Geç kalmış aşklarımın arka sayfasına yazdım seni sevdiğimi... 
Öyle ağaç falan bulamasakta bu köhne şehirde,kalbime kazımıştım isminin baş harfini.. 
Ama ne yazıktır ki dönülmez tövbelere gömdüm seni.. 
Hep seni ne çok sevdiğimi okudun bu defterde.Şimdi bir bitişi yazmak ne acı.Son satırlar bunlar.Kapanacak bu defter sonsuza kadar. 
Her defasında gözlerin dolu dolu olurdu okurken.Tanrı'ya şükrederdik birlikte olduğumuz için.Sen beni ben seni bu kadar çok sevdiğimiz için.Bir ömrü paylaşaktık ya beraber,hani bahçesinde yasemin çiçekleri yetiştireceğin kutu gibi bir evimiz olacaktı.Başka çiçek istemem benim tek çiçeğim Yasemin derdin.İllaki bahçeli olacaktı çocuklarımız rahatça koşup oynasın diye.Oğlumuzun adı Efe kızımızın adı Gülsüm olacaktı. 
Olmadı yar... 
Olmayacak... 
Hayallerinde kurduğun o ev yıkıldı.Hiç doğmayacak çocukların var artık.Çiçeğinin boynu bükük,solgun ve tamiri imkansız bütün bunların.Hatanın kimde olduğu o kadar önemli mi ? 
Sen ya da ben ne farkeder. 
Bitti işte bitti... 
Dedim ya dönülmez tövbelere gömdüm seni.... 
BİR BİLSEN 
gözyaşlarını saklamanın zorluğunu bilir misiniz?ya da içten içe 
kopmaları,yanmaları?kalbe nehir gibi akan gözyaşlarına ne demeli?siz 
sizden gidenleri nasıl seyredersiniz?acının damlalarına ıslandınız mı 
hiç? 
sevdiğiniz insanın sizden,bir daha size geri dönmemecesine 
uzaklaşamasını seyretmek ve her adımda sizden biraz daha 
uzaklaştığını görmek,her anın bir ölüm olduğunu içinizde hissetmek 
nasıl bir duygudur? 
avuçlarınızın arasından kayıp gittiğini görmek nasıl 
dayanılmaz bir haldir?ve nasıl düşersiniz boşluklara,nasıl dönersiniz 
bahar ortasında sararmış kurumuş sonbaharlara? 
hayatın anlamını yitirdiğini,rengin hızla bulandığını,sesin 
sustuğunu,sigaranın dumandan öte sevgili olduğunu nasıl da 
öğrenirsiniz?aynalar dönmeyen yüzünüzü nasıl saklarsınız kendinizden? 
onunla bulduğunuz gerçekliklerden nasıl da kaçarsınız? 
bir bilseniz gidişlerin içinizde başlattığı savaşları...bilseniz 
gidişin yıkımını...bilseniz kalanın harabeliğini...rüzgarın 
soluksuzluğunu,sesin susuşunu...bilseniz her adımda uzaklaşmanın 
boşluğunu ve bilseniz boşluklara buz gibi uyanan,sarılan ve sonra 
damla damla adınızı yanaklara yazanları...bilseniz gidenin bıraktığı 
kalanı...bilseydiniz ardınızdaki yıkımı,gider miydiniz? 
ama sen bilmedin...ve asla bilmeyeceksin...