Tiffany'de Kahvaltı: Truman Capote - Yıllardır filmini kitabını okumadan izlemek istememiştim ve şimdi yıllardır bu kitabı neden okumak için beklettiğimi bilmiyorum... O kadar etkileyiciydi ki.. Hiç bitmesin, Holly hiç susmasın istedim. Deli dolu, çılgın bir karakter. Ama o Holly'i öyle çok sevdim ki döşenen harflerin arasından canlanıp karşımda oturmasını ve benimle de öyle konuşmasını çok istedim.. İnsanın içinde farklı duygular uyandıran, güzel bir kitap. Tavsiye ederim

Yıldırım Nikahı: Cathy Maxwell - Kitap fena değildi ama yazarın yaklaşımı zayıftı. Duygusallığı, bu tür kitapların vazgeçilmezi olan o romantizmi ben hissedemedim hiç. Yanarım yanarım o kadar sayfa okudum kızın abisinin yaptıklarının yanına kar kalmasına yanarım. İki tarafta birbirine yalan söylemişken, erkek karakterin sanki masum sanki kendisiymiş gibi kızla öyle konuşmasını da hiç sevmedim. Bu türde yazılan daha başarılı kitaplar var, o yüzden bunu tavsiye eder miyim.. Sanmıyorum.

Tepeden Tırnağa: Laura Reese - Yoruma başlamadan önce şunu söylemeden geçemeyeceğim kadınların kendilerini bu kadar aşağılatmalarına dayanamıyorum. Bunu grinin elli tonu serisini okurkende, 80 Gün serisini okurkende hissetmiştim, bu kitapta da aynısı geçerli. Onun haricinde aslında hikaye fena değildi. Özellikle M. ile ilgili şeyleri okurken çıldırıyorsunuz ama allahtan yazar yaptıkları şeyleri detaylandırmamış çoğu yerde bu yüzden okurken çokta sıkıntı çekmiyorsunuz. Okunması gerçektende kolay bir kitap değil, çoğu yerde sizi geriyor. Franny'de üzülüyorsunuz, Nora'ya bazı yerlerde kızıp bazı yerlerde sarılmak istiyorsunuz. Doğrusunu isterseniz bu kitaptaki hiçbir karakteri sevmedim. Ve M. tanrım okuduğum en nefret edilesice, en sadist karakter! Bu kitabı okumanızı önerir miyim? Hayır! Ama okuduğunuz kitapların çizgisinden sapıp kafanızı karıştıracak, sizi delirtecek bir kitap arıyorsanız o halde okuyun. Ve sonunu Nietzsche'nin sözü ile bitirmesi de gönlümde yer etti  Puanım 5 üzerinden 3.5 Bir de kitapa bence +18 değil, +25 falan eklenmeli...