0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Insanın Kökeni  (Okunma Sayısı: 761 Kere Okundu.)
« : Mayıs 22, 2013, 02:39:40 ÖS »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


nsanın Kökeni

İnsanın Kökenleri Bulmacası

Zaman: 5-0.1 milyon yıl önce

Mekân: Afrika

Bizler diğer türlerin çok yakın akrabalarıyız. Ama yine de onlardan ışık yılları kadar uzağız. RICHARD DAWKINS, 1992.

Etiyopya'nın ve Kenya'nın kurak topraklarında, bilinen en eski atalarımız olan australopithecus'ların fosilleri bulunmaktadır. Eski çağların tortuları arasından 4,5 milyon yıl öncesine ait dişler, kafatası parçaları ve zaman zaman da bacak ve kol kemikleri çıkmaktadır.
Titizlikle kazılıp birleştirildiklerinde bunlardan, yaklaşık bir metre boyunda, şempanze boyutunda 450 santimetre küp beyinleriyle maymunu andıran atalarımızın görüntüsü çıkmaktadır. Bunlar kısmen iki ayak üstünde yürürlerdi, büyük ölçüde vejetaryenlerdi ve kuru tohumlar ile kökleri ezmek için çok iri azıdişleri vardı. Modern insanın atası değillerse de, akrabası oldukları genellikle kabul edilir ve australopithecus sözcüğü, zaman zaman ilk insangiller için kullanılır.
Etiyopya'da Omo Havzası'nda yalnızca 130 binyıl öncesine ait bir kafatası fosili bulunmuştur. Beyni 1400 santimetre küp kadardır ve bu da günümüz insanının boyutları içinde kalmaktadır. Bu örnek ilk çağdaş insan, Homo sapiens, olarak kabul edilmektedir ve bu gün kullandığımız sembolik ifadelere ve bir derece konuşma yeteneğine sahip olduğuna inanılmaktadır. Yine onunla ilgili birkaç kemikten, bu insanın dik yürüdüğü anlaşılmıştır. 4,5 milyon yıl öncesinin o maymunsu atalarımızdan bugünkü boyumuza, anatomimize, zekâ ve kültürümüze nasıl eriştiğimiz insan kökeninin bilmecesidir.
Bu bilmecenin cevabı bir bakıma inanılmayacak kadar kadar basittir: Biyolojik evrim. Doğal ayıklamanın yöneltici gücü altında evrim geçiren bütün diğer türler gibi bizim türümüz de aynı evrimden geçmiştir. Alet yapmakta daha usta olmak, yiyecek bulma ya da iki ayak üstünde yürüme sorunlarını çözmek gibi o tesadüfi genetik değişimler nüfus içinde sabitleşmiş ve anatomimizi, davranışlarımızı ve zekâmızı bugünkü düzeyine getirmiştir.
Ancak, biyolojik evrim insanın kökenleri bilmecesine bir cevap sağlamışsa da -Charles Darwin;in özgün olarak açıkladığı gibi- bu, çoğumuzun arzuladığı bir cevap değildir. Biz bu bilmecenin daha ayrıntılı bir çözümünü isteriz, anatomide, davranışta ve zekâdaki bu belirli değişikliklerin ne zaman ve neden gerçekleştiğinin çözümünü bekleriz.

ÇOKDİSİPLİNLİ BİR YAKLAŞIM
Bu tür bir çözümün bulunması çok daha güçtür ve eldeki pek az fosil parçalarının çok farklı bilimadamları tarafından incelenmesini gerektirir. Aslında fosiller pek çok kanıt kaynağından yalnızca biridir. Anatomi geçmişteki davranış konusunda bazı ipuçları sağlarsa da, diğer kanıtlar taş aletlerden, yiyecek kalıntılarından, ocaklardan ve atalarımızın bıraktıkları diğer maddi kalıntılardan gelir ve bunlar da arkeologların çalışma alanına girer.
Yine atalarımızın hangi ortamda yaşadıklarını bilmemiz gerekir ki, bu da jeologların ve çevrebilimcilerin çalışmalarını gerektirir. Kalıntılardan, olabilecek en çok bilgiyi çıkarmak ve tarih belirlemek için, çok çeşitli bilimsel teknikler gerekir ve bu nedenle fizikçiler ve kimyacılar insanın kökenlerinin incelenmesinde çok önemli rol oynarlar.
Ayrıca yalnızca geçmişten gelen kanıtların incelenmesi de yeterli değildir. İnsan evriminin ilk aşamasının nerede ve ne zaman gerçekleştiğini -soyumuzun şempanzeye giden yoldan ayrılmasını- saptamak için de bugün yaşayan insanların genetik çeşitliliklerini anlamak önemlidir.
İnsan evriminin çağdaş türlerin çeşitliliğini gösteren şeması. Belirli bir çağda kaç tür olduğu antropologlar arasında hâlâ tartışmalıdır ama yeni keşifler yapıldıkça, özellikle 2 milyon yıl önce giderek artan bir sayı olduğu görülmektedir.

MERDİVEN DEĞİL, ÇALILIK
Son birkaç on yılda fosillerin ve arkeolojik kanıtların keşifleri bir bakıma insanın kökenleri bulmacasının çözümünü güçleştirmiş ama aynı zamanda çok da ilginçleştirmiştir. İnsan evriminin bir merdiven gibi olduğu, bir türün evrim geçirerek bir diğerine yükseldiği ve sonunda giderek bize benzediği düşünülürdü.
Ancak yeni keşifler bunun böyle olmadığını göstermiştir: İnsanın evrimi daha çok, pek çok değişik dalı olan bir çalı gibidir, bunlardan her biri atalarımızı ve akrabalarımızı hafif farklı bir yöne götürmüşlerdir. Bunlardan biri dışındaki hepsi evrim çıkmazları olmuştur. Sonuçta hangi türün atasının kim olduğunu teşhis etmek ve elimizdeki fosil örneklerinin kaç türü temsil ettiğini söylemek güçleşmiştir.
Çağdaş insanların sahip oldukları davranış ve anatomik özellikler paketleri unsurlarının da ille birlikte olmaları gerekmediğini anlamışızdır. Bunlardan çoğu şimdi soyları tükenmiş olan başka türler tarafından paylaşılmış olabilir. Örneğin iki bacak üzerinde yürümek australopithecus'ların pek çok türü tarafından benimsenmişti. Bunların şimdiye kadar yalnızca Homo'ların özelliği olduğu sanılan taş aletler yapmış olmaları da mümkündür.
İnsan evriminin daha sonraki aşamalarında Neanderthaller'in bizim kadar beyinleri vardı, bunlar da büyük hayvanlar avlarlardı ve herhalde karmaşık bir de dilleri vardı ama onlar da yine evrimsel çıkmazdaydılar.

HOMO ERGASTER
Böylece fosil keşifleri bize evrim merdiveni gibi basitçi fikirlerden kurtulmamızı ve insanın atalarının ve akrabalarının davranış ekolojisine ve gerçekleşen değişim için ayıklamacı baskılara daha fazla dikkat etmemizi sağlamıştır. Bu baskılar çoğunlukla son birkaç milyon yılın dramatik çevre değişikliklerinden kaynaklanmıştır. Örneğin iki bacak üzerinde yürümeye dönüşü, et yemenin artışını, 900 santimetre küp kadar beyinleri ve taş yontmadaki teknik becerinin artmasını düşünün. Bunların hepsi Homo ergaster olarak bilinen bir türde 1,8 milyon yıl önce mevcuttu.
Tam olarak iki ayak üzerinde yürümenin 2 milyon yıl kadar önce başladığı ve Ekvator Afrikası'nda yağmurdaki şiddetli düşüş nedeniyle bozkır ortamına geçmeyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Atalarımız dik durarak gövdelerinin aldığı güneş radyasyonunu azaltmışlar, beden ısılarını düşürmüşler ve başka hayvanlar gölgede dinlendiği zamanlar avlanmaya devam edebilmişlerdir. Daha açık çevrelerde yaşamak da atalarımıza etoburlardan korunmak için daha büyük toplumsal gruplar halinde yaşama baskısını getirmiş olacaktır.
Çok sayıda toplumsal ilişkiyle baş edebilmek entelektüel bakımdan güç olan işlerin başında geldiğinden, bu durumun beyinleri büyütme baskısı yaptığı sanılmaktadır. Bu ise yalnızca içinde et yemeği de olan yüksek kaliteli bir diyetle mümkün olabilirdi: Bu diyetle bağırsak boyu kısalacak ve daha büyük bir beyni besleyecek metabolik enerji açığa çıkabilecekti.
Diğer yandan et yemek, hayvan leşlerini açmak için keskin taş aletlerin kullanılmasıyla ve bunların aranıp bulunmalarıyla mümkün olmuştu ve bu da aslanlar ve çakallar gölgede dinlenirlerken avlanma yeteneğini gerektirirdi.
Beyin genişledikçe daha etkili taş aletler yapma, avlanma seferleri planlama ve daha büyük gruplar halinde yaşamak için entelektüel güç sağlanmış oldu. işte Homo ergaster'in ortaya çıkmasında mutlak surette önemli olan, bu farklı gelişmeler arasındaki ilişkiydi. Ve Homo ergaster, insan evriminde yalnızca bizim değil, herhalde Neanderthaller'in de atalarının merkezi türü olmuştur.

ÇAĞDAŞ İNSANIN YÜKSELİŞİ
İki milyon yıl önceki bu evrim gelişmeleri örneği, insanın kökeni bilmecesinin yalnızca bütün doğru parçaları bulmak ve bunları doğru sırasına göre dizmek değil, bunların birbirleriyle ilişkilerini de anlamak olduğunu göstermektedir. Aynı şey bilmecenin sonu, yani anatomik açıdan çağdaş insanların ortaya çıkışları için de geçerlidir.
Burada elimizdeki parçalar, Omo kafatası gibi fosil örnekleri ve bütün insanların genetik olarak birbirlerine benzemesi ve başka insan türü olmaması gibi olgulardır. Bu sonuncu gerçek, 28 binyıl öncesine kadar insan evriminin tümüyle bir farklılık göstermektedir, çünkü o zamana kadar yeryüzünde aynı anda çok çeşitli insan türleri bulunmaktaydı.
Bilmecenin bu kısmının çözülmesi, özellikle çağdaş insanın Afrika'da nasıl gelişip yayıldığı soruları çok çekişmelidir. 20. yüzyılın büyük bir bölümünde pek çok antropolog, Afrika'dan dağılmanın 2 milyon yıl önce başladığına inanıyordu. Ondan sonra eski dünyada ortaya çıkan farklı ata türlerinden -Avrupa'da Neanderthaller'den ve Asya'da Homo erectus'tan bir tek Homo sapiens türü çıkmıştı. Buna "Bölgesel Süreklilik" modeli adı veriliyordu. Ancak bu kuramın günümüzde pek az taraftan kalmıştır.
Bugün pek çok antropolog, genetikçi ve arkeolog, çağdaş insanların, 130 binyıl önce Doğu Afrika'da evrim geçirip, özellikle çok sert çevre koşullarının anatomik değişiklikler için ayıklayıcı baskı sağlaması üzerine ortaya çıktığını kabul etmektedirler.
O dönemde insan nüfusunun 10 bine kadar düştüğü sanılmaktadır. Böylece soyumuz tükenebilir ve dünya Avrupa'nın Neanderthaller'i ile Asya'nın Homo erectus'una kalabilirdi. Ama hayatta kalmayı başardık ve 100 ile 50 binyıl önce Afrika'dan bir dizi göç sonunda bütün dünyaya yayıldık ve sonra da bütün diğer insan türlerini yok olmaya ittik. Bunu nasıl yapabildiğimiz Taş Devri'nin bir başka gizemidir.

GENEL OLARAK İNSANGİLLER
Primates takımının Anthropoidea alt t akımından günümüzde yalnızca tek bir insan türüyle yani Homo sapiens'le temsil edilen familyaya insangiller diyoruz. Genel olarak bakacak olursak, bu familyanın fosilleri bulunabilen örnekleri arasında, Homo erectus, Homo habilis ve evrim tarihinin daha eski dönemlerinde, günümüzden yaklaşık 3,5 milyon yıl önce insansı maymunlarla insanlar arasında bir geçiş aşaması oluşturan Australopithecus cinsinin çeşitli türleri, insangillerin en iyi bilinen örnekleri olarak sayılabilir.

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Insanın Kökeni
« Posted on: Nisan 19, 2024, 02:57:18 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Insanın Kökeni e-book, Insanın Kökeni programı, Insanın Kökeni oyunları, Insanın Kökeni e-kitap, Insanın Kökeni download, Insanın Kökeni hikayeleri, Insanın Kökeni resimleri, Insanın Kökeni haberleri, Insanın Kökeni yükle, Insanın Kökeni videosu, Insanın Kökeni şarkı sözleri, Insanın Kökeni msn, Insanın Kökeni hileleri, Insanın Kökeni scripti, Insanın Kökeni filmi, Insanın Kökeni ödevleri, Insanın Kökeni yemek tarifleri, Insanın Kökeni driverları, Insanın Kökeni smf, Insanın Kökeni gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Notaların Kökeni « 1 2 »
Genel Kültür.
Robert 16 7013 Son Mesaj Haziran 04, 2014, 08:46:04 ÖS
Gönderen : killemall
Samsun Adının Kökeni « 1 2 »
Karadeniz Bölgesi
mEkansIz_qEnc 16 32927 Son Mesaj Kasım 12, 2015, 05:18:22 ÖS
Gönderen : nur21
Azerilerin Kökeni nedir? « 1 2 3 »
Münazara
xxRuzqaRxx 25 28790 Son Mesaj Aralık 25, 2013, 10:35:06 ÖS
Gönderen : elif hilal
Hristiyanlığın Kökeni
Hristiyanlik
naberpravda 1 1537 Son Mesaj Ağustos 30, 2013, 06:55:34 ÖS
Gönderen : sanane_61
Modern Insanın Kökeni - Roger Lewin
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 1516 Son Mesaj Mart 10, 2015, 02:57:59 ÖÖ
Gönderen : sanane_61


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular