.

6.7.2.6. Mangan (Mn)

Mangan, bitkide fotoliz olayını, dolayısıyla fotosentezi etkileyerek protein ve lipid sentezlerine katılır ve böylece birçok enzim faaliyetlerini etkiler. Özellikle hücreleri toksik oksijen radikallere karşı koruyan superoksit dismutez enzim yapısında rol oynar ve sonuçta bitkilerin büyüme ve gelişmelerini etkiler. (Ek Resim 29. Muzda Mangan Fazlalığı-Yaprakta)

6.7.2.7. Demir (Fe)

Demir, bitki dokularında genellikle 50-200 ppm. arasında bulunur. Sayısız redoks reaksiyonları, enzim faaliyetleri, klorofil sentezi ve klorofil oluşumunu dolayısıyla protein ile fotosentezi etkileyen önemli bir mikroelementtir. [9] (Ek Resim 33. Muzda Demir Fazlalığı)
Genellikle topraklardaki kalsiyum fazlalığı demir alımını engeller. Demir eksikliği olan yapraklarda damarlar yeşil kalır, ancak damar araları sarıdır. Eksikliğin ilerlemesi halinde tam sararma ve sonra da kuruma görülür. (Ek Resim 28. Muzda Demir Eksikliği)

6.7.2.8. Kalsiyum (Ca)

Ca eksikliği gösteren bitkilerin Ca içeriği azdır. Çoğunlukla kuru maddede % 0.5'in altında bulunur. [10] Kalsiyum, mağnezyum ve potasyum içerikleri, topraktaki kil ve organik madde ile ilişkilidir. Bu nitrat, sülfat ve klor ile ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Kalsiyum eksikliğinde önce genç yapraklar aşağıya veya yukarıya doğru kırılır ve yaprak oluşması azalır.

6.7.2.9. Mağnezyum (Mg)

Mağnezyum eksikliğinde yapraklar uçlarından ve kenarlarından başlamak üzere yavaş yavaş sararmakla beraber orta kısımları yeşil kalır. Etki altında kalan dört ve beşinci yapraklardır. Yaprak sapları ana gövdeden koparak yaprağın ömrünün kısalmasına neden olur. Fosforun aksine genç <-Yasak Kelime-> yaşlı rizomlardan kalsiyum ve mağnezyum absorbe ettikleri için yaşlı rizomlar bu elementlerce fakirdirler. Bu nedenle eğer yaşlı <-Yasak Kelime-> dikimde kullanılacak ise kalsiyum ve mağnezyum için önlem alınmalıdır. (Ek Resim 31. Muzda Yaprak Kenarlarında Mağnezyum Eksikliği)

6.7.2.10. Kükürt

Kükürt eksikliği başta Natal olmak üzere diğer ülkelerde de görülmektedir. Çok eksik olursa kalite bozulur. Bu eksiklik süper fosfat, potasyum klorür yerine potasyum sülfat veya azot kaynağı olarak da amonyum sülfat uygulamak ile giderilebilir.

6.7.2.11. Bor

Muzda ender görülen eksikliklerden biri de Bor eksikliğidir. Özellikle yaşlı bahçelerde görülür. (Ek Resim 30. Muzda Yaprakta Bor Eksikliği), (Ek Resim 34. Muzda Yaprakta Bor Fazlalığı)
Diğer mikro element eksiklikleri muz yetiştiriciliğinde pek önemli değildir.
Diğer mikro elementlerden bakır, manganez, demir, bor ve molibden eksikliği muz bahçelerinde pek görülmemektedir. Analizler göstermiştir ki muz bitkisi manganezi de topraktan fazla miktarda almaktadır. Bu da bitkiye ve kök oluşumuna zararlı olabilir. Uygun miktarda kireçleme manganezin daha fazla alınmasını önler.

6.7.2.12. Bitki Besin Elementleri Arasındaki İlişkiler

Bitki besin maddeleri arasında toprak içinde bitkilerin besin alımı yönünden çok ciddi rekabetler veya teşvikler vardır. Bu nedenle gübreleme proğramlarının hazırlanması ve uygulanmasına çok dikkat edilmelidir. Bitki Besin Maddesi yığılmalarının en çok söz konusu olduğu sera alanlarında, toprak analizi yaptırmaksızın, sağlıklı bir gübreleme proğramı uygulamak mümkün değildir.

6.9. Yaprak Analizleri

Muz yetiştiriciliğinde, yaprak örneği alım zamanı ve yöntemi, üzerinde en fazla çalışılan ve tartışılan konulardan birisidir. Muz yetiştiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı ülkelerde, yaprak örnekleri, salkım oluşumundan hemen sonra minyatür parmakların görülmesi ile beraber, 3. Yaprağın orta kısmından, yaprak ayasından, karşılıklı iki şerit veya aynı yaprağın orta damarı ile 7. Yaprağın petüolinden alınabilmektedir.(Resim 11.)

Yapraklarda bulunması gerekli olan kritik bitki besin maddesi yoğunlukları ise yaprağın değişik kısımlarından alınan örneklere göre farklılık göstermektedir. Çizelge 30. da, yaprağın farklı kısımlarından alınan yaprak örneklerinde, yapraklarda bulunması gerekli olan kritik bitki besin maddesi yoğunlukları verilmiştir. Görüldüğü gibi, yaprak ayasından alınan örneklerde, özellikle azot ve potasyumun yapraklarda bulunma oranı, öteki bitki besin maddesi oranlarından daha yüksek olarak saptanmıştır.

Hewitt'e göre (1955), toprakta fosfor için üst sınır 20 ppm, Potas için 300 ppm, dir. Bunların altındaki değerlerin durumuna göre P ve K 'lı gübreler toprağa verilmelidir. Yine Hewitt'e göre yaprak analizi sonuçlarına göre besin maddeleri yüzdeleri ve istenen miktarları Çizelge 31. de verilmiştir.

Muzun gübre ihtiyacı dikim sıklığı ve verimine göre değişir. Verim arttıkça verilecek gübre miktarı da artar.

6.10. Muzun Toprak pH’sı İsteği

Muzun ideal PH isteği 6’dır. Ama 4,5 - 8,5 arasındaki pH'larda yetişebilir. Akdeniz bölgesinde toprak kireçli bir yapıya sahip olduğu için genel olarak PH 7 ' nin üstündedir. Bu yüzden muz bahçelerinde N, Üre, P, Potasyum sülfat, Fosforun ise 18.46 (DAP) olarak verilmesi daha uygundur.

6.10.1. pH ile Besin Maddeleri Alımı Arasındaki İlişkiler

pH, bir ortamdaki hidrojen iyonları yoğunluğunu ifade eder. Halk arasında asit, sert, çorak, yumuşak gibi adlarla anılır. Toprak pH sı ile bitki besin maddelerinin bitki tarafından alınması arasında çok ciddi ilişkiler vardır. Örneğin pH 6’nın altında Potasyum alınması zorlaşır.

pH sı 7’den büyük olan alkali (bazik) toprakları ıslah etmek için toprağı yıkamak, bol yanmış çiftlik gübresi vermek, fizyolojik asit reaksiyonlu gübreleri kullanmak, her yıl dekara 30-50 kg toz kükürt vermek gerekir.

pH sı 7 nin altındaki asit reaksiyonlu toprakları ıslah etmek için ise, dekara 200-500 kg arası kireç vermek ve fizyolojik alkali reaksiyonlu gübreleri kullanmak gerekir. Verilecek kireç miktarı kumlu topraklarda 500 kg ise tınlı topraklarda 750 kg ve killi topraklarda 1 tonu bulabilir
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi
« Posted on: Nisan 24, 2024, 08:33:45 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi e-book, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi programı, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi oyunları, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi e-kitap, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi download, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi hikayeleri, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi resimleri, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi haberleri, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi yükle, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi videosu, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi şarkı sözleri, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi msn, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi hileleri, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi scripti, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi filmi, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi ödevleri, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi yemek tarifleri, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi driverları, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi smf, Muz Nedir - Muz Yetiştiriciligi gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular