0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Fehmi Koru  (Okunma Sayısı: 1820 Kere Okundu.)
« : Temmuz 30, 2008, 08:11:09 ÖS »

YalnızHayat53
*
Üye No : 7715
Nerden : Antalya
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 2955
Mesaj Sayısı : 6 343
Karizma = 7085


Gazeteci-Yazar. Uzun yıllar Zaman Gazetesi’nde Ankara temsilciliği ve köşe yazarlığı yaptıktan sonra son iki yıldır bu görevi Yeni Şafak Gazetesi’nde sürdürüyor.ABD Harward Üniversitesi mezunu.Dış literatüre vakıf olmasının yanında, bilişim teknolojisine yakınlığı ile biliniyor. Taha Kıvanç takma adıyla kulis yazıları yazıyor.

Çok bilinen sır: Fehmi Koru
Cemal A. Kalyoncu
Aksiyon 11 Mart 2000

“Ben çok iddialı olduğum konularda yanıldığımı zannetmiyorum; ama iddiasız olduğumda da zaten iddiasız olduğumu, yazdıklarımın ihtiyatla karşılanması gerektiğini mutlaka belirtirim… Mizacen fazla kavgacı birisi değilim. Zorda kalmasam, ihtiyaç olduğunu düşünmesem hiç bir zaman başkası ile kalem kavgasına girmem… Hikmet Çetinkaya ile karşı karşıya gelişim Türk basını açısından büyük bir talihsizliktir.”
Arşiv gazeteciliğin en temel özelliğidir. Bu ille yazılı olmak zorunda değildir, hafızalarda yer eden küçük ayrıntılar da birer arşiv bilgisidir gazeteci için.

 Emin Çölaşan, 26 Kasım 1996′da gazetesi Hürriyet’in kendisine sansür uyguladığının ispatlanması halinde hemen o gün bu mesleği bırakacağını yazar: “…Eğer gazetemin benim yazılarımdan, cümlelerimden ve hatta sözcüklerimden birine sansür uyguladığını kanıtlarsa, kanıtlamanın da ötesinde bir tek belirtisini gösterirse, ben bu mesleği o gün bırakırım.”

 Önceki gün baktım Emin Çölaşan hala Hürriyet’teki yazılarına devam ediyordu. Çölaşan’ın o yazısının devamı da var. Sürükleyici bir yazı olduğu için, kopamadım: “Çünkü onurlu ve şerefli bir gazeteci, yazısındaki her sözcüğün sahibidir. Bir tek satırına sansür uygulanması bile, onun derhal istifa etmesini gerektirir. (…) Eğer basında yazılarının sansür edilmesini kabul edip içine sindiren ‘köşe yazarları’ varsa (!) onlar zaten haysiyetsizdir.”

Aradan dört yıl geçer. Çölaşan’ın yazısı gazetesi Hürriyet tarafından sansür edilir. Çölaşan internetin azizliğine uğrayacaktır. İnternetteki yazı ile Hürriyet’teki yazı birbirini tutmamaktadır. Ama sansür hiç kimse tarafından farkedilmez. Bir kişi hariç: Taha Kıvanç.

doğrusunu söylemek gerekirse sansür bütün gazetelerde vardır ve her gazetecinin başına her an gelebilen birşeydir. Ama Çölaşan’a uygulanan sansürü farklı kılan, onun dört yıl önce yazdığı yukarıdaki satırlardır. Taha Kıvanç, Emin Çölaşan’a, uygulanan sansür olayını belleği ve arşivi sayesinde ‘yakalayıp’ gözler önüne sermiştir.

 Taha Kıvanç için basındaki en iyi hafiyelerden birisidir demek de yerinde bir tespittir sanırım. Onu başarılı bir hafiye-gazeteci kılan özelliklerin başında onun çok okuyan, en küçük ayrıntıları dahi gözden kaçırmamaya çalışan, sürekli gözlemleyen ve daha önemlisi bilgisayar teknolojisinin çok iyi bir kullanıcısı olması gelmektedir. Türk basınında bilgisayarı ilk kullanan gazetecilerden biri belki de ilki olmasının ona verdiği desteği, çok işine yarayan arşivleme ve bilgiye kolay ulaşma aşamasında olmaktadır. Hafızasının kuvvetli olması da Kıvanç’ın işinde bu kadar başarılı olmasının sebeplerinden bir tanesidir. Bütün bunlar ortaya bir hafiye gazeteci portresi çıkarır.

 Baba oğul gazeteci!!

Bunların sonucunda Türk basınının en çok taklidi yapılmayı hak eden yazarıdır da Kıvanç. Babası ve kardeşi olduğunu iddia eden Reha Baha Kıvanç isimleri ile birebir taklit edilir. Taha Kıvanç’ın bu kadar kıskanılmasının sebebi Türk basınına getirdiği ve ‘kulis’ adını verdiği tarzdır esasında: “Kulis Türk basınında daha önce bilinen bir yazı türü değildi. Ben yabancı basını yakından izlediğim için Anglosakson basınında var olan bir yazı tarzını taşımak istedim Türk basınına.” Peki ne vardı Kulis’te? “Burada çatık kaşlı olmayan yumuşak bir yaklaşımla, bilgi kırıntıları, haber kırıntıları, okunan kitaplarda karşılaşılan önemli, ama kimsenin o ana kadar farketmediği ayrıntılar, seyredilen bir film, katılınan panel… Bütün bunları, yani hayatın içinden oluşumları bir sütuna taşıma işini ben başlattım. Bu alışılmış bir şey değil, aslında kolay taklit edilir bir şey de değil.” Taha Kıvanç haklıdır. Bu kadar geniş alanda kulis yazmak tek kişinin harcı değildir. O yüzden başka gazetelerde ona öykünerek başlatılan uygulamalarda, ekonomik, siyasi, kültür kulisleri yazılır, ama herbirini ayrı ayrı kişiler yazar. Taha Kıvanç işte bunu getirir Türk basınına, her şeyden yazan bir kulis yazarıdır o. Bu yüzden midir bilinmez, biraz komploculuk da vardır onda. Komplocudur; ama bu komplocu yanı ihtiyatı elden bırakmasına neden değildir: “Ben çok iddialı olduğum konularda yanıldığımı zannetmiyorum; ama iddiasız olduğumda da zaten iddiasız olduğumu, yazdıklarımın ihtiyatla karşılanması gerektiğini mutlaka belirtirim.”

 Kavgayı sevmez ama…

Taha Kıvanç’ın bir özelliği daha vardır. Kıvanç’ın kalem kavgaları oldukça meşhurdur. Onunla kavga etmemiş gazeteci sayısı çok değildir: “Ben aslında mizacen fazla kavgacı birisi değilim. Zorda kalmasam, ihtiyaç olduğunu düşünmesem hiç bir zaman başkası ile kalem kavgasına girmem. Zaten Türkiye’de kalem kavgalarının tadı da kalmadı.” Kıvanç, Can Ataklı, Bekir Coşkun, Serdar Turgut ve daha birçok isimle kalem kavgası yapar. Kavga ettiği iki kişi daha vardır ki… “Hikmet Çetinkaya ile karşı karşıya gelişim Türk basını açısından büyük bir talihsizliktir.” Kalem kavgasına giriştiği diğer bir isim ise Emin Çölaşan’dır. 1990′lara kadar iyi arkadaş olan ikilinin arası, Çölaşan’ın ‘kendisi gibi düşünmeyenleri karalamaya başlaması’ ile bozulur.

 Taha Kıvanç aslında gerçek bir isim değildir. Gerçeği Bülent Şirin’dir. O zamanki sahibi Alaaddin Kaya’nın teklifi üzerine, çıkmaya başladığı Kasım 1986′da başına geçip daha sonra onüç yılını geçireceği Zaman gazetesinde Kulis’i başlatan Bülent Şirin’dir. Şirin kısa zamanda tanınır ve ilgiyle okunur. Ancak, bir süre sonra deşifre olduğu için Şirin kimlik değiştirmek zorunda kalır: “Şirin benim kızımın adı, Bülent de sevdiğim bir isim. Bülent Şirin imzalı kulislerin benim tarafımdan yazıldığı çok yaygın bir bilgi haline gelince ben de yazıları kestim.” Aradan bir süre geçtikten sonra o alandaki ihtiyaç sürdüğü için isim değiştirilerek yazılara devam edilir. Taha Kıvanç böyle çıkar ortaya: “Taha benim oğlumun adıdır.” Aslında Bülent Şirin de gerçek değildir. Bu isimlerin baş kahramanı anne ve baba tarafı da Yugoslavya Prizrenli esnaf bir ailenin çocuğu, gazeteci Fehmi Koru’dur. Kendisine göre Taha Kıvanç’ın Fehmi Koru olduğunun anlaşılması ile Türkiye’nin en çok bilinen sırrı deşifre edilmiş olur.

 Aile, Prizren’den gelme

Prizrenli Hüsnü Bey, çocuklarıyla beraber Türkiye’nin daha doğrusu İzmir’in yolunu tutar, kolonyacılık yapar. Daha sonra çocuklar da baba mesleği olan kolonyacılığı devam ettirirler. Muzaffer Bey (Fehmi Koru’nun babası) de kardeşleriyle beraber bu işle meşgul olur. Diğer taraftan bir başka Prizren’li, Durak Efendi (Ütin) de, Yugoslavya’daki hayat şartlarının elverişsiz olması sebebiyle Türkiye’ye gelir: “Babam Türkiye’de doğdu, annem ise orada doğup buraya geliyor. Ama her ikisinin aileleri de Prizrenli.” Ütin ailesi burada daha iyi şartlarda yeni bir düzen kurarlar kendilerine. Kısmet bu ya, Hüsnü Bey’in oğlu Muzaffer ile Durak Bey’in kızı Ganimet Hanım tanışıp evlenirler. Çiftin adını Fehmi koyacakları bir çocukları gelir dünyaya 1950′de; onu da sonraki yıllarda Vecdi ve Naci takip eder .

 Okul çağı geldiğinde ailesi onu Kemal Reis İlkokulu’na kaydeder önce. Koru iyi bir öğrencidir: “Birşey olacağım belli idi ama ne olacağımı ilkokulda düşünmemiştim.” Sonrasında İzmir İmam Hatip Lisesi’nde devam edecektir tahsil hayatı. Burada Zaman’ın eski Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Aymaz’la olan beraberliği İzmir Yüksek İslam Enstitüsü’nde de devam edecektir. Koru, faal bir üniversite dönemi geçirir. Üniversiteyi bitirdiği 1972′nin sonlarında İstanbul’a gelen Koru Fatih Gençlik Vakfı’nın kuruluşunda çalıştıktan sonra sanayi alanıyla iştigal eden özel bir şirkette çalışma hayatını sürdürür. 1975′te ise, 28 Şubat sürecinin de etkisiyle akreditasyon listelerinden çıkaracakları Fehmi Koru’ya askerler ocaklarının kapılarını açarlar.

 Tuzla Piyade Okulu’nda askerliğini kısa dönem olarak yapar. Dönüşte yine kitap kokan işler yapmaya devam eder. Akyay-Kaynak Yayınları’nı arkadaşlarıyla kurarak aralarında Necip Fazıl’ın kendi sesiyle okuduğu şiirlerinden oluşan bir plağın da bulunduğu eserler yayınlar. 1977-78 yıllarında dil öğrenmek için gideceği İngiltere ise daha sonraki hayatında faydalarını göreceği bir pencere açacaktır Koru’ya. Dil öğrenmesini ona, Turgut Özal söylemiştir. Koru, Özal’la, 1977 seçimlerinde siyasete ilk giriş denemesini yapacağı sırada tanışmıştır. Daha sonraları, gazetecilik okumak üzere bir kez daha gideceği İngiltere’den dönünce, bu sefer Arapça öğrenmek için 7-8 ay kalmak üzere Suriye’ye gider. Suriye’deki dönemi ise “onun İslam dünyası ile ilgili fikriyatının oluşacağı” dönem olacaktır. İngiltere’de ve daha sonraki yıllarda gideceği Amerika’da Batı toplumlarını yakından tanıma imkanı bulur Fehmi Bey.

Amerika’ya gidişi ise Ege Üniversitesi’nde kimya doktoru olan eşi Nebahat (Karagülle- Nebahat Hanım başörtüsü yüzünden üniversiteden ilk atılan öğretim üyesidir) Hanım’a MIT (Massachusetts Institute of Technology)’den araştırmalar yapmak üzere bir davet gelmesi ile gerçekleşecektir. Eşiyle beraber gideceği Amerika’da, o da aynı üniversitenin Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nde araştırmacı olarak çalışacaktır. Koru, bir imkansızı başarır burada. Amerika’nın en önemli üniversitelerinden Harvard’a, üçyüz kişinin arasından kazanan 4 kişiden biri olarak girer. Sonrasında 1982′de Türkiye’ye döndüğünde 9 Eylül Üniversitesi’ne Arapça okutmanı olarak girecekken, 12 Eylül sürecinin bir yansıması olarak, hakkında hazırlanan rapor yüzünden bu atama gerçekleşmez. Bu dönemde Arabia ve Crescent adlı dergilerde yazmaya başlar.

 Fehmi Bey, bu kadar çeşitli yerlerde yazılar yazmıştır; ama bu gün ona sorarsanız yazmak yerine o okumayı tercih edecektir: “Okumaktan çok hoşlanan bir insanım. Yazmak mı okumak mı deseler ve bana bıraksalar okumayı tercih ederim.” Milli Gazete’nin ardından Ekrem Pakdemirli’nin onu, başında bulunduğu HDTM’ye basın müşaviri yapması ile gazete ve yazı işinden bir müddet uzak kalır. Buradan, başında Yusuf Özal’ın bulunduğu DPT’nin İslam Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Bölümü’ne (İSEB) “O konular zaten benim konularımdı.” diye düşündüğü için geçer ve burada çalışmaya başlar. Onu buraya talep eden, bir uçak yolculuğu sırasında tanıdığı, şimdi Viyana büyükelçisi olan Yaşar Yakış’tır. Yakış, o dönemde İSEB’in başındaki kişidir. Koru, devlette kısa süren bu vazifesinden 1986 Ağustos’unda ayrılır. Ayrılmasına vesile olan, o yılın kasım ayında yayın hayatına başlayacak Zaman gazetesidir. Koru, Zaman’da çok uzun yıllar (13 yıl) kalacaktır: “Bizim kesim her gazete ve dergide yazdığım için ismimi biliyordu. Ama Türkiye genelinde ismimin duyulması Zaman Gazetesi ile oldu.” Onu diğer gazetelerden gelen teklif (Akşam) bile Zaman’dan ayıramaz. 1998′in Eylül ayında ise ayrılık zamanı geldiğinden olacak, yazıları birden kesiliverir: “Gazetelerde ben şahsen her zaman özgür bir ortamda çalıştım. Zaman gazetesi de bu yönden en geniş özgürlüğü sağlayan bir gazete idi ben çalışırken.” Koru, istenmediği hissine kapılınca Zaman macerası sona erer.

 1980′de evlendiği Elektrik Yüksek Mühendisi Süleyman Karagülle’nin kızı Nebahat Hanım’la evliliğinden beş çocuğu (sırayla Mehmet Yasin, Zeynep Alemşah, Fatma Şirin, Ahmet Taha, Ömer Faruk) olan Fehmi Koru’nun, kendisine çevre sağlayan önemli dönüm noktalarından biri de kayınpederinin kurduğu Akevler Kooperatifi’dir.

Bugünlerde ‘One Column Ahead’ (Türkçesi Bir Sütun İleri) adlı bir İngilizce kitabı çıkacak olan Koru, yazdıkları İngilizce kitaplaşan ilk Türk gazetecisi de olacaktır. Unutmadan ekleyeyim; çok iyi bir Türk sanat müziği ve halk müziği repertuvarı olan Koru’nun sesi de fena değildir.
« Son Düzenleme: Temmuz 30, 2008, 08:12:07 ÖS Gönderen : KarizmaTic_RizeLi »

Hayatta üç prensibim vardır her ne olursa olsun adaletten vazgeçmemek her ne olursa olsun acıda olsa dürüst olmak ve  her zaman kişilik sahibi olmak
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Fehmi Koru
« Posted on: Nisan 26, 2024, 04:03:23 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Fehmi Koru e-book, Fehmi Koru programı, Fehmi Koru oyunları, Fehmi Koru e-kitap, Fehmi Koru download, Fehmi Koru hikayeleri, Fehmi Koru resimleri, Fehmi Koru haberleri, Fehmi Koru yükle, Fehmi Koru videosu, Fehmi Koru şarkı sözleri, Fehmi Koru msn, Fehmi Koru hileleri, Fehmi Koru scripti, Fehmi Koru filmi, Fehmi Koru ödevleri, Fehmi Koru yemek tarifleri, Fehmi Koru driverları, Fehmi Koru smf, Fehmi Koru gsm
Yanıtla #1
« : Temmuz 31, 2008, 06:11:01 ÖS »
Avatar Yok

FeMoX
*
Üye No : 570
Yaş : 34
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 2803
Mesaj Sayısı : 5 853
Karizma = 39


Sağol. PAylşm İçin.
Yanıtla #2
« : Ağustos 03, 2008, 11:03:14 ÖS »

alisrn
*
Üye No : 6505
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 179
Mesaj Sayısı : 2 656
Karizma = 7


teşekkür ederim paylaştığın için
Yanıtla #3
« : Kasım 15, 2008, 05:11:13 ÖÖ »
Avatar Yok

By.CeZa
*
Üye No : 293
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 12191
Mesaj Sayısı : 28 687
Karizma = 11179


Paylaşım için sağol.
Yanıtla #4
« : Kasım 15, 2008, 06:18:39 ÖS »
Avatar Yok

^yavuz53^
*
Üye No : 10052
Nerden : Kütahya
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 3
Mesaj Sayısı : 117
Karizma = 15


paylasım için teşekkürler
Yanıtla #5
« : Aralık 29, 2008, 10:48:26 ÖS »
Avatar Yok

dreamily
*
Üye No : 6603
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 773
Mesaj Sayısı : 11 794
Karizma = 11817


emeğine sağlık
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Sakız Çiğne Dişini Koru!
Ağız ve Diş Sağlığı
Asortik Hatun 0 656 Son Mesaj Ocak 06, 2013, 11:40:20 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun
Bizi Kötüden Koru
Sinema & Tiyatro ve Festivaller.
Bendis 0 648 Son Mesaj Temmuz 31, 2014, 10:21:48 ÖÖ
Gönderen : Bendis
Kasımpaşalı - Fehmi Demirbağ
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 623 Son Mesaj Ekim 23, 2014, 07:57:21 ÖS
Gönderen : sanane_61
Azra Akın Ile Atakan Koru'dan Ayrılmadık Pozu
Televizyon & Radyo & Magazin
derinfener 0 607 Son Mesaj Ocak 09, 2016, 09:25:46 ÖS
Gönderen : derinfener
Ben Böyle Gördüm - Fehmi Koru
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
S.e.s 0 798 Son Mesaj Nisan 19, 2016, 11:36:56 ÖS
Gönderen : S.e.s


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular