kişisel gelişim makaleleri - geçim derdi - geçim sıkıntısı
Bir şehrin ekonomik parametreleri ya da yaşamsal olanakları ile düşünsel parametreleri birbiriyle ilişkili midir? Her toplum, kendisine özgü/kendisinin yarattığı “geçim”, “yaşam” ve “düşünce” biçimleriyle ilişkilidir. Ve bu biçimlerin üreticisidir. Her çağın düşünce insanları, düşünce kurumları da o çağın yaşam ve geçim biçimleriyle ortaya çıkar.

 Siz bir toplum olarak nasıl düşünüyor, yaşıyor ve geçiniyorsanız; şehriniz, parklarınız, okullarınız da (iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru ya da yanlış) bu yönde bir etkileşimin sonucu olarak ortaya çıkar.

 Kuşkusuz anlatacaklarım bu kadar tek yönlü değildir. Çevrenizdeki biçimler de olumlu ya da olumsuz sizi etkilemektedir. Kısacası etkileşim karşılıklıdır. Yaşam kaliteniz ve sağlığınız da ekonomik, düşünsel anlamda bir seviyeye ulaşmanızla ilgili öncelikli kavramlardır. Bu kavramları birbirinden ayırmamız bu nedenle mümkün değildir.

 Bu etkileşimin farkında olduğumuzda topluma kazandırabileceğimiz olumlu değişimlerin ve gelişmelerin neler olabileceğini hayal bile edemeyiz. Bu farkındalığı arttıracak düşünsel kurumlara ihtiyacımız olduğunu ve toplumsal olarak düşünsel kurumları üretme gayretimizin tatmin edici olmadığını söylemeliyim. Yaşadığımız yerin/toplumun kurumsallaşmış bir alt yapıya sahip olması, çağımızın gerçekleriyle artık görmezden gelemeyeceğimiz bir boyuttadır. Görmemiz gereken de sürdürülebilir bir kültürel kalkınma için düşünsel anlamda hamleler gerçekleştirmekten daha çok eylemsel hamlelere ihtiyaç olduğudur.

 Kültürel kalkınma planımız da bu konuyla bağdaşık şekillerde çıkar:

 Yaşam alanlarımıza düşünceyi ve üretimi katmak,
 Düşünce alanlarımıza yaşam biçimlerini ve üretimi katmak,
 Üretim alanlarımıza yaşam ve düşünce biçimlerini katmak.

“Söz ve güç, birinin arzusunun diğerinin fethinde gerçekleşeceği ilişkiler kurar.”

M. Fatih Hanoğlu