Ellerine sağlık Seda 
Serinin devamı çıksa da okusak ne güzel olur 

eve gidince ilgileneceğim adaşım bu isteğinle

sağol Börülüş sen de aramıza hoşgeldin şeref verdin

Seri de Eve ve Roarke'un diyalogları haricende bana iç geçirten birkaç ayrıntı daha var.Olaylar teknolojinin çok ilerlediği yıllarda geçiyor.Duşa giriyorlar; suyun derecesini ve şiddetini söylüyorlar su birden istediğin şekilde akıyor.Bir de yemek olayı var.Makineye malzemeleri dolduruyorsun,istediğin yemeği belirtiyorsun ,pişirip veriyor.Tamam penceremin önünden otobüs geçmesini istemiyorum ama bu teknolojik gelişmeler de hiç fena olmazdı 

Kesinlikle, şiddetle kaatılıyorum..  Özellikle şuyemek olayına bittim 

Sadece onlar da değil, gezegenler arası yolculuk, Ay da tatil merkezleri...

Bakalım yaklaşık 40 yıl sonra bunları görebilecek miyiz.  

aynen yaa gezengenler arası seyahat, uçan araçlar, android robotlar. valla eskiden Jetgillerde izlediğim hemen hemen her şey var

birkaç alıntı paylaşayım sizinle sevgili Eveseverlerim


Roarke: Uyanışını izlemek bana daima keyif veriyor. Ama bazen beni sadece kahvem için istediğinden şüpheleniyorum.
Eve: Şey… yemekleri de seviyorum. Seks de fena sayılmaz.


Eve: Ben Furst ile konuşup onunla özel bir röportaj yaparsam sence o küçük sersem ne düşünür?
Roarke: Senin için deli oluyorum.
Eve: Bunu fikrimi beğendiğin yönünde algılıyorum.


Morse: Bağlantılarım var Dallas.
Eve: Evet ayrıca alnının ortasında da bir sivilce var. Yerinde olsam onun da icabına bakarım.


Nadine: Dallas. Tanrı aşkına, burada vakit gece yarısı.
Eve: Özür dilerim. Uyanık mısın Nadine?
Nadine: Senden nefret edecek kadar uyanığım.


X: Ben bunu nasıl da anlamadım? Beyaz kız hiç de polis gibi kokmuyorsun.
Eve: Kullandığım yeni sabun yüzünden olmalı.


Eve: Peki Angelini çocuklarının annesinin bir iş ortağıyla yakınlaşmasına nasıl baktı?
Roarke: Ben olsaydım ortağı öldürürdüm.
Eve: Bu sensin. Ve bence sen ikisini de öldürürdün.
Roarke: Beni çok iyi tanıyorsun.


Eve: Bu aşağılık piç buraya girmeyi nasıl becerdi?
Feeney: Tanrı aşkına Dallas, kilisedeyiz.
Eve: Tanrı bu herif gibi çakallar yaratmaya devam edecekse, böyle şikâyetleri de dinlemeye katlanmalı.



Eve: Neden ben? Herhangi biri olabilirdi. Muhtemelen de vardır.
Roarke: Neden mi? Bu cevabını benim de merak ettiğim bir soru. Acaba dingin, huzurlu, sakin yapın ve kusursuz moda tarzın olabilir mi?


Roarke: Hayatım boyunca birçok polisle uğraştım. Onlardan kurtuldum, rüşvet verdim, ahmak yerine koydum veya sadece onlardan kaçtım.
Eve: Bana bunları anlatmana şaşırdım. Kayıtların dikkat çekecek kadar temiz.
Roarke: Elbette öyle. Bunun için para ödedim.
Eve: Roarke, gerçekten, bunları bilmesem daha iyi.
Roarke: Asıl önemli olan, yıllar boyunca bir sürü polisle uğraştım. Bence sen en iyisisin.


Eve: Şansını zorlama Nadine.
Nadine: Ama şansımı zorlamak benim en iyi yaptığım şey.


Eve: Ne? Ne oldu? (uyandırıldığında derin uykudaydı.)
Roarke: Üzgünüm. (Eve’i öpmek için yatağın üzerinde eğildiğinde, vücudunun titremesinden gülmekte olduğu belliydi.)
Eve: Komik değil bu. Silahlı olsaydım şimdi yere serili olurdun.
Roarke: Desene şanslıyım.


Mavis: Sen de ona âşıksın değil mi?
Eve: Summerset’e mi? Onun yanındayken kendimi kontrol etmek için büyük çaba harcıyorum.


Roarke: Kaderin önüne geçemezsin, Eve.  Adımları izlersin, planlarsın ve çalışırsın; sonra bir bakarsın, kader kendi bildiğini okur ve seni aptal yerine koyar. Bazen hile yapabiliriz veya yaptığımızı sanabiliriz ama çoğunlukla her şey zaten baştan planlanmıştır. Bazıları için kanla yazılmıştır. Bu duracağımız anlamına gelmez ama her şey için kendimizi suçlayarak rahatlayacağımız anlamına da gelmez.


Roarke: Seni seviyorum Eve.
Eve: Seni özledim. Seni gerçekten özledim. Senin gömleklerinden birini giydim. Aslında dolabına girdim ve gömleklerinden birini çaldım; o düzinelerce olan siyah ipeklerden birini. Üzerime geçirdim, sonra Summerset’in beni yakalamaması için evden sıvıştım.
Roarke: Gece iletişim cihazlarınla oynayacaktım. Böylece seni görebilir, sesini duyabilirdim.
Eve: Gerçekten mi? Tanrım, Roarke, ikimiz de iyice şapşallaştık.


Roarke: Belki buradayken Morse’un da suratını senin için dağıtabilirim.
Eve: (sırıttı) Senden hoşlanıyorum, Roarke. Senden gerçekten hoşlanıyorum.
Roarke: Ben de senden hoşlanıyorum. Şimdi bu evet mi demek yani? Büyük zevk duyardım.
Eve: Bu güzel bir düşünce Roarke ama onun suratını kendim dağıtmayı tercih ederim. Doğru zamanda ve doğru yerde.
Roarke: İzleyebilir miyim?


Eve: Şu an için zengin ve güçlü Roarke olur musun lütfen, benim kişisel ödülüm?
Roarke: Ah, ne kadar da cinsellik kokuyor. Çok heyecanlandım!


Roarke: Çalışmanı izlemeye bayılıyorum. Sen çok…zorlayıcısın.
Eve: Kes şunu.
Roarke: Ne demek istediğimi anladın mı? (Eve’in karnında dirsek attığı yeri ovaladı) Tekrar vur. Zamanla hoşuma gitmeye başlayabilir.
Eve: (kıkırdamasını zorlukla bastırdı.) Siviller...


Eve: Kokteyl mi? Ne kokteyli?
Roarke: Tam bir aydan beri düzenlemeye uğraştığım kokteyl. Hani şu katılmaya ve ev sahipliğine yardım etmeye söz verdiğin kokteyl.
Eve: Kabul ettiğimde sarhoş değil miydim? Sarhoşların sözü sayılmaz.
Roarke: Hayır, değildin. Sadece çıplak, nefes nefese ve tahminimce neredeyse yalvarmaya yakın bir haldeydin.
Eve: Pislik. Tamam, tamam, orada olacağım, üzerimde sana çok az kumaş için çok fazla paraya mal olan süslü kıyafetlerle, yüzümde aptal gülücüklerle orada olacağım.


Eve: Güvenlik sistemini bozmak, kırmak ve içeri girmek, haneye tecavüz. Ah, suçların dağ gibi yığılıyor.
Roarke: Ama sen beni beklerdin, değil mi?


Eve: Bazen başına bu kadar dert olduğum halde neden benden kurtulmadığına şaşıyorum.
Roarke: Aklıma gelmedi değil ama genellikle silahlısın.


Roarke: Neden bu kadar heyecanlı olduğunu söylesene bana.
Eve: Belki seni şık bir gömlekle gördüğüm içindir. Ya da belki önümüzdeki birkaç saat boyunca topuklarımı sızlatacak ayakkabılar giyeceğimi bilmenin endişesidir.


Eve: Sanırım artık Angelini ailesine yeni yıl kartları göndermem mümkün olmayacak.
Roarke: Bununla yaşamayı öğreneceğiz.


Eve: Seninle lanet olası paran için evlenmiyorum.
Roarke: Benimle niçin evleniyorsun teğmen? Bir tahminde bulunmak ister misin?
Eve: Çünkü sen hayır cevabını asla kabul etmezsin.
Roarke: Bu cevap için ancak yarım puan alırsın. Tekrar dene.
Eve: Çünkü aklımı yitirdim.
Roarke: Bu da sana Star 50’deki Tropic World’e iki kişilik seyahat bileti kazandırmaz.
Eve: Belki de seni seviyorum.
Roarke: Belki de öyledir.


Leonardo: Ve sen kahverengi gözlerin ve ciddi gülüşünle onu kapana düşürdün. Söyle Teğmen, Roarke seni nasıl kazandı?
Eve: Ben bir ödül değilim.

Bütün alıntıları tek seferde tüketme kız. Sonraya alıntı kalmayacak.
Ayrıca hepside çok güzel. Ellerine sağlık canım.

şaka mı yapıyosun bebişim. tam 93 sayfalık alıntı var bende. hepsini de elcağızımla hazırladım ayrıca daha çıkaracak ayrıntılarım vardı da malum iş güç olunca bu kadar yeter didimm yani okumak istediğiniz müddetçe sizi alıntıya boğabilereeem

Lütfen alıntılara küçük dozlarla başlayalım,yoksa seriyi tekrar okuyasım geliyor 

Ellerine sağlık,sabah sabah çok iyi geldi   

küçük dozlarda derken az az günde 3 defa falan mı diyorsun

yoksa Eve - Summerset, Eve - Mavis, Eve - Peabody diyalogları falan mı

ahahaha ben tüm karakterlerini çok seviyorum bu kitabın. söylemiş miydim kızlaaaaar