0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33  (Okunma Sayısı: 945 Kere Okundu.)
« : Ekim 31, 2008, 10:31:33 ÖÖ »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


057-HADİD SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM



[057.001] Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
[057.002] Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, her şeye güç yetirendir.
[057.003] O, Evveldir Ahirdir, Zahirdir, Bâtındır. O, her şeyi bilendir.
[057.004] Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Siz, her nerede iseniz, O sizinle beraberdir. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.
[057.005] Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. (Sonunda bütün) işler Allah'a döndürülür.
[057.006] Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. O, göğüslerin özünde (saklı) olanı bilendir.
[057.007] Allah'a ve Rasulü'ne iman edin. Size harcama yetkisi verdiği şeylerden infak edin ki sizi onların üzerinde halifeler kıldı. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlar için büyük bir ecir vardır.
[057.008] Size ne oluyor ki, Rasul sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp-dururken Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü'min iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin) .
[057.009] Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir.
[057.010] Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va'detmiştir. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.
[057.011] Allah'a güzel bir borç verecek olan kimdir? Artık Allah, bunu kendisi için kat kat arttırır. Onun için 'oldukça üstün ve onurlu (kerim) ' bir ecir vardır.
[057.012] O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşar iken görürsünüz. «Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar olarak altından ırmaklar akan Cennetlerdir.» İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur.
[057.013] O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman etmekte olanlara derler ki: «(Ne olur) Bize bir göz atın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım.» Onlara: «Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmağa çalışın» denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında da o yönden azab vardır.
[057.014] (Münafıklar) Onlara seslenirler: «Biz sizlerle birlikte değil miydik?» Derler ki: «Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz; (Allah'a ve İslâm'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldatıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca bizden görünerek) aldatmış oldu.»
[057.015] Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve küfretmekte olanlardan da. Barınma yeriniz ateştir, sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir.
[057.016] İman etmekte olanların, Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin 'saygı dolu bir korku ile yumuşaması zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu da fasık olanlardı.
[057.017] Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat vermektedir. Şüphesiz biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık.
[057.018] Gerçek şu ki, sadaka veren erkekleri ile sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve 'üstün ve onurlu (kerim) ' olan ecir de onlarındır.
[057.019] Allah'a ve O'nun Resulüne iman edenler; İşte onlar Rableri katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid) lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. Küfredip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da Cehennem halkıdır.
[057.020] Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kâfirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnudluk (rıza) da vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.
[057.021] Rabbinizden olan bir mağfirete (erişmek) ve Cennete (kavuşmak için) 'çaba gösterip-yarışın,' ki (o Cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah'a ve O'nun Resulüne iman etmekte olanlar için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.
[057.022] Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılmış) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır.
[057.023] Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
[057.024] Ki onlar, cimrilik ederler ve insanlara da cimriliği emreder (önerir) ler. Her kim yüz çevirirse, artık şüphesiz Allah, ganiy (hiç bir şeye muhtaç olmayan), Hamîd (övülmeye layık olan) O'dur.
[057.025] Andolsun, biz peygamberlerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, kendisine ve peygamberlerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın) . Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.
[057.026] Andolsun, biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
[057.027] Sonra onların izleri üzerinde peygamberlerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, biz onlara (uyulması gerekli bir yaşama biçimi) yazmadık. Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
[057.028] Ey iman edenler, Allah'tan sakınıp-korkun ve O'nun Resulüne iman edin, size kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
[057.029] Öyle ki, Kitab Ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) Allah'ın fazlından hiç bir şeye 'güç yetirip-sahip olmadıklarını' ve fazlın muhakkak Allah'ın elinde olduğunu, onu dilediğine verdiğini bilip-öğrensin. Allah, büyük fazl (üstün lütuf ve ihsan) sahibidir.
058-MÜCADİLE SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM



[058.001] Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan (kadın) ın sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.
[058.002] Sizden kadınlarına «zıhar»da bulunanlar (eşlerini annelerinin sırtına benzetenler bilsinler ki kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söylemektedirler. Gerçekten Allah, çok affeden, çok bağışlayandır.
[058.003] Kadınlarına «zıhar»da bulunanlar, sonra da söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.
[058.004] Ancak buna (imkân) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir) ; buna da güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah'a O'nun Resulüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kâfirler içinse acı bir azab vardır.
[058.005] Gerçekten Allah'a ve Resulüne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymağa kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azab vardır.
[058.006] Allah, onların hepsini dirilteceği gün, onlara neler yapmakta olduklarını haber verecektir. Allah, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır, onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, her şeye şahid olandır.
[058.007] Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç-kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yapmakta olduklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Hiç şüphe yok Allah, her şeyi bilendir.
[058.008] 'Gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmaları'ndan men edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı (aralarında) fısıldaşmak olanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selâmlamadığı biçimde selâmlıyorlar. Ve kendi kendilerine: «Söylemekte olduklarımız dolayısıyla Allah bize azab etse ya.» derler. Onlara cehennem yeter, oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.
[058.009] Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; birr (iyiliği) ve takvayı konuşun ve kendi huzurunda toplanacağınız Allah'tan sakınıp-korkun.
[058.010] Şüphesiz 'gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmaları,' iman etmekte olanları üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler) dandır. Oysa Allah'ın izni olmaksızın o, onlara hiç bir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.
[058.011] Ey iman edenler, size meclislerde «Yer açın» dendiği zaman, siz de yer açın; Allah da size genişlik versin. Size: «Kalkın» denildiği zaman da kalkın. Allah, sizden iman etmekte olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.
[058.012] Ey iman edenler, peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkân) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

[058.013] Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden ürküntü mü duydunuz? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a ve O'nun Resulüne itaat edin Allah, yapmakta oldularınızdan haberdar olandır.
[058.014] Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmekte olanları görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne de onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin etmektedirler.
[058.015] Allah, onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Doğrusu onların yapmakta oldukları ne kötüdür.
[058.016] Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah'ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azab vardır.
[058.017] Ne malları, ne çocukları onlara Allah'a karşı hiç bir şeyle bir yarar sağlayamaz. Onlar, ateşin halkıdır, içinde ebedi olarak kalıcıdırlar.
[058.018] Onların tümünü Allah'ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O'na da yemin edeceklerdir ve kendilerinden bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.
[058.019] Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle de onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
[058.020] Hiç şüphesiz Allah'a ve Resulüne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendiler sınır koymağa kalkışmakta) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.
[058.021] Allah, yazmıştır: «Andolsun, ben galip geleceğim ve peygamberlerim de.» Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.
[058.022] Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavim (topluluk) bulamazsın ki, onlar Allah'a ve Rasulüne karşı başkaldıran kimselere bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, isterse babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda ebedi olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
059-HAŞR SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM



[059.001] Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
[059.002] Kitap Ehlinden küfredenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah('ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku salıverdi; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahibleri ibret alın.
[059.003] Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azablandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır.
[059.004] Bu, onların Allah'a ve O'nun Resulüne karşı 'başkaldırıp ayrılık çıkarmaları' dolayısıyladır. Kim Allah'a karşı başkaldırıp-ayrılık çıkarırsa, muhakkak Allah cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır.
[059.005] Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik neyi bırakmışsanız, (bu) Allah'ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir.
[059.006] Onlardan Allah'ın peygamberine verdiği «fey'e» gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, kendi elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, her şeye güç yetirendir.
[059.007] Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından peygamberine verdiği fey, Allah'a, peygambere, (peygamberle) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Peygamber size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan sakınıp-korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır.
[059.008] (Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resulüne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.
[059.009] Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.
[059.010] Bir de onlardan sonra geleNler, derler ki: «Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.»
[059.011] Münafıklık etmekte olanları görmüyor musun ki, onlar, Kitap Ehlinden küfre sapan kardeşlerine derler ki: «Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) sürülüp-çıkarılacak olursanız, biz de sizlerle birlikte mutlaka çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiç bir zaman itaat etmeyiz.» Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz.» Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar.
[059.012] Andolsun, onlar sürülüp çıkarılacak olurlarsa, kendileri onlarla birlikte çıkmazlar. Onlara karşı savaşılırsa da kendilerine yardımda bulunmazlar; yardım etseler bile (arkalarına) dönüp-kaçarlar. Sonra kendilerine yardım edilmez.
[059.013] Herhalde onların içlerinde 'dehşet ve yılgınlık bakımından' siz, Allah'tan (O'na karşı duydukları dehşetten) daha çetinsiniz. Bu, gerçekten onların 'derin bir kavrayışa sahip olmamaları' dolayısıyla böyledir.
[059.014] Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, gerçekten onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.
[059.015] Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. Onlar için acı bir azab vardır.
[059.016] Şeytanın da durumu gibi; çünkü insana «Küfret» dedi, o da küfre sapınca: «Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım» dedi.
[059.017] Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de ebedi olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur.
[059.018] Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının. Herkes yarın için neyi takdim edip-gönderdiğine baksın. Allah'tan korkup-sakının. Hiç şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.
[059.019] Ve kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir.
[059.020] Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.'
[059.021] Şayet biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, andolsun onu Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. İşte biz, belki düşünürler diye, insanlara örnekleri böyle vermekteyiz.
[059.022] O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da, müşahede edilebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur.
[059.023] O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir (bütün mülkün sahibidir) . Kuddûs'tur; Selam'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk koşmakta olduklarından çok yücedir.
[059.024] O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.a
« Son Düzenleme: Ekim 31, 2008, 10:31:48 ÖÖ Gönderen : Hipokondriyak »

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33
« Posted on: Mart 28, 2024, 03:24:20 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 e-book, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 programı, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 oyunları, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 e-kitap, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 download, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 hikayeleri, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 resimleri, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 haberleri, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 yükle, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 videosu, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 şarkı sözleri, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 msn, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 hileleri, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 scripti, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 filmi, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 ödevleri, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 yemek tarifleri, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 driverları, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 smf, Kura'an'ın Türkçesi (meal) Mevdudi... 33 gsm
Yanıtla #1
« : Aralık 25, 2008, 05:20:13 ÖS »

MaViSh
*
Üye No : 3490
Yaş : 32
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 777
Mesaj Sayısı : 8 087
Karizma = 16200


paylaşım için sağol

Ne Ağlayacak Kadar Günahkarım...
Ne Göklere Çıkabilecek Kadar Masum...


Ne Geçmişte Yaşadıklarımdan Huzursuzum...
Ne Şu An Yaptıklarımdan Mutlu...


Sırlar İçinde Bir Dünyam Var Birde
Sen Varsın İçinde...


Ne Seni Kaybedecek Kadar Cesurum...
Ne De Seni Kazanacak Kadar Güçlü...
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular