0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Giderken Beni De Götürür Müsün  (Okunma Sayısı: 754 Kere Okundu.)
« : Şubat 17, 2010, 01:28:14 ÖÖ »
Avatar Yok

By.TuRuT
*
Üye No : 773
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 19239
Mesaj Sayısı : 48 228
Karizma = 65220


“ Kimsin sen?..!”

diye bağırdı aynadaki yüzünü seyrederken. Saçları dağınık, gözleri ise ağlamaktan şişmiş ve hala nemliydi. Sorduğu soruya bir cevap beklermiş gibi baktı aynadaki aksine. Sessizlik onu daha da sinirlendirmişti sanki. Sigarasından bir nefes çekti. Parmakları titriyordu. Bir cevap gelmeyeceğini anladığında, ayakları onu daha fazla taşıyamadı ve yere çöktü.

Bir şeyler aradığını ispatlarcasına etrafa saçılmıştı, bütün albümler ve resimler. Tozlu fotoğrafların içinden sırıtan yüzler dalga geçer gibi ve anlamlı bir ifadeyle bakıyorlardı. Onlarla yüz yüze gelmemeye çalıştı. Yanında duran bira şişesine gitti eli. Boşalmıştı. İçindeki bir yudum sadece dudaklarına hafif bir ıslaklık vermeye yetmişti. Ne çabuk bitiyor bu meret, diyerek sinirle fırlattı şişeyi. Yeni bir tane almak için ayağa kalkmaya çalıştı, beceremedi. Seslenecek kimse yoktu yanında, sorusuna cevap verebilecek kimse olmadığı gibi. Tekrar resimlere daldı gözleri. Çocukluğunun masum ve endişesiz gülüşlerinde kaybolmak istedi. Kucağındaki oyuncaklarla ne kadar da güzel görünüyordu. Saçları lüle lüleydi. Mutlu görünüyordu...mutluydu. Yirmi yıl, evet, yirmi yıl aşkın zaman geçmişti üstünden. Ne saçlarında lülesi, ne de yüzündeki mutluluk ifadesi kalmıştı. Gözlerindeki zaten hiç kurumamış olan yaşlar, yeniden süzülmeye başladı. Kendini çaresiz, yorgun ve yalnız hissediyordu. Yanına oturduğu yatağın üstüne kapattı yüzünü. Bir elin omzunu tutup, onu kaldırmasını ve sarılmasını diledi. İmkansızı diledi yani. Uzun zamandır kimseye yüreğiyle beraber sarılmamıştı. İstemediğinden değil, istemişti..çok istemişti. Ama tek kişinin istemesi yeterli olmuyordu. Bu bir isyandı. Vakti çoktan gelmiş olan ama hep ertelenen bir isyan..! Bir yerlerde bir yanlış vardı ama nerde? Kimdi gerçekten? Aynadaki yüz ona ait değildi. Sorunlara, acılara hep direnmişti. Çoğu zaman kendini unutup başkalarına koşar, onların problemlerini çözmeye çalışırdı. Ya şimdi..? Kim kendini unutup ona koşuyordu? Telefonu bile çalmıyordu artık. Tam bunu düşündüğü anda, yanında bir yerlerde duran telefonun, sesini duyurmak istercesine çaldığını farketti. Kimseyle konuşacak durumda değildi ama belki duyacağı bir ses onu rahatlatabilirdi.

-Efendim?
-Selam, naber?
-İyi, ya sen?
-Sesin kötü geliyor, ne oldu?
-Yok bir şey, iyiyim.
-İyi değilsin,bir şey mi oldu?
-Evet yalan söyledim,iyi değilim ve kötüyüm. Şimdi
oldu mu?
-Sakin ol ve boşver. Her şey yoluna girer. Hadi dışarı
çık.Arkadaşlarla içeceğiz, iyi gelir.
-Kapatmak zorundayım, başka zaman.


Sinirle kapattı telefonu ve odanın bir ucuna fırlattı. Boşver! Ne demekti boşver ? Boşvermek bu kadar kolay mıydı? Laf olsun diye sorulan bütün sorulardan nefret ediyordu. Öyleyse, neyin var diye sormasın kimse. Ne çabuk unutmuştu dürüst olmanın aslında kaybetmek olduğunu. Bana lotodan milyarlar çıktı deseydi, iki dakika sonra evinin zili çalar, herkes ona sarılırdı. Ama milyarlar çıkmamıştı, kötüydü ve kendini kötü hisseden bir insanla kimse konuşmak istemiyordu. “Ben galiba enayiyim” diye düşündü. Birinin sesinin kötü çıktığını duyduğunda, ne oldu diye sormadan yanına giderdi. Uzun otobüs yolculukları bile yaptığı olmuştu. Evet, evet bir yerde bir yanlış vardı. Bütün gücünü toplayıp buzdolabına doğru yalpalayarak yürüdü. Birkaç denemeden sonra açabildi biranın kapağını. Odasına geri döndüğünde, yine aynı yere çöktü. Müzik sesi durmuştu, kaseti ters çevirdi. Çalan her şarkıda kendinden bir parça buluyordu. Sevmeyi özlediğini farketti. Özlediği onca şey içinde, en çok farkedilen buydu. Onca verdiği halde, insanlar aldıklarıyla çekip gidiyordu. Terkeden o oluyordu aslında. Çünkü verdiği kadarını alamıyordu. Verebileceği, yüreğinin bir köşesinde, el değmemiş güzel bir sevgi bıraktığını biliyordu. Ondan alınıp, onun verdiklerinin dışında bir şeyler kalmıştı. Artık korkuyordu. Onun gibi bir insan sevgiden nasıl korkabilirdi ama korkuyordu işte. Yatağın başucunda duran, çerçeve içindeki resimlere takıldı gözleri. Bir daha severse, sevilirse eğer, bir aile istiyordu. Annesi ve babası, düğün günlerindeki fotoğraflarında ne kadar da mutlu görünüyordu. Eğer bir gün o da bir anne olursa, çocukları bu aile ortamını hep yaşasın istiyordu. Babasını özlediğini düşündü. Çocukları babasını özlememeliydi. Anne olmak mı? “Heyy, annelik bana yakışır!” diye aklından geçirirken, tatlı bir gülümseyişin, o yaşlı gözlerine oturduğunu hissetti. Anne olmak? Çocukları seviyordu ama yine aynı cevap; tek kişinin istemesi yeterli olmuyor. Erkekler korkaktı onun gözünde. Sevilmekten korkuyorlardı, hatta sevmekten! Ne zaman, ne istediğini bilen bir adamla karşılaşacaktı? Hınzırca gülümsedi birasından bir yudum alırken, galiba asla, dercesine..

Kısa bir süre boşluğa dalıp gitti düşünceleri. Gözlerini kapatıp, ara sıra, hiç olmadık zamanlarda onu ziyaret eden hayalin, tekrar gelip ona ulaşmasını bekledi. Garip bir şeydi bu. Garip mi...belki ama çok da değil. Ona ait bir rüyanın içinde mi yoksa duyduğu bir konuşmada mı ya da okuduğu bir hikayenin arasında mı vardı, hiç bilemedi. Belki de gerçekti..Hiç olmadık bir zamanda gelir ve yanına otururdu. Önce saçlarını çözer ve okşardı. İçinin ısındığını ve garip bir haz duyduğunu hissederdi. Yüzünü çevirip bakmaya korkardı. Sanki her şey daha önce tasarlanmış ve konuşulmuş gibi sırayla ve olması gerektiği gibi gerçekleşirdi. Parmakları saçlarından boynuna doğru kayardı. Vücudunun titrediğini ve dirileştiğini inkar etmek isterdi her seferinde ama hiç bir işe yaramazdı. Hep aynı zamanda gözlerini kapatmasını isterdi. Nedenini sormadan hep kapatıyordu zaten. Yüzünü avuçlarının içine alarak kendi yüzüne doğru çevirirdi. Bir sıcaklık yayılırdı ve yüzünün onun elleri arasında ufalanıp gittiğini sanırdı. Gözlerini açsa, kim olduğunu görebilecekti ama o anın kaybolmasını istemedi asla. Öyle yavaş ve yumuşak dokunurdu ki, durduğu yerde bayılacakmış gibi olurdu. Nefesinin giderek yaklaştığını, çok hoş bir kokunun bir anda yüzünü kaplamasından anlardı. Bir şeyler söylemek isterdi ama hiçbir zaman konuşmasına izin vermezdi. Dudaklarına bir öpüş kondurduğunu, nefes alış verişlerinin hızlanmasından anlardı. Onun da teninde ateş gibi bir sıcaklık oluştuğunu hissederdi. Kendini bırakırdı, ne olacaksa olsun gibilerinden. Tam bu esnada birden dururdu. Ve hep aynı diyalog yaşanırdı:

-Ne oldu?
-Buraya kadar.
-Nasıl yani, burada bitemez ki.
-Ben senin hayalinim. Beni hayal ettin ve geldim. Ama
ne yapmam gerektiğini buraya kadar hayal etmiştin,
bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum.

Gözlerini açardı korkarak...belirsiz hatta kim olduğu anlaşılmayan bir yüz..yüzünü seçemezdi. Elleri ve vücudu vardı ama kim? Onu gerçekten kendisi mi çağırırdı yoksa kendi yarattığı bir hayal miydi..? Eğer öyleyse neden hiç devamını hayal etmiyordu?

-Gitme!
-Gitmek zorundayım. Bundan sonra ne yapacağımı
bilmiyorum, bilmiyo...bilmi...

Ses kaybolurdu. Evet, hayalinde böyle bir adam vardı ama onu gerçekten kendisi mi çağırıyordu, buna inanmalı mıydı.? Peki yeniden gelir miydi..bunu her seferinde sorardı. O gizem elbet bir yerlerde yaşıyordu ve onu o kadar içten ve yürekten çağırıyordu ki, her seferinde hiç zorlanmadan kendisini buluyordu. “ Biliyorum, bir yerlerde yaşamaya devam ediyor” diye düşündü. Yüzünün neye benzediğini bilmiyordu, Eğer yeniden gelirse, kokusundan ve dokunuşlarından tanıyacaktı onu. Belki bir yerlerde çağırılmayı bekliyordu..

“Nerdesin, nerede yaşıyorsun?” diye sordu sessizce. Gelmiyordu ne zamandır.

Ağlamayı kesti. Gülümsüyordu. Kimsin sen sorusu kendiliğinden cevabını bulmuştu. O bir gönül kadınıydı. Sevgi yoksa yaşaması zordu. Ayağa kalktı. Banyoya gidip, duşun altına girdi. Dakikalarca suyu kapatmadan ve gülümseyerek şarkılar söyledi. Saçlarını kuruladı, taradı ve topladı. Makyajını yaparken elleri titremiyordu. Siyah bir elbise giydi. Siyah, dekolte bir elbise. Siyah ona yakışıyordu. Müziğin sesini daha da açtı, gözleri parladı ve nihayet aynadaki yüz sorduğu soruya cevap verdi:

“İşte! Bu sensin...!”

Güzel görünüyordu, kendisini beğenmesine şaşırdı. Çok hoş bir şarkı çalıyordu, gözlerini kapattı ve seslendi:

“İşte buradayım ve sonuna kadar hayal ediyorum. Nerede yaşıyorsan gel. Tanıt bana artık kendini, bak hazırım! Ama önce şu soruma cevap ver;

Giderken, beni de götürür müsün?”

İstek & Öneri ve Şikayetlerinizi: WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Adresine İletebiliriniz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Giderken Beni De Götürür Müsün
« Posted on: Nisan 18, 2024, 06:56:45 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Giderken Beni De Götürür Müsün e-book, Giderken Beni De Götürür Müsün programı, Giderken Beni De Götürür Müsün oyunları, Giderken Beni De Götürür Müsün e-kitap, Giderken Beni De Götürür Müsün download, Giderken Beni De Götürür Müsün hikayeleri, Giderken Beni De Götürür Müsün resimleri, Giderken Beni De Götürür Müsün haberleri, Giderken Beni De Götürür Müsün yükle, Giderken Beni De Götürür Müsün videosu, Giderken Beni De Götürür Müsün şarkı sözleri, Giderken Beni De Götürür Müsün msn, Giderken Beni De Götürür Müsün hileleri, Giderken Beni De Götürür Müsün scripti, Giderken Beni De Götürür Müsün filmi, Giderken Beni De Götürür Müsün ödevleri, Giderken Beni De Götürür Müsün yemek tarifleri, Giderken Beni De Götürür Müsün driverları, Giderken Beni De Götürür Müsün smf, Giderken Beni De Götürür Müsün gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular