Dünyanın en yoksul 50 ülkesindeki açlık sınırı altında yaşayan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan rapora göre, yoksul ülkelerin gelişme modeli fazlasıyla hammadde ihracatına dayanıyor. Özellikle petrol ile gıda eksikliğini bir arada yaşayan ülkelerin borçları giderek büyüyor. BM Ticaret ve Gelişme Konferansı (UNCTAD), 'Az Gelişmiş Ülkeler 2008 Raporu'nu açıkladı.

Raporda dünyanın en yoksul 50 ülkesindeki durum değerlendiriliyor. Rakamlar ilk bakışta olumlu bir gelişmeye işaret etse de bu ülkelerde insanlar h�l� günde 2 dolarla geçinmeye çalışıyorlar. Sözkonusu ülkelerde 2004-2006 arasında ihracat yüzde 80 oranında artarken, 2005-2006 yıllarında ise toplamının brüt milli gelirinde yüzde 7 oranında artış kaydedildi. Ancak günlük 2 doların altında bir gelirle geçimini sağlaması gereken insan sayısı da her geçen gün artıyor. Günlük 2 dolarla geçinmek zorunda kalan insan sayısı 2000 yılındaki 535,1 milyondan 2005 yılında 580,8 milyona çıktı. Giderek daha da yoksullaşan insanlardan 375 milyonu Afrika'da, 204 milyonu Asya'da, 2 milyonu ise küçük ada ülkelerde yaşıyor. Yoksulluk oranının yükselmesi kısmi olarak nüfus artışından kaynaklanıyor. Toplumun katılımı üzerinden hesaplandığında yoksul insanların sayısı 2000 yılındaki yüzde 78,8'den 2005 yılında yüzde 75,7'e düştü. Toplumun günlük olarak 1 dolardan daha az bir gelirle geçimini sağlamak zorunda olan kesiminde de yüzde 38,9'dan yüzde 36,1'e düşüş yaşandı. Eğer bu gelişme devam ederse 2015 yılında yoksul sayısı yüzde 33'e ulaşacak. Bu iyi bir gelişme gibi görülmesine rağmen BM'ye üye ülkeler tarafından 2000 yılında formüle edilen 8 ana hedeften birini yerine getirmeye yetmiyor. BM'de aşırı yoksulluğu yarıya indirme sözü verilmişti. Bu da yoksullar ülkelerda yüzde 36 olan yoksulluğun yüzde 20 oranına düşürülmesi anlamına geliyordu.

Ülkelerin dışborçları artıyor Rapora göre, yoksulların sayısının her geçen gün artıyor olması, yanlış gelişmeden kaynaklanıyor. Yoksul ülkeler petrol, mineraller ve tarım ürünleri gibi hammadde ihracatına fazlasıyla bağımlı halde bulunuyor. En yoksul 50 ülkeden 42'sinin ticaret eksikliği de devam ediyor. Özellikle petrol ile gıda eksikliğini bir arada ithal etmek zorunda olan ülkelerin dış borçları ise giderek artıyor. Geçen yıl bu ülkelerden 8'inde (Burkina Faso, Gine, Haiti, Moritanya, Mozambik, Senegal, Somali ve Yemen) yüksek gıda fiyatları nedeniyle sokak kavgaları yaşandı. Bu durumdan kurtulmak için bu ülkelerin ekonomilerini çeşitlendirerek dış yardımlara olan bağımlılıktan kurtulmaya çalışmaları gerekiyor. Yoksul ülkelerin hammadde ihracatı ise 2004 ile 2006 yılları arasında yüzde 59'dan yüzde 77'ye çıktı. Bu arada, en yoksul ülkelere giden direkt yabancı yatırım oranı da 2003 ile 2006 yılları arasında yüzde 1,9'dan yüzde 0,7'e kadar düştü. Şimdiye kadar, ekonomik büyüme özel sektör yatırımcılarına bırakılırken, gelişme yardımları özellikle sosyal sektör ile yönetimleri geliştirmeye harcandı. UNCTAD'a göre, son yüzyılın en büyük idari yanılması uluslararası özel sektörün kendiliğinden üretici sektörlere yatırım yapacağını düşünmekti. UNCTAD, 'özel kapitalin çoğunluğu petrol ve mineral rezervleri işleme üzerinde yoğunlaşmaya devam etti' diyor. Raporda en yoksul ülkelerin ekonomilerini daha az hassas kılmak için üretim sektörlerine daha fazla yatırım yapılması öneriliyor. Yatırımlar tarım sektörünün daha etkili olmasını ve tarımda çalışamayacakların lokal endüstri veya hizmet sektöründe çalışmalarına imkan sağlaması gerekiyor. UNCTAD 'ancak bu şekilde ihracata dayalı gelişme ekonomik gelişme hareketlenmesine dönüştürülebilinir' dedi.


2.5 milyar insan sağlıksız yaşıyor

UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından ortak yayımlanan raporda, dünyada 2,5 milyar insanın uygun sağlık koşullarından yoksun yaşadığı bildirildi. Raporda, bozuk kanalizasyon sistemleri olan ya da hiç kanalizasyon altyapısı bulunmayan koşullarda yaşayan insanların yüzde 70'inin Asya'da, yüzde 22'sinin ise Afrika'nın Sahra Altı bölgesinde yaşadığı kaydedildi. Hiç tuvaleti olmayan 1,2 milyar insanın ise ihtiyaçlarını gidermek için çalılıkları, tarlaları ya da başka açık hava mekanlarını kullandığı belirtildi. Raporda, hükümetlerin 2015 yılına kadar uygun sağlık koşullarına sahip olmayan insanların sayısını yarıya indirme sözü vermelerine rağmen bu yönde yavaş ilerleme kaydettikleri, ancak yine de içilebilir su imkanına sahip insanların sayısının arttığı belirtildi. Dünya nüfusunun yüzde 13 kadarı, yani 884 milyonu, içilebilir su imkanından yoksun yaşıyor. Ancak bu sayı, 1990'dakinin yarısına inmiş durumda. Raporda, şu anda yüzde 87 civarında olan dünya nüfusunun içilebilir su imkanına sahip bölümünün, 2015'de yüzde 90'ı geçeceği tahmin ediliyor.

teşekkürler..