0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Lozan Barış Konferansı  (Okunma Sayısı: 1984 Kere Okundu.)
« : Ocak 15, 2008, 12:48:21 ÖÖ »

xxRuzqaRxx
*
Üye No : 2
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1921
Mesaj Sayısı : 13 559
Karizma = 57


Mudanya Mütarekesi görüşmeleri sırasında teati
edilen notalarda barış görüşmeleri için Lozan'da bir konferansın toplanmasına karar
verilmişti. Barış görüşmelerine bir tarafta Türkiye, diğer tarafta da İngiltere, Fransa, Japonya,
Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya katılacaktı. Konferansa Türkiye'nin isteği ve ısrarı
üzerine , Boğazlarla ilgili meselelerin görüşmelerine katılmak için Sovyet Rusya, Ukrayna ve
Gürcistan da davet edilmişlerdi. A.B.D. konferansta gözlemci bulundurmuştu.
Bulgaristan'ın Ege Denizi'ne bir çıkışı olması konusu görüşüldüğü zaman bu
devletin temsilcisi de görüşmelere katılmıştı.

         
  Konferans genel oturumuna 21 Kasım 1922 'de başlamıştır. Görüşmeler 4 Şubat
1923'de kesintiye uğramış, 23 Nisan 1923'de tekrar başlamış ve barış anlaşması
ve bununla ilgili diğer belgeler 24 Temmuz 1923'de imzalanmıştır. Görüşmeler sırasında
taraflar arasında birçok mektup teatisi olmuştur.

A-LOZAN KONFERANSI İÇİN
YAPILAN HAZIRLIKLAR

            Barış
görüşmelerinin başlaması öncesinde Ankara, üç önemli sorun ile karşı karşıya kalmıştır. Bu
sorunlardan ilki, görüşmelerin nerede ve ne zaman yapılacağıdır. TBMM Hükumeti, daha
Mudanya görüşmeleri devam ederken batılı devletlere verdiği bir nota ile barış konferansının 20
Ekim'de İzmir'de toplanmasını teklif etmiştir[1] . Ancak müttefikler bu görüşe itibar
etmemişler ve konu ile ilgili olarak kendi aralarında görüşmelere başlamışlardır. Sonuçta tarih
olarak 13 Kasım'da, yer olarak ise Lozan'da karar kılmışlardır. 27 Ekim tarihli bir
nota ile TBMM ve İstanbul Hükumetleri'ni ayrı ayrı konferansa davet etmişlerdir[2].

Verilen bu nota ile sorun çözümlenirken, başka bir sorun ortaya çıkmıştır. Müttefiklerin
hem İstanbul Hükumeti'ni, hem de TBMM Hükumeti'ni davet etmeleri ,Türk
ulusunun hangi hükumet tarafından temsil edileceği sorununun doğmasına yol açmıştır. M.
Kemal Paşa kısa bir süre önce TBMM Hükumeti'nin Türkiye Devleti'nin tek
temsilcisi olduğunu bildirmesine rağmen[3], İstanbul Hükumeti Sadrazamı TevfikPaşa, ortak
ilkeler tespit etmek amacıyla bir telgraf çekmiştir. TBMM'nde büyük bir tepkinin
doğmasına neden olan telgraf şöyledir :

"Konferansa hem Babıalî, hem de
Büyük Millet Meclisi davet edilmiştir. Babıalî ile TBMM arasında gerçek bir ikilik düşünülemez.
Babıalî, tüm baskılara rağmen Sevr Anlaşması'nı onaylamamış ve işgalin etkisini
azaltmak için çalışmıştır. Yüksek vatan menfaatleri uğrunda birlik sağlanması bugün şart
olmuştur. Bu yüzden memleketin geleceği ve hakların savunulması konularını müzakere etmek
için Büyük Millet Meclisi'nce tayin edilecek bir kişinin özel talimatla gönderilmesi, eğer bu
uygun görülmezse heyetimizden Ziya Paşa'nın oraya gönderileceği beyan
olunur[4]."

            İstanbul
Hükumeti'nin konferansa katılmak istemesi ve elde edilen bu büyük zafere ortak olması,
zaten kabul edilmeyen İstanbul Hükumeti'nin yanı sıra, saltanat kurumunun da varlığını
tartışılır hale sokmuştur. Saltanatı kaldırmak için uygun bir ortam bekleyen M. Kemal Paşa ,
meclisteki bu yoğun tepkiyi iyi kullanmış ve sorunun tümden çözümü için saltanatın
kaldırılmasını gündeme getirmiştir. Nihayet 1 Kasım 1922'de Dr. Rıza Nur ve
arkadaşlarının vermiş oldukları teklif mecliste kabul edilmiş ve saltanat kaldırılmıştır. Böylelikle
İstanbul Hükumeti'nin Konferansa katılması engellenmiş, daha da önemlisi, 600 yıllık bir
hanedanın yönetimi son bulmuş ve cumhuriyet yolu açılmıştır.

   
        Ankara'nın karşılaştığı üçüncü sorun ise TBMM'ni
temsil edecek heyetin başkanının kim olacağı sorunudur. Heyet başkanlığı için çeşitli isimler
gündeme gelmiştir[5]. Ancak heyet başkanlığı için birçok kişinin aklına gelen ilk kişi, dönemin
Bakanlar Kurulu Başkanı olan Rauf Bey'dir. Her ne kadar Rauf Bey anılarında
Lozan'a gitmek istemediğini açıklıyorsa da[6] , daha sonraki tavırlarından Lozan'a
gitmeyi çok istediği anlaşılmaktadır. Rauf Bey'in heyet başkanlığı istemesindeki temel
neden Mondros'tur. Daha önceki yıllarda Mondros gibi olumsuz bir mütarekeye imza
koyan Rauf Bey, bu konferansa katılarak hem eleştirilerden kurtulacak, hem de Batılılar ile
hesaplaşma imkanı bulacaktı.

            Bütün
bunlardan da anlaşılacağı gibi Rauf Bey, Fethi Bey ve Kazım Karabekir Paşa ve Yusuf Kemal
Bey gibi devrin önde gelen isimleri heyet başkanlığı için akla gelen ilk isimlerdir. Ancak bu
konuda belirleyici kişi konumunda bulunan Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa' nın ise
aklında çok farklı bir isim vardır. Bu kişi, Mudanya Mütarekesi görüşmelerinden başarı ile çıkan
Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'dır.  Bu konuda Atatürk şunları söylemektedir :


            "Vekiller Heyeti Reisi Rauf Bey ,
Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey ve Sıhhiye Vekili bulunan Rıza Nur Bey gidecek Heyet-i
Murahhasa'nın tabiî azası görünüyordu. Ben bu hususta kati kanaat ve kararımı tespit
etmemiştim. Ancak Rauf Bey'in taht-ı riyasetinde bulunacak heyetin bizim için hayati
meselede muvaffak olacağına emin olamıyordum. Rauf Bey'in de kendinin zayıf
görmekte olduğunu hissediyordum. Müşavir olarak İsmet Paşa'nın kendisine terfikini
teklif etti. Bu teklife dermeyan ettiğim mütalaada, İsmet Paşa reis olursa, azamî istifade temin
olunacağına ben de kanî im, dedim[7]." Burada Atatürk'ün İsmet Paşa'yı
Rauf Bey'e tercih ettiği görülmekle beraber, İsmet Paşa hakkında da kesin kararını
veremediği , daha sonraki sözlerinden anlaşılmaktadır.

     
      Bu konuda Mustafa Kemal Paşa'nın İsmet Paşa'yı tercih
etmesinde ve Rauf Bey'i tercih etmemesinde birtakım etkenler rol oynamıştır. Her şeyden
önce Rauf Bey'in Bakanlar Kurulu Başkanı olması, onun Lozan'a gitmesini
engellemekteydi. Çünkü diğer devletler Dışişleri Bakanlığı düzeyinde temsil edilirken Türk
tarafının Bakanlar Kurulu Başkanlığı düzeyinde temsil edilmesi mümkün değildi. Öte yandan M.
Kemal Paşa, kendisinin katılmadığı bir konferansa çok güvendiği bir kişinin gitmesinden yana
idi. Rauf Bey'e bu konuda fazla güven duyduğu söylenemezdi . Oysa İsmet Paşa,
kendisini Mudanya'da kanıtlamış ve M. Kemal Paşa'nın kafasındaki barışı her
yönüyle gerçekleştirecek bir kişi idi. Rauf Bey, Mustafa Kemal Paşa'nın barış ile ilgili
düşüncelerine karşı çıkabilir ve kendisine göre kararlar alabilirdi.

   
            Bu gelişmelerden sonra Atatürk, zaten
delegasyon başkanlığı için "En iyi İsmet Paşa'nın yapabileceği"ni kendisine
söylemiş olan Dışişleri bakanı Yusuf Kemal Bey'e özel ve gizli bir şifre yollayarak, Dışişleri
Bakanlığı'ndan istifa etmesini ve yerine İsmet Paşa'nın geçmesine onay vermesini
rica etti. Yusuf Kemal Bey bunu kabul etmiştir.  Böylece İsmet Paşa 'nın heyet
başkanlığı için hiçbir engel kalmamıştır. Diğer delegeler ise Trabzon milletvekili Hasan (Saka)
Bey ile, Sinop milletvekili Rıza Nur Beyler idi.   

       
    Bu arada İsmet Paşa'nın hiçbir şeyden haberi yoktur. Rauf Bey'in
kendisini müşavir istemesi, Yusuf Kemal Bey'in delegasyon Başkanı görevinin en iyi
İsmet paşa tarafından yapılacağının Atatürk'e bildirmesinden bilgisi bulunmamaktadır.
Onun içindir ki  Atatürk,  "İsmet Paşa'ya emrivaki halinde Hariciye
Vekili olacağını ve ondan sonra da barış konferansına heyet başkanı olarak gideceğini
söyleyince, İsmet Paşa buna şaşırmış ve bu kadar sorumlu bir görevi kabul etmek istememiş ve
asker olduğundan dem vurmuştur. Sonunda Atatürk'ün tabiriyle "teklifi bir emir
telakki ederek muvataat göstermiştir."

         
  Türk heyeti Lozan'a hareket etmeden önce hükumet tarafından bir talimatname
verilmiştir. 14 maddeden oluşan talimatnameye göre; özellikle Ermeni yurdu ve kapitülasyonların
kaldırılması konularında taviz verilmemesi istenmiştir[8]. Talimatnamenin verilmesi ile tüm
hazırlıklar tamamlanmış ve Türk heyeti Ankara'dan ayrılmıştır[9].

 
        B) GÖRÜŞMELERİN BAŞLAMASI VE LOZAN
KONFERANSI'NIN

BİRİNCİ DÖNEMİ

     
      Lozan'da Hotel du Chateu'da yapılan toplantılarda müttefik
devletlerin temsilcileri, bir- iki hafta zarfında bir barış anlaşmasının hazırlanabileceğii ümit
ediyorlardı. Batılı devletlerin temsilcileri, konferansın oldukça kolay geçeceği düşüncesiyle
gelmişlerse de [10], daha ilk günkü konuşmalarda[11]  bu düşüncelerinde yanıldıklarını
görmüşlerdir. Her iki tarafın da taban tabana zıt amaçlar için Lozan'a gelmiş olmaları ve
bunu her fırsatta dile getirmeleri, konferansın çok zor geçeceğinin habercisi olmuştur. Ancak
İsmet Paşa'ın Türk çıkarlarını ısrarla savunması karşısında görüşmeler sekiz ay
sürmüştür. Lozan görüşmelerinin uzun sürmesinin başlıca nedenlerini şu şekilde özetlemek
mümkündür :

1-     Konferansta Türkiye'nin tutumu açık ve
kesin idi. Türkiye sadece her uygar millet gibi kayıtsız ve şartsı bağımsızlık istiyordu. Müttefikler
ise yüzyılların kökleştirdiği alışkanlıklarla Türk isteklerini kolay kolay kabul etmemişler ve eski
düzeni başka yollardan sürdürmeye çalışmışlardır.

2-     Türkiye, yeni
barış düzenini milletlerarası hukukun ilkelerine dayandırmaya çalışıyordu. Batılı devletlr ise
Osmanlı'ya kabul ettirilen Sevres Anlaşması'nı esas almışlar ve katlandıkları
"fedakarlığı" [12], bu anlaşmada yapılan değişikliklerle ölçmüşlerdir. Bu yüzden iki
tarafın temel aldığı ölçülerde temel farklar bulunuyordu.

3-     
Müttefikler Türkiye'yi kendilerine karşı yenilmiş ve Yunanistan'a karşı yenmiş bşir
devlet sayıyorlar ve bütün işleri buna göre düzenlemek istiyorlardı. Türkiye ise bağımsızlığı için
savaşmış ve bunda başarıya ulaşmış bir devlet olarak, bu başarıyı bütün devletlere kabul
ettirme çabası veriyordu.


            Lozan
Konferansı gecikmeli olarak[13] 20 Kasım 1922'de başlamıştır. Görüşmelerde, İngiltere
Lord Curzon, Fransa Camille Barrere, İtalya ise Marki Garroni başkanlığındaki heyetler
tarafından temsil edilmişlerdir. Bunun yanı sıra, Yunanistan Venizelos, Boğazlar ile ilgili
görüşmelere katılmak için, Sovyet Rusya ve Çiçerin tarafından temsil edilmişlerdir.  Ayrıca
A.B.D. de gözlemci sıfatıyla konferansa katılmıştır.

       
    Konferansın ilk döneminde heyet ile hükumet, bir başka deyişle İsmet Paşa ile
Rauf Bey arasında ciddi bir görüş ayrılığı çıkmamıştır. İsmet Paşa, konferans boyunca her
akşam , görüşmelerden sonra Ankara'ya rapor vermiş ve duruma göre yeni talimatlar
istemiştir[14]. Ancak bu telgrafların sağlıklı olarak yerine ulaştığını söylemek mümkün değildir.
Bu dönemde heyet, M. Kemal hükumetin desteğini almakla birlikte, 2. Grubun baskısını devamlı
üzerinde hissetmiştir. Heyete, 2. Gruptan kimsenin alınmaması, bu grubun heyete karşı katı bir
tavır takınmasına neden olmuştur [15]. 2. Grup milletvekillerinin sert eleştirileri karşısında Rauf
Bey, İsmet Paşa'yı ve heyeti savunmak zorunda kalmıştır.

   
        Birinci dönemdeki görüşmelerde, Türk tarafı İngiltere ile Musul ve
Boğazlar, Fransa ile kapitülasyonlar ve imtiyazlar, İtalya ise kapitülasyonlar, adalar ve kabotaj
gibi konularda büyük bir çatışma içerisine girmiştir[16]. Ayrıca Yunanlılar da tamirat, Trakya ve
mübadele sorunlarında zorluk çıkarmışlardır. Bu devletler arasında tatmin edilmesi en zor olan
İngiltere idi. Esasen daha Milli Mücadele sırasında gerek İtalya, gerek Fransa,
Türkiye'nin göstermiş olduğu gayreti daha iyi anladıklarını davranışlarıyla ortaya
koymuşlardır. Konferans görüşmelerinin başlangıcında İsmet Paşa, bu devletlerin temsilcileri
tarafından kısmen desteklenmişti. Konferansın ilk döneminde en çetin tartışmalar İngiltere ile
olmuştur. İngiliz donanmasının İstanbul'da, diğer İngiliz kuvvetlerinin de Musul'da
bulunması, Türkiye için bir tehlike oluşturuyordu. Bu nedenle, konferansın ilk kısmında özellikle
İngiltere ile olan anlaşmazlıklar üzerinde durulmuş ve bu sorunlar kısmen halledilmiş ya da hal
yoluna gidilmiştir. Öte yandan Fransa'yı doğrudan ilgilendiren malî ve iktisadî sorunlar
halledilememiş, hatta Osmanlı borçları yüzünden çıkan uyuşmazlıkların çözümü, konferansın
sona ermesinden itibaren uzun bir süre sürüncemede kalmıştır. Osm. Dev. Sırada
Fransa'nın Almanya sorunu ile karşı karşıya bulunması, bazı konularda Türkiye'ye
karşı daha yumuşak davranmasına neden olmuştur. İtalya ise Onikiada kendisine verildikten
sonra Türkiye üzerindeki iddiaları konusunda kısmen tatmin edilmiş oluyordu.

İsmet
Paşa'nın Lozan 'da karşılaştığı sorunlardan biri de Sovyet Rusya ile müttefikler
arasında Boğazlar'ın gelecekteki statüsü konusunda beliren görüş ayrılıklarından
faydalanarak Türkiye'nin çıkarlarını savunmak olmuştur. Konferansın sürdüğü sırada
İsmet Paşa hemen hemen her gün Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin ile temas etmiş, Boğazlar
sorunu ve diğer konularda kendisiyle görüşmelerde bulunmuştur. Türkiye'nin ve
müttefiklerin karşılıklı tavizlerde bulunarak barışın esasları üzerinde anlaşmaya varmaları
ihtimallerinin belirmesi, Sovyetleri zaman zaman endişeye düşürmüştür. Öte yandan, İsmet
Paşa'nın Sovyetler ile işbirliği yapma ihtimali , Müttefikler için endişe verici oluyordu.

İşaret     etmek   gerekir    ki, İsmet   Paşa 
  Sovyet   temsilcilerle    dostane     ilişkileri

sürdürmekle beraber ,  bu devlete hiçbir zaman tabî olmamıştır. Çiçerin, konferansta
Boğazlar'ın Karadeniz'e kıyısı olmayan devletlerin gemilerine kapalı tutulmasını
sağlayabilmek için, bu su geçitlerinin tamamen Türk kontrolüne tabi tutulmasını savunmuş,
"Kraldan fazla kralcı" davranmıştır[17]. Oysa Türk temsilcileri Türkiye lehine yapıla
tav,izlere karşılık olarak Boğazlar konusundaki İngiliz tezini kısmen benimsemişler ve su
geçitlerinin bütün devlet gemilerine açılmasını kabul etmişlerdir. Konferansta kabul edilen
Boğazlar rejimi, Türkiye ile Sovyetler'in arasını açtığı için bazı çevrelerde
Curzon'un bir zaferi gibi gösterilmek istenmiştir. Oysa tespit edilen Boğazlar rejiminin,
Türkiye'yi Sovyetler'e tabi olmaktan çıkaran bir sonuç sağlaması bakımından
İsmet Paşa'nın bir zaferi sayılması gerekir. 

     
      Musul, D. Trakya (Karaağaç), maliye, kapitülasyonlar ve Yunan tamiratı
sorunlarında, Şubat 1923'e gelinmesine rağmen hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.
Sonuçta görüşmeler çıkmaza girmiş ve 4 Şubat'ta konferans kesilmiş; böylece
görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanmış ve Türk heyeti de diğer heyetler gibi Lozan'dan
ayrılmıştır

            Konferansa İngiltere Dışişleri
Bakanı Lord Curzon başkanlık ediyordu. Başlangıçta Musul meselelerinde Curzon, hep Türkiye
aleyhine karar alınmasını sağlamıştır. İsmet Paşa konferansa, ilk davet edilen ülkelerden
başkasının alınmamasını, komite başkanlıklarından birinin Türkiye'ye verilmesini, bir
Türk'ün Genel Sekreterlik Yardımcılığı'na atanmasını istedi. Tüm bunlar reddedildi.
Amerikan delegelerinden diplomat Grew : "İsmet Paşa'ya sempati duydum. O,
Muzaffer bir milleti temsil ediyordu fakat kendisine yenilmiş bir düşman muamelesi yapılıyor ve
delegasyonuna konferansın organizasyonunda hiçbir saygı gösterilmiyordu[18]."
Demektedir. Lord Curzon sadece Ukrayna ve Gürcistan'ın, Boğazlar Meselesi
görüşülürken söz sahibi olmaları konusunda İsmet Paşa'nın görüşünü kabul etti.

Konferansın ilk döneminde heyet ile hükumet, bir başka deyişle İsmet Paşa ile Rauf
Bey arasında ciddi bir görüş ayrılığı çıkmamıştır. İsmet Paşa, konferans boyunca her akşam
görüşmelerden sonra Ankara'ya rapor vermiş ve duruma göre yeni talimatlar
istemiştir[19]. Ancak bu telgrafları sağlıklı bir şekilde yerine ulaştığını söylemek mümkün değildir.
Rauf Bey zaman zaman telgrafların geç ve yanlışlarla dolu olarak geldiğinden
yakınmaktadır[20]. Bu dönemde heyet, M. Kemal ve hükumetin desteğini almakla birlikte,
"İkinci Grup"un baskısını sürekli üstünde hissetmiştir. Heyete, bu gruptan kimsenin
alınmaması, bu grubun heyete karşı katı bir tavır takınmasına neden olmuştur[21]. Bu grubun
sert eleştirileri karşısında Rauf bey, İsmet Paşa'yı ve heyeti savunmak zorunda
kalmıştır[22].


C)KONFERANSIN KESİNTİYE UĞRADIĞI DÖNEMDE
TÜRKİYE'DEKİ OLAYLAR

            4
Şubat- 23 Nisan 1923 tarihleri, Lozan Konferansı'nın kesintiye uğradığı dönemdir. Bu
dönemde bir yandan konferansın yeniden başlayabilmesi için çalışmalar yapılırken, diğer
yandan Türkiye'de konferans ile doğrudan ya da dolaylı olarak bir takım gelişmeler göze
çarpmıştır.

            Konferans ile dolaylı d olsa
ilgisi olan olaylardan ilki, İzmir'de toplanan Türkiye İktisat Kongresi 'dir. 17 Şubat
1923'te toplanan bu kongre, TBMM Hükumeti'in ekonomik görüşlerini ve barış
koşullarını batıya iletmesi açısından önemli vesile olmuştur. Kongrede yabancı sermayeye karşı
olunmadığı ve sosyalist ekonominin benimsenmediği gibi ilkeler sıkça vurgulanarak
kapitülasyonlardan ve imtiyazlardan vazgeçmek istemeyen batılı devletlere bu yönde mesajlar
verilmiştir.

            İktisat Kongresi'nin
devam ettiği günlerde Lozan'daki Türk heyeti Ankara'ya ulaşmıştır. İzmir İktisat
Kongresi'nden dönen M. Kemal paşa ile İsmet Paşa'nın Eskişehir 'de
buluşarak birlikte Ankara'ya gelmeleri ve İsmet Paşa'nın hükumet ile meclisten
önce M. Kemal Paşa'ya açıklamalarda bulunması, bazı çevrelerce hoş
karşılanmamıştır[23].

            27
Şubat'tan itibaren mecliste Lozan Konferansı ile ilgili görüşmeler başlamıştır. Bu
görüşmeler sırasında heyet ve hükumet sert eleştirilere uğramışlardır. Özellikle Sırrı Bey, Ali
şükrü bey, Y. Ziya Bey ve Durak Bey gibi İkinci Grubun önde gelen milletvekilleri, başta Musul,
Karaağaç ve mali konular olmak üzere birçok konuda İsmet Paşa ve Rauf Bey'i
sıkıştırmışlardır. Bu görüşmeler sırasında M. Kemal Paşa, tam anlamıyla heyetten yana tavır almış
ve heyetin meclise değil, hükûmete karşı sorumlu olduğunu vurgulayarak bu yöndeki
tartışmalara son vermiştir[24].

           
Meclisteki tartışmalardan hemen sonra, görüşmelerin tekrar başlayabilmesi için yoğun bir
çalışma dönemine girilmiştir. 8 Mart'ta bir nota ile batılı devletlere barış koşulları
açıklanmıştır. Bu projeye göre; Musul, Türkiye ile İngiltere arasında barıştan sonra 12 ay içinde
çözümlenecek, anlaşma olmadı takdirde Milletler Cemiyeti'ne başvurulacaktır. Karaağaç
Yunanistan'a terk edilecektir. Boğazların statüsü ve azınlıklar sorununda bir
anlaşmazlığın olmadığı açıklanmış, ancak borçların ödenmesi konusunda anlaşma
sağlanamamıştır. Müttefikler bu notaya 28 Mart'ta yanıt vermişler ve görüşmelerin 23
Nisan'da yeniden başlayacağını duyurmuşlardır[25].

     
      Türk notasının karşı tarafça kabul edilmesi üzerine, Ankara'da
ikinci dönem için yapılan çalışmalar daha da hız verilmiştir. İlk iş olarak 1 Nisan 1923'de
1. TBMM feshedilmiştir. Meclisin feshinde Lozan Konferansı 'nın büyük bir etkisi
olmuştur. Gerek konferansın devam ettiği sırada, gerekse kesilme dönemindeki tartışmalarda ,
İkinci Grup milletvekillerinin tutumu, fesih işleminin çabuklaştırılmasında etkili olmuştur.
Müdafaa-i Hukuk grubu toplantısında, Lozan Konferansı 'nın mevcut meclisle
onaylanmasının mümkün olmayacağı savunulmuş ve meclisin feshi yoluna gidilmiştir[26].

            Lozan Konferansı ile ilgili bir başka
gelişme ise Amerikalı Chester Grubu'na verilen imtiyazdır[27]. Madenler, petrol
kaynakları, demiryolları ve limanlar ile ilgili olarak verilen bu imtiyazla, emperyalistler arasındaki
çelişkilerden yararlanmak ve konferansta ABD'nin desteğini almak amaçlanmıştır.

            Tüm bu gelişmelerden de anlaşılacağı
gibi, kesilme döneminde M. Kemal Paşa, Türk heyetinin gücünü artırmak için çeşitli tedbirler
almıştır. Bu sayede heyetin, diğer bir deyişle İsmet Paşa'nın Lozan'da daha rahat
hareket etmesini sağlamıştır.


D) GÖRÜŞMELERİN YENİDEN BAŞLAMASI
VE ANLAŞMANIN İMZALANMASI

           
Konferansın ikinci dönemi, tüm heyetlerin gelmesinden sonra , 23 Nisan 1923'te
başlamıştır. Bu dönemde Türk heyetinin başkanı yine İsmet Paşa olmakla birlikte, müttefiklerin
heyet başkanlarındaki değişiklikler olmuştur. Sir Horace Rumbold, İngiltere; General Pelle,
Fransa ; Montagna ise İtalya heyetinin başkanı olarak Lozan'a gelmiştir.

            İkinci dönem, değişik açılardan birinci döneme
göre farklılıklar taşımaktadır. Her şeyden önce Türk heyeti bu yeni dönemde daha rahat bir
konuma gelmiştir. Heyet, meclisin feshedilmesi ile İkinci Grubun baskısından kurtulmuş ve M.
Kemal Paşa'nın tam desteğini sağlamıştı. Bunun yanı sıra istediklerini büyük ölçüde elde
eden İngiltere'nin, ilk dönemde olduğu kadar zorluk çıkarması beklenmekteydi.

            Gerçekten de birinci dönemde ve
kesilme dönemindeki gelişmelerde, İngiltere ile ilgili sorunlar büyük ölçüde çözümlendiği için bu
dönemde daha çok ekonomik ve mali konular gündeme gelmiştir. Bu nedenle de Türk heyeti
genellikle Fransız ve İtalyan temsilcilerle karşı karşıya gelmişlerdir. Bu arada Yunanistan ile de
tamirat konusunda ilişkiler gerginleşmiştir.     

     
      İkinci dönemin ilk dönemden farklı bir yanı da , Türk heyeti ile TBMM
Hükumeti arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi, hatta kopma noktasına gelmesidir. İsmet
Paşa'nın aldığı talimatların dışına çıkması, Rauf Bey'i aşarak doğrudan M. Kemal
ile irtibat kurması, ilişkilerin bozulmasında oldukça etkili olmuştur. Rauf Bey açısından çok
büyütülen bazı tartışmaları ve görüş ayrılıklarını, İsmet Paşa fazla önemli bulmamıştır. İsmet
Paşa'ya göre, Lozan'da güçlük değil, münakaşa vardı. Ayrıca haberleşme gizli
kapaklı değildi ve M. Kemal Paşa'ya yazılan raporlar, Rauf Bey tarafından okunduktan
sonra kendisine verilmekteydi[28].

           
Heyet ile hükumetin ayrılığa düştükleri ilk konu, borçların ödenmesi ile ilgilidir. M. Kemal Paşa
ve Rauf Bey, İsmet Paşa'ya verdikleri talimatta, İstanbul'un boşaltılması ve
borçların Frank olarak ödenmesi konusunda taviz vermemesini istemişlerdir[29]. İsmet Paşa, bu
kesin talimata rağmen borçların altın ya da sterlin olarak ödenmesi teklifi karşısında bir süre
bocalamış ve talimata aykırı hareket etmeye başlamıştır. Ancak Ankara'nın ısrarlı tutumu
karşısında batılıların bu teklifini kabul etmemiştir[30].         
         

           
Borçların ödenmesi konusunda soğuyan ilişkiler, Yunanistan'dan istenen savaş tamiratı
konusunda daha da gerginleşmiştir. Bu sorun, Türk-Yunan ilişkileri açısından olduğu kadar,
İsmet Paşa-Rauf Bey açısından da önemlidir. Türk Hükumetine göre, en mamur şehirleri yıkan,
yakan ve harabeye çeviren Yunanlılar'dan tamirat bedeli mutlaka alınmalıydı.

            Yunan heyeti başkanı Venizelos, tamirat
bedeline karşılık olarak Karaağaç'ı teklif etmesine rağmen Türk Hükumeti, İsmet
Paşa'ya verdiği talimatta bu teklifin kesinlikle kabul edilmemesini istemiştir[31].
Ankara'nın bu kesin talimatına rağmen İsmet Paşa, 26 Mayıs tarihli telgrafında
Karaağaç'a karşılık tamirattan vazgeçtiğini bildirmiştir. İsmet Paşa'nın bu kararına
karşı olarak hükumet ve M. Kemal Paşa, tamirattan vazgeçilmesinin mümkün
olamayacağını  tebliğ etmişlerdir[32].

         
  İsmet Paşa, M. Kemal Paşa ve hükumetin telgraflarına cevap olarak, 28
Mayıs'da bir rapor göndermiştir. İsmet Paşa raporunda; talimatların dışına çıkmadığını,
diğer konularda başarı sağlanması amacıyla bu yolu tercih ettiğini ve bu konularda başarı
sağlanmazsa alınan kararın geçersiz sayılacağını belirtmiştir.

     
      Sonuçta tamirat sorunu, M. Kemal Paşa'nın "tamiratı kabul
etmek ya da etmemekte ısrar yoktur" şeklindeki telgrafı ile İsmet Paşa'nın istediği
gibi sonuçlanmıştır[33].

            Tamirat
sorunu nedeniyle gerginleşen ilişkiler, kuponlar ve imtiyazlar konularındaki anlaşmazlıklar
yüzünden kopma noktasına gelmiştir. İsmet Paşa'ya bu konuda verilen talimatta
kuponlar sorunu çözümlenmeden önce hiçbir konuya girilmemesi istenmiştir. İsmet paşa,
kendisine verile bu talimata uymadığı gibi, Ankara'ya çektiği telgrafta, hükumetin
tutumunu 93 Harbi'nin saraydan yönetilmesi ile kıyaslamış ve barışı yapmaları için Rauf
Bey ile Maliye Bakanı Hasan Fehmi Bey'i Lozan'a davet etmiştir. İlişkilerin
bütünüyle kopması anlamına gelen bu telgraf üzerine M. Kemal Paşa duruma müdahale etmiş
ve İsmet Paşa'yı haksız bulduğunu bildirmiştir[34]. Bununla birlikte İsmet Paşa'yı
desteklemeye devam eden M. Kemal Paşa, anlaşmazlıklardan daha çok Rauf Bey'i
sorumlu tutmuştur.

            Barış için tüm
engellerin kalkmasından sonra İsmet Paşa, imza için hükumetten cevap beklemeye başlamıştır.
Gerek 16 gerekse 17 Temmuz tarihli telgraflarına cevap verilmemesi üzerine 18
Temmuz'da doğrudan İsmet Paşa'ya telgraf çekmiştir. 19 Temmuz'da M.
Kemal Paşa'dan anlaşmayı imzalamasına dair telgrafı alan İsmet Paşa, 24
Temmuz'da Barış Anlaşması'nı imzalamıştır.

     
      Dış sorunları büyük ölçüde çözümleyen, buna karşılık içte önemli siyasal
çekişmelere neden olan Lozan Barışı'nın önemli koşulları şunlardır:

1- 
  Sınırlar :

a)    Güney Sınırı : TBMM Hükumeti ile Fransa
arasında 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara İtilafnamesi'nde saptanan sınır,
Lozan'da onaylanmıştır.

b)    Irak Sınırı : Bu sorun
Lozan'da çözümlenememiştir. Bu nedenle Irak sınırı (Musul sorunu), konferansın
bitmesinden sonra 9 aylık bir sürede çözümlenmek üzere Türk-İngiliz ikili görüşmelerine
bırakılmıştır.

c)     Batı Sınırı : Meriç Nehri sınır olarak kabul edilmiş ve
tamirat bedeline karşılık Yunanistan'dan Karaağaç alınmıştır. Ayrıca Türkiye'ye
yakın Ege Adaları'nın da silahtan ve askerden arındırılması kabul edilmiştir.

2-      Boğazlar : Sovyet ve İngiliz tezlerinin tartışıldığı görüşmeler sırasında
Türk tarafı, İngiltere'nin fazla zorluk çıkarmasını engellemek için İngiliz tezine
yaklaşmıştır. Buna göre boğazlar, Türkiye'nin başkanı olacağı uluslararası bir komisyon
tarafından yönetilecek ve her iki yakası askersiz hale gelecektir.

3-   
   Kapitülasyonlar : Türk toplumunun gelişmesine, güçlenmesine engel  olan
kapitülasyonlar tümüyle kaldırılmıştır.

4-      Osmanlı Borçları :
Borçlar, Osmanlı Devleti'nden ayrılan ülkeler arasında pay edilmiş, ödemelerin belirli
taksitlerle yapılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca batılıların, ödemelerin altın ya da sterlin yapılması
teklifleri Türk tarafınca kabul edilmemiştir.

5-       Savaş
Tazminatı : Batılıların Türkiye'den istedikleri savaş tazminatı kabul edilmemiş, buna
karşılık Türkiye'nin Yunanistan'dan istediği savaş tazminatına karşılık Karaağaç
alınmıştır.

6-         Azınlıklar : Türkiye sınırları içinde yaşayan
tüm azınlıkların Türk uyruklu oldukları benimsenmiş ve onlara hiçbir ayrıcalık tanınmamıştır. Bu
arada Yunanistan'daki Türkler ile Türkiye'deki Rumlar'ın karşılıklı olarak
değiştirilmeleri kabul edilmiştir. İstanbul'daki Rumlar ile Batı Trakya'daki Türkler,
bu mübadelenin dışında tutulmuşlardır.

Yeni  Türk  Devleti
'nin  tüm  dünya  tarafından   kabul edilmesi anlamına gelen
Lozan

Barışı'nın geriye sorun bırakmadığını savunmak mümkün değildir.
Sonraki yıllarda Musul, Borçlar, Boğazlar ve Hatay sorunları tekrar gündeme gelmiş ve o
dönemin koşullarına göre çözümlenmiştir. Türkiye bu sorunlardan sadece Musul sorununda
başarı sağlayamamıştır.

           
SONUÇ         
   
       
    Lozan Konferansı 'nın 1. ve 2. dönemleri, gerek gündeme gelen sorunlar,
gerekse içte ve dışta yarattığı etki bakımından farklı olaylara sahne olmuşlardır.

            Birinci dönemde genellikle arazi ile ilgili sorunlar
görüşülmüş ve bu nedenle de Türkler ile İngilizler karşı karşıya gelmişlerdir. Buna karşılık ikinci
dönemde malî ve ekonomik sorunlara ağırlık verilmiştir. Bu dönemde Türkiye üzerinde ortak
ekonomik çıkarları bulunan batılı devletler, Türk tezlerine karşılık birlikte hareket etmişlerdir.

            Lozan Anlaşması, 1. Dünya
Savaşı'ndan sonra galipler tarafından mağluplara zorla kabul ettirilen barış anlaşmaları
içeriğinde değildir. Bu anlaşma, Osmanlı'ya Sevres'in zorla kabul ettirilmek
istenmesi üzerine Milli Mücadele hareketine girişen ve bu mücadeleden başarı ile çıkan yeni
Türk devleti ile 1. Dünya Savaşı'nın galipleri arasında eşit şartlara göre yapılan bir
anlaşmadır. 1. Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğrayan devletler arasında yalnız Türkiye
böyle bir anlaşma yapmayı başarmıştır.

         
  Görüşmeler sırasında, başta İsmet Paşa olmak üzere, tüm heyet üyeleri çok yorulmuş ve
yıpranmışlardır. Bu yorgunluk zaman zaman bezginliğe dönüşerek, heyet-hükumet ilişkilerini
olumsuz olarak etkilemişlerdir. İsmet paşa, içinde bulunduğu koşullardan dolayı talimatların
dışına çıkmış ve bu davranışı Rauf bey tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Ancak bu
sürtüşmelerde, M. Kemal Paşa bir yandan denge kurmak isterken, öte yandan İsmet
Paşa'nın Ankara'daki en büyük destekçisi olmuştur. İsmet paşa, hemen bütün
sorunlarda, barışın bir an önce imzalanmasını isteyen M. Kemal Paşa'yı yanında
bulmuştur.

            Konferans sırasında
beliren İsmet Paşa -Rauf Bey anlaşmazlığının gerçek nedeni olarak borçlar, tamirat ve kuponlar
konularındaki görüş ayrılıklarını göstermek doğru değildir. Bu sorunlar, zaten var olan görüş
ayrılıklarının ortaya çıkması için bir gerekçe olmuştur. Her şeyden önce ikisi arasında siyasal
açıdan görüş ayrılıkları mevcuttur. Rauf Bey'in gerek ikinci grup ile olan ilişkileri, gerekse
saltanat ve hilafet hakkındaki düşünceleri, bunun en açık kanıtıdır. Bu arada görüş ayrılığı,
heyet başkanlığı sorunu nedeniyle artmış ve nihayet görüşmeler sırasındaki talimatlara uyup
uymama tartışmasıyla da kopma noktasına gelmiştir. Aslında Lozan Konferansı 'nın İsmet
paşa ile Rauf Bey arasındaki görüş ayrılıklarını su yüzüne çıkaran bir olay olarak
değerlendirmek mümkündür.

            Bu iki
önemli şahsiyet arasındaki kutuplaşma, anlaşmanın imzalanmasından sonra da devam etmiştir.
İlk olarak Rauf Bey, Bakanlar Kurulu Başkanlığı 'ndan istifa etmiş ve Ankara'dan
ayrılmıştır. Kısa bir süre sonra cumhuriyetin ilanı üzerine tartışmalar yeniden başlamış  ve
olaylar, Rauf Bey'in Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası olayında yer almasına kadar
ilerlemiştir. Son söz olarak denilebilir ki, Lozan'da başlayan görüş ayrılıkları, İsmet Paşa
ile Rauf Bey'in iki siyasal hasım haline gelmelerine yol açmıştır.

İhtişamlı bi avare
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Lozan Barış Konferansı
« Posted on: Nisan 20, 2024, 07:11:53 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Lozan Barış Konferansı e-book, Lozan Barış Konferansı programı, Lozan Barış Konferansı oyunları, Lozan Barış Konferansı e-kitap, Lozan Barış Konferansı download, Lozan Barış Konferansı hikayeleri, Lozan Barış Konferansı resimleri, Lozan Barış Konferansı haberleri, Lozan Barış Konferansı yükle, Lozan Barış Konferansı videosu, Lozan Barış Konferansı şarkı sözleri, Lozan Barış Konferansı msn, Lozan Barış Konferansı hileleri, Lozan Barış Konferansı scripti, Lozan Barış Konferansı filmi, Lozan Barış Konferansı ödevleri, Lozan Barış Konferansı yemek tarifleri, Lozan Barış Konferansı driverları, Lozan Barış Konferansı smf, Lozan Barış Konferansı gsm
Yanıtla #1
« : Mart 10, 2008, 12:25:27 ÖS »

ebru_cq
*
Üye No : 719
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 418
Mesaj Sayısı : 3 965
Karizma = 4018


paylaşım için Sağol.
Yanıtla #2
« : Mart 13, 2008, 09:50:54 ÖÖ »

mer_ve_g
*
Üye No : 1499
Yaş : 30
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 357
Mesaj Sayısı : 4 269
Karizma = 592


hepsini çok i biliorum.Bİlgi için Sağol.
Yanıtla #3
« : Nisan 16, 2008, 07:12:38 ÖS »
Avatar Yok

By.CeZa
*
Üye No : 293
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 12191
Mesaj Sayısı : 28 687
Karizma = 11179


paylaşım için teşekkürler emeğine sağlık..
Yanıtla #4
« : Nisan 20, 2008, 12:06:01 ÖS »

Sahin07
*
Üye No : 3786
Yaş : 38
Nerden : Antalya
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 408
Mesaj Sayısı : 2 252
Karizma = 1453


emeğine sağlık çok güzel

Ah!Mümkün olsa
savaştan barış
barıştan insan yapardım
acıdan sevinç
sevinçten umut
umuttan dostluk yapardım
kurşun yerine çocuklara
her sabah şiir atardım.
Yanıtla #5
« : Nisan 20, 2008, 12:06:38 ÖS »
Avatar Yok

Musty*
*
Üye No : 2609
Yaş : 32
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 2624
Mesaj Sayısı : 16 848
Karizma = 1552


Emeqine saqLık

Y.
Yanıtla #6
« : Nisan 21, 2008, 09:43:42 ÖS »

Lady32
*
Üye No : 3262
Yaş : 37
Nerden : Isparta
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 134
Mesaj Sayısı : 3 585
Karizma = 54


Paylasim Icin Sağol.
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Lozan'ın Gizli Maddeleri.
Tarih
Honey_Face 0 738 Son Mesaj Aralık 06, 2012, 04:59:12 ÖS
Gönderen : Honey_Face
Potsdam Konferansı
Yabancı Tarih
Asortik Hatun 0 755 Son Mesaj Aralık 20, 2012, 03:38:02 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun
1919 Paris Barış Konferansı
Dünya Tarihi
Asortik Hatun 0 903 Son Mesaj Mayıs 12, 2013, 11:13:25 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun
Bilinmeyen Lozan - Taha Akyol
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 1114 Son Mesaj Ocak 10, 2014, 10:25:23 ÖS
Gönderen : sanane_61
Lozan ’ın 91 ’inci Yılı Unutulmadı
Güncel Haberler
imge34 0 911 Son Mesaj Temmuz 25, 2014, 09:57:59 ÖÖ
Gönderen : imge34


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular