Sylvia DAY - Günaha Davet / YORUM
Tanıtım Bülteninden
Baskılara tüm gücüyle karşı koyan genç bir kadın
Yedi yıl önce, düğün arifesindeki narin Leydi Jessica Sheffield hiçbir masum genç kızın hayal edemeyeceği kadar ateşli bir manzaraya tanık olur. Şaşkına düşen ancak tuhaf bir şekilde heyecanlanan genç kadın, skandallarla dolu Alistair Caulfield hakkındaki sessizliğini koruyarak evliliğine adım atar. Ancak Caulfield’ın cazibesi genç kadının hayalinde ateş gibi yanarak en yasak rüyalarını süslemeye devam eder.
Kalbini aşka açmaktan korkmayan genç bir erkek
Alistair, gözlerinde tutkunun ateşi yanan bu ciddi genç kızın cazibesinden kaçarak uzaklara gider. Ancak yıllar sonra Jessica denizaşırı bir yolculuk için genç adamın gemisine adım attığında, yedi yıldır bastırdıkları arzularının esiri olurlar. Eğer bu tutkuya teslim olurlarsa, birbirlerine kapılıp gideceklerdir...
Erotik, kışkırtıcı ve reddedilemeyecek bir davet
“Sylvia Day kitabında sempatik karakterler yaratıp ustaca bir kurguyla bezemiş. Cüretkâr ve açık aşk sahneleriyle süslü bir kitap!”
Publishers Weekly
“Akıcı üslubu, harika karakterleri ve ilgi çekici sahneleriyle,
ateşli ve seksi bir roman…”
Romantic Times
Naçizane Yorumum
Sylvia Day' in kaleminden daha önce hiç okumadım ki bunda en yakın arkadaşımın katkısı büyüktür. Zira yazarın ' Sana Soyundum ' adlı kitabı herkes tarafından tavsiye edilirken arkadaşım beğenmemiş ve beni de kitabı almaktan alıkoymuştu.
Günaha Davet adlı kitaba tamamen şans eseri denk geldim. Aslında kitabı almamda ki tek etken erkek karakterin ismiydi. Alistair ismine çok çok farklı boyutlarda bir düşkünlüğüm vardır ve elimden gelse bu ismin geçtiği her kitabı edineceğim - adamları da alıkoyuyorum tabi ki- . Kitapçım da alışveriş yaparken öylesine bir arka kapağında ki yazıya bakayım deyip elimi uzatıp ismi görmemle otomatik olarak kitapla aramızda bir bağ oluştu.
Kitaba başlarken çok çok büyük beklentilerim olduğu söylenemezdi. Ama kitabı okumamla fikrim değişti en azından historial alanında Sylvia Day kaleminin kötü olmadığını bana kanıtlamış oldu.
Bayan karakterimiz Jessica sarışın , beyaz tenli ve gri gözlü bir hatun.
Erkek karekterimiz Alistair ise - ahhh ahhhhhhh ismini andıkça bile bir fena oluyorum.- Kömür karası saçları, lacivert gözleri, etkileyici vücudu - mükemmel kalçalar ve omuzlar ve karın kasları ve ve ve... - olan etrafındaki tüm kadınlar tarafından arzulanan bir mükemmellik abidesi.
Klişelerin aksine bu ikili bir balo salonunda karşılaşmıyorlar. Birbirlerine kur yapma gibi şansları uzun süre hiç olmuyor diyebilirim zira Jessica zaten nişanlı. Alistairde ondan 2 yaş küçük bir hovarda diyebiliriz - o zamanlar tabi ki sonra herif bir başarılı oluyor ki anlatamam.
Düğününden önceki gece Jessica nın şahit olacağı bir sahne onun hayatını değiştirir. Arzu nedir tadar. Ona zorla öğretilen kuralların aksine özgürlüğün çekici yanları gözüne batar ama elden ne gelir. Evlenir ve kocasıyla mutlu bir 6 küsür yıl geçirse de o gece tanık olduğu olay hiçbir zaman aklının köşesinden çıkmaz.
Jessica rahmetli eşinin ona miras bıraktığı çiftliğe gitmek için deniz aşırı - deniz dediğime bakmayın okyanus okyanus- bir yolculuk yapacaktır. Şansa ! bakın ki bu yolculuk Alistair in gemisiyle olacaktır. Daha İngiltereye yeni ayak bastığı halde Alistair bu yolculuğun üstüne balıklama atlar çünkü 7 yıldır zihninin köşesinde duran onu hiçbir şekilde rahat bırakmayan Jessicayla başbaşa geçireceği upuzun bir yolculuk onun için kaçınılmaz bir fırsattır. Böylelikle herifim - bakmayın siz onun Jessicayı seçtiğine beni görmedi henüz- Jessicayı baştan çıkarıp kendi arzularına dem vurabilecekti.
Velhasıla kelam bunlar yolculuğa çıktı. Alistair kafasına koyduğunu yaptı ve hatunu baştan çıkardı. Seviştikçe seviştiler. Adam ayaklı afrodizyak ona bakıpta sevişmeyi istememek mümkün değil zaten öyle ilah gibi bir herif.
Kitabın sonu....... - sonunu söylersem anlamı kalmaz şimdi ama ne olduğunu az çok tahmin edersiniz artık.-
Kısacası gerçekten okunabilecek türde bir kitap. Bir historial delisi olarak ben sevdim. 5/ 3.5 luk bir puanla raftaki yerini aldı.