0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin  (Okunma Sayısı: 1242 Kere Okundu.)
« : Eylül 09, 2008, 12:14:14 ÖÖ »
Avatar Yok

seyyah
*
Üye No : 3239
Yaş : 33
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 2500
Mesaj Sayısı : 9 187
Karizma = 9172


ÇOCUK RUHU
Yazar : İbrahim ALAADDİN
Yayınevi : Maarif Vekaleti Basımevi
Baskı : İstanbul / 1927 / 246 sayfa
----------------------------------------------------------------------------
1.FASIL

1-RUHİYATIN TARİF VE TELAKKİSİ

Her mevzu gibi ruhta iki şekilde tetkik olunabilir: Ya bünyesi, cevheri ve aslı; ya da vazifeleri tezahürleri ve hadiseleri itibariyle. Ruhiyatın asıl meşgul olduğu saha; ruhi vazifeleri, tezahürleri ve hadiseleri itibariyle tetkik etmek ve kanunlarını tesbite çalışmaktır. Mamafih son zamanlarda asrın en büyük mütefekkirlerinden (Bergson) �un ruhiyatı mafeykattabiyat vadisine doğru sevketmiş olduğunu, hatta onun tesiriyle(W-James) gibi evvelce tamamen fenni ruhiyat taraftarı olanların da ruhiyatı felsefe-i bir nazarla telakkiye temayül eylemiş bulunduğunu şurada işaret etmek lazımdır.

Ruhiyat-Felsefe: Ruhiyatın felsefeden bir kısım olmadığını tavzi ve ispat için muhtelif meseleleri ruhiyatın nasıl ve felsefenin nasıl mütaala ettiklerini gözden geçirmek kifayet eder. Ruhiyat aynı mevzuda tabiatı, felsefe tabiatın haricinde kalanı araştırıyor. Felsefe bu mevzu da kıymeti, ruhiyat şekil ve sureti düşünüyor. Bilfarz felsefe (nasıl olmalıyım?) sualine cevap verir, ruhiyat (neyim?) meselesini tetkik eder.

Ruhiyat ve İçtimaiyat: Müteakip bahislerde görüleceği gibi filhakika ferdi ruhun teşekkülünde içtimai muhit belki yegane amildir denebilir.(Durkheim-Ziya Gökalp)

Ruhiyat ve Giriziyat: Ruhiyat ile fizyolojinin bu kadar sıkı bir surette münasebettar olması son asırda iki ilim şubesinin tevellüdüne sebep olmuştur: �siko-fiziyolojik�ve psiko-fizik ki bunların mevzuları fizyolojik veya fizik ahval vasıtası ile tetkik ve mesuha etmektir.

Ruhi Hadiseler, Girizi Hadiseler:

Evvelemirde girizi ve ruhi hadiseler mahiyetleri itibariyle farklıdırlar.
2) Fizyolojik hadiseler ihsasat ile ve ihsasatın kuvvetini artıran alat ile anlaşılır. Ruhi hadiseler ise şuurla anlaşılır.3) Fizyolojik hadiseler gayrişahsi, ruhi hadiseler ise şahsi enfusidir. 4) Girizi hadiselerin mutlak gayeleri ferdin bekasıdır.

2- RUHİYATIN KISIMLARI

Nazari ruhiyatın gayesi ruhun muhtelif hadiselerini tetkik ve bunları kanunlara raptetmektir. Ameli ruhiyatın gayesi de bu kanunları hayatın muhtelif cihetlerine tatbik ve onların müfit ve ameli neticelerini ihtihsal etmektir. Umumi hayat ruhi hadiseleri idare eden kanunları umumiyeti itibariyle keşfetmeğe uğraşır. Ruhi hadiseleri meneleri ve geçirdikleri safhalar itibariyle tetkik eder. Cem� ruhiyat ruhi hadiselerin cemaatler içinde aldığı şekilleri ve tahavvüllerini tetkik eder. Fertler bir gurup cemiyet hatta herhangi bir kalabalık içinde bulundukları zamanı yalnız kaldıkları vakitlerde olduğundan başka türlü düşünürler ve başka tarzda hareket ederler. Ruhiyat, malumatına sahip olmaksızın terbiye ve talime teşebbüs: nebatatın bünyelerini bilmeksizin ziraat yapmaya benzer. Ruhiyat ahlakın mühim bir istinatgahı olduğu gibi tabiat ile hukukunda çok kıymetli bir muaunıdır. Ticaret eşyasının revacı için halk psikolojisinin muhtelif yerlerde ve zamanlarındaki istikametini tayin ve ilanların dikkat ve rağbet celbedecek surette tertibini temin içinde ruhiyata müracaat edilmektedir, filhakika halikı tanımak için evvela nefsimizi bilmemiz lazım geldiğine göre beşerin ruhuna nüfuz: eşyanın, sebeplerin, mebdelerin, nihayet eşyayı halk edenin mahiyetine nüfuz edebilmenin yolu oluyor.

2.FASIL

ÇOCUK RUHİYATINDA USULLER

1-DAHİLİ TAFAHHUS HARİCİ TAFAHHUS

1) Dahili tafahhus: Herhangi ruhi hadisenin sahibi tarafından tetkik ve tahlil edilmesi demektir. Ruhun ilmi kendi ruhumuzdan başlar. Başkalarında geçen ruhi vakıaları eğer kendimizde geçmemişse tanımaya imkan yoktur. Dahili tafahhusun çocuk ruhiyatına yardımı yetişkin adamların çocukluk hatıralarını nakil ve tasvir etmeleri sureti ile de vaki olabilir.

2) Harici tafahhus: Ruh hadiselerini harici tezahürleri ve alametleri vasıtasıyla tetkik etmek usulüdür.

A) Simadaki ve azadaki hareketlerdir.

Kendi tahassüs tarzımıza esir olmamak şartı ile uzun işaretlerle ruhi hadiseleri tayin tarzı; çocuk ruhiyatında belki daha mühimdir. Çünkü onların simaları hislerine hıyanet etmek itiyadını henüz kazanmamıştır.

B) Ruhi tezahürleri eserlerden istihraç etmek yoludur. Hulasa insanların ruhunu iyice anlamak için medeniyet tarihini bilmenin büyük tesiri vardır.

C) Ruhu harici delaletler ile tetkik etmenin bir yolu da bünyeyi nazarı dikkate almaktır. Ruhun beden üzerine tesiri olduğu gibi bedeninde ruhu üzerine tesiri bulunduğu şüphesizdir. Malumdur ki sima ve kifayetin ahlak ve seciyeler ile münasebetlerinden bahsedilir. Mesela; filan renkteki gözlerin, yahut filan şekildeki kasların, burunların, ağızların, kulakların şu veya bu huya delaletini iddia eder. Sima ilmi denilen, henüz bir ilim addedilmeden uzaktır. Mamafih bazen tahminler dermeyan edilebilir.

D) Harici tafahhusun şekli ruh hadiseleri hareketin tarzında tetkik etmektir.

2-İSTİPSAR, TECRİP

İstipsar; tavi olan ruhi hadiseleri şahsa hissettirmeksizin tetkik ettirmektir ki bir maksat takip etmeyerek edindiğimiz ruhi vukufların çoğu bu tarzda temin olunmuştur.

Tecrip; celbolunmuş bir istipsar demektir. Ve en faideli olanı bize bu tecrübe edilen şahıs veya çocukların ne yaptıklarından ziyade ne yapmak kabiliyetinde bulunduklarını ispat edebilme sidir. Tetkik olunan mevzuun mahiyeti; noktai nazarı idi ki bu itibar ile usuller hasıl olur.

Tekevvüni Usul: Bir hadiseyi başlangıcından alıp geçirdiği tekamül devirlerini, istihalleri derpiş edererek mütaala etmek ilmin en esaslı müsmir bir usulüdür ki ruhiyata da tatbik edilebilir

Marazi Usul: Ruhi hadiseleri gayritabi cihetlerini nazarı dikkate alarak tetkik etmektirki başlıca Şarko ve Ribo ismindeki pisikolog doktorlar tarafından kullanılmıştır.

Tahlil ve Terkip Usullerine Gelince: Ruhi tetkikler bütün sair fenni tetkikler gibi iki esaslı şekil altında tecelli edebilir. Bu da tahlil ve terkiptir. Yani bir şahsı veya çocuğu ayrı ayrı kabiliyetlerini teftiş etmek suretiyle tatbik eylemek onu tahlil yolu ile anlamak demek olur.

3.FASIL

ÇOCUKLUK VE ÇOCUK

Çocuğun maddiyatı zafı mahz demektir. Diğer cihetten bu çelimsiz vücudun nemasındaki suret, tahavvülündeki harika hayrete şayandır. Bir an içinde nasıl olupta değiştiğine insanın inanmayacağı gelir. Hareket ve inkişafındaki kudret; temadisi ve telakisi ile hayale durgunluk verir.

Çocukluk Neye Yarar?

Edvar Klapared�n dediği gibi biz ihtiyarlarımızın tesiri altında kalarak insanların yetişkin adute bir halde doğmamalarını ve hayatın başlangıcında bir çocukluk devresinin bulunmasını pek tabi görüyoruz. Fakat düşünecek olsak bunda hiçbir mantıki mecburiyet olmadığına da hükmederiz. İnsanlar pekala hayata olgun bir halde girebilirlerdi. Mesela hasta bakıcılık sanatının öğrenilmesi için bilfarz üç veya altı ay çalışmak kafi iken tabib olmak için iptidai ve tali tahsilden sonra beş altı sene mesleki bir tahsile ve daha birkaç senede tecrübeye ihtiyaç vardır. Namzet olduğumuz san�t ve vazife ne kadar mudil ve mükemmel ise onun çıraklık devreside o kadar imtidatlı bulunmak tabidir. Mahlukatın en mükemmeli olmaya namzet bulunan insan yavrusunun da uzun bir çıraklık devresi geçirmeye mecburiyeti bundandır. Hatta kızların devrelerini daha evvel itmam etmeleri bazı mütefekkirlerin mütealalarına fıtri inkişaf derecesi itibariyle oğlan çocuklara nazaran biraz daha mahdut kalmaya namzet bulunmalarındandır.

Çocukta Bedeni Nema

Binaenaleyh ruhun gerek hariçten aldığı intibalar gerek harice verdiği inikaslar bedenin vasıflarına ve halleri kuvvetle merbuttur. Mesela; 14-15 yaşlarında İsveçli bir kız çocuğu henüz top oynar, çember çevirirken onun Suriye�eki bir hemcinsi belki ikinci bebeğinin beşiğini sallamakla meşgul bir hanım olmuştur.

Büyüme Buhranları

Büyüme ne kadar süratli olursa beden o derece mukavemetsiz bulunuyor. Nitekim hayatı ilk senesinde bilhassa ilk diş çıkarma esnasında bilahare ikinci çocukluğu daha sonra murahikliğe ve buluğa dahil olurken çocuklar daha çelimsizce hastalığa daha fazla maruz bulunurlar. Bu esnalardaki çocuk vefiyatı istatistiklerin delaletine göre şayanı dikkat derecede fazladır .

Çocukta Ruhi Nema

Belki çocuk bizzat kendi ruhunda temniye eder ve kendi neması için şuursuz olarak istimal ettiği iki vasıta vardır ki biri oyun diğeri taklittir. Sureti umumiyede denilebilir ki büyük ilim adamları ve dahiler, tabiatın umumi kanunlarını çok defa tabiat hadiseleri ile oynarken ve tetkiklerinde hiçbir maddi ferde istihdaf etmemişken keşfeylemişlerdir.

a) Oyun uzviyetin inkişafı için muhtaç olduğu bir müşevvik vazifesinide ifa etmektedir .

b) Oyun, bazı sevki tabilerimizi temizliyor, saflaştırıyor ve yumuşatıyor.

c) Oyun, ferdin şahsiyetinde bulunup ciddi sahada tahakkuk edemeyen temayülleri şaka dan izhara vesile veren bir faaliyettir.

Taklit

Nitekim çocuk konuşulduğunu işitmemiş olsa yani taklide imkan bulamasa dilsiz olur. Hatta bundan dolayı çocukluk insanlığın maymunluk devridir derler. Şahsiyet ve şuuruna sahip diğer bazı fertler bulunabilir ki başka medeniyetlere temas ettikleri zaman sebep ve lüzumunu bilerek ve iradelerine istinad ederek yalnız fertler addettikleri mevaddı taklit ve iktibas eylerler. Bilhassa bu nevi taklit (insan cemiyetlerinin ) inkişaflarında büyük bir vazife görür. Yani çocuk bir taraftan taklidi öğrenmek için yapar, diğer taraftan da hayatı öğrenmek için taklit eder. Amerikalı ruhiyatçı �alebesine fiilen iyi misal veren bir muallim; bin ahlak kitabına müreccahtır�diyor. Taklidin kudretini bilen ana, baba ve mürebbi yalnız çocuğuna iyi numuneler teminine çalışmakla iktifa etmemeli bir taraftan da onda teemmül teşebbüs kabiliyetleri hasıl etmeye ve bir şahsiye vücuda getirmeyede uğraşmalı. Taki çocuk munhasıran muhitinin iyi veya fena bir kopyasından ibret kalmasın.

4.FASIL

VERASET VE ÇOCUK RUHU

İnsanların cisim ve ruh itibariyle bu kadar ayrı seciyeler vasıflar göstermesine sebep olan en mühim amiller: Veraset, tabiat ve cemiyettir.

1) İnsanın bir madde bir de manevi hayatı olduğunu biliyoruz. Maddi hayatı uzviyetini manevi hayatı ise kuvaniyetini teşkil eder. Şu halde ebeveynden çocuğa geçmesi melhuz olan seciyeler hem cismani hem manevi sahada olabilir. Acaba hangi bedeni hassalar ve hangi manevi seciyeler verasetle geçer.?

2) Çocuklar babalarından veya annelerinden yahut her ikisinden veya ebeveynlerinin akrabasından, yahut cetlerinden ırklarından maddi ve manevi veraset alabilirler mi ?Bu muhtelif verasetlerin hisselerini tayin mümkün müdür ?

Cismani Veraset

Veraset baştan tırnağa kadar bütün aza üzerinde müessir olabilir. Bilhassa simada çok barizdir. Cümle-i asabiyenin nisbeti de verasetle geçebilir.

Fakat aynı ameliyeye uzun bir zaman zarfında devam edilmekten husule gelen arızi, müktesep noksanlıkların ve değişikliklerin bazen intikal ettiğinede tesadüf olunmuştur. Mesela histeri, sara cinnet gibi cümle-i asabiye hastalıkları ekseriyetle ırsidir. Yani fikren çok yüksek vasıflar gösteren ebeveynin çocukları ekseriyetle mutavassıf olurlar. Filhakika veraset yüksek vasıfları mütemadiyen ve mütezayiden nakletseydi bütün adamlar çocuklarında ve torunlarında daha ziyade büyüyerek payidar olacaklardı. Halbuki müşahedeler hemen hemen bunun aksini gösteriyor. Yani fevkalade insanların evladı hemen ekseriyetle alelade veya vasfın dununda bulunuyor.

Veraset kanunları

Birincisi: Her mahlukun kendi nevine mahsus olan bedeni ve ruhi evsafa tevarüz ettiği muhakkaktır.

İkincisi: Çocuk; ebeveyninin maddi, manevi seciyelerine varis olabilir. Eskiden bazıları verasette yalnız babanın bazıları da münhasıran annenin hakim olduğunu zannederlerdi. Kezalik oğlanın anneye kızın babaya benzediğini ileri sürenler de olmuştur. Bu hususta hiçbir kati kanun yoktur.

Irkın ıslahı

Canlı mahluk yumurtaları iki nevi hayati maddeden plazmadan mevcuttur. Biri hayatın vücudunu teşkil etmeye hadim fakat fenaya namzet olan bedeni hayat maddesi, diğeri tenasüle delalet eden ve nesilden nesile geçip payidar kalan tohumlu hayat maddesidir. Verasetin menşei ve nakili bu olup o da müktesep vasıfları ihtiva etmez. Doğuş şartlarını düzeltmek suretiyle insan neslini ıslah etmeyi gaye edinen ilim şubesi ojenik adı altında toplanmıştır. İşte bu içtimai veraset dolayısıyla hayatın harici şartları asırdan asıra mudil bir şekil alıyor, halbuki bizim mevruz tabiatımız değişmiyor. Bütün ahlakçılar, dinler; içtimai ve ahlaki gayelerle insan fıtratı arasındaki bu ahenksizliği hissetmişlerdir.(Huxley)

O halde ırkın ıslahı için ne gibi çarelere tevessül edilebilir. Menfi çareler meyanında zayıfların erken, kavilerin geç teehhülden men edilmelerini söylüyor. Onun yaptığı istatistiklere nazaran 33� bedel 22 yaşında teehhül edenler bir asır zarfında evvelkilerden 4 defa fazla mahsül vermektedir. Şu halde cemiyetin kuvvetli mütefekkir ve ihtiyatlı sınıfı teehhül hususunda geç kalacak olursa 2-3 asır zarfında kuvvetsiz, düşüncesiz ve ihtiyatsızların nesilleri hakim olacaktır.

5.FASIL

CEMİYET VE ÇOCUK RUHU

Bir çocuğu, bir insanı teşkil eden ruhi unsurları tetkik ettiğimiz zaman görürüz ki o unsurlardan hemen hepsi içtimai hayatın izini taşır. İntibalarımız ve fikirlerimiz içinde yaşadığımız içtimai hayatın mahsulüdür İnsan yavrusu cemiyetten uzak kalsa ve faraza bu suretle yaşayabilse ruhi kabiliyetleri itibariyle galip ihtimalle hayvanlardan daha düşük olurdu. (İnsan içtimai bir hayvandır). İçtimai münasebetlerimiz medeniyetimizin derecesi ile mütenasiptir.

Ruhi Sirayet

Mitinglerin, matbuatın, sinema filmlerinin tesirleri hislerin sirayeti hususunda açık misaller ihzar ederler. Ruhi sirayet yukarıdan aşağıya müessirdirler. Yani mevki sahiplerinin, gıpta edilenlerin sevilenlerin sirayet tesirleri vardır.

Telkin

Telkin kabiliyeti; maddeten ve manen zayıf olanlarda daha fazla bulunur. Tabii insanlarda telkin edilen unsurlar yarı şuuri bir hale gelmez çok defa bir mahcubiyete ve muaraza arzusuna müradif olur. Telkin kudreti, ruhi sirayette olduğu gibi insanlar üzerine toplu iken daha fazla müessirdir. Telkinin derecesi telkini yapan şahsın nazarımızdaki mevki ve hürmetine tabidir. Yani bizzat inanmayan kolayca inandıramaz.

Çocuk ve içtimai hayat

Psikologların çocuklar için içtimai olmayan mahluktur derler. Bütün mahlukat gibi insanlar da iki esaslı sevki tabiine muttasıftırlar. Biri nefsin muhafazası, diğeri neslin muhafazasıdır. Görülüyor ki çocuğun içtimai bağları sathidir. Halbuki muharriklerin dostlukları pek şiddetli oluyor. 14-18 yaşları arasında bağlanan münasebetler bazen bütün hayata sürüyor

İctimaiyat

Bir cemaate karışan her fert; alelade zamanlarda kendisine yabancı olan fiillere ve fikirlere kabiliyeti oluyor.

6.FASIL

CÜMLEİ ASABİYE

Nöronlar:

Cümle-i asabiyeyi teşkil eden örgü iki nevi asabi cevherden mürekkeptir ki birine sincabi diğerine beyaz cevherdendir. Asabi hücre koyu renktedir.

Dimağ kıtası

Kafada bulunan bütün asabi merkezleri iktifa eden kafatasını dolduran uzvudur.

Vazifesi: İnsana has olan akıl ve irade kabiliyetleri vardır. Bu kabiliyetler dimağ aracılığı ile tecelli eder. Böyle bir hayvan işitir, fakat dinlemez, görür, fakat bakmaz. Eskiden zannedildiği gibi başın büyüklüğü ile zeka arasında pek münasebet yoktur. Ancak antropoloji mütehassıslığının tecrübelerine göre başın intizamı ve biçimiyle ruhi kabiliyetler arasında münasebet ihtimali mevcut olabilir. Umumi surette dimağ üzerinde üç mıntıka tefrik ederler: Hareket, his ve lisan mıntıkası.

Dimağcık: Dimağcığın çıkarılması ile zeka, hassasiyet ve irade hiçbir zarar görmüyor. Fakat hareketler intizamını kaybediyor ve gevşiyor.

Asabın Vazifesi: Asab esas itibariyle ister hissi olsun, ister hariki olsun intibaatı nakledici uzuvlardır.

Çocukta cümle-i asabiye

Eğer bıngıldağın kemikleşmesi vaktinden evvel vaki olursa dimağın neması tevakkuf demektir. O takdirde çocuk bütün hayatında ruhen müteahhir kalır. Erkeklerde 55 yaşına doğru, kadınlarda da 45�ne doğru dimağın sıkleti eskimeye başlar. Küçük çocuklar mükemmel bir nebati faaliyete mazhardırlar. Yani akli fillerin haricinde olan hayati fiiller, çocuklarda fevkalade bir mükemmeliyet ve süratle cereyan eder. Akli fiiller ise sevk-i tabiye uzvi ihtiyaçlara tabi olmaktan ibaretir. Yavaş yavaş bu nebati hayata bir takım melekeler munzam olur. Uzuvlar neşvü nema bularak kuvvet kazanır. İfra, tetebbü, tefekkür erbabı dimağlarının alın tekamülü bütün hayat müddetlerinde ihtiyarlık zamanlarında bile devam eder. Maamafih istihtalelerin en fazla inkişaf ettiği zaman 14 yaşına doğrudur. Nitekim ilk gençlikte ve buluğ esnasında çocuğun ruhi hayatı büyük bir değişiklik ve inkişaf gösterir.

7.FASIL

ŞUUR

Şuur, nefsimizde geçen hadiselerin kendiliğinden vuzuh ile bilinmesidir. Onun için şuura �ahili idrak�dahi denir. Gözümüz, kulağımız hülasa ihsaslarımızdan her biri harici ait hususlarda ne vazife görüyorsa şuurda nefsimiz dahilindeki hadiseler hakkında aynı vazifeyi ifa ediyor.

Tavi Şuur, Müteemmil Şuur

Fertler için terbiye, cemiyetler için de medeniyet mütemmil şuurun tav� şuur hayatına galebesini temine uğraşır. Şuurun en şeffaf derecesi bir dikkat esnasında mevcuttur. Halletmek istediğimiz bir meseleyi bulmak istediğimiz bir ismi zihnimizde bazen arar, yorulur, terkederiz. Bir müddet sonra o meselenin nasıl halledileceği fikrimize ve cismin lafızları dudaklarımıza kendiliğinden geliverir. İnsan daima kendini tahlil etmek ihtiyacında ve kudretinde bulunmazsa nefsini kolayca tanımaz. Kendimizi kanaatkar ve mütevazi zannederken farkında olmadığımız birtakım tesirlerle en muhteris bir adam gibi hareket etmemiz vakidir.

Şuurun Terbiyesi

Gerek kendi ruhumuzun, gerek etrafımızdaki insanların ruhlarının sırlarını mümkün olduğu kadar nüfuz edilebilmek için arada kendimizi dinlemeye ve muhitimizdeki insanları tetkik ve müşahedeye alışmalıyız. En iyi muallim çocuğu etrafı kadar, hatta etrafından ziyade bizzat kendisini öğretebilen bir insandır. Çünkü kendini mümkün olduğu kadar bilgilerin başıdır

8. FASIL

Şu halde ruhi hadisler heyeti umumiyesi itibariyle 3 şekli esasi gösteriyor.

1) Zihni hayat

2) Teessüri hayat

3) Fiili hayat

Zihni Hayat

Fikirlerin vücuda gelebilmesi ve zihni hayatın başlayabilmesi için iki ameliyeye ihtiyaç vardır.

1) Marifetin iktisabı

2) Marifetin hızı

9. FASIL

Zihni hayatın, hatta tekmil ruhi hayatın başlangıcı ihsaslarıdır. İhsaslar tebadül etmedikçe temin edilen intibalar çok mahdut olur. Tenbihin şiddeti çoğaldıkça ihsasın derecesi azalır. Yani tesirin nisbeti teessürün nisbetiyle mütenasip değildir. Mesela; elimize batırdığımız bir iğne 1 mm�e bedel 2 mm batırıldığı taktirde husule gelen elemin tezayüt nisbeti iki misli değildir.

Muhtelif Hasseler

Lamise
Basıra = Nitekim kırmızıya dikkatle bakınca ve ondan sonra beyaz satıh üzerine nazarımızı tesbit edince mavi görürüz.
Samia
zaika ve samme
Bir de zaikanın samme ile irtibatı vardır. Koku duymadığımız zaman zaikadan nasibimiz mahdut kalır.

10. FASIL

İDRAK

İdrak yahut ittila ihsasların bizde birikmiş olan hayallerle imtizacıdır; şeklinde kabataslak bir surette tarif olunabilir. Zihnimizde birikmiş olan hayaller ihsaslarımızın adetleri ile mütenasiptir. Zihin için en zengin temsil basari hayallerden teşekkül edenleridir.

İdrakin Galatları

Kezalik orta parmağınızı şehadet parmağınızın üzerine koyupta arasına yuvarlak bilye gibi birşey sıkıştırdığımız zaman parmaklarınızın arasında bir yuvarlağa bedel iki yuvarlağın bulunduğunu zannetmemiz amisenin aldanmasına atfedilen bir idrak galatıdır. Çünkü biz birşeyi parmaklarımızın bu vaziyetinde tutmak itiyadında olmadığımız için mutadımız hilafındaki bu temas, idrak galatına sebep olur. İdrak hatasının bir nevi de beersamlar, vehimlerdir. Bu nevi hatada şu fark var ki diğer galatlarda haricin çok veya az tesiri olduğu halde bunda hiç yoktur.

Çocukta İdrak

Çocuk zihniyetinin, çocuk muhakemesinin yetişkin insan muhakemesiyle kıyas edilemeyecek derecede ayrı olması hep bu ıttıla ve idrak farkından ileri geliyor.

İdrakin Terbiyesi: İshasların terbiyesi idrakin terbiyesi demektir ve terbiyenin başlangıcı budur. Fikri hayatın istinatgahı doğru ıttıla almaktan ibarettir. İhsas ve idrakin terbiyesinden bahseden hadsi usul meselesi üzerine kuvvetle dikkati celbetmek lazımdır. Hatta usul, ders verirken talebenin mümkün olduğu kadar fazla ihsaslarını alakadar etmek demektir. Hayatımızın muvaffakiyetleri çok defa müşahedelerimizdeki kudret ve isabetle mütenasiptir.

11.FASIL

HAFIZA

Hafıza şuurumuzda geçen hadiselerin tespiti ve temyizi kabiliyetidir. Ruhumuzda geçen bütün hallerin tekrarı mümkün olduğunu kendi ruhi hayatımıza dikkat etmek suretiyle kolayca teslim ederiz.

Hafızanın şekilleri

Tav� hafıza eski bir ruhi hadisenin kendiliğinden zuhur ve tekerrür etmesi demektir. İradi hafıza geçmiş bir ruhi hadisenin ancak bir tefekkür gayretiyle zuhur ve tekerrür etmesidir. Hafıza kezalik, hıfız, tahattur, teşhis ve hatıraların mekanlarının tayini gibi devreler ve şekiller irae eder. Temrin ile de hafızanın ihtisas peyda etmesini bazı sanat sahibinin gösterdikleri şaşılacak hafıza kabiliyeti ispat eder.

Hafızanın Ehemmiyeti

Ruhi faaliyetin mümkün olması için hafızaya sahip olmak zaruridir. Hafıza olmazsa intibalar daima tekerrür etmek ihtiyacında olduğu gibi idrakin de kabil olmayacağı aşikardır. Hafızasızlık her an yeniden doğmak demek olur.

Hafızanın Kanunları

1) İntiba ne kadar şedit olursa hafıza o kadar kavi ve medit olur.

2) Ittıla dikkate ne derece maradif olursa o kadar kuvvetle muhafaza edilir.

3) Hıfız alakanın nisbeti derecesinde kuvvetlidir.

4) İttila ne nisbette gayreti ve kudreti istiham etmişse hıfız o derece emniyetli olur.

5) Bir ittila ne kadar uzarsa muhafazasındaki kudrette o nisbette fazla olur.

6) İntiba ne kadar tekerrür ederse hafıza o nisbette emniyetli ve imtidatlı olur.

7) Hafızada fasılalı tekrar, fasılasız tekrardan daha feyizli olur. Çünkü fasıla esnasında evvelce tekrar edilmiş şeyler üzerine bizim haberimiz olmaksızın yani şuursuz olarak faaliyette bulunur.

Şeklimi Koyarım. Bir intiba ne kadar vazıh ve berrak olursa o nisbette emniyetle hatırda kalır. Açık ve berrak söyleyen bir hatibin konferansını daha kolay muhafaza ve tahattur ederiz.

9) Bir intiba hasselerimizden ne kadar fazlasını alakadar ederse hafızada emniyet o nisbette artar. Nitekim bir defa yazmak bir kaç defa okumaya bedeldir. Çünkü yazarken hem basıramız hemde adeli ve hareki hissimiz aynı intibağı tekrar ediyor.

10) Bir intiba ne kadar fazla tepki uyandırırsa o nisbette iyi hıfız ve tahattür eder. Unutkanlık hafıza selametinin şartıdır.

Çocukta Hafıza

Çocuk hafızasının daha kuvvetli olduğu itiraz edilemeyecek surette varit olur. Ancak tedeiye ve muhakemeye müstenit olan intibaı yetişkin insanlar daha iyi hıfz eder. Hıfız kabiliyetinin yirmi beş yaşından itibaren azaldığını ruhiyatçıların çoğu söylüyor. Hafızasını daima işletmek yüzünden elli yaşına kadar tedenniye uğramadığını iddia eder.

Hafıza ve Terbiye

Hafıza ile zeka arasında zıddiyet bulunduğunu çok söylerler. Bunun içindir ki birçok adamlar hafızasından şikayet ettiği halde kendi zekasından şikayet eden yoktur. Ve mükemmel zekalılar için sağlam hafıza ihtiyacı muhakkaktır. İyi bir hafıza için şu evsafı sayarlar.

1) Suhulet ve sürat

2) Sadakat

3) Metanet

4) Şümul ve ihata

5) Amadelik. Hatırlatıcı işaretler, bellemek, unutmamak isteğimiz intibaların suni ve indi bir vasıta bir tedai bulmaktır.

12.FASIL

TEDAİ (ÇAĞRIŞIM)

Tedai demek fikirlerin daha doğrusu ruhi hallerin teselsülü, iştirakı, yekdiğerini celb ve davet etmesi demektir. Teefekkür esnasında böyledir. Tefekkürde biz zihnimize hakimiz, onu sevk ve idare ediyoruz. Mesela muayyen bir mevzu hakkında bir tahrir vazifesi yapacağız. Bulacağımız fikirler mutlaka tedaini konuları takip eder. Hatta en garip ve membaı en fazla bilinmez zannolunan yeni fikirler bile evvelki fikirlerimizin mahsulü, onların telkin ve tedaisi eseridir. Herkesin tedaisi ruhi sermayelerine kendisinde birikmiş muhtelif hayallerin nevine göre oluyor.

Tedai Kanunları

1) Sathi mebdeler 2) Mantıki mebdeler.

Sathi mebdeler:

1) Mekanda yakınlık 2) Zamanda yakınlık 3) Benzeyiş 4) Tezat.

Mantıki mebdeler

1) Eser, müessir 2) Sebep 3) Hadise 4) Vasıta ve netice

Tedainin tesir ve ehemmiyeti: Bizim düşünmemizin tarzını, hissetmemizin şeklini, tedailerimiz tayin ediyor.

Çoçuklarda Tedai ve Terbiye

Hafızanın ameli kıymeti zihnin terakkisi hatıralar arasındaki tedailerin keyfiyet ve kemiyetine merbuttur.

Faidesiz ve bilhassa muzır tedailer teşkil etmekten ihtiraz ediniz.
Çocuklarda mümkün olduğu kadar mantıki tedailer tesis etmeye çalışınız.
Çocuklarda benzeyiş terakiyle tedar yapmak itikadına dikkat ediniz.
Çocukların tezat terakiyle tedai yapmalarına ve her fikir ve tahiri makusile birlikte öğrenmelerine itina ediniz.
5) Fiiller ve hareketler ile onların ahlaki neticeleri arasında tedai ve münasebet tesis ediniz. Çocukların bir suç işleyip işlemediğini öğrenmek için tedaiden yararlanılır.

13.FASIL

MUHAYYİLE

Muhayyile zihnimizin hayal teşkil etmek hususundaki kabiliyetidir. Muhayyile; faal bir kabiliyettir. Hafıza daha ziyade münfeil bir melekedir ve muhayyileye depo hizmeti görür. Muhayyile; mahfuzatın istenilen herhangi bir parçasını maziden hale getirir. Halbuki hafıza adeta maziye rücü eder.

Muhayyilenin Amilleri

Muhayyilenin fikri amilleri eski malumat ve muktesabatımızdır. Muhayyilenin hissi amilleri arasında ruhumuzun ihtiyaçları uzviyet ve maneviyetimizin arzuları da mühim bir mevki tutar. Muhayyilenin bu gayri şuuri amirine �lham�denir. İlham: hayalimizin gayret sarfetmeksizin zahiri bir hazırlıkta bulunmaksızın birşey yapabilmek kabiliyetidir.

Muhayyilenin Ehemmiyeti

Muhayyile ameli hayatın da en mühim membalarından biridir. Muhayyilenin umumi hayata tesiri iyi veya fena bir surette bize hakim olması üç şekilde icmal olunabilir.

Muhayyile faaliyetin membaıdır.
Muhayyile aynı zamanda bir hata membaı da olabilir. İptidai insanların itikatlarında bunun izlerine çok tesadüf edilir.
3) Muhayyile felaketlerin menşei olduğu gibi en yüksek saadetlerin de membaı add olunabilir. Ümit ve mefkure muhayyileden doğar. Kezalik ihtiyat ve basiret dediğimiz hassa ki insanlara mahsustur.

Çocukta Muhayyile

Bu muhayyilede daima icat ihtiyacı görülür. Demek ki biz çocuklarda muhayyile vücuda getirmek ihtiyacında değiliz. Yalnız onu müfit sahalara sevk ederek vaziyette bulunuyoruz.

14. FASIL

DİKKAT

İnsan boynunu kolayca tahrik ettiği için insanda kulk çevirme kabiliyeti dumura uğramıştır. Alındaki büklümler dışarıya müteveccih dikkati, kaşlar arasındaki büklümlerde teemlüyani içeriye dönmüş dikkati gösterir ki bir şahıs veya resimde bu hatların bulunması bize dikkati ispat eder.

Dikkatin Alametleri

Dikkatin mühim bir alameti de hareketsizliktir. Dikkat esnasında kanın dimağa daha fazla çıktığını hissederiz. Dikkatin diğer bir seciyeside nöbetli ve kesik olmasıdır. Devamının bulunmamasıdır.

Dikkatin Ehemmiyeti

Mademki hayat muhite intibak ile kabildir. Dikkat bu intibakın mümkün olduğu kadar mükemmeliyetiyle teminine yarıyor. Nitekim dikkat sayesinde marifet daha kolaylaşır. Bundan maada dikkat iradeyi temin eder.

Dikkatin Sebepleri

Dikkatin en esaslı sebebi alakadır. Dikkatin ikinci bir sebebide itiyatsızlık ve intibaksızlık keyfiyetidir.

Dikkatin Nevileri

Bir ecnebi memlekette gezerken sizin lisanınızı söyleyen bir adama tesadüf etseniz sokakta giderken yanınızda adınızın söylendiğini işitseniz hasıl olan dikkatimiz tav� iradesidir. Az bildiğimiz bir lisandan bir romana başlasak ilk zamanlar dikkatimiz daimi gayretlerle yenilenmek ihtiyacıdır. Dikkati vücuda getiren deha değil, dehayı meydana getiren dikkattir. Dikkat eğer şuurun içine müteveccih ise tefekkür ve teemmül böyle olmayıp ta dışarıdan eşyaya ait ise müşahede ve istipsar namını alır

Zihin Yorgunluğu

Öğleden sonraki saatler zihni meşguliyetler için daha az müsaittir. Hele yemeklerden sonra çalışmak zihni yorgunluğu çok arttırıyor. Bazılarının zannettiği gibi çalışmanın değişmesi zihni yorgunluğa mani olmaktadır. Ancak mevzu değişince yeni bir alaka uyarır. Gayret ve iradi dikkat yenileştiği cihetle biraz daha az yorulduğumuz zehabını verir .

15.FASIL

TECRİT VE TAMİM

Zihin hadiselerinin iman kabiliyetlerinin arasında tecrit ve tamim ameliyelerinin de mühim mevki vardır. Şu halde müşahhas fikir ancak muayyen olan ve vasıfları temyiz ve tefrik edilmemiş bir şeye tekabül eder. Halbuki mücerret fikir müşabehetlerin ve farkların bertaraf edilmesinde terekküp eden vazıh ve şuurlu bir fikirdir. Tecrit vasfı ait olduğu şeyden zihnen ayırarak müstakil bir halde mülahaza edebilmek kudretidir. Tamim muhtelif cisimlerde ve eşyadaki müşabe vasıfları yekdiğerine yaklaştırarak bir mefhuma cemetmek kabiliyetidir.

Tecrit ve Tamimin Ehemmiyeti

Tecrit ve tamim ile teşekkül etmiş külli mefhumlar bulunmasa lisan mümkün olmazdı. Fikirler düşünmenin şartı olduğu için eğer külli mefhum teşekkül etmezse insan için düşünmekte kabil olmaz. Tamim tecrübelimizden müstefit olmamızın sebebidir. Kezalik ilmin tecessüsüde ancak tecrit ve tamim sayesindedir. Hayatta daima yanlış tamimlerimizin neticesinde zarara uğrarız.

Tecrit ve Tamimin Terbiyesi

Tecrit dikkatin neticesidir. Tecrit ve tamim terbiyesi vazıh ve kati mefhumlar teşkili ile olur. Muhakemeli insan yetiştirmek de esastır ve bu esas ancak çocuklarla fazla yaşamakla, fazla meşgul olmakla, onlarla daima ve uyanık bir halde konuşmakla mümkün olur.

16.FASIL

HÜKÜM VE MUHAKEME

Hüküm

Şuurun herhangi mefhumlar arasındaki münasebeti tasdik etmesi fiilidir. Eskiden hükümlerin fikirlerin teşekkülünden sonra vücuda geldiği zannediliyordu. Halbuki birtakım hükümlerimiz fikirlerin vazıh teşekkülünden evveldir. İlk hükümlerimiz hareketlerle ifade edilmiş ameli sahadaki hükümlerdir ve tekerrür neticesinde itiyat halini alabilir.

İtikat

Her hükümde icabi veya selbi bir itikad mümdemiçtir. Halka hitap eden hatipler bir itikad vücuda getirmek veya mevcud itikadı kuvvetlendirmek için daima fikirden ziyade hisleri tahrik etmeyi düşünürler. Çok defa fikri münakaşalar hissi ihtilaflardan çıkar. Evvelce inandığımız meseleleri sarsacak yeni vak�lar karşısında adeta bir elem duyarız. Yeni hadiseler eski itikadlarımızı kuvvetlendirdiği zaman inşirah hissederiz .

İstikra: Zihnin hususiden umumiye, hadiselerden kanuna yükselmesidir.

Talil: Zihnin umumiden hususiye, kanundan hadiseye inmesi demektir

Hüküm ve Muhakeme Hataları

Hüküm ve istialallerdeki hatalar, delillerdeki ve vesikalardaki noksanlara istinad edebilir. Yahutta fikrin mantıki faaliyetindeki acemiliğinden ileri gelir. Hükümlerde ve muhakemelerdeki hataların en büyük kaynakları ihtiraslarımız ve itiyadlarımızdır. Akli mebdeler iki büyük esasa dayanır ki birincisi �yniyet�ikincisi de �ebebiyettir�Akıl; muhakemelerinin istinatgahı ilmin şartı, ahlakın esası ve beşeri hareketlerin nazımıdır.

Çocuklarda Hüküm ve Muhakeme

Çocuk konuşmaya başlamadan evvel dahi bahsettiğimiz. şekilde hüküm ve muhakeme yapmaya kabiliyetlidir. Hüküm ve muhakemenin terakkisi lisanın teşekkülüyle artar. Çocuk aile muhitindeki birbirine uymayan hadiseleri, yalancılıkları hissetmekten hali değildir. Hatta kendininde birçok defa aldatıldığının farkına varır. Bu suretle içtimai hayat şüphelerimizin ve tereddütlerimizin bir kaynağı olur.

17. FASIL

LİSAN

Gerek bizdeki, gerek Avrupadaki din alimlerine göre lisan; Cenab-ı Hakk�n ilham-ı eseridir. Lisanda bir diğerinden tamamen ayrı tür hayal bulunabilir; evvela; kelimelerin sem� hayali mevcuttur. İkincisi kelimelerin şifahi-hareki hayalleri vardır. Üçüncüsü her kelimenin yazılışındaki şekle ait bir beşeri hayali mevcuttur ki okumak öğrenmiş olanlar. Dördüncüsü kelimelerin (tahriri hareki) hayalleri vardır.

Lisanın Vazife ve Ehemmiyeti

Amalar, sağırlar ve dilsizler birtakım işaretler kullanmaya başlamadıkça fikri terakki gösteremezler. Kelimesizlik fikirsizlikle müradiftir. Bir lisanın tetkik etmekle o lisanı söyleyen milletin mantığı, zihniyeti hakkında bir fikir edinmek mümkündür. Şu halde lisanın yardımcı olmasa zihin tahlil ve terkip ameliyelerini yapamıyacaktı. Lisan hafızaya da pek ziyade yardım eder. Bundan dolayıdır ki lisan zihnin daha sühulet ve süratle işlenmesini mümkün kılmaktadır. Lisan vasıtasıyla hislerin, fikirlerin, tecrübelerin ve bilgilerin bu teatisi insan zekasının fevkalade inkişafına ve insanlığın nihayetsiz terakkisine sebep olmuştur. Şu halde lisan aynı zamanda hem taklidi hem de icadidir.

Çocuk ve Ecnebi Lisan

Küçük yaşlarda ecnebi dil öğrenmek fikri ve hissi hayat namına çok zararlı olur. Çünkü lisan; fikre bir alettir. Ecnebi bir lisan öğrenmeğe sevkedilen yavru bir fikir için alet istimaline ve bu suretle hem mahdut, hem de müphem fikirler istihsalenine mecbur ediliyor demektir. Telaffuzun o kadar mükemmel olmaması hiçte ehemmiyeti haiz değildir. Çünkü bir yabancı dili onun sahibinden farkedilemeyecek surette söylemek ancak kendi milliyetini sallamak ihtiyacında bulunanlar için gaye olabilir. Halbuki asıl lazım olan vasıfları kazanmayan bir genç yalnız birkaç lisan konuşmakla ancak otel kapıcısı olabilir.

18.FASIL

ZEKA

Çocukların zekasını tayin için psikoloji henüz kati bir ölçü bulamamıştır. Sayfa 280-281 �e okunması lazım olan a, b, c şıkları var.

Hissi Hayat

Bir his hali eğer (yanık, kesik, baş ağrısı) gibi münhasıran maddi bir sebep- ten ileri gelmiş ise ona (maddi haz ve elem) denir. Hisler; heyecanlardan daha az şedit fakat daha çok imtidatlı olur. Teessüri hadiseler; temayüllerin tatmin edilip edilmemesinden doğar. Bir temayül fazla şiddetle ve şahsın tekmil fikirlerini ve hareketlerini aynı noktaya tercih edecek bir şekilde uzarsa (hasislik, aşk ) o zaman ihtiras namını alır.

19. FASIL

HAZ VE ELEM

Bütün hissi haller nisbi olup seciyeleri ancak tezat ile meydana gelir. Hazdan sonra elem, elemden sonra az daha şiddetlidir.

Uzvi Alametler

Haz; kan deveranı tahrik eder, bilhassa dimağdaki deveranı çoğaltır. Elem; bilakis kalp hareketlerini eksiltir. Elem, faaliyetin azalmasını ve bazen tamamıyla hareketsizliğini mucip olur, haz bilakis hareketi teşvik eder.

Haz ve Elemin Tesiri

Haz temayüllerin tatmininden elem ise tatmin edilmemesinden ileri geldiğine göre haz ferdin kudretinin artmasını, elem ise azalmasını mucip olur.

20. FASIL

HİSLER VE HEYECANLAR

Heyecan tabii hadisenin zuhuru anında birdenbire hasıl olan ruhi hal için kullanılmalıdır. Bu ruhi halden sonra bizde bir miktar neşe veya kader bakiyesi kalmış olabilir ki günlerce haftalarca ve bazen daha fazla temadi etmek ihtimalinde olan ve artık teessüs etmiş gibi bulunan meserret veya kadere heyecan demek doğru olmayıp his veya hissiyat namına vermek muvaffak olur. Heyecanlar; şümul itibariyle haz ve elemlerden ayrılırlar. Gerçi hissiyat heyecan hislerden doğar, fakat daha çok metin olmakla beraber daha az şedit olur.

Ruhi Şartlar: Hisler, fikirlerden daha evvel vücuda gelir. Fakat hislerin inkişafı fikirlere tabidir.

Uzvi Şartlar: Neşeli hislerin ve heyecanların hepsinde kaşlar, göz kapakları ve ağız zaviyeleri yükselir, hüzünlü olanlarda da bu ifade makus olur. Burun deliklerinin hafif yükselmesi istinfafı, daha fazla yükselmesi ise istihkarı gösterir. Simanın hareketleri ve bedenin vaziyetlerini tetkik belki saklanmak istenen emelleri, ihtirasları da ifşa eder.

Heyecanın Mahiyeti: Kezalik uzun tefsirler; şuurla olmadıkça heyecan hasıl olmuyor. demek ki şuur; heyecan için bir hareket noktası oluyor

Heyecan ve hislerin tesir ve ehemmiyeti

Heyecanın rolü maddi haz ve elemin tesirine mübihtir. Hissiyata gelince; hisler insan için en mükemmel faaliyet vasıtasıdır. Zekanın bulduğu hakikatler hissiyat olmadıkça akim kalır ve onları ancak kalp semeradar eder.

Korku

Korku, ferdin (varlığını muhafaza) (sevk-i tabisinden) doğan tedafüi bir heyecan ve bir nevi buhrandır. Filhakika korkunun en sade şekli kaçmaktır ve bu firar bir maniaya uğramazsa sükun avdet eder. Şüphe, ihtiraz, mehabet hafif derecelere haşyet, dehşet ve azap daha ağır dereceleri ifade eder.

Fobi

Birinci kısmında bulunanlar eşyaya temastan korkanlardır. İkinci kısmında mekan korkusu çekenler vardır. Üçüncü kısımda bulunanlar yıldırım, hava cereyanı gibi marazi bir şekilde korkanlardır. Dördüncü kısımda da canlı mahluklardan marazi bir tarzda korkanlar bulunur.

Çocukta Korku

Korku çocuğun tarih itbariyle ilk heyecanıdır. Korkuya karşı en büyük ilaç bilgidir. Geceleri uyku esnasında korkular hazmın güçlüğünden ileri geldiği için bunu izale etmek üzere çocuğun midesine ihtimam ediniz.


Link
WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
« Son Düzenleme: Haziran 15, 2010, 12:59:06 ÖS Gönderen : SmBRN™ »
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin
« Posted on: Nisan 24, 2024, 11:06:53 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin e-book, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin programı, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin oyunları, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin e-kitap, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin download, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin hikayeleri, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin resimleri, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin haberleri, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin yükle, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin videosu, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin şarkı sözleri, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin msn, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin hileleri, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin scripti, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin filmi, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin ödevleri, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin yemek tarifleri, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin driverları, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin smf, Çocuk Ruhu - Ibrahim Alaaddin gsm
Yanıtla #1
« : Eylül 09, 2008, 01:17:39 ÖÖ »

xxRuzqaRxx
*
Üye No : 2
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1921
Mesaj Sayısı : 13 559
Karizma = 57


emeğine sağlık
« Son Düzenleme: Haziran 15, 2010, 12:51:02 ÖS Gönderen : melek_03 »

İhtişamlı bi avare
Yanıtla #2
« : Ekim 05, 2008, 12:01:20 ÖS »

MaViSh
*
Üye No : 3490
Yaş : 32
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 777
Mesaj Sayısı : 8 087
Karizma = 16200


emeğine sağlık

Ne Ağlayacak Kadar Günahkarım...
Ne Göklere Çıkabilecek Kadar Masum...


Ne Geçmişte Yaşadıklarımdan Huzursuzum...
Ne Şu An Yaptıklarımdan Mutlu...


Sırlar İçinde Bir Dünyam Var Birde
Sen Varsın İçinde...


Ne Seni Kaybedecek Kadar Cesurum...
Ne De Seni Kazanacak Kadar Güçlü...
Yanıtla #3
« : Haziran 15, 2010, 12:51:12 ÖS »

Anqel*
*
Üye No : 21465
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 5208
Mesaj Sayısı : 17 796
Karizma = 50130


Teşekkürler..

WebCanavari
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular