|
|
|
Fuzûlî, Kays'ın bütün aşkını yüreğine yükleyip hasret çadırında sevda çilesini doldurttuğu Leyla'ya bir gece muma hitaben şöyle dedirtir:
Gel ey gözü bağlı, bağrı dağlı; başı karalı, ayağı bağlı!
Gel seninle ikimiz hem-nefes olalım ve yanan bağrının sırlarını söyleşelim.
Nedir seni bunca ağlatan dert ve benzini sarartıp içini kavuran elem?
Baştan ayağa nedir bu yanmak? Durmadan gönül derdine boyanmak?
Aslın ne olaki; hayat suyun ateşten yaratılıptır?
Her an yangınlardasın; hem ateşe boğuluyorsun, aynı anda hem suya!
Ey seher kuşu, ne sihirler yapmaktasın ki, ateşin suyundan daha keskindir?
İşte vefada ben sana benzemekteyim; hatta belki vefam senden nice kat ziyadedir.
Çünkü ey kalbi eriyen, sen her gece yanıyorsun; bense her gece ve gündüz yanıyor ve eriyorum.
Üstelik sende ah etmek te yoktur ama bende var!
Senin için ne hoştur meclislerde yaşlar döküp içindekileri açığa vurmak.
Üstelik senin gönlündeki, dilindedir daim.
Ya ben ne yapayım, ney gibi inleyip dururken?
Ben öyle her olur olmaz ile yoldaşlık edemem; başımı kesseler, sırrımı söylemem.
Şimdi sana söyleyecek olsam derdimi, dayanamazsın, yanmaktan helâk olursun.
İçin için yanan bu sırra benim gönlüm bile zor dayanırken, onu sana söyleyecek olsam ahımın ateşiyle kül olmaz mısın sanıyorsun?
Bu vakitler, yanılıp yenildim de bu derdi o dildara söyledim. Ne çare bana yoldaş olmadı.
Bu derde dayanamayıp sahralara düştü, kaçtı, uzaklaştı gitti.
Onun için şimdi acılarımı senin yanında da açmayayım ki, sen de tıpkı o sevgili gibi kaçıp gitme benden. LEYLA MECNUN HİKÂYESİ ÖZET
Zengin bir Arap emirinin yıllar sonra olan oğlu Kays, Büyüyüp okula giderken, sınıf arkadaşı olan Leyla’yla birbirine âşık olurlar. Bu aşk sonucunda Kays Mecnun(cinli) olup çöle düşer, Babası onu Kâbe’ye götürür ama Mecnun orada Allahtan kendisini aşk acısından kurtarmaması için dua eder; duası kabul olur.
Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ meni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüda meni
Tanrım! Beni aşkın belasıyla dost eyle; bir an olsun aşkın belâsından ayrı düşürme beni
Az eyleme inayetini ehl-i derdden Ya'ni ki çoh belâlara kıl mübtelâ meni
Dert çekenlerden yardımını, iyiliğini esirgeme; yani beni pek çok belâlara tiryaki yap.
Oldukça men götürme belâdan irâdetüm Men isterem belâyı çü ister belâ meni
Ben var oldukça belâ isteğimi içimden eksik etme; çünkü ben belâyı isterim, belâ da beni ister.
Temkinimi belâ-yı muhabbetde kılma süst Tâ dost ta'n edüp demeye bî-vefâ meni
Aşk belâsına ağırbaşlılıkla katlanışımı bozma; sonra dostum beni ayıplayıp, bana vefasız demesin.
Gitdükçe hüsnin eyle ziyâde nigârumun Geldükçe derdine beter et mübtelâ meni
Gittikçe sevgilinin güzelliğini daha da arttır. Her geldiğinde böyle daha güzel olduğunu göstererek, beni onun derdine daha beter tutkun yap.
Ben kandan u mülâzemet-i itibâr ücâh Kıl kaabil-saâdet-i fakr u fena meni
Ben kim, dünyâ varlığına, büyüklüğe özenip bağlanmak nerede? Beni yoksulluğun ve yok olmanın mutluluğunu kabullenir bir insan yap.
Öyle zaîf kıl temimi firkatinde kim Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ meni
Onun ayrılığında vücûdumu öyle zayıflat ki, sabah yeli beni savurabilsin, götürüp ona kavuştursun.
Nahvet kilup nasîb Fuzûlî kimi mana Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak bana meni
Tanrım! Fuzûlî gibi bana gururu, kibiri nasip edip beni benliğime tutsak etme.
Bir aşk delisi olarak, yaban hayvanlarıyla birlikte çölde yaşamaya devam eder. Bir Arap beyi Mecnun’un durumundan etkilenir. Leyla ile Mecnun’u kavuşturmak için, Leyla’nın Kabilesine savaş açar. Mecnun ise bu savaşta sadece Leyla’nın tarafı yenilmesin diye Allah’a dua eder; duası kabul olur. Zamanla Leyla evlenir. Ama kocasına kendisine dokunursa, kendisine ta çocukluğundan bu yana âşık olan cin tarafından çarpılarak öleceklerini söyler. Mecnun’un bedduaları tutar ve Leyla’nın kocası ölür. Sonra Çölde ikisi karşılaşırlar ama Mecnun onu tanıyamaz. Artık aşka âşıktır, Leyla’nın cismi önemini kaybetmiştir Mecnun’da, Leyla, içinde yaşadığı bir evren olmuştur. Sonuçta Leyla geri dönüp bir süre sonra da ölür. Onun mezarını ziyaret eden MECNUN DA orada ölünce, aynı mezara gömerler. Leyla ve Mecnunun bu ortak mezarı âşıkların bir tür türbesi olmuştur.
|