hıristiyanlık dinini yayma gayreti içinde olan kişi. henüz hıristiyanlığı kabul etmemiş ülkelerde, çeşitli faaliyetler adı altında yürütülen hıristiyanlık propagandasının her türüne ''misyonerlik'' denir. hıristiyan batı kültüründe ''misyonerlik'' adı verilen faaliyetin tarihi, hıristiyanlık dini kadar eskidir. bu faaliyette bulunan, papaz, rahip ve çeşitli hıristiyan din adamlarına ''misyoner'' denilmiştir.

(kllcollj, 30.4.2006 10:35)#37198    !? 

pozisyonuyla ünlü oluşum..

(mlhozsoy, 30.4.2006 16:17)#37517    !? 

zaman zaman karadenizde ortaya çıkarlar... geçenlerde bir basketbol maçında karşı takımın türk takıma hristiyan dini ile ilgili kitaplar-broşürler dağıtması tepkilere neden olmuştu...*

(okan992, 30.4.2006 16:22)#37528    !? 

mecaz: bir düşünceye, bir ülküye kendini adayan kimse.

(farzet, 6.5.2006 11:29)#46745    !? 

ing. missionary

(authentic, 4.12.2006 21:49)#263527    !? 

halk arasında bacak omza adı verilen sex pozisyonudur.

(never, 4.12.2006 21:55)#263537    !? 

kartel medyasının da kimi zaman büründüğü kimlik. kıçımın kenarı.

(bkz: WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
)

(scaryguy, 12.1.2007 13:06)#330385    !? 

görevli olarak türkçeye çevirilebilecek ecnebi kökenli sözcük.

memlekette bunca tantana kopmasına neden olan da hristiyan misyonerlerin ülkedeki faaliyetleri.

misyonerlerin bu ülkede başarılı olma ihtimalleri nedir? öncelikle şunu bir ortaya koyalım da gerçekten bir tehtidden söz etmek mümkün mü ona karar verelim.

ilk evvela islam bu ülkenin kendini tanımladığı olgulardan biridir. osmanlı uzun yıllar müslüman aleminin liderliğini yapmış, güçlü batı devletlerine karşı islamın temsilcisi olarak görülmüştür. bunun yanında, toplumun kimliğiyle bu kadar iç içe geçmiş dinini hem de aşağı yukarı 12 asırdır müslüman olan bir milletin kolayına değiştirmesini beklemek safdilliktir.

vaktinde askerde bize powerpoint sunumlar yaparak "misyonerlik faaliyetleri, çok tehlikeli cıss" şeklinde mesajlar veren subayların bu tehtide inandıklarını düşünemiyorum bile. çünkü hepi topu onbin kişi dinini değiştirmiş.

zaten ne bekleniyordu ki? milyonlarca insanın bir anda islamı terk edip "huzur tesliste" demesi mi bekleniyor? bu ülke insanı baldırı çıplak zulu kabilesi değil ki. bir geçmişi var, kültürü var. öyle olmasa "bak mobamba tanrı diye bişiy var sen sikin taşşağında dolanıyorsun, avlanıyorsun falan ama bak cennet diye biyer var. karılar avratlar gani gani gel seni hristiyan yapalım" dediğinde bunları ilk defa duymuş gibi hareket edecek. gel gelelim konsepte çok uzak değiliz. "o hizmet bizim dinde de var canım" deyiverince iş bitecek.

kanımca memleket insanı da misyonerlerin ülkeyi hristiyanlaştıracağını ummuyor. ancak "allahsız komünistlere" hadlerini bildirmekten başka siyasi bir temeli olmayan gruplar ve islam dışındaki inançlara sahip olanları cehennemlik görenler her zaman mevcudiyetlerini sürdürmek için düşmanlara, şiddet eğilimlerini kusmak için kafirlere(!) ihtiyaç duyarlar.

kendi inancından başkasına yaşama şansı vermeyen, islam içindeki muğlak ifadeleri kullanıp hristiyanları, yahudileri aşağılık görenler için misyonerler tehtid değil rezilliklerini ifade etmek için fırsattır.

malatyada yaşananlar da işte tam budur. "aboov hristiyanlık anlatıyor. vay kafir. aşağılık hristiyan. ne hakkı var hüleayn" diyerek insanları bıçakla boğazlayacak kadar kendinden geçen ve bu olanları alenen forum sitelerinde onaylayan, bunları yapanlara "malatya şövalyeleri" diyebilen "işte hristiyanların sonu budur" diyebilen gerzekler de var. bunların sayısı maalesef hiç de azımsanacak gibi değil. bu tip şiddet olaylarının sıklığı ciddi manada artmaya başladı ve ortalamanın faşizmi öyle bir raddeye geldi ki şurada yazı yazan bir avuç insan bile tehtid alıyor, gözden kaçmıyor. bana sorarsanız asıl tehlike misyonlerlerden çok, vatan için yaptım lafının ardına sığınan çapulculardır.

(betterman, 24.4.2007 09:50 ~ 24.04.2007 16:15)#431723    !? 

tarih boyunca hiçbir zaman dini, yada açıkça ifade edelim hristiyan inancını yaymak gibi bir amacı olmayan oluşumun üyelerine verilen ad. misyonerlik emperyalizmin psikolojik savaşta kullandığı en eski ve en tehlikeli aracıdır hepsi bu.. misyonerler, tarih boyunca gittikleri hangi toplumda, medeniyette barışın, insanlığın, hoşgörünün temsilcisi olmuşlar? gittikleri her bölge bir süre sonra yangın yerine dönmemiş mi? hayır, biz ki osmanlı devletinin bakiyesi üzerinde oturan bir ülkeyiz, zamanında ülkemizin her bir yanında misyoner okulları cirit atmaktaydı ve bunun karşılığını o döneme kadar huzur içinde yaşayan azınlıklarımızın isyanı ve ülkenin kan gölüne dönmesi olarak almadık mı zaten?

ve evet, artık içimizde kayda değer bir hristiyan azınlık yok ve bunun sebebi de emperyalist batının ve onun misyonerlik gibi araçlarının bu toplumları artık bir arada yaşayamaz derecede ayırması. çünkü araya kan girmişti bir kere..

bu arada geçenlerde tv'lerde konuşan ve türkiye protestan kiliseler birliği başkanı olan ihsan özbek isimli şahıs ölen kişiler için ne diyordu? "üçü de türkiye'deki proteston hıristiyanların ilk şehitleridir. türkiye'de artık protestonların kanı döküldü."

ölen kişilerin birer şehit olarak kabul edilmesi, bunların dinleri adına savaşan hristiyanlar (başka bir anlamda haçlılar) olarak kabul edildiklerini gösterir ki doğrusu da budur zaten. nitekim aileleri de bu kişilerin birer şehit olduğunu ve bundan dolayı üzülmediklerini söylemiştir. bunun dışında türkiye'de artık protestonların kanı döküldü sözündeki tehdidi görmemek için ise aptal olmak gerekir.

başta belirttiğimiz gibi misyonerliğin hiçbir zaman salt hristiyanlığı yaymak gibi bir niyeti olmamıştır. temel amacı coğrafyası, doğal kaynakları sebebiyle batı sömürgeciliğinin hedefindeki ülkeleri emperyalist politikalara karşı hazırlamak, tabiri caisse emperyalist saldırıya karşı yumuşatmaktır. bu amaç doğrultusunda bazen hristiyan topluluklar bile misyonerliğin hedefi olabilir (ve halen de olmaktadır). nitekim türkiye'de ermeni meselesini araştıran herkes ermeni isyanlarının ilk ortaya çıktığı bölgelerin daha önceden yoğun bir misyoner faaliyetine sahne olan bölgeler olduğunu görür. gerçekten de ermenilere yönelik bu katolik ve protestan misyoner faaliyetlerine karşı ilk tepkiler bizzat ortodoks ermeni din adamlarından ve cemaat önderlerinden gelmiştir. ancak onlarda bu yoğun saldırıya kısmen karşı koyabildiler ve türkiye'de önemli bir katolik ermeni cemaati meydana geldi. (nitekim yakın zamanda öldürülen hrant dink aslında katolikti. fakat bu ölümün ardından ortaya çıkan büyük reklam ve propaganda fırsatını katolik kilisesine kaptırmak istemeyen ermeni ortodoks patrikhanesi, neredeyse bir emrivaki ile dink için ortodoks kilisesinde ve ortodoks adetlerine göre bir cenaze merasimi yapılmıştır.)

misyoner faaliyetleri hedef aldıkları topluluğun sırf hristiyanlığa geçmeleri ile yetinmez, o kişilerin ait oldukları kültürle alakalı tüm aidiyetlerinden, eski kimliklerine ait sahip oldukları ne varsa tümünden "kurtulmalarını" ister. belki bu talep açık olarak seslendirilmese de varılan nokta açıkça budur.

nitekim son dönemlerde rusya, rus kültürüne ve kimliğine zarar verdiklerinden dolayı misyoner faaliyetleri büyük bir takibat altında tutmaktadır. sscb'nin dağıldığı dönemdeki o başıboş ortama yağmacı sürüleri gibi saldıran envai çeşit misyoner teşkilatının o dönemde elde ettiği başarıyı rus yöneticiler ülkeleri ve vatandaşları için bir tehdit olarak değerlendirmektedir. zira misyoner faaliyet sonucu katolik veya protestan olan bir rus vatandaşı sadece ortodoks kültürünü terk etmemekte, o kadim rus kültürü ile de tüm bağlarını korpartmaktadır.

aynı şekilde yunanistan'da da abd'li veya avrupalı herhangi bir misyoner grubun faaliyette bulunması fiilen mümkün değildir.

fransa'da ise misyonerlik çalışmaları kanunen yasaktır. ancak bu yasak de gaulle'ın ikinci dünya savaşı'ndan sonra fransa'daki kilise okullarını kapatma girişimi sırasında söylediği bizim anti-clericalizm'imiz sadece fransa ile sınırlıdır. fransa dışında bu faaliyetleri sürdüreğiz" demesi gibidir. bugün kendi ülkesinde misyoner (özellikle protestan) faaliyetlerine izin vermeyen fransa ülkesi dışında tam tersi bir çaba içindedir.

basında pek sesleri çıkmasa da ülkemizde de misyonerlik faaliyetlerine karşı en büyük tepki ülkemizde yaşayan ortodoks ve süryani cemaatilerinden, hatta musevi cemaati ile türkiye'de az sayıda bulunan yerleşik katolik ve hristiyan cemaatlerinden gelmektedir. bu cemaat önderleri insanların çeşitli ihtiyaç ve zaaflarını kullanarak cemaatlerine çengel atan bu gruplardan son derece rahatsızdır. katolik ve protestan din adamları ise özellikle her biri abd ve avrupa ülkelerinde marjinal sayılabilecek, fakat büyük mali güce sahip çeşitli mezheplere ait misyoner teşkilatlarının tepki çekecek derecede saldırgan ve hırslı faaliyetlerinden rahatsızdır.

zaten bu durum da son günlerde basında (ve hatta sözlükte) ısrarla sürdürülen bir yalanı, türkiye'de hıristiyanların baskı ve milliyetçi ve müslüman toplumun tehdidi altında olduğu iddiasını ortaya koymaktadır.

zira ülkemizde yerleşik bulunan hıristiyan veya diğer dinlere mensup azınlıklara hiçbir şekilde milliyetçi veya islami bir tepki gösterilmemektedir. tepki ise dışarıdan gelen, hem de devasa mali güçlerle ve ülkelerinin siyasi koruması altında gelen misyoner teşkilatlarınadır.

bu grupların sayısı ve yaptıkları hiç de küçümsenemeyeceği gibi "aman canım, sanki koca ülke din mi değiştirecek" gibi saçma bir şekilde de savunulamaz. bir defa papalık ve diğer hıristiyan gruplar hiçbir zaman kısa vadede planlar yapmaz. nitekim bunun için papa ii. john paul'un 24 aralık 1999'da yayınladığı milenyum mesajına bakalım: "birinci bin yılda avrupa hristiyanlaştırdı. ikinci bir yılda amerika ve afrika hristiyanlaştırıldı. üçüncü bin yılda ise asya'yı hristiyanlaştıralım."

ayrıca daha önce de belirttiğimiz gibi misyoner teşkilatlarının bir ülke insanları topyekün hristiyan olsun diye bir amaçları da yoktur. onların temel gayesi emperyalizmin hedefindeki ülke ve toplumları bir arada tutan temel bağları ortadan kaldırmaktır.

mesela bu çerçevede türkiye'de misyoner faaliyetlerin en yoğun olarak güneydoğu anadolu'da, kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı yapılması size garip gelmiyor mu?

veya bunun haricinde misyoner teşkilatlarının daha sonra en fazla üzerinde durdukları grubun alevi vatandaşlarımız olması?

belki islamiyeti pek çoğumuz /ben de dahil) dindar bir şekilde yaşamıyoruz. fakat buna rağmen din, kimliğimizin önemli bir parçası ve yine her şeye rağmen bu ülke insanını bir arada tutan önemli bir yapıştırıcı, kendi köklerimize doğru bir köprü.

ve misyonerlik 'gerçek din'i yaymaktan çok daha fazla emperyalizmle, sömürgecilikle alakalıdır.

o yüzden bu gerçekleri görmeden uluorta yorum yapmak, yabancı bir bakış açısıyla kendi toplumumuza bakmak son derece yanlış. ve özellikle de bu tehlikeyi gören milliyetçilere hakaret etmek son derece aptalca.

unutmayalım misyonerlik tarih boyunca hiçbir zaman masum olmadı ve bundan sonra da olmayacak.

not: biliyorum bu yazımda savunduğum görüşlerle malatya'daki cinayetle bağ kuracak cin fikirli arkadaşları yine misyonerlere havale ediyorum kardeşim. gitsinler aydınlansınlar, kutsal ışığı, kalplerindeki gerçeği keşfetsinler. sonra bu yazıyı tekrar okusunlar.

teşekkürler