Elmas
Doğadaki en sert maddelerden biri. O ölçüde de şeffaf ve pırıltılı. Hayatına kömür olarak başlayan elmasın, o güzelim şeklini alabilmesi için milyonlarca yıl geçmesi gerekmiş. Ama o küçük bir kömür parçasıyken bile kendi geleceğini sabırla beklemiş. Sabırlı bir insan olduğunuz ortada. En kötü koşulların içinden olgunlaşıp iyileşerek çıkıyorsunuz. Aldığınız her yarayı tamir ederken bir kat daha güzelleşiyorsunuz. Zaman geçtikçe değeriniz daha da fazla anlaşılıyor. Ama siz kara bir kömür parçasıyken başınıza gelenleri asla unutmuyorsunuz.

Aynen Öyle Teşekkürler Canım.

Elmas
Doğadaki en sert maddelerden biri. O ölçüde de şeffaf ve pırıltılı. Hayatına kömür olarak başlayan elmasın, o güzelim şeklini alabilmesi için milyonlarca yıl geçmesi gerekmiş. Ama o küçük bir kömür parçasıyken bile kendi geleceğini sabırla beklemiş. Sabırlı bir insan olduğunuz ortada. En kötü koşulların içinden olgunlaşıp iyileşerek çıkıyorsunuz. Aldığınız her yarayı tamir ederken bir kat daha güzelleşiyorsunuz. Zaman geçtikçe değeriniz daha da fazla anlaşılıyor. Ama siz kara bir kömür parçasıyken başınıza gelenleri asla unutmuyorsunuz.

Zümrüt
Elmas ve yakut kadar parlak değil, çünkü ışığı onlar kadar kırmıyor. Işığın kendi yeşilinin derinliklerine sızıp orada kaybolmasına izin veriyor. Doğada hep başka ve kendisinden daha değersiz olduğu söylenebilecek şeylerle karışım halinde. Kalabalıktan vazgeçmiyor. Pek seçici olduğu söylenemez. Ona nadiren yalnız başına rastlanabiliyor. İnsanları, kalabalığı seviyorsunuz. Aralarında ayrım gözetmiyorsunuz. Din, dil, ırk, sınıf gibi ayrımlar yanınızdan bile geçmiyor. Kendinizi, onların arasında gizleyerek yaşamaya devam ediyorsunuz. İnsandan öğrendiğinizi yine insana veriyorsunuz.

en sevdiğimde buydu zaten

Zümrüt
Elmas ve yakut kadar parlak değil, çünkü ışığı onlar kadar kırmıyor. Işığın kendi yeşilinin derinliklerine sızıp orada kaybolmasına izin veriyor. Doğada hep başka ve kendisinden daha değersiz olduğu söylenebilecek şeylerle karışım halinde. Kalabalıktan vazgeçmiyor. Pek seçici olduğu söylenemez. Ona nadiren yalnız başına rastlanabiliyor. İnsanları, kalabalığı seviyorsunuz. Aralarında ayrım gözetmiyorsunuz. Din, dil, ırk, sınıf gibi ayrımlar yanınızdan bile geçmiyor. Kendinizi, onların arasında gizleyerek yaşamaya devam ediyorsunuz. İnsandan öğrendiğinizi yine insana veriyorsunuz.