0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Düşünmenin Koşullara Etkisi  (Okunma Sayısı: 844 Kere Okundu.)
« : Aralık 10, 2014, 05:52:50 ÖS »

imge34
*
Üye No : 117785
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 6024
Mesaj Sayısı : 10 493
Karizma = 36677


Bir insanın zihni, akıllıca işlenebilecek ya da yabani olmaya bırakılabilecek bir bahçeye benzetilebilir; fakat ister işlensin ister ihmal edilsin, bir mahsulü olmalıdır ve olacaktır. Eğer işe yaramayan tohumları ekerseniz, bol miktarda işe yaramayan yeni yabani tohumlar toprağa düşecek ve kendi türlerini çoğaltmaya devam edecektir.

Tıpkı bir bahçıvanın yabani otlardan temizleyerek ve istediği çiçekleri ve meyveleri
yetiştirerek toprağını işlemesi gibi, bir insan da tüm yanlış, gereksiz ve kötü düşünceleri
ayıklayıp, mükemmelliğe ulaşmak için doğru, faydalı ve temiz düşüncelerin çiçeklerini ve
meyvelerini yetiştirerek zihninin bahçesiyle ilgilenebilir. Bu süreci izleyerek, bir insan er ya
da geç ruhunun baş bahçıvanı ve hayatının yöneticisi olduğunu keşfeder. Aynı zamanda kendi içindeki düşünce hatalarını açığa çıkartır ve giderek artan bir doğrulukla düşüncenin ve zihinsel unsurların karakterin, koşulların ve kaderin şekillendirilmesinde nasıl etkin olduğunu anlar.

Düşünce ve karakter birdir ve karakter kendisini ancak çevre ve koşullar aracılığıyla ortaya
koyup keşfedebildiği için, bir kişinin hayatının dış koşulları her zaman iç durumuyla uyumlu
şekilde bağlantılı olacaktır. Bu bir insanın herhangi bir zamandaki koşullarının tüm
karakterinin bir göstergesi olduğu anlamına gelmez, fakat bu koşullar o insanın içindeki bir
hayati düşünce unsuru ile o kadar yakından bağlantılıdır ki, o anda gelişimi açısından
vazgeçilmezlerdir.

Her insan varoluşunun kuralı ile bulunduğu yere gelmiştir; karakteri içine inşa ettiği düşünceler onu oraya getirmiştir ve hayatının düzenlenmesinde hiçbir şans unsuru yoktur, tümü değişmez bir kuralın sonucudur. Bu durum, çevrelerindeki şartlardan memnun olanlar kadar kendilerini “uyumsuz” hissedenler için de doğrudur.

İlerleyen ve gelişen bir varlık olarak, insan gelişebileceğini öğrenebileceği yerdedir; ve herhangi bir koşulun kendisi için içerdiği ruhsal dersi öğrendikçe bu koşul geçip yerini başka koşullara bırakır.

İnsan, kendisini dış koşulların yarattığına inandığı sürece koşullardan darbe alır, fakat
kendisinin yaratıcı bir güç olduğunu ve varlığının koşulların gelişebileceği gizli toprağına ve
tohumlarına hakim olabileceğini fark ettiği zaman, kendisinin haklı efendisi haline gelir.

Herhangi bir süre boyunca kendi kendini kontrol etmiş ve kendi kendini arındırmış herhangi
bir kişi, koşulların düşünceden kaynaklandığını bilir, çünkü koşullarındaki değişimin değişen
zihinsel durumuyla doğru orantılı olduğunu fark etmiştir. Bu o kadar doğrudur ki, bir kişi azimli şekilde karakterindeki kusurları düzeltmeye çaba gösterip, hızlı ve belirgin bir ilerleme kaydettiğinde, hızla birbirini izleyen değişikliklerden geçer.

Ruh, gizlice barındırdığını, sevdiğini ve korktuğunu çeker. Sevilen arzularının yüksekliğine
ulaşır; iffetsiz isteklerinin seviyesine kadar düşer ve koşullar da ruhun kendine ait olanı aldığı aracılardır.

Zihne ekilen ya da düşmesine ve orada köklenmesine izin verilen her düşünce tohumu kendi üretimini yaparak, er ya da geç eyleme dönüşür ve kendi fırsat ve koşul meyvesini verir. İyi düşünceler iyi meyve verir, kötü düşünceler ise kötü meyve.

Koşulların dış dünyası kendisini düşüncenin iç dünyasına göre şekillendirir ve hem hoş hem de nahoş dış şartlar bireyin iyiliğini sağlayan etkenlerdir. Kendi hasadını yapan insan hem acı çekmeyi hem de mutluluğu öğrenir.

Kendisine hakim olmasına izin verdiği en derin isteklerini, arzularını ve düşünceleri izleyerek (kötü düşüncelerin aldatmalarının peşinde koşarak ya da güçlü ve büyük çabanın yolundan şaşmadan yürüyerek), insan sonunda hayatının dış koşullarında takip ettiği düşüncelerinin gerçekleşmesine ve meyve vermesi seviyesine ulaşır.

Gelişme ve uyum yasaları her yerde geçerlidir. Bir insan düşkünler evine ya da hapse talihin
veya koşulların zalimliği yüzünden değil, aşağılık düşüncelerin ve adi isteklerin yolunu
izleyerek gelir. Temiz düşünceli bir insan da aniden herhangi bir dış kuvvetin zorlamasıyla
suç işlemez. Suç düşüncesi yürekte gizlice gelişmekte ve fırsat saatinin gelmesi onun birikmiş gücünü açığa çıkartmaktadır. Koşullar insanı oluşturmaz; ancak onu açığa çıkartır. İnsanı kötü eğilimler olmadan kötülüğe ve ona eşlik eden acılara götüren, ya da erdemli arzular sürekli olarak yeşertilmeden erdeme ve onun saf mutluluğuna götüren hiçbir koşul yoktur.
Dolayısıyla insan, düşüncenin sahibi ve efendisi olarak, kendisinin yapımcısı ve çevrenin
biçimlendiricisi ve yazarıdır. Doğumda bile ruh kendi başına gelir ve dünyevi haccının her
basamağında kendisini açığa çıkartan, kendi temizliğinin ve kötülüğünün, gücünün ve
güçsüzlüğünün yansımaları olan durumların bileşimini kendine çeker.

İnsanlar istedikleri şeyi değil, oldukları şeyi kendilerine çekerler. Kaprisleri, arzuları ve
tutkuları her adımda engellenir. Ancak en derin düşünceleri ve istekleri ister kirli ister temiz olsun, kendi besinleriyle beslenir. İnsana yalnızca kendisi kelepçe vurur. Düşünce ve eylem Kaderin gardiyanlarıdır en alt seviyedeki düşünceleri kötü oldukları için hapsederler.

Düşünce ve eylem aynı zamanda da Özgürlüğün melekleridir asil seviyedeki düşünceleri asil oldukları için özgür bırakırlar.

Bir insan istediği ve elde etmek için dua ettiği şeyi değil, adil şekilde hak ettiği şeyi elde eder. İstekleri ve duaları, ancak düşünceleri ve eylemleriyle uyumlu oldukları zaman yerine getirilir ve cevaplanır.

O halde, bu gerçeğin ışığında, “koşullara karşı mücadele etmek” ne anlama gelmektedir?
Bunun anlamı, bir insanın sürekli yüreğinde besleyip koruduğu bir sebebin sonucuna karşı
gelmesidir.

Sebep bilinçli bir kötülük ya da bilinçsiz bir güçsüzlük biçimini alabilir; fakat her ne olursa
olsun, sahibinin çabalarının sonuç vermesini inatla geciktirir ve bu yüzden sürekli olarak
çözüm arar.

İnsanlar koşullarını iyileştirmeye hevesli olmalarına rağmen, kendilerini iyileştirmeye isteksizdirler; bu nedenle de elleri kolları bağlı kalırlar. Hedefleri doğrultusunda kendisini çarmıha germekten kaçınmayan kişi asla yüreğindeki amacı gerçekleştirmek konusunda başarısız olamaz. Bu, tanrısal şeyler için olduğu kadar, dünyevi şeyler için de geçerlidir. Tek amacı zengin olmak olan bir insan bile bu amacına ulaşabilmek için büyük kişisel feragatlerde bulunmaya hazırlıklı olmalıdır; peki sizce, güçlü ve dengeli bir yaşamı gerçekleştirmek isteyen bir kişi bunun kaç katını yapmalıdır?

Çok yoksul olan bir adam düşünün. Çevresinin ve evindeki konforun iyileşmesi konusunda
son derece heveslidir, fakat her zaman işten kaytarmakta ve maaşının yetersizliğinden dolayı işvereni aldatmaya çalışmasının haklı olduğunu düşünmektedir. Bu tür bir adam gerçek refahın temeli olan en basit ilkeleri bile anlamamaktadır ve yalnızca zavallı durumundan kurtulmayı hak etmemekle kalmayıp, aynı zamanda tembel, aldatıcı ve mertçe olmayan düşünceleri barındırıp uygulamakla aslında kendisine daha da ağır bir zavallılığı doğru çekmektedir.

Oburluk sonucunda ortaya çıkan acılı ve geçmeyen bir hastalığın kurbanı olan zengin bir adam düşünün. Bundan kurtulmak için büyük miktarlarda para vermeye razıdır, fakat obur isteklerinden vazgeçmeyecektir. Hem zengin ve yapay besinlere olan iştahını doyurmak, hem de sağlıklı kalmak istemektedir. Bu tür bir adam sağlıklı olmaya kesinlikle layık değildir, çünkü sağlıklı bir yaşamın ilk ilkelerini henüz öğrenmemiştir.

Yasal maaşı ödememek için namussuzca işlemler yapan ve daha fazla kar sağlamak umuduyla çalışanlarının maaşlarını düşüren bir işveren düşünün. Bu tür bir adam kesinlikle refahı hak etmemektedir. Ve hem ünü bakımından hem de varlık bakımından kendisini iflas etmiş bulduğunda, kendi durumunun tek yazarının kendisi olduğunu bilmeden koşulları
suçlamaktadır.

Bu üç olayı insanın (neredeyse her zaman bilinçsizce olsa da) kendi koşullarının tek kaynağının yine kendisi olduğunu ve bir yandan iyi sonucu amaçlarken, diğer yandan bu sonuçla çelişkili düşünce ve istekleri teşvik ederek bunun gerçekleşmesini sürekli olarak engellediğini ortaya koymak için örnek olarak verdim. Bu tür olaylar neredeyse sonsuz sayıda çoğaltılıp, çeşitlendirilebilir, fakat buna gerek yoktur. Okuyucu isterse kendi zihninde ve yaşamında düşünce yasalarının işleyişini takip ederek bulabilir. Bu yapılmadan yalnızca dış gerçekler üzerinde mantık yürüterek sonucu izah etmeye çalışmak yanlıştır.

Ancak, koşullar o kadar karmaşıktır, düşüncenin kökleri o kadar derindedir ve mutluluğun şartları bireylerde o kadar çok mevcuttur ki, bir kişinin ruh durumu (kendisi bilse bile) yalnızca hayatının dış çevresel görünümüne bakılarak bir başkası tarafından değerlendirilemez.

Bir insan belli açılardan dürüst olduğu halde bazı mahrumiyetler çekebilir. Bir insan da belli
açılardan dürüst olmadığı halde zenginliğe ulaşabilir. Bu durumu bir insanın belli açıdan
dürüst olduğu için başarısız olduğu, veya diğerini belli açıdan dürüst olmadığı için zenginliğe
ve refaha ulaştığı şeklinde değerlendirmek, dürüst olmayanın tamamen ahlaksız ve dürüst
olmadığını, erdemli olanın da tamamen erdemli olduğunu düşünmenin bir sonucudur. Daha
derin bir bilgi ve deneyimin ışığında değerlendirildiğinde böyle bir bakış açısının hatalı
olduğu hemen anlaşılır. Dürüst olmayan insan diğerinin sahip olmadığı bazı takdire değer
erdemlere sahip olabilir; ve dürüst insan da diğerinde bulunmayan bazı uygunsuz kötü
özelliklere sahip olabilir. Dürüst insan dürüst düşüncelerinin ve eylemlerinin sonuçlarını alır; aynı zamanda da kötülüklerinin ortaya çıkardığı acıları taşır. Dürüst olmayan insan da benzer şekilde kendi acılarını ve mutluluğunu taşır.

imgenin şiddetiyle çoğalır anlam
parçalana parçalana

geçtiğimiz yollardan

onca yaprak düşer
birkaç şiir kalır yalnızca
o derin ağaçlardan

kendi sesimize uyandığımız rüyalarda "Murathan Mungan"
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Düşünmenin Koşullara Etkisi
« Posted on: Nisan 19, 2024, 01:52:07 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Düşünmenin Koşullara Etkisi e-book, Düşünmenin Koşullara Etkisi programı, Düşünmenin Koşullara Etkisi oyunları, Düşünmenin Koşullara Etkisi e-kitap, Düşünmenin Koşullara Etkisi download, Düşünmenin Koşullara Etkisi hikayeleri, Düşünmenin Koşullara Etkisi resimleri, Düşünmenin Koşullara Etkisi haberleri, Düşünmenin Koşullara Etkisi yükle, Düşünmenin Koşullara Etkisi videosu, Düşünmenin Koşullara Etkisi şarkı sözleri, Düşünmenin Koşullara Etkisi msn, Düşünmenin Koşullara Etkisi hileleri, Düşünmenin Koşullara Etkisi scripti, Düşünmenin Koşullara Etkisi filmi, Düşünmenin Koşullara Etkisi ödevleri, Düşünmenin Koşullara Etkisi yemek tarifleri, Düşünmenin Koşullara Etkisi driverları, Düşünmenin Koşullara Etkisi smf, Düşünmenin Koşullara Etkisi gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Olumlu Düşünmenin 10 Faydası
Serbest Kürsü.
Mavi_Kiyamet 3 1322 Son Mesaj Ocak 25, 2013, 05:40:25 ÖS
Gönderen : hope
Çok Düşünmenin Zararları
Ruh Sağlığı
Asortik Hatun 0 890 Son Mesaj Ocak 22, 2013, 03:53:30 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun
Düşünmenin Gücü
Kariyer ve Kişisel Gelişim
Asortik Hatun 0 707 Son Mesaj Temmuz 21, 2013, 11:30:20 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun
Olumlu Düşünmenin Gücü
Kariyer ve Kişisel Gelişim
Mavi_Kiyamet 0 576 Son Mesaj Kasım 25, 2013, 05:23:09 ÖS
Gönderen : Mavi_Kiyamet
Inovasyon Düşünmenin Zirvesi - Meryem Arslan
Kitaplar Hakkında Bilgi ve Özetler
sanane_61 0 853 Son Mesaj Ocak 22, 2014, 08:28:17 ÖS
Gönderen : sanane_61


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular