0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Matador Devam Ediyor.  (Okunma Sayısı: 985 Kere Okundu.)
« : Mayıs 04, 2009, 09:03:17 ÖS »

[-By*FoR1cİn-]
*
Üye No : 15920
Yaş : 28
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 145
Mesaj Sayısı : 4 162
Karizma = 6625


Ayhan Akman

2000-2001 sezonunda büyük takımlar arasında nadir görülen takasın bir tarafı olarak Florya’ya gelen Ayhan Akman, şu anda Galatasaray Futbol Takımı’nın kaptanlarından biri olarak güzel futbolunu herkese izletiyor. Galatasaray’a geldiği günden bu yana her sezon biraz daha üstüne koyan Ayhan Akman, matador zarafeti ile devam ediyor…
 
Galatasaray’a geldiğin günden bu yana her sezon futbolunun üstüne biraz daha koyuyorsun. Özellikle son üç-dört senedir üst seviyede futbol oynuyorsun. Galatasaray’a geldikten sonra futbolu öğrendim diye de bir demecin vardı. Bu çıkışını nasıl yorumluyorsun?
Ben Galatasaray’a transfer olduktan sonra bu sözü söylemeye başladım. 23-24 yaşlarındaydım Galatasaray’a geldiğimde. Biliyorsun, dört sene Gaziantepspor, üç sene Beşiktaş ve son sekiz senede de Galatasaray’da forma giydim. Bu sekiz seneyi diğer futbol oynadığım dönemlerden ayrı tutuyorum. Genç yaşlarda, Galatasaray’a gelmeden önce futbolu çok da zevk alarak oynuyordum ama bilerek oynayamıyordum. Şunu söylemeliyim; futbolu bilerek oynamak var, bir de bilmeyerek… Biz genç yaşlarda mahallede öğrendiğimiz ya da alışkanlık olarak üzerimizde kalan futbolu oynadık. Taktik olarak genç yaşlarda çok şey oturmuyor. Daha sonradan üstüne koyarak, kendinizi geliştirebiliyorsunuz. Benim anlatmak istediği orada buydu. Futbolu ben 23-24’lü yaşlardan sonra daha bilinçli bir şekilde oynamaya başladım. O da Galatasaray’a geldiğim dönemlere denk gelir ki, bunda Galatasaray’a gelmemin de etkisi vardır.
 
Futbolundaki olgunlaşmanın, mevki değişikliği ile de ilgisi var mı? Çünkü biz Ayhan Akman’ı Gaziantepspor’da ve Beşiktaş’ta forvetin arkasında serbest oyuncu, futbol deyimi ile “10 numara” olarak tanıdık.
Benim futbolumu değiştirmemin ve geliştirmemin çeşitli sebepleri var. Bunlardan bir tanesi de mevkii değişikliği. Dediğin dönemlerde ben “10 numara” yani forvet arkasında oynuyordum. Ama o dönemde de bu serbest adam pozisyonunun görevi farklıydı. Yaklaşık son 8-9 seneye baktığımızda o eski serbest adamların günümüz futbolundaki yeri kalmadı. Günümüz futbolu tamamen mücadele ve tempo üzerine kurulu. Bu da o serbest adamın da koşmasını zorunlu kılıyor. Oyun taktiğinden ve sistemden bağımsız futbolcuya sahada yer kalmadı artık. Evet, sahada forvet arkası yaratıcı oyuncular var ama taktiğe ve sisteme bağlı oynamak şartıyla. Dünya futboluna bakıyoruz; forvet sayısı artık bire düştü. Avrupa’nın önde gelen kulüpleri tek forvetle ve kalabalık orta sahayla sahada yer alıyorlar. Takımların artık ilk amaçları daha çok koşmak ve mücadele etmek oluyor. Bu nedenle de takımlar kadrolarında oyunun hem defansında, hem de ofansında yer alan oyunculara yer veriyor. Bu açıdan bakınca ben de kendimi değiştirmem gerektiğini anladım. Ve Galatasaray’a geldiğimden bu yana özellikle defansif yönümü geliştirerek futbolumu oynamaya başladım.

Genç yaşta bu mantaliteyi yakalasaydın, daha farklı bir yerde olur muydun?
Ben kendi adıma şunu söylüyorum. Keşke bu bilinci 20’li yaşların başında yakalasaydım diye. Fakat mümkün değil. Çünkü o tecrübesizlikleri de yaşamak gerekiyor diye düşünüyorum. Şu anki futbol mantalitemi daha erken yakalayabilseydim, daha farklı yerlerde olabilirdim. Ama çeşitli yanlışları oluyor insanın.
 
Ne gibi yanlışlar?
Genç dönemde futbolcunun ben 10 numarayım, o pozisyonda oynanamam, şu pozisyonda oynarım, defansı az yaparım gibi düşüncüleri oluyor. Dediğim gibi belki de bunları yaşamak zorundaydım. Hiçbir oyuncu ‘ben bunu yaşamadan çok iyi oyuncu oldum’ diyemez. Gerçi günümüzde 18-20 yaşlarında çok üst düzey oyuncular da var. Onlar da belki futbollarına 3-5 sene sonra çok şey katacaklardır. Daha farklı düşüneceklerdir. Şu anki oldukları konumundan farklı yerlere yürüyeceklerdir. Keşke futbola bu bakış açımı daha erken yaşasaydım.
 
Bu durumu Galatasaray’la ilişkilendirebilir miyiz? Galatasaray’a gelmiş olmanın da avantajını yaşadın mı?
Kesinlikle Galatasaray’ın böyle bir özelliği var. Nedir bu? Futbolcudan en iyi verimi alma çabası. Ben genç oyuculara da söylüyorum. Galatasaray’ın kıymetin bilmek gerek. Galatasaray bu konuda çok ayrıcalıklı bir takım. Ben bunu kendimi yaşadım. Buraya gelmek benim için bir dönüm noktasıydı.

Fakat Lucescu zamanında ilk yedi hafta kadroda değildin…
O dönemde camia değiştirdim, yine benim evliliğim tam o döneme denk gelir. Galatasaray’a geldiğimde bir adaptasyon sorunu çektim açıkçası. Camia değişti, ev değişti. Evlilik gibi önemli bir sorumluluğa adım attım. O yüzden ilk geldiğim dönemde sıkıntılı bir süreç yaşadım. İki ay kadar zor bir dönem oldu benim için. Hoca ile o dönem konuştum, taktik anlamda değişiklik oldu. Ben de kendimi mental anlamda buna hazırladım.  İki aylık süreç sonunda takıma adapte oldum. Çok kısa bir dönemde farklı bir futbola geçtim. Farklı bir noktadan başladıktan sonra şampiyonluk da geldi. Bu da benim için çok önemliydi.
 
 
2001 yılında ekşi sözlük’te şöyle bir tanımlama girilmiş senin için. “En büyük zaafı mücadele gücünün zayıf olması…”
Aynen öyle… Ben o dönemde de koşmuyor değildim. Aynı eforu sarf ediyordum. Oyunun defansif anlamında eksiklerim vardı. Ofans anlamında çok fazla koşuyordum. Taktiksel anlamda da eksiklerim vardı. Bugün de forvet arkasında oynayabilirim ama farklı oynarım, Gaziantepspor’daki gibi oynamam.
 
Aslında geçtiğimiz seneki Sivas maçı bu duruma örnek galiba.
Evet, ben o maçta hücumun arkasında serbest pozisyondaydım. Bir gol atmış ve iki asist yapmıştım. O pozisyonda oynamak, mücadele etmemek anlamına gelmiyor.  O yüzden söylüyorum şu an farklı oynuyorum diye.
 
O maçta attığın gol, uzaktan vurduğun bir topta gelmişti. O golü düşününce aslında Ayhan Akman’ı biz çok fazla kaleye şut çeken bir futbolcu olarak izleyemiyoruz. Kaleye az mı şut çekiyorsun?
Bu da oynadığın mevkiye göre düşünülmesi gereken bir durum. Ben ön libero gibi oynuyorsam, orta sahada önce savunmayı düşünüyorum. Bu da fizik kuvvetimi ve ileriye gidiş gücümü düşürüyor. Eğer forvetin arkasında oynuyorsanız, kalenin 15-20 metre yakınında oynuyorsunuzdur zaten. Sürekli şut atma pozisyonunda oluyorsunuz. Fakat daha geride oynarsanız pozisyona da o kadar uzak olursunuz. Yorgun da yakalanabiliyorsunuz. Maç içinde sürekli gidip gelmişsinizdir, bu yüzden de o şut pozisyonlarına giremiyorsunuz. Forvete yakın oynarsan şutu da, golü de sen atacaksın ama defansif orta saha oynadığın zamanlarda da ilk olarak kendi görevinizi yapacaksınız.
Öyle pozisyonlarımız oluyor ki, top kaybı yaşandığı anda pozisyon yiyebiliyoruz. Benim ön libero oynadığım zamanlarda orta sahada iki kenarda, iki önde adamla oynuyoruz ki, dört tane adamdan defansif anlamda vazgeçmek anlamına gelir. Bir pas hatasında defansı rakiple karşı karşıya bırakabilirsiniz. Avrupa’nın büyük takımlarında oynayan oyuncular da ilk olarak işin defans yönüne ağırlık veriyorlar. Oyunun her anında savunmaya konsantre oluyorsunuz. Ben de sahaya çıkarken buna motive oluyorum. Bu da çok önemli bir nokta. Yorumcu ve taraftar gözüyle belki de daha az iş yapıyor değerlendirilmesi yapılıyor ama işin bir de bu gerçeği var.

Senin için yapılan bir eleştiri de yana çok fazla pas yaptığın yönünde…
Bunu söylemeleri tuhafıma gidiyor. Tabii ki ilk önce gol pozisyonu üretmek lazım. Ama öyle bir alternatif yoksa topu kaybedeceğinizi bile bile dikine oynayamazsınız. Topu kanatlara da açacaksınız. Ön libero oynayan oyuncuların attığı gol sayısı bellidir. Bu oyuncuların görevi farklı, önce işin savunma yönünü düşünürler, bunu hallettikten sonra tabii ki ekstra olarak yapabiliyorsanız gole gidersiniz.

Takımın taktiği ve sistemi önemli midir senin için?
Bunu gençken hiç önemsemezdim. Sahaya çıkar oynardım. 11’de olsam yeter derdim. Diğer oyuncuların sahadaki pozisyonları nedir, nasıldır hiç düşünmezdim. Ama şimdi tamamen bunlara konsantre oldum. Takımın hücum ve savunma sırasında aldığı pozisyon, sahaya yerleşimi çok önemli. Çünkü bu oyununun taktik disiplinidir. Başarıyı belirleyen faktördür. Büyük takımlardan örnek veriyorum. Büyük takımlar top ayağındaysa hemen hücum pozisyonuna geçiyor, kaptırınca ise tam tersi. Büyük takım, küçük takım farkı burada ortaya çıkıyor. Takımın oynadığı sistem, dizilişi ve oyuncuların buna verdiği tepki de çok önemli. Tahtaya klasik 4-4-2 yazarsınız, bunu oyuncu sahada uygulamıyorsa, pek de önemi kalmaz.

Bir oyuncunun bir büyük takımından diğerine transferinde, gittiği takımda kaptanlığa kadar yükselmesi pek sık görülen bir şey değil. Fakat bunu sen başardın?
Normalde böyle bir düşünce var. Büyük takımdan başka bir takıma geçen oyuncu gittiği takımda başarılı olamaz diye. Ben Beşiktaş’ta çok uzun süre oynamadım. Bu bundan da olabilir. Galatasaray’a geldikten sonra ortaya mücadele koydum ve bu da fark edildi. Taraftar bu anlamda bana çok büyük destek verdi. Onlar benim Galatasaraylı oluşumu ve Galatasaray için nasıl mücadele verdiğimi gördüler. Seyirci bunu her zaman hisseder. Kaptanlığa gelince öyle takdir edildi. Ben şu anda takımın en tecrübeli oyuncularından bir tanesiyim. Yapı olarak da burcumun getirdiği bir özellik var. Bulunduğum ortama hakim olma özelliğim var. Bunu da her ortamda gösteririm. Etkili olmak isterim, oluruna bırakmam.

Galatasaray’ın bu sezonki kadrosunda baktığımızda çok fazla ofansif anlamda skoru değiştirecek oyuncu var. Zaman zaman beraber oynamalılar mı tartışması yapılır. Sen de özellikle Beşiktaş’ta oynarken Şifo ile Ayhan yan yana oynar mı tartışmalarının odağında olmuştun. Bu gibi ikilemlere nasıl bakarsın?
O dönemde biz Mehmet Abi ile beraber oynadığımız maçlarda başarılı olmuştuk. Beraber oynarlar mı, denildi. Biz oynadık, takım için önemli galibiyetler de aldık. Tabii ki her takımın başına gelebileceği gibi başarısız olduğumuz maçlar da oldu. Ben “onla-bu oynar mı”, tartışmalarını doğru bulmuyorum. Asıl buradaki önemli nokta takımı oluşturan oyuncular sahada gerekli mücadeleyi ortaya koyuyor mu? Çok fazla ofansif oyuncuyla sahaya çıkıyor olabilirsiniz. Herkes kendisine verilen görevi yerine getiriyorsa sorun yoktur.  “O oynar mı, bu oynar mı”dan ziyade, herkes kendi görevini yapıyor mu sorusu sorulmalı.


Aldığın eleştirilerden biri de sahada hakemlerle fazla diyalog içinde olduğun, hakemlere çok mu itiraz ediyorsun?
O biraz da yanlış anlaşılıyor. Evet, ben hakemlerle diyalog halindeyim. Ama bu bütün pozisyonlarda itiraz ettiğim anlamına gelmiyor. Maç içinde, devre arasında, maç sonrasında hakemlerle mutlaka diyalog halinde olurum ama doğru kararını onayladığım yönünde söylemim de olur. Maç sonu tebrik ederim, hatta esprili diyaloglarımız olur hakemlerle. Dışarıdan izlerken bu çok kolay ayırt edilemiyor. Bir de şu var. Oyun içinde agresif olabiliyoruz. Ben kendimi o şekilde yani agresif olarak daha iyi hissediyorum, daha başarılı oluyorum. Bu yüzden hakemlerin bazı kararlarına itirazım da olabiliyor. İtiraz etmek sadece biz de yok. Avrupa’da maçlara çıkıyoruz ve görüyoruz, itiraz dünyanın her yerinde var. İtiraz etmek doğru mu, bence de değil ama maç içinde bazen o şekilde akıyor maçın atmosferi. Ben karakter olarak çok pozitif bir insanım. Çoğu hakeme sorsanız da benle iyi diyalog içinde olduğunu söyler.

Son haftalarda hakemlerin yönetimi gündemde. Hakem yönetimlerinin bu kadar çok konuşulması sizi saha içinde rahatsız ediyor mu?
Geçtiğimiz ay içinde oynadığımız dört maçlık periyot içinde üç maçı 10 kişi tamamladık. Çok basit kartlar gördük. Denizli maçında benim gördüğüm ikinci sarı kart, Kayseri maçında Lincoln’un ikinci sarısının yanlış olduğunu herkes gördü. Yine Ümit Karan’ın Sivas’ta gördüğü haksız bir kırmızı kart var. Üst üste gelince bizim de sinirlerimiz gerildi. Ve bu maçlarda toplam beş puan kaybettik.

Hafta içi oyuncuların kafasında soru işaretleri oluyor mu, hakemlerin yönetimine dair ve bu sahaya agresif bir oyun yapısı olarak dönüyor mu?
Tabii ki etkileniyoruz. Etkilenmiyoruz demek doğru olmaz. Kötü yönetimlerden sonra acaba bu hafta maçımızda ne olacak diye düşünüyoruz.

Hakem yorumlarını yapıldığı programların eğitici olduğu iddia ediliyor. Sen takip ediyor musun?
Spor programı hiç seyretmem, özellikle açmam. Kanal değiştirirken denk gelirsem birkaç dakika bakarım. Özellikle “şu saatte şu var, izlemem lazım” demem. Niye seyretmiyorsun dersen, ben bu programların genelinde futbolun tartışıldığını düşünmüyorum. İşin magazinsel boyutu daha ağırlıklı oluyor. Tabii iyi olanları da var. Kendimi sürekli geliştirmeyi düşünen bir oyuncuyum. Herkesten bir şeyler almayı düşünürüm. Kimden ne öğrenebilirim, onun derdindeyim. Ben bu tür spor programlarının bana bir şey verebileceğine inansam takip ederim. Ayrıca bu programları seyreden ve ilgi gösteren de olabilir, onlara da bir şey diyemem. 

Geçen sene Lincoln ve Hakan Şükür’ün kadro dışı kaldığı gün, bir başka gelişme vardı, Galatasaray’da. Sen ameliyat olmuştun. Sakatlıklar futbolcuyu yıpratır ama sen pek etkilenmiyorsun…
İşin açıkçası, o sakatlığı hiç kolay atlamadım. Yaşadığım sakatlık için, bana iyileşme süresi 1-2 ay dendi. Daha sonra üç aylık döneme uzadı. Çok demoralize oldum. Sezona çok iyi girmiştim. Sonra sakatlık süresi çok uzadı, dönmüştüm ama ağrılarım devam ediyordu. O dönem benim futbol hayatımdaki en sıkıntıları döneme işaret eder.  Konuşurken çok kolay gibi... Sonra son 7-8 maçta oynadım. Ve şampiyonluk geldi.

Galatasaray’da özellikle orta saha oyuncularının sakatlığını neye bağlıyorsun? Mehmet Topal, Lincoln, Hasan Şaş, Linderoth, Barış, Sabri ve sen… Hepiniz sakatlık yaşadınız.
Biz çok fazla maç oynuyoruz. Milli takım, UEFA Kupası, lig ve Türkiye Kupası derken bu tempoda sakatlıklar gelebiliyor. Ayrıca çoğu oyuncu milli takımında da oynuyor.

Dil bilmen dolayısıyla yabancı oyuncularla en çok diyalogu olan oyuncu sensin.
Evet, benim dil bilmemin bunda etkisi var. Ama her gün bir şeyler öğrenme duygusu da buna etken. Onlar dışarıdan geliyor, mutlaka bazı şeylere farklı bakıyoruz. Ve ben bunları öğrenmek istiyorum. Sık diyaloglara giriyorum. Onların adaptasyon süreci kısalıyor. Bazen Türk takım arkadaşlarım da benle şakalaşır, yabancı oyuncularla devamlı diyalog halinde olmamdan dolayı.

Avrupa’ya gitmemeyi kendinde kayıp olarak gördün mü?
Evet, kesinlikle gördüm. Belki son dönemde böyle bir fırsat çıkarsa değerlendirebilirim. Çok büyük takımlar olmayabilir ama son dönemler için böyle bir düşüncem olabilir. Ben yurt dışında yaşamayı da çok istedim. Galatasaray’da çok başarılı performans geçiriyorum. O açıdan buradan ayrılmayı da hiç istemedim. Çok mutluyum burada.
     
Galatasaraylı için Fenerbahçe maçları daha derbidir. Fakat sen Beşiktaş’tan geldin. Beşiktaş maçları senin için farklılık arzediyor. Nasıl bakıyorsun derbi maçlarına?
Ben bütün maçlarda aynı ciddiyetle hazırlanıyorum ama derbi maçların önemi mutlaka taraftar ve camia için biraz daha farklı. Ayrıca bu takımlar direkt rakibimiz, o takımlar karşısında aldığınız galibiyet onları biraz daha geride bırakmanız anlamına da geliyor.

Üç senelik bir mukavele imzaladın. Ya sonrası için neler söyleyeceksin?
Şu an önümüzdeki üç seneye konsantreyim. Tabii ki düşüncülerim var. Sıfırdan hiçbir şey olmaz. Üç sene sonunda yurt dışına çıkma gibi bir düşüncem var. Galatasaray’dan ayrılsam bile yurt dışında devam etmek istiyorum.

İki oğlun var, onların futbolcu olmasını ister misin?
Onların sporla uğraşmalarını isterim. Futbolcu olurlarsa benim için keyifli olur. Bunu merak ediyorum. Kısmet ama hiçbir zaman da zorlamam. Yeteneği varsa, zaten alır götürür.

Arda Turan…
Arda gerçekten çok iyi bir oyuncu. Arda ile sürekli olarak konuşuyorum. Onun iyiliği için, daha iyi adımlar atmasını istediğim için konuşmalarımız oluyor. O da beni ciddiye alıyor. Çok rahatlıkla konuşabiliyorum onunla,  o çok daha iyi olabilir, buna inanıyorum. Belki Avrupa’da çok iyi bir takımda oynayacak, ben de kendi tecrübemi ona yansıtarak yararlı olmak istiyorum.

Forum webcanavari rapcanavari rockcanavari kadincaforum mp3 film driver notebook xp vista sohbet radyo arkadaşlık ortam 4 yaşındayız emo awatar emo resim ceza ayben sagopa kolera pit10 şanışer mp3canavari video
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Matador Devam Ediyor.
« Posted on: Nisan 25, 2024, 03:34:32 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Matador Devam Ediyor. e-book, Matador Devam Ediyor. programı, Matador Devam Ediyor. oyunları, Matador Devam Ediyor. e-kitap, Matador Devam Ediyor. download, Matador Devam Ediyor. hikayeleri, Matador Devam Ediyor. resimleri, Matador Devam Ediyor. haberleri, Matador Devam Ediyor. yükle, Matador Devam Ediyor. videosu, Matador Devam Ediyor. şarkı sözleri, Matador Devam Ediyor. msn, Matador Devam Ediyor. hileleri, Matador Devam Ediyor. scripti, Matador Devam Ediyor. filmi, Matador Devam Ediyor. ödevleri, Matador Devam Ediyor. yemek tarifleri, Matador Devam Ediyor. driverları, Matador Devam Ediyor. smf, Matador Devam Ediyor. gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Vajina Yaptırma Ameliyatı Hastalarının Hayatı Normal Devam Ediyor Mu?
Kadın Hastalıkları
Honey_Face 0 617 Son Mesaj Ocak 14, 2013, 02:39:27 ÖS
Gönderen : Honey_Face
teşekkürler. Operasyonlarına Devam Ediyor
Güncel Haberler
ZiyaBey 0 905 Son Mesaj Ocak 29, 2013, 09:07:26 ÖS
Gönderen : ZiyaBey
Ordu'yu Yıpratmalar Devam Ediyor
Güncel Haberler
ZiyaBey 0 540 Son Mesaj Ocak 31, 2013, 05:33:01 ÖS
Gönderen : ZiyaBey
Öfkeli Kuşlar’ın Uzay Macerası Devam Ediyor
Oyun Haberleri
sanane_61 0 580 Son Mesaj Ağustos 31, 2013, 11:11:51 ÖÖ
Gönderen : sanane_61
Big Sur & Yol Devam Ediyor - Jack Kerouac
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
naberpravda 0 663 Son Mesaj Eylül 30, 2013, 04:47:09 ÖS
Gönderen : naberpravda


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular