0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Ilgaz  (Okunma Sayısı: 817 Kere Okundu.)
« : Şubat 16, 2010, 11:53:36 ÖS »
Avatar Yok

By.TuRuT
*
Üye No : 773
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 19239
Mesaj Sayısı : 48 228
Karizma = 65220


Çocukluğundan beri otobüs yolculuğunu sevmezdi Ilgaz. Herkes gibi otobüs camından manzarayı izlemek yerine otoyolun şeritlerine bakar ve midesini ayaklandırırdı. Bunu yapmamak için ne kadar çaba harcarsa harcasın, sonunda yolculuğu kendine zehir etmeyi başarırdı. Bu kez, her şeyin farklı olacağına inancı tamdı. Valizini yatağının altından çıkardı ve onu çocukluğundan beri çağıran sese; hiç görmediği, ama hep tanıdığını hissettiği, ismini aldığı Ilgaz’a doğru uzun bir yolculuğa adım atmaya hazırlandı. Üniversiteyi kazanmasının ardından aldığı bu yolculuk ödülü, ona ilk defa tek başına seyahat hakkı da kazandırmıştı. Otobüs biletini bir hafta öncesinden babasına aldırmıştı. Evden uzaklaşma fikri tüm cazibesiyle ruhunu sarmıştı. Otobüs gece hareket edecekti. Kimsenin kendini otogara kadar götürmesini istemiyor; anne ve babasıyla vedalaşmak istemiyordu. Gideceği yörede otel bile araştırmadı, her şeyin plansız ve kendiliğinden gelişmesini istiyordu.

Kalkış saatine on dakika kala otobüse bindi. Kendinden sonra otobüse adım adım akan insanları inceledi. Kendi kendine ‘ bir otobüs dolu umut hareket ediyor’ dedi. Böyle zamanlarda yüzüne yayılan şapşal gülümsemeyi başkasının gözünden görmeye çalışır, şapşal gülümsemesi çözülür; gülme isteği artar ve kendini kahkaha patlatmamak için zor tutardı…

Otobüs hareket etmeye başladı, insanlardan başını çevirip gözünü nasıl olduysa yolun şeritlerine dikti yine… Hipnoz gibi bir etkisi vardı bu çizgilerin… Kendine ne kadar kızsa azdı, yine yapacağını yapmış kendini ne kadar şartlasa da midesini ayağa kaldırmayı başarmıştı.

Yanında oturan genç, Ilgaz’ın kıpkırmızı olmuş yüzüne bakıp, iyi olup olmadığını sordu. Ilgaz da başını iki yana sallayarak iyi olmadığını gösterdi. Koltuk komşusu bu kez muavine seslendi ve ‘poşet getirmesini’ istedi. Hızla getirilen poşete tüm endişesini, heyecanını bir anda boşalttı. Kendisine yardım eden gencin aşağı yukarı kendi yaşlarında olduğunu düşündü, teşekkür etti ve kendini tanıttı. Otobüs yolculuklarında huzursuz olduğunu, sürekli başına böyle şeylerin geldiğini anlattı. Biraz önce kendisine yardım eden genç, Ilgaz’ı dinlemiyordu. En iyisi uyumaktı. Kulağına mp3 çalarını kulağına taktı ve kendini müziğe bıraktı.

Gözlerini açtığında otobüs hala hareket halindeydi, şehre gelememişti. Uykusu boyunca geçtiği şehirleri ve yol şeritlerini düşündü, onları geride bıraktığı için huzurlu bir sevinç kapladı içini. Hava yavaş yavaş aydınlanıyor, Çankırı bozkırından Ilgaz’a girene kadar, bozuk yolda beşik gibi sallanıyorlardı. Ama bu önemli değildi, bozuk yolda şeritler yoktu!

Ilgaz’a girdiklerinde kalem gibi sıralanmış ağaçlar ve doğanın güzelliği gözlerini kamaştırmıştı. Yol bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla ilerliyor, bu kalem gibi ağaçlar bir sağa, bir sola otobüsle yön değiştirerek göz dolduruyordu. Tam anlamıyla büyülenmişti! Aradığı yer kesinlikle burasıydı. Daha yere adımını bile atmamışken kendini buranın bir parçası gibi hissediyor, buraya gelişiyle ruhundaki eksik kalmış bazı şeylerin dolacağını hissediyordu. Anne ve babasının kendine ne kadar güzel bir isim verdiklerini düşünüyor, seviniyordu.

Otobüs onu büyük bir otele yakın yerde indirmişti. Ve onu, kundağından yavaşça kaldırılan bir bebek gibi kendine, özüne, içine yatırmıştı. Otele doğru yürümeye başladı. Etrafına bakıyordu; her şey sanki fazla sakindi. Ağustos ayında yüzüne çarpan soğuk rüzgarı, ellerinin sızlayışını fark etti. Otele yaklaştı, ama hiçbir hareketlilik görünmüyordu. Kapıya kadar geldi… ve içeride kimsenin olmadığını anladı. Elli metre kadar ilerde bir yapı gözüne ilişti. Adımları ilerledikçe kerpiçten yapılan bu yapının bordo renginin dizindeki yarayı andırdığını düşündü pencerenin etrafını saran demir parmaklıklardan raflarda duran şarap şişelerine iştahla baktı. Gözleri ışıl ışıl parladı. Adeta kuzu görmüş kurt gibiydi. Pencereden hızla kapıya yöneldi, kapı kilitliydi. Burada da kimse yoktu, tek tesellisi bu mahzendi ama burası da kapalıydı işte! Çok canı sıkılmıştı. Etrafına bakındı, mahzenin arka tarafından topallayarak yürüyen, çelimsiz, saçları ve badem bıyıkları ağarmış orta yaşlı bir adam ona doğru yaklaşıyordu. Bu bekçi olmalıydı. Tekrar şaraplara baktı, gözlerinde beliren yıldızlı ışıltıyı temkinlice toparladı.

“Amca otel çalışmıyor mu” diye sordu.

Bekçi çelimsiz vücuduna yakışır ayrık ve yavaş cümlelerle “Çalışmıyor evlat, bu mevsimde kapalı burası. Otobüs şoförleri de bilir ya sana kimse demedi mi?” dedi. Sonra cevabı beklemeden, “Bilmeyenine dek gelmişin sen!”…

Ilgaz’ın aklı, kalacak yerden ziyade şarap mahzenine kaymıştı.

Bekçi, ilgiyi üstüne çekmek ister gibi sesini dikleştirerek, “İlerdeki tepede bir teleferik var bak. Ama o buraya bağlı değil. Kastamonu sınırında başka bir otel var, oranın. Sen oraya git istersen” dedi. Geleli birkaç saat olmuştu ama şimdiden her şey ters gidiyordu. Acıkmıştı, üstelik kalacak yer bulamamıştı. Koca bir dağın başında, bu derdini anlatamayan bekçinin ona rehberlik edişini izliyordu. Son bir ümitle, “bu mahzende yiyecek bir şey yok mudur?”, diye sordu. Soruyla birlikte bekçinin suratı ekşidi, bahane avlayan gözlerinin bir sağa, bir sola devrilişiyle kendisine söylenmesine kızdı. Bu adam kesinlikle ‘arıza bir adamdı’. Otelin kapalı olması önemli değildi, kalacak yer bulamaması da. Hatta aç olması da dert değildi.Bu adamın tavrı, onu buradan uzaklaştırmak istemesi arıza bir durumdu işte! Bu kadar ağırkanlı bir adamın burayı nasıl koruduğuna anlam veremedi…Bekçiyle uğraşmaktan vazgeçti. Yola doğru ilerledi ve uzaktan beliren ilk arabanın kendisini almasını şans sayarak diğer otele doğru yöneldi. Bir saat sonra bekçinin bahsettiği otele varmıştı.

Otelin girişinde iki güvenlik görevlisi vardı, yürüyerek dağın doruğundaki otele çıkması gerekiyordu. Yol boyu ağaç kulübeler, spor alanları, bisiklet kulüpleri, teleferik gibi etkinlik alanlarını geçti. Otele iyice yaklaşmıştı ki, birden yan taraftan hızla çıkan bisikletli bir kızla çarpıştı.Kızın uzun, kumral, kıvırcık saçları Ilgaz’ın yüzüne tokat gibi çarpmıştı. Arkadan da bir çok genç çarpıştığı kızla, Ilgaz’ı kaldırmak için yaklaşmışlardı. Bir üniversite gurubunun bisiklet gezisinin yerli rehberiydi Ilgaz’a çarpan kız. Özür dileyerek kalktı, kendisiyle aynı yaşlarda gibiydi kız. Arkadan ‘İrem’ diye bir ses geldi. Sade görünümlü, atletik yapılı bir çocuk Ilgaz’a çarpan kıza yaklaştı “bir şeyin var mı aşkım” dedi. Sanki aşkım derken gözleri Ilgaz’dan rahatsız olmuş gibi sinirliydi. Bu çocuk kesinlikle diğer oteldeki bekçiye, kızda o güzelim şarap mahzene benziyordu. Ilgaz otele geçerken, kız ve arkadaşları, otelden aşağıya doğru pedal çevirerek yokuş aşağı inmeye devam ettiler. Garip bir hüzün kalmıştı geriye Ilgaz’a. İrem’den kalan, belki de saçlarının yıldızlarında asılı kalan umut dolu gözler…

Petek Sinem Dulun

İstek & Öneri ve Şikayetlerinizi: WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Adresine İletebiliriniz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Ilgaz
« Posted on: Mart 28, 2024, 12:07:35 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Ilgaz e-book, Ilgaz programı, Ilgaz oyunları, Ilgaz e-kitap, Ilgaz download, Ilgaz hikayeleri, Ilgaz resimleri, Ilgaz haberleri, Ilgaz yükle, Ilgaz videosu, Ilgaz şarkı sözleri, Ilgaz msn, Ilgaz hileleri, Ilgaz scripti, Ilgaz filmi, Ilgaz ödevleri, Ilgaz yemek tarifleri, Ilgaz driverları, Ilgaz smf, Ilgaz gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular