Engelsiz bir gelecek istiyoruz…
Sayın misafirlerimiz, sayın belediye başkanımız, sayın kaymakamımız, sayın ilçe başkanımız ve değerli arkadaşlarım hepiniz hoş geldiniz. Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sizlerle paylaşmak istediğim konu engelli mimarisi:Engelsiz bir gelecek istiyoruz… Her toplum bireylerini yaratmada ortaklığın bir parçasıdır. Toplumlar yâda hükümetler, bazı özellik ve kaliteli nitelik olarak görünen kavramlara sahip kişilerin yetiştirilmesindeki başarı ve ortaklıklarını kolaylıkla kabul ederken, Avrupa engelli bir bireyin o yakıştırmayı tek başına edinemeyeceğini, buna ancak, ülke olarak engel olamadığı bir nedenden kendisinin de ortaklık etmesi gerektiğini kabul eder.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) 2003 yılında açıkladığı ‘Türkiye Özürlüler Araştırması’na göre, Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 12,29’u engelli. Rakamlar ailelerle birlikte düşünüldüğünde neredeyse toplam nüfusun yarıya yakınının engelli vatandaşların hayat şartlarından doğrudan ya da dolaylı olarak etkilendiğini gösteriyor.
Sokaklardaki hayata yakınlaşırsak, engelli bireyin bugün evinden çıkmayı başardığını kabul etsek bile, kapının önünde başlayan eziyet, engelli bireyi kendisi için yapacağı mücadeleden bile çoğu zaman geri çevirmektedir.
Her gün sokakta kaç engelli görebiliyorsunuz? Bunca sayıya rağmen! Istırap, bedenlerden çok, bilinçlerde hapistir. Ve bu engelli bireyin utancı değildir, tabii ki... Bu ıstırap bunu önemsemeyen ve onların çabalarına engel olan akılların büyük utancıdır.
Engelli bireyleri belki yarın hemen göremeyeceksiniz, ama sizinle aynı mahalle yada semtte oturan, yıllardır bir arada olmanıza rağmen belki hiç görmediğiniz engelli bir insanla birkaç zaman sonra artık nihayet karşılaşabilirsiniz.
İnsan için normal kabul edilen boyutlar içindeki bir aktivite veya beceriyi yapabilme yeteneğindeki bozukluk sonucu ortaya çıkan eksiklik veya kısıtlılığa özürlülük denir. Engellilik ise yetersizlik veya özürlülük sonucu, kişinin kendisi için normal olan yaşına, cinsiyeti veya sosyo-kültürel durumuna bağlı rollerini yapamayarak dezavantajlı duruma düşmesi olarak tanımlanır. Ülkemizde 8 milyonun üstünde engelli bireyin olduğunu düşünürsek kesin olmamakla birlikte oranı en yüksek olan grup ortopedik engellilerdir. Engelli kişiler günlük yaşamlarında, yapılara ulaşım ve yapı içindeki elemanlara erişebilirlik hususunda büyük zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Engelli birey yapı içerisindeki engellere kendince bir takım çözümler getirebiliyor.
Ama dışarıdaki engellerle baş edemediği için bir zaman sonra kendini özgürleştirdiği o mekâna hapsetmeye başlıyor. Oysa bütün mekânlar, alanlar ve ulaşım sistemleri tüm insanlar için erişilebilir ve kullanılabilir olmalıdırlar. Engellilerin fizyolojik, psikolojik, sosyal dengesinin yeniden kazandırılması, işlevselliğinin ve yaşam kalitesinin artması en doğal haklarıdır. Bu yolla toplumsal hayat, tüm toplum katmanlarının mutluluğunu kapsayacak şekilde düzenlenmiş olur. Ve tabiî ki ortopedik engellilerin sosyal yaşama katılamamasında da en önemli neden mimari engellerdir. Engellilerin sağlıklı bireylerden ayırt edilmeden, toplumla kaynaşarak özgür ve bağımsız olarak yaşamalarını sağlamak amacıyla gerekli çevre düzenlemeleri yapılmalı ve engeller kaldırılmalıdır. Bina ve dış düzenlemelerden oluşan, içinde engeller bulunmayan bir yapı ağı herkesin yararınadır ve engellilerin toplumla bütünleşmesine yardımcı olur. Bu konuda yapılabilecek birkaç mimari düzenlemeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Binalar
Binalar genel olarak halka açık olan yapılar ve kişinin özel yaşadığı binalar olarak ikiye ayrılır. Engelli bireyin kendi özel yaşadığı yapıyı bir şekilde kendine uygun halde tasarlayabilmekte olduğuna daha öncede değinmiştim. Halka açık lokantalar, oteller, tiyatrolar, doktor muayenehaneleri, eczaneler, perakende satış mağazaları, müzeler, kütüphaneler, parklar, spor salonları, stadyumlar, okullar, kurslar, eğitim ve öğretim kurumları, günlük bakım ve tedavi birimleri gibi yerler ile altını çizerek söylemek istiyorum ki BÜTÜN DEVLET DAİRELERİ engelli insanların yararlanmasına izin verecek şekilde düzenlenmiş olmalıdır.
Her engelli sağlam kimselerin yararlandığı girişlere ulaşabilmeli ve bunlardan kendi olanakları ile bağımsız olarak yararlanabilmelidirler. Merdivenlerin uygun tasarlanması engelliler tarafından kullanılmasını kolaylaştırır ve düşme tehlikesini azaltır. Bu nedenle açık ve çıkıntılı merdivenlerden kaçınılmalı, merdiven kolları düz, basamaklar kaymayan cinsten olmalı, iyi ve düzenli aydınlatma sağlanmalıdır. Bunlar dışında tekerlekli sandalyenin girebileceği asansörlerin yapılması ki; asansörlerin yeri ve yapısı büyük önem taşır, asansörler ara katlara konulmamalı, asansörün kapısına kadar basamaksız ve eşiksiz ulaşılabilmelidir.