Kaç gündür bakıyorum ama yeni alıntılar yok sankim Sedam

Nedense Eve'yi okurken hiç alakası olmamasına rağmen gözümde rizzoli & isles deki rizzoli karakteri canlanıyor   

Sedaaam hepimiz yeni alıntı bekliyoruz,isyan mı çıkaralım   

Aslında ben bir sürpriz yapacaksın da yeni kitaptan alıntı yapacaksın diye de bekliyorum   

yeni gelenler hoşgelmişş

karakter olarak ben de Rizolli ile Eve'i biraz özdeşleştiririm ama ikisinin karakteri farklı


tamam sakin olun gençler gelsin alıntılar o zaman; (Börülüşüm yeni kitabı henüz alamadım, alınca söz oradan da alıntı yapıciiiim annem )


Nadine: Yani sen katilin kim olduğunu biliyorsun. Boğazını kesenin kim olduğuna dair bir ipucun var mı?
Eve: Profesyonel kanaatime göre elinde sivri bir alet tutan biri.


Whitney: Karıştırıcıyı Roarke aldı ha… (durumun garipliğine rağmen başını geriye atıp kahkahalarla güldü.) oo, bu süper olmuş. Sen kurda kümesin anahtarını vermişsin.
Eve: Evet, efendim. Ben onu geri alacağım.
Whitney: Gücenme Dallas ama iddia kabul ediyorsan, ben Roarke üzerine bir yüzlük koyarım. Her şekilde gayrı resmi de olsa departmanımız onun iş birliği ve yardımlarını takdir ediyor.
Eve: Bunu ona iletmezsem beni affedin. Böyle şeyler sadece onun kafasının dikine gitmesine yol açıyor.


Eve: Yani senin düşüncene göre bu bir dini cinayet?
Selina: Tabii ki hiç şüphem yok bundan. Sizin şüpheniz var mı?
Eve: Bayağı bir şüphem var fakat yine de eski moda yollardan araştıracağım. Şeytanı çağırıp danışmanlık yapmasını isteyemem.


Eve: İçeride kalsaydın daha iyi olurdu. Benim ayağıma dolanma.
Roarke: Aklımdan bile geçirmem.


Wineburg: Bir polis memuru ve finansal bir dolandırıcı tarafından sorgulanmayı hak edecek bir şey yapmadım.
Eve: Polis benim. (Roarke’a bakarak) sen de dolandırıcı olmalısın.
Roarke: Kızgın çünkü onun bankasıyla çalışmıyorum. (sinsice sırıttı.)
 

Roarke: Wineburg sinir bozucu, zengin ve şımartılmış biri.
Eve: Sen de zenginsin.
Roarke: Evet. Peki şımarık mıyım? Kesinlikle hayır. Bu da sinir bozucu olmamı engelliyor. 


Eve: Carter biraz önce limuzinin beklediğini anons ettirdi. Amma geri zekâlı adam bu! Onun mu senin mi kıçını tekmelemem gerektiğini bilmiyorum.
Roarke: Onunkini tekmele.
 

Eve: Bana bu güzel kadının hayatını nasıl kurtardığını anlat bakalım.
Roarke: Hımm. Bir dakika, daha önceki yaşamlarda olanlardan sorumlu tutulamam. Olacak şey mi bu?
Eve: Bilmiyorum. Teoride insan yaptığı şeyleri tekrarlar. Onlardan ders alır ya da almaz. Sevgili gibi bir şey olduğunuzu anladın değil mi?
Roarke: O zaman da şimdiki gibi görünüyor idiyse, kesinlikle öyle olduğunu umarım.
Eve: Evet ben de senin böyle iri, güzel, egzotik bir tipe hem o zaman hem de şimdi bayılacağını tahmin etmiştim. Çoğu insan benimle olduğun için çizginden fazlasıyla saptığını düşünüyor. Ben ne büyük, ne güzel ne de egzotik biriyim.
Roarke: Hayır değilsin. İncesin, tatlısın ve güçlüsün. Sana dönüp ikinci kez bakmam bir mucizeydi.
Eve: İltifat avına çıkmadım.
Roarke: Beni sinirlendiriyorsun Eve. Benim zevkimi eleştiriyorsun. Ve ben sana neden seninle tam da kendi çizgimde olduğumu göstereceğim teğmen. Ben hata yapmam.


Feeney: Ne istiyorsun? Fakirleri mi ziyaret ediyorsun?
Roarke: Bu binanın fakir olarak nitelendirileceğini sanmıyorum.
Feeney: Yaşadığın sarayla karşılaştırılınca her yer öyle sayılır.
Roarke: Yaşam mekânlarımız arasındaki farkları kapı aracılığıyla mı tartışmak istiyorsun, yoksa beni içeri alacak mısın?
 

Eve: Erkeklerin akılları penislerinde uyanmaları ne komik.
Roarke: Bu bizi olduğumuz gibi yapan şey.
 

Eve: Uzak dur benden. Beni bir daha yakalarsan, seni indirmek zorunda kalacağım. Ciddiyim. İşim var.
Roarke: Seninle sabahları aşk yapmayı seviyorum. Sen sadece çağrı merkezinden aranınca ya da ben seni iğfal edersem çabucak kalkıyorsun.


Eve: Ee Nadine, hikâyen nedir?
Nadine: Hikâyem sensin Dallas. İki ölü insan, ikisi de seni tanıyordu. Seni tanımak çok tehlikeli bir şey.
Eve: Hâlâ nefes alıyorsun.
Nadine: Şimdiye kadar iyi gittim.
 

Nadine: Ekranda paçavra toplayanlar gibi görünmemeye dikkat et. Tanrım! Saçına bir şeyler yap!
Eve: İnsanların benim saçım ve giysilerimle ilgili bu saplantıları nedir Allah aşkına?


Feeney: Bu kaltak tam bir çatlak.
Eve: Bana bilmediğim bir şey söyle.
Feeney: Senin her bir parçandan nefret ediyor. Fakat sen bunu da biliyordun. Sana voodoo yaptı.
Eve: Hı?
Feeney: Seni lanetledi. (göz kırptı) Mide krampları geçirmeye başlarsan haber ver.
 

Eve: Bir defasında minnacık yaşlı bir kadını enselemiştim. Kadın herkesin en favori büyükannesi gibi görünüyordu. Sokak kedilerini toplar ve mahalle çocuklarına kurabiyeler yapar, pencere pervazında sardunya yetiştirirdi. Ve biz onu yakalamaya gelmeden önce yarım düzine çocuğu dairesine gelmeye ikna etmiş, sonra da çocukların iç organlarını kedi yavrularına yedirmişti.
Roarke: Pek sevimli bir hikâye!


Eve: Öyle kendini beğenmiş beğenmiş bakma, ben sadece zevk almış gibi yaptım.
Roarke: Eve sevgilim, sen benim için fazla iyisin.
Eve: …diyorsun.


Eve: Şimdi Central Park ya da Greenpeace Park’ta dolaşıyor olsan ve en azından bir soyguncuya ya da kimyasal çekmiş, kafası dumanlı birine rastlardın. Belki de lisanssız bir fahişeye ya da bir çift cinsel sapığa… (Roarke’un ona sırıttığını gördü) Ne?
Roarke: Seninle yaşam ne kadar da… renkli.
Eve: Evet, ben gelmeden önce, senin küçük dünyanda her şey griydi sanki. Tüm o şaraplar, kadınlar ve para… Çok sıkıcı olmalı.
Roarke: Sıkıntı anlatılacak gibi değildi. Eğer beni birkaç cinayetle suçlamamış olsaydın yok olup gidecektim.
Eve: Şanslı gününmüş.
 

Roarke: (Eve’in çantasından çıkardığı alete baktı) Mikro kayıt aleti mi? (ayıplıyormuş gibi dilini damağında şaklattı) Bunun yasadışı olduğunu sanıyordum. Kaba bir yöntem olması da ayrı.
Eve: Neden bahsettiğini anlamadım.
Roarke: Ve gereksiz. (Roarke bileğini döndürdü, saatinin kenarındaki ufak bir düğmenin üzerine parmağıyla dokundu) Bu çok daha verimli olur. Bunu çok iyi biliyorum. Her iki markayı da ben üretiyorum.


Jamie: Arkama taktığın gölgeyi ektim ama kabul etmeliyim ki, bayağı iyiydi. Ama ben daha iyiyim.
Eve: Neden okulda değilsin?
Jamie: Okul Kaçağı Tugayı’nı aramakla uğraşma Teğmen, bugün cumartesi.
Eve: O zaman neden normal bir asi genç gibi gök çarşıların birinde terör yaratmıyorsun?
Jamie: (kocaman sırıttı) Ben gök çarşılardan nefret ederim. Seni Kanal 75’te izledim.
Eve: İmzamı almak için mi uğramıştın?
Jamie: Sen bir kredi slipine imzayı çakarsan ben senin şu enkaz arabanı donatıp harika olmasını sağlarım.


Eve: Gelirken biri seni tutuklamaya falan kalktı mı? (Mavis’in bluzu –tabii buna bluz denirse- pantolonuna uyan, üstüne iyice yapışan bir banttı ve göğüslerini anca kapatıyordu.
Mavis: Hayır, fakat sanırım danışmadaki çavuş orgazm yaşadı.


Roarke: (gözleri bulutlandı) Delinmek mi? Nereden, tam olarak?
Trina: Meme ucuna dokundurmadı. Delici ile yakınına gelirsem beni öldüreceğini söyledi.
Roarke: Aferin kızım, kendini korumanla gurur duyuyorum.


Roarke: Mavis’in çok stres altında olan yakın bir arkadaşı varmış. Ben kim olduğunu merak ettim.
Eve: Sesini keser misin?


Eve: Biliyor musun bunun için onu içeri atabilirim. (Eve’in poposunda bir gül goncası vardı.)
Roarke: Bir polisin kaba etini lisanssız olarak dekore etmekten mi? Yoksa çiçek resimlerini yasadışı çoğaltmaktan mı?
Eve: Bundan büyük keyif alıyorsun değil mi?
Roarke: Eve sevgilim, ben sana dün gece çok açık bir şekilde senin tarafında olduğumu söylemedim mi? Bunu çiğneyip koparmak için elimden geleni de yapmadım mı?

Kız bu kadar çok alıntı paylaşma böl pparça parça paylaş alıntıları hemen bitirme

yok bebiş bişi olmaz daha var yaa 100sayfadan fazla alıntı yazmışım zamanında zaten bi de daha yazmadıklarım var ehehehe

Teşekkürler canım.Özellikle son alıntıya çoook güldüm.   

Ayy süperler süper ben cidden şimdiden sevdim bu Jamie denen çocuğu 
Veee bayılıyorum bu Roarke'nin kendini beğenmiş hallerineeee 
Ellerine sağlık Sedam 

önemli değil kızlar

yaa Roarke hep kendini beğenmiş. ama kendi deyimiyle "şımarık mıyım? Kesinlikle hayır. Bu da sinir bozucu olmamı engelliyor."

Süper yaaa kendini beğenmişlik de son cümle