0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Gönlümde Gençliğim Var  (Okunma Sayısı: 1070 Kere Okundu.)
« : Ekim 20, 2012, 02:38:19 ÖS »

phugeson
*
Üye No : 86056
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 3
Mesaj Sayısı : 3
Karizma = 0


                               GÖNLÜMDE GENÇLİĞİM VAR               

Sevgili evlatlarım…
 
Karşılıklı görüşürken birbirimizi incitebiliriz düşüncesiyle bu yakınışımı mektupla bildirmeyi uygun buldum. Beni anlasanız bile anlayış göstereceğinize inanmıyorum ama…en azından içimi dökeceğim. Şunu peşinen bilesiniz ki evlatlarım, benim sizin yaşlarınıza inme şansım yok… Ne yazık ki sizlerin benim gibi ihtiyar olma şanssızlığınız var...Dilerim Allah’tan, benim düştüğüm yalnızlığa sizler düşmezsiniz. “Yalnızlık Allah’a mahsustur,” özdeyişinin ne kadar doğru olduğunu yalnız kaldığınızda daha iyi anlıyorsunuz. Hayatta neler olacağı bilinmiyor. Sapasağlam annenizin bir sene önce amansız bir hastalığa yakalanıp üç ay içinde tanrının rahmetine kavuşacağını bilemediğimiz gibi…Sizlerin de yalnız kalma şanssızlığınız olabilir. İşte o zaman beni anlayabilirsiniz… “Ah!..Keşke babamızın isteğini yerine getirseydik,” diyeceksiniz ama, iş işten geçmiş olacak…
 
Sizleri iyi birer evlat olarak yetiştirdiğime inanıyorum. Bunu, beni sık sık telefonla arayıp nasıl olduğumu sormanızdan, her hafta birinizin gelmesi ve en önemlisi de, birbirinizle yarış edercesine yanınızda kalmamı istemenizden anlıyorum. Sağ olun, var olun. Allah sizlerden razı olsun. İki gelinimle iki damadımın da sizlerden farklı olmadığına inanıyorum. Sizlerin yanında sıkılırım ben. Rahat davranamam. Artık genç kızlık ve delikanlılık dönemlerini yaşayan torunlarımla önceleri kadar iyi anlaşamam. Yanlış bir tavırları batar bana. Benim sert bir davranışım onları asileştirir. Bana arka çıktığınızda, sizlere bile kafa tutarlar. Benim yüzümden evlatlarınızla sürtüşmenizi istemem.

Sevgili evlatlarım…Evlenme isteğime anlayış gösterin. Bunu, rahmetli annenize saygısızlık kabul    etmeyin. Onun bendeki değerini asla bilemezsiniz. Bana öyle geliyor ki, evlenmeme engel olmanızdaki asıl neden, mal varlığıma bir ortak daha istemeyişiniz. Köydeki babamdan kalma taş bina ve bahçesi hariç, tüm mülkümün yasal yönden sizlerin olmasını sağlayacağım. Satılmalarını istemediğim için zeytinliklerin kullanım hakkını ölene kadar kendimde tutacağım. Bu alamet şehirde bunaldığım için bundan sonra ata yurdunda oturacağım. Bu apartman dairesi, şu soğuk kış gününde çok iyi ısınsa da  soğuk geliyor bana. Baba yadigarı taş bina daha sıcak gelecek…

Evlatlarım…Evlenmek istememe karşı çıkmayın. İstesem, size haber vermeden de evlenebilirim.  Sizleri çiğneyip geçmeyi kendime yakıştıramıyorum. Beni buna zorluyorsunuz. Bunu da bilin…

Yemek içmekten yana bir sıkıntım yok. Beni görmeye geldiğinizde eliniz dolu oluyor. Bilesiniz ki, getirdiklerinizin çoğu çöpe gidiyor. Gündüzleri gezdiğim için başım selamet. Ama geceler geçmek bilmiyor. Hele yatağa erken girdiğimde, hayaller üşüşüyor kafama. Kendimi farklı bir insan yapıyorum. Altmış altı yaşın deneyimleriyle kırk elli yaşların olgun erkeği oluyorum. Otuzlu, yirmili yaşlara indiğim de oluyor. Gönlüm genç olduğu için hayallerimi de kimi zaman genç kızlar süslüyor. Nedense, rahmetli karımla yaşadığımız güzellikleri hayalen yeniden yaşamayı düşlediğimde matlaşıyor her şey. Zorlasam da berraklaşmıyor yaşanan güzellikler. Kim bilir, yeni bir evlilik özlemi değişikliğe yöneltiyor beni.  Ayıplasanız da, bana türlü yakıştırmalarda bulunsanız da ben şimdilerde böyleyim. Yatakta kurduğum fanteziler bazen düşüme giriyor. Yıllar önce, bir toplantıda bir arkadaşım yırtık bir şiir okumuştu. Sabah uyandığımda gördüğüm düşler, o dizeleri hatırlatıyor bana.
Fakir bir şairim ben,
Param yok ki karım olsun.
Geceleri şeytan girer rüyama,
Sağ olsun…
 
Dediğim gibi, geceler geçmek bilmiyor. Yatakta dönüp durmamak ve hayallere dalmamak için çok geç saatlerde yatıyorum. Hep keder yüklediği için televizyon seyretmiyorum. İnternet denen, bilgi kaynağından daha çok çirkinliklerin kol gezdiği sanal dünyadan uzak durmaya çalışıyorum. Güçlü iraden de olsa, karşına çıkıveren bazı görüntüler seni iğrenç bir yerlere yöneltiyor. Kör şeytan o sitelere girmen için seni sürekli dürtüklüyor. Ne acıdır ki bunlar da yaşamın bir parçası olmuş…Televizyon ve bilgisayardan uzak durduğum için tek arkadaşım radyo oluyor. Şarkı türkü dinleyerek gecenin bir yarısını buluyorum. Dün gece dinlediğim uzun hava bir türkü bana bu mektubu yazmaya yöneltti. Hatırladığım kadarıyla türkünün sözleri şöyleydi.
Aaa ah!..Saçlarıma kar yağar,
Benzim soluk, göğsüm dar…
Cemalimi gören yaşlısın der,
Bilmez ki gönlümde gençliğim var…
Cemalimi gören ihtiyar sanır,
Bilmez ki gönlümde gençliğim var…

Öyle sanıyorum ki buraya kadar yazdıklarımı okuduğunuzda; babamız azmış, onu ancak teneşir paklar gibisinden bazı yargılarda bulunabilirsiniz. Sağlıklı bir adamım ve cinsel yönden aktif haldeyim. Bilesiniz ki, parayı bastırır bu tür arzularımı giderebilirim. Ben bunun derdinde değilim. Ben, benimle gönül bağıyla bağlı bir kadınla birlikte olmak istiyorum...Gece yatarken sarılabileceğim, sabahın dinçliğinde yatak keyfi yapabileceğim bir kadın istiyorum…Bana hizmet etmenin yanında bana saygı duyan bir kadın istiyorum…Sevgi ve şefkatimle mutlu ve huzurlu edeceğim bir kadın istiyorum…   

Sevgili evlatlarım, gelin bu yakarışıma kulak verin. Geçen kurban bayramında geldiğinizde, “Baba, evlenmek istiyor musun?” diye sormanızı bekledim. Şakacıktan da olsa biriniz bile sormadınız… Türkünün sözlerinde olduğu gibi sanırım beni ihtiyar görüyorsunuz. Yüzüme bakarak beni ihtiyar görebilirsiniz. Beni ilk görenler de altmış altı yaşımda olduğuma pek inanmıyorlar. Yüzümdeki derin çizgiler beni on yaş yaşlı gösterse bile gönlümde gençliğim yatıyor. Bunu hiç anlamıyorsunuz…

Geçenlerde evlenmek istediğimi söylediğimde, “Evlenmek senin neyine. Ölüme ayak sallayan birisisin,” demediniz ama, öyle demeye getirdiniz. Annemizin hatırasına ihanet etmekle suçladınız beni. Kırdınız, birkaç yaş daha yaşlandırdınız babanızı…

Evlenirsem eğer, kendimin yanı sıra bir kadını da yalnızlıktan ve sığıntı olmaktan kurtaracağım. Benimle birlikte taş binada oturacak, gani gönüllü bir kadın buldum. Benden hiçbir ev-dam gibisinden güvence istemedi. “Allah uzun ömür nasip etsin,” dileğinde bulundu sadece. Otuz sekiz yaşında, narin yapılı, boyuma uygun güzel bir kadın. Hiç evlenmemiş. Sinop’un bir köyünden gelme. Ağabeyinin yanından kalıyormuş. Tam yirmi sene yatalak annesine bakmış. On altı yaşında iken, traktörün devrilmesi sonucu babasını kaybetmiş. Beli kırılan annesi de felç olmuş. Epey talibi olmasına rağmen yatalak annesine bakmak için evlenmemiş. İki sen önce annesini yitirmiş. İstanbul’da, su tesisatı işiyle uğraşan büyük ağabeyi yanına almış. Kadın, Anadolu’daki her köylü kadın gibi giyinen ve başını örten, namazında niyazında bir kadın. Mühendis bir adama köylü bir kadını yakıştıramayacağınızı biliyorum. Şuna kesin eminim ki, bana değil önce kendinize yakıştıramayacaksınız bu kadını. Unutmayın ki, köyü ve köylülüğü hor görseniz de babanız köylü. Bir kökünüz köye bağlı. Bu köke iyi sahip olun. Sizleri ancak bu kök bir arada tutar. Buluşma ve hısım akrabayla tanışma yeriniz köy olur. Buralarda barınamadığınızda baba ocağı barınağına sığınırsınız. Şimdi benim sığınmak istediğim gibi… 

“Aranızda çok fazla yaş farkı var,” diyerekten de bu evliliğe karşı çıkacağınızı biliyorum. Bunun dışında beni bu evlilikten caydırmak için bir sürü varsayım ileri süreceğinize kesin eminim. Yüzüme karşı diyemeseniz bile kadının bir süre sonra bazı arayışlar içine girebileceğini ima ederek kadına karşı haksız ithamlarda bulunacaksınız. Ne yazık ki toplumumuzda böyle önyargılar var. O nedenle sizler asla böyle yapmazsınız diyemiyorum. Sizler benim evlenmemi istemiyorsunuz ki kendinize yakışan bir kadını seçme gibi bir gayretiniz olsun?..

Ben, kalan ömrümü rahat geçirebileceğime inandığım bir kadınla evlenmek istiyorum. Gidebildiği yere kadar…

Evlenme girişimimle insanın içini burkan bazı durumlarla da karşılaştım. Evlenmek istediğim kadın, uzaktan akrabası olan gelin tarafından evde istenmeyen bir yabancı gibi görülmeye başlanmış. Evin asıl kadını, biraz da öbür ağabeyinin yanında kalması için görümcesini iğneliyormuş. Kadının ağabeyi karısına, “Bu evde senin kadar kardeşimin de oturmaya hakkı var,” diyerek tavır koymuş ama, baya büyümüş çocuklar anne tarafını tutunca kadın kendini bu evde sığıntı görmeye başlamış. Evlenme teklifim ulaştırıldığında-birbirimizi yan komşuda görmemiz sağlanmıştı- istekli olmasına rağmen ağabeyi karşı çıkmış. Açık seçik diyemese bile, “Şimdiye kadar yatalak baktı. Yine öyle olabilecek birisine bakmasını istemiyorum,” demeye gelen sözler etmiş çöpçatana. Ancak, apartmanda yan daire komşum olan ve bize çöpçatanlık yapan aynı köyden hemşire hanımla kocası onlara şunları demiş.

“Bacının huzur, mutluluk gibi özlemlerini bir yana bırakın. Zeytin ve zeytinyağına para vermeyecek-siniz. Adamın, yüksek bir emekli maaşı var. Öldüğünde, bacınızın maaş güvencesi olacak. Bazı mal ve mülkünden hissedar olacak. Adamın oğulları iş sahibi, kızları etkili görevdeler. Yarın çocuklarınıza iyi iş imkanı sağlarlar.” 

İşte olabilecek güvenceler, ağabeyin kabuğunu birden çatlatıvermiş. Kardeşinin benimle evlenmesine razı oluvermiş. Gelin, evde istemediği görümcesine daha candan davranmaya başlamış. Yeğenler, halalarını pek sever olmuşlar. Bütün bunlar gösteriyor ki çıkar, her türlü değer yargılarının üstüne çıkmış.

Bu olanlar beni fazlasıyla düşündürdü. İyi bir emekli maaşım ve mal varlığım olmasaydı eğer, sizlerin yanında ben de sığıntı olurdum…Hele bir de aksi bir ihtiyara dönüşürsem eğer, bana tahammül edemeyip, birbirinize sepetlemeye çalışırdınız beni… Ya da, ortaklaşa para verip beni huzurevine yollardınız…Dile getiremeseniz bile içinizden, “ölse de kurtulsak” derdiniz… “Bizim adımıza böyle bir yargıya nasıl varabilirsin,” demeyin bana. Büyük bacanağımın ölüme ayak sallamasından önceki hali benim için en önemli gösterge. Bacanağımın evlatlarına düşkün olduğu kadar ben sizlere düşkün değildim. O üç evlat ne yaptı babalarına? Bilseniz bile ben yineleyeceğim. Bacanağım, o çok düşkün olduğu evlatlarınca “Baş belası- çekilmez dert” görüldü. Telefon çaldığı için mektuba ara vermek zorundayım.

Ertesi günün gecesi.

Çöpçatanımız, evleneceğim kadın ve yakınlarıyla bir tanışma-kaynaşma programı ayarlamış.  Çöpçatan ve kocasıyla birlikte gittiğimiz Bostancı’da, evleneceğim kadın ve yakınları tarafından çok sıcak karşılandım. Bir cafede epey bir süre oturduk. Evlatlarımın bu evliliğe nasıl baktıkları soruldu bana. Henüz bilgileri olmadığını söyledim. Rahmetli annelerine çok düşkün oldukları için ilk başta karşı çıkacaklarını, bir süre sonra anlayış göstereceklerini belirttim. Sizlerden bunu umduğum için öyle dedim. Çöpçatanımız, uyguladığı emrivakiyle evleneceğim kadınla beni gezmeye gönderdi. İkinci baharın ilk başlangıcı olan bu çocuksu utangaç beraberliğimizde, sevinçli bir heyecan içindeydik. Az ve öz soruların yine kısa sözlerle yanıtlandığı gezi sırasında evlenmek istediğim kadının elini tuttuğumda, ikinci baharın hasretliği içinde olduğumu daha iyi anladım. Uyumlu bir kardı koca olacağımız inancına da kavuştum. Kadını, umduğumun ötesinde kendini yetiştirmiş buldum. Duygularım daha da netleşti. Açıkçası, kadına âşık oldum. Onun gönlünün de bana iyice aktığını anladım. Bu güzel gelişmeleri on gün sonra evlenerek taçlandırmayı uygun bulduk. Dilerim nikahıma hepiniz şeref verirsiniz. Bunları bu kadar açık yazmamın tek nedeni şu. Beni anlayın artık…Nikahın yeri ve saatini belirledikten sonra mektubu sizlere ulaştıracağım.

On gün sonra.

Mektuba devam edemediğim gibi gönderemedim de…Yarın göndereceğim. Gözünüz aydın olsun. Evlenme işi yattı. Nikah işlemlerine giriştiğimizde kadın benden, oturduğum apartman dairesinin yarısını üstüne geçirtmemi istediği gibi, köyde oturmaya da yanaşmadı. Baştan olumlu yaklaşırken, sonradan böyle şartlar süren kadına olan iyi niyetim sarsıldı. Evlenmekten vazgeçtiğimi bildirdim.

Yarın köyüme dönerken bu mektubu bir postaneye bırakacağım. Sık sık telefon açıp, çocuk muamelesi yapmayın bana. Oturduğum daireyi ne yaparsanız yapın. Bu şehirden iyice soğudum. Bu İstanbul, sizleri nasıl özünüzden kopardıysa beni de bozabilir. Herkesin çıkar peşinde koştuğu, asık suratlıların doldurduğu, bırakın selamlaşmayı, insanların birbirinden ürktüğü bu şehre mecbur kalmadıkça bir daha gelmeyeceğim.

Hoşça kalın evlatlarım.                                                                                                                                                                                                                                                                                       Babanız.

Veysel Başer 

 

phugeson
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Gönlümde Gençliğim Var
« Posted on: Nisan 23, 2024, 04:24:41 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Gönlümde Gençliğim Var e-book, Gönlümde Gençliğim Var programı, Gönlümde Gençliğim Var oyunları, Gönlümde Gençliğim Var e-kitap, Gönlümde Gençliğim Var download, Gönlümde Gençliğim Var hikayeleri, Gönlümde Gençliğim Var resimleri, Gönlümde Gençliğim Var haberleri, Gönlümde Gençliğim Var yükle, Gönlümde Gençliğim Var videosu, Gönlümde Gençliğim Var şarkı sözleri, Gönlümde Gençliğim Var msn, Gönlümde Gençliğim Var hileleri, Gönlümde Gençliğim Var scripti, Gönlümde Gençliğim Var filmi, Gönlümde Gençliğim Var ödevleri, Gönlümde Gençliğim Var yemek tarifleri, Gönlümde Gençliğim Var driverları, Gönlümde Gençliğim Var smf, Gönlümde Gençliğim Var gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Gençliğim Eyvah
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
By.CeZa 1 1668 Son Mesaj Nisan 25, 2010, 01:13:58 ÖÖ
Gönderen : Yıldızım
Ahmet Kaya - Hani Benim Gençliğim
Türkçe Sözler
Furkan 0 658 Son Mesaj Ağustos 02, 2012, 06:03:09 ÖS
Gönderen : Furkan
Şafak Sönmez - Gençliğim
Türkçe Sözler
Furkan 0 711 Son Mesaj Ağustos 02, 2012, 11:16:33 ÖS
Gönderen : Furkan
Chloe Loughnan: Serdar Yüzünden Gençliğim Elden Gitti
Televizyon & Radyo & Magazin
Bendis 1 836 Son Mesaj Ocak 27, 2015, 02:53:44 ÖS
Gönderen : FLORİS


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular