0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Mısır  (Okunma Sayısı: 806 Kere Okundu.)
« : Ocak 26, 2010, 01:31:14 ÖS »
Avatar Yok

.By.pisLick.*
*
Üye No : 28021
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1669
Mesaj Sayısı : 4 572
Karizma = 23665


MISIR tanrilari we tanricalari...

--------------------------------------------------------------------------------

ATUM:İmparatorluk Tanrısı
ANUBİS:Ölüler Tanrısı
SEKMET:Savaş Tanrısı
HATOR:Neşe ve Aşk Tanrıçası
HORUS:Gök ve Işık Tanrısı
THOTH:İlim Tanrısı
PTAH:Sanatçıların Tanrısı
OSİRİS:Yeraltı ve Ölüler Tanrısı
İSİS:Bereket Tanrıçası
MAAT:Adalet Tanrıçası
RA:Güneş Tanrısı
SETH:Çöl Tanrısı
AMON:Gök Tanrısı

OSIRIS(Ausar): Ölülerin koruyucusu ve yargılayıcısıdır.Abidos'da hüküm sürdü.Nut ve Geb'in ilk çocuğudur.Ra dünyayı terk ettiğinde dünyayı yönetmeye başladı ama Set onu öldürdüğünde Isis onu tekrar canlandırdı. Böylece Osiris yeraltı dünyasının hükümdarı oldu.Oglu Horus onun intikamını Seth'le savaşarak ve onu yenerek aldı.Başındaki şapka Yukarı ve Aşağı Mısır'ın
birliğini simgeler.

RA: Günes tanrısı ve "Yaratıcı" olarak bilinir.Şahin başı nedeniyle bazen Horus'la eşleştirilir.Hakimiyet merkezi bugünkü Kahire olan Annu'ydu.5. Hanedan'dan dan itibaren firavunlara "Sa-Ra" (Ra'nin oglu)ünvanı verildi.Shu ve Tefnut'un babasıdır

HATHOR(Het-HeruHet-Hert): Eski zamanlardan beri tapılan inek tanrı.Ismi "uzaktaki ev" veya "Horus'un evi" anlamına gelir.Gökyüzüyle baglantılıdır. Edfu'da Horus'un eşi olarak bilinir.Teb'de ölüm tanrısıdır.Ama genel olarak aşk neşe dans alkol tanrısı olarak kabul edilir.

ISIS(Auset): En önemli tanrıca;anneliğitedaviyi ve büyüyü simgeler. Evrendeki en güçlü büyücüdür.Ra'nin kendisinden Ra'nin gizli adını ögrenmiştir.Osiris'in karısı Nephthys'in ikiz kardeşidir. Horus'un annesiHorus'un oglu Amset'in koruyucusudur. Isis Horus'u çocukluğu boyunca Seth'ten korumustur.Egemenlik bölgesi Abidos'tur.

AMEN (AmonAmunAmmonAmoun): "Amen" "saklı olan" demektir.Teb'in baş tanrısıdır.Eşi Ame -net'le birlikte ilk tanrılardan biridir.Kutsal hayvanları kaz ve koçtur.Orta Krallık döneminde sadece yerel bir tanrıydı ama Tebliler Mısır'a hakim olunca Amen önemli bir tanrı oldu.18.Hanedan'dan itibaren Tanrıların Kralı oldu.Ünlü Amen tapınagı Karnakdünyanın en büyük dinî yapısıdır.Yeni Krallık boyunca Amen'in eşi Mut olarak kabul edildi.Bu ikilinin çocuğu Ay tanrısı olarak bilinen Khons(Chons)'tur.

ANUBIS(AnpuAno-Oobist): AnubisNephthys ve Seth'in(bazı efsanelere göre Osiris ve Isis'in) ogludur.Çakalların mezarlar etrafında dolaşması nedeniyle çakal başlı Anubis ölümle birlikte anılmıştır.Ölen Osiris'i mumyaladığı için mumyalama tanrısı olmustur.Görevi tüm ölüleri korumak ve yüceltmektir.Bu yüzden mumyalamayla görevli kişiler Anubis maskesi takarlar.Ölen kişi diğer dünyada yargılanırken ona yardım eder

TEFNUT: Bulutların tanrıçasıRa'nın kızı ve Shu'nun eşidir.Kutsal hayvanı olan aslan başlı bir kadın olarak çizilir.

Zaman: İÖ 2551-100
Mekân: Mısır

Piramit merdiven basamağı gibi sıra sıra inşa edilmişti. Bu şekilde tamamlanınca kalan taşları yerlerine kısa tahta kütüklerden yapılma makinelerle kaldırdılar. HERODOTOS İÖ YAKLAŞIK 430.

Herodotos'un yaşadığı zamanlardan bu yana Mısırlılar'ın piramitleri nasıl inşa edip dikili taşları nasıl kaldırdıkları hakkında pek çok tartışma yapılmıştır. Ne yazık ki Mısırlılar'dan günümüze bu konuları anlatan fazla bir belge kalmadığından ortaya atılan bütün kuramlar ancak deneysel arkeolojiyle sınanarak inanırlık kazanabilmektedir.

Taşların ham olarak taşocaklarından çıkarılması yontulması ve yontulmuş bu taş blokların ve dikilitaşların nakliyesi konularında pek çok yanıtlanmamış soru varsa da belki de en büyük esrar piramitlerin ve dikilitaşların gerçekten hangi teknikle yapıldığıdır.


PİRAMİTLERİ NASIL O KADAR DÜZGÜN OLARAK İNŞA EDEBİLDİLER?



Mısır'da modern arkeolojinin tartışmasız babası olan Flinders Petrie 1880-2'de hepsi de 10 üçüncü binyılın ortalarında yaşamış 4. Hanedan hükümdarlarından Keops Kefren ve Mikerinos'un (büyük ölçüde angarya yöntemiyle inşa edilen) piramitlerinin bulunduğu el-Gize platosunda çok titiz bir araştırma başlatmıştır. Bulguları arazinin belki de bir ızgara gibi hendekler kazıp bunları suyla doldurarak ve sonra da çevredeki "taş adalar"ı istenilen düzeye indirerek düzeltildiğini akla getiriyordu.

Yüz yıl sonra Amerikalı Mısırbilimci Mark Lehner el-Gize piramitlerinin çevresindeki kaya tabakasına açılmış çeşitli delik ve hendeklerin krokisini çıkarttı ve bu hassas düzleştirme işinin arazinin tümünde değil piramitin en alt taşlarının yerleştirileceği yerin kenarında dar şeritlerde yapıldığı kanısına vardı.

Gize piramitlerinin her birinin ortasında masif bir kaya kütlesi bulunmaktadır (bunlar piramitlerin içinde birkaç yerde görülebilir). Bu doğal kaya göbekleri inşaatçıların tam bir dörtgen elde etmek için köşegenleri ölçmelerini de engellemiş olabilir.

Günümüze kalan aletlerden anladığımıza göre Mısırlı mimarlar kadastrocular ve inşaatçılar özellikle iki alet kullanmaktaydılar: Düz çizgileri ve dik açıları yapmak ve yapıların köşe ve kenarlarını astronomik düzenlemelere göre yerleştirmek için merkhet ve bay.

İngiliz Mısırbilimci I. E. S. Edwards gerçek kuzeyin herhalde batıda ve doğuda belirli bir yıldızın doğuş ve batış noktasını ölçüp sonra bu iki nokta arasındaki açıyı iki eşit parçaya bölerek bulunduğunu iddia etmiştir.

Daha yakın zamanlarda Kate Spencer Büyük Piramit'in mimarlarının kuzey kutbu çevresinde dönen iki yıldızın (Büyük Ayı ile Küçük Ayı'nın) Keops piramitinin inşa edildiği sanılan İÖ 2467 yılında bir hizada olduğunu görmüş olabileceklerini ileri süren ikna edici bir kuram geliştirmiştir. Daha önceki ve sonraki piramitlerin yönlerindeki hataların bu hizanın gerçek kuzeyden sapma derecesiyle bağlantılı olması da bu varsayımı desteklemektedir.


PİRAMİTLER NASIL İNŞA EDİLDİ?



Sakkara'daki ve Gize'deki günümüze kalan kanıtlar (özellikle de tamamlanmamış piramitlerden) taş blokları piramitler üzerindeki nihai yerlerine kaldırmak için en az beş farklı rampa sisteminin kullanıldığını göstermektedir. En kolay ve en aşikâr yöntem doğrusal rampadır (Sakkara'da 3. Hanedan'ın Sekhemkhet piramitinde kullanılmış olabilir). Ancak genelde bu rampalar için gereken genişlik bunların seyrek olarak kullanılmış olduğu anlamına gelir.

Piramitin bir yüzünde dar basamaklardan oluşan merdiven rampası ise diğerlerinden daha dik bir açı gerektirecektir. Bu tipin izleri Sinki Meidum Gize Ebu Ghurob ve Lisht'te bulunmuştur. Belki de I. Anasatasi'nin 19. Hanedan papirüsünde anlatılan sarmal rampaya başlıca itiraz bunun neyin üzerine dayanacağı ve piramitin büyük bir kısmı sarıldığı takdirde düzeltme hesaplarının ve kontrollerin nasıl yapılacağı sorusudur. Piramitin bir yüzünde zigzaglı bir yol basamak piramitlerinin yapımında en etkili yol olacaksa da Sakkara Sinki ve Meidum basamaklı piramitlerinde bunun kullanıldığını gösteren bir ize rastlanılmamıştır.

İç rampa izleri Ebusir'de Sahure Niuserre ve Neferirkare'de ve Sakkara'daki Pepi H'de görülmektedir ama iç doldurulduktan sonra yine de bir tür dış rampa gerekecekti. Piramitin içinin teraslı olmasının piramitin kenarında basamak basamak daha küçük rampalar dizisinin kullanılmasını daha uygun yapacağı iddia edilmiştir.

Dış kaplama yapıldığında bunların kalıntıları hiç kuşkusuz kaybolacaktı. Piramitten vadideki tapınağa uzanan geçitlerin de rıhtımdan inşaat yerine inşaatçı rampası olarak kullanılmış olması da mümkündür (rıhtım Nil'e bir kanalla birleştirilmişti).

Kullanılan rampa tiplerinin sorunu dışında tartışmalar taş blokların yerlerine kaldırılma yöntemleri Üzerinde de yoğunlaşmıştır. Mısırlılar vinç ya da palanga yöntemleri kullanmadıkları için blokları yerlerine yerleştirmede ahşap ve bakır kaldıraçlar kullanıldığı kabul edilmektedir.



DİKİLİTAŞLARIN SIRLARI NEYDİ?



Eski Mısır uygarlığının en belirgin ikonlarından biri İğneyi andıran ve incelerek yükselen tepesinde küçük bir piramit örneği bulunan (buna pyramidion ya da benben-taşı âdı verilir) dikilitaştır ilk dikilitaşların Eski Krallık zamanında (10 2575-2134) Heliopolis'de güneş tanrısı tapınağına yerleştirildiği anlaşılmaktadır. Yeni Krallık döneminde (10 yaklaşık 1550-1070) büyük monolitik örnekler genelde Karnak ve Luksor'da olduğu gibi tapınakların önüne çifter çifter dikilirdi.

Yeni Krallık döneminden kaldığı sanılan tamamlanmamış bir granit dikilitaş Assuan'ın kuzey taşocaklarında hâlâ yatmaktadır. 4175 metre boyu ve tahmin edilen 1150 ton ağırlığıyla bu dikilitaş çıkarılmasının geç aşamasında tehlikeli bir jeolojik kusuru ortaya çıkarılarak bırakılmasaydı dünyanın bir taşocağından çıkarılan en büyük taşı olacaktı.

Assuan dikilitaşını ilk inceleyen İngiliz Mısırbilimci Reginald Engelbach'ın yaptığı deneyler bir insanın bazalt bir keski kullanarak ham dikilitaşın üzerinden yarım metre eninde ve beş milimetre kalınlığında bir parça yontmak için bir saat çalışması gerektiğini ortaya koymuştur.

Dikilitaşlar'ın çoğunun boyutları ve ağırlığı son aşamanın -taşı dengeli dikey duruma yerleştirmenin- en tehlikeli riskini oluşturan sorunuydu. Ama dikilen taşlar gösteriyordu ki bütün risklere rağmen ortaya konan da Mısırlıların azimli ve tehlikeli teknolojik ustalıklarının başarısıydı. Mısırbilimciler'in ve mühendislerin bunun nasıl başarıldığı hakkındaki görüşleri farklıdır.

Mısır'dan kalma kesin bir bilgi yokluğunda ileri sürülen yöntemlerden birine göre kaldıraçlarla birlikte temele doldurulan taşların çıkarılmasıyla ve son birkaç derecede iplerle çekerek dikilitaş yerine oturtulur. Ancak bu teknik yalnızca küçük örnekler için uygulanabilir bir yöntemdir. Daha büyük dikilitaşlar için ileri sürülen bir görüş ise dikilitaşın çok dik yapay bir rampadan yukarı çekilmesiyse de bu yöntem taşın kaidesine kayışını kontrol için neredeyse imkânsız bir güç kullanımını gerektirir.

Her kaidenin üzerinde dikilitaşın yerine yerleştirilmeden tam olarak ayar edilebilmesi için bir döndürme oyuğu yontulmuştur. Dikilen dikilitaşların tepeleri eklenen elektrum denen altın-gümüş karışımıyla pırıl pırıl parlardı.

Engelbach dikilitaşın huni biçimli ve kum dolu bir çukura kaydırıldığı fikrini ileri sürmüştür. Kum çukurdan kontrollü bir biçimde boşaltılınca dikilitaş dikey durumuna getirilecekti. Bu kuram yukarıda sözü edilen 19. Hanedan'dan kalma I. Anastasi Papirüsü'nden esinlenmiştir. Papirüste bu durum bir öğrenci kâtibin çözümleyeceği bir problem olarak sorulmuştur. Bu belgede şu emir de vardır: "Kızıl Dağ'dan getirilen efendinin anıtının altındaki nehir kumuyla doldurulmuş 100 bölmeyi boşalt..."

DİKİLİTAŞLARLA DENEYLER



1999'da arkeologlar ve mühendislerden oluşan bir ekip 25 tonluk yeni yontulmuş bir dikilitaşla iki farklı yöntem kullanarak deneyler yapmışlardır. Assuan'da yapılan birinci deneyde dikilitaşı bir rampanın ucundan aşağı sarkıtmak için karmaşık bir halat ve kereste sistemi kullanılmıştır. Eksen olarak bir kütüğün ve karşı ağırlık olarak bir granit blokunun kullanıldığı deneyde dikilitaşın sallanımı ekseni rampanın ucuna tehlikeli bir biçimde yaklaştırdığı için deneme sonunda başarısız olmuştur.

Engelbach'ın kum çukuru deneyimi Massachusets'de Boston yakınlarında yapılmış ve başarılı olmuştur. Bu yöntemde bir rampa önüne kumla doldurulan bir bölme yapılmıştı. Dikilitaş rampanın kenarından kaydırılmış kum yavaş bir biçimde boşaltılarak dikilitaş dikey duruma getirilmiştir.

Dikilitaşların nakliyesi ve dikilmesi bunların Londra Paris ve New York'ta başarıyla dikildikleri ve teknolojinin Mısır'dakilerin dönemleriyle karşılaştırılmayacak kadar ileri olduğu 19. ve 20. yüzyılda bile güçlükler çıkarmıştır.

Günümüz dikilitaşlarının en tanınmışı 1884 yılında Washington D. C.'de inşa edilen George Washington anıtıdır. 169 metre yüksekliğindeki bu dikilitaşın tepesine asansörle çıkılmakta ve oradaki seyir yerinden çevreye bakılabilmektedir.

Kahire'nin 250 km. doğusunda Gize'de dünyanın en esrarlı yapıları olan piramitler 5.000 yıldan beri sırlarını muhafaza ediyorlar. İlk çağlardan beri dünyanın yedi hârikasından birisi sayılan piramitler yalnız mîmârî açıdan değil yapılış gâyeleri ve biçimleriyle de dikkatleri çekmeye devam ediyorlar.

Yapanlar yaklaşık 57.000 m2 lik bir sahada her birisi 54 ton gelen büyük kireçtaşı bloklarının üstelik aralarında yarım mm lik bir açıklık bile bırakmadan üst üste koyarlarken acaba ne düşünmüşlerdi? Bu mevzuda şimdiye kadar pek çok şey yazılıp söylendi. Ancak hâlâ piramitlerin üstlerini örten esrar perdesi aralanamadı. Bu yazıda mevzûya değişik bir bakış açısı getirilecektir.

38° C sıcakta bunalmış ve üstelikte yolunu şaşırmıştı Mösyö Bovis. Meraklı bir Fransız turisti olmaktan öte meziyeti yoktu. Keops piramidinin içinde şaşkın şaşkın bir oraya bir buraya gidip gelirken yolda rastgele ölü kediler gördü. Herhalde bunlar da onun gibi yollarını şaşırıp ölmüşlerdi. Ancak kedilerin tuhaf bir halleri vardı. Rutubet ve sıcağa rağmen hiç de kokmuş ve çürümüşe benzemiyorlardı. Ortalıkta ne bir leş kokusu ne de rüzgâr vardı. O halde hayvanları böyle mumyalaşmış gibi tutan sebeb ne idi? İnatçı ve meraklı karakteri Mösyö Bovis'e şu soruyu sordurdu! Acaba Firavunların cesedlerinin bozulmaması için piramitlerin biçimleri bir nevi garanti mi oluyordu?

Bu şaşırtıcı soruya cevab bulmak için Paris'e döndüğünde Keops Piramidinin küçük bir modelini yaptı. Yönünü kuzey-güney doğrultusuna göre ayarladıktan sonra içine tabandan tepeye kadar olan yüksekliğin 1/3'ü uzaklığındaki noktaya ölü bir kedi yavrusu koydu. Bir iki beş gün derken İnanılması güç bir olay cereyan ediyordu. Günler geçmesine rağmen kedi yavrusunda ne bir kokma ve bozulma ne de çürüme emaresi yokdu. Sanki mumyalanmıştı.

Denemelerine büyük bir merakla devam ediyordu. Şimdi çabuk bozulan organik materyallerle çalışmaya başlamıştı. Et süt balık yoğurt yumurta gibi gıdalar piramidin içine girince "konserve" oluyorlardı. Sonunda şu neticeye vardı: Piramidin içindeki boşluğun biçimiyle bu boşlukta oluşan fiziko-kimyasal ve biyolojik olaylar arasında bir alâka mevcuttu. Meselâ: Biçim teşekkülü yoğurdun mayalanma müddetini hızlandırmakta ve bîr katalizör vazifesi görmekte idi.

Bu araştırmanın raporları yayınlandığı halde o yıllarda pek dikkat çekmeden bir köşede kalmışdı. Prag'lı mühendis Karel Drbal'ın harekete geçmesine kadar. Genç elektronikçi askerde iken arkadaşlarının birbirlerine sık yaptıkları bir şakayı şimdi daha iyi hatırlıyordu.Gizlice ay ışığına bırakılan traş bıçakları pencere kenarında polorize ışığın tek yönlü titreşmesinden dolayı keskinliğini kaybediyor ve köreliyordu. Piramitlerde de böylesine bir güç saklı olamaz mıydı?

Derhal Zenit marka bir traş bıçağı alıp piramit modelinin altına yerleştirdi.

Netice fevkalâde idi. Aynı bıçakla beş kez üstelik her defasında da sanki yeniymiş gibi traş olabiliyordu. Değişik markalar da aynı neticeyi verdi. Elli hatta altmış defa kullanıldıkları halde körelmeyen traş bıçaklarına sahipti artık. Demek ki piramidin içindeki alan kristallerin orjinal şekillerine dönmelerini mümkün kılıyordu. 1959'da müracaat ederek 91/304 numarayla piramit şeklindeki traş bıçağı bileyicisinin patentini aldı.

Artık meseleye bu yönüyle bakanlar çoğalmışdı. Prof. L. Turanne "Ondes des Formes" adlı kitabında dairelerin yan dairelerin ve piramitlerin Güneş ve kâinattaki değişik enerji nevileri için farklı tipte çalışan rezanatörler olduklarını yazıyordu.
Hayatlarının büyük kısmını kutu biçimindeki evler apartmanlar yarıküre biçiminde arabalarda geçirmekde olan insanlık acaba bundan ne derece istifade edebilecekdi? Bu soruyu Kanada'da Sascay Chevan'lı mimarlar şizofrenik hastalar için piramidimsi odalar ve koridorlarla dolu bir hastahane inşâ ederek cevapladılar. Bu hastahanenin şekli içindeki hastaların daha çabuk iyileşmesine katkıda bulunuyordu. Günümüzde bitkilerin büyümesi besinlerin muhafazası ve artık suların temizlenmesinde piramitler birer kozmik jenaratör vazifesi göre bilecekler mi?

Ayn Şems Üniversitesinden bir gurup bilim adamı 1968 yılında 1.000.000 dolarlık bir projeyle Kefren piramitini röntgen ışınlarından geçirmeyi denediler. Kalabalık bir ekip kuruldu. Uzay Çağının en gelişmiş cihazları kullanılarak piramitin her köşesinden mağnetik teyp kayıtları yapıldı. 1969 Şubatında yeni bir yardımcı daha geldi. Son sistem IBM-1130 kompitürü..

İlim adamları kendilerine has yorulmak bilmez bir gayretle çalışıyorlardı. Nihayet Temmuzda ekip şefi Dr. Gohet ilk açıklamasını "The Times of London"a yaptı: "Piramitin içinde bildiğimiz bütün fizik ve elektronik kanunları alt-üst oluyor."

Herşey ilim adamlarının gözleri önünde cereyan ediyordu. Muhabir John Tnstall Dr. Gohet'e şu suali yöneltti: "Bugünkü anlayışımızın dışında bir gücün varlığı mı sözkonusu?.."

"Ya piramitin geometrisinde muazzam bir yanlışlık var; ya da başka bir esrar. Yalnız şurası muhakkak ki piramitin içinde bildiğimiz kanunları alt-üst eden sebebi hâlâ bulamadık."

YALAN !  
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Mısır
« Posted on: Nisan 23, 2024, 05:58:46 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Mısır e-book, Mısır programı, Mısır oyunları, Mısır e-kitap, Mısır download, Mısır hikayeleri, Mısır resimleri, Mısır haberleri, Mısır yükle, Mısır videosu, Mısır şarkı sözleri, Mısır msn, Mısır hileleri, Mısır scripti, Mısır filmi, Mısır ödevleri, Mısır yemek tarifleri, Mısır driverları, Mısır smf, Mısır gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular