Mass Effect Incelemesi (pc)

MASS EFFECT incelemesi (PC)

Yine önlenemeyen karanlık güç… Yine son umut…. Yine kahramanlık…. Biliyorum bunlar hepimize artık sıradan gelmeye başladı belki ama aynı yemeği biraz süsleyip püsleyip sunmak o kadar da kötü bir fikir değil. Bioware’de Mass Effect ile bunu denemiş ve kısmen başarmışa benziyor. Ancak Mass Effect’e (ME bundan sonra) başladığım ilk saatler oldukça sıkıcıydı diyebilirim. Bunda Diablo(!), KOTOR (Knights Of The Old Republic), Fallout gibi oyunlar haricinde çok fazla RYO (Rol Yapma Oyunu, RPG) oynamamış olmamın da etkisi kabul edilebilir ancak başlarda oldukça sıkıldım ve “peh! bu muymuş?” diye söylendiğimi hatırlıyorum. Yine de eğitim görevi kokulu ilk saatleri geçip de oyunun konusu yavaş yavaş netleşmeye başladığında (ki başta herşey bulanık) ortama ısınıveriyorsunuz ve başından kalkamıyorsunuz. Neyse girişi burada keselim ve oyunumuzun konusunu kısaca özetleyelim.

50.000 yıl önce Prothean adlı teknolojide neredeyse son noktaya gelmiş kadim bir ırk nereden geldiği belli olmayan bir güç tarafından soykırım derecesinde katledilir. Öyle ki Prothean’ların teknolojisi bile bu güce karşı gelemez. Bu ırkın tüm bireyleri yokedilmekle kalmaz, medeniyetleri, kolonileri vs ne varsa onlarla aynı kaderi paylaşır… ve aradan 50.000 yıl geçer, Protheanlar unutulmuştur ve galakside Kroganlar ,Quarianlar, Turianlar ve İnsanlık gibi yeni uygarlıklar belirmiştir. Bunlar arasında İnsanlık muasır medeniyete erişmekte biraz geç kalmıştır çünkü İnsanoğlu ancak Mars’ta Prothean kalıntılarındaki üstün teknolojiyi keşfettikten sonra diğer ırklara yetişip kendini teknik anlamda oldukça geliştirmiştir ve doğal olarak diğer ırklar aralarına henüz katılmış olan insanlığı kendileriyle eşdeğer görmemektedir. (Aklıma Türkiye’nin AB serüveni geldi niyeyse). Bu ırklar şimdiki BM’ye benzetebileceğim Konsey adlı bir yapılanma içine girmişlerdir. İnsanlık ise henüz yeni gelişen bir uygarlık olduğu için diğerleri kadar konseyde borusu ötmemektedir fakat azimli ve inançlıdırlar vs. vs.Biz de oyunda işte bu ezik hükmündeki insanoğlunun kendi halinde bir bireyini (Komutan Shepard) yönetiyoruz. Daha başlarda verilen bir görev esnasında bulduğumuz eski bir Prothean kalıntısı, oyunumuzun konusunun başlangıcına zemin teşkil eder ve macera başlar. (Bu arada John Shepard Fenerbahçe kalecisi Volkan’a bayağı benziyor )

KARAKTER OLUŞTURMA / SINIFLAR

Oyunun başlangıç ekranına geçtiğimizde çok detaylı bir karakter oluşturma ekranıyla karşı karşıyayız diyebilirim. Karakterimizin istediğimiz gibi değiştirebileceğimiz dış görüntü olasıkları dışında, nerede doğduğumuz, savaş kahramanı, kolonici, asi, uzay gezgini gibi bir arkaplan hikayesi bile tercih edebiliyoruz. Bu geçmişimiz her ne kadar oyuna doğrudan etki etmese de bazı konuşmalarda dile getiriliyor, e insanın da hoşuna gidiveriyor. Ancak bu hoşluk daha fazlasını istememize engel değil. Şöyle oyunun konusunun veya karakterlerle etkileşimimizin geçmişimize bağlı olarak minik değişimlere maruz kalsaydı diyesi geliyor insanın. Neyse deyip geçiyoruz. Arkaplan geçmişimizi belirledikten sonra favori silahımızı ve oyun tarzımızı belirleyecek olan sınıfımızı tercih edebiliyoruz ki bu sınıf tercihi oldukça önemli. Oynanış tarzınızı doğrudan etkileyecek.

Sınıfları açıklayacak olursak, 3 ana sınıf (Soldier, Adept, Engineer) ve bunlara bağlı 3 de alt sınıfla (Vanguard, Infiltrator, Sentinel) beraber toplam 6 çeşit sınıf var.

Soldier (Asker) : Tam bir savaş uzmanı olan bu sınıf, her türlü silahı kullanabilir ve her türlü zırhı giyebilir (tabii belirli bir seviyeye gelince). Oyuna başladıklarında tabanca ve makneli tüfek eğitim almış ve orta zırhları (medium armor) giyebilir durumda oluyorlar. Diğer sınıflara nazaran daha fazla sağlığa ve ateş gücüne sahip olduğundan çatışmalarda avantajlılar. Üstelik ilerde “İlk Yardım” (First Aid) özelliğine de kavuştuklarında hem kendilerinin hem de takım arkadaşlarının azalan sağlıklarını artırabiliyorlar.

Engineer (Mühendis) : Bu sınfın en büyük özelliği adından belli olduğu üzere teknik konularda engin bilgilere sahip olması. Kollarındaki bir çeşit hologram olan Omnitool adlı alet yardımıyla tamir, şifre kırma, düşman silah ve kalkanlarını iptal etme, ters mühendislik, takımı iyileştirme gibi önemli özelliklere sahip. Fakat tüm bu teknik etkisine karşın oyunun başında sadece tabanca kullanımı yeteneği olmasından dolayı savaşta oldukça kırılgan denilebilir, bu yüzden seviyesi arttıkça koruyucu kalkan ve hafif zırh giyebilme gibi özelliklere de sahip olabiliyor.

Adept (?): Adept ise Mühendisin karşıtı olarak biolojik güç konularında oldukça yeteneklidir (Jedi tarzı ). Oyunun başında Mühendis gibi tabanca eğitimli olmasına rağmen ondan farklı olarak hafif zırhları giymek için beklemesine gerek yok. Biotik güçlerden ise, nesneleri fırlatma, kaldırma, takımı kalkan enerjisi ile koruma, düşmanları etkisiz hale getirme gibi güçleri sayabiliriz.

İnfiltrator (Sızıcı): Askeri ve teknik yeteneklere haizdir. Tabanca ve keskin nişancı tüfeği kullanmada ustadır. Başlarda hafif zırh giyse de sonradan (yeterli seviyeye geldiğinde) orta zırh (Medium armor) giyebilir. Çok zor olmayan elektronik şifreleri kırabilir.

Vanguard (Öncü kuvvet): Askeri ve saldırgan biotik güç yetenekleriyle donatılmıştır. Kısa mesafede tabanca ve pompalı tüfek kullanımındaki yeteneğinden ötürü etkilidir. Başlarda hafif zırh giyse de sonradan (yeterli seviyeye geldiğinde) orta zırh (Medium armor) giyebilir. Bunlar haricinde biotik güçleriyle de etkilidir.

Sentinel (Gözcü): Bu sınıf herhangi bir askeri yeteneğe ve silaha yetenekli olmamasına rağmen bu eksikliğini biotik güç ve teknik uzmanlığıyla kapatır. Bu güçleriyle düşmanı etkisiz hale getirebildiği gibi arkadaşlarına zırh ve iyileştirme uygulayabilir. Gözcüler sadece hafif zırh giyebilir ve herhangi bir silah eğitimi alamaz.

RYO ve AKSİYON karışımı mı?

Oyun her ne kadar RYO (Rol Yapma Oyunu- RPG) olarak adlandırılsa da ben Aksiyon ağırlıklı RYO demeyi uygun buluyorum. Bazı aşamalarda yoğun konuşmalar oluyor evet ancak bazı aşamalarda da aksiyondan, hareketlilikten nefes alamıyoruz. Bana kalırsa aksiyon kısmı oyunun RYO kısmına göre daha başarılı çünkü konuşmalarda hangi seçeneği seçersek seçelim (iyi,nötr,kötü) netice neredeyse aynı oluyor, sadece tarz değişiyor. Birinde karşımızdakine rütbemizi ve kibarca esiri bırakmasını söylüyoruz, diğerinde yakasına yapışıyoruz ama adam keçi gibi inatçı. Gerçi Paragon (iyilik) ve Renegade (kötülük) değerimiz verdiğimiz tepkilere göre artıp azalabiliyor ancak radikal bir değişime şahit olmadığımı söylemeliyim.

İşin aslı Biowrae’in yaşayan bir çevre dediği ancak bana kalırsa fotosentez yaparak hayatına devam edenlerin bolca bulunduğu alanlarda geziniyoruz çoğunlukla. Oyunun en başında çaylakken de o adam demire yaslanıp havuzu seyrediyor, bir çok başarılı görevden dönüp Spectre (Konseyin özel eğitimli ajanları) olduğumuzda da o adam o havuzu seyrediyor. Neyse genelde etraf kalabalık o yüzden pek dikkat çekmiyor bu ama can sıkıcı işte. Bundan yaklaşık 10 yıl evvel ki Fallout’da da vardı bu tür durumlar ancak o zaman dikkat çekmezdi çünkü oyunlar kendilerini bu kadar geliştirmiş değildi ancak şimdi daha fazlasını isteme hakkımız var değil mi?

Diyalog seçimleri ise ilginç olmuş. Ekrandaki kısa metinler arasında fare ile dolanıp istediğiniz birini seçip adamımızı “istediğimiz tarzda” etkileşime girdiriyoruz. Güzel ve kullanışlı diyebilirim ama bu sistemin de minik bir eksisi var, fare ile hızlı seçim yapayım derken oynadığınız karaktere (Paragon vs Renegade) ters bir yaklaşımla cevap verebiliyorsunuz yanlışlıkla. Birinde karşımdaki adamı güzellikle ikna edeyim derken hızlı seçim yapmışım, Shepard adama uçan kafa atıyordu neredeyse

KARAKTER GELİŞİMİ

RYO’larda klasik olmak üzere hangi sınıfı seçtiğimize bağlı olarak karakterimizi pek çok alanda geliştirebiliyoruz. Karakterimiz yaptıkları eylemlerden dolayı aldığı TP’ler (Tecrübe Puanı-XP) seviye (level) atlamasına yarıyor ve her seviyede kazandığımız punları özelliklerimize dağıtıyoruz. Bu özelliklere puan verdikçe daha önce yapamadığımız yeni yeteneklere,kabiliyetlere sahip oluyoruz. Mesela Asker sınıfı belirli bir seviyeye geldiğinde ağır zırhları giyebilir hale geliyor. Örneğin Asker sınıfını seçtik, yapmamız gereken Makineli tüfek,fitness (sıhhat) ve saldırı eğitimi gibi kilit özelliklere puan vermek iken bir sentinel için farklı alanlar daha mantıklı olacaktır. Üstelik Konsey tarafından Spectre ilan edildiğimizde Spectre eğitimi (Spectre training) adı altında bir bölüm daha açılıyor ve buraya da puan veriyoruz ki zaten faydalı bir özellik kendisi.

EKİPMANLAR VE ENVANTER SİSTEMİ

Burada da hem artı hem de eksilerden bahsedeceğim maalesef. Mesela öldürdüğümüz düşmanlardan alınan eşyaları toplamak gibi derdimiz olmaması, otomatik olarak ekipman bölümüne eklenmesi ve bulduğumuz, ele geçirdiğimiz, satın aldığımız bu eşyalardan 150 adedini taşıyabilmemiz işimizi kolaylaştırırken, bunların ekipman ekranında karmakarışık görünmesi ve hangisinin işimize yarayıp yaramadığını hemen görememek işimizi uzatıyor. Mesela 4. seviyeden (alet edevatlar 10. seviyeye kadar bulunabiliyor) bir tabanca aldıysak artık alt seviyedekilere ihtiyacımız kalmadığından bunları Omni-gel’e (bulmacaları çözemediğimiz durumlarda harcadığımız, işe yarar bir kaynak) dönüştürebiliyoruz belki ama onlarca alt seviye alet edevatla tek tek uğraşmak sıkıcı olabiliyor. Ben de ara ara (Birkaç seviye atlayınca) ekipmanları düzenleyip öyle yola devam ettim yoksa uğraştırıcı. Kısaca envanter sistemi daha da iyi olabilirdi.

Ekipmanlardan bahsetmişken satıcılardan bahsetmemek olmaz. Samimiyetle söyleyebilirim ki satıcılarla pek işiniz olmayacak. oyun boyunca yalnız 2 kez satıcılara gittim o da merak ettiğimden. Tüm zırh,silah ve araç-gereci ya araştırma görevlerinde ya dolapların şifrelerini kırarak ya da düşmanlardan ele geçiriyoruz ki bunlar da hayli işime yaradı. Özellikle eğer şifre kırma kabiliyetiniz yoksa yanınıza alacağınız bir teknik eleman (Mühendis ve Infiltrator) sayesinde faydalı şeylere daha çabuk ulaşabilirsiniz.

OYNANIŞ NASIL PEKİ?
Oyunu KOTOR oynayanlar güle oynaya oynarken, oynamamış olanlarında pek zorluk çekeceğini düşünmüyorum çünkü Bioware bize oldukça sade ama etkili bir oyun deneyimi sunmaya çalışmış. Akıcı bir yapısı olduğunu tekrar edeyim.

3. şahıs (Third person) kamerasından kontrol ettiğimiz ana karakterimize gemi mürettabatımızdan seçebileceğimiz 2 karakter daha eşlik ediyor ve biz savaş esnasında bu 2 karaktere de taktikler verebiliyoruz.
Oynanıştaki en büyük kolaylık ise çarpışma esnasında “Boşluk” tuşuna basılı tutarak oyunu durdurmamız (Taktiksel Ekran) ve adamalarımıza gerekli emirleri verip tekrar oyuna dönebilmemiz. Bu özellik oldukça yardımcı oluyor. Yardımcılarınızın hangi silahı kullanması gerektiği, bir yere ilerlemesi, takip etmesi ya da hangi biotik gücü kullanması gerektiğini belirleyebiliyorsunuz o yoğun çatışma anlarında.

Oynanış demişken yapay zekaya da değinelim. Yapay zeka da maalesef her zaman parlak bir görünüm çizemiyor ME. Hemen arkasındaki düşman kendisine ateş ederken derin bir sükunet ve iç hesaplaşma içine giren veya yukarıdaki bir platformdan bana roket fırlatan robota kafasını yukarı çevirip karşılık verecekken yine aynı sakin yapısını koruyabilen yapay yardımcılarımız mevcut. Her daim olmasa da bu can sıkıcı durumlarla karşılaşıldığını belirteyim.

Yan görevlere gelecek olursak Mako adlı yetenekli arazi aracımızla dağ,tepe,bayır demeden terkedilmiş (veya saldırıya uğramış) üsler ve enkazlar buluyoruz ve bunları araştırarak ya envanter bulmaca ya da düşman temizlemece yapıyoruz. Evet tüm yan görevler böyle…Mako ilk başlarda ilginç ve eğlenceli gelse de sonraları “tüm yan görevleri bitireceğim” diye kastığımızdan Mako’da sıkıyor elbet. Hatta bazı yerlerde “şu arazi bitse artık” dediğimi hatırlıyorum.

GRAFİK & SES & ATMOSFER

Grafikler “Unreal 3″ grafik motorunun da etkisiyle hayli etkileyici. Özellikle karakter yüzlerinde sinematik gerçekçiliğe yaklaşıldığını görebiliyorsunuz. Şimdiye kadar gördüğüm en başarılı yüz modelleri diyebilirim. Ağız,kaş,göz koordinasyonu, mimikler oldukça gerçekçi. Tüm karakterlerin ciddi bir durumda “ciddi”, öfkeliyken de “öfkeli” olduklarını hissedebiliyorsunuz lakin yüzlere ve karakterlerin modellemelerine gösterilen özen, çevreye pek gösterilmemiş. Kötü olmasa da diğer güzelliklerin arasında göze batıyor. Bir de dikkatimi çeken nokta; sanırım oyunun Xbox’tan port olmasından kaynaklanan düşük doku çözünürlüklerini sayabilirim. O harika yüz modellemelerinin yanında zırhların doku çözünürlüğünün düşük oluşu hemen farkediliyor. Grafikler muhteşemlikle idare ederlik arasında gidip geliyor. Yine de diğer görsel efektlere diyecek bir şey yok, hepsi tadından yenmeyecek seviyede ancak bu doku çözünürlüğü ve çevre modellemelerine daha dikkat etselermiş grafikler “muhteşem” payesini alacakmış.

Bildiğiniz gibi özellikle Crysis’ten sonra grafiklerin kalitesiyle birlikte sistemlerimizin bu grafikleri ne kadar akıcı çalıştırabildiği de önemli olmaya başladı. ME ise istisna anlar haricinde sistemi mi aşırı zorlamadı. Ara sıra kare oranları düşmeye başladı ancak hiç bir zaman oynanamaz hale gelmedi. Genelde 25-60 kare oranlarıyla oyunu oynadım. Bu açıdan da -özellikle Xbox’dan uyarlanmış bir oyun olması özelliğiyle- yapımcılar iyi iş çıkarmış.

Grafiklerin aksine seslerde ise inişli çıkışlı bir durum gerçekleşmiyor yahut ben sezemedim. Sesler,seslendirmeler oldukça başarılı. Atmosfere çabucak sokabiliyor. Oldukça iyi diyelim. Sadece bazı durumlarda ekrandaki durumla seslendirme tam uymayabiliyor (misal; herhangi bir karakterin çok sakin görünürken seslendirmesinin heyecanlı bir ses tonunda olması gibi nadiren karşılaşılan durumlar)

YANİ?

Sona yaklaşırken oyunun “tekrar oynanabilirliğine” de değinelim. 3 anasınıf, 3 altsınıf ve kadın-erkek, iyi-kötü karakter tercihleri sayesinde oynanabilirlik süresi uzatmaya çalışılmış, kısmen de olsa başarılmış.

Diğer seçenekleri denemek istiyorsunuz ancak yine de oynanabilirlik süresinin oldukça uzun olduğunu da iddia edemeyiz çünkü en başta senaryo fazla serbest değil. Yaptığımız tercihlerin birçoğu da sıradan aslında iyi, kötü, nötr durumu mevzu-bahis. Bir-iki istisna haricinde oyunun gidişatını belirleyen, değiştiren durumlar da fazla yok. Bu da “aynı oyunu” sadece farklı bir karakterle oynuyormuş hissi uyandırıyor zaman zaman. Bunlara rağmen 1 kez bitirip kenara atmak yerine en azından 2. kez oyuna farklı tercihlerle başlayacağınızı tahmin ediyorum.
Ezcümle; eğer aksiyonu iyi ve içine RYO öğeleri eklenmiş bilimkurgu-hayalgücü ağırlıklı oyunlardan hoşlanıyorsanız Mass Effect’i kaçırmamanızı tavsiye ederim. Ancak Baldur’s Gate gibi salt RYO oyunu arayan arkadaşları memnun etmekte yetersiz kalabilir, uyaralım…

TEST SİSTEMİ
AMD Athlon X2 4800 2,[email protected] ghz işlemci
2*1 gb Corsair XMS2 DDR2 bellek
Palit 8800GT Sonic ekran kartı
Creative Audigy Value ses kartı
Altec Lansing FX4021 2.1 ses sistemi

Benzer Konular
	Konu Başlığı	Başlatan	Yanıtlar	Görüntü	Son Mesaj
	Mass Effect Infiltrator V1.0.39 Apk 2013 Android	rupi	0	835	Ocak 17, 2013, 03:51:41 ÖS Gönderen : rupi
	Mass Effect 3 Sonuna Yeni Bir Son Oyun Haberleri	sanane_61	0	794	Eylül 24, 2013, 07:30:36 ÖS Gönderen : sanane_61
	Mass Effect 3 Tüm Oyunlar	jack90	0	700	Mayıs 01, 2014, 05:41:03 ÖS Gönderen : jack90
	Mass Effect & Keşif - Drew Karpyshyn Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler	sanane_61	0	686	Ocak 02, 2015, 02:12:19 ÖÖ Gönderen : sanane_61
	Mass Effect & Intikam - Drew Karpyshyn Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler	sanane_61	0	612	Temmuz 10, 2015, 02:53:12 ÖS Gönderen : sanane_61