0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7  (Okunma Sayısı: 977 Kere Okundu.)
« : Ekim 22, 2008, 11:12:26 ÖS »
Avatar Yok

Asortik Hatun
*
Üye No : 3762
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 13388
Mesaj Sayısı : 22 841
Karizma = 58066


Görünüşün Etkisi
İnsanlar sizi ilk gördükleri izlenimleri her zaman sizinle birlikte hatırlarlar. İlk verdiğiniz izlenim tüm hayatınız boyunca
sizi tanımlamaya devam eder. Görünüşünüz insanların en az % 80’i için sizin ne kadar dinlenilmeye değer veya
güvenilir olduğunuzun göstergesidir. Çoğumuz fikirlerin mantıklılığına ve delillendirilme derecesine dikkat etmeyiz.
Ama fikrin kaynağına yüklediğimiz kutsallık bizi çok fazla etkiler. bu kutsallığı belirleyen en önemli faktörden biri ilk
gördüğümüzde edindiğimiz izlenimdir. Bu çerçevede görünüş hakkında yapılması gerekenler aşağıda sıralanmıştır.
Enerjik Görününüz.
40
Yorgun insanlar yavaş, tutuk ve donuk konuşurlar. Heyecan eksikliği nedeniyle inandırıcılıkları zayıftır. Görünüşleri
sanki inanmadıklarını söylediklerini düşündürmektedir. Tokluk ve uykusuzluk canlılığı ve konuşma seriliğini olumsuz
etkiler. Enerjik insanlar tüm organlarına hakim imiş gibi görünürler. Fazla tok, uykusuz veya ihtiyaçtan fazla uyumuş
iken konuşmaktan kaçınmalısınız. İhtiyacınız varsa hafifçe glikoz içeren tatlı sıvılar veya süt alabilirsiniz.
Temiz Giyininiz.
İnsanın dış görünüşü iç görünüşünün aynası olarak algılanır. İç görünüşün en önemli yansıması yüz hatları ve
vücudun genel duruşu olsa da izleyici ilk anda en az bunlar kadar kişinin giyimine ve temizliğine dikkat eder. Düzgün
tıraş, bembeyaz parlayan dişler temizliğin ve asilliğin ilk işaretlerindendir. Buna paralel olarak düzgün ütülenmiş yani
görünümlü takım elbise, boyalı sağlam ayakkabı, sıra dışı olmayan renkler önemli giyinme faktörüdür. Kesilmiş
tırnaklar, aşırı makyajı olmayan bir yüz uzağa yayılmayan ama kucaklaşma veya öpüşme esnasında
hissedilebilecek hafif ve güzel bir koku, vücut hatlarını göstermeyen vasat bir örtünme tarzı.... Bunlar ciddiyetin ve
etkililiğin en önemli faktörleridir. eğer ilk göründüğünüzde ciddiyet ve saygınlık imajınızın yok olmasına izin
verecekseniz şunları yapabilirsiniz:
Dişlerinizi fırçalamayın. Yemek kırıntıları 50 cm’den belli olsun. Tırnaklarınızı iyice uzatın, bıyıklarınızı iyice uzatın,
saçlarınızı ve sakalınızı dağınız bırakın. Çamurlu veya yırtık elbiseler giyinin veya elbiseleriniz vücudunuzun hatlarını
iyice göstersin. Aşırı makyaj yaparak görünümünüzün doğallığını maskeleyin, uzaklara yayılan bir koku kullanın,
üstelik bu konu keskin olsun....
Görünümünüzü Kontrol Edin.
Özellikle gurup karşısında iseniz takip edenlerce nasıl bir görüntünün neresindesiniz? Kendinize bakın. Öfke,
heyecan, titreme gibi bir izlenim veriyor musunuz? Ne kadar sakin “gülümseyebiliyorsunuz”? Gülümserken
dişlerinizin gözükmesi gerekmez. Sakince vücudunuzu gevşetiyorsunuz.
Düz bir ortamda konuşuyorsanız ez azından omuzlarınıza kadar görünebilmek için biraz yükseğe çıkmaya çalışın.
kürsü önünde iseniz arkasına gizlenmeyin. Kürsü omuzlarınıza kadar çıkıyorsa kürsüyü kaldırın. Konuştuğunuz
noktanın hemen çevresinde hareketli insanlar, nesneler olmamalıdır. Oturuyorsanız yığılır gibi değil diri diri oturun.
Çok hızlı hareket etmeyin, ellerinizle aşırı oynamayın, kontrol edemiyorsanız ellerinizi arkaya bağlayın, tek elinizi
cebinize koyun veya elinizde bir kalem tutun veya en iyisi her ikisini aşağıya salın ve istedikleri gibi davransınlar.
Jestleriniz Tabii Olsun
Söz söylerken jest çok önemlidir ama tabiiliği bozulduğunda jest her şeyi mahveder. Jestlerin anlamını çok iyi
öğrenin ve iyice yerleştirinceye kadar kullanın. Ancak konuşma yaparken jestlerin anlamını düşünerek onları
kullandığınızda yapmacıklıktan kurtulamazsınız. Jestlerinizi yapınızın tercihine bırakın ve bir hareketi asla sürekli
tekrarlamayın.
Benliği Coşturmanın Etkisi
Kalplerin ikna edilmesi yolunda kullanılacak bir diğer yöntem de muhatap kitlenin “ben” duygularını harekete
geçirmek ve yükseltmektir. Önceki bölümde benlik direncinin kırmanın önemi üzerinde durduk. Muhatabınızın beni
asla sizden aşağıda tutulmamalıdır. Şimdiki yolla onların benlerini yükseltme yolunu kullanıyorsunuz. Aşağılanmaya
direnen veya karşı çıkan benler yüceltenlere de sahip çıkar. Bu çerçevede üzerinde duracağımız yöntemler
aşağıdadır.
İltifat Ediniz:
Tüm insanlar samimi iltifattan hoşlanırlar. İltifat gururu okşama veya kompliman şeklinde kendini gösterebilir. Sizi
dinleyenlerin değer verdiklerini bildiğiniz bir özelliklerini takdir ettiğinizi onlara söyleyiniz. Eğer bu özellik onların bile
farkında olmadığı bir özellikse çok etkileyici olacaktır.
Örneğin bir Amerikalı bizimle konuşuyor: “Biz Amerikalılar bilgiye ve zekaya çok önem veririz. Ülkemize gelen büyük
zekalar arasında Türklerin önde gelmesi hep dikkatimizi çekmiştir. Şimdi büyük zekaları yetiştiren böyle bir
topluluğun karşısında konuşmanın heyecanını yaşıyorum.”
Üstünlük Atfediniz:
41
Dileyicilerinizi dürüst, namuslu ve üstün insanlar olarak tanımlayınız. Öyle olmasalar bile insanları bu üstün vasıflara
sahip göstermeniz veya en azından bu üstün vasıfları seven ve bunlara değer veren insanlar olduklarını ifade
etmeniz etkileyici olacaktır.
Örneğin Alkolizme düşmüş bir topluluğa konuşuyorsunuz:” Şimdi karşımda her şeye rağmen insanlık onurlarını
korumaya adanmış bir topluluk görüyorum. Gözleriniz bana diyor ki ‘biz temiz insanlarız, dürüstlüğü ve onurlu
yaşamayı gönülden yaşamayı arzuluyoruz.’ Sizi tebrik ederim. İnanıyorum ki bir gün hepiniz çok gurur duyulacak
başarılara ulaşacaksınız.”
İyimserlik Yayınız.
Konuşmanızda bir sorunu veya çirkinliği dile getiriyor olabilirsiniz. Ancak kötü durumları tasvir ettikten sonra bir
çaresizlik, ümitsizlik ve karanlık havası oluşturmanız tehlikelidir. Bu durumda dinleyicinin heyecanını kırar, onu
üzersiniz ve bu yolla kendi imajınızı zedeleyerek kötü olaylarla birlikte hatırlanır hale gelirsiniz. Kötü durumlara vurgu
yapılacaksa bu durumlar ayrıntılı tasvir edilmemeli, çabucak geçildikten sonra bunların düzeltilebilmesinin mümkün
olduğunun ayrıntılı anlatılması gerekir. Böylece oluşturulan iyimser hava ile konuşmacı-dinleyci duygusal
yakınlaşması sağlanır.
Örneğin toplumsal yozlaşmaya vurgu yapıyorsunuz: “Toplumumuzda büyüyen bir çöküş var. Geçim sınırının altında
bir fakirlik ve büyüyen ahlaksızlık türleri...Biz tüm bunları aşabiliriz. Bizim ecdadımız her türlü zorluğa 600 yıl göğüs
gerdiler. Bizler dünyanın en temiz, en çalışkan en ahlaklı insanlarının torunlarıyız. Her geçen gün üzerimize düşen
görevin daha net bilinicine varıyoruz ve böyle gayretli insanların sayısı arttıkça yeniden Dünyanın en temiz insanları
olduğumuzu tüm Dünyaya göstereceğiz.”
Sevgi Yayınız:
Dinleyici kitleyi sevmeye büyük önem vermelisiniz. Onlar son derece değerli ve sevilmeye layık varlıklardır. Bu
olumlu duygunuz onların da eninde sonunda sizi sevmelerine yol açar. Sizin duygularınız onların duygularını
etkileyen en önemli faktördür. Nefret duygusu vererek insanların fikirlerinizi sevmelerini bekleyemezsiniz. Sevginiz
kendinizi “güler yüz” ile yansıtacaktır. Gerçek bir güler yüz o yüze bakan herkesi güler hale getirir. güler yüz iç
gerginliği azaltıp her şeye rağmen huzur ürettiği için güler yüzlü konuşmacı dinleyicinin içinde sevinç üretmesine
katkıda bulunur. İnsanlar kendilerine zevk veren her şeyi severler.
Emin Olunuz:
Sizin söylediklerinize ilişkin kesinlik inancınız en önemli duygusal ikna nedenidir. İnsanlar çoğu zaman
söylediklerinizi anlamazlar veya sizden farklı yüzlerce düşünce varken yaşayıp görmedikleri tezinizden emin
olamazlar. Herkes dinlediğinin doğru olmasını arzuladığında konuşmacının gerçekten de kendisini ikna etmesini
sağlar. Konuşmacının çabaları işe yaramayabilir ama konuşmacının kendisinden emin olması, hiç bir şüphe
duymaması aynen algılanır. Hiç şüphe duymadan fikirlerini savunan insan hatalı da olsa çok kalabalık toplulukları
kendine inandırabilir. Şu halde tüm gücümüzle savunduğumuz bir fikir varsa ona ilişkin inancımızı kuvvetlendirmemiz
gerekir. İnancın kuvvetlenmesi ise ancak ısrarlı ve detaylı araştırma ve tahkike dayanır.
İnanmanın Etkisi
İnancınız Net-Kesin Olsun
Şüpheli olduğunuz bir konuyu savunurken şüphe yayarsınız. Siz inandığınızdan emin misiniz? Yani neye
inandığınızı biliyor musunuz? İnsan birbiriyle çelişen inançlarla kimseyi ikna edemez. Örneğin yeni bir dil öğretim
tekniğini duydunuz ve çok etkili bir teknik olduğunu defalarca duydunuz. Sonra birileri size bu tekniğin hiç de
sanıldığı gibi etkili olmadığını söyledi. inancınız sarsıldı mı? Küçük bir şüphe oluştu mu? Oluştu ise inancınız kesin
ve net değildir.
İnancınız Güçlü Olsun
İnandığınız konu hakkında şüpheniz yoktur ama kolay şüpheye düşebilecek konumdasınızdır. Bu durumda inancınız
zayıftır. İnancınızın en güçlü olduğu noktada aksini görseniz bile inancınızdan vazgeçemezsiniz. Çünkü inancı o
kadar çok tekrar ettiniz ve o kadar onu destekleyen tecrübe aldınız ki o inanç tüm hücrelerinize işledi.
İnancınızın Hedefi Belli Olsun
42
İnandıktan sonra bu inancınızı kime anlatmak istiyorsunuz. Bu hedef kitleyi inancınızla birlikte sürekli düşünmelisiniz.
Onlara vermek istediğiniz mesaj sevgi sayesinde tüm problemlerin hallolabileceği inancı mı? O zaman onları tüm
kalbinizle sevin, sanki ayni sevginin hepsini kuşattığını ve aralarındaki tüm problemleri hallettiklerini duyun. ama
bunu yaparken hangi kitleye hitap ettiğinizin mutlaka farkında olmalısınız.
ÖZET
Olumsuz Duyguların Önünü Kesin:
1. Konuştuğunuz insanları asla eleştirmeyin. kendinizi bile eleştirmemelisiniz.
2. Eğer varsa hatalarınızı savunarak örtbas etmiyorsunuz. Hatayı hemen kabul etme fazileti sayesinde hem
hatanızı yok edersiniz hem de zannedilenin aksine daha yüksek bir onura kavuşturulursunuz.
3. Tartışmalarda kaybeden de kazandığını sanan da kaybeder. Eğer bir insanı kazanmak istiyorsanız onunla
asla tartışmayın.
4.Katılmadığınız bir fikre doğrudan”hayır” demiyorsunuz. bunun yerine fikre saygı duyup bildiğiniz farklı
hususları açıklıyorsunuz. Karşınızdaki insanlara “hayır” diyeceklerinden emin olduğunuz konuları doğrudan
söylemeyin.
5.Siz çok büyüksünüz. Ama herkes büyük. Ve siz dahil herkes büyük olmak istiyor. Şu halde kendinizi
başkalarının önünde büyülterek veya başkalarını önünüzde küçülterek dengeyi bozmayın. Aksi halde her iki
durumda da gerçekte siz küçülürsünüz.
Etkileyici Görünüş Oluşturun:
1.Enerjik bir insan gibi canla ve heyecanlı durun. bakışlarınız canlı olsun.
2.Her zaman yeni ve en kaliteli elbiseleri giyinemezsiniz. Ama giyindiklerinizin temiz olmasına, vücudunuzun mutlaka
temiz bulunmasına dikkat etmelisiniz. Saç, sakal, tırnak, diş ve ayakkabı temizliğini bu çerçevede düşünebilirsiniz.
3. Uçuk hareketlerden kaçının. genel görünümünüz ve duruşunuz ağırbaşlı bir kişilik imajı çizsin. Tükürük
savururcasına bağırmak, küçük dili gösterecek kadar gülmek gibi durumlar iletişimciyi küçük düşürtür.
4.Yapmacık jest ve mimiklerden kaçınılmalıdır. bunları öğrenebiliriz ama iletişim esnasında tabii olarak çalışmalarına
izin verilmelidir.
Sizi İzleyen Duyguları Coşturun:
1.Doğru ve samimi iltifatları her fırsatta kullanın.
2.Dinleyenlerin üstün olduğu yönleri keşfetmelerini sağlayın.
3.Sürekli iyimser ve çözüme dönük yaklaşımların sergileyin.
4.Her sözünüz kalbinizden sevgiyle çıksın. Dinleyenleri severek onlara konuşuyorsanız onlarda sizi severek
dinleyeceklerdir.
5.Ne kadar kendinizden eminseniz dinleyenler o kadar sizden emin olacaklardır.
İman Derecesinde İnanç Geliştirin:
1. İnancınızın net ve kesin olmasını sağlayın. Yani neye inandığınızı tam olarak bilin.
2.İnancınızdan doğan bir fikri anlatırken kimleri hedef seçtiğinizden duygusal olarak emin olun.
43
Güzel Konuşma&Etkili İletişim
Düşünce Akışını Etkileme Tekniği
Düşünceleri İnşa Edin
Konuşmada başvurulacak bir kısım tutumlar düşüncelerin daha güçlü hale gelmesine yol açar. Dinleyici fikrin
doğruluğunu sorgularken kendi zihninde var olan diğer düşüncelerle karşılaştırır. Fikrinizin galip gelmesi için
dinleyenin düşünce kaynaklarından “daha güçlü” ve “daha çok sayıda kaynağa” dayanması gerekir. Bir diğer deyişle
insanlar düşünceleri değerlendirirken, bu düşünceler hakkında;
- Otoritelere dayanmakta mı dırlar ?
- Ne kadar sayıda otoriteye dayanmaktadır?
- Bu otoriteler ne ölçüde güvenilirdirler?
-Söyleyen kişi bir otorite imajı vermekte midir?
- Ne kadar sayıda ek fikirler aynı noktaya işaret etmektedir?
- Fikirler ne kadar mantıklıdır?
- Bunlar dinleyenin İnançlarıyla ne ölçüde uyuşmaktadır?
gibi sorulan sorular ve bu sorulardan alınacak cevaplara göre kararlarını verirler. Dinleyiciyi aklen etkileyebilmek,
onun aklına girmek ve ona kullanacağı yeni malzemeler vermekle mümkündür. Bu bölümde aklı en hızlı etkilemeye
destek olacak faktörler üzerinde duracağız.
Fikirlerinizi Mal edin :
Önemli olan bir fikri sizin üretmiş olmanız mı, yoksa onun daha çok kişi tarafından sahiplenilmesi mi ? eğer ikincisiyle
doğrudan yargıları vermekten- özellikle konuşma başlarında- çekinin. Bunun yerine sizi belli bir fikre götüren
nedenleri sıralayın ve dinleyenlerin aynı fikre gelmesini beklemek üzere onları serbest bırakın. Şu iki örneğe
bakalım;
 a) “Kobra yılanları çok tehlikeli ve zehirlidir. İnsanlara çok büyük zarar verebilirler. Bu yüzden kobra yılanından
kaçmalıyız.” b) “Kobra yılanlarının dişlerindeki zehir 100 kişiyi öldürmeye yeter. Bu yılanların ağızları o kadar
büyüyebiliyor ki bir kuzuyu bile yutabilirler. Bu yüzden kobra yılanından kaçmalıyız.”
Bu iki ifade biçiminin ikincisinin daha etkili olduğunu görüyorsunuz. Burada altı çizili son cümleleri siz söylemeseniz
bile dinleyici o düşünceyi üretecektir. Bir başka örnek;
a) “Değerli dinleyenler! bildiğiniz atom korkunç bir kuvvete sahiptir. Eğer bu kuvveti açığa çıkarabilsek bu güç büyük
işler yapabilir. Dolayısıyla atom gücünü kullanırken çok dikkatli olmalıyız.”
b) “Değerli dinleyenler Atom’un ne kadar büyük bir kuvvet taşıdığını düşündünüz mü ? Kalemle bir kağıda ‘atom’
kelimesini yazın. Eğer o yazının mürekkebini oluşturan atomları parçalayabilseydik ortaya büyük bir enerji çıkardı.
Bu enerjiyle 10 tonluk bir kamyonu 1 km. havaya fırlatabilirdik. Dolayısıyla atom gücünü kullanırken çok dikkatli
olmalıyız.
Ana Fikirden Sapmayın ;
Konuşmaya kalktığınızda tüm mesajlarınızın birleştiği tek bir mesaj olmalıdır. Ana fikir olan bu tek mesaj tüm
mesajlarla desteklenmelidir. Örneğin dinleyicilerinize güzel konuşma yeteneğinin faydalarını anlatıyorsunuz. Bu
yeteneğin neler kazandıracağını sıralayacaksınız.
- toplum huzurunda kendine güven ve rahatlık
- sevilir bir ses tonuyla konuşma
44
- siyasi ilişkilerde yükselme vs. nedenler sıraladınız.
Eğer bunların arasına “Sözleriyle Dünya savaşlarına yol açabilecek kadar etkili olabilmeyi” ekliyorsanız, ilgili fakat
ana fikre destek vermeyen bir söz söylersiniz. Eğer “güzel konuşma ile gurur ve büyüklenme” arasında ilişki
kuruyorsanız kendinizi içten sabote edersiniz, kendinizle çelişirsiniz. Çünkü güzel konuşmanın zayıf karakterli
insanları büyüklenmeye ve başkalarını küçük görmeye sevk etmesi mümkündür ama sizin ana fikriniz bu olumsuz
yönü içermiyor. Eğer Amerika’da koyunların beslenme biçimleriyle şarkı sözleri arasındaki ilişkiden söz ediyorsanız
bu defa söylediğinizin ana fikrinizle hiç ilgisi yoktur. Kısaca, her yeni paragrafınız veya ifade kümeniz yeni, fakat
öncekine destek olan ifadelerden oluşmalıdır.
Destekleriniz mantıklı olsun ;
Ana fikrinizi desteklerken sürekli mantık kullanmak durumundasınız. Mantık özellikle “sebep-sonuç” ilişkisinin
doğruluk derecesini arar. Doğruluk derecesi karşılıklı konuşmadığınız dinleyici kitlesine % 100 bilimsel verilerle
anlatılamayacaktır. Dolaysıyla dinleyicinin bildiği veriler kullanılarak benzetmeler yapılmak zorundadır. Dinleyicinin
bilmediği kavramlarla yürütülecek çok doğru bir mantık aslında mantıksızlık gibi işleyebilir. Bu çerçevede aşağıdaki
örnekler üzerinde duralım. Bu örneklerde dinleyicilerin yabancı oldukları bilgiler ve bunların dayandığı mantıklar
bildiklerinden hareketle anlatılmaya çalışılmaktadır:
a) “Zaman büyüyebilir. Aynı zaman içinde bazı insanların daha fazla iş yapması mümkündür. Hatta ruhsal
yetenekleri gelişen insanlar bir günde örneğin 10 gün yaşayabilirler. Rüyalarınızı düşünün. Aslında 10 saniye süren
bir rüyayı anlatmaya kalktığınızda 10 saniyede yaşadığınızın bir yıllık olay olduğunu görürsünüz.
b) “Biliyor musunuz insanlar güçlerini çok küçümsüyorlar. Aslında bazen bir insanın tek bir el hareketiyle tüm dünya
değişebilir. Bir teraziyi düşünün ki iki kefesinde eşit ağırlıkta birer dağ vardır. Bir kefeye dokunursunuz ve tüm denge
değişir, bu kadar basit. İnsan asla kendisine verilen gücü küçümsememeli.
c) “Bir hedefe ulaşmak mı istiyorsunuz. Odaklaşın dikkatinizi keskinleştirin. O zaman hedefinize giderken her engeli
deler geçersiniz. Düşünün tahtayı keserken gücünüz ne kadar çok olursa olsun keserinizin ağzının keskinliği çok
önemlidir. Jilet gibi kesen bir keserle parçalar geçersiniz. Ağzı düz bir keserle ise tüm gücünüzle vursanız bile
parçalar kopmayabilir.
Otoritelere dayanın
Fikirlerinizi otoritelerle destekleyebilmelisiniz. İnsanların çoğu - günümüzde- bilim adamlarına inanmaktadır. Bu
arada din adamları, kültür ve edebiyat önderleri ve bazen de siyasi liderler toplumca otorite olarak kabul ediliyorlar.
Bu arada sosyal alanda çok fazla görülen şöhret sahibi herkes hayranları gözünde birer önemli otoritedir. Otoriteler,
şahıslar dışında kitaplar veya çeşitli önemli tüzel kişilikler; kurum veya kuruluşlar olabilir. Örneğin bir Müslüman için
Kur’an en büyük otoritedir. Konuşmalarınızda bu otoritelerin sizinle aynı olan fikirleri size güç verecektir. Ancak
muhatap kitlelinize bakarken hangi otoriteye dayanacağınızı iyi seçmelisiniz. Zira sizin otorite olduğunu sandığınız
kişi, varlık veya kurum karşınızdaki dinleyicinin nefretini kazanmış bir varlık da olabilir. Aşağıdaki örneklere bakalım;
a) “Başarının sırrının zekadan değil çok çalışmaktan geçtiğini artık görmeliyiz. 200’ün üzerinde buluşa imza atan
elektriğin buluşçusu Edison başarının % 1’nin zekadan % 99’nun da çalışmaktan kaynaklandığını söylüyor.”
b) “Güneş doğduktan sonra uyumaya devam etmek ne büyük zarar. Bilim Teknik Dergisinde okumuştum. Sabah
uyandıktan sonra uyumaya devam etmek zeka gerilemesine yol açıyormuş. Daha da önemlisi, gündüzün başında ve
sonunda uyunacak uykunun aklın azalmasına yol açtığını 14 asır önce Peygamberimizin de söylediğini biliyor
muydunuz ?
Örneklere başvurun ;
Örnekler ileri sürülen fikirlerin somut yansımalarıdır. her alt fikir bir veya daha fazla örneğe dayandırılabilir ve ileri
sürülebilecek örnek, fikrin somut yansımalarından herhangi biri olabilir. Örnek bir önceki temel veya yardımcı fikrin
kapsamında olmak zorundadır. Örneklendirmekten amaç fikrin delillendirilmesi ve somutlaştırılmasıdır. Şu örneklere
bakın;
a) “O insan hep güzel sözler söyler. (Örneğin)Bir defasında tüm topluluğa çalışmasının önemini anlatıyordu.
(Örneğin)Onu bir keresinde heyecanla çocukları teşvik ederken gördüm vs.
b) “Bazı kuşların verdikleri sesler insanlara müzik gibi gelir. Örneğin bülbülün bahçedeki ötüşü, kekliğin vadilerdeki
bağırışı harika bir senfoniyi andırır.”
45
Anlaşılır Anlatım Kullanın;
Amacınız anlaşılmak olduğuna göre edebi sanatlardan uzak durun (Bunun istisnaları vardır.) Mecaz bazen çok
çarpıcıdır ama en büyük tehlikesi herkes tarafından farklı algılanabilmesidir. Dili kullanma biçimimizin anlaşılırlık
derecemizi etkileyen çeşitli faktörleri vardır. Bu faktörleri aşağıda sıralıyoruz:
- Bilinen kelimeleri kullanın; bir doktorun tıp terminolojisiyle gerçekleştirdiği anlatımını ancak doktorlar anlayabilir.
Hukuk dergisinde hukuk terminolojisi kullanılarak yapılan anlatım genel halka hitap etmez. Konuştuğunuz kişilerin
bildiklerini tahmin ettiğiniz kelime veya ibareleri kullanmanız çok önemlidir.
- Tam ilgili kelimeyi kullanın; kelimelerin kapsamları farklıdır. Her kültür ve birey aynı kelimelere farlı anlamlar
verebilir. Örneğin: “Bizim gelip gittiğimiz, seviştiğimiz bir insandı “ derseniz, altı çizili kelimeniz nasıl anlaşılır.
“Sevişmek”, karşılıklı birbirini sevmek, arkadaşlık, dostluk, kardeşlik, muhabbet anlamına geldiği gibi başka
anlamlara da gelebilir. Burada önemli olan bazen sözlük anlamı da değil dinleyicinin verdiği anlamdır.
Düşünceleri Canlandırın
Aktardığınız fikirlerin dinleyicilerin zihinlerine yerleşmesi son derece önemlidir. İnsan beyni yeni bilgileri somut
olgulara çeviremezse, yani canlandıramazsa kavrayamaz. Her zihin aldığı mesajı sürekli canlandırır, resme, sese,
kokuya, tada, dokunsal bilgiye çevirir ve kavrar. Konuşmacı bu konularda dinleyiciye yardımcı olduğunda çok etkili
olacak, verdiği mesaj bir çırpıda zihinlerde yerleşecektir.
Biz dış dünyayı algı organlarımız vasıtasıyla algılıyoruz. Beş duyu organımızdan aldığımız her mesaj hafızamızda
var olan benzerleriyle karşılaştırılması sonucunda benzerlik bulunduğunda kavrama gerçekleşmiş olur. Bu süreç
yoğun bir zihin aktivitesi gerektirir. Dolaysıyla dinleyici bu yoğunluğun altına girmek istemeyebilir veya istese de
sonuca çabucak ulaşamayabilir. Şu halde biz fikirleri ve bilgileri ne kadar somutlaştırabilir ve canlı hale getirebilirsek
o kadar kapsamlı anlaşılır hale gelebileceğiz. Amerika Birleşik Devletlerinde Richard Bandler tarafından geliştirilen
Sinir Dili Programlama Tekniği bu duyuların özellikle üçü üzerinde odaklaşmaktadır. Düşünce ve kavrama
sürecimizde en fazla kullanılan bu üç duyu görme, işitme ve dokunma duyularıdır. Ancak biz bunların yanı sıra koku
ve tat duyusuna da değineceğiz.
Görsel Canlandırma Yapınız:
Görsel canlandırma bilgiyi resme hatta filme çevirebilme ve bu resim veya filmi tanımlayabilme yeteneğidir. Bu
tanımlama yapılırken resmin büyüklüğü, içindekilerin renkleri, resmin hareket yönü gibi unsurlara değinilebilir. Görsel
canlandırmaya ilişkin teorik anlatımı kısa tutarak konuyu örnekler yoluyla anlamayı tercih edelim ve aşağıdaki
örneklere bakalım:
a) “İnsan vücudunda binlerce kilometre uzunluğunda bir damar şebekesi vardır.”--(daha görsel yapalım) “İnsan
vücudundaki damar ağları örümcek ağlarından çok daha karmaşıktır.”--(daha görsel yapalım) “Vücudumuz o kadar
çok damarlarla kuşatılmıştır ki bu damarları uç uca getirip ip yapsaydık Dünyanın etrafını üç defa sarabilirdi.”
b)”Atomun çekirdeği merkezinde bulunur. Bu çekirdeğin etrafında elektronlar süratle dönerler. Aradaki mesafe ve
boşluk ise 10-15’tir.” (daha görsel yapalım) “Atomların merkezinde bulunan çekirdek ile çevresinde dolaşan
elektronlar neye benzer biliyor musunuz? Dünya ve diğer gezegenleri bir atomun elektronları olarak düşünse idik
Güneş bu atomun çekirdeği olurdu. Bu atomun elektronları ile çekirdeği arasında mesafe ise Güneş ile en uzak
gezegen olan Plüton arasındaki mesafe olurdu.”
Görsel canlandırmada renkleri ve boyutları da kullanabiliriz.
Renk-- “Çocuğun yüzü kararmıştı”-- “Çocuğun yüzü kazan karı gibi simsiyah olmuştu.”
Renk--İnanılmaz derecede güzel gülüyordu”-- “Tüm çiçeklere baksam, bembeyaz, sapsarı, kıpkırmızı çiçeklere...
Onun gülüşündekine benzer bir güzelliği göremezdim.”
Boyut-- “Elleri çok büyüktü.”-- “Elleri bir fil kulağı gibi büyüktü.”
Boyut-- “Adamın boyu çok uzundu.”-- “Adam o kadar uzun boyluydu ki insanlara bakarken sanki karıncalara
bakardı.”
İşitsel Canlandırma Yapınız:
46
İşitsel canlandırmada ses unsuru kullanılır. Sesin şiddeti, geliş yönü, yapısı gibi unsurlar sesin canlandırılmasına
yardımcı olan faktörlerdir. Bu arada sesleri bilinen seslerle ilişkilendirebildiğimiz ölçüde onları kavrayabilmekteyiz.
İnsanlar, kalın, ince, titrek, düz, dalgalı, şiddetli, zayıf,kesintili, fısıltılı ses türlerini bilirler. Bu arada uzaktan, yakından
gelen, kulağının arkasından, burnunun ucundan gelen, yansıyan şeklinde de sınıflandırmalar yapılabilir. Ayrıca
sesler daha önce duyulmuş bilinen seslerle ilişkilendirildiğinde gök gürültüsü, aslan kükremesi, ***** patlaması gibi
somutlaştırmalar da oluşturulabilir. Aşağıdaki örneklere bakalım:
a) “Adamın sesi çok yavaş çıkıyordu--Adam sinek vızıltısı gibi konuşuyordu.”
b) “Öyle bağırdı ki hepimiz irkildik--Aslan gibi kükreyince hepimiz irkildik”
c) “Öyle gürültü yapıyorlardı ki uyuyamadım--sanki kulağımın arkasında davul çalıyorlardı. Uyuyamadım.”
Dokunsal Canlandırma Yapınız:
Dokunsal canlandırmada dinleyicinin dokunma duyusuna hitap edilir. Bildiğimiz dokunma duyuları arasında, kesici,
delici, batıcı, yakıcı, ısıtıcı, soğutucu, dondurucu, titreşimli, yapışkan, emici, sert yumuşak, ağır, hafif, okşayıcı,
üfleyici gibi özellikler yer alabilir. Bu dokunsallık algılarına dayalı olarak insanların zihinlerinde yerleşik somut duyular
vardır. Aşağıdaki örneklerde dokunsallık kullanımlarının kavrayışımızı nasıl desteklediğine dikkat edelim:
a) “Elleri çok yumuşaktı.-- Elleri pamuk gibi yumuşaktı.”
b) “Burnum az kalsın soğuktan donacaktı.---Burnum soğuktan donup buz gibi dağılacak sandım.”
c) “Adam işkence altında inliyordu.--Adam öylesine işkence çekiyordu ki sanki etleri bıçakla lime lime doğranıyordu.”
Kokusal Canlandırma Yapınız:
Bu alanı nadiren kullanmayı tavsiye ediyoruz. zira insanların kokuları değerlendirme biçimleri çok farklı olabilmekte,
birisinin sevdiği bir koku diğerini tiksindirebilmektedir. Yine de ortak olarak paylaşılan belli başlı koku imajları vardır,
örneğin herkes çürük yumurtadan tiksinir. Kokular genellikle çiçeklere dayanılır, gül, leylak, menekşe, zambak gibi
kokular bilinir. Bunlar keskin ve hafif olarak sınıflandırılabilirler. Bu arada çeşitli kokuların yoğrulmasıyla üretilen
parfümleri ancak kullanıcıları veya onları sık sık koklamak durumunda olanlar tanıyabilirler. Yine küf, bozulmuş et,
yemek, çürümüş bir beden gibi unsurlar çoğunlukla aynı veya benzer şekilde tanınırlar. Kokuyu kullanırken
dinleyicilerin sizinle ortak düşündüğünden emin olmalısınız. Aşağıdaki örneklere bakalım:
a) “Dişlerini temizlemeyen insan ağzında çürüyen yemek kırıntılarından nasıl tiksinmez!”
b)Çok sigara içen insanı öpmek sigara küllüğünü yalamaktan beterdir.”
c)O çocuğun saçlarını koklarken tüm gülleri, zambakları hatta menekşeleri koklar gibi oluyorum.”
Tatsal canlandırma Yapınız:
tat alma duyusu açısından insanların ortak yönleri azdır ama ortak yönleri çoğunlukla keskindir. Bu duyu az
kullanılma imkanına sahiptir ama doğru kullanıldığında çok etkileyici olabilir. İnsanlar acı, tatlı, eksi, tuzlu, mayhoş,
yakıcı gibi tatları bilir ve bunları az ve çok olmak üzere sınıflayabilir. Ayrıca bu tat türlerini çeşitli yiyeceklerle
ilişkilendirebiliriz: Bal, biber, limon, tuz, erik... Bunların dışında tat duyusunu psikolojik olarak etkileyen faktörler
vardır ki bunlar bizim etkili iletimimizde asıl kullanabileceğimiz faktörlerdir. İnek etinin tadı ile köpek etinin tadı
arasında fazla bir fark olmadığı halde yemeye kalksanız dehşetli bir fark görürdünüz. Hayvanların yediği yonca ile
semiz otu arasında fazla bir tat farkı olmadığı halde yonca yemeğe kalksanız tiksinirsiniz.
Bu konuda en çarpıcı ve tek örneği Kur’an-ı Kerim’den verelim. Kur’an “gıybet” etmenin ne kadar kötü bir davranış
olduğunu anlatırken tat alma duyumuzu kullanır. Ayette gıybet edenlere ondan nefret ettirmek için şöyle denir:
“Ölmüş olan kardeşinizin etini yemeyi nasıl seversiniz?”
Takip Dikkatini Koruyun

WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Üyelerimizden Destek Bekliyoruz.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7
« Posted on: Nisan 25, 2024, 01:26:08 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 e-book, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 programı, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 oyunları, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 e-kitap, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 download, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 hikayeleri, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 resimleri, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 haberleri, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 yükle, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 videosu, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 şarkı sözleri, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 msn, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 hileleri, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 scripti, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 filmi, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 ödevleri, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 yemek tarifleri, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 driverları, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 smf, Güzel Konuşma Kitabı (linksiz) 7 gsm
Yanıtla #1
« : Ekim 29, 2008, 03:02:23 ÖS »
Avatar Yok

HuNTeR-DeViL
*
Üye No : 3263
Yaş : 31
Nerden : Trabzon
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1811
Mesaj Sayısı : 7 822
Karizma = 2088


Sağol. Paylasımın için

OnLyReLentless
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular