0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Dini Sözlük R  (Okunma Sayısı: 999 Kere Okundu.)
« : Mart 21, 2008, 09:00:45 ÖS »
Avatar Yok

iBRaHiMiNe
*
Üye No : 3622
Yaş : 35
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1247
Mesaj Sayısı : 2 560
Karizma = 349


RAB:
Allahü teâlânın ism-i şerîflerinden. Sâhib, mâlik, terbiye eden.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
De ki; Allah her şeyin rabbi iken, hiç ben Allah'tan başka rab mı isterim? Herkesin kazanacağı ancak kendine âittir. Hiçbir günahkâr, başkasının günâhını çekmez. Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir. O vakit Allah, dünyâda ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. (En'âm sûresi: 164)
Allah bütün göklerin ve yerin ve aralarındakilerin rabbidir. O hâlde O'na ibâdet et ve O'na ibâdet etmekte sabret... (Meryem sûresi: 65)
Kazâ ve kaderime râzı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belâlara sabretmeyen benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın. (Hadîs-i kudsî-Mektûbât-ı Rabbânî)
Levh-i mahfûza ilk olarak; "Benden başka Allah yoktur. Muhammed aleyhisselâm benim Resûlümdür ve Habîbimdir ve her şey benim mahlûkumdur. Her şeyin Rabbiyim, Hâlıkıyım (yaratıcısıyım) ." yazıldı. (Hadîs-i kudsî-Müsned-i Ahmed İbn-i Hanbel)
Rab kelimesini "Râb" diye uzatarak söylemek, mânâsını değiştirir. Çünkü Râb diye uzatarak söylenince, Arapça'da üvey baba mânâsına gelir. Meselâ "Elhamdülillâhi râbbil" diye uzatmak mânâyı bozuyor. Bunun gibi müezzinlerin (Râbbenâlekel hamd) demeleri de mânâyı bozuyor. Çünkü Rab kelimesini Râb şeklinde uzatarak söylemek, Allah'ımıza hamd ederiz yerine, üvey babamıza hamd ederiz oluyor. Bu şekilde okuma tegannî ile okumak olur. Tegannî ile okumak mânâyı bozarsa, namazı da bozar. Söylenişine dikka t etmek lâzımdır. (Alâüddîn Haskefî) Besmeleyle başlıyalım her işe! Allah adı, en iyi bir sığınaktır. Nîmetleri sığmaz ölçü hisâba, Çok acıyan, affı seven bir Rab'dır.
(M. Sıddîk Gümüş)

Rabb-ül'Âlemîn:
Âlemlerin rabbi, sâhibi olan Allahü teâlâ. (Bkz. Rab)
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Hamd, Rabb-ül'âlemîn olan Allah'a mahsûstur. O, Rahmân (dünyâda nîmetini herkese veren) ve Rahîm (âhirette nîmetlerini sâdece mü'minlere veren) dir. (Fâtiha sûresi: 1,2)

RABBÂNÎ:
1.Allahü teâlâdan gelen.
Evliyânın sözünde rabbânî te'sir vardır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
2. Kendisine ilim ve hikmet verilmiş, ilmi ile amel eden derin âlim.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
... Velâkin Rabbânîler olunuz. (Âl-i İmrân sûresi: 79)
Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anh) vefât ettiği vakit İbn-i Hanefiyye şöyle dedi: "Bu ümmetin Rabbânîsi vefât etti."
Rabbânî âlim Yûsuf-i Hemedânî hazretleri buyurdu ki: "Bir kimse, kâmil bir mürşid (doğru yolu gösteren bir rehber) bulamazsa, bozuk şeyhlere talebe olmasın. Daha önce yaşamış din büyüklerinin, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyup onlarla amel etsin (orada yazılanları, hayâtında uygulasın). (Ahmed Fârûkî)

RABBENÂ LEKEL HAMD:
"Ey Rabbimiz sana hamd olsun" mânâsına namazda rükûdan doğrulunca okunması sünnet olan söz.
Peygamber efendimiz cemâatle namaz kılarken; "Semiallahü limen hamideh" yâni Allahü teâlâ kendisine hamd edenin hamdini işitir, kabûl eder" deyince, ilk safta bulunan hazret-i Muâviye "Rabbenâ lekel hamd" derdi. Böyle söylemesi takdîr ve tahsin (iyi) buyrularak, böyle söylemek kıyâmete kadar sünnet olarak kaldı. (İbn-i Âbidîn, Hindiyye)
Cemâatle namazda, imâm; "Semiallahü limen hamideh" deyince, cemâat çok yavaşca "Rabbenâ lekel hamd" der. İmâm bunu söylemez. (Halebî)

RÂBITA:
Bir velînin şeklini, sûretini hayâline getirerek onun kalbindeki feyz (bereket) ve mârifetlere (ilimlere) kavuşma yolu. Kalbini büyüklerin kalbine bağlayarak onlardan feyz alma. Her şeyi unutarak, dünyâ işlerini düşünmeyerek, sevgi ve saygı ile bir v elînin mübârek yüzünü hayâlinde veya gönlünde bulundurma.
"Ey îmân edenler. Allah'a bağlanınız ve sâdıklarla berâber olunuz" meâlindeki âyet-i kerîmede râbıtaya işâret vardır. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Râbıta, feyz veren kâmil zâtın teveccühüyle birleşecek olursa, nûr üstüne nûr meydana gelir. (Tâceddîn Sübkî)
Bir insanın hiç görmediği kimsenin şeklini, sûretini yalnız işitmekle, okumakla öğrenerek, hayâline getirmesi çok zordur. Onun kendisi değil, başkası görünür. Bunun için, Resûlullah'a râbıta yapılmaz. Çünkü başkasının Resûlullah olduğuna inanmak küfü r olur. Evliyâya râbıta yapmakta bu mahzûr yoktur. (İbrâhim Fasîh)
Râbıtasız yapılan zikr (Allahü teâlâyı anma) insanı ilerletmez. Zikirsiz râbıta ilerletir. Râbıta her işte yardımcıdır. Zikirde yardımı ise pekçoktur. Allahü teâlânın evi olan kalbi, nefsin pisliklerinden ve şeytanın aldatmasından temizler. (Muhammed Hânî)
Râbıta, kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmekten, onları düşünmekten kurtulmasına vesîle olur. (İmâm-ı Rabbânî)

Râbıta-i Telebbüsiyye:
Râbıta yaparken kendisini, velînin şeklinde, kıyâfetinde görmek ve düşünmek.
Kur'ân-ı kerîm okurken ve dinlerken, ders, vâz dinlerken, namaz kılarken ve her ibâdeti işlerken râbıta-ı telebbüsiyye yapmak ibâdetlerden lezzet almaya sebeb olur. (Abdülhakîm Arvâsî)

RACÎM:
"Allahü teâlânın rahmetinden kovulmuş uzaklaştırılmış" mânâsına şeytanın Kur'ân-ı kerîmde bildirilen sıfatı.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
(İblîs yâni şeytan) dedi ki: "Ben ondan (hazret-i Âdem'den) hayırlıyım. Beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın." (Allahü teâlâ) buyurdu: "Hemen buradan (Cennet'ten veya göklerden) çık. Çünkü sen artık racîmsin." (Sad sûresi: 76, 77)
Kur'ân-ı kerîmi okumak istediğin zaman derhâl, racîm olan şeytandan Allahü teâlâya sığın (yâni Eûzü billâhimineşşeytânirracîm, de) . (Nahl sûresi: 98)
Allahü teâlâ racîm olan şeytan ile ilgili olarak, iki mühim şeyi mü'minlere emr buyurmaktadır. Bunlardan birincisi, şeytanı azılı düşman olarak bilmek, ikincisi ona düşman olmaktır. Bunun için de dâimâ İslâmiyet'e uymalıdır. (İmâm-ı Yâfiî)

RA'D SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin on üçüncü sûresi.
Ra'd sûresi, kırk üç âyet-i kerîmedir. Sûrenin on üçüncü âyetinde gök gürültüsü mânâsına gelen er-Ra'd kelimesi sûreye isim olmuştur. Sûrede; Allahü teâlânın varlığı, birliği, ilminin sonsuzluğu, îmân etmekle mes'ûd olanların ve inkâr eden kötü tâlih lilerin vasıfları ve âkıbetleri ve Allahü teâlânın, Peygamber efendimizin peygamberliğine şâhidliği bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Mücâhid bin Cebr, Râzî, Taberî, Kurtubî)
Allahü teâlâ Ra'd sûresinde meâlen buyuruyor ki:
İnsanlar gidişlerini bozmazlarsa, Allahü teâlâ da bunlara verdiği nîmetleri değiştirmez. Allahü teâlâ bir millete cezâ vermek isteyince, bunu kimse durduramaz. Onların Allahü teâlâdan başka hâkimi yoktur. (Âyet: 12)
Kim Ra'd sûresini okursa, geçmiş ve kıyâmete kadar gelecek bulutların hepsinin ağırlığının on katı sevâb verilir. Kıyâmet günü Allahü teâlânın ahdini (sözünü, va'dini) yerine getirenlerden olarak diriltilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

RADIYALLAHÜ ANH:
Daha çok Eshâb-ı kirâmdan birinin ismi anıldığı veya yazıldığı zaman söylenen ve yazılan "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için Radıyallahü anhümâ, ikiden fazlası için Radıyallahü anhüm denir.
Ebû Bekr radıyallahü anh birine nasîhat ederken şöyle buyurdu: "Ey kardeşim! Sana yaptığım nasîhatı aklında tut, kaybolmamasına dikkat et. Ölümü özüne sevdir. Nasıl olsa gelecek" dedi. Çok kere, dilini parmağı ile tutar ve; "Başıma gelen her şey bunu n yüzündendir" derdi. Binekte iken devesinin yuları düşse, verin, demez; deveyi çöktürür, alırdı. Sebebini sordular: "Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bana: "İnsanlardan bir şey isteme" diye emretti" buyurdu. (Şemseddîn Sivâsî)
Ebû Bekr ile Ömer radıyallahü anhümâ bu ümmetin üstünleridir. (Hazret-i Ali)
Eshâb-ı kirâmın radıyallahü anhüm ecmaîn hepsini büyük bilip, hürmet etmekle berâber, Ehl-i beyti (Peygamber efendimizin akrabâlarını) de sevmek Ehl-i sünnetin alâmetidir. (Tâhir-i Buhârî)

RADIYALLAHÜ TEÂLÂ ANHÂ:
Hanım sahâbîlerden birinin ismi anılınca veya yazılınca söylenen "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki hanım sahâbî için (Radıyallahü teâlâ anhümâ" ve ikiden çok için "Radıyallahü anhünne" denir.
Kadınlar Cennet'te, dünyâdaki bayram günleri gibi senede birkaç kere Allahü teâlâyı göreceklerdir. Mü'minlerin kâmil (olgun, üstün) olanları her sabah akşam, diğerleri ise Cumâ günleri Allahü teâlâyı anlaşılamayan bir şekilde göreceklerdir. Mü'min ka dınlar ve melekler ve cin de bu müjdeye dâhildirler. Fâtımât-üz Zehrâ ve Hadîcet-ül Kübrâ ve Âişe-i Sıddîka ve diğer ezvâc-ı tâhirât (Peygamber efendimizin mübârek hanımları) ve hazret-i Meryem ve hazret-i Âsiye radıyallahü teâlâ anhünne ecmaîn gibi kâmil (üstün) ve ârif hâtunların diğer kadınlardan müstesnâ (ayrı) tutulmaları uygun olur. (Abdülhak-ı Dehlevî)

RADÎ':
Süt emen iki buçuk yaşından küçük çocuk.
Radî', süt ana-baba ve akrabâsının hepsiyle evlenemediği gibi, süt ana-baba da Radî'nin evlâdı, zevc (koca) veya zevcesi (hanımı) ile evlenemez. (İbn-i Âbidîn)

RÂFIZÎLER:
Şîanın kollarından. İmâm-ı Zeynel'âbidîn'in vefâtından sonra oğlu Zeyd'den ayrılarak, Eshâb-ı kirâm (Peygamber efendimizin arkadaşları) düşmanlığında taşkınlık gösteren, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer'in halîfeliklerini kabûl etmeyen kimselerin m ensûb olduğu bozuk fırka. Terk edenler, ayrılanlar mânâsına râfızî denilmiştir.
Ümmetim arasında râfızî denilen kimseler meydana gelecektir. Bunlar İslâm dîninden ayrılacaklardır. (Hadîs-i şerîf-Mir'ât-ı Kâinât)
Râfızîler, Zeyd bin Zeynel'âbidîn Ali, "İmâmdır" dediler. Bunlar Zeyd'e, Ebû Bekr ile Ömer'e düşman ol dediler. O da büyük dedem olan Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem sevdiği iyi kimselere düşmanlık edemem dedi. Bunun üzerine Zeyd'in yanında n ayrıldılar. Râfızîler hazret-i Ali'yi seviyoruz; onu sevmek için, Eshâb-ı kirâmın hepsine veya birkaçına düşman olmak lâzımdır diyorlar. Bu bozuk düşünceleri onları doğru yoldan ayırdı. (Fîrûzâbâdî, Şehristânî)
RÂFİ' (Er-Râfi'): Esmâ-i hüsnâdan. Allahü teâlânın güzel isimlerinden. Mü'minlerin ve evliyânın derecelerini yükselten ve huzûrunda başlarını kaldırarak pak cemâline bakmak ile mertebelerini yükselten.
Er-Râfi' ism-i şerîfini söyleyen, zâlimlerin zulmünden emin olur. Beş yüz kerre söyliyenin maddî mânevî ihtiyâcı giderilir. (Yûsuf Nebhânî)

RAGÎBET:
İhsân ve ikrâm. Çoğulu regâibdir.
Receb-i şerîfin ilk Cumâ gecesine Regâib gecesi denir. Çünkü Allahü teâlâ bu gecede, mü'min kullarına rağibetler yapar. O gece yapılan duâ, namaz, oruç, sadaka gibi, ibâdetlere kat kat sevâb verilir. O geceye hürmet edenleri affeyler. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

RÂH-I İCTİBÂ:
Tasavvufta Allahü teâlâya kavuşturan yollardan biri. Seçilmişlerin yolu. (Bkz. İctibâ Yolu)
Râh-ı ictibâ, Peygamberlerin ilerledikleri yoldur. Ancak ümmetlerinden onlara tâbi olanlara da, onlara mahsûs olan kemâllerden ihsân olunduğu gibi, buna da nasîb ederler. (Şihâbüddîn Sühreverdî)

RÂH-I MÜRÎDÂN:
Tasavvufta müridlerin, talebelerin yolu. Allahü teâlâya kavuşturan yollardan. Sâlikler (tasavvuf yolunda ilerleyen talebeler) yolu. (Bkz. İnâbet)
Allahü teâlâya kavuşturan yollar ikidir: Râh-ı mürîdân ve râh-ı murâdân. Râh-ı mürîdân, müridlerin yolu olup, sülûk ile (tasavvuf yolunda ilerlemekle) alâkalıdır, zahmetlidir. Râh-ı murâdân seçilmişlerin yolu olup, cezbe (Allahü teâlânın yolunda çeki lme) ile alâkalıdır. Buna ictibâ yolu da denir. (Bkz. Râh-ı İctibâ) (İmâm-ı Rabbânî)

RÂHİB:
Hiç evlenmeyen, bekâr ve yalnız yaşayan, yalnız ibâdetle meşgûl olan ve kilisede vazîfeli olan hıristiyan din adamı.
Papazlar herkese râhib olmayı, yalnız yaşamayı emrediyordu. Allah yolunda bulunabilmek ve Allahü teâlâya yaklaşabilmek ancak ruhbanlıkla yâni evlenmemekle olur sanıyorlardı. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem bunu önlemek için Eshâbının (arkadaşlarının) bekâr yaşamasını yasakladı. "Nikâh yapmak (evlenmek) benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmayan kimse benden değildir" buyurdu. (Saideddîn Fergânî)
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem on iki yaşlarında iken amcası Ebû Tâlib ile birlikte Şam tarafına giden ticâret kervanına katıldı. Ticâret kervanı uzun bir yolculuktan sonra Busra denilen yerde hıristiyanlara mahsûs bir manastırın yak ınında konakladı. Bu manastırda Bahîra adında bir râhib kalıyordu. Önceden yahûdî âlimlerinden iken sonradan hıristiyan olan bu bilgili râhib, kervanda bulunanların hepsini yemeğe dâvet etti. Râhib Bahîra ısrarla yemeğe getirttiği sevgili Peygamber efendimizin mübârek sırtındaki mühr-i nübüvveti açtırdı. Bunu görünce, henüz yaşı küçük olan Muhammed aleyhisselâmın geleceği bildirilen son peygamber olduğuna şehâdet etti. (Muînüddîn Hirevî)

RÂHİBE:
Kadın râhib. Hiç evlenmeyen, yalnız ve bekâr olarak yaşayan, kilisede ibâdetle meşgûl olan görevli kadın.
Şehvet nazarı ile kadınlara bakmanın aynen zinâ olduğunu Îsâ aleyhisselâm bildirmiş iken, hıristiyanlar kadınlarını örtmemişlerdir. Bugün ellerde dolaşan İncîller hıristiyan kadınların örtünmelerini emretmektedir. Bunun içindir ki, bütün kiliselerde, manastırlarda vazîfeli olan kızlar, râhibeler, müslüman kadınları gibi örtünmektedirler. (Harputlu İshâk Efendi)

RAHÎM (Er-Rahîm):
1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (ism-i şerîflerinden). Âhirette yalnız müslümanlara acıyan.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
... Şüphesiz ki, Allahü teâlâ Gafûrdur, Rahîmdir. (Zümer sûresi: 53)
... Ben ziyâdesi ile tövbe kabûl edici ve Rahîmim. (Bekara sûresi: 53)
Şeytan; "Allahü teâlâ Rahîm'dir, affeder" diyerek insanı günâh işlemeğe sürükler. (İmâm-ı Rabbânî)
Allahü teâlâ, âhirette dostlarını yâni mü'minleri Rahîm sıfatıyla, keremiyle, ihsânıyla, Cennet'e ve cemâline kavuşturur. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Her kim her gün yüz kerre Rahîm ism-i şerîfini söylerse, kalbinde rikkat ve mahlûkâta karşı merhamet peydâ olur. (Yûsuf Nebhânî)
2. Günahkâr müslümanlara âhirette çok acıyıcı mânâsına Resûlullah efendimizin sıfatlarından.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Andolsun ki, size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir. Çünkü O, size çok düşkün, mü'minlere karşı raûf (şefkatli) ve rahîmdir. (Tevbe sûresi: 128)
Biz delikanlı, yaşça birbirimize yakın bir takım gençler, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldik de O'nun yanında yirmi gece kaldık. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) rahîm ve refîk (yumuşak, kibar, nâzik) idi. Âile efrâdını özlediğ imizi anlayınca, bize âilelerimizden kimleri bıraktığımızı sordu. Biz de kendisine haber verdik. Bunun üzerine: "Âilelerinizin yanına dönün de onların arasında kalın! Hem onlara öğretin! Kendilerine emir verin! Namaz vakti gelince içinizden biriniz size ezân okusun; sonra en büyüğünüz size imâm olsun" buyurdu. (Mâlik bin Huveyris-Müslim)

RAHİMEHULLAH:
Daha çok Eshâb-ı kirâmdan başka İslâm büyüklerinden birisinin ismi anıldığı veya yazıldığında, söylenen ve yazılan, Allahü teâlâ ona rahmet eylesin mânâsına, duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için rahimehumallah daha çok kimse için, rahimehumull ah denir.

RAHMÂN (Er-Rahmân):
"Dünyâda dost olsun düşman olsun, lâyık olsun olmasın, mü'min olsun kâfir olsun bütün yaratıklara rızık ve sayısız nîmetler veren" mânâsında Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden).
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Rahmânın kulları, yer yüzünde gönül alçaklığı ve vakar ile yürürler. Câhiller kendilerine sataştığı zaman onlara "sağlık, esenlik size" gibi güzel sözler söyleyerek doğruluk ve tatlılıkla günahtan sakınırlar. (Furkan sûresi: 63)
Her kim namazdan sonra yüz defâ Rahmân ism-i şerîfini söylerse, Allahü teâlâ onun kalbinden nisyan ve gafleti çıkarır. (Yûsuf Nebhânî) Zikr et zikr, bedende iken Cânın! Kalbin temizliği zikri iledir Rahmânın!
(İmâm-ı Rabbânî)

Rahmân Sûresi:
Kur'ân-ı kerîmin elli beşinci sûresi.
Rahmân sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). Yetmiş sekiz âyet-i kerîmedir. İlk âyet-i kerîmede geçen Rahmân kelimesinden dolayı Sûret-ür-Rahmân denilmiştir. Sûrede; göklerin düzeninden, Allahü teâlânın insanlara olan lütfu ve ikrâmından, insanın yaratı lışından, Allahü teâlânın kudretinden, kıyâmet gününden ve o günde isyânkârların cezâlandırılmasından ve inananların kavuşacağı nîmetlerden bahsedilmektedir. (İbn-i Abbâs, Râzî, Taberî)
Allahü teâlâ Rahmân sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, yeri mahlûkât için yaratmıştır. Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır. Yapraklı tâneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. (Âyet: 10-12)
Kim Rahmân sûresini okursa, Allahü teâlânın verdiği nîmete şükr etmiş olur. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

RAHMET:
1. Acıma, merhamet.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
(Ey Resûlüm!) De ki: "Ey (günâh işlemekle) nefslerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyiniz. Çünkü Allahü teâlâ (şirk ve küfürden başka dilediği kimselerden) bütün günâhları magfiret buyurur, bağışlar. Şüphesiz ki O, Gafûr'dur, Rahîm'dir. (Zümer sûresi: 53)
Yâ Rabbî! Bize rahmetini ihsân eyle. İhsân sâhibi ancak sensin. (Âl-i İmrân sûresi: Şeklimi Koyarım.
Allahü teâlâ rahmeti yüz parçaya ayırmış, doksan dokuzunu kendisinde bırakmış, yeryüzüne bir parça indirmiştir. İşte bütün mahlûklar bu parça sebebiyle birbirlerine acırlar... (Hadîs-i şerîf-Müslim)
... Ramazân'ın birinci gecesi Allahü teâlâ mü'minlere rahmet eder. Rahmetle baktığı kuluna hiç azâb etmez. (Hadîs-i şerîf-Sünen-i Beyhekî)
Bir kimse bir mü'minin ihtiyâcını karşılamak için yürüse, Allahü teâlâ yetmiş bin meleği ona sâyehân eder, gölgelendirir. Eğer sabah vakti ise akşama kadar, akşam vakti ise sabaha kadar ona rahmet ile duâ ederler. Her bir ayağını kaldırdıkta bir günâhı affolur ve bir derece verilir. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Hibbân)
Allahü teâlânın bir kuluna rahmet etmiyeceğine, ona gazab ve azab edeceğine alâmet, dünyâya ve âhirete faydası dokunmayan şeylerle meşgul olması, zamanlarını lüzumsuz şeylerle öldürmesidir. (İmâm-ı Gazâlî)
Allahü teâlâdan korkmalı, fakat O'nun rahmetinden ümidi kesmemelidir. Ümid, korkudan çok olmalıdır. Böyle olanın ibâdetleri zevkli olur. (Muhammed Hâdimî)
2. Sevgili Peygamberimiz hazret-i Muhammed'in isimlerinden.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiyâ sûresi: 107)
3. Kur'ân-ı kerîm.
4. Yağmur.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Allahü teâlâ rüzgârı, rahmetinden önce müjdeci olarak gönderir. Rüzgârlar, ağır olan bulutları sürükler. Bulutlardan ölü olan toprağa su yağdırırız. O yağmurla yerden meyveler çıkarırız. Ölülerini de mezârlarından böyle çıkaracağız. Umulur ki, düşünüp ibret alırsınız. (A'râf sûresi: 57)

Rahmet-i İlâhiyye:
Allahü teâlânın merhameti, acıması.
Kalbinde zerre kadar îmân olan bir kimse, Cehennem'de sonsuz kalmayacak, rahmet-i ilâhiyyeye kavuşarak Cennet'e girecektir. (İmâm-ı Rabbânî)
Cenâb-ı Hak bir kulunun hidâyet ve îmânda sebâtını dilerse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir. Rahmet-i ilâhiyye, şeytanı uzaklaştırıp, hastanın yüzünden yorgunluğu giderir. (İmâm-ı Gazâlî)

Rahmet Kapısı:
Duâların kabûl edildiği, ihsân ve bereket kapısı. Duâların geri çevrilmediği lütuf kapısı.
Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tövbe red olmaz. Fıtr (Ramazan) bayramının ve Kurban bayramının birinci geceleri, Şâban'ın on beşinci gecesi ve Arefe gecesi. (Hadîs-i şerîf-Riyâd-un-Nâsihîn
Evliyânın büyüklerinden Râbia-i Adviyye adamın birini duâ ederken; "Yâ Rabbî! Bana rahmet kapını aç!" dediğini işitince; "Ey câhil! Allahü teâlânın rahmet kapısı şimdiye kadar kapalı mı idi de, şimdi açılmasını istiyorsun?" Rahmetin çıkış kapısı her zaman açık ise de, giriş kapısı olan kalbler, herkeste açık değildir. Bunun açılması için duâ etmeliyiz" dedi. (Muhammed Rebhâmî)

Rahmet Melekleri:
Yeryüzünde dolaşan ve mü'minlerin ölümü ânında hâzır olan melekler. Bunlara Rûhâniyân da denir.
Resim, köpek ve cünüp kimse bulunan eve rahmet melekleri girmez. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)
Sizden öncekiler arasında doksan dokuz kişiyi öldürmüş biri vardı. Bu adam yeryüzündekilerin en âlimini sordu. Bir râhibi tavsiye ettiler. Ona geldi ve; "Doksan dokuz kişiyi öldüren bir kimse için tövbe (affolma imkânı) var mı?" diye sordu. O râhib de; "Hayır" dedi. Bunun üzerine onu da öldürdü ve onunla yüz kişiyi tamamladı. Sonra yeryüzündeki insanların en âlimini sordu. Ona başka âlim birini tavsiye ettiler. Ona geldi. "Yüz kişiyi öldürmüş bir kimse için tövbe var mı?" diye sordu. O da; "Evet tövbeyi kim engelleyebilir. Sen şu yere git. Çünkü orada Allahü teâlâya ibâdet (kulluk) eden insanlar vardır. Sen de onlarla berâber Allah'a kulluk yap. Sakın kendi memleketine dönme. Çünkü orası kötü bir yerdir" dedi.
Adam oraya gitti. Fakat yolu yarıladığında vefât etti. O zaman Rahmet melekleri ile azap melekleri (onun rûhunu alma) konusunda konuştular. Rahmet melekleri: "Bu adam tövbe ederek ve kalbi ile Allahü teâlâya yönelerek geldi" dediler. Azap melekleri ise; "O henüz bir hayır işlememiştir" dediler. Onların yanına insan sûretinde bir melek geldi. Onu aralarında hâkim yaptılar. O melek; "İki yer arasını (kendi memleketiyle gideceği iyi memleketin arasını) ölçünüz. Bunlardan hangisine daha yakınsa o oradan sayılır." dedi. Ölçtüler ve onu gitmek istediği yere daha yakın buldular. Bunun üzerine onu Rahmet melekleri aldılar. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Hangi evde Kur'ân-ı kerîm okunursa, orada bereket, bolluk olur, şeytanlar uzaklaşır, melekler oraya hücûm eder. Hangi evde Kur'ân-ı kerîm okunmazsa, o evde darlık, sıkıntı, huzursuzluk başgösterir. Rahmet melekleri oradan uzaklaşır ve şeytanlar orayı istilâ eder. (Ebû Hureyre-İhyâ)
Can vermek acısı, dünyâ acılarının hepsinden daha şiddetlidir. Fakat, âhiret azâblarının hepsinden daha hafiftir. Mü'min, rûhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini, Cennet hûrîlerini görüp, onların zevki ile, can verme acısını duymaz. Rûhu tere yağından kıl çeker gibi çıkar. Nîmetlere kavuşur. (Seyyid Abdülhakîm bin Mustafâ)

RAHMETEN LİL ÂLEMÎN:
"Âlemlere rahmet" mânâsına Peygamber efendimizin mübârek isimlerinden.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Biz seni ancak rahmeten lil âlemîn gönderdik. (Enbiyâ sûresi: 107) Geldi çün ol rahmeten lil âlemîn Vardı nûr anda karâr kıldı hemîn
(Süleymân Çelebi)


Dengeli Yaşam Tarzı Yolunda Bir Adım
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Dini Sözlük R
« Posted on: Nisan 26, 2024, 09:54:41 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Dini Sözlük R e-book, Dini Sözlük R programı, Dini Sözlük R oyunları, Dini Sözlük R e-kitap, Dini Sözlük R download, Dini Sözlük R hikayeleri, Dini Sözlük R resimleri, Dini Sözlük R haberleri, Dini Sözlük R yükle, Dini Sözlük R videosu, Dini Sözlük R şarkı sözleri, Dini Sözlük R msn, Dini Sözlük R hileleri, Dini Sözlük R scripti, Dini Sözlük R filmi, Dini Sözlük R ödevleri, Dini Sözlük R yemek tarifleri, Dini Sözlük R driverları, Dini Sözlük R smf, Dini Sözlük R gsm
Yanıtla #1
« : Nisan 17, 2008, 02:32:09 ÖS »
Avatar Yok

By.CeZa
*
Üye No : 293
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 12191
Mesaj Sayısı : 28 687
Karizma = 11179


emeğine sağlık..
Yanıtla #2
« : Mayıs 23, 2008, 01:56:19 ÖÖ »

Ebru$h
*
Üye No : 547
Yaş : 32
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 212
Mesaj Sayısı : 2 934
Karizma = 328


TşkLR.
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular