0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın  (Okunma Sayısı: 960 Kere Okundu.)
« : Ağustos 19, 2008, 09:44:42 ÖS »
Avatar Yok

By.CeZa
*
Üye No : 293
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 12191
Mesaj Sayısı : 28 687
Karizma = 11179





“Hepsi Hikâye” Hüseyin Akın’ın geçtiğimiz günler İlke Yayınları’ndan çıkan İlk öykü kitabıdır. Akın, öykülerinde, yaşanan olayları kurgusal dünyayla ironik bir şekilde kaynaştırmasıyla dikkat çekti. Papağan diline aşina olup alışamasa da gerçekliği incitmekten çekinmiyor. Aşağıdaki öykü Hüseyin Akın’ın kitabından alıntıdır:
BİR İHTİMAL DERSANESİ

Öğrencilerin çoğu erkek. Sadece birisi başı açık, ikisi türbanlı üç kız öğrenci var. Çok katlı büyük bir iş merkezinin en üst katında yer alan dershane bir cephesiyle Haliç'e, diğer yönüyle duvarları birbirine yapışık iç içe girmiş tekstil atölyelerine, plastik ve boya imalathanelerine bakıyor.

Tolga balkona açılan kapının camına yüzünü yapıştırırcasına yaslamış, dışarıyı seyrediyor. Aslında buna seyrediyor demek bile yanlış. Nereye baktığı hiç belli olmuyorcasına dalıp gitmiştir.

Yangın merdivenini kullanarak üst katlara ağır yük taşıyan adamların çelimsiz bacaklarına ve sanki yarım saat sonra kopacakmış gibi duran ince bileklerine çakılıp kalmış olmalı ki, daha fazla bu iç sıkıntısı oluşturan şeye dayanamayacağını anlayarak yeniden üzeri kafası kadar dağınık ve karışık olan masasının başına döndü. Yarısı yenmiş, bitirilmeyi bekleyen sandviç, bütün notlarını oraya aldığı, zamanı geçmiş bir ajanda ve çözülmeyi bekleyen testler. Verilen para karşılığı hiçbir şeyin garantisi olmadığını gelenlere hissettirmek için olmalı, adını böyle bir mantıktan alan "BİR İHTİMAL DERSHANESİ”nin bu en üst katında bir grup genç muhtemel bir geleceğe hazırlanıyorlar. Gözlerini yumduklarında her şey o kadar yolunda gidiyor ki bir anlık fırsat bulur bulmaz göz perdelerini indirerek, hemen oracıkta beş on yıl sonrasına, daha büyük cesareti olanlarsa yirmi yıl sonrasına gidiveriyorlar.

Başörtülü kızlardan biri ne zamandır on yıl sonrasının öğretmenlik resmini hayaline resmetmekle meşgul. Hayal de olsa bu sanıldığı kadar kolay bir şey değil. Ne yapsa, öğretmen önlüğünün üstüne mavi başörtüsünü oturtamıyor. O bu sıkıntısını üçüncü kez aynı parmaklarını dönüp dönüp bıkmadan kıtlatırken gösterdiğinin farkında değil. En güzel de karatahtayla uyumlu bir hayal fotoğrafına yakışıyor. Bu şaşırtmıyor kendisini. Gelecek günlere kadar her şeyin belirsizlik ve karanlığı işaret ettiği bir dünyada karatahtanın kara olmasından daha normal ne olabilirdi. Kes, kopyala, yapıştır tekniğine benzer bir teknikle başka bir resim denedi, bakışlarına asmak için, ama bunda da başarılı olamadı. Bu kez siyah avukat veya hakim cübbesinin üstünden kayıp düşen türban işi bozmuştu. Neydi o? Evet, "Baro" kabul eder miydi böyle bir uyumu? "Baro" kelimesini oluşturan harfleri bir cümlenin kısaltılmış şekliymiş gibi fazla zorlanmadan çözdü. "Başörtüsüz Allah Rızası Olmaz!" 'Al sana yakıştırma' dedi. O bütün bunları düşünürken, açıldığı zaman ayna vazifesi gören pencere camından Tolga'nın kendini süzen kaçamak bakışlarını yakalayıverdi. Sanki biraz evvel zihin duvarına astığı geleceğe ait hayal çerçevesi aniden düşüp parçalanmıştı. Tolga çoktan kendi hayal fotoğrafının yanına, istikbaliyle didişmekten adeta bütün renkleri tüketmiş olan bu kızın resmini asmıştı bile. Şimdi geriye gerçekleştirmek için geceli gündüzlü çalıştığı bir hayali kalıyordu: İmam olmak! Hem siyah cübbenin üstüne beyaz sarık hiç zorlanmadan oturuyordu.

Kaç kez rüyasını görmüştü bunun hatırlamıyordu. Bir keresinde, selâtin camilerin birinde hutbe verirken cemaat o kadar etkilenmiş ve takdir etmişti ki onu, camide büyük bir alkış tufanı kopmuş, hiç alışık olmadığı bu garip durum karşısında sözün gerisini getiremeyip oracıkta kala kalmıştı. Bu alkıştan çok korkmuştu Tolga, ama neyse ki bunun bir rüya olması onu rahatlatmıştı. Tolga'nın çok küçük yaşlardan itibaren iyi bir müzik eğitimi, tiyatro yeteneği olmasına rağmen imamlık mesleğine yönlenmesinde emekli asker olan babasının ve turizmci olan annesinin çok büyük etkisi vardı. Onlar bitişik komşuları Rahime hanımlar gibi düşünmüyorlardı. Rahime hanım ve eşi beş vakte beş daha katacak kadar dindar olmalarına karşın, her şey olmasını istiyor ama hiçbir evlatlarının imam olmasını istemiyorlardı. Sebebini sorunca da, 'Bu memleketin avukatlara, mimarlara, doktorlara ihtiyacı var.' deyip lafı kısa kesiyorlardı. Aslında işin hakikati Rahime hanım ve eşinin söylemediklerinde gizliydi. Onların zihinsel önem sıralamasında imamlığın iraptan mahalli yoktu. Bakmayın, 'ah ne güzel, ne ulvi şey, peygamber mesleği!' dediklerine. Tolga ve ailesi komşularının bu tavrına bir anlam veremeseler de, geçen kış kayak için gittikleri İsviçre'de bu konuyu konuşup görüş birliğine varmışlar ve kafalarında hiçbir ukde kalmamıştı. Tolga'yı sade dershaneye göndermekle kalmamışlar, ayrıca özel dersler aldırarak ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı. Üstelik hatırı sayılır bir kolejden mezun olmuştu Tolga. Dershanedeki öğretmenleri 'İmamlık ve İmani Bilgiler Fakültesi'nin puanının bu sene tavan yapabileceğini söyleyerek etütlere kalmaya da ikna etmişlerdi.

Tolga her dershane çıkışı kız arkadaşlarıyla cafe'de oturken bir yandan yetiştiremediği testleri çözüyor, diğer yandan imam olduğunda hayalini kurduğu şeyleri çevresindekilerle paylaşıyordu:

- Bir kere benim görev yapacağım cami alttan ısıtmalı olacak arkadaşlar. Müezzin mahfilini, mihrap mekanını en güzel şekilde dizayn edeceğim. "Müslüman kardeş, ayakkabını böyle tut!!" uyarı levhasını daha büyük ve gerekirse ışıklandırmalı yapacağım. Ayakkabılar için öyle rasgele değil standart poşet uygulaması başlatacağım. Murakıpları ağırlamak için özel bir izzet-i ikram odam olacak. Öyle ikide bir 'Cemaat-i Müslimin! Safları sık ve düzgün tutalım!! Allahın rahmeti üzerinize olsun!' diye ikaz edip kendimi yormak yerine, bu uyarıyı metrolardaki gibi banttan vereceğim. Cami yararına etkinlikler, yarışmalar, gösteriler ve konserler organize edip gelirini tesbih, takke ve gül yağı alacak durumda olmayan cemaate aktaracağım.

Tolga bu hayallerini sıralarken kendinden geçer, adeta o ânı yaşıyor gibi olur ve gözündeki ışığın feri iki kat daha büyürdü.

Ne zamandır aynı problemi değişik yönlerden çözmeye çalışan genç matematik öğretmeni üzerindeki tebeşir parçacıklarından oluşan toz bulutunu hızlı ve çevik el hareketleriyle uzaklaştırırken sesini her zamankinden biraz daha değiştirip yükselterek, önemli şeyler söyleyeceğine, kısa bir boğaz temizleme safhasından sonra, öğrencilerini inandırmayı başarıyordu:

- Evet arkadaşlar! Bugün 26 Nisan 2031. Şurada kaldı iki ayınız. Unutmayın, 17 milyon yedi yüz öğrenci katılacak sınava ve sadece 1500 kişi bu sınavı kazanacak. Hiçbir konuyu anlamadan geçmeyelim!

Öğretmenin alçalıp yükselen sesi, kah plastik bir top gibi zıplayıp duvara çarpıyor, kah gerilmiş bir yay gibi duvara kadar hızla gidip süratle geri geliyor, kah da öğrencilerin kendi aralarında konuşma ve uğultusuna karışıp gargaraya dönüşüyordu. "BİR İHTİMAL DERSHANESİ"nin 28 kişilik, bütün imkânlar kullanılarak iyi aydınlatılmış sınıfında sadece coşkuyla yaşanması gereken gençlikler berhava olmuyor, aynı zamanda meslekler de havada uçuşuyordu. Örneğin, pilot olmak isteyen ön sıradaki şu kız öğrencinin bu ideali öğretmenin az önce sorduğu soruya yanlış cevap vermesi üzerine hızla yere çakıldı. Ressam babası başörtülü kadın resimleri de çizdiği için akademiye girmesi engellenen genç, deneme sınavının cevap kâğıdındaki bütün boşlukları gözü yumuk doldurup yeni bir oyun keşfetmek için uğraşıyordu. Belli ki sınavdan nasıl sıfır çekilirin inceliklerini öğrenmeye dayalı bir çalışmaydı bu. Tolga, önündeki kâğıda kocaman bir şadırvan resmi çizmiş bir yandan onunla serinlemeye çalışırken, diğer yandan biraz evvel babasından cep telefonuna gelen mesajı okuyordu:

"İşlerim bitmek üzere Tolgacığım. İkindi namazında Hayyam birahanesinin bitişiğindeki 'Sankikıldım Camii'nde buluşalım"

Pencereden dalga dalga sala sesi doluyor içeriye. Tahtadan sandalyeye ne varsa silip götürüyor bu ses. Kapı ve pencereler faniliği bir kez daha dokunaklı bir şekilde hatırlatan bu ses karşısında sanki havalanıp yokluğa karışıyor.

Çıkış zili ısrarla çalmasına rağmen kimsenin zili taktığı yok. Tolga dışarıdan içerisinin havasını değiştiren sesi tekrar etmeye çalışıyor:

"Essalatu ves selamu aleyke ya Rasulallah"

Başörtülü öğrenci kız pencere camına yansıyan aynı yüzün kendine bir kez daha baktığını görür görmez başını eğiyor.

Hayal çerçevesine asacak resmi yok.

Habire parmaklarını çıtlatıyor!

(“Hepsi Hikaye” Hüseyin Akın- İlke yayınları-Haziran 2007)

Link
WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.



 
« Son Düzenleme: Temmuz 01, 2010, 01:35:40 ÖS Gönderen : melek_03 »
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın
« Posted on: Nisan 26, 2024, 06:52:40 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın e-book, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın programı, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın oyunları, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın e-kitap, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın download, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın hikayeleri, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın resimleri, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın haberleri, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın yükle, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın videosu, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın şarkı sözleri, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın msn, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın hileleri, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın scripti, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın filmi, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın ödevleri, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın yemek tarifleri, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın driverları, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın smf, Hepsi Hikaye - Hüseyin Akın gsm
Yanıtla #1
« : Temmuz 01, 2010, 01:36:39 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


Teşekkürler..

WebCanavari
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular