0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Edebiyat Ansiklopedisi.  (Okunma Sayısı: 1358 Kere Okundu.)
« : Kasım 30, 2012, 06:04:57 ÖS »
Avatar Yok

Honey_Face
*
Üye No : 1734
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 7695
Mesaj Sayısı : 13 155
Karizma = 86623


AKICILIK


Sözcük ve cümlelerin dile takılmadan kolayca okunabilmesi için anlatılmak istenen düşüncenin rahatlıkla anlaşılır şekilde ifade edilmesi. Akıcılık düşüncelerin bir düzenleme kapsamında sıralanması bu düşüncenin herkes tarafından bilinen ve kolay söylenebilen sözcüklerle anlatılması cümlelerin kısa ve yapı bakımından doğru olması ile sağlanır. Akıcılık içerikten çok bir üslup özelliğidir.


AKD Ü HALL


Düğümleme ve çözülme. Divan edebiyatında nesir bir eseri nazma çevirmeye akd nazım bir eseri nesire çevirmeye hall denir.

AHSENÜ’L KASAS


Kıssaların hikayelerin en güzeli. Bu deyim Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresi’nde geçen Yusuf kıssasını anlatır.

ALAKA


İlgi. Bir sözcüğü gerçek anlamının dışında bir anlamda (mecazi) kullanmak için düşünülen ilgiye alaka denir. Edebi sanatların çoğunda bu durum söz konusudur. Bu ilişki ne kadar uygun olursa edebi sanat o derece yerinde ve güzel sayılır.


AĞIZ



Bir anadilin herhangi bir şivesi içinde var olan söyleyiş farkıdır. Ağızlarda dilbilgisi ve sözcükler farklı değildir ancak bazı sesler değişik söylenir. Rumeli ağzı Karadeniz ağzı gibi.

AĞIT


Bir ölünün ardından onu yüceltmek amacıyla söylenen halk şiiri. Divan Edebiyatı'nda Mersiyenin karşılığıdır.

AFROZİM


Çeşitli konularda mutlak bilinmesi gereken ana özellikleri kısa açık ve anlaşılır bir biçimde anlatma sanatı. Yazarların derin anlam yüklü vecizelerine de afrozim denir.



ADAPTE


Herhangi bir dilde yazılmış bir eseri başka bir dile yer ve kişi adlarını değiştirerek olayları örf ve adet duyuş ve düşünüş bakımından aktarıldığı dili konuşanların hayatına uygulamak yöntemli serbest çeviri tarzıdır. Türk edebiyatında daha çok tiyatro eserlerinde kullanılır. Örneğin Tanzimat edebiyatı yazarlarından Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den yaptığı adapteler gibi.

AÇIK MEKTUP


Bir kişiye seslenen ancak başkalarının da okuması için gazete veya dergilerde yayımlanmak amacıyla yazılan mektup.

ANAGRAM


Bir sözcükteki harfleri kullanarak başka bir sözcük kurmak. Örneğin sahip anlamındaki "malik" sözcüğü ile tamamlamak anlamındaki "ikmal" sözcüğü kurulabilir. Anagram çoğunlukla özel isimlerde yapılır. Gerçek isim yerine o isimdeki harflerle yapılan bir başka isim kullanılır.


ANA FİKİR


Belirli bir konuda yazılmış eserlerin temelini oluşturan ve okuyucuya verilmek istenen asıl düşünce.

AÇIKLAMA


Edebi bir eseri geniş okuyucu kitleleri için anlaşılabilir hale getirmek için yapılan yazılı çalışmalar. Sanatçılar eserlerinde anlamı herkes tarafından bilinmeyen sözcükler deyimler durumlar ve düşüncelerle sanatlar kullanır. Bunların her biri bir olay bir durum ya da düşünceyi ifade eder. Okuyucu bunları çözmeden eserin bütününü anlayamaz. Açıklamanın amacı bu anlamayı sağlamaktır.

ABSTRE


Bir kitabın özeti..

ABSÜRD


Anlamsal öğeleri bir biriyle bağdaşmayan... Mantık açısından mantık kurallarına aykırı olanı dile getirir. Saçma bir düşünce öğeleri bir birini tutmayan bir biriyle bağdaşmayan düşüncedir. Saçma bir yargı kendi içinde tutarsızlığı olan ya da tutarsızlığı içeren bir yargıdır.
Anlamsız ile saçma aynı anlamda değildirler. Saçmanın bir anlamı vardır fakat yanlıştır anlamsızın ise hiçbir anlamı yoktur. Saçma felsefede usa aykırılığı dile getirir. Usa aykırı olan her şey saçmadır. Saçma doğru ile yanlış arasında yer alan üçüncü bir kavramdır. Yanlış ile karıştırılmamalıdır. Her yanlış saçma olmayabilir


ACEM KOŞMASI


Aşıkların özellikle Anadolu'nun kimi yörelerinde Azerbeycan'a özgü bir ezgiyle okudukları koşma türü....

ABDAL


Hem şiir hem de düzyazıda derviş anlamına gelen bu sözcük halk ozanlarının adının başına ya da sonuna gelerek onların mahlası olarak da kullanılmıştır. (Pir Sultan Abdal Kaygusuz Abdal gibi)...

ABARTMA (MÜBALAĞA)

Edebiyatta sözün etkisini artırmak için bir şeyi olamayacağı biçimde yahut olduğundan çok az gösterme sanatıdır. Ancak bu aşırı anlatma soğuk olmamalı nükteli ve zarif olmalıdır. şair zihinde kuvvetli bir iz bırakmak için heyecanının derecesine göre abartma yapar. Divan şairlerinin daha çok medhiye fahriye ve hicviyelerde başvurdukları bir sanattır. Eskiler bir şairin hayalinin genişliğini ve gücünü göstermesi bakımından mübalağa sanatına çok önem vermişlerdir.

Merkez-i hâke atsalar da bizi
Kürre-i arzı patlatır çıkarız.
(Namık Kemal)

şair beyitte "Bizi yeryüzünün merkezine atsalar yerküreyi patlatır çıkarız." demektedir. Burada güçlü bir mübalağa vardır.

Uçtuk Mohaç ufkunda kanatlanmak hevesiyle
(Yahya Kemal)

dizesindeki "uçtuk" kelimesinde de mübalağa vardır.
Aşk ateşi gir canıma
Beni yakıp yandırmaya
Yedi deniz suyu yetmez
Bu ateşi söndürmeye
(Yunus Emre)...

AÇIK HECE



Türkçe sözcüklerde sesli harf ile belirtilen kısa heceler. Örneğin a-na-do-lu a-şı-la-ma gibi. Arapça ve Farsça’da ise sözcüklerde sesli harflerle yazılmayıp hareke ile gösterilen kısa hecelere verilen isim. Örneğin ka-de-me ha-se-ne gibi. Aruz vezninde bütün açık heceler kısa hece olarak kabul edilir...

ABSOLUTİZM




Mutlakçılık. Herhangi bir eserde ya da ilkede bir ebedinin varlığına ve değişmezliğine inanmak eseri ya da ilkeyi bu değişmeze göre incelemek.

ÂYÎNE



Sözcük anlamı aynadır. Herhangi bir şeyi veya hali yansıtan göz önünde canlandıran anlamında kullanılır.

AYAK


Halk şiirinde kafiye yerine kullanılan terim. Uyak...


AŞIK


Halk ozanı ya da saz şairi..

ASKI


Halk edebiyatında saz şairleri aralarındaki şiir yarışmalarında kazananlara verilmek üzere duvara tüfek kılıç heybe saz gibi şeyler asardı. Bunlara askı askıyı kazanmaya da askı indirmek denir.

ASALET


Edebi eserlerde terbiye dışı çirkin bayağı müstehcen ve galiz sayılan sözcüklerden kaçınmak. Edeb-i kelam ya da mümtaziyet de denir. Tersi eserlere hasaset adı verilir..

ARUZ


Hecelerin uzunluk ya da kısalık derecesine göre çeşitli ses kalıplarından oluşan bir tür şiir ölçüsü. Daha çok Divan Edebiyatı'nda kullanılır.

ARTIKLAMA


Sözü ya da yazıyı gereksiz yere uzatma durumu..

ARKAİZM



Bir dilin eskimiş sözcüklerini ya da cümle kuruluşlarını kullanarak edebi eser yapma. Bu eserlere arkaik denir.

ARAÇSIZ ÜSLUP


Bir fikri bir duyguyu söyleyenlerden doğrudan doğruya aktarmak. Monolog ve diyaloglar araçsız üslup örnekleridir.

APOSTROF


Kesme işareti. Özel isimleri eklerinden ayırmak için (Ali’nin kalemi) sözcükteki düşen bir harfi belirtmek için (n’olur=ne olur) sözcüğün ekiyle karışmaması için (kola’nı içtin mi) kullanılır.

ANTONİM


Ters anlamlı sözcükler. Sıcak-soğuk iyi-kötü acı-tatlı kısa-uzun güzel-çirkin gibi...

ANTOLOJİ



Gerçek sanat eseri değerindeki örneklerin bir araya getirildiği derleme yapıtlar. Yunanca anthos (çiçek) ve legein (toplama) sözcüklerinden türemiştir. Batı’da ilk örneklerini Yunanlılar verdi. Gadaralı Meleagros ile Makedonyalı Filippos’un Stephanos (Çelenk) isimle derlemeleri ilk antolojidir. Türkçe’deki ilk antoloji ise Ömer bin Mezid’in 1436’da yaptığı Mecmuatü’n Nezâir’dir. 83 şairin 397 şiirini kapsayan bu antolojiyi Prof. Dr. Mustafa Canpolat 1978’de Latin harfleriyle yayımladı...


ANLATIMCILIK


Sanat ve edebiyatı sanatçının kişiliğini temel alarak açıklamaya çalışan kuram. Bu kavrama göre bir duygunun varolabilmesi; onun dile getirilmesine bağlıdır ve dille biçimlendirilmemiş bir duygunun varlığından sözedilemez.

ANLATIM


Duygu ve düşüncelerin sözlü ya da yazılı ifadesi. Edebiyatta daha çok yazılı anlatım için kullanılır. Anlatımın aracı sözcüklerdir. Sözcüklerin dilbilgisi kullarına uygun olarak sıralanmasıyla anlatım ortaya çıkar. Edebiyatta anlatım genel olarak iki türde yapılır. Biri nesir (düzyazı) diğeri nazım (şiir)...

ANLATI


Roman öykü oyun masal gibi türlerde bir olay dizisini yazınsal biçimde anlatma eylemi...

ANLAM


Her sözcüğün anlattığı düşünce. Sözcükler birden fazla anlama gelebilir. Bu durumda anlamlardan biri öz anlam diğerleri mecaz anlamdır. Sözcükler zamanla yeni anlamlar alarak zenginleşebilir. Zamanla anlamlarının kaybetmelerine anlam daralması denir. Dar anlamı bulunan sözcüklerin anlamlarının genişlemesine de anlam genişlemesi denir..


ANJANBMAN



Şiirde cümlelerin bir dize ya da beyitte bitmeyip diğer dize beyit veya bendlere kaymasıdır. Türk şiirine Fransız şiirinden geçti. Servet-i Fünun döneminde yaygınlaştı. Düzyazıyı şiire yaklaştıran önemli bir üsluptur. Örneğin:

Geçen akşam eve geldim. Dediler:
Seyfi Baba
Hastalanmış yatıyormuş.
- Nesi varmış acaba?
- Bilmeyiz oğlu haber verdi
geçerken bu sabah.
- Keşke ben evde olaydım... Esef
ettim. Vah vah!
Bir fener yok mu verin... Nerde
sopam?
Kız çabuk ol...
Gecikirsem kalırım beklemeyin. Zira
yol
Hem uzun hem de bataktır...


Mehmed Âkif...

ANIŞTIRMA


Söz arası ya da sözün gelişine göre ünlü bir olayı bir özdeyişi bir atasözünü anımsatma ve düşündürme sanatı....

ANEKDOT


Bir edebi eserde anlatılan bir olayın başlı başına ayrı bir bütünlük gösteren parçasıdır. Kısa hikaye fıkra menkıbe anlamlarını da taşır.

ANALİZ


Bir bütünü parçalarına ayırarak detaylı inceleme. Bir edebi eserin analizi olayların kişilerin ve üslupların ayrı ayrı incelenmesi yöntemiyle yapılır. Analizden çıkarılan sonuç bir tartışma konusu olursa bu duruma eleştiri (tenkit) denir....

ANAKRONİZM


Meydana geliş tarihi kesin olarak bilinen bir olayı yaşadığı zaman belli olan bir kişiyi değişik bir tarihte gerçekleşmiş ya da yaşamış gibi gösterme. Örneğin Nasrettin Hoca’nın Timur ile ilgili fıkraları gibi. Anakronizm bilgi eksikliğinden kaynaklanabilir ya da bir amaç için bilinçli olarak yapılabilir....



ALINTI


Öne sürülen bir savı ya da düşünceyi açmak geliştirmek için o sav ya da düşüncenin ilgili olduğu alanda tanınmış bir kimsenin söylediği bir sözle pekiştirme..

ALİTERASYON



Şiir ya da düzyazıda bir uyum yaratmak amacıyla aynı sesleri taşıyan sözcükleri sık sık ve art arda tekrarlamak.

Örneğin:

Seherlerde seyre koyuldum semayı deryayı

Tevfik Fikret


Karşı yatan karlı kara dağlar kayıptır.

Dede Korkut ...

AKSİYON


Bir edebi eserde olguların akışıdır. Örneğin bir romandaki aksiyon tanımlama düşünce ve moral bölümlerinin çıkarılmasından sonra kalan olaylardır..

ALEGORİ


Bir düşüncenin canlı bir varlık olarak anlatılması. Soyut bir düşünceyi heykel ya da resim ile göstermek gibi. Örneğin adalet düşüncesinin gözü bağlı ve elinde terazi bulunan bir kadınla anlatılması gibi...


BOZLAK



Halk edebiyatımızda bir ezgi türü. Konusunu aşiret kavgalarından kan davalarından aşk maceralarından alır. Çoklukla Güney ve Orta Anadolu bölgelerinde söylenir. Afşar bozlağı Urum bozlağı gibi türleri vardır...

BOVARİZM



Gustave Flaubert'in 1857 yılında yayımladığı Madame Bovary adlı romanın kahramanlarına özgü tutum ve davranışlara verilen ad...


BİLİNÇ AKIMI TEKNİĞİ


Roman öykü anlatı gibi kurmacasal türlerde insanı düşüncelerinin dümdüz akışı içinde değil; düşleri izlenimleri iç dünyası ve bilinçaltıyla yansıtmak için başvurulan yol...


BİLİMKURGU



Düş ya da kurgu yoluyla oluşturulan; çoğu kez gelecek zamanlarda yer alan; günümüzdekinden farklı bilimler ve teknikler kullanan toplum ve insan yaratan yazın türü.

CÖNK


Halk edebiyatı ürünlerinin yazıldığı defterler. Bir tür antoloji sayılırlar ve yazarlarının kim olduğu çoğu zaman bilinmez...

CEZÂLET


Söyleyişleri kulağa sert gelen sözcükleri tanımlar. Uyumu konuya göre ayarlayan önemli bir anlatım şekli. Örneğin sanatçı şiddet büyüklük vakar ölüm korku savaş gibi konuları anlatırken ya da işlerken sözcükleri de anlattığı konuya uygun düşecek kalın sesliler arasından seçer. Savaşı anlatırken çekâçâk gülbank gibi sözcüklerin kullanılması gibi. Bu tür kalın seslilere elfâz-ı cezele taşıdıkları niteliğe de cezâlet denir. Örneğin:

Saflar düzüp hücum hücum edilecek hayl-i düşmene
Dehşet âsimân u zemîn pür-figân olur

Evc-i havâda çekâçâk ı tigden
Âvaz-ı ra’d u sâika reh-gümkünân olur

Nef’i ..

CEVAZ-Î EDEBÎ


Sözcüğü vezne uydurmak amacıyla bazı değişikliklerle kullanılması hecelerin seslerin ucun ya da kısa okunması şeklinde yapılan yanlışları hoş karşılama. Şiirde böyle kullanışlar "kusur" kabul edilir....


CEM’İYYET



Bir birine uygun veya bir birine karşıt anlamlı sözcükleri bir arada bulundurma. Böyle sözlere cem’iyyetli adı verilir.

CAİZE


Özellikle Divan edebiyatı döneminde büyüklere varlıklı kimselere sunulan manzumeler için verilen para...

BİLADİYE


Beldeleri konu edinen edebi eserler. Sanatçılar gördükleri gezdikleri sevdikleri ya da görmek istedikleri beldeleri nazım ya da nesir şeklinde anlatır. Divan edebiyatında Ferdi Derviş Ömer Efendi gibi şairlerin biladiyeleri vardır.


BİÇİM


Edebiyatta varolan öğelerin bir birine bağlanarak oluşturdukları düzen. Örneğin bir şiirin biçimi kaç dizeden oluştuğuna dizelerin kümelenişine belirli bir uyak dizini olup olmadığına göre değişir.
Rıhtım çevrimdışı   

BEZM


Sohbet muhabbet içki meclisi. Daha çok divan edebiyatında kullanılır. Tamlamalar halindedir. Örneğin bezm-i nûşânûş durmadan içilen meclis demektir. Bezm-i vüslat kavuşma meclisidir. Bezm-i muhabbet aşk meclisidir. Bezm-i mey içki meclisidir. Tasavvuf edebiyatında bezm-i elest şekli kullanılır. Başlangıcı olmayan zaman demektir.

BEYİT


Aynı ölçüde yazılan ve anlamca birbirine bağlı iki dizelik Divan şiiri birimine verilen ad....

BETİMLEME


Bir varlığı bir olayı bir durumu ya da kavramı zihinde canlanacak biçimde anlatma....

BEŞ HECECİLER



Milli edebiyat döneminde bu dönemin temel ilkelerini benimseyerek o doğrultuda yazan Faruk Nafiz Çamlıbel Halit Fahri Ozansoy Orhan Seyfi Orhon Yusuf Ziya Ortaç ve Enis Behiç Koryürek'in oluşturduğu topluluk..


BERDAR


Asılmış darağacına çekilmiş. Divan ve tasavvuf edebiyatında sevgilinin saçlarına vurulan "âşık"ı tanımlamak için kullanılır. Örneğin:

Ayağı yire mi basar zülfine ber-dâr olanun
Zevk ü şevk ile virür cân ü seri döne döne
Necati

Dâr olam gerdâr olam ber-dâr olam mansûr olam

Yunus Emre..

BERCESTE


Öz güzel latif ince anlamlı kolayca hatırlanan yapısı sağlam dize ya da beyit. Dize için daha çok mısra-ı berceste beyit için de beyt-i berceste tanımlamaları kullanılır. Genel anlamda bir şiirdeki en güzel dize ya da beyit de denebilir. Bazı berceste örnekleri:

Uyduk dil-i divâneye dil uydu hevâya
Ruhi

Su uyur düşmen uyur hasta-i hicrân uyumaz
Şeyh Gâlib

Çeşmini gördüm unutdum derdi de dermânı da
Şeyh Gâlib

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Muhibbî (Kanuni)

Şîrler pençe-i kahrımda olurker lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebun etdi felek

II. Selim...

BERÂAT-I İSTİHSAL


Sözün başında eserde anlatılanları belirten sözcük ya da söyleyişler. Berâat üstün gelmek istihsal yeni ayın görünmesi yağmurun yağması çocuğun doğarken çığlık atması anlamlarına gelir. Bu edebi sanata hüsn-i ibtida adı da verilir. Amaca iki yolla ulaşılır. Bir ilişki kurularak ya da ilişki kurulmadan. İlişki kurulmasına tahallüs kurulmamasına iktidab denir. Sinan Paşa’nın Tazarru’namesi Fuzuli’nin Hüsn’ü Aşk’ı Cevdet Paşa’nın Belagat-ı Osmanniye adlı eserlerinde bu sanatın güzel örnekleri vardır..

BENT


Bir şiirin 4 5 6 .... dizeli bölümlerinden her biri.


BELGİNLİK


Düşünce ve duyguların eksiksiz ve anlaşılır biçimde anlatılması.

BELÂGAT


Düzgün ve yerinde söz söyleme sanatı. Sözün düzgün açık anlaşılır güzel olmasını söyleme nedeniyle söylenene göre düzenlenmesini öğreten bir bilimdir..

BEĞENCE


Bir yapıtın başına konan; yetkili bir kişinin yazdığı ve o yapıtı tanıtmayı amaçlayan yazı..




BEDÎ


Sözü kulağa hoş gelecek ve ruha heyecan verecek şekilde güzelleştirme yollarını gösteren bilim. İlm-i bedî de denir. Bu isim altında toplanan sanatlar iki gruba ayrılır:
Sözle ilgili sanatlar (Sanayi-i lafziye): Cinas iştikak seci kalp tedvir aks teddil tasri tarsi gibi.
Anlamla ilgili sanatlar (Sanayi-i mâneviye): İlhan tevriye tenasüp mübalağa leff ü neşr tensik mügalata-i mâneviye tecahül-i ârif hüsn-i ta’lil ¤¤¤at istifham rücu tekrir telmin insal-i mesel istidrak tevcih iktibas gibi.

BAYRONCULUK


İngiliz şair Lord Bayron'un başlattığı bu akım toplumun yerleşik düzenine töresel kurallara uymadan yaşama düşüncesini taşır. 19. yüzyılda ortaya çıkan akım başkaldırıcı bir yapısı olmasına rağmen fazla taraftar bulamamıştır.

BASMAKALIP


Çok kullanılan hemen herkesçe bilinen sözlerin olduğu gibi kullanılması.


BASİTNAME


Divan edebiyatında yalın Türkçe ile yazılmış gazeller. Bunlara Türkî-i basit gazel de denir. Basitnamelerde Arapça ve Farsça sözcüklerle tamlamalar çok azdır. Örneğin:

Düşdi bu gönlüm sana hey sevdüğüm
N’ola yakışsan bana hey sevdüğüm

Çün seve geldi seve gider seni
Bu gönül önden sona hey sevdüğüm

Ayruluk derdi bana bir bun durur
Kim döyer imdi buna hey sevdüğüm

Turmadım uçmak diler gönlüm kuşı
Yüce köşkünden yana hey sevdüğüm

Yüzüni gözler güzel bu uyüzden ay
Giceler kalur tana hey sevdüğüm

Ağzını öpmek ana ol kim senün
Söğme yok yire ana hey sevdüğüm

Cânı dahi bir kez ana hey sevdüğüm

Edirneli Nazmi.

BAROK


17. yüzyıl Batı edebiyatında dengeden çok devinime düşünceden çok duyguya ağırlık veren yazın akımı.

BALAD


Üç uzun bir kısa bendden oluşan Batı edebiyatı nazım türü. Uzun bendlerin dize sayısı 6-10 arasında değişir. Kısa bend ise 4-5 dizedir. Bu bend tanrıya krala prense ithaf bendidir. Her bendin sonundaki mısra bir tür nakarattır. Masal ve hikaye niteliğindeki bendleri ele alıp işleyen kısa ve hikayesi olan şiirlerdir.

BAHR-I TAVÎL


Vezinli kafiyeli uzun nesir cümlelerden kurulan Divan edebiyatı nazım türü. Fe’ilatün mefa’ilün müstef’ilün gibi cüzler arka arkaya tekrarlanır. Türk edebiyatında çok az kullanılmıştır.

BAĞFİİL


Fiillerden oluşan cümlede belirteç olarak kullanılan fiil soylu sözcük.


BÂDE



Üzüm şarabı. Ama tasavvuf edebiyatında aşk anlamındadır.

BAB


Bir edebi eserin düzenlenmesinde konuların ele alınıp işlenmesine göre ayrıldığı bölümlerden en geniş olanı.

DÜZYAZI ŞİİR


Ölçü uyak gibi kurallara uymadan konuşma dilinin havası içinde yazılan bu şiir türü ülkemiz edebiyatında ilk kez 20. yüzyıl başında Halit Ziya Uşaklıgil tarafından denenmiştir.

DÜĞÜMLEME


Bir söz yazıdan istenilen anlamı çıkarmayı o yazıyı kavramayı engelleyen anlatım karışıklığı.

DÜBEYT


İki beyit anlamındadır. Divan edebiyatındaki rubai türünü belirtmek için kullanılır.

DURAK


Hece vezniyle yazılmış şiirlerde dizelerin belli bölümlere ayrıldığı yerler. Durakta sözcükler bölünmez kulağa uyumlu gelen söz öbekleri oluşturulur.


DRAMA


Sahnede oynanmak için yazılan olayları oluş halinde ve karşıt oluşların çatışmasıyla geliştirip gösteren yapıt.

DÖŞEME


Türk halk hikayelerinin başında geçen seçili sözler. Ayaklı saya da denir. Arapça mukkaddime ve medhal Farsça dibâce’nin karşılığıdır. Döşeme başlama adlı girişle başlar. Sonra duruma göre yalan veya tanrı yaratılış üzerine bir destan bir yurt veya savaş destanı söylenir. Ardından asıl esere ya da anlatıma geçilir.

DÖRTLEME


Halk edebiyatımızda dört dizelik kıtalardan meydana gelen nazım şekillerinin genel adı.

DOLAYSIZ ANLATIM


Söylenenleri biçimsel değişikliğe uğratmadan sözün söylendiği biçimde aktarılması.

DOLAYLI ANLATIM


Roman öykü gibi edebiyat türlerinde olayların yazar tarafından anlatılması.

DOLAMLAMA


Belli bir düşünce ya da duyguyu doğrudan doğruya anlatma yerine onu farklı sözcüklerle anlatma biçimi.

DİZİN


Genellikle öğretici içerikli yapıtların ve kitapların sonuna koyulan kimi terimleri alfabetik bir düzenle veren ya da gösteren dizelge.

DİYALOG



İki kişinin karşılıklı konuşmasını tanımlayan Yunanca sözcük. Roman hikaye tiyatro gibi türlerde kahramanların karşılıklı konuşmalarının olduğu gibi yazılmasını ifade eder. En çok dram türünde görülür ve üsluba canlılık katar. Devrik cümleler kullanmaya elverişlidir. Örneğin Eflatun’un diyalogları ünlüdür.

DİVAN EDEBİYATI


Konuları konuları işleyiş biçimi ve dili yönünden Arap-Fars etkisi altında oluşmuş edebiyat ürünlerine verilen ad.

DİVAN



Divan edebiyatı şairlerinin belli bir düzene göre şiirlerini topladıkları yapıt.

DİPNOT


Yazarın yararlandığı kaynakları ve alıntıları metnin geçtiği yerlerde belirtmesi.

DİDAKTİK ŞİİR


Görünüşte şiirsel bir dokusu olan ama gerçek amacı bir düşünceyi aşılamak ya da belli bir konuda öğüt vermek olan öğretici nitelikteki şiir..


DİBÂCE


Çoklukla mensur bazen de mazmun eserlerin başında yer alan ve eserin yazılış nedeni ile içeriğini açıklayan başlangıç kısmı. Önsöz mukaddime medhal söz başı başlarken birkaç söz gibi sözcükler de dibâce karşılığıdır.

DIŞAVURUMCULUK


Sanat ve edebiyat ürünlerinde iç gerçeğin ve iç yaşantının önemli olduğunu; bunu dışa yansıtmak gerektiğini savunan akım.

DEYİŞME


Halk edebiyatında âşıkların karşılıklı şiir söylemesi. Atışma da denir. En az iki âşık kendi kendilerine ya da bilirkişiler ve dinleyiciler karşısında belli kurallar çerçevesinde şiir yarışı yaparlar. Bir birlerini denerler ustalıklarıyla öne çıkmaya çalışırlar. Deyişme şu sırayla yapılır:
Merhabalaşma giriş bölümüdür. Âşıklar bir birlerini ve dinleyicileri "Hoş geldiniz" "Sefa geldiniz" "Merhaba" gibi sözcüklerle rediflerine bağlanan kafiyelerle dörtlükler kurarak selamlar.
İkinci bölümde âşıklar kendi ustalarının şiirlerinden örnekler söyler.
Tekerleme bölümü denilen üçüncü bölüm asıl deyişme bölümüdür. Ev sahibi ya da yaşlı bir kişi düz ya da geniş ayakla deyişmeyi açar. Âşıklar konu ve bend sınırlaması olmaksızın verilen oyun üzerinden deyişmeye başlar. Âşıklar asıl ustalıklarını ve sanatçılıklarını burada göstermeye çalışır. İlk ayak bitince diğer âşık yeni bir ayak açar. Deyişme sürdükçe ayaklar darayak halini alır. Deyişme karşılıklı soru-yanıt şekline döner. Âşıklar böylece bir birlerinin bilgi ve sanatlarını ölçer. Bir şekilde karşısındakini söz söylemez haline getiren âşık deyişmeyi kazanır.
Söz söyleyememe durumuna "lebdeğmez" denir. Deyişmenin sonunda da âşıklar bir birlerini rahatlatmak gönül almak için karşılıklı koşmalar söyler. Bir birlerini överek hoşgörü örneğiyle deyişmeyi bitirirler. Örneğin âşık Şenlik ile âşık Feryadî’nin deyişmesi:

Şenlik:
Şöhretin vezir payında
Rütbesiyle şana layık
Oturuşun o duruşun
Hem sultana hana layık

Feryadî:
Sefa geldin gözüm üzre
Olsam mihmana layık
Şeyhülislam sadrazam
Doğru Al’Osman’a layık

Şenlik:
Seninle oldum taaşşuk
Gözlerime geldi ışık
Duymadım sen kime aşık
Dillerin Kur’an’a layık

Feryadî:
Bu düşkün gönlüm açarsın
Selim Sırat’ı geçersin
Kevser ırmaktan içersin
Olasan cihana layık

Şenlik:
Kul şenliği eder hürmet
Rikabın kıldım ziyaret
Sana nasip olsun cennet
Huriye gılmana layık

Feryadî:
Sefil Feryadî göresen
Meram maksûda eresen
Sancak altında durusan
Habîb-i Rahman’a layık

DEYİŞ



Türk halk edebiyatında hece vezniyle söylenen şiirler. Türkü destan koçaklama güzelleme taşlama nefes koşma tekerleme türlerinin hepsine deyiş adı verilir. "Deme" sözcüğü de kullanılır.

DEYİM


Çoklukla gerçek anlamlarının dışında bir anlam taşıyan kalıplaşmış sözler. En az iki sözcükle kurulur. Kısa ve özlü anlatım aracıdır. Teşbih istiare mecaz ve kinaye unsurlarıyla bir olayı tanımlar ya da ifade eder. "Ağır başlı" "Dostlar alışverişte görsün" gibi.

DEVRİYE


Tasavvuf edebiyatında devr konusunu işleyen şiirler.
DEVRİKLEME


Sözcüklerin cümle içinde olağan sıralanış biçimine uymayan kullanımı....

DEVR ya da DEVİR


Tasavvufa göre yaratılış (madde) ve sona eriş (mead) arasındaki safhaları anlatan sistem. Tasavvufçular bu sistemi bir daireye benzettiği için bu ismi aldı...

DESTAN


Yunanca Epos şiirinin karşılığı olan bu kavram toplumların belleklerinde derin izler bırakmış yiğitlik ve kahramanlık olaylarını manzum olarak öyküleyici bir yöntemle anlatan en eski edebiyat türüdür.

DENEME


Herhangi bir konuda yazarın kesinlemelere gitmeden kişisel görüşlerini düşüncelerini konuşma ya da söyleşi havası içinde işlediği düzyazı türü..

DELÂLET


Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta incelenir:


Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi delâlet):
Bu da ikiye ayrılır:

Delâlet-i vaz’iyye: Sözcükle anlamı arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin yağmuru anımsatması gibi.
Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü eserin yayıncısını kainatın Allah’ı anımsatması gibi.


Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet):
Bu da üçe ayrılır:

Delâlet-i mutabıkiye (Uygunluk): Sözün ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün odalarının akla gelmesi gibi.
Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme evden oda gibi.
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık gönlü geniş ağzı sıkı gibi.

DEKADANLIK


*Fransa'da 19. yüzyılda natüralizme karşı çıkan ve simgecilik akımına öncülük eden sanatçılara verilen ad.

*Edebiyatı soysuzlaştırdıkları öne sürülen sanatçı ya da akımlara verilen isim. Örneğin Ahmet Mithat Efendi Edebiyat-ı Cedide şairlerini gülünç göstermek için onlara dekadanlar demiştir.

DARB-I MESEL



Meydana gelen bir durumu olayı bir örnekle anlatmakta kullanılan kalıplaşmış anlamlı sözler. Durûb-ı emsâl diye de bilinir.

DARAYAK


Âşık edebiyatında kafiye olma olasılığı düşük sözcükler. Âşıkın karşılaşma ya da atışma sırasında en azından dört ayak kafiye bulması gerekir. Diğer âşık da aynı ayakta dört sözcük söylemek zorundadır. Darayak bu durumda işe yarar. Darkapı olarak da adlandırılır.

DANDİZM


Yapmacık üslup. Bu üslup sanatçıların taklit edilmemek amacıyla kullandıkları üsluptur.

DAĞINIKLIK


Söylenenlerin bir birini tutmayıp bütünlükten yoksun olma durumu.


DADAİZM


Tristan Tzara ve arkadaşları tarafından Fransız edebiyatında 20. yüzyılda geliştirilen bu akım savaşın hemen ardından doğduğu için umutsuzluk ve güvensizliği içinde barındırır.

EŞTER


Aruzdaki mefa’ilün cüzünden m ve y harflerinin kaldırılıp yerine getirilen fâ’ilün cüzü.

EŞHAS


Şahıs kelimesinin çokluğu. Eskiden tiyatro eserlerinde ve romanlarındaki kahramanlara veya kadroya bu ad verilirdi.

ESTETİK


Güzelliği ve güzelliğin insan ruhundaki etkilerini inceleyen bilim ve bilgi dalı

ESREM


Aruzdaki fe’ülün cüzünden fe ve n’yi kaldırıp ûlu yerine getiren fa’lü cüzü.

Zamanının Fenomeni.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Edebiyat Ansiklopedisi.
« Posted on: Nisan 19, 2024, 06:36:24 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Edebiyat Ansiklopedisi. e-book, Edebiyat Ansiklopedisi. programı, Edebiyat Ansiklopedisi. oyunları, Edebiyat Ansiklopedisi. e-kitap, Edebiyat Ansiklopedisi. download, Edebiyat Ansiklopedisi. hikayeleri, Edebiyat Ansiklopedisi. resimleri, Edebiyat Ansiklopedisi. haberleri, Edebiyat Ansiklopedisi. yükle, Edebiyat Ansiklopedisi. videosu, Edebiyat Ansiklopedisi. şarkı sözleri, Edebiyat Ansiklopedisi. msn, Edebiyat Ansiklopedisi. hileleri, Edebiyat Ansiklopedisi. scripti, Edebiyat Ansiklopedisi. filmi, Edebiyat Ansiklopedisi. ödevleri, Edebiyat Ansiklopedisi. yemek tarifleri, Edebiyat Ansiklopedisi. driverları, Edebiyat Ansiklopedisi. smf, Edebiyat Ansiklopedisi. gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Türkiye Ansiklopedisi 2007
Ş T U Ü V Y Z
BluewateR 3 1260 Son Mesaj Nisan 21, 2008, 12:23:54 ÖÖ
Gönderen : xxRuzqaRxx
Mürşit 4 (islam Ansiklopedisi)
J K L M N
BluewateR 8 2340 Son Mesaj Mart 29, 2012, 11:06:25 ÖS
Gönderen : gelcome
Coollector V.2.09 - Sinema Ansiklopedisi
A B C D E
HuNTeR-DeViL 2 1041 Son Mesaj Haziran 22, 2008, 01:48:27 ÖS
Gönderen : mEkansIz_qEnc
Şamil İslam Ansiklopedisi
İslami Programlar
mEkansIz_qEnc 1 1567 Son Mesaj Temmuz 07, 2009, 12:54:34 ÖÖ
Gönderen : BemaGül
Igrenç Espriler Ansiklopedisi
Geyik Muhabbeti
Kirli Beyaz 7 3881 Son Mesaj Mart 05, 2015, 02:39:07 ÖS
Gönderen : thissuck13


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular