|
|
|
Bir mahpus var içinde prangalara vurulmuş İç dünyandaki denizin, en derininde! Kısılmış köşesine, dört büklüm yatıyor.. Sesini boğmuşsun çıkmıyor gırtlağından İmdat diye bağırınca avazı çıktığınca ilk defa! Kör etmişsin gözlerini, kızgın mil çekmişsin, Görmüyor, arzu ettiği duygu ve hislerini ilk defa!
Bir mahpus var içinde kalın zincirlere vurulmuş İçindeki kainatın kuytusunda, kara deliğinde! Bükülmüş olduğu yere, kıvrılmış yatıyor.. Duymuyor, işitmiyor artık, sağır etmişsin, Duymak istediğini işitmek isteyince ilk defa! Topal etmişsin, kırmışsın bacaklarını birer birer Yıllarca beklediği orgazma yürüdüğünde ilk defa Bir mahpus var içinde sakladığın, göstermediğin, Yüzyirmi dört bin erkek eli değmişte olsa sana Ama asla hiç birinin ulaşamadığı, dokunumadığı, Bir mahpus var içinde güneş görmemiş, su içmemiş Bakireliğin kuru çölüne mahkum, ömür boyu çıkmamaya Çıkıpta sevmemeye, sevişip yaşamamaya, yaşamına Doymamaya! Bir mahpus var senin içinde saklı, en güzelden daha güzel...! Onun adı sen kadınım, onun adı sen dişim, onun adı benim dişi kadınım aslında!
|