0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Gallipoli Mi Gelibolu Mu?  (Okunma Sayısı: 898 Kere Okundu.)
« : Temmuz 09, 2009, 07:25:20 ÖÖ »

xxRuzqaRxx
*
Üye No : 2
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1921
Mesaj Sayısı : 13 559
Karizma = 57


Bizim Gelibolu diye bildiğimiz! Ama belgeseli hazırlayanların inatla üzerinde durarak belirttikleri ''GALLİPOLİ'' adlı yapıtı televizyonlarda gördüm. Ankara'da galası yapılan belgeselin çıkışında devlet erkanı açıklama yapıyordu. Bakanlar, emekli paşalar. Hepsi filmin güzelliği ve savaşa karşı bir duruş sergilediği hususunda hemfikirdi.
İsminin neden ''İngilizce'' olduğunu kafama taksamda yine duramadım ve Gelibolu bizim, gidip görelim dedim. Ben bir destansı Çanakkale filmi beklerken kendimi o ruh havasına sokup en ufak bir ''Allah Allah'' sesinde ağlamayı düşlemişken nelerle karşılaştım?
Bir ANZAK çok rahat bu filmi gördüğünde hüngür hüngür ağlar. Dedelerinin yaptığı işin nasıl bir destansı hikaye olduğunu düşünür! Bir Anzak annesi bu filmi gördüğünde nasıl aslan parçaları yetiştirdiğini düşünür!
Türkler! tarafından başta Türkiye'de gösterilmek üzere hazırlanan bu Türk destanını belgesel haline getirmede kullanılan kaynaklardan(müzelerden) sadece bir tanesi Türk müzesi. Sanki Çanakkale savaşı Avustralya'da veya İngiltere'de yaşandı?
Peki. GALLPOLİ belgeselinde gözümüze takılan ve kafamızda soru işaretleri haline gelen sahneler neler?

- Başta da belirttiğim gibi filmin adı künyesi, her şey İngilizce
- Film asker mektuplarından oluşuyor. Fakat mektupların çoğunluğu ''ANZAK'' askerlerine ait. Oran neredeyse 3/1 şeklinde. Yer verilen Türk askerlerinin mektupları da 3-4 asker etrafında dönüyor ve sanki onlar da özellikle seçilmiş! izlenimi veriyor.
- Belgeselde ''şehit'' kelimesi sadece 2 kez geçiyor.
- Atatürk sıradan bir komutan görünümünde 2 defa görünüyor. Oysa Atatürk Çanakkale'de aslanlaşmadı mı?
- Seyit Onbaşı'ya 1 saniyeden az yer verilip hiç söz edilmezken ''Oliver Cumberland'' diye sıran bir Anzak askeri''ni neredeyse 10 kez ekrana getirip kız arkadaşına kadar tüm hayatını anlatıyor.
- Tam anlamıyla Türk askerlerinin aslanlaştığı Çanakkale'de Seyit Onbaşı'ların, Yahya Çavuş'ların yerini Oliver Cumberland'ler ; ''Canım Anneciğim'', ''Kıymetli Valideceğim'' diye başlayan mektupların yerini de ''Dear Yuna(Sevgili Yuna)''lar almış.
- Türk askerlerinin mektuplarında (her halde çok aramıştırlar) sanki o yiğitler ''para için savaşan, para biriktirip eşiyle balayına gitmeyi düşleyen'' paralı askerler imajı çiziliyor.
- İşgal askerlerinin çıkartma yaparken (yani Türk topraklarını işgale hazırlanırken) yurdunu müdafaa eden Türk askerleri tarafından öldürülmesi bir katliam gibi yansıtılıyor.
- İngiliz mezarlarının sürekli şekilde hüzünlü müziklerle gösterilmesi belgeseldeki ilginç ayrıntılardan!

- Bize her ne kadar film Türkler tarafından hazırlanmış denilse de filmin oluşmasında bilgilerine başvurulan ''Danışmanlardan''(Les Carlyon, Kenan Çelik, Ashley Ekins, Peter Hart, Norman Itzkowitz, Christopher Pugsley, Peter Stanley, Nigel Steel,) sadece bir tanesi TÜRK. O da 2000 yılında kendisine Avustralya hükümeti tarafından "Order of Australia" (Avustralya Devlet Madalyası) verilmiş ve bir süre Avustralya Savaş Müzesi'nde çalışması sağlanmış bir turist rehberi. Çok ilginç!

- Aslında yönetmenin yani Tolga Örnek'in özel hayatı bizi ilgilendirmez ama film bu halde olunca onun da Rober Koleji mezunu olduğu söylemeden geçemeyeceğiz. Bunu söylerken bu kolejin geçmişini ve yetiştirdiği bazı kişileri hatırlıyoruz o kadar!

- Seslendirmeler tamamen birer psikolojik savaş ürünü, Türk tarafının kayıpları verilirken ''ses seviyesi'' düşük ama Anzakların kayıpları verilirken ses birden artıyor, vurgu değişiyor, tonlama duygusallaşıyor.
- Anzak askerleri o kadar duygusal gösterilmeye çalışıyor ki canlandıran bir sahnede savaş kalıntılarını gezen bir Anzak askerinin, 24 Anzak askerinin topluca öldüğü yerde parçalanmış bir Anzak çantasından çıkmış bir ''bayan eldiveni'', bir çocuk ayakkabısı'' dikkatini çekiyor. Yani savaşa gelen ve ailesinin eşyalarını yanında getiren Anzak askeri öyle duygusal ki'' Ama onu öldüren kim? Doğrudan söyleyemediklerini dolaylı yollardan bilinç altımıza sokmaya çalışıyorlar!
- Film kendi içinde çelişiyor. Şöyle ki belgeselin genelinde zorluk çeken, sıkıntıya göğüs geren taraf ''işgal kuvvetleriymiş'' gibi gösterilirken bakıyoruz ki o zorluk içindekiler ''anadan doğma'' bir şekilde biçimde denizde (Hiç zorluk çeken, yanı başında her saniye arkadaşı ölen asker denize girip eğlenir mi? ) at üstünde yüzüyor. Ve Türk askerleri o denizde yüzen, eğlenen o askerlerin üzerine ateş açıyormuş!
Sanki Türk askerleri Antalya plajında yüzen turistlerin üzerine ateş açıyor!!!...?

- Gösterilen haritalarda da Gelibolu yerine Gallipoli, Çanakkale yerin Dardanels yazıyor. Galiba hiç Türk haritası bulamadılar. Endişeleri yurt dışındakilerin anlamasıysa biz de şöyle sorabiliriz; haritada yerin bilmediğin bir yere nasıl saldırırsın? Yani belgeseli hazırlayanlar merak etmesinler Avustralyalılar da İngilizler de Gelibolu'nun yerini gayet iyi bilirler!

- Konular anlatılırken (unutmayın filmi yapanlar Türk) Türklerden bahsedilirken ''onlar'' deniyor, ''onlar'' biz isek filmi yapanlar kim? Çok ilginç!

Bir kahramanlık destanı'nı izlemeye gittiğimiz bu Türk! Yapımı belgeselin bir psikolojik savaş ürünü olduğunu düşünüyorum. Tıpkı ''Metal Fırtına'' adlı kitap gibi. Bur nevi bu bilme ''Metal Fırtına'' diyebiliriz.

Filmde üzerinde durulması gereken bir konuda ki hazırlayanlar bununla övünüyor- filmin savaşın kötü yanlarını ortaya koyduğu düşüncesi! Evet film savaşın kötü yanlarını - acaba iyi yanları var mı?- tüm açıklığı ile ortaya koyuyor!

Filmde salgın hastalıklardan, bağırsak enfeksiyonlarından, dizanteriden, uyuz sineklerden bahsediliyor. Bu sahnelerden çıkardığımız sonuç veya çıkarmamızı istedikleri sonuç sadece bir kurşunla ölmek yok, savaşırsan böyle pislik içerisinde yaşarsın, salgın hastalıkların pençesine düşersin. Yani savaşma! Tamam savaşmayalım ama sadece biz Türkler mi savaşmasın?

Filme ilgi yüksek, (özellikle insanlar ufacık çocuklarını getiriyor tarihlerini öğrensin diye ama) yani Türkiye'de 1-2 milyon belki daha fazla kişi bu belgeseli izleyecek. Avustralya';da , İngiltere'de kaç kişi izleyecek? İlgileri ne kadar olacak? Yani hedef kitle Türkiye ve Türkler!

Filmde savaşın kötü yönleri tasvir edilirken Türk halkına, gençlere şöyle sesleniliyor; savaşma, kendini savunma, topraklarını koruma, bunları yaparsan sana saldıran ana kuzularını(!) öldürmek zorunda kalırsın, pislik içinde yaşarsın, dizanteri olursun!

Belgeseli hazırlayanlar şunun farkına varamamışlar: acaba oraya gelen Türk yiğitleri bağırsak enfeksiyonunu' mu düşünüyor, o yiğitler ölümü göze almış ki bizim için kutsal- dizanteri onlara ne yapsın?

Savaşın kötü yönleri anlatılırken yani insan dışkılarından ve dizanteriden bahsedilirken yapılmak istenen insanların bilinç altında bir pasiflik yaratma, savaşmaktan soğutma.

Tamam savaşmak kötü bunu aklı başında kimse savunamaz ama vatanı müdafaa ederken, namusunu korurken üstelik senin topraklarına saldırılmışken de mi kötü?


Bir sahnede düşman siperlerin önünde odun toplayan bir Türk askeri tasvir ediliyor. Anzak askerleri o kadar iyi insancıl ki(!) o Türk askerini öldürmeyip ona konserve atıyorlar. Yani Anzaklar insancıl! imajı yinelenirken yaralı Anzak askerlerini taşıyan (ki anıtı bile var) onların yaralarını saran Türk askerlerinden niye hiç bahsedilmiyor?

Bazı yerlerde de o kadar yuvarlak anlatımlar var ki anlamak gayet güç. Kendi dışkısı içinde boğulup giden bir asker tasvir edilirken onun Türk mü İşgal kuvvetleri askeri mi olduğunu anlamak oldukça zor.

Zaten anlatılan bazı olaylar bizim yaşam tarzımıza tamamen aykırı. Bizim için vazgeçilmez değerler vardır. Bunları şartlar ne kadar ağır olursa olsun yerine getirmeye çalışırız. Örneğin biz biliyoruz ki Çanakkale Savaşı'nda topluca namazlar kılındı, (fotoğraflarla sabit) Kuran-ı Kerim okundu. Pislik içinde olduğu iddia edilen insanlar (ifadeler yuvarlak olduğu için iddia diyorum) büyük bir temizlik gerektiren bu işleri nasıl yapabildiler? Bizim yaşam tarzımızda ''anadan doğma'' bin kişi birden denize girmek olmadığı gibi ''devasa insan dışkıları'' oluşturmak da yoktur!

Keşke belgeseli hazırlayanlar yuvarlak anlatımlar yerine bu tarz davranışların hangi tarafa ait olduğunu açıkça anlatabilseydiler!

Her halde Orhan Pamuk bu belgeseli izlerse Türklerin Çanakkale Savaşı'nda
Anzaklara da "soykırım" yaptığını çok rahat söyler!


''Toplum mühendislerinin'' elinden çıktığı belli olan, ll. Metal Fırtına vakası diyebileceğimiz ''Gallipoli'' de yapılmak istenenler şunlar mı?

- Anzakları, işgal kuvvetlerini acındırmak, haklı göstermek mi?

- Türk toprağı olan Gelibolu'yu işgal edilmiş gibi göstermek mi? Yoksa bu hala birilerinin dileğimi?


- Türklerin (vatan toprağını savunmak dışında sanki kötü bir şey yapmış ki) suçluluk(!) duygusuna kapılmalarına neden olmak mı?

- Anzaklar başta olmak üzere diğer İşgal askerlerini insancıl, duygusal birer ana kuzusu göstermek mi?


- Yiğit Türk askerlerini ''barbar'', ''hatal'', ''acımasız'', ''para için savaşanlar'' olarak göstermek mi?

Yoksa bu belgesel bizden zannettiğimiz ama bizden olmayanlarca bizim adımıza bir nevi işgalcilerden ''özür dilemek'' maksadıyla mı yapıldı?

İhtişamlı bi avare
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Gallipoli Mi Gelibolu Mu?
« Posted on: Nisan 24, 2024, 08:34:36 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Gallipoli Mi Gelibolu Mu? e-book, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? programı, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? oyunları, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? e-kitap, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? download, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? hikayeleri, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? resimleri, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? haberleri, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? yükle, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? videosu, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? şarkı sözleri, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? msn, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? hileleri, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? scripti, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? filmi, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? ödevleri, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? yemek tarifleri, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? driverları, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? smf, Gallipoli Mi Gelibolu Mu? gsm
Yanıtla #1
« : Temmuz 09, 2009, 08:06:53 ÖÖ »

x[BLack RoSe]x
*
Üye No : 2816
Yaş : 34
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 901
Mesaj Sayısı : 12 413
Karizma = 13


 güzel bir paylaşım olmus teşekkürler..
Yanıtla #2
« : Temmuz 28, 2011, 11:06:54 ÖÖ »

EmpaThy
*
Üye No : 79937
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 167
Mesaj Sayısı : 2 272
Karizma = 30


BiLgiLer için teşekkürLer.
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Gelibolu'nun Jeomorfolojik Yapısı
Coğrafya
Hephaestus 3 1067 Son Mesaj Temmuz 09, 2012, 07:44:32 ÖS
Gönderen : Liza
Gelibolu 1915 - Peter Hart
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 843 Son Mesaj Mart 17, 2014, 08:17:05 ÖS
Gönderen : sanane_61
Gelibolu & Yenilmezlerin Yenildiği Yer - Ismail Bilgin
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 777 Son Mesaj Ekim 27, 2014, 08:31:26 ÖS
Gönderen : sanane_61
Gelibolu - Edward J. Erickson
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 687 Son Mesaj Nisan 10, 2015, 06:30:05 ÖS
Gönderen : sanane_61


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular