Hayko Cepkin: Ben hep insan biriktirdim diğerleri para...


Hayko Cepkin 'Aşkın Izdırabını...' albümünün dördüncü klibi 'Platonik' ile yeniden boy gösteriyor. Üç videoluk serinin ikinci ayağı olan klipte Hayko Cepkin, nükleer savaş sonrası dünyada tek başına kalan bir adamın hikayesini saklandığı sığınaktan çıkararak devam ettiriyor. Radikal'e konuşan Cepkin, bu kadar idealist kalabilmesinin temel prensibini aç gözlü olmamasına bağlıyor.




Bugüne dek ne kadar orjinal olduğundan yüzlerce kez bahsedildi Hayko Cepkin’in. Öyle ki ne kadar orjinal biri olduğunu anlatırken klişeye düşüp sıradanlaşma ihtimaliniz çok yüksek. Hal böyle olunca tüm hoş sohbetliğine rağmen konuşması en zor insanlardan birisi oluveriyor gözünüzde. Henüz Hayko cümlesini bitirmeden kafanızda bunları yazıya nasıl dökeceğinizi sorguluyorsunuz. Zira muhabbet boyunca ne şakaları bitiyor ne de ses efektli taklitleri. Halihazırda Hayko’yu takip ediyor vaziyetteyseniz işiniz biraz daha kolay. Şükür ki ben o tayfadandım.

POST APOLİTİK MEVZULARA DALIŞ!

Hayko Cepkin ‘Aşkın Izdırabını...’ albümünün dördüncü klibini ‘Platonik’ şarkısına çekti. Bu klip üç videoluk bir serinin de ikinci basamağı. Bir önceki klibi ‘Geç Kaldım’da Hayko nükleer savaş sonrasında hayatta kalan tek kişiyi canlandırıyordu. ‘Platonik’te ise sığınaktan dışarı çıkıp değişen dünyayı yeniden keşfetmeye çalışıyor. Bu üç şarkılık video serisi fikri uzun zaman önce planlanan bir hamle. Zira anlattığına göre Hayko çalışma sistemini değiştirmiş. Artık bir hareket sonrasını değil üç hareket sonrasını kurguluyor. “İki yıl içerisinde yapacağımız her projenin A, B, C, D ve duruma göre belki de E planını yaparak çalışıyorum” diyor. Kliplerde konu olarak post apokaliptik mevzulara, teknik anlamda greenbox ve 3D dünyasına dalış yapmayı zaten istiyormuş.

SADECE MÜZİĞE ODAKLANACAK LÜKSE SAHİP DEĞİLİZ

Hayko Cepkin kliplerinde ne olacağı genelde belli olmaz. Onu uzayda da görebilirsiniz, bir tiyatro gişesinde de. Bu fikirlerin yüzde 95 kendisinden çıktığını söylüyor. Belki de işine bu denli hakim olmasının sebebi budur, kim bilir. “Bizde doğru düzgün telif yasaları olmadığı için ciddi şekilde çalışmak zorundayız” diyerek başlıyor söze. Türk müzisyenlerin müziğe odaklanmak için her şeyi geride bırakıp bir süre ortadan kaybolabilecek lükse sahip olmadığını belirtip ekliyor: “Her şey bir rutin içerisinde ilerliyor. Sahneye çıkılacak saat, sahnede yapılacaklar vs. Bu benim hayatım boyunca tercih etmeyeceğim bir yöntem. Bu yönteme düşebileceğimi hissettiğim andan beridir de daha ciddi düşünmeye başladım bu işler üzerine.”

HALA BENİMLE KARŞILAŞMAK İSTEMEYEN BİR KİTLE VAR

‘Akşın Izdırabını...’ albümü Hayko’nun aşkın içerisindeki ruh hallerini tek tek anlattığı bir konsepte sahip. Kendisi konsept albümleri dinlemeyi sevdiğinden dinleyicisine de aynı şeyi vermeyi düşünerek başlamış bu konsept işlerine Hayko. İlk albümü ‘Sakin Olmam Lazım’da müzik piyasasında yaşayabileceği tüm sorunları sükunet ile çözebileceğine inanıp bu konunun üzerine konuşuyordu. Kendi kitlesini yavaş yavaş oluşturup korku temasını işlediği ‘Tanışma Bitti’ albümünden bahsederken “İnsanlar benim ne mal olduğumu görmeye başlamıştı. Benden korkmaları gerektiğini söyledim onlara. Hala benimle gece sokakta karşılaşmak istemeyecek bir kitle vardır” diyor gülerek...





‘SANDIK’I YAPTIĞIMDA DİBE VURMUŞ GİBİYDİM

Üçüncü albümü ‘Sandık’ta ölüm konusunu işliyordu. Bu albümü yaptığı dönemde Hayko kendisini çok kötü hissettiğini söylüyor. ‘Aşkın Izdırabını...’ ise hem Hayko’nun gözünden aşkı anlatıyor hem de müzik piyasasının klişe aşk şarkılarıyla inceden dalga geçiyor. “Hangi kanalı açarsan aç berbat bir aşk şarkısına denk gelebilirsin” diyerek bu dalganın sebebini açıklıyor. Klibin takibini yapmak için bir süre müzik kanallarını takip etmiş ve az daha müziğe dair umudunu kaybediyormuş. “İki hafta evvel piyasayla ilgili fikirlerimi sorsan ‘İnsanlar iyi şeyler üretmeye çalışıyorlar’ derdim ama bir baktım ki durum felaket’ diyor kahkalar atarak. Bu minvalde en çok eğlendiği albümün bu olup olmadığını sorunca tereddütsüz onaylıyor. “Ben ‘Sandık’ı yaptığımda dibe vurmuş gibiydim. Ancak böyle dalga geçerek içinden çıkabilirdim bu mevzunun.”

‘BU SEFER PATLADIK’ DİYORUM HER BAŞLANGIÇTA

Çalışma sistemi şu: Önce müzikleri yapıyor, daha sonra bunların neyi çağrıştırdığını düşünüyor. Konseptin belirlenmesinin ardından sözler yazılıyor. “Kocaman bir skalayı kısıtlı bir alana sokup bir konu hakkında sözler yazmaya çalışıyorum. Her seferinde de yapamayacağımı düşünüyorum. ‘Bu sefer patladık’ diyorum her başlangıçta.” Nasıl ki şarkıları yanyana koyduğumuzda bir kompozisyon ortaya çıkıyor, albümleri için de aynısı geçerli. Tüm albümleri yanyana koyduğunuzda Hayko Cepkin’in biyografisiyle karşılaşıyorsunuz.

TRİBUTE ALBÜMLER GÜZEL FIRSAT!

Son dönemde tribute albümlerde sıkça Hayko Cepkin ismini görür olduk. Bu albümlerde bulunmasının başlıca sebebi bir parçayı yeniden kurgulamanın keyfi. Temelde bu albümlerin ticari bir mekanizma olduğunu söyleyerek başlıyor anlatmaya: “Zamanında çok özel olmuş bir isme apoletlerini geri vermek anlamını taşıyor bu albümler. Bir taraftan masrafsız hazırlanması sebebiyle de şirketler için avantajlı.” Armonisi sabit herkes tarafından bilinen bir şarkıyı darmaduman edip tekrar dinlenir ve sevilir kılmanın keyfinin yanısıra bu albümlerde bulunmanın kendini eğitebilmek için de güzel bir yöntem olduğunu söylüyor Hayko. Özellikle şarkısını söylemek istediği birisi olup olmadığını sorunca “Öyle birisi yok” diye kesin bir cevap veriyor.

AÇ GÖZLÜ DEĞİLİM

Müzik piyasasının tekdüzeliğinden açılıyor konu yine... ‘Dünyanın bir rutini var” diyor önce ve bir örnekle durumu açıklıyor: “Yılda ortalama 100 milyon dolar kazanan bir şirketin işleri büyütmek için bazı şeyleri değiştirmesi gerekir. Bu parayı 500 milyon dolara çıkarmak için yapılması gereken söylenince herkes bir durur. Çünkü ortada halihazırda bir 100 milyon dolar var. Risk almamayı seçen aynı kuralları uygular ve 100 milyon dolar kazanmaya devam eder. Müzik sektöründe de durum pek farklı değil. ‘A kısmını kimsenin hatırlamayacağı ama nakaratın akılda kalacağı şarkılar yapmalıyız’ diye düşünüyorlar.” Henüz yolun başındayken bu kuralı kesinlikle uygulamayacağına dair kendine söz vermiş Hayko.

Bu kadar idealist kalabilmesinin temel prensibini aç gözlü olmamasına bağlıyor. İhtiyacı olan şeyin kendine ait bir konforu olan bir hayat olduğunu söylüyor kararlı bir şekilde. Konser anlaşmaları sırasında paradan önce teknik ekipmanların konuşulduğunu ve istediği şartlar yerine gelmezse para ne kadar iyi olursa olsun o konseri kesinlikle gerçekleştirmediklerini belirtip durumu açıklıyor.

BEN 10 SENE BOYUNCA İNSAN BİRİKTİRDİM, DİĞERLERİ PARA...

Hayko Cepkin’in çok sağlam bir kemik kitlesi olduğu herkesin malumu. Bu kemik kitleyi oluşturmak için ülke sınırlarını birkaç kez turladığını da birçok kez anlattı farklı mecralarda. Yıllarca halk konserlerine giden şarkıcıların bilet kesilen konserlerde neden ‘patladığını’ da bu durum üzerinden açıklıyor. “Ben 10 sene boyunca adam topladım, insan biriktirdim. Diğerleri para biriktirdi.” İnsan biriktirmenin ne denli önemli olduğunu halk konserlerinin çok yoğun olduğu Anadolu’da Hayko Cepkin’in biletli konserlerinden birine bakarak görebilirsiniz.

PARAŞÜTLE REKOR KIRDILAR

Yaşıtım pek çok insan gibi televizyonla bağımı iyiden iyiye düşürdüğüm şu dönemde televizyona arada sırada dikkat kesilmemin sebeplerinden biri Hayko Cepkin’in ‘Extreme G’ isimli programıydı. Yüksekten ölümüne korkan biri olarak başlarda izlemek bile başımı döndürüp midemi bulandırsa da bir süre sonra alışıp müptelası olmaktan kurtulamamıştım. Hayko Cepkin yaklaşık beş yıldır Türk Hava Kurumu’nda amatör paraşütçü. Türkiye’de extreme sporlara gerekli ilginin gösterilmediğinden dert yanan sanatçı ‘Extreme G’yi çektiği dönemde sponsor bulmakta oldukça zorlandığını söylüyor. “Köy köy gezip yemek yenen programlar bile daha yayınlanabilir görünüyor şu sistemde” diyor durumun vehametinden bahsederken. “Ben de çekeceğim bir gün, görürsün” diyerek kahkahayı patlatıyor.
Amatör paraşütçülük işi Hayko’yu oldukça sarmış görünüyor. Zira ne zaman bahsi geçse müzikten bahseder gibi iştahlı şekilde anlatıyor konuyu. Geçenlerde İzmir Selçuk’taki ekipleriyle beraber bir rekora bile imza attılar. Ekipten Levent Gürcan’ın fikriyle Türkiye rekoru kırmak isteyen 29 amatör paraşütçüden 24’ü havada elele tutuşarak 29 Ekim’de rekoru kırmışlar. Bu rekoru kırmalarının asıl sebebi ise Cumhuriyet’in 95. yılında 95 amatör paraşütçünün havada ay yıldız yapacağı bir rekora imza atmak...




ESKİ ŞARKILARA YENİ DÜZENLEMELER YOLDA

Sohbetin sonlarına doğru ana konumuz müziğe dönüyoruz. Hayko’nun kafasında binbir tilki dönüyor, planlar planları kovalıyor. İlk olarak albüm işine bir son verip single zihniyetiyle yola devam etmek istediğini söylüyor. Bir taraftan soundtrack’lerle karşımıza çıkabileceğinin sinyallerini veriyor. ‘Extreme G’nin üçüncü sezonunu bu yaz kesin olarak çekeceğini vurguluyor. Bir akustik turne yapmak arzusunda olduğunu da vurguluyor. Benim için en heyecan verici kısım ise eski şarkılarını yeniden düzenleyip sunmayı planladığı projesi.

KALBİMDEN GEÇENİ YAPIYORUM

‘Aşkın Izdırabını...’ albümünün lansman konserinde -ki bu görüntüleri YouTube’da bulabiliyorsunuz- bir video gösterimiyle hikayesini anlatmıştı konseri izlemeye gelenlere Hayko Cepkin. 2005 yılından bahsederken bir televizyon kanalında katıldığı ödül töreninden bir parça da gösterdi. Henüz sarışın haliyle ödülünü tutarken seyircilere manifestosunu veriyordu: “İnandığım şeyi yapıyorum. Kalbimden gelen şeyi yapıyorum. O yüzden daha çok karşılacacağız.” Hayko ilk günkü gibi kendinden emin. Aradaki tek fark bugün onunla daha fazla karşılaşmak isteyecek milyon insanın bulunduğu gerçeği. Var olsun...