|
|
|
1. KAS SİSTEMİ Kaslar ve kasların biraraya getirdiği sistem, hareket apereyinin aktif bölümünü oluştururlar. Bunlar kontraksiyon yapabilme ve uzama yeteneğine sahip organlardır. Bir eklemde ortaya çıkan hareket, bu eklem ile ilişkili olan kasların, eklem eksenine göre olan konumlarına ve tutunma yerlerindeki sonuç kirişlerinin durumuna göre oluşur. Genel olarak, bir kemik yapı üzerinden sağlam kirişler ile başlayan kaslar, diğer bir kemik üzerinde sonuç kirişleri ile sonlanırlar. Ancak bazı kaslardaki başlangıç liflerinin, sağlam oluşmuş kirişsi yapılardan (aponevroz) başlayıp, buna benzer yapıdaki oluşumlar üzerinde ve hatta deri altında sonlandıkları görülür. Canlı vücutta kasın rengi, kan dolaşımından dolayı koyu kahverengi-kırmızı olarak görülür. Bir vücut ağırlığının yaklaşık olarak 1/3'ünü kaslar oluşturur. İskelet kasları, insanın isteği dahilinde fonksiyon görürler. Buna karşılık genellikle iç organların ve damarların duvarı içinde yer alan kaslar ise, düz kas grubuna girerler ve irade dışında fonksiyon görürler. Bir büyük kas kütlesini oluşturan kas lifleri arasındaki bağ dokusu boşlukları, damar ve sinirler tarafından doldurulur. Bağ dokusundan oluşmuş ince bir örtü ile sarılmış kas lifleri, primer kas demetlerini oluştururlar. Bu demetlerin biraraya gelişleri ile de, sekonder kas demetleri ortaya çıkar. Bu şekilde, yanyana ve biraraya gelen kas demetleri, bütün olarak bir kasın oluşmasını sağlar. Herbir kas veya yanyana birkaç kastan oluşan kas grubu, tekrar ince bir bağ dokusu örtüsü ile sarılmış durumdadır. Bu örtüye "fascia" adı verilir. Fakat bazı kasların bu tür örtüleri yoktur. Bu kaslar, doğrudan kemik üzerinden başlayan liflerden oluşurlar ve liflerin sonuçlanmaları da çoğu defa ya kemik üzerinde veya hemen deri altındadır. Kaslar genel olarak gözlendiklerinde, bunların değişik şekillere sahip oldukları görülür. Herbir kas, bir başlagıç ve bir de sonlama ucuna sahiptir. Kaslar, uçlarda sağlam yapıdaki kirişler aracılığı ile kemiklere tutunmuştur. Bir hareketi beraberce ortaya koyan ve hatta bazen de, hareketi kuvvetlendiren kas grubundaki kasların hepsi birbirlerinin "sinergisti" olarak tarif edilir. Buna karşılık, bir ekleme göre birbirlerine ters olarak fonksiyon oluşturan kaslara ise "antegonist" kaslar denir. Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki, ortak bir harekette, sinergist ve antegonist kaslar birbirleri ile koordineli bir şekilde çalışırlar. Kaslar morfolojik yapıları ile de birbirlerinden ayrılırlar. Bir, iki ve üç başlı kaslar olduğu gibi, bir veya iki karınlı kaslar da vardır. İğ şeklide, yuvarlak (boşlukları çevreleyen) ve tavuk teleği şeklindeki kaslar, insan vücudunun değişik yerlerinde bulunurlar. Kaslar histolojik (ince) yapı olarak; çizgili kaslar, düz kaslar ve bunların dışında kalp kası adı altında üçüncü bir tip halinde tarif edilirler. İnsan isteği dahilinde fonksiyon gören kaslara, aynı zamanda iskelet kasları da denir. Bunlar çizgili kasları oluştururlar. Genellikle iç organların ve kan damarlarının duvar yapısı içinde bulunan kaslar ise düz kaslardır ve istek dışında otonom sinir sistemi tarafından uyarılarak fonksiyon görürler. Bu iki kas tipinin dışında iskelet kasları yapısında olan, fakat otonom sinir sistemi tarafından uyarılan kas çeşiti ise, kalp kası olarak adlandırılır. Çizgili kaslar çabuk kasılıp, çabuk yorulurlar. Düz kaslar ise uzun zaman içinde kasılırlar ve uzun zaman çalışırlar. İskelet kaslarının iki görevi vardır. Birincisi, iskelet bölümlerinin hareketini sağlamaktır. İkincisi ise, bir hareket sırasında veya vücudun belili bir durumunda bazı bölümlerin stabilitesini sağlarken, diğer bölümlerini de istenilen harekete yöneltmektir. Buna göre, fonksiyon sırasında, kasların bir kısmı hareketleri sağlarken, diğer bir kısmı da stabiliteyi temin eder. Fakat burada ortak olan özellik, kasların tümünün aynı yerden, yani merkezi sinir sisteminden innerve edilmiş olmalarıdır. İskelet kaslarından pekçoğu, genellikle tek bir ekleme göre fonksiyon ortaya koyarlar. Ancak bunlardan bazıları, ikiden fazla ekleme göre de fonksiyoneldirler. Böylece, her iki ekleme göre ayrı ayrı hareketlerin oluşmasını da sağlamış olurlar. Fonksiyon içinde bağımsız olarak çalışan kaslar, genellikle sabit bir noktaya göre kasılarak çalışırlar. Bu sabit noktaya "origo" adı verilir. Hareketli olan diğer sonuç ucu ise kasın "insertio" adı verilen noktasını oluşturur. Kasların tutunmalarına bağlı olarak ortaya koydukları kuvvetlerin aktarılışında, kas-kemik arasında bu insertio bölgesindeki tutunma şekli önemlidir. Bir grubu oluşturan kasların bazı üyeleri, fonksiyon sırasında esas görevi yaparlar. Bunlara birinci hareketçiler adı verilir. Diğerleri ise aynı harekete katılırlar fakat hareketi sadece şekillendirmekle görevlidirler. Çalışan kasların gerçek anlamda ve maksimal seviyede fonksiyon ortaya koymaları için, bunların yanısıra fiksator kaslara da ihtiyaç vardır. Örneğin, üst ekstremitelerin hareketi sırasında, kürek kemiğinin (scapula) vücuda fikse edilmesi gibi. Bir insan vücudunda ortalama olarak, değişik şekil ve büyüklüklerde toplam 400 ün üzerinde kas vardır. Bütün bu kaslar için geçerli olan bir özellik, fonksiyonları ile ilgili olanıdır. Bunagöre, kasların fonksiyonlarının azalmasında veya bu kasları innerve eden sinirlerin görevlerini yapamamaları durumunda, kaslarda küçülme ortaya çıkar (atrophia). Çalışan iyi idmanlı iskelet kaslarında ise, belirli oranlarda büyüme görülür. Bu durum spor yapanlarda açıkça belirgindir. 2. KASLARIN YARDIMCI ELEMANLARI Kaslara yardımcı elemanlara örnek olarak fascia, kiriş, kas kılıfları ve bazı yerlerde lokalize olmuş içi sıvı dolu olan boşluklar (bursa) verilebilir. Beyaz ve parlak olarak görünen kas kirişleri, bazen yuvarlak bir yapı gösterirken, bazen de yassılaşmış olarak bulunurlar. Hatta bu yassılaşma geniş örtüler halinde bile oluşabilir.Kiriş yapılar kemik üzerinde ya kemik örtüsü olan periosta tutunurlar veya direkt olarak kemik yapısı içerisine kadar ilerleyerek "Sharpey" lifleri adı verilen oluşumlar ile bağlantı kurarlar. Kiriş yapılar, ilgili kaslara göre daha ince ve birbirlerine göre paralel düzenlenmiş, kollagen liflerden oluşmuşlardır. Yapılarının özelliğinden dolayı çok kuvvetlidirler. Yaklaşık olarak 1 cm2 lik bir kas kirişi, 5 kg.lık ağırlığı kaldırabilecek güce sahiptir. Hatta genel kural, hiçbir kasın kendi kuvveti ile kendi kirişini koparamayacağıdır. Yukarıda da belirtildiği gibi; kısa, yassı, uzun ve geniş şekilli kas kirişleri vardır. Karın kasları ile ilgili kiriş yapılar "aponevroz" (aponeuros) olarak belirtilir. Her bir kas ve kas grubu, fascia (fasya) adı verilen bir örtü ile her taraftan örtülmüşlerdir. Bu fasya örtüsü bazen oldukça sağlam bir karakter kazanır. Parlak gümüş rengindeki görünüşü ile sanki kirişsi bir yapıya dönüşür. Bu yapılar, kaslar için fonksiyonel öneme sahiptirler. Bazı yerlerde kas fonksiyonları ile ilgili olmak üzere, yol gösterici (yöneltici) kapşonlar oluştururlar. Ayrıca, klinik önemleride vardır. Bir fasya bölgesinde ortaya çıkan iltihabi bir olayda, iltihap etkenleri kapalı bir alan şeklinde olan bu fasya kapşonu içinde kalır ve iltihabın diğer bölgelere gitmesi güçleşir. Eğer herhangi bir şekilde fasya örtüsü yırtılır ve açılırsa, bu bölgeden dışarı yumuşak kas dokusunun çıktığı görülür. Sağlam yapılı aponevrotik kas kılıfları (vegina tendinis) önemli fonksiyonel oluşumlar olarak bu sistem içinde yerlerini alırlar. Herşeyden önce, sağlam yapıları ile kuşatmış oldukları kasları, fonksiyon içerisinde belli eksenlere göre hareket için yönlendirirler (Örneğin M.sartorius'da olduğu gibi). Kaslar ile kirişler arasındaki ilişkiler içinde, içi sıvı dolu kesecikleri de belirtmek gerekir. Bursa synovialis adı verilen bu yapılar, çoğu defa kirişlerin fonksiyonlarını kolaylaştırıcı ve onları koruyucu olarak oluşmuşlardır. 3. KASLARIN SINIFLANDIRILMASI İnsan vücudundaki kaslar, aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir. ■ Gövde kasları ■ Göğüs bölümü kasları ■ Karın bölümü kasları ■ Diaphragma ■ Sırt bölümü kasları ■ Baş bölümü kasları ■ Boyun bölümü kasları ■ Ekstremite kasları ■ Üst ekstremite kasları ■ Alt ekstremite kasları 3.1. Gövde Kasları Gövde iskeleti omurgaların oluşturduğu vertebral kolon, kaburgalar ve önde de göğüs kemiği (sternum) tarafından oluşturulmluş bir bütün olarak ortaya çıkar. Buraya, daha aşağıda pelvis de katılır. Gövde üzerinde yer alan kasların bir kısmı, özel olarak gövdeye ait kaslardır. Diğer bir kısmı ise, ekstremiteler (uzuvlar) ile gövde arasında uzanan kaslardır. Yine bu bölüm içinde, karın ve göğüs boşluklarını ayıran kas yapılı diaphragma ile leğen (pelvis) iskeletini aşağıda kapatan kasları unutmamak gerekir. Gövde üzerinde yer alan pekçok kas, birbirleri ile fonksiyonal bir zincir ilişkisi oluşturarak, kombine hareketler ortaya koyarlar. 3.1.1. Göğüs Bölümü Kasları Bu bölüm içinde yer alan kaslar aşağıdaki gibi iki kısma ayrılarak incelenir. ■ Yüzeyel kaslar ■ M. pectoralis major ■ M. pectoralis minor ■ M. serratus anterior ■ Derin kaslar ■ Mm. intercostales externi ■ Mm. intercostales interni ■ Mm. levatores costarum breves et longi 3.1.1.1. Yüzeyel Kaslar : Yassı ve ince yapılı kaslardır. Geniş alanları kapatırlar. Genellikle gövde ile üst ekstremiteler arasında uzanırlar. M. Pectoralis major : Göğüs ön bölümünü geniş olarak kapatan bir kastır. Bunun lifleri göğüs ön bölümünde köprücük kemiği, hançer kemiği (sternum) ve karın kaslarının sağlam kılıfından başlar (M.ractus abdominis'in kılıfı). Yukarıya ve dışarıya doğru uzanırlar. Kol kemiği (humerus) üzerinde ve proksimal uçta bulunan büyük çıkıntılı kısmın altlarına (crista tuberculi majoris) tutunarak sonlanırlar. Görevi; kolu gövdeye yaklaştırma (adduction) ve kolu içeriye döndürmedir. İlgili siniri; N. pectoralis medialis, N. pectoralis lateralis M. pectoralis minor : Küçük bir kas olup, m.pectoralis major'un altında bulunur. Görevi; clavicula'nın iç ve dış eklemleri üzerine etkilidir. Solunum işinde yardıncı olan bir kastır. İlgili siniri; N.pectoralis medialis, N.pectoralis lateralis. M. serratus anterior : Geniş yaygın ve dişsi çıkıntıları ile karakterize olmuş bir kastır. Göğüs kafesinin yan duvarında yer almıştır. Bunun lifleri, 1.-9. kaburgalardan başlar. Dışa ve yukarıya doğru uzanan kas lifleri, kürek kemiğinin medial kenarına tutunarak sonlanır. Görevi; scapula'yı öne doğru çeker ve bu kemiğin alt köşesini dışa doğru çevirir. Kolun daha yukarıya doğru kaldırılmasında, scapula'nın hareketi için yardımcı olur. İlgili siniri; medulla spinalis'in 5.-7. sağmentlerinden ayrılan sinirlerdir. (N. thoracicus lon-gus). 3.1.1.2. Derin kaslar : Derin kaslar, küçük yapı gösterirler ve birbirleri ile fonksiyonel bir zincir oluştururlar. Özellikle kaburgaların (costae) hareketleri ile ilgilidirler ve kaburgalar arası boşlukları doldururlar. Mm. intercostales externi, nefes almada görevlidir. Mm. intercostales interni, nefes vermede görevlidir. Mm. levatores costarum breves et longi, göğüs kafesinin hareketleri ile görevlidir. İlgili siniri; medulla sipinalis'in thoracal segmentlerinden gelen interkostal sinirlerdir. 3.1.2. Karın Bölümü Kasları Karın boşluğu, göğüs boşluğu gibi değildir. Çünkü, yapısı içerisinde göğüs boşluğunu çevreleyen iskelet elemanlarına benzer oluşumlar bulunmaz. Bu nedenle, iç organların korunması daha zordur. Göğüs boşluğunun duvarlarını oluşturan iskelet elemanlarına karşılık, karın boşluğunun duvarlarını kaslar, kirişler ve aponevrotik örtüler oluşturur. Duvarları oluşturan bu yapıların tonusu ile, iç organlar belirli bir topoğrafik durum kazanır. Karın kaslarının tümünün birlikte kasılmaları ile karın boşluğu küçültülür ve karın organları üzerine yapılan belirli bir basınç; defakasyon, miksiyon ve doğumda önem kazanır. Karın kasları, sırt kasları ile birlikte fonksiyonel bir zincir oluştururlar. Böylece, birlikte ve aynı zamanda çalıştıklarında, pelvis (kalça) ve bacaklar sabit kalmak şartıyla, gövdeyi istenen tarafa çevirebilirler. Karın kasları (başlangıç ve sonlanma yerlerine göre) aşağıda pelvis iskeletini yapan kemiklerin üst kenarlarından başlayıp, yukarıya doğru uzanırlar ve göğüs kafesinin (thorax) alt kenarlarına tutunarak sonlanırlar. Karın kasları, birbirlerine göre durumları ve kılıfları ile ayrı bir özellik ihtiva ederler. Kas kılıflarının ve diğer örtülerin bu özel durumları sonucunda, karın ön duvarı oldukça sağlam ve fonksiyonel bir karakter kazanmıştır. Karın kasları erkekte, aşağıda ve orta çizginin her iki yanında, üreme ile ilgili önemli oluşumların karın boşluğundan dışarı çıkarak, scrotumlara kadar uzanmasına imkan veren bir yapılaşma gösterir. Burada oluşumların geçmesine imkan veren kanallar vardır (canalis inguinalis). Ancak bu kısmın duvar yapısının zayıf ol-ması nedeniyle, burada fıtık olayları meydana gelir (inguinal ve femoral fıtıklar). Karın bölümü kasları aşağıdaki gibi üç ana gruba ayrılarak incelenebilir. ■ Karın ön duvarı kasları ■ M.rectus abdominis ■ M.pyramidalis ■ Karın yan duvarı kasları ■ M.obliguus externus abdominis ■ M.obliguus internus abdominis ■ M.transversus abdominis ■ Karın arka tarafı kasları 3.1.2.1. Karın Ön Duvarı Kasları : Karın ön duvarında bulunan kaslar, birbirlerini üstten kapatan, yassı ve oldukça geniş yapılar şeklinde oluşmuşlardır. Kas liflerinin uzanışları, birbirlerinden değişik yönlerdedir. Böylece, çok çeşitli hareket imkanı sağlayan kinetik fonksiyonel bir kas zinciri oluştururlar. M.rectus abdominis : Orta çizgiye göre her iki yanda yer almış iki uzun kastır. Yukarıda 5.-7. kaburgaların kıkırdak kısımlarından başlar. Aşağıya doğru uzanarak pelvisin (os pubis) üst ön kenarına tutunarak sonlanır. Her iki kas kuvvetli birer aponevrotik kılıfa sahiptir. Görevi; sırt kasları ile antegonist olarak çalışması ve gövdenin öne doğru eğilmesine veya dik durmasına yardımcı olmasıdır. Göğüs kafesini aşağıya doğru çekerek, pelvise doğru yaklaştırır. Karın organları üzerine basınç yapar. İlgili siniri; medulla sipinalis'in göğüs bölümü segmentlerinden gelen spinal sinirlerdir (Nn. intercostales VII-XII). M.pyramidalis : Os pubis'in üst-orta-ön kısmından başlar ve yukarıya doğru uzanır. M.rectus abdominis'ler arasındaki aponevrotik yapıda (linea alba) sonlanırlar. İlgili sinir; medulla spinalis'in lumbal 1. ve thoracal 12. segmentlerinden gelen sinirlerdir (Nn. intercostales-Ram. ventralis).3.1.2.2. Karın Yan Duvarı Kasları : Karın yan duvarında bulunan önemli üç kas şunlardır. ■ M. obliquus externus abdominis ■ M.obliquus internus abdominis ■ M.transversus abdominis Bu üç kası oluşturan lifler, aşağıda pelvis iskeletinin üst-yan kenarlarından başlar. Yukarıda yanlarda ise, alt kaburgalardan başlayarak karın ön tarafına doğru uzanırlar. Karın ön duvarında görülen uzun kas (m.rectus abdominis) kılıfına tutunarak burada sonlanırlar. Bir başka deyişle, belirtilen karın yan duvarı kaslarının yassılaşan ve genişleyen sonuç kirişleri, ortak ve yassı bir apenevrotik yapı halinde, karın düz kasını (m.rectus abdominis) her yandan kuşatan bir kılıf oluştururlar. Böylece karın duvarlarından gelen bu uzantılar, orta hat üzerinde birleşirler. Bu aponevrotik birleşme çizgisi, yukarıdan aşağıya uzanan kuvvetli bir yapı halindedir. Buraya linea alba adı verilir. Karın yan duvarı kaslarının yassılaşmış olarak aşağıya doğru devam eden sonuç kirişleri arasında önemli bir kanal oluşur. Bu kanala canalis inguinalis adı verilir ve bu kanaldan erkeklerde testisler ve bununla ilgili oluşumlar geçer. Kadınlarda ise aynı yerden uterus'u yerinde tutan önemli bir bağ ile (lig. teres uteri) damar ve sinirler geçer. Canalis inguinalis'in başlangıç ve sonlanma açıklıkları (delikleri), anulus inguinalis supercifialis ve anulus inguinalis profundus adını alır. Bu açıklıklar, oldukça zayıf yapılar tarafından kapatılmıştır. Bu bakımdan, karın içi organlarının, bu açıklıklardan ve dolayısı ile kanaldan geçerek ilerlemeleri, fıtıkları meydana getirir. Görevleri: Karın kasları solunum işinde (nefes alma-verme) önemli rol oynarken, aynı anda beraberce çalıştıklarında, karın içi ve pelvis organları üzerine basınç yaparak, bazı önemli fonksiyonların oluşumunu sağlar. Böylece karın basıncı ile miksiyon, defakasyon ve kadınlarda doğum sırasında, önemli sonuçlar elde edilir. Sırt kasları ile fonksiyonel bir birlik içinde, vertikal eksene göre gövdenin sağa ve sola döndürülmesinde çok önemli rolleri vardır. ilgili sinirleri; alt intercostal sinirlerden ve plexus lumbalisten gelen sinir uzantılarıdır. 3.1.2.3. Karın Arka Tarafı Kasları : Burada sözü edilebilecek en önemli kas, m.quadratus lumborum'dur. Dört köşeli, yassı ve geniş bir kas olup, pelvis üst kenarı ve kaburgalar arasında oluşmuş açıklıkta yer alır. Bazı huzmeler, lumbal vertebraların çıkıntılarına kadar uzanır. Görevi; omurganın lumbal bölümünü kendi tarafına eğmek ve ayrıca tutunmuş olduğu son kaburgayı aşağıya doğru çekmektir. İlgili siniri; plexus lumbalis'in bazı dalları ve N subcostalis'tir. 3.1.3. Diaphragma Göğüs ve karın boşluklarını birbirlerinden ayıran kas yapılı bir bölmedir. Konkav tarafı karın boşluğuna bakmak üzere, tabanı yukarıda yer alan bir yapı gösterir. İnsan vücudunda kalpten sonra en çok çalışan kas budur. Ön ve yan tarafta 7.-11. kaburgaların iç yüzlerinden, arkada ise ilk 3 lumbal vertebra ile 12. kaburgadan başlayan kas lifleri, yukarıya ve içeriye doğru yükselerek, orta kısımda birleşirler. Bu birleşme yeri, oldukça düz ve sağlam bir yapı gösterir. Tendinöz yapıdaki bu kısma "centrum tendineum" adı verilir. Centrum tendineum'da aort, vena cava inferior ve özofagus'un geçtikleri delikler bulunur. Aynı zamanda bu kısımda bulunan bazı aralıklarından önemli bazı damar ve sinirler, göğüs ve karın boşlukları arasında uzanırlar. Öte yandan centrum tendineum üzerinde kalp, sanki yatar durumda bir ilişki içindedir. Görevi; solunum hareketleri sırasında kaburgaların yukarıya doğru kaldırılması ile, göğüs kafesinin genişlemesini sağlamaktır. Nefes verme durumunda, ise kaburgalar aşağıya doğru çekilir ve böylece karın ve göğüs kafesi boşlukları birbirlerine göre daralıp küçülebilir. Aşırı yemek yeme sonunda, midenin buraya baskı yaparak yükselme çabaları unutulmamalıdır. İlgili siniri; n.phrenicus (motor sinir) dir. 3.1.4. Sırt Bölümü Kasları Bu bölüm iki tabaka halindeki bir kas grubudur. Yüzeyel grup, özellikle üst ekstremitelere uzanır ve ekstremite hareketleri ile solunum işine yardımcı olur. Derin grubu oluşturan kaslar ise, gerçek sırt kaslarıdır ve küçük kaslar halide omurganın her iki yanındaki boşlukları doldurmuşlardır (autocton sırt kasları). Bu küçük sırt kasları, ardarda birbirlerini tamamlayan fonksiyonel zincirler oluştururlar. Gövdenin dik olarak durmasını sağlayan esas kaslar bunladır (m.erector spinae). Yüzeyel sırt kasları da durumlarına göre kendi içerisinde üç ana bölümde ele alınabilir:I. tabaka : M. trapezius M. latissimus dorsi II. tabaka : M. rhomboideus minor M. rhomboideus major M. levator scapulae III. tabaka : M. serratus posterior inferior M. serratus posterior superior Birinci tabakada adları verilen kaslar özellikle, kolun hareketleri ile görevlidirler. Bunların altında bulunan ikinci tabakadaki kaslar ise, scapula'nin durum ve hareketleri ile ilişkilidirler. Üçüncü tabaka kasları da, omurların spinal çıkıntıları ile bazı kaburgalar arasında uzanırlar. İlişkili oldukları kaburgaları aşağıya doğru çekerler. Nefes alma olayına yardımcı kaslardır. Derin sırt kasları, sırtın gerçek kaslarıdır. Bunlar embryonal olarak, kaynaklarını aldıkları yerde kalmış ve ilk yerlerini korumuşlardır. Kısa ve küçük kaslar halindedirler. Bazen sadece iki omur arasında yer alırlar ve böylece, aşağıdan yukarıya doğru birbirleri üzerine yatarak bir birlik oluştururlar. Vertebral kolonda, spinal çıkıntıların her iki yanında oluşan boşluklar içinde bulunurlar. Böylece bir veya birkaç omuru birden geçtikleri gibi, göğüs bölümünde kaburgalara da uzanırlar. Gerçek fonksiyonları vücudun dik olarak durmasını sağlamaktır. Karın ön duvar kasları ile aynı zamanda fonksiyonel bir birlik içinde hareket ederek, omurganın ilgili bölümlerini, sağa-sola ve öne doğru da hereket ettirebilirler. 3.1.5. Baş Bölümü Kasları Baş bölümünde üç ayrı kas grubu vardır. Mimik kaslar, Başın neurocranium bölümünde bulunan kaslar Çiğneme kasları 3.1.5.1. Mimik Kaslar : Herhangi bir eklem üzerinden geçmezler. Bir başka deyişle, bir ekleme fonksiyonel olarak hitap etmezler. Bu kasların lif uzantıları, deri içine ışınsal tarzda yayılarak geniş ağlar oluştururlar. Adlandırılmalarından da anlaşılacağı gibi, yüzün ve başın ilgili yerlerindeki derinin hareketleri ile görevlidirler. Boşlukları ve açıklıkları da çevrelerler. Bunların hareketleri ile, kişilere göre değişen farklı mimik yapılar oluşur. 3.1.5.2. Başın Neurocranium Bölümünde Bulununan Kaslar : Bu kaslar daha çok alın, ardkafa ve kulak kısımlarında yoğunlaşmıştır. Başın sağlam oluşmuş örtüsü galea aponeuritica'ya tutunurlar. Bu sağlam yapı deriye daha sıkı, kafatası kemiklerine ise gevşek tutunmuştur. Bu nedenle, kafatası kemikleri üzerinde kolayca koyabilen bir özellik gösterirler. 3.1.5.3. Çiğneme Kasları : Çiğneme kaslarının embryolojik gelişim yerleri, mimik kaslardan ayrıdır. Bu nedenle her iki kas grubunun innervasyonları da değişik sinirler üzerinden sağlanır. Çiğneme kasları adı altında dört çift (sağ-sol) kas bulunur. ■ M. masseter ■ M. temporalis ■ M. pterygoideus medialis ■ M. pteygoideus lateralis 3.1.6. Boyun bölümü Kasları Bu bölümün kasları iki grup halinde incelenebilir. ■ Boyun ön-yan bölümü kasları ■ Boyun arka bölümü kasları 3.1.6.1. Boyun Ön-Yan Bölümü Kasları : Bu bölümün kaslarının bazıları, kafatasının çeşitli yerlerinden başladıkları gibi, bazıları da ağız tabanının yapısına iştirak edip, çiğneme ve yutma fonksiyonunda önemli yer tutarlar. Boyun bölümü kaslarının çoğu, hyoid kemiğin üstünde veya altında bulunuşlarına göre bir ayırım ile ele alınırlar. Böylece, aşağıdaki gibi bir sınıflama yapılır : ■ Hyoid üstü kaslar : ■ M.mylohyoideus ■ M.geniohyoideus ■ M.digastricus ■ M.stylohyoideus ■ Hyoid altı kaslar : ■ M.sternohyoideus ■ M.sternothyroideus ■ M.thyrohyoideus ■ M.omohyoideus Burada görülen hyoid üstü kaslarından üçü, esas olarak ağız tabanını (diaphragma oris) oluşturarlar. Çene ve hyoid kemiğin hereketlerinde ve yutma olayında önemli rol oynarlar. Bu kasların hepsinin başlangıç yerleri, baş ve yüz çevresi kemik oluşumlarıdır. Buradan başlayarak boyun kısmına deplase olmuşlardır. Boyun ön-yan bölümü kasları, en üstten oldukça ince yapılı, geniş yaygın bir kasla örtülmüşlerdir. Bu kasa platysma adı verilir. Burada önemli diğer bir kas da, m.sternocleidomastoideus adını alır. Platysma'nın hemen altında bulunur ve hatta boyun hareketleri sırasında, göz ile deri üstünden kolayca görülebilir. Çok kuvvetli bir yapıya sahip olup, başın sağa ve sola çevrilmesinde önemli rol oynar. Önde-aşağıda göğüs bölümü kemik yapıların-dan (sternum ve clavicula) başlayıp, arkaya ve yukarıya doğru uzanarak kafatasında processus mastoideus'a tutunarak sonlanır. Kası her taraftan saran kuvvetli bir örtüsü de vardır. Kasın tek yanlı fonksiyon görememe durumlarında, klinikte "Torticollis" adı verilen olay ortaya çıkar. Kafatasının değişik bölgelerinden başlayan bu kaslar, yine değişik bölgelerde sonlanır. 3.1.6.2. Boyun Arka Bölümü Kasları : Vertebral kolunun önünde yer almışlardır. Kaburgaların kaldırılmasına hizmet ederler ve aynı zamanda baş ve boynun yana doğru eğilmesinde fonksiyoneldirler. Bu kaslar aşağıdaki adlarla belirtilirler. Mm.scaleni : Kaburgaları yukarı kaldırır, boynu eğerler. M. longus colli : Baş ve boynun eğilmesine hizmet eder. M.longus capitis : Baş ve boynun eğilmesine hizmet eder. Yukarıdaki kasların ön-iç kısımlarından yakın bir komşuluk halinde yemek borusu, hava yolları, önemli damar ve sinirler geçerek thorax'e (göğüs boşluğuna) uzanırlar. Ayrıca yine bu kaslar arasında önemli sinir ağları da (plexus) oluşur ve bu plexuslar dallanmalar yaparlar (plexus servicalis ve plexus brachialis). Kasların sınıflandırılmasını özetleyin ve her sınıfa örnekler verin. 3.2. Ekstremite Kasları Ekstremite kasları, iki ana bölümde ele alınır. ■ Üst ekstremite kasları ■ Alt ekstremite kasları Üst ekstremite omuz eklemi aracılığı ile gövdeye bağlanmıştır. Alt ekstremite ise, hemen hemen aynı anatomik yapıyı gösteren kalça kemiği ile gövdeye ilişmiştir. Dolayısı ile ekstremite kasları adı altında grup olarak kaslar incelenirken, bir yandan omuz eklemi çevresinde yer bulan ve öte yandan da kalça ekleminde etkili olan kaslar, bir hareket çemberini oluşturan yapılar halinde ayrı başlıklar halinde ele alınabilir. Ekstremiteleri oluşturan kemik elemanların birbirleri ile nasıl bir eklem ilişkisi içinde oldukları kemik konusunda incelenmişti. 3.2.1. Üst Ekstremite Kasları Sadece bir eklem (art.humeri) aracılığı ile gövdeye bağlanan üst ekstremiteler, bu eklem aracılığı ile çok çeşitli hareketleri de yapabililer. Böylece üst ekstremiteler, omuz ekleminde serbest hareket eden bir bütün olarak görülürler. Bütünü tamamlayıcı elemanlar olarak; kol, önkol ve el iskeletini oluşturan kemikler ve bunlar arasındaki apenevrotik yapılar ile, aktif elemanlar olan kasları belirtebiliriz. Burada yer alan kaslar, yine aynı bütün içinde görülen değişik eklemlere, çeşitli yönlerden etki ederek, çok çeşitli hareketlerin ortaya çıkışını sağlarlar. Genel bir ayırım ile, üst ekstremite kasları aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir. ■ Omuz eklemi kasları ■ Kol kasları ■ Önkol kasları ■ El kasları 3.2.1.1. Omuz Eklemi Kasları : Omuz eklemi, insan vücudunun en hareketli eklemidir. Bu özelliğinden dolayı kol, omuz eklemine göre istenilen konumda tutulabilir. Anatomik yapısının özelliğinden dolayı, bütün eksenlere göre hareketler elde edilebilir. Eklemde hareket meydana getiren kasların bir kısmı aynı zamanda, omuz bölgesinin morfolojik şeklinide oluştururlar. Omuz ekleminde tesirli olup, altı ana hareketin oluşmasını sağlayan kaslar şu şekilde verilebilir :Öne-yukarı M.deltoideus Arkaya-yukarı M.deltoideus Vücuttan uzaklaştırma M.deltoideus Vücuda yaklaştırma M.pectoralis major M.latissimus dorsi İç rotasyon M.subscapularis M.deltoideus M.latissimus dorsi Dış rotasyon M.infraspinatus M.teres minor M.deltoideus 3.2.1.2. Kol Kasları : Omuz eklemi (kemeri) kasları adı altında belitilen kas grubu, bu eklemde etkin olarak, kolun gövdeye göre durumunu oluştururlar. Bunların yanısıra; büyük kısmı ile kol bölgesinde yer alan iki ayrı kas (m.biceps brachii ve m.triceps brachii) hem omuz ve hem de dirsek ekleminde etkin olan önemli kasladır. Bu nedenle üst ekstremite kasları incelenirken, bu iki kas dirsek eklemine etki eden kaslar grubu içinde ele alınmıştır. 3.2.1.3. Önkol Kasları: Dirsek eklemi (art. cubiti) üzerine etki eden ve kol üzerinde lokalize olan üç adet bükücü (flexor) ve bir tane de açıcı (extensor) kas bulunur. Halbuki dirsek ekleminde, flexion ve extention hareketlerinin yanısıra, önkolun dışarıya doğru dönmesi (supinasyon) ve içe dönmesi (pronasyon) hareketleri de ortaya çıkar. Elin supinasyon ve pronasyon hareketlerinde ise m.supinator ve m.pronator teres ile, bir miktar da m.pronator quadratus etkili olur. Dirsek eklemine göre yapılabilen önemli hareketler ile, bu hareketlerin oluşmasında etkili olan önemli kaslar şu şekilde verilebilir : M.biceps brachii flexion hareketi M.brachialis flexion hareketi M.brachioradialis flexion hareketi M.triceps brachii extention hareketi 3.2.1.4. El Kasları : Elin hareketleri ile ilgili kaslar fonksiyonlarına göre, flexor ve extensor kaslar olmak üzere ayrılırlar. El hareketleri ile ilgili kasların hepsi uzun, ince ve kuvvetli kirişlere sahiptirler. Bu ince kirişler el bileğinden geçip ilgili yerlere uzanırlarken, özel kiriş yapılı (aponevrotik) kılıflar içinde bulunurlar. Elin flexionu ile ilgili kasların başlangıç yerleri, humerus'un distal ucunda görülen içteki çıkıntı (apicondylus medialis) üzerindedir. Ekstensor kaslar ise dıştaki büyük çıkıntıdan (epicondylus lateralis) başlar. Bu antegonist kasların çalışmaları ile elin palmar veya dorsal fleksiyonu yapılabilir. Ancak, radius tarafındaki fleksor ve ekstensor kasların aynı anda çalışmaları ile, elin radius yönünde olmak üzere (dışa doğru) uzaklaştırılması mümkün olur. Ulna tarafındakiler ise, içe doğru hareketi meydana getirirler (Ulnar abduction). Elin fleksion ve ekstensionunda etkili olan önemli kaslar şunlardır : Fleksor kaslar : M.flexor carpi radialis M. flexor carpi ulnaris M. palmaris longus M. flexor digitorum profondus Extensor kaslar : M. extensor carpi radialis longus M. extensor carpi radialis brevis M. extensor carpi ulnaris El parmaklarının hareketleri, uzun ve kısa kaslar tarafından meydana getirilir. Kirişleri parmaklara kadar uzanan uzun kasların grup olarak bulundukları yer esas itibariyle önkoldur. Burada çeşitli kemik ve kemiklerarası sağlam aponevrotik yapılara tutunarak başlayıp, aşağılarda ortaya çıkan ince sonuç kirişleri, el bileğinden geçerek ilgili parmaklara kadar uzanırlar. Kısa kaslar ise avuç içinde ve küçük kemikler arasında lokalize olmuşlardır. Parmaklara kadar kirişleri devam eden önemli kaslar bir grup olarak şu şekilde verilebilir : M. flexor digitorum superficialis M. extensor digiti minimi M. flexor digitorum profundus M. abductor pollicis brevis M. extensor digitorum M. flexor pollicis berevis M. extensor indicis M. adductor pollicis Parmaklar arasında yer alan dört adet kısa kas ile (Mm. lumbricales), kemikler arasında lokalize olmuş yedi adet kas (Mm. interossei) el parmaklarının kısa kaslarını meydana getirirler. Bunlara ek olarak, insan elinin baş parmağının özel hareketlerini yapabilmesi için, sadece bu parmağa ait olan bir kas daha vardır (m. opponens pollicis). Eldeki, kombine ve komplike hareketlerin ortaya çıkışı göz önüne alındığında, diğer parmaklardan birisinin kaybında fonksiyonel olarak büyük boyutlarda bir aksama görülmemesine rağmen, başparmağın kaybında durum değişir. Zira bu durumda elin kullanılma kabiliyeti büyük ölçülerde kaybedilmiş olur. 3.2.2. Alt Ekstremite Kasları Önemli eklemler aracılığı ile birbirleri ile fonksiyonel ilişki içinde bulunan alt ekstremite kemikleri, uyluktan itibaren bir bütün halinde kalça eklemi (art. coxae) aracılığı ile pelvise asılmış durumdadırlar. Bu yapı içinde kalça eklemi önemli bir yer tutar. Pelvis kemiklerinin değişik yerlerinden başlayan sağlam ve kuvvetli kaslar, kalça eklemi eksenlerini değişik yönlerde çaprazlayarak uyluk kemiklerine veya bacak kemiklerine kadar uzanırlar. Kalça eklemi fonksiyonu üzerinde önemli etkisi bulunan kaslar içinde, bel bölümünün omurlarından başlayarak aşağılara kadar uzanan kaslar da vardır. Esas itibariyle, yürüme ve boşluk içinde durumu koruma gibi önemli görevler yüklenmiş bulunan alt ekstremite kasları, yapı olarak üst ekstremite kaslarından daha fazla gelişmiş olarak görülürler. Alt ekstremite kasları içinde incelenebilecek ilk grup, kalça eklemine doğrudan etki eden büyük kaslardır. Bunlar, birbirleri üzerine düzenlenerek, kalça eklemini kapatırlar. Kalça eklemi, morfolojisi bakımından omuz eklemine benzer. Ancak, ayrı ve önemli bir fonksiyon olarak, yürüme ve vücudun stabilitesini de yüklendiği unutulmamalıdır. Bilindiği gibi kalça ekleminde, üç ana eksende temel hareketler ile, bu hareketlerin kombine şekilleri de sağlanır. Kalça ekleminde hareketlerin oluşumunu sağlayan ve doğrudan bu ekleme hitabeden kaslar kısa ve kuvvetli bir yapıya sahiptirler. Başlangıç ve bitiş yerlerine göre sadece tek bir ekleme ait kaslardır. Halbuki yine bu bölgeden başlayıp (pelvis'den) oldukça uzun bir yol geçerek devam eden ve iki ekleme birden etki eden kaslar da vardır. Böylece, hem kalça eklemi ve hem de diz ekleminde etkin olurlar. Kalça eklemi üzerinde etkili olan kaslar şu şekilde topluca ve özet olarak verilebilir : M. iliopsoas : Kalça eklemine etki eden ve bel bölümü omurları ile pelvis bölümünden başlayan kuvvetli kas. M. glutaeus maximus : Kalça eklemini dıştan kapatan ve birbirleri üzerine tanzim M. glutaeus medius edilmiş bulunan kas grubu. M. glutaeus minimus M. pectineus : Kalça eklemine göre uyluğa adduction yaptıran kas grubu. M. adductor longus M. adductor brevis M. adductor magnus M. gracilis M. piriformis M. obturatorius (ext. - int.)M. quadratus femoris Mm. gemelli (sup. - inf.) M. rectus femoris M. tensor fasciae latae M. sartorius M. biceps femoris M. semimembranosus M. semitendinosus Alt ekstremiteler bütünü içinde önemli eklemlerden birisi de diz eklemidir (art. genu). Bu eklemde esas olarak fleksion ve ekstension hareketleri yapılabilir. Ancak bu esas hareketlerin yanısıra, diz ekleminde hafif bir fleksion durumu varken, bacak bir miktar dışarıya doğruda döndürülebilir (dışrotasyon). İçe dönme hareketi ise, çapraz bağlardan dolayı oldukça azdır. Diz eklemi fonksiyonlarının muayenesinde bu rotasyon hareketine özellikle bakılır. Çünkü, ekstension durumunda bulunan bir bacakta, normal olarak böyle bir hareket yapılamaz. Diz eklemine göre bacakta ekstension, fleksion, dış rotasyon ve iç rotasyon hareketlerinin oluşması aşağıdaki kas grubu tarafından sağlanır: ■ M. quadriceps femoris ■ M. sartorius ■ M. biceps femoris ■ M. semimembranosus ■ M. semitendinosus ■ M. gracilis Yukarıda adları verilen kaslardan başka, diz eklemi üzerinde etkili diğer bazı kaslar da vardır. Ancak bu kaslar küçük yapıda veya uzun ve kuvvetli olmalarına rağmen, konumları itibariyle özellikle ayak bileği üzerine etki eden kaslar olarak ortaya çıkar (M. popliteus ve m. triceps surae). Ayak bileği eklemi (art. talocruralis) ve ayak kemikleri arasında oluşan eklemler üzerinde etkili olan kaslar da uzun veya kısa yapıda oluşmuşlardar. Eldeki duruma benzerler. Özellikle uzun kaslar, birden fazla ekleme etkili olarak, değişik fonksiyonların ortaya çıkmasını sağlarlar. Bu kaslardan bazılarının sonuç kirişleri, ayak kubbesinin desteklenmesinde de önemli rol oynarlar. Ayak bileği ekleminde, fleksion ve ekstension olmak üzere iki esas hareket elde edilir. Bueklemin anatomik yapısı ancak bu hareketlerin yapılabilmesini mümkün kılar. Bu hareketler ayak söz konusu olduğunda, dorsal fleksion veya plantar fleksion adı ile belirtilir. Ayak iskeletini oluşturan büyük kemiklerden talus, calcaneus ve Os naviculare arasında diğer önemli bir eklem oluşur (art. talocalcaneonavicularis). Bu eklemin eksenine göre, ayakta pronasyon ve supinasyon hareketleri yapılabilir. Ayak bileği eklemine göre ana hareketleri oluşturan önemli kaslar grup olarak şunlardır : ■ M. tibialis anterior ■ M. extensor digitorum longus ■ M. extensor hallucis longus ■ M. peronaeus (fibularis) longus ■ M. peronaeus (fibularis) brevis ■ M. triceps surae ■ M. tibialis posterior ■ M. flexor digitorum longus ■ M. flexor hallucis longus Bu kaslardan bir bölümü sadece ayak ekleminde etkili olurken diğer bir kısmı ise, uzun ve kuvvetli kirişleri ile ayak parmaklarına kadar uzanırlar. Yine bu kaslardan bazıları doğrudan bacak kemiklerinden başlarken, bir kısmı da bacak kemikleri arasındaki sağlam aponevrotik yapıdan (membrana interossea) başlar. Uyluk iskeletinden başlangıç alan kas da vardır (M. triceps surae). Genel bir tarif ile bacakların ön tarafında lokalize olan kaslar ayağa dorsal fleksion, arka tarafında bulunanlar ise, planter fleksion yaptırırlar. Bacak dışyan tarafında bulunanlar pronasyon hareketinde etkin olurlar. Bu kasların hemen hepsi ayak bileğine doğru yaklaşırken kirişleşirler. Ayak bölümünde, kasların sadece kuvvetli ve oldukça ince kirişleri yer alır. Hareketlerin kolayca yapılabilmesi ve kuvvetlerin nakli ise böylece en üst düzeyde sağlanmış olur. İnsan ayağında normal olarak görülen ve fonksiyon bakımından fevkalade önemli olan kubbemsi şeklin korunması her durumda şarttır. Yukarılardan, bacak bölümünden başlayarak buraya kadar devam eden bazı kas kirişlerinin, ayak kubbesinin desteklenmesinde önemli rolleri vardır. Bu kiriş yapılar her iki yandan, ayağı sararak sanki bir özengi gibi askıya almışlardır. Bu şekilde ayak kubbesinin aşağıya çökmesi önlenir. Kasların fonksiyon dışı kalma durumlarında pes planus (düztabanlık) ortaya çıkar. Ayak iskeletini yapan kısa kemikler ile, ayak parmakları arasında yer bulan küçük ve kısa kaslar ise burada değişik görevler yüklenmişlerdir. Bu kasların hem başlangıç ve hem desonlanma yerleri, ayak iskeletini meydana getiren küçük kemikler üzerindedir. Ayak tabanında bulunan kaslar, ayak sırtı kaslarına göre miktar olarak daha fazladırlar. Sadece burada, bazı boşlukları doldururlar ve hareket bakımından önemli değildirler. Fakat, kemikler arası ilişkileri ile, ayak kubbesinin desteklenmesinde önemli görevleri vardır. Yürüyüş sırasında, ayak parmaklarının bükülmesine yardım ederek, ayağın yere temasını daha çok sağlayan bu kasların, bu fonksiyonları da unutulmamalıdır.
(Arkadaşlar bilgiler bir bilimsel kaynaktan alıntıdır)
|