Kediler Somali'den Anlamaz ( Lütfen Sonuna Kadar Okuyun )

KEDİLER SOMALİ’DEN ANLAMAZ

   -Somali nerdedir?
   -Afrika’da.
   -Niye insanlar ölüyor orda?
   -Suları ve yemekleri yokmuş.
   -Fazladan suyu ve yemeği olanlar onlara versin o zaman.
   -Çok uzak kızım. Kim gidecek oralara.
   -Ama gitmezsek ölmeye devam edecekler.
   -Hadi kızım artık uyu.
   (Aradan dakikalar geçiyor.)
   -Anne uyuyamıyorum. Belki de bana uyu dedikten sonra açlıktan bir kişi daha ölmüştür. Belki de o ölenin annesi de ölmüştür. Belki de bizi bekleye bekleye ölemeye devam edeceklerdir.
   -Sen daha küçüksün bu konuları düşünmek için. Büyüklerimiz tedbirleri alıyordur. Artık uyu kızım. Ne gelir ki elinden, harap etme kendini uyu artık.
   -Uyuyamıyorum anne. Acaba ölen o çocukların yanında anneleri var mıdır? Uyuması için ısrar eden var mıdır? Acaba açlıktan uykuları gelir mi onların?
   (Anne dayanamaz ve B planını devreye sokar)
   -Bir varmış, bir yokmuş. Zamanın birinde bir kedi ile bir tavşan arkadaş olmuş…
   -Yemekleri var mıymış?
   -Sözümü kesme. Beraber eğlenmeye karar vermişler. Parkta uzunu uzun oynamışlar.
   -Susamamışlar mı? Suları var mıymış?
   -Sus ve devamını dinle kızım. Eğlenmenin zevkiyle yorgun argın evlerine gitmişler. Yataklarına yatmışlar ve hemen uyumuşlar.
   -Anneleri uyumaları için onlar da masal anlatmış mı anne?
   -Tabii anlatmışlar kızım. Ama onlar masal biter bitmez uyumuşlar.
   -Peki anne onlar da benim gibi Somali’deki çocukları annelerine sormamışlar mı?
   -Onlar hayvan kızım, nerden bilecekler Somali nedir? Çocuk ne demektir? Hadi uyu uyu….
   Çocuk gerçekten uyur. Ama içine sinmemiştir susuz ve aç ölen çocuklar. Onlara yardım edememek onun uykularını bölmeye başlamış. Artık rüyalarında oralara gitmeye başlamış. Bir taraftan su bir taraftan yemek servisi yapmaya başlamış Somalili çocuklara, rüyasında. Büyük bir zevk almaktadır. Ancak nefes alışverişi sıklaşınca annesi kızını dürterek uyandırır.
   -Pınar… Pınaaar… Kızııım. Sakin ol… Ne oldu sana… Kalk bakalım… Ateşin çıkmış…
   (çocuk annesinin bağrışmalarıyla uyanır.)
   -Ne güzel, Somali’de yemek dağıtıyordum. Niye uyandırdın beni anne? Sıkıntıdan uyuyamadım kızdın. Rüyamdaki insanlık görevimi yapmama izin vermedin, uyandırdın. Babamla sen de rahat rahat uyumaya devam ediyorsunuz. Kedi ile tavşandan ne farkımız kaldı anne. Bırak beni uyuyayım. Uyuyayım da yemek verdiğim çocuklara su vereceğim. Sonra da oynayacağız, o siyah çocuklarla.
   (Anne, yüreğinden vurulmuştur. Ağladığını Pınar’a fark ettirmemeye çalışır. Bir taraftan eşi Mustafa bey’i uyandırır. Durumu ona da anlatır. Sahur vakti gelmiştir. Yemek hazırlanır. Hiçbiri yiyemez. Sofranın kenarında kalakalmışlardır.)

   “-Komşusu açken, tok yatan bizden değildir.”
   “-Komşunun karnı ağrıdığında, sen karnını ovmaya başla.”
   Bu dünya’da imtihan kazanmak çok zor, be birader. Ne mutlu kedi ile tavşana.
   “Hadi uyu uyu… “
   “İşine bak kuzum, sen kim Somali’yi hayal etmek kim?”
   “Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya,
   Bin bir başlı kartalı, nasıl taşır kanarya.”
   Gel de insanlığınla gurur duy!
   Utanmadan 8 çeşit yemek için iftarı bekle!
   Moralini sıkı tutmak için televizyonu da kapat!
   Dar geliyor bu dünya, be birader. Artık dünya içime sığmıyor. Yoksa ben mi dünyanın içine sığamıyorum? Sıcak akşamlarda serin klimaların altında teravih kılarak uçacağını zannedecek kadar tavşanlaşmışım gibi geliyor bana. Yediklerimi de bu bahane ile sindiriyorum. Teravihten sonra bir soda da içince biraz daha rahatlayacağım. Sonra birkaç çay içeceğim. 9 çeşit sahur yemeklerinden yemek için eve geçelim.
   İnsan olmak ne zor iş imiş, Allah aşkına.

Muhammet MARAP