Mehtap Kayaoğlu Yazıları - Evlilikte Tutkuyu Yenmenin Yolları - Mehtap Kayaoğlu'ndan Evlilik Sürecinde Eşlerin Birbirlerine Davranışlarına İlişkin İpuçları


Evlilik enteresan bir süreç. Birbirini seven ve bir ömür boyunca seveceğine inanan insanlar, aile ve çevrenin de eşlik ettiği yasal törenlerle bir araya geliyor.

İlk günlerin heyecanı, karşılıklı tanımaya çalışma evreleri, aileye tatlı çocukların doğması...vb hayat cilveleri devreye giriyor. Zaman akıp gidiyor.

...derken...?

Derken, bir şeyler oluyor sanki! Ve evli kişiler hayatlarında bir şeylerin "ters" gitmeye başladığı hissine kapılmaya başlıyor.

Birey odaklı ve sadece kendi egosunu düşünerek yaşayan evlilerde zaman içinde daha fazla kaygı biriktiğini görüyorum.

Hemen örnekleyelim: Çevrenize bakın! Yakınlarda memleketinize veya köyünüze gitmişseniz, orada yaşayan 40 yılını devirmiş evlileri aklınıza getirin. Bugünün evli çiftlerinin aksine, daha fazla birbirlerini kayırıp kolladıklarını fark edeceksiniz. Ne kadar güzel değil mi?

Oysa beş yılını tamamlamamış evli çiftleri düşünün şimdi... istisnaları olmak şartıyla elbet, daha az karşılıklı kayırma tavrı içinde olduklarını; fakat bol bol kendi kişisel hak ve özgürlüklerinin derdinde olduklarını göreceksiniz.

Hangi ilişkide kaygı çoktur sizce?

...evet bildiniz..! Kendisini emniyette hissetmeyen, birey ve ego odaklı ilişkilerde kaygı daha çoktur tabii ki! Kişide kaygı varsa, ilişki de kaygılı hale gelecektir kaçınılmaz olarak.

İnsanların günlük hayatlarında neler yaptıkları ve bir sorunla karşılaştıklarında o sorunu çözümleme şekilleri, nasıl bir insan olduklarını hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar sevgili okurlar. Dolayısıyla pek çok kişi evlilik ilişkisinde ters giden, yolunda gitmediğini hissettiği durumlara tepkisel ve bilinçsiz bir şekilde el yordamıyla çözümler üretmeye çalışır. Bazen müdahale etmemenin doğru olacağını düşünür, hiç bir şey yapmaz, beklemeyi uygun görür.

Diyorum ki bu hafta sizlere birkaç tane pratik yöntem önereyim yine. Evlilik ilişkinizde tutkuyu yenilemek adına...

1. Evlilikte "bireysellik" ve "birliktelik" arasındaki kaçınılmaz gerginliği en aza indirmeye çalışın.

Uzun süren ilişkilerin tamamında, zaman içinde kaçınılmaz olarak tek taraflı beklentiler artabilir. Çiftler, evlilik için çabalayan kişi sanki sadece kendisiymiş gibi bir duyguya kapılıyor zamanla. Yani; kadın, eve çok fazla emek verdiğini ve eşinin benzer çabayı göstermediğini düşünürken; erkek, dışarıda bir yığın insanla uğraşarak eve zar zor para getirdiğini ve bu uğraşlarının kadını tarafından yeterince önemsenmediğini hissedebiliyor.

Tutkunun ve iyi ilişkinin devam edebilmesi için, evli çiftlerin her ikisinin de karşı tarafın çabasını görmeye devam etmesi gerekiyor. Çünkü benim işim bana zor görünebilir; ama karşı tarafın kendi içinde ne yaşadığını bilemem! Dolayısıyla karşı taraf da benim ne yaşadığımı bilemez! Oysa ikimiz de bilmeliyiz ki birbirimiz için çabalıyoruz!

2. "Eşim sadece 'kendisi kadar' ve parmak izi kadar özel bir insan" diye düşünebilmeliyiz!

Parmak izimiz özeldir değil mi? Yeryüzündeki insan sayısı kadar parmak izi var ve hiçbirisi diğerinin aynısı değil. Eşinizin de kendisine özgü, parmak izi kadar özel bir insan olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Olaylara ve yaşadığınız sorunlara nasıl yaklaştığını anlamaya çalışın. Her durumda sizin gibi davranmasını beklemeyin. Onun kendisine özel, kendisini temsil eden yanlarını içinize sindirmeye çalışın. Tabii aniden bağırıp çağırması ve hakaret etmesi gibi huyları varsa onları içinize sindirin demiyorum! Yanlış anlama olmasın!

Yeni moda mükemmeliyetçi beklentiler arttıkça, evli çiftlerin birbirinden beklentileri de artıyor. Mükemmeliyetçi kişi, eşinin sınırlarını ve yapabilir/edebilir oluşlarını dikkate alıp ona göre konumlanmak yerine, kendi kafasındaki şablon davranışı sergilesin istiyor.

Oysa evliliğinizde eşinizin huylarını ve onun kişisel özelliklerini tanır, davranışlarıyla işbirliği içinde olursanız, evliliğinizdeki tutku yeniden canlanıyor. Sizin istediğiniz gibi olmasını beklemek yerine, onun özelliklerini keşfedip onlarla uyum içinde olmak ilişkiyi güzelleştiriyor.

3. Eşinizin, evliliğinizde kendisini "güvende" hissetmesini sağlamaya çalışın!

Pek çok çift evlilik ilişkisinde kendisini güven içinde hissetmiyor maalesef. Evlilikte tutkunun yeniden inşası için güvende hissettirmek önemli görünüyor. Ama burada güvenden kastettiğim durum önemli. Hemen anlatayım nasıl bir güvenden bahsettiğimi...

Anlaması zor gibi görünse de aslında kolay bir tanımlama yapacağım şimdi sizlere. Güven'den kastettiğim şey; eşinizin nasıl bir tepkiyle karşılayacağını bilmediğiniz davranışlardan kaçınmanız gerektiğidir.

Acil örnek devreye girsin, anlamanız kolaylaşsın: Eşinize, tepkisinin ne olacağını ortalama kestirdiğiniz durumlar yaşatın. Kendisinin bile tepkisinin ne olacağını bilmediği karmaşık durumlar yaşamasına müsaade etmeyin. Yani, akşam eve eşinizden habersiz misafir davet ettiniz diyelim. Ortalama bilirsiniz ki eşiniz biraz şaşırıp rahatsız olsa da bozuntuya vermez ve güzelce ağırlar gelenleri. Ama gece uyumadan önce, misafire onu hazırlıksız yakalattığınız için minik bir sitem etmeyi de ihmal etmez. İşte bu durum, onun tepkilerini ortalama tahmin ederek, ona yaşattığınız sıkıntılı bir süreç, evet. Ama tepkisinin ne olacağını o da siz de biliyorsunuz ortalama.

Bir de nasıl bir tepki vereceğini hiç bilmediğiniz durum yaşattığınızı düşünün. Yani aynı misafir eve yine gelsin! Ama gelirken yanında kocaman iki metre uzunluğunda yılan getirmiş olsun. Eşiniz çay tazelemek için mutfağa gidiyor ve elinde tepsiyle salona girdiğinde kocaman yılanla karşı karşıya geliyor! Artık çığlıklar mı dersiniz, havada uçuşan tepsiler mi dersiniz bilmem! Veya donup kalıyor... travma geçiriyor! Garip ve saçma bir örnek oldu ama kalıcı olması açısından iyidir!

İşte evlilik ilişkisinde "güven" dediğim kavram böyle bir şey! Güven, genelde evlilikteki "sadakat" ile karıştırılır. Oysa beklemediğimiz, bizim bile nasıl karşılayacağımızı bilmediğimiz durumlara düşürmemesi durumunun adıdır güven! Evlilikte tutku inşası için kaçınılmaz bir ilkedir.

Anlayacağınız evlilik ilişkisindeki güven kavramı, aklı başında, dengeli insanların yaşam tarzıdır.