Dokunma konusundaki uçurumu kapamanın belki de en iyi yolu, erkek ve kadının, duygularının dünyasında, nelere gereksindiklerinin tam olarak açığa çıkarılmasıdır. Kadınlar hem sevecen hem cinsel dokunmaya büyük ölçüde gereksinme duyarlar ve söylediklerine göre, erkekler onların bu isteklerini ne yazık ki karşılayamamaktadırlar. İşte erkeklere yardımcı olarak bazı temel görüşler;

—Kadınlar haşin, arzulu hırslı bir dokunmayı, sıcak, ilgi ve sevgi dolu bir dokunmadan hemen ayırt edebilirler.
—Kadınlar, sevecen dokunmaya büyük gereksinme duyarlar. Bir kadının ne kadar temas, kucaklama, sarılma isteyebileceğini tahmin etmeye çalışın ve bunu üçle çarpın ve ancak o zaman birçok kadının arzuladığı fiziksel temas miktarı hakkında doğru bir fikir edinebilirsiniz.
—Birçok kadın bedenlerine hafifçe dokunulmasını ister, cinsel olarak uyarılma arttıkça dokunma daha güçlü olabilir.
—Bedenin değişik bölgeleri, özellikle göğüsler ve cinsel organlar için değişik türde dokunma ve bastırmalar uygundur. Çeşitlilik göstermeyen dokunmalar mekanik hareketler olarak algılanır, kadında ve onun bedeninde duyarlılık yaratmaz.
—Dokunmaya gösterilen tepki kadından kadına, aynı kadın için günden güne değişebildiği gibi, bir sevişme süresince dakikadan dakikaya değişebilir.
—Dokunmalar, cinsel birleşmenin sonunda bitmemeli, kadın sıcak, sevgi dolu dokunmalara sevişme süresince olduğu kadar sonrasında da gereksinme duyar.

Antropolojist Margaret Mead ve daha çağdaş araştırmacılar bir kadının tüm bedeninin erotik olarak duyarlı olduğunu belirtmektedirler. Dudakların, göğüslerin, cinsel organın erojen bölgeler olduğu ortadadır, fakat hemen hemen diğer tüm noktalarda okşamalara karşı duyarlıdır. Pek çok kadın, ayakların, ellerin ve kulakların erkekler tarafından çoğu kez göz ardı edildiğini söylemekteler. Kadının bedeninin her santimetresinin küçük öpücükler, üflemeler, yalamalar veya hafif ısırmalarla uyarılacağını bilen iyi âşıklar bundan büyük ölçüde yararlanabilirler. Baş en çok unutulan erojen bölgelerden biridir. Bir kadın bana, kocasının en baştan çıkarıcı ve erotik hareketinin, onun uzun saçlarını yavaşça ve duyarlılıkla fırçalaması olduğunu söylemişti. Bir diğer duygulu âşık, karısının bütün bedenini, yüze pudra sürmekte kullanılan yumuşak, samur bir fırça ile nazikçe okşuyor. Sözlerine güvenebileceğim bir kadın, nişanlısının San Francisco'da bir çay salonunda otururken, oldukça taşkın bir davranışla onun ayak parmaklarından çilek reçeli yediğini söylemişti. «Savunmasız yakalanmıştım» diyordu kadın, «fakat daha yeni pedikür yaptırmıştım ve yaptığına bayıldım.» Bu tür bir temastaki hayal gücü, duyarlılık ve şaşırtıcılık neredeyse kesin diyebileceğim bir şekilde kadında sevişme arzusu uyandırır.

Göğüsler ve cinsel organlar belki de en yanlış anlaşılan dokunma noktalarıdır. Bir kadının göğüslerine her zaman duyarlılıkla ve incelikle dokunulmalıdır. Erkek bedeninde göğüslerin en yakın karşıtı testislerdir denebilir. Araştırmalar, kadın bedeninin tam bir cinsel karşılık verebilmesi için, göğüslerin, sevgiyle, acelesiz ve yumuşakça okşanması, öpülmesi gerektiğini göstermiştir. Erkeklerin çoğu, göğüsleri ve göğüs uçlarını kısa bir süre öper, emer, sıkar, okşar ve sanki bu en yeğledikleri şekilmiş gibi hemen cinsel organlara geçenler. Dikkat edilmesi gereken bir nokta, göğüslerin çok çeşitli şekil ve biçimlerde olabilecekleridir ve göğüs uçlarının uyarıldıkları zaman sertleşmeleri (ısı çok düşükse de olabilir bu) olağan bir tepkidir..

Ayrıca bazı kadınlar tamamen sağlıklı oldukları halde göğüslerinin okşanmasından çok az erotik zevk duyarlar. Birçok kadın ise âdet gördükleri sürece ve bunu takip eden günlerde çok daha hafif, nazik okşamaları isterler. Klitorisin kadında erotik heyecanların odağı olduğu üzerine çok şey yazılmıştır. Ama birçok kadın bugün hâlâ erkeklerin, klitorisi, en yüksek zevki tattıracak şekilde nasıl uyarmaları gerektiğini bilmediklerini söylemekte. En yaygın sorun, «ağır» veya «mekanik» dokunmadır. Cinsel tedavi uzmanları, çoğu kadının, klitorisin dolaylı uyarılmasını, yani, önce cinsel organın iç ve dış dudaklarının öpülüp okşanmasını ve daha sonra klitorise doğrudan dokunmadan, her iki yanının okşanmasını istediklerini ileri sürmektedirler. Klitoris üzerinde doğrudan ve uzun süreli durmanın bir süre sonra duyuların uyuşmasına neden olacağını ve orgazm öncesinde klitorisin bir deri çıkıntısı altına çekileceğini unutmamak gerekir. Okşama tarzınızı değiştirin, özellikle uyarma aşamalarının ilk evrelerinde, klitoris geri çekilse bile eşiniz durmanızı söylemediği sürece okşamaya devam edin. Klitorisin uyarılmasından duyulacak heyecanı en üst noktasına çıkarabilmek için ayrıca kayganlaştırıcı da gerekebilir. Eğer doğal kayganlığın yeterli olmadığını hissederseniz, az miktarda kokusuz bir vücut -losyonu veya jeli doğrudan doğruya vajina bölgesinin her tarafına sürün. Tükürük en kolay ve hazır kayganlaştırıcı olduğu halde birçok kadın çabuk kuruduğundan yakınmakta.

Vajina açıklığı birçok sinirle çevrilidir ve dokunmaya karşı çok duyarlıdır. Buna karşılık vajinanın iç çeperleri daha az sinirle donanmıştır ve o denli duyarlı değildir, ancak basınca ve itmeye daha fazla tepki gösterir. Bununla birlikte, vajinanın iç, ön çeperlerinde yer alan ve bozuk para büyüklüğünde bir nokta olarak kabul edilen tartışmalı G-noktasınm çok duyarlı olduğu ve uyarılması halinde çok güçlü bir orgazm üretebileceği söylenmektedir.

40'ların jinekologu Ernst Grafenberg'den adını alan G-noktasına, ya birleşme ile (özellikle kadının üstte olduğu ve yüzüstü yatarken arkadan birleşme duruşlarında) ya da bir veya iki parmağı vajinaya sokarak, ön çepere, kasık kemiğinin ucuna kadar ve onun hemen üstüne masaj yaparak ulaşabilinir. Tam yeri bilinemediği gibi henüz evrensel olarak tanınmamıştır. Anüsün dış çevresi de yüksek derecede erojen bir bölge olabilir. Birçok kadın, anüs girişinin çevresinde dolaşan yumuşak dokunmalarla uyarılırlar. Kadın tam olarak uyarılmışken, bir hatta iki kaygan parmağın yavaşça içeri dışarı hareket ettirilmesi büyük heyecanlar verebilir. Anüs çok uzun, psikolojik ve sosyal yasaklarla dolu bir geçmişe sahip olduğu için, bazı kadınlar (ve erkekler) anal denemelere tümüyle karşı olabilirler.

Kadınların çoğunluğunun hafif, kaba olmayan dokunmayı yeğlemelerine karşın, çoğu erkek özellikle cinsel organlara sıkı, kuvvetli dokunulmasını ister ve gereksinir. Önce de belirtildiği gibi, kültürel veya biyolojik nedenlerle erkekler, sevişmenin ilk aşamalarında, kadınların kendilerine cinsel, örneğin cinsel organlarına yapacakları temaslarla yaklaşmalarını isterlerken, kadınlar bunun tam tersini arzularlar. Bazı erkekler penis dışında bedenlerinde duyarlı başka bölgeler olabileceğini düşünmezler bile. Erkeğin tüm bedeninde, erojen, sevgi uyandıran bölgeler vardır. Aşağıda sıralananlar, bu bölgeler arasında uyarılara en çok karşılık veren noktalardır:

— Kulaklar
— Boyun
— Göğüs uçları (Erkeklerin yüzde elli, altmışının göğüs uçları, uyarılma halinde tam ya da yarı sertleşir)
— Kaba etler
— Uylukların içi, özellikle cinsel organlara yakın yerler
— Penis
— Anüs

Cinsel organlara dokunurken akılda tutulması gereken bazı genel kurallar:
Erkeklerin çoğu penislerinin sıkıca tutulması ve okşanmasından hoşlanırlar. Penis ucunun en hassas nokta olduğu ve değişik oranlarda okşamalara, dokunmalara ve yalamalara istek duyduğu unutulmamalıdır. Penisin alt yüzünde uzayan ve şişmiş bir damarı andıran çizgi kadar, penis ucunu penis gövdesine bağlayan ve yine penisin alt yüzünde yer alan ince deri çizgisi de büyük oranda heyecan verir. Penis gövdesinin fazla duyarlılığı yoktur, sıkıca tutulabilir. Erkekler, kaçanların penisin dış derisini aşağı yukarı hareket ettirirken sıkıca tutmadıklarından yakınmaktadırlar.

Erkeklerin hoşlandıklarını söyledikleri bası özel erotik dokunmalara, saçların, özellikle kulakların üzerinde şakaklara yakın olan saçların hafifçe çekilmesi, boyunda kulaklardan omuzlara inen tendonların, uylukların iç yüzeylerinin, kaba etlerin ve koltuk altını çevreleyen kasların hafifçe ısırılmasını da ekleyebiliriz. Bir erkek, tüm bedeninin hafif fakat hızlı olarak çimdiklenmesinden, omuz başlarıyla göğüs uçları arasındaki kasların da daha sertçe ısırılmasından eşsiz bir haz duyduğunu söylemişti.