|
|
|
Gül Gibi..
SENİ ÖZLEMEK... öylesine güzel birşey ki düşünmesi bile beni heyecanlandırmaya yetiyor sanırım... seni düşündüğüm her an yüzümde kocaman sen oluşuyor...gözlerinin ışıltısı geciyor gözlerime,sen olduklarında.. bakışlarımda ki derinliklerde saklısın... gözlerimin görebileceği ilk ve son yerdesin... sana aşık dudaklarım,ismine döküyor seni anımsadığımda... yüreğimin üşümesi geçmeye başladı sessiz ve titrek... kalbimin atışını özledim, kokunu... teninin sıcaklığını kokusunu... senin kokunu,senin dudakların tadını çok ama çok özledim...
Aklıma her düşdüğünde içimde bir ben, bir de sen üşüyor... gözlerim nemleniyor... neden benden bu kadar uzaksın ki... neden kendini benden uzaklara taşıyorsun, oysa bir çocuğum karşında... ve çocuk gözüyle.... titriyorum ... sensizliğin yağmurları, bakmaya kıyamadığın gözlerimin ev sahibi oldular... beni sensizliğin uğursuz sessizliğinde, bir başıma bırakıp gittin.. benden uzaklara taşıdın kendini...uzaklarda sakladın küçük gözlerimin izlerini...oysa o izlerin içersinde bile sen vardın sevgili...herşey senin gözlerinle şekilleniyordu.. bakışlarımın bakışların olduğunu duyamadan sessizliğin içinde suskun bir feryad olup sustun...delice ve suskunca...
Bütün aşıkların göz bebeklerine kaçtın... onların gözlerinde iki damla yaşa hayat bağladın bensiz... onların dualarında derman aradın, onların sevgilerinde sevgim sandın, severler sandın ben gibi seni... onların öpüşlerinin izlerini, yüreğinde depremlerle tutdun... tutkularını gömdüğün karanlıklarına, kendini de beni de bizliğin cezasına verdin... küçük gözlerini bastığım topraklara devirdin... onların sessinde sesler buldun kendine.. hani sensiz yapamam, olamam diyordun ya... bu cümlenin içinde kendine odalar yapıp saklanmıştın, gecip giden zor günlerde, geriye sadece yarım sevgilerin yağmurları akıyordu.. öznesiz yaşanıyor şimdilerde, yani sensiz..
Aşk şimdi seni bulabilir belki.. yüreğini engin denizlere açtırabilir de.. tüm gücüyle seni sarabilir de... saklandığın odalarda seninle birlikte, bensizliğin izlerini silebilir, yeni sesler... karanlık odalarda ışığın olabilir, bir kalp... ve bakışları titrek gözyaşlarını silebilir ben gibi... içinde ki canın yanmasını serinletebilir tutkuları.. seninle ben gibi saatlerce gözlerine bakarak uyutabilir sensizliğini...
Aşk beni bulabilir de, bütün gördüğüm yüzlerde seni canlandırabilir de... aşık olduğum denizler de ki dalgaları seninle çoşturabilir de... bazen dingin, bazen fırtına da dua ettirebilir de... maviliklerine daldırabilir de... tüm gücüyle sensizliğin rüzgarı içimin titreyişini esir alabilir de, sensizliğin soğuğunda nefesimi durdurabilir de... adını görmezden gelebilir de... ışıksız odalarıma, ışıkları esirgeye bilir de... anıları yanan bir mum ışığına teslim edebilir de.... eriyen her ışığın acısını taşımaya çalışabilir de... içimdeki senli tutkuları yok edebilir de, yeni bulduğum aşklar.. senin tenin kokusunu üzerimden atmaya çalışabilir de... senin dokunuşlarını bana unutturmaya çalışabilir belki de zaman... senin parmaklarına ölüme mahkum olan mahkum gibi yasaklayabilir de, üzerimde ki dokunuşları...
Sensizliğin ne demek olduğunu öğretir yeni bir kalp, kalbime... gelen her zaman gitmeye gönül vermişken, giden aslında gittiğinin izlerini gelenin bakışlarına işlediğini... aşk seni de beni de bulabilir de... gitmelerin anlamını öğretebilir mi ki...
Soru işaretlerinin fısıldaması sendin belki de aşkın içinde... ünlemler yokluğun demekti ... bu önemliydi, çünkü olmayacaktın bir daha gözlerimin üzerinde... benden uzaklara taşıyacaktın kendini... beni kendinden bir dünya kadar uzağa, bir göz kadar yakına... ben görüp de susacaktım karşında... seni başka gözlere emanet edecektim... başka yüreklerin duasına, başka kalplerin baharlarına.. başka dudakların tadlarına.. başka kelimelerin şansına bırakacaktım seni... o dudaklarda dökülecekti varlığın... belki de istemsizce... ama bir daha dökülünce bana hediye kalan yağmurların...
Artık düşüncelerimin içinde düşünce kümeleri olarak yaşıyacaksın... iyi ve güzel şeyler düşünebilir mi ki.. benim korumaya yetmediği kalbim, koruya bilirmiydi ki seni... bakabilir miydi ki ben gibi içinde ki sana... içinde olabilir miydi.. hiç gitmeyen hiç bitmeyecek olan... içimdeki sesleri çözebilir miydi, bakışlarında ki sessizlik... içinde ki sana dokunabilir miydi ben gibi son kez daha... keşke... sesim, sessinde saklı kalsaydı... kelimelerim kelimesizliğin de suskun kalıp, beni üzerinde atmasaydı... yazılarımda ki sessin, konuşmalarına dökülseydi... oda beni seviyor bensiz olamıyor diyebilseydi ruhun, ruhuma... gözümde dans eden damlaların birazı bana, birazıda sana aksaydı... biraz ben kadar biraz sen kadar tükenseydi hayat gözlerimizde... gözlerimizde oynasaydı filmler mutlu aşklarla biten...
Işığı biten kandillere benzedi yüreklerimiz... ısısı sen, ışığı ben olan... geçimsiz bir hayatın içine attık kendimizi...devrilen günlere bağladık umutlarımızı..seslerimizde ki sesleri yırtık bizle ilgi,bizi biz yapan renkleri solgunlaştırdık..sonbahara hasret tutkularımızı sarartık bir yaprak gibi...kırdık,yok ettik dallarımızdan kopan her bir bizi...kelimelerimize kelimeler kurduk...cümlelerimize basit anlamlar yükleyip,hayatın içinde akıp gitmekde olanlara sarıldık kurtulabiliriz diye...ama olmadık..onlarla birlikte akmaya başladık,onlarla birlikte bir yerden bir yere yaprak gibi savrulmaya...
gerçekten ama seni..seni sen yapan,seni ben eden,seninle ben olan benimle sen olan her şeyi...içimde seni kaybeden beni,benden korkup kaçan seni özledim...içimde ki çığlıklara kulaklarımı tıkadım belki...yüzüme yasnıyan her bir düşünce izinde,fotoraflarda ki gülümsemen geçiyor yüzüme...oysa ne kadar tanıdıklar sana değil mi ?
bakışlarına sakladığın hayatı,sakın ölme diyen sessinde saklanıyor sevgimiz şimdi...gömlek gibi üzerimize yapışan yeni kimliklerimiz,yeni isim arayışları... senin varlığının izleri benimle bakıyor her yana...gözlerimin görebileceği ilk ve son yerdesin... ilk ve son... dudaklarımda ıslanan isminin, sıcaklığı geçiyor yüreğimdekilere.. bu yüzden sen gibi duyuyorlar kelimelerimi... yüreğinin sancısında saklanan bir parca ben gibi... titrek ve korkak...
eski günlerin hayalleri kokunu canlandıramıyor bana... keşke sen gibi kokunu da getirseydi aklıma... o zaman burnumda saklanan özlem nefesleri, bu kadar sancılı kaçmazdı benden... senin kokuna tutsak ruhumun, senin dudaklarınsız ölmesi gibi... dudaklarının sıcaklığını o kadar çok hissetmek istiyorum ki... yeniden canlanabilmek gibi... titreyen iki göz,sarılan ruhum, ruhunda ki aşka...
ama,
şimdi gel... ve bitsin bu özlem... suskun özlem ceken kelimeler... hasreti kovalım seninle... birbirinden kaçan sevgililer gibi kaçıralım bizi bizden ayıran bizi bize düşman eden zaman tohumlarını... saklambaçı öğretelim yokluğa... ebe olmasını tembihleyelim... ve o saklansın bizden... şimdi gel... bir şehrin bir şehre uzanamamasının acısını sil bu yolllar üzerinden... şehirler içinde her gece akıp gecmekte olan aşkların ruhlarını özgür bırakalım... rüzgar postasına emanet edilen kelimeleri uçursun güvercinler... "yâre gönderilen öpücükler, yüzlerine değsin her gece meleğim... bütün aşklardan biraz sana biraz da sende ki bana... ben yârine emanet edilen suskun kelimelerde yaşıyorum şimdi..."
bütün kelimeler canlansın seninle yeniden... ve yeniden eskisi gibi doğsun güneş yüreklerimizde ki karanlıklara... ışıklar yansın karanlık odalarımızda... kalemde ki aydınlık gibi yüreğimizde beklemeye gönüllü notalar işlensin piyanolarda.. dökülsün bizim şarkımız dudaklardan... bizimle çoşsun aşka hasret gönüller ve dudaklar... ne kadar acı ve bizden bile gizli... eski tanıdık vedalar...
şimdi bütün güller sana benziyor ve onların kokusu... şimdi onlarda sen yaşıyorsun... evimde dolaşan bir gül kokusunda... gül gibi kırılgan, gül gibi çoşkulu, gül gibi aşk kokan, gül gibi inanan, gül gibi hayat veren, dindiren... gül gibi veda etmeyen, sararan bir gül yaprağı gibi yüreğimde ki belirginliğin.... şimdi ellerinde güllerle gel... tanıyamam belki kokunu... ben kokunu gül bildim, gül gibi kokmalıydın sen sevgili... tenin sıcaklığında saklı duran bir ter damlasına gül bildim.... güllerinle ac sevgili yüreğini, yüreğimde bul kendini... yüreğimde sensizlikde ekilen gül bahcesi....
oysa yanlızlık ceketini alıp gitmekmiş senden sevgili...
|