 |
|
|
TÜRKİYE'nin besleyip büyüttüğü Barzani ve Talabani, bizden toprak isteyecek kadar ileri gidiyor. Son olarak da PKK'lıların ''Amca'' diye hitabettiği Talabani, Erdoğan'a teklif yapıyor: Bir Türk heyeti gelsin ve Kerkük'teki mevcut yapıyı incelesin. Yani atı alan Bağdat'ı da geçti, siz de gelin mevcut durumu onaylayın.
Hiç şüphesiz bu da olacak ve Kuzey Irak'taki durum, mevcut haliyle tescil edilecek. Zaten buna da gerek kalmadı. Talabani'ye ne söz verildi bilinmez ama Erdoğan-Talabani buluşmasının ardından Kerkük hareketlendi. Arap ve Türkmen sürgünü hız kazandı.
Hükümet, Irak'ta savaş sath-ı mailine girildiğinden beri Kuzey Irak'taki gelişmelerle ilgili birtakım "kırmızı çizgiler"i olduğunu ilan edip durdu. Bu "kırmızı çizgiler"i ihlal edenleri çok fena yapacağına dair bir edayla konuştu. Bu "kırmızı çizgiler" yüzlerce defa ihlal edildi. Hem Irak'ı işgal eden ve bir işgal yönetimi kuran ABD tarafından, hem de kuzeydeki Kürtler tarafından. O sözler unutuldu, şimdi de Talabani ile sarmaş-dolaş olundu.
Sabrınıza bereket...
ERDOĞAN'ın Kuzey Irak'la ilgili ilk zamanlardaki ''Sabrımızı taşırmasınlar'' açıklamaları, sonunda iyice yumuşadı. O ne sabırsa bir türlü taşmadı. Amerikan makamlarına kaygı bildirmenin de hiçbir anlamı yok. Çünkü Türkiye, kabuslarında bile görmediği bir batağa saplanmış işgalci bir gücü ikna etmekten fersah fersah uzak olan kaygılarınızı bildirirken, Kürtler istediğini aldı bile.
Burada, basit ama büyük bir hata var. Yerine getiremeyeceğiniz tehditlerde bulunmak hiç kimseyi korkutmaz. Ortaya koyduğunuz şartlar yerine getirilmezse "bakın karışmam" edasıyla bir tehdit savurduktan sonra o şart yerine getirilmiyor ve siz de havaya bakıp ıslık çalıyor, hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsanız itibarınız zedelenir. Şimdi yapılan da budur. Yani: Ver kurtul politikası.
Şu duruma bakın... Kerkük teslim edildi. Kuzey Irak'ta da yakında vahim durumlar olacak. Kerkük'le beraber Kuzey Irak'ta , Kürt devleti resmen ilan edilecek. Bizimkileri hâlâ ''Sabrımızı taşırmayın'' yavelerini söylemeyi sürdürecek.
Atatürk'ün büyüklüğü
YÖNETİCİLERİMİZ, uyurgezer siyaseti uygularken Atatürk'ün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya, Ortadoğu ve Orta Asya politikası açısından verdiği önem bugün daha iyi ortaya çıkıyor. Mustafa Kemal, Meclis'te yaptığı bir konuşmada "Misak-ı Milli şu hat, bu hat diye hiç bir vakit hudut çizmemiştir. O hududu çizen şey milletin menfaati ve heyet-i celilenin isabet-i hazırıdır. Yoksa haritası mevcud bir hudut yoktur. Bunun için de yapılmış olan işlerde ve yapılması teklif olunan işlerde hiç bir vakit de buna taarruz edilmemiştir. Bilakis riayet edilmiştir" demektedir.
Misak-ı Milli'nin temel ruhu
MİSAK-I Milli, Atatürk'ün çok erken devirlere kadar giden bir tarih şuur ve kültürü ile Kürtler'in bir Türk uyruğu olarak her alanda ortak olan değerlerle Türk camiasına, Türk Milleti'ne mensubiyetlerine inancı ifade eder.
Musul, Kerkük, Süleymaniye ve Erbil'i ise Anadolu coğrafyasının bir devamı olan ve milli varlığımızın ayrılmaz bir parçası kabul eder. Atatürk'ün bütün hayatına değişmez gaye yaptığı, son nefesine kadar da sarsılmaz bir azimle ve planlı şekilde sürdürdüğü en büyük çaba, Misak-ı Milli çerçevesinde, Türk kültürünü, Türklük değerlerini paylaşan halkı, modern milli devlet yapısına, bütünlüğüne eriştirmek olmuştur. Atatürk'ün Lozan sonrası Misak-ı Milli'nin temel ruhunu terketmeden akılcı bir tarzda hedefe doğru gittiğini görmekteyiz.
Türk olan her şeyi isteriz
30 Ağustos 1922 zaferinin hemen sonrasında Ulu Önder, Fransız Le Figaro gazetesine verdiği demeçte gaye ve hedefini tüm berraklığı ile göstermektedir. Amerikalı yazar Richard Danin'in sorduğu soruya karşılık; ''Makedonya ve Suriye'yi terkettik. Fakat artık arkada kalan ve sırf Türk olan her yeri ve her şeyi isteriz. Bunları kurtarmayı azmettik ve kurtaracağız'' der.
Türk toprakları
YAZAR sorularına devam eder: Büyük zaferinizden sonra projelerinizin neden ibaret olduğunu sorabilir miyim?
-Bütün Türk toprakları kurtulmadıkça durmayacağım.
-Paşa hazretleri, Türk toprakları demekle ne murad ediyorsunuz?
-Avrupa'da İstanbul ve Meriç'e kadar Trakya, Asya'da Anadolu, Musul arazisi ve Irak'ın nısfı.(yarısı)"
Musul-Kerkük- Selanik
AÇIKÇA görüldüğü gibi Atatürk, Irak'ın yarısını hedefliyordu. Kastedilen topraklar, az 250 bin metrekarelik bir alandı. Buna Suriye içinde yer alan Türkler'in çoğunlukta bulunduğu topraklar da dahildi.
Amerikalı general Mc.Arthur da "Hatıralar"ında büyük devlet adamlarından biri olarak tanıdığını ifade ettiği Atatürk'le 1933'te Ankara 'da yaptığı bir röportajda şunları kaydeder: "Sizin Türkiye'nin geleceği hakkında tasavvurlarınız nedir'' diye sorduğumda. ''Allah nasib eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adalar'ı geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutları içine katacağım."
Talabani ile pazarlık yapanlara ithaf olunur.
|
| WwW.WeBCaNaVaRi.NeT | > .::|~ ♯ Şanlı Türk Tarihi ♯ ~|::. > Atatürk Köşesi (Moderatör: WeBCaNaVaRi)
Konu: Atatürk ve Kerkük
Yazdır
Gelişmiş Arama
Kasım 26, 2012, 11:23:37 ÖS