0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1 2
Konu: Epilepsi Rehberi  (Okunma Sayısı: 1894 Kere Okundu.)
Yanıtla #10
« : Mayıs 07, 2013, 01:02:21 ÖÖ »
Avatar Yok

Honey_Face
*
Üye No : 1734
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 7695
Mesaj Sayısı : 13 155
Karizma = 86623


FARMAKOKİNETİK öZELLİKLER

Bir AEİ'nin farmakokinetik özellikleri, dozajla birlikte kanda ve dokudaki AEİ konsantrasyonunu ve dolayısıyla zaman içindeki etkisini belirleyebilir. Farmakokinetik özelikler arasında abzorbsiyon (emilim) ve biyoyararlanım, dağılım, metabolizma ve eliminasyon veya ekskresyon yer alır.

çoğu AEİ için plazma konsantrasyonu dozajla orantılı olarak artar. Bu tür lineer kinetikler dozaj titrasyonunun öngörülebilmesini sağlar. Ancak fenitoin, doz ve plazma konsantrasyonları arasında lineer olmayan bir ilişki ortaya koyar. Sonuç olarak dozdaki küçük değişiklikler, plazma konsantrasyonlarında büyük artışlara neden olabilir. Benzer şekilde gabapentin plazma konsantrasyonları dozla lineer bir artış göstermez.
Emilim, Biyoyararlanım ve Dağılım

Emilim, ilacın uygulanma yerinden kana alındığı bir süreçtir ve belli bir hızda gerçekleşir. AEİ'ler gibi oral yoldan uygulanan ilaçlar gastrointestinal kanaldan, parçalandıkları ve metabolize edildikleri mide ve barsakların duvarları aracılığıyla emilir.

Hemen tüm AEİ'ler iyi emilir ve emilim dozla birlikte artar (lineer emilim). Ancak gabapentinin emilimi lineer değildir, örn., emilim artan dozla birlikte azalır, bu durum açıkça gastrointestinal duvardan gabapentini taşıyan spesifik transport moleküllerinin doymasına bağlıdır. Gabapentinin doyabilen emilim şeklindeki bu farmakokinetik özelliği, tedavi yanıtına bağlı olarak doz seviyelerinin ayarlanmasını güçleştirir.

İlacın kendi farmakokinetik özelliklerine ve gastrointestinal sistemde kaldığı zamana ek olarak, örn., gastrik boşalma zamanı, alınan gıdalar gibi çeşitli faktörer gastrointestinal kanaldan emiliminin tam olmasını etkileyebilir. örneğin valproat ve tiagabinin emilimi, yemekler sırasında veya yemeklerden sonra alındığında birkaç saat gecikebilir.

Gastrointestinal duvarlardan emilmiş olan ilaç daha sonra metabolize edileceği ve safra yoluyla salınacağı (biliyer ekskresyon – ilk geçiş etkisi) karaciğerden geçmelidir. Biyoyararlanım, gastrointestinal duvarlardan ve karaciğerden geçtikten sonra kana ulaşmış olan uygulanan doz miktarıdır.

İlaç kana karıştıktan sonra, kan yoluyla vücudun çeşitli dokularına dağılır. Dağılımın hızı ve derecesi kısmen ilacın plazma proteinine bağlanmasına bağlıdır. örneğin valproat plazma proteinlerine yoğun olarak bağlanır (%80-95). Proteine yüksek oranda bağlanan ilaçların dağılımı sınırlı olabilir veya gecikebilir, böylece terapötik etkilerini değiştirir.

Plazma proteinine bağlanma, ilaç etkileşimi potansiyelini de etkilemektedir. Proteine bağlı ilaçlar aynı bağlanma yerleri için savaşabilirler, biri diğerinin yerini alabilir, bu da serbest ya da bağlanmamış ilacın seviyelerini artırır. Bağlanmamış ilaç biyolojik olarak aktif olduğu için, protein bağlanma yerlerindeki ilaç etkileşimleri yan etkilere yol açabilir. örneğin fenitoinle tedavi edilmekte olan bir hastanın tedavisine valproat eklenmesi fenitoinin proteine bağlanmasını azaltabilir, böylece fenitoinin plazma konsantrasyonlarını toksisiteye yol açabilecek seviyelere doğru artırabilir.

Tedavi başarı şansının yüksek olduğu plazma konsantrasyon seviyeleri aralığı terapötik aralık olarak adlandırılır. Bu aralığın altındaki plazma seviyeleri etkili olmayabilir ve bu aralığın üstündeki plazma seviyeleri toksisiteye neden olabilir. Fenitoinde olduğu gibi dar bir terapötik aralık, etkinliği artırmak veya yan etkileri azaltmak üzere doz ayarlaması yapmak için az bir alan bırakır. Terapötik aralık faydalı bir kılavuz olmakla birlikte, bir AEİ'nin dozu bireysel hasta yanıtına göre ayarlanmalıdır.
Metabolizma ve Eliminasyon

Metabolizma, bir ilacın aktif olmayan (inaktif) veya biyolojik olarak aktif bileşenlerine dönüştürüldüğü bir süreçtir. İlaç metabolizmasından en sıklıkla karaciğerdeki enzimler sorumludur. İlaçlar diğer dokulara dağıtılmadan önce karaciğerden geçerler. Eğer bir ilaç karaciğer tarafından inaktif metabolitlerine yoğun şekilde metabolize edildiyse, terapötik etki oluşturmak için varolan ilaç miktarı azdır ve daha yüksek dozlar gerekebilir. Eğer bir ilaç karaciğer tarafından aktif metabolitlerine metabolize edildiyse, hem ilaç hem de metabolitleri tedavi edici etkilerden ve advers etkilerden sorumlu olabilir. örneğin karbamazepin, biyolojik olarak aktif bir metabolit olan karbamazepin epoksite metabolize edilir.

Bazı ilaçlar karaciğer enzimlerini indükler veya inhibe eder, böylece eş zamanlı olarak uygulanan ilaçların plazma seviyeleri azalır veya artar. Karbamazepin, fenitoin ve fenobarbital, diğer AEİ'lerin plazma seviyelerini önemli ölçüde azaltabilen karaciğer enzim-indükleyici AEİ'ler olarak değerlendirilirler. Valproat, karaciğer enzimlerini inhibe ederek, diğer AEİ'lerin plazma seviyelerini artırır. Daha yüksek AEİ plazma seviyeleri advers yan etki riskini artırır. İlginç olan, yeni AEİ'ler, AEİ'leri metabolize eden enzimleri artırıyor (enzim indüksiyonu) gibi görünmemektedir. Karbamazepin gibi AEİ'ler kendi metabolizmalarını indüklerler, otoindüksiyon adı verilen bu süreç tedavinin başlangıcında nöbet kontrolünü etkileyebilir.

Böbrekler, ilacın idrara ekskrete edildiği (ekskresyon) ve elimine edildiği (eliminasyon) primer yerdir. Dolayısıyla ilaç eliminasyon böbrek fonksiyonundan etkilenebilir. Karaciğerde oluşan metabolitler safraya ekskrete edilebilir ve sonuçta feçeste elimine edilir. İlacın vücuttan elimine edilme oranı ilacın klerensi olarak bilinir.

Eliminasyon yarı ömrü (T1/2) ilacın plazma konsantrasyonunun ve aynı zamanda vücuttaki miktarının yarı yarıya azalması için gerekli olan zamandır. Bir ilacın yarı ömrü, doz rejimlerinde önemli bir belirleyicidir. Gabapentin gibi yarı ömrü kısa olan ilaçlar hızla elimine edilir ve sık aralıklarla alınmaları gerekir, öte yandan topiramat ve lamotrijin gibi yarı ömrü uzun olan ilaçlar yavaşça elimine edilir ve daha uzun aralıklarla alınabilir. Daha seyrek doz uygulaması, ilaç tedavisinde daha iyi hasta uyumu anlamına gelebilir; epilepsi hastaları için daha iyi uyum daha iyi nöbet kontrolü anlamına gelebilir.

Emilen ilaç miktarı, elimine edilen ilaç miktarı ile aynı olduğunda, sabit durum plazma konsantrasyonlarına ulaşılır. Sabit duruma genellikle ilacın yaklaşık beş yarı ömrü süresince ulaşılır.

Zamanının Fenomeni.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Epilepsi Rehberi
« Posted on: Nisan 18, 2024, 05:56:46 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Epilepsi Rehberi e-book, Epilepsi Rehberi programı, Epilepsi Rehberi oyunları, Epilepsi Rehberi e-kitap, Epilepsi Rehberi download, Epilepsi Rehberi hikayeleri, Epilepsi Rehberi resimleri, Epilepsi Rehberi haberleri, Epilepsi Rehberi yükle, Epilepsi Rehberi videosu, Epilepsi Rehberi şarkı sözleri, Epilepsi Rehberi msn, Epilepsi Rehberi hileleri, Epilepsi Rehberi scripti, Epilepsi Rehberi filmi, Epilepsi Rehberi ödevleri, Epilepsi Rehberi yemek tarifleri, Epilepsi Rehberi driverları, Epilepsi Rehberi smf, Epilepsi Rehberi gsm
Yanıtla #11
« : Mayıs 07, 2013, 01:02:57 ÖÖ »
Avatar Yok

Honey_Face
*
Üye No : 1734
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 7695
Mesaj Sayısı : 13 155
Karizma = 86623


İLAç ETKİLEŞİMLERİ

Daha önce belirtildiği gibi, AEİ'ler plazma seviyelerinde azalmalara veya artışlara neden olacak şekilde diğer AEİ'lerin metabolizmasını artırabilir veya inhibe edebilir, bu da hastalarda nöbet kontrolünün kaybına veya yan etkilere yol açabilir. Lamotrijin ve diğer AEİ'ler arasındaki etkileşimler özellikle karmaşıktır. Karbamazepin ve fenitoin, lamotrijinin metabolizmasını artırır, böylece lamotrijinin plazma seviyelerini azaltır. Valproat lamotrijinin metabolizmasını inhibe eder, böylece lamotrijinin plazma seviyelerini ve lamotrijinle ilişkili deri döküntüsü riskini artırır. Spektrumun diğer ucuna baktığımızda, gabapentinin diğer AEİ'lerle gerçekte hiçbir farmakokinetik etkileşimi bulunmamaktadır.

Diğer tipteki ilaç etkileşimleri de, AEİ tedavisinin bireyselleştirilmesini etkileyebilir. örneğin AEİ'ler, kadınlarda oral kontraseptifler ve kalp hastalığı olan hastalarda kardiyovasküler ilaçlar gibi AEİ olmayan terapötik ajanların metabolizmasını etkileyebilir. Diğer ilaçlar AEİ metabolizmasını değiştirebilir ve farklı hastalar için AEİ dozunun ayarlanmasını gerektirebilir.
YAN ETKİLER

AEİ tedavisinin yan etkileri hastadan hastaya değişir. Bir yan etki bir hastada oluşabilir ancak diğerinde oluşmayabilir ya da yan etki bir hastada tolere edilmeyecek kadar ciddi olabilir ancak diğerinde aynı durum olmayabilir. Ek olarak aynı yan etkinin tolerabilitesi de bir hastadan diğerine değişebilir; örneğin fenitoin tedavisinin neden olduğu hirşutizm özellikle kadınlar için kabul edilemez bir yan etkidir. Sonuç olarak, belli bir AEİ'nin advers etki profili ve aynı zamanda etkinliği, hastalarda AEİ tedavisi seçiminde göz önünde bulundurulmalıdır.

İlaç tedavisinin başlamasından sonra oluşan veya ortaya çıkan advers olaylara tedaviyle gelişen advers olaylar denir. AEİ'ler MSS'de etkili oldukları için, bekleneceği üzere tedaviyle en sık gelişen advers olaylar, uyku hali, halsizlik ve kognitif fonksiyon değişiklikleri gibi MSS ile ilişkilidir. Diğer MSS etkileri arasında anksiyete, depresyon, konsantrasyon güçlüğü, hafıza güçlüğü ve konuşma güçlükleri yer almaktadır. MSS etkileri çocuklarda, öğrenme ve sosyalleşme üzerindeki potansiyel etkileri nedeniyle özellikle önemlidir. Bununla birlikte, kontrol edilemeyen nöbetlerin çocuklardaki kognitif fonksiyon üzerindeki etkileri, AEİ tedavisinin etkilerinden daha zararlı olabilir.

MSS etkileri genellikle dozla ilişkilidir; yani AEİ dozu artırıldıkça daha sık ve/veya daha şiddetli olacakları öngörülebilir. Sonuç olarak düşük başlangıç dozları ve tedavinin aşamalı olarak başlatılması, MSS ile ilişkili advers etkilerin insidansını azaltabilir. Dahası, hastalar AEİ tedavisine alıştıkça, tedavinin başlangıcında oluşan advers olaylar daha iyi tolere edilebilir.

Valproat ve gabapentin tedavisiyle ilişkili olan kilo alma gibi durumlar özellikle sorun yaratabilir, zira obezite ve kardiyovasküler hastalık riskinde artış arasında iyi bilinen bir ilişki vardır. AEİ tedavisi ile ilişkili idiyosenkratik etkiler arasında ciddi, potansiyel olarak yaşamı tehdit eden döküntüler (örn., lamotrijinle ilişkili olan Stevens-Johnson sendromu), pankreatit (valproatla ilişkili), agranülositoz (karbamazepinle ilişkili) ve aplastik anemi (felbamatla ilişkili) yer almaktadır.

Dolayısıyla AEİ tedavisini seçerken, advers etki potansiyeli dikkatlice değerlendirilmelidir. Kontrollü çalışmalarda bildirilen ortalama insidans oranları bir referans noktası olmakla birlikte, farklı hastalardaki insidans oranları değişecektir.
ANTİEPİLEPTİK İLAç TEDAVİSİ
AEİ TEDAVİSİNİN BAŞLATILMASI

AEİ tedavisini başlatma kararı, ilave nöbetlerle ilişkili risklere kıyasla uzun dönemli AEİ kullanımı ile oluşan potansiyel yan etkilere dayanmaktadır. Başka yönlerden normal olan bir bireyde tek bir nöbetten sonra AEİ tedavisini başlatmak çelişkilidir. Birçok hekim, epilepsi tanısı konup AEİ tedavisi başlatılmadan önce en az iki nöbet geçirilmesi gerektiğine inanırlar. Benign nöbetleri olan veya nöbetleri arasında uzun zaman olan çocuklarda, ilaç tedavisi ertelenmelidir, zira AEİ tedavisinin entelektüel ve sosyal gelişim üzerindeki potansiyel advers etkileri, tekrarlayan nöbetlerin potansiyel risklerinden ağır basabilir.

AEİ tedavisini başlatırken olağan doz stratejisi, tek bir AEİ'nin düşük dozuyla başlamaktır. Tek bir AEİ kullanımı veya monoterapi genellikle tercih edilir, çünkü kullanımı daha kolaydır ve potansiyel olarak daha iyi tolere edilir. AEİ monoterapisinin dozu, maksimum nöbet kontrolü sağlamak üzere zaman içinde ihtiyaca göre artırılabilir. Dozla ilişkili kabul edilemez yan etkilerin oluşması halinde doz geçici olarak azaltılabilir. Yan etkiler geçtikten sonra, tolere edilebilir bir yan etki seviyesinde maksimum nöbet kontrolü sağlamak üzere doz yeniden yavaş yavaş artırılabilir.

Başarılı ilaç tedavisinden bir süre sonra, dozun artırılmasını gerektiren ara nöbetler oluşabilir. Ara nöbetler, altta yatan nörolojik bozukluğa veya uzun dönemli AEİ kullanımı sonucu oluşan etkinlik kaybına (örn., ilaç toleransı gelişimi) bağlı olabilir.
Yanıtla #12
« : Mayıs 07, 2013, 01:03:19 ÖÖ »
Avatar Yok

Honey_Face
*
Üye No : 1734
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 7695
Mesaj Sayısı : 13 155
Karizma = 86623


AEİ TEDAVİSİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ

Nöbet kontrolü ve tolerabilite arasındaki denge her hastada farklı olduğu için, AEİ tedavisi hasta yanıtına göre bireyselleştirilmelidir. Eğer başlangıçtaki AEİ, maksimum tedavi dozlarında yeterli nöbet kontrolü sağlamaz veya tolere edilemeyen yan etkiler daha iyi nöbet kontrolü sağlamak için yapılacak doz artışlarını engellerse, ek tedavi olarak ikinci bir AEİ başlanabilir.

Yeni tedavi rejimi daha sonra etkinlik ve hasta yanıtı açısından değerlendirilir. Eğer AEİ kombinasyonu, örn., politerapi ile tolere edilemeyen yan etkiler olmadan iyi nöbet kontrolü sağlanırsa, hasta kombine tedavi rejiminde kalabilir. Ya da başlangıçtaki (ilk) AEİ'yi azaltmak veya kaldırmak üzere girişimde bulunulabilir, böylece hasta monoterapi olarak yeni AEİ ile tedavi edilir. Eğer nöbetler hala kontrol edilemezse, hekim ek tedavi olarak başka bir AEİ başlatmalı ve yeni ilacın etkinliğini önceki gibi değerlendirmelidir.

Hekimler, yeni AEİ'lerden biri ile tedaviye başlamadan önce birinci basamak en az iki geleneksel AEİ'yi denerler. Yeni AEİ'ler ek tedavi olarak başlanmakla birlikte, olumlu farmakokinetik profilleri ve daha iyi tolerabiliteleri nedeniyle monoterapi olarak kullanıldıklarında faydalı olabilirler.

AEİ TEDAVİSİNİN KESİLMESİ

Etkili bir AEİ tedavisi yerleştikten sonra, yaşam boyu kullanılabilir. Ancak birkaç yıl süreyle nöbetsiz kalan çoğu hasta, AEİ tedavisi kesildikten sonra da bunu sürdüreceklerdir. Nöbet tekrarı riski, yaş, nöbet tipi ve EEG bulguları gibi bir dizi faktörle değişmektedir.

Nöbet tekrarı yönünden görece düşük risk taşıyan hastalar için, sürdürülen AEİ tedavisinin yan etkileri faydalarından ağır basabilir. Tedavi kesildiğinde, nöbetlerin ortaya çıkmasından kaçınmak için AEİ dozu kademeli olarak azaltılır. AEİ tedavisinden sonra en az 5 yıl nöbetsiz kalmış olan hastaların remisyonda olduğu düşünüldüğünden tedavi kesilir. AEİ tedavisinde olan bazı nöbetsiz hastalar, nöbetin tekrarlama riskiyle karşılaşmak istemediklerinden ve ehliyetlerini kaybetmek gibi potansiyel sonuçlarla karşılaşabileceklerinden, tedaviye devam etmeyi tercih ederler.
EPİLEPSİ TEDAVİSİNE İLAç DIŞI YAKLAŞIMLAR
Hastaların büyük bölümünde epilepsi tedavisi için AEİ tedavisi kullanılmakla birlikte, seçilmiş bazı hastalarda diğer tedavi alternatifleri de faydalı olabilir.
VAGUS SİNİR STİMüLASYONU

Parsiyel nöbetleri olan ve geleneksel AEİ tedavisiyle kontrol edilemeyen erişkin hastalarda, sol vagus siniri stimülasyonu farmakolojik olmayan, yeni bir tedavidir. Vagus sinir stimülasyonu, hemen köprücük kemiğinin altına programlanabilir bir jeneratörün yerleştirilmesidir. Stimülatör, boyundaki vagus sinirine bağlı olan elektrodlar aracılığıyla aralıklı elektrik uyarıları gönderir. çalışmalar, vagus siniri stimülasyonu ile nöbet sıklığının azaltılmasının, yeni AEİ'lerin etkinliğiyle kıyaslanabilir olduğunu göstermiştir. Yalnızca stimülasyon dönemlerinde oluşan en sık advers olaylar arasında ses kısıklığı, öksürme ve boğaz ve boyunda ürperme hissi yer almaktadır.
CERRAHİ

Epilepsi cerrahisi, serebrumdaki yapısal veya fonksiyonel lezyonların nöbet odağı olarak görev gördüğü serebrum bölümlerinin çıkarılmasını içerir. Bu tür cerrahi için uygun adaylar, nöbet odağının kesin olarak lokalize edilebildiği ve başarılı bir sonuç için bir dizi başka kriteri karşılayan kişilerdir. Temporal lobektomi, örn., temporal lobun bir bölümünün veya tümünün çıkarılması, en sık uygulanan epilepsi cerrahisidir.

Epilepsi cerrahisi tedavi edici olabilir, yani hastayı nöbetsiz bırakabilir. öte yandan bazı hastaların ameliyattan sonra birinci veya ikinci yılda hiç nöbetleri olmayabilir, ancak daha sonra rekürrensleri olabilir. Eğer cerrahi sonrasında nöbetler sürerse, genellikle daha seyrek oluşur ve AEİ'lerle kontrol edilebilir. Cerrahinin dil ve hafıza gibi zihinsel fonksiyonlar yanı sıra davranış ve psikososyal uyum üzerinde faydalı etkileri görülür, bu da nöbetlerin beyin fonksiyonuna yapabileceği etkilerin altını çizmektedir. Epilepsi cerrahisi, paralizi ve ölüm de dahil olmak üzere ciddi komplikasyon riski taşımaktadır. Ancak görüntüleme tekniklerinde ve cerrahi tekniklerdeki yeni gelişmelerle riskler büyük oranda azalmıştır.
Yanıtla #13
« : Mayıs 07, 2013, 01:03:41 ÖÖ »
Avatar Yok

Honey_Face
*
Üye No : 1734
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 7695
Mesaj Sayısı : 13 155
Karizma = 86623


KETOJENİK DİYET

Ketojenik diyet, yağ oranı yüksek, karbonhidrat açısından sınırlı bir diyettir, epilepsi hastalarında özellikle de nöbetleri iki veya daha fazla AEİ ile kontrol edilemeyen veya ilaç yan etkilerinin kabul edilemez olduğu çocuklarda faydalı olabilir. Diyet genellikle diğer önlemlerin başarısız olduğu hallerde başka çare kalmazsa uygulanır. Diyet ketozise, vücutta ketonların üretimine, neden olarak nöbet aktivitesi için potansiyeli azaltır. Kesin etki mekanizması bilinmemekle birlikte, ketonların intrinsik antikonvülsan özellikleri olduğu ifade edilmektedir. Diyet aynı zamanda plazma kolesterol seviyelerini artırır ve plazma glukozunu azaltır. Ketojenik diyet iştah kapatıcı bir diyettir ve sürdürmesi zordur. Modifiye bir ketojenik diyet olan orta zincirli trigliserit diyeti, karbonhidrat alımını daha az kısıtlayarak ketozis sağlar ve yüksek kolesterol seviyelerini ve düşük plazma glukozunu önler. Diyetin uzun süreli uygulanması, beslenme eksikliklerine bağlı büyüme ve yara iyileşme yeteneği konusundaki endişeleri artırmaktadır. Ketojenik diyet alan hastalar aynı zamanda metabolik asidoz ve böbrek taşları yönünden risk altındadır.

Genellikle ketojenik diyetin başlamasından sonra da AEİ tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır. Birkaç ay nöbet kontrolü sağlandıktan sonra, diyeti kesmek mümkün olabilir. Ketozisin geri dönmesi nöbetleri artırsa da, AEİ tedavisi ile ketojenik diyet sırasında ve diyet kesildikten sonra nöbet kontrolü sağlanır.
DİĞER

Kaçınmak ve desensitizasyon (duyarsızlaştırma) gibi davranışsal teknikler, refleks nöbetleri olan bazı hastalarda faydalı olabilir. Epilepside akupunktur tedavisi, Batı'da değerlendirilmemiş olan geleneksel çin tıbbının bir parçasıdır.



EPİLEPSİ VE YAŞAM KALİTESİ

Epilepsinin, hastaların ve ailelerinin yaşamlarında derin bir etkisi vardır. Kontrol edilmeyen nöbetler, şuur kaybına bağlı olarak oluşabilecek hasar riskini artırır. Ek olarak, nöbetleri kontrol edilmeyen hastalarda ani beklenmeyen ölüm çok daha fazladır. Ayda bir ya da yılda bir de olsa tekrarlayan nöbetler, hastanı bağımsız yaşama, çalışma ve kişisel ilişkiler kurma yetisini engelleyebilir. Kontrol edilmeyen nöbetleri olan hastaların kendileriyle ilgili algıları genellikle kötüdür ve anksiyete ve depresyona daha yatkındırlar. Hastalar yalnızca nöbetlerden yakınmazlar, aynı zamanda epilepsiyi iyi anlamayan kişilerin epilepsiye yakıştırdığı sosyal damgadan da yakınırlar. Epilepsili bir çocuğun bakımını üstlenen ebeveynler için bu tüm zaman ve enerjilerini alan bir görevdir, aileyle ilgili diğer sorumluluklara çok az zaman kalır.

Epilepsisi olan çocukların anne babaları sıklıkla aşırı korumacı davranırlar, çocukların günlük aktivitelerini ve spor ve diğer fiziksel aktivitelere katılımlarını kısıtlarlar. Okul performansları, hem altta yatan hastalık heme de AEİ tedavisiyle ilişkili potansiyel yan etkiler nedeniyle etkilenmektedir. çocuklukta başlayan kendisiyle ilgili kötü algı, davranış sorunları ve kötü sosyal beceriler erişkinliğe dek sürdüğü için, çocuklarda nöbetlerin olabildiğince kontrol edilmesi önemlidir.

Epilepsisi olan erişkinlerde araba kullanmadaki kısıtlamalar sınırlayıcı olabilir [epilepsili hastalarda ehliyet almak için ulusal gerekler konusundaki bilgileri buraya yazınız – Türkiye'de kesinlikle ehliyet alamıyor, ilaç dahi kullanıyor olsa]. Araba kullanmayla ilgili ayrıcalıklar elde etmek için uzamış nöbetsiz dönemler kritik önem taşımaktadır.

Nöbetleri kontrol edilmeyen hastalarda, ölüm, hasar, kognitif fonksiyonda bozulma ve psikososyal problem riski daha fazla olduğu için, tedavi etkinliği hastaların nöbetsiz kalması hedefine uygun olarak düzenlenmelidir. Nöbetleri tam olarak kontrol edilemeyen hastalar için, yeni AEİ'ler, sık olmayan nöbetler ve nöbetsiz kalma arasındaki aralığı bile kapatmaya yardımcı olabilir, böylece tekrarlayan nöbetlerle ilişkili riskleri azaltır.
öZET
Epilepsi değişen etyolojide, yoğunlukta ve şiddette nöbetlerle karakterizedir – adolesan dönemde genellikle kaybolan çocukluk çağının hafif, benign, fokal nöbetlerinden ömür boyu süren sık jeneralize nöbetlere ve Lennox-Gastaut sendromuyla ilişkili ciddi mental retardasyona dek değişir. Nöbetsiz hastalar en iyi sonuçları elde ettikleri ve en iyi yaşam kalitesine sahip oldukları için, ne hastalar ne de hekimler iyi nöbet kontrolüyle yetinmezler. 6 ayda bir nöbet bile bir epilepsi hastasının araba kullanmasına engel olabilir. Aslında, AEİ tedavinin hedefi hastaların nöbetsiz kalmasına veya mümkün olduğunca nöbetsize yakın olmasına yardım etmektir. AEİ yan etkileri açısından bireysel hasta tolerabilitesinin de elbette göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Hekimlerin halihazırda geleneksel AEİ'lerle daha fazla deneyimleri olmakla birlikte, yeni AEİ'ler epileptik hasta bakımını iyileştirecek alternatifler sunmaktadır. Henüz nöbetsiz olmayan hastalarda, nöbet kontrolünü iyileştirmek üzere geleneksel AEİ tedavisine yeni AEİ'ler eklenmektedir. Nöbet kontrolü bir kez sağlandıktan sonra, geleneksel AEİ'lerin dozu azaltılabilir veya bazı hastalarda kesilebilir.



Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ
Sayfa 1 2
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Epilepsi (sara) Nedir?
Sağlık
*GeLinCiKk 0 873 Son Mesaj Temmuz 19, 2008, 07:58:47 ÖS
Gönderen : *GeLinCiKk
Çocuklarda Epilepsi
Çocuk Gelişimi
FeMoX 0 940 Son Mesaj Ocak 27, 2009, 12:17:46 ÖS
Gönderen : FeMoX
Epilepsi'nin Nedenleri Ve Stres'in Epilepsi'ye Etkisi
Ruh Sağlığı
SaviorAngel 0 966 Son Mesaj Şubat 05, 2012, 12:47:52 ÖS
Gönderen : SaviorAngel
Epilepsi Nedir
Kadın Hastalıkları
Honey_Face 0 710 Son Mesaj Ocak 15, 2013, 06:56:33 ÖS
Gönderen : Honey_Face
Epilepsi Ve Uyku
Beyin ve Sinir Sistemi
Honey_Face 0 615 Son Mesaj Mayıs 06, 2013, 02:57:47 ÖS
Gönderen : Honey_Face


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular