0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Dolmahbace Herseyiyle  (Okunma Sayısı: 686 Kere Okundu.)
« : Ocak 25, 2010, 05:35:06 ÖS »

Hephaestus
*
Üye No : 26057
Yaş : 31
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 4834
Mesaj Sayısı : 13 573
Karizma = 60064


Dolmabahçe Sarayı

1. Tarihsel Gelişimi İçerisinde Dolmabahçe Sarayı ve Oluşum Evreleri

Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat’ın ilanıyla hız kazanan çağdaşlaşma adımlarının önemli bir göstergesi de, imparatorluğun yönetim ve yaşam merkezi olarak seçilen yeni saray yapılarıdır. Devlet düzenindeki yeniliklerin, yaşam biçimlerindeki farklılaşmaların mimariye yansıdığı bu yapılarda ilginç olan, gelenekselin terk edilmesi, ancak geleneksellikle birlikte yan yana değerlendirilmiş batılı öğelerle oluşturulan yeni yorum ve sentezlerdir.
Dolmabahçe Sarayı, 19. yüzyıl İstanbul Sarayları arasında bu özellikleri gösteren en önemli saraydır. Büyük bir alana yayılmış olması, süslemeleri ve iç dekorasyonuyla oldukça görkemlidir. Abdülmecit döneminde Beşiktaş yerleşmeye açık bir bölgedir. Bizans Dönemi"nde de çok kullanılmış olan bölge fetihten sonra Osmanlı padişahlarının Boğaz"da en beğendiği yer olmuştur. 17. yüzyıla kadar Boğaziçi’nin koylarından biri olan bu yörenin; Altın Post"u aramaya çıkan Argonotların efsanevi gemisi Argos’un demirlediği, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethi sırasında Haliç’e indirmek üzere gemilerini karaya çıkardığı yer olduğu ileri sürülür.
Osmanlılar Döneminde kaptan paşaların donanmayı demirledikleri, geleneksel denizcilik törenlerinin yapıla geldiği doğal bir liman görünümünde olan bu koyda; 17. yüzyıldan itibaren dönem dönem köşk ve saraylar yapılmıştır. Tarihsel süreç içinde çeşitli padişahlar tarafından yaptırılan bu köşk ve kasırlarla donatılan Dolmabahçe; zamanla "Beşiktaş Sahil Sarayı" adıyla anılan bir saray görünümü kazanmıştır.
Beşiktaş Sahil Sarayı, Sultan Abdülmecid Döneminde (1839-1861) ahşap ve kullanışsız olduğu gerekçesiyle 1843 yılından başlayarak yıktırılmış ve aynı yerde günümüze dek gelen Dolmabahçe Sarayı’nın temelleri atılmıştır. Abdülmecit tahta çıktıktan sonra Dolmabahçe"nin yapımına başlanmış ve Topkapı Sarayı tamamen terk edilmiştir. Yapının ne zaman yapılmaya başlandığı kesin olarak bilinmiyor, 1847 tarihi üzerinde duruluyor. Mimarları Balyan Ailesinden Garabet Balyan (1800-1866) ve oğlu Nikogos Balyan"dır. Garabet Balyan genel planı, Nikogos Balyan ise kapıları, Muayede Salonu"nu ve dekorasyonunu yapmıştır. Sarayın açılışı 11 Haziran 1856 tarihli Ceride-i Havadis gazetesinde duyurulmuştur. Balyan planını yaparken o zengin iç kompozisyona ulaşabilmek için eski Türk evi planını değerlendirmiştir. Avrupa"da mevcut hiçbir saray Dolmabahçe"de yarattığı zenginlik, güzellik ve refahlıkta bir mekan kompozisyonuna ulaşamamıştır. Mimar planında geniş merkezi sofa kompozisyonlarını büyültmüştür.
2. Sarayın Yapısı
Dolmabahçe Sarayı 250.000 m² bir alan üzerine kurulmuş olup; bodrumla birlikte üç katlı ve simetrik planlıdır. 45.000 m² ’lik kullanılır döşeme alanı, 285 odası, 46 salonu, 6 hamamı ve 68 tuvaleti vardır. Denizden 600 metrelik bir rıhtımı, kara tarafında ise birisi çok süslü iki abidevi kapısı vardır. Bakımlı ve güzel bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında, diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alır. Ayrıca bu balo salonu dünyadaki saraylar içerisinde en büyük olanıdır. Büyük, 56 sütunlu kabul salonu 750 ışıkla aydınlanan 4.5 tonluk muazzam kristal avizesi ile ziyaretçileri hayrete düşürür.
Ana yapısı dışında 16 ayrı bölümden oluşmuştur. Bunlar saray ahırlarından değirmenlere, eczanelerden mutfaklara, kuşluklara, camhane, dökümhane, tatlıhane gibi işliklere uzanan bir dizi içinde, çeşitli amaçlara ayrılmış yapılardır. 1427 pencere ve 25 değişik işlevli kapı ile kara ve deniz yönüne açılır. Yarı kagir olarak inşa edilen yapılar ahşap çatılarla örtülmüştür. Çatı kaplama malzemesi kurşundur. Muayede Salonu dıştan ahşap çatı, içten kubbelerle örtülüdür. Sarayın beden duvarları taştan yapılmıştır. İç duvarları tuğla, döşemeler ise ahşaptır. Sarayın kara tarafı yüksek duvarlarla çevrilidir. Sarayın kara tarafındaki duvarların dışında bahçeler ve bazı yapılar bulunmasına rağmen bugün ortadan kalkmışlardır. Saray bugün anıtsal kapılarının açıldığı bahçeler içinde geniş cephesini denize veren "L" biçiminde bir ana yapıyla kendisi de ayrı bir küçük saray olan Veliaht Dairesi, Mefruşat ve Muhafızlar Dairesi, Hareket Köşkleri, Camlı Köşk ve diğer küçük pavyonlardan oluşmaktadır. Bu yapılar arasına Sultan II. Abdülhamid Döneminde (1876-1909) Saat Kulesi ve Veliahd Dairesi arka bahçesindeki Hareket Köşkleri eklenmiştir.
Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin batı etkilerine karşılık saray, bu etkilerin Osmanlı ustalarca yorumlanmış bir uygulamasıdır. Öte yandan, gerek kuruluş gerekse oda ve salon ilişkileri açısından geleneksel Türk evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı bir yapı bütünüdür. Çağın teknolojisine açık olan saraya, 1910-12 yıllarındaysa elektrik ve kalorifer sistemi eklenmiştir. Döşemelerin ince işçilikli parkelerinin üstünde, önce sarayın dokumevinde, sonra da Hereke’de dokunmuş 4454 m2 halı serilidir.
Sarayın iç mekanlarında Baulanger, Fromentian, Gerome, Zonaro ve Ayvazovski gibi Avrupalı ressamların ve Türk ressamların yaptığı 600 resim vardır. Akademili Türk ressamlarından Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa ve Avni Lifiş"in de resimleri bulunmaktadır. Tabloların koleksiyonunu sarayın sanat danışmanı Şeker Ahmet Paşa yapmıştır. Sarayın Veliaht Dairesi sol kanadı bugün Resim Heykel Müzesi olarak kullanılmaktadır. Sarayın hazineleri arasında resimlerden başka 280"in üzerinde Çin, Japon, Avrupa ve Türk-Yıldız porselenleri, 158 tarihi saat, 581 gümüş ve kristal şamdan, 11 gümüş mangal, kristal ve gümüş masa, elişi maden eşyalar, 36 kristal avize bulunmaktadır. Muayede Salonu"nda 5,5 tonluk avize asılıdır. Resmi Dairedeki büyük kristal merdivenin korkuluğu Baccarat kristalindendir. Korkuluk Barok özellikler göstermektedir. Sütunlar pahalı merdivenlerden yapılmıştır. Sarayın iç süslemeleri oldukça görkemlidir. Barok ve Rokokonun özelliklerine yer verilmiştir. Altın yaldız, oymalı altın varaklı mobilyalar, yivli sütunlar, geometrik panolarla bölünmüş tavanlar, alçı kabartmalar, geometrik ve bitkisel motiflerin birlikteliği, Muayede Salonu kubbe bezemesindeki Barok mimari kompozisyonlar, bitkisel motifler iç dekorasyonu fazlasıyla vurgulamıştır. Değerli mobilya ve döşemelerin güneş ışınlarından korunması amacıyla pencerelerde eflatuna yakın renkte ve mor ötesi ışınları kesici nitelikte özel renkli camlar kullanılmıştır. Sarayın içinde ahşap malzeme olarak çıralı cam, meşe, önemli bölümlerde ise Hint ve Afrika kökenli ağaç türleri kullanılmıştır. Eşyaların bir kısmı hediye olarak Avrupa"nın çeşitli ülkeleriyle Çin, Mısır, Hindistan gibi Doğu ülkelerinden gelmiştir. Mobilyalar çoğunlukla Batı üslupludur.
Dışı her ne kadar Avrupa saraylarına benzese de Dolmabahçe Sarayı"nın içi Türk İslam yaşamına uygun bir biçimde düzenlenmiştir. Sarayda Minderli Oda, Namaz Odası, Ders Odası gibi geleneksel yaşantıya uygun mekanlar da bulunmaktadır. Yapının iç mekanı bu geleneksel birimleri kuşatacak biçimde düzenlenmiştir. Dolmabahçe Sarayı bütünüyle ele alındığında, Türk yalı ve ev mimarisinin Avrupa mimarisiyle olan ilginç birleşimini sergilemektedir. Saray, devletin içinde bulunduğu sıkıntıyı unutturmak istercesine görkemli bir biçimde ele alınmış, bu nedenle de çok büyük bir mali yük getirmiştir. Sarayın biri yol üstünde, öteki kara tarafındaki iki kapısı, büyüklükleri ve aşırı yüklü süslemeleriyle içerideki görkemi adeta dışarı yansıtmaktadırlar.

2.1. Sarayın Bölümleri
Sarayın ana yapısı; Mabeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını taşıyan üç bölümden oluşur. Mabeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümâyûn; Padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muayede Salonu’ysa; Padişah’ın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıştır.
2.1.1. Mabeyn-i Hümayun (Selamlık):
Diğer adıyla Resmi Daire üç ana bölümden Hazine ve Saltanat kapılarından girilince görülen ilkidir. Denize paralel olarak yer alan bu bölüm iki kat ve bir de zemin kattan oluşur. Resmi daireye orta kısımda yer alan geniş bir merdivenle ulaşılır. Orta kısmında iki katlı, üçlü bölümlenme yivsiz mermer dörder sütunla sağlanmıştır. Sütunlardan alt kattakiler iyon, üsttekiler korint tarzdadır. İkinci katın üstünde üçgen alınlık yer alır. Bu iki katlı ve üçgen alınlıklı cephe düzenlemesi Neo-klasik yapılarda görülür. Ancak antik mimari özelliklerini çok iyi bilen Palladio"nun 16.yy."da yaptığı yapılarında da bu tarzı iyi kullandığını görmekteyiz. Palladio"nun Vicenza"da inşa ettiği Villa Rotondo merkezi planlı bir yapıdır ve dört tarafında da anıtsal üçgen alınlıklı sütun girişlere yer verilmiştir. Her ne kadar Resmi Daire iki katlı olsa da girişi ve merdivenleri Villa Rotondo"yu hatırlatır. Rönesansla başlayan antik mimari ögelerin kullanılması Barok ve sonrasında Neo-klasik dönemde yaygınlaşmıştır. Resmi Daire"nin önündeki antik tapınak girişini anımsatan kısım yapıdan öne doğru çıkıntılıdır. Bu da bir hareketlilik kazandırır. Bu kısmın iki yanında altta ve üstte Rönesans yapılarındaki gibi yuvarlak kemerli pencereler vardır. Sütunlu bölümde üst ve altta altı pencere yer alır. Kilittaşlarıyla vurgulanmış pencerelerin kemerlerinin yanlarında pilastrlar bulunur. Bu bölüm iki yan kanattan daha çıkıntılı düzenlenmiştir, böylece bir kademelenme olmuştur. Girişte merdiven kenarlarında büyük ayaklı vazolar içinde çeşitli bitkiler yer alır. Binada zemin ve birinci katı birbirinden ayıran bütün cepheyi dolaşan çelenkli ve bitkisel motifli bordür bulunur. Üst kattaki balkon korkulukları geometrik motiflerle düzenlenmiştir. Sütunların üzerindeki üç kademeli arşitravın üstünde frizde bitkisel kıvrımlı, volütlü ve rozetli motiflerin tekrarlandığı görülür. Üçgen alınlıklı bölümde ise oval bir form içinde altın yaldızlı tuğra, onun etrafında yine kıvrımlı bitkisel bezemeler vardır. Girişin iki kanadındaki bölümlerde merdiven yüksekliğinin alt hizasında kalan bodrum kat pencere ve duvarları Rönesans sarayları gibi düzenlenmiştir. Rönesans sarayları bodrum katıyla beraber üç katlı olarak inşa edilirdi. 1544 tarihli Mantva"daki Givlio Romano"nun evi de bu tarzdadır. Kalın derzli duvarlar ve pencere üzerindeki yukarıya doğru dikey düzenleme Resmi Daire"nin cephesinde de uygulanmıştır. Bodrum katında yuvarlak kemerli yarım pencereler demir parmaklıklarla örtülüdür.

Binanın deniz tarafındaki bölümünde de iki katlı sütunlar üzerinde üçgen alınlık düzeni vardır . Bu cephe de ön taraftaki gibi ele alınmıştır. Yuvarlak kemerli, düz söveli ve basık kemerli pencereler Louvre"un kolonadlı cephesindekilerle benzerlik gösterir. Sarayın korkulukları Venedik"teki Jacopo Sansovino"nun Marcus Kütüphanesi, Paris"teki Versailles ve İngiltere"deki Bleinheim sarayları korkuluklarına yakın bir görünümdedir. İlki İtalyan, ikincisi Fransız ve üçüncüsü İngiliz Barok"unu temsil eden bu örneklerin bölümlü korkuluklarının tepelerinde heykeller veya topuz şeklinde tepelikler bulunur. Resmi Daire"nin de kara ve deniz cephesindeki korkuluklarında topuz şeklinde tepelikler görülür. Korkuluklarda küt, yivli, dikdörtgen kolonlarla bölümlenme sağlanır.
Mabeyn-i Hümayun"un cephesindeki yuvarlak kemerli pencerelerin ortalarında kilittaşı bulunur. "Ana saray yapısına Neo-klasik görünümü veren çıkmaların hepsinde aynı bezeme düzeni görülmektedir. Cephenin diğer bölümlerinde görülen bezemeler, çıkmalarda görülen bu düzenin cepheyi bantlar halinde baştan başa dolaşmış şeklidir. Antik ögeler de aynı düzen içinde yer almışlardır. Bu ögeler çıkmalarda görülen sütunların biçiminde olan ve pencerenin iki yanında yer alan pilastırlar, zemin ve birinci katı ayıran girland bezemeli friz ile hemen altında ve Korint sütunların üstünde yer alan iki kademeli arşitrav, S kıvrımlı motiflerle bezeli friz, diş kesimi ile konsolların bulunduğu çıkmalı bant, Dor tapınaklarında görülen triglifleri anımsatan ve çatıdaki balkonun korkulukları arasında düzenli olarak tekrarlanan motifler ve yine bu motiflerin aralarına serpiştirilmiş girlandlar ile üst kat dörtgen pencerelerinin iki yanında bulunan konsollardır" . Mabeyn-i Hümayun"a Neo-klasik görünümü veren üst katları balkon olarak yapılmış olan iki katlı sütunlu bölüm, kara ve deniz cephelerinde Harem-i Hümayun ve Veliaht dairelerinde de tekrarlanır.

2.1.2. Muayede Salonu (Tören Salonu):
Garabet Balyan"ın planında Muayede Salonu merkezi bir çatı sistemine sahiptir. Kareye yakın bir altyapı üzerinde içeriden kubbeyle dışarıdan çatıyla örtülüdür. Mabeyn ve Harem bölümlerinin iki katı yüksekliğinde olan Muayede Salonunun deniz tarafındaki cephesi diğerlerine oranla daha süslüdür. Sarayın orta kısmında yer alan bu bölüm iki katlıdır. İlk katın altında bodrum katı yer alır. "İki kattan oluşan bezemelerin ilk katında Kompozit, ikinci katında ise Korint düzenine ait ögeler vardır. Her iki katta da cephenin tam ortasına rastlayan dörder çift sütunun üzerindeki silme ve frizlerle, diğer bölümlere göre daha öndedirler. Bu dört çift sütunun iki yanında ise yine aynı düzenlerde ve çift olarak yapılmış dörder pilastır görülür" .
Cephede ikili sütun düzenlemesi Dolmabahçe Sarayı"ndan daha sonra yapılan (1861-1874) Paris Opera Binasında bütün cephe boyunca tek kat olarak sekiz çift sütun şeklinde görülür.

Venedik"teki daha erken tarihli Barok bir yapı olan Scalzi Kilisesi"nin (1670) cephesinde de çift sütunlu düzenleme yer alır. Bu yapının da iki katında görülen bu özellik üstte dört çift sütun, altta ise yanlarda üçer çift sütun ve ortada giriş bulunur. Scalzi Kilisesi"ndeki sütunlar yivsizdir ve ilk katta korint, ikinci katta kompozit sütun başlığı görülür. Antik öğelerin ve Barok düzenlemelerin görüldüğü Muayede Salonu cephesi çok süslü olmasıyla İspanyol saray ve katedrallerinin hareketli ve bol bezemeli görünümünü hatırlatır. İspanya"da 18.yy."da dış dekorasyonun vurgulanması aşırı biçimde gelişir. Egzotik ögelerle yapılan süslemecilik başlar. Muayede Salonu"nun cephesinin giriş katındaki sütunların üzerindeki friz ile altında ve üstündeki bezemeli silmeler kompozit düzendeki öğeleri hatırlatır. Ancak sütun başlıklarının üzerinde olması gereken üç kademeli arşitravın yerine bezemeli ince silmeler yer alır. "Barok bezemeli frizin üzerinde diş kesimi, yumurta frizi, konsol ve sima vardır. İkili sütunların aralarına rastlayan yedi adet kemerli pencerenin iki yanında birer kompozit sütun görülür. Bu sütun başlıkları ikili sütun başlıklarından daha sadedirler ve tek bir akantus sırasına sahiptirler. Sütunların yivleri çift kademelidir. Sütun başlıklarının üzerindeki friz lotus, palmet motifleriyle bezelidir" . Giriş katın pencere üstleri Rönesans saraylarındaki gibi yuvarlak alınlıklıdır. Alınlık içinde renkli camlı pencere, onun altında dikdörtgen ve yere kadar inen pencereler vardır. İkinci kattaki ikili sütun dizileri arasında ikişer pencere yer alır . Pencereler birinci kattakilerden daha küçüktür ve aralarında küçük bir sütun vardır. Bu sütunların kaideleri ve gövdeleri antik düzenden farklıdır. Gotik kiliselerdeki pencereleri hatırlatan ikili pencerelerin iki yanında yivli pilastrlar ve Bizans ve Korint başlıklarına benzer sütun başlıkları görülür. Sütunların ve alınlıkların üzeri S ve C kıvrımlı barok bezemelerle süslü, onun üzerinde çiçek ve yaprak bezemeli friz, bir sıra yumurta dizisi ve üzerinde yuvarlak ve kırık bir alınlık bulunur. İki kırık alınlığın içinde ve dışında üzerlerindeki çiçek motifli yuvarlak iki madalyonın çevresinde yumurta dizileri bulunur. Alınlığın ortasında girland ve konsollar dikkati çeker. Çatıdaki korkuluklarda görülen motifler ikinci kattaki pencerelerin altında da kullanılmıştır. Buradakiler antik mimari ögeleri olan triglif ve metoplara benzemektedir. Pencerelerin iki yanındaki pilastrların yanında dikey olarak rumi ve çiçek motifleri sıralanmıştır. Sütun, pilastrlar, dekoratif sütunlar cepheye hareketlilik getirmiştir. Dekoratif etkiyi arttırmak için kompozit başlıklı, yivli sütunlara ve çıkıntılı gömme sütunlara yer verilmiştir. Bodrum katının kare ve yarım yuvarlak pencereleri demir parmaklıklarla örtülüdür . Burada da ortadaki çiçek motifinin etrafında içi içe geçen kıvrımlar ve motifler yer alır.
Girişin önündeki yuvarlak merdiven kenarlarında yüksek kaideler bulunur. Kaidelerin üzerindeki bezemelerde de akantus, palmet, içinde çiçek bulunan madalyon, askı çelenk gibi süsleme ögelerine yer verilmiştir . Merdivenin düzenlenişi Barok özelliğindedir. Barok"un hareketli mekanına uygun bir merdivendir. Alçak tutulmuş, basık basamaklar mermerden yapılmıştır. Sekiz basamaklı ve yuvarlak merdivenin, iki yandan kaidelerle ilk kat sütunların üzerinde durduğu payeler arasında da basamakları bulunur. Böylece üçlü bir giriş söz konusu olur. Bu bölümlerdeki yükseklikten sonra girişe ulaşmak için sekiz basamak daha çıkılır ve ortadaki kapıya ulaşılır.
2.1.3. Harem-i Hümayun (Harem):
Dolmabahçe Sarayı’nın yaklaşık üçte ikisini oluşturan Harem Bölümü"ne, Mabeyn ve Muayede Salonu’ndan geleneksel ayrımı vurgulayan demir ve ahşap kapılarla kesilmiş koridorlardan geçilmekte, bu bölümde Boğaziçi’nin yansımalarıyla aydınlanan salonlar, sofalar boyunca padişahların, padişah eşlerinin, çeşitli görevleri olan kadınların, şehzade ve sultanların yatak odaları, çalışma ve dinlenme odaları sıralanmaktadır. Valide Sultan Dairesi, Mavi ve Pembe Salonlar, Abdülmecid, Abdülaziz ve Reşad tarafından kullanılan odalar, Cariyerler Bölümü, Kadınefendi odaları, Büyük Atatürk’ün çalışma ve yatak odası, sayısız değerli eşya, halı, levha, vazo, avize, tablo gibi sanat yapıtları Harem’in ilginç ve etkileyici parçalarını oluşturmaktadır. Dolmabahçe Sarayı’nın Batı etkileri altında, Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmış bir saray olmasına karşılık, işlevsel kuruluşu ve iç mekan yapısında "Harem"in eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da ayrı bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmiştir. Topkapı Sarayı’nın tersine, Harem, artık saraydan ayrı tutulmuş bir yapı ya da yapılar topluluğu değildir; aynı çatı altında, aynı yapı bütünlüğü içinde yerleştirilmiş özel bir yaşama birimidir.
3. Bahçeler
Sarayın bahçelerinden önde bulunanı Hasbahçe"dir. Fransız bahçelerinden esinlenilerek düzenlenmiştir. Bahçenin ortasında bir havuz bulunmaktadır. Bahçeyi çeşitli aslan heykelleri süslemektedir. Muayede Salonu"nun kara tarafında kapalı bir konumda Kuşluk bahçesi yer alır. Bu bahçede de Avrupa etkileri görülmektedir. İç avlu niteliğindeki harem bahçesinde oval bir havuz ve geometrik düzenleme hakimdir. Deniz tarafındaki bahçeler rıhtım boyunca uzanır. Burada da diğer bahçelerde görülen özelliklere rastlanır. Heykeller ve vazolarla hareketlilik kazandırılmıştır.

4. Yakın Dönemde Dolmabahçe Sarayı ve İlgili Restorasyonlar
Günümüzde Dolmabahçe Sarayı’nın bütün birimleri restore edilmiş ve ziyarete açılmış bulunmaktadır. Saray’ın değerli eşyalarının sergilendiği iki “Değerli Eşyalar Sergi Salonu”, Milli Saraylar Yıldız Porselenleri Koleksiyonu’ndan örneklerin yer aldığı “İç Hazine Sergi Binası”, genellikle Milli Saraylar Tablo Koleksiyonu’nun bölüm bölüm ve uzun süreli sergiler biçiminde izleyicilere sunulduğu “Sanat Galerisi”, bu galerinin alt katında sarayın çeşitli objeleri ve mimari süslemelerinden alınmış kuş motiflerinin fotoğraflarından oluşan sürekli serginin bulunduğu tarihsel koridor, Mabeyn Bölümü’ndeki Abdülmecid Efendi Kütüphanesi; Dolmabahçe Sarayı’nın başlıca sergileme birimlerini oluşturmaktadır.
4.1. Mefruşat Dairesi ile İlgili Restorasyon:
Mefruşat Dairesi, "Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi olarak, konferans, sergi, bilimsel araştırmaların yanı sıra, basın ve yayın organları ile sağlıklı ve sürekli ilişkileri sürdürmek üzere, çok amaçlı bir hizmet anlayışı içinde düşünülmüş ve yeniden düzenlenmiştir. Sarayın girişinde, mimari özelliği de dikkate alınarak ele alınan Mefruşat Dairesi"nde oluşturulan Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi"nin alt katı, Konferans Salonu, Sergi Salonu, satış merkezi ve Fotoğraf Laboratuarı, üst katı ise Basın ve Yayın Merkezi, Kitaplık, Bilimsel Araştırma ve Saray Arşivi olarak kullanıma açılmıştır. Sarayın hemen girişinde bulunan eski Mefruşat Dairesi’nde Kültür-Tanıtım Merkezi yer almakta ve Milli Sarayların çeşitli yerlerinde sürdürülen bilimsel çalışmalarla tanıtım etkinlikleri bu merkezden yönlendirilmektedir. Öte yandan, yine bu merkezde çoğunluğunu 19. yüzyıla yönelik yayınların oluşturduğu bir kitaplık kurularak araştırmacıların hizmetine sunulmuştur.
Mefruşat Dairesi"nin önündeki avlu, ilk kez Saray"ı gezenlerin yaz ve kış oturup dinlenebilecekleri bir alan olarak düzenlenmiştir. Avlunun çevresindeki bir bölüm, gerekli onarım ve düzenlemelerle "Gösteri Salonu" olarak değerlendirilmiştir. Bu bölümde, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan, saray ve kasırlarımızı tanıtıcı bir program audio-visual dia gösterileri halinde sürekli ziyaretçilere sunulmaktadır. Büyük bir ilgi ve beğeniyle izlenen bu renkli gösterilerin, zaman içerisinde daha da geliştirilerek zenginleştirilmesine ve aynı gösterilerin başta Beylerbeyi Sarayı ve Maslak Kasırları olmak üzere, diğer köşk ve kasırlara da yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır. Bu arada avlunun bir bölümünde de ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, sarayın tarihi hüviyetini yansıtır bir biçimde modern bir kafeterya kurulmuştur.
Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi"nin alt katında yer alan Sergi Salonu"nda sunulan "Dünden Bugüne Osmanlı Sarayları" Sergisi, bugün ayakta kalmış, değişmiş veya yıkılmış bulunan saraylarımız konusunda belge niteliğindeki resimleri bir araya getirmekte ve böylece sarayların bir boyutuna ışık tutmaktadır. Bugüne kadar gezenlerin büyük ilgisini çeken bu resimler ayrıca basılmış ve böylece kalıcılıkları da sağlanmıştır.
Satış Merkezi"nde ise, Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi tarafından üretilen çeşitli kartpostal, dia, videokaset, poster, rehber, kitap, broşür ve benzeri tanıtım malzemeleri satışa sunulmuş bulunmaktadır.
Kültür-Bilim-Tanıtım Merkezi"nin kurulması, yurtiçi ve yurtdışı iletişim ağının oluşturulmasıyla, bilimsel ve kültürel ağırlıklı üretimin sürekliliği sağlanmış ve böylece Milli Saraylarımız tarihimizde ilk kez kültürel birikimin zenginliğine uygun boyutta dışa açılmıştır.
Ayrıca, Saray"ın yıpranmasını önlemek, kapı önünde büyük oranda artan ziyaretçi yoğunluğunu daha sağlıklı düzenlemek, Dolmabahçe Sarayı dışındaki kültür zenginliklerimizi de vurgulamak için, Mefruşat Dairesi"nin yanı sıra Saat Kulesi ve çevresindeki alan da yeniden ele alınmış, bir dizi uygulamayla Saray"ın bütünleştirilmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır.
Önemli bir girişim de, Dolmabahçe Sarayı "Harem" bölümünün 28 Kasım 1985 tarihinde yeniden düzenlenerek geziye açılmasıdır. Dolmabahçe Sarayı"nın yaklaşık üçte ikisini kaplayan Harem Dairesi"nin açılması, yurt içi ve yurtdışında da büyük ilgi görmüş, bu durum sarayın bütünleştirilmesi yolunda önemli bir adım olarak nitelenmiştir. Harem Dairesi"nin açılması ayrıca bugüne kadar yeterince bilinmeyen birçok ilginç ayrıntının tanınmasına neden olmuştur.
4.1.2. Değerli Eşyalar Sergi Salonları:
Harem Dairesi ile birlikte 28 Kasım 1985"de açılan ,"müze içinde müze" niteliğini taşıyan yerlerden birisi de "Değerli Eşyalar Sergisi Salonu"dur. Gördüğü büyük ilgi nedeniyle, kısa zamanda ikincisinin oluşturulduğu bu sergilerde, değişik bir düzenlemeye gidilmiş, çarpıcı bir görünüm elde edilmiştir. Bilindiği gibi sultanların ve yakın çevrelerinin günlük yaşamlarında ve törenlerde kullandıkları değerli eşyalar, bugüne kadar özenle saklanmaktaydı. İlk kez özel oluşturulan bir mekânda, tarihi ve anı değeri yüksek bu zengin malzemenin sınırlı bir bölümü zaman zaman değiştirilerek, tüm yerli ve yabancı ziyaretçiler ile araştırmacıların istifadesine sunulmaktadır.
Bu sergiyle birlikte, Dolmabahçe Sarayı dünyadaki benzerlerine uygun olarak değişik boyutlu bir bölüme daha kavuşmuş bulunmakta ve ayrıca müze-saray olarak çok farklı zenginliklere ulaşmaktadır. Burada sergilenen malzemede yer yer karşımıza çıkan Sultan Tuğraları ve kullanılan ilginç taşlar, Osmanlı saray yaşamının bir uzantısı olarak yeni değerlendirmeleri beklemektedir.
4.1.3. Sarayın Kuşluğu :
Dolmabahçe Sarayı"nın "Kuşluk Bahçesi" yeniden ele alınmış, içindeki "Kuşluk" canlandırılmaya çalışılmış, "Kuşluk Köşkü" ve "Kuş Hastanesi" de bu amaçla onarılmıştır. Osmanlı saray kuşluklarından bugüne ulaşabilmiş en büyük örnek olan Dolmabahçe Sarayı Kuşluk"u, Saray"ın Sanat Galerisi"yle birlikte gezilebilen ayrı ve ilginç bir bölümüdür. Bu özgün birim bir dinlenme mekânı olarak saray bütünü içinde yer almaktadır. Zaman içinde arşiv belgelerinin de vereceği ipuçlarıyla Kuşluk eski işlevine kavuşacaktır. Bu süre içinde kuşlarla ilgili bir kitaplık oluşturulmakta, poster, kartpostal gibi tanıtım malzemesi üretilmekte, ilginç bir sürekli sergi düzenlenmekte, çocuklar bu yolla eğitilirken, büyükler de bu tarihi ve doğal zenginlik içinde dinlenme olanağı bulmaktadırlar.
4.1.4. Sanat Galerisi:
Kuşluk Bahçesi"nin ve Kuşluk Binası"nın bir diğer önemi de, girişinde "Dolmabahçe Sarayı Sanat Galerisi"nin açılmış bulunmasıdır. Ziyaretçiler, bu Galeri"de açılan sergilerle, saraylıların zengin ve tarihi tablo koleksiyonlarından seçkin örnekleri görme fırsatını bulmaktadırlar. Örneğin, bu Galeri"de ‘14. Uluslararası İstanbul Festivali" kapsamında açılmış bulunan "Osmanlı Sarayında Yabancı Ressamlar II" Sergisi daha önce açılan, "Saraylarımızdan Tablolar", "Öncü Türk Ressamlarından Bir Kesit", "Osmanlı Sarayında Yabancı Ressamlar I" sergileri büyük ilgi görmüştür. Bu bölüm, İstanbul yaşamında özel bir yeri olan Camlı Köşk"le birlikte, her geçen gün daha da yoğun biçimde yeniden değerlendirilerek, özellikle kültür ve sanat çevrelerinin sürekli kullanımına sunulmaktadır.
4.1.5. Veliaht Dairesi :
Dolmabahçe Sarayı "Veliaht Dairesi" ve çevresi de yeni düzenlemelere konu olan yerlerden birisidir. Mimar Sinan Üniversitesi"ne bağlı Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılan Veliaht Dairesi, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı tarafından tümüyle onarılmaktadır. Ayrıca Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi"nin deniz yönündeki bahçesi yeniden düzenlenmiş, düne kadar girilmez durumdaki arka bahçe ise, çok amaçlı olarak tasarlanmış bulunmaktadır. Bahçenin çevresinde yer alan "Hareket Köşkleri" özelliklerine uygun biçimde büyük bir özenle onarılmıştır. Bunlardan birinde ‘Resimlerde Saray, Köşk ve Kasırlar" adlı, sarayın zengin koleksiyonlarından oluşan sürekli bir sergiye yer verilmekte, alt katı ise milli ve milletlerarası sergilere ayrılmış bulunmaktadır. Diğer köşkte ise, bu yıl, saray, köşk ve kasırlarda özgün örnekleri bulunan, tarihi özelliği olan ‘Isıtma ve Aydınlatma Araçları" sergilenmekte ve bu bölüm bir müze olarak değerlendirilmektedir. Böylece Veliaht Dairesi"nin arka bahçesine girenler, bahçede değişik dallarda sanat çalışmaları yapanlara ayrılmış yerleri, iki Hareket Köşkü"nde sürekli ve değişen sergileri, toplantıları, Eski Sera"da nadide bitkileri, eldeki belge ve kalıntılardan yola çıkılarak yeniden düzenlenen Yeni Sera"da dinlenme yerlerini ortada yeniden onarılmış Sünnet Odası"nı, havuzun çevresinde açık hava sergilerini, müzik çalışmalarını izleyebileceklerdir.


Sonuç

Osmanlı hayatını ve yönetimi 19. yüzyıldaki Batılılaşma kararına iten süreçte mutlakiyet modelinin gevşetilmesi, sarayın da nitelik değiştirmesine yol açar. Sahilsaray görüntüsüyle sivilleşen saray hayatı ve mimarisi, örgütlenme açısından da yönetimin çağdaş yapılanması ve meşruti işlev dağılımı ile şekillenir. Padişah çevresindeki törensel mekanlara indirgenen Mabeyn Dairesi ve kadrosu, Tanzimat Reformu’nun sarayda yaptığı en ciddi değişimdir. Buna karşın, batılı anıtsallığa sahip tek parça 19. yüzyıl Osmanlı Sarayı’nda uygulanan geleneksel harem – selamlık ayrımı, Avrupa saray modeline özgün bir örnek oluşturur. Osmanlı düşüncesinin büyük devletlerle dramatik bir rekabete girerek çağdaşlaşmaya çalıştığı bir dönemi tüm yapısı ve olayları ile sergileyen Dolmabahçe Sarayı’ndaki geleneksel ve yenilik çelişkisi olgun ve emperyal bir atmosfer yaratırken, Osmanlı mimarisinin son atılımlarından birini ortaya koyar. Dolmabahçe Sarayı topluluğu Osmanlı sanatının yarattığı son büyük yapı kütlesi ve kompleksidir
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Dolmahbace Herseyiyle
« Posted on: Nisan 18, 2024, 07:41:04 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Dolmahbace Herseyiyle e-book, Dolmahbace Herseyiyle programı, Dolmahbace Herseyiyle oyunları, Dolmahbace Herseyiyle e-kitap, Dolmahbace Herseyiyle download, Dolmahbace Herseyiyle hikayeleri, Dolmahbace Herseyiyle resimleri, Dolmahbace Herseyiyle haberleri, Dolmahbace Herseyiyle yükle, Dolmahbace Herseyiyle videosu, Dolmahbace Herseyiyle şarkı sözleri, Dolmahbace Herseyiyle msn, Dolmahbace Herseyiyle hileleri, Dolmahbace Herseyiyle scripti, Dolmahbace Herseyiyle filmi, Dolmahbace Herseyiyle ödevleri, Dolmahbace Herseyiyle yemek tarifleri, Dolmahbace Herseyiyle driverları, Dolmahbace Herseyiyle smf, Dolmahbace Herseyiyle gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular