Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, yaptığı yazılı açıklamada, hastanın aort kalp kapağının kireçlendiği için daraldığını, bu daralmanın hastanın hayatını ciddi boyutlarda tehdit ettiğini belirterek, ''Çünkü normalde 3 santimetre genişliğinde olması gereken bu kapakçığın genişliği 0,5 santimetreye düştüğü için, organlara yeterli kan dolaşımı sağlanamıyordu. Üstelik hastamız, aynı zamanda KOAH hastasıydı. Ancak yaşı nedeniyle ciddi risk taşıyan hasta grubunda olduğu için birçok doktordan 'Size operasyon yapamayız' cevabını almış'' ifadelerini kullandı.

Operasyonun 1,5 saat sürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Dağdelen, açıklamasında şunlara yer verdi: “Normalde 93 yaşındaki hastaya, ciddi risk grubunda olduğu için hiçbir işlem yapılamaz. Ancak TAVI sayesinde artık ileri yaştaki hastaların da aort kapakları değiştirilebiliyor. Lokal anestezi altında yapılan bu işlemde hiçbir yer kesilmedi, hiçbir dikiş atılmadı, böylece hiçbir kanama da olmadı. İşlemin hemen ardından da hastamız artık rahat rahat soluk almaya başladı. En önemli sorun nefes almasıydı, bu işlemden sonra akciğer enfeksiyonu da gerilemiş oldu. Üstelik TAVI bir operasyon değil, tıpkı anjiyo gibi bir yöntem olduğu için hasta aynı gün ayağa da kalkabildi.''

AÇIK AMELİYAT OLAMAYAN HASTALAR İÇİN UMUT

Prof. Dr. Dağdelen, bu yöntemi açık ameliyatı kaldıramayacak hastalarda uyguladıklarını belirtti. Türkiye'de ve dünyada yaşlı nüfusun her geçen gün arttığını dile getiren Prof. Dr. Sinan Dağdelen, şunları aktardı:

''Bununla birlikte yaşlı hastalarımızın ciddi kalp ameliyatı olabilmelerinin önündeki zorluklar ve komplikasyonlar halen devam ediyor. Bu grup hastaların ve açık kalp ameliyatı olamayan hastaların kendi kaderine bırakılmaları elbette kabul edilebilir bir durum değil. Bu amaçla dünyada her gün yeni gelişmeler oluyor. Bunlardan kalp konusunda en yenisi TAVI dediğimiz yöntem. Bu sayede, artık ülkemizde de yaşlı veya açık kalp ameliyatı riskini kaldıramayan hastalarımız TAVI ile sadece damarlarından yapılan bir işlemle tedavi edilebiliyor. Bu gelişmelerin artması ve ülkemizde bu yeniliklerin yaşlı hastalarda kullanılabiliyor olması, geleceğe daha ümitle bakmamızı sağlıyor ve mesleki açıdan da mutlu ediyor.''