|
|
|
HASTALIK 1.1. Tanımı ve Belirtileri Dünya Sağlık Örgütü, sağlığı;”Yalnız sakatlık ve hastalığın olmayışı değil bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halinin bulunması” olarak tanımlamaktadır. Hastalık ise sağlığın zıddı bir kavramdır. İnsan vücudunun çeşitli nedenlerle bedensel, sosyal ve ruhsal yönden dengesinin bozulmasına hastalık denir. Hastalık; kişiyi rahatsız eden, normal olmayan ve kendi bedeninden kaynaklanan uyarımların oluştuğu bir durumdur. Diğer bir deyişle, sağlığın bozulmasıdır. Hastalık vücutta hücre ve organlarda yapısal ve fonksiyonel değişimler yapar. Hastalık Belirtileri; kendileri tek başlarına hastalık olmayan; ancak hastalık durumunda birkaçı bir arada görülen, insanı rahatsız eden olumsuzluklardır .Bu belirtilerin izlenmesi, hastalık teşhisinde önemli rol oynar. Her hastalığın kendine özgü belirtileri vardır. Ancak genelde tüm hastalıklarda ortak görülen belirtiler şunlardır:
1.1.1. Ateş Hastalığa karşı vücudun göstermiş olduğu bir tepkidir. Normal kabul edilen 36-37,5 derece arasındaki vücut ısısının yükselmesine ateş denir.Vücut ısısının normalin üzerine çıkması, genellikle bir enfeksiyonun oluşuna bağlıdır.Ateşi olan çocuğun vücudu sıcak,rengi soluktur.Genellikle titrer.Çocuk ateşlendiği zaman alnı, koltuk altı ve kasıkları ıslak bezlerle silinmeli ya da ılık suyla banyo yaptırılmalıdır.Gerekirse banyo işlemi, gün içinde birkaç kez tekrarlanmalıdır.Ateşi olan çocuk üşüdüğü için üstü kalın örtülerle örtülmemelidir.Üzerine de ince giysiler giydirilmelidir.Bol içecek ve sıvı gıdalar verilmelidir.Doktora götürülüp ateşinin neden kaynaklandığının sebebi araştırılmalıdır.
Çocuklarda ateş (vücut ısısı) üç şekilde ölçülür: Ø Ağızdan (dil altından) Ø Koltuk altından Ø Makattan
Vücut ısısı büyüklerde koltuk altı ve dilaltından, bebeklerde makattan veya koltuk altından ölçülebilir. Makattan ve dilaltından ateş ölçümlerinde ısı, koltuk altı ısısından bir derece yüksektir. Ateş, derece ile ölçülür. Ateş ölçmeden önce derece iyice sallanır. Derecenin cıvalı ucu koltuk altına yerleştirilir. Koltuk altı kuru olmalıdır. Çocuğun kolu, derece yerinden düşmeyecek şekilde vücuduna bitişik olarak 3-5 dakika tutulur. Sonra derece çıkartılıp okunur. Dilaltından ölçülecekse aynı şekilde derecenin cıvalı ucu, dilaltına konulup çocuğun ağzını 3 dakika kapalı tutması istenir. Ateş, makattan ölçülecekse çocuk belden aşağısı çıplak olarak sırtüstü yatırılır. İki bacağı, bir elle tutularak hafifçe yukarı kaldırılır. Derecenin cıvalı ucu, makattan 1-2 cm içeri sokulur. 1-2 dakika beklenir. Sonra dereceçıkartılıp okunur. Bu ölçümler, belirli aralıklarla tekrarlanmalı ve not edilmelidir. Çocuğun ateşi, 39 derecenin üstüne çıkıyorsa; yüksek ateş, havaleye sebep olabileceğinden vakit geçirmeden doktora götürülmelidir.Cıvalı termometreler yerine son yıllarda dijital termometreler yaygın olarak kullanılmaktadır.Kulaktan ölçen dereceler de mevcuttur.Ancak pahalı olduğu için kullanımı çok yaygınlaşmamıştır.
Kusma
Mide içeriğinin, istek dışı olarak ağızdan gelmesidir. Bebek beslendikten kısa bir süre sonra bu durum yenilenlerin geri gelmesidir, kusma olarak değerlendirilmez Gaz çıkarırken yediklerinin bir kısmı ağızdan gelebilir, bu durum beslenirken hava yutması sonucu olur. Kusma tek başına da hastalık belirtisi olabilir. Kusma devamlı ve kokulu ise ishal ve ateş de beraberinde var ise bir hastalık olabileceği düşünülerek doktora başvurulmalıdır. Bazı ateşli hastalıklar, fazla beslenme, boğmaca, mide ve solunum yolu rahatsızlıkları,düşmeler sonucu beyin sarsıntıları ve psikolojik nedenlerle kusma görülebilir.
İshal
Dışkının sulu ve normalden daha sık olmasıdır. İshal; sindirim sistemi hastalıkları,idrar yolu enfeksiyonları ,beslenme bozuklukları ve bulaşıcı hastalıkların bir belirtisi olabilir.İshalde fazla beklemeden doktora başvurulmalıdır.
Karın Ağrısı
Fiziksel ya da psikolojik olabilir. Çoğu karın ağrıları, hiçbir tedavi gerektirmeden kendiliğinden geçer. Karın ağrısı, sindirim sistemi hastalıklarında görülen bir belirtidir. Kusma, ishal ve ateşle birlikte olabileceği gibi tek başına da olabilir. Karın ağrısına; bağırsak parazitleri, bağırsak düğümlenmesi, besin zehirlenmeleri, mide hastalıkları ve apandisit sebep olabilir.
İştahsızlık
Alınması gereken besin miktarının az alınması durumudur. Çocuklarda iştah, vücudun enerji gereksinimine bağlıdır. Çocuklar hareketli oldukları zamanda çok yerler; az enerji sarf ettikleri zamanlarda ise iştahsız olurlar. Bazı çocuklar diğerlerine kıyasla yediklerini daha az yakar. İştahsızlıkla birlikte çocukta sağlıksız bir görünüm gözleniyorsa ve yaşıtlarının gelişim olarak gerisinde kalıyorsa bunun nedenleri araştırılmalıdır. Ateşli hastalıklar, karaciğer enfeksiyonları, boğaz ağrısı, idrar yolu enfeksiyonları, fazla şekerli gıdalar yeme, gereğinden fazla süt içme, ek besinlerine zamanında başlamama, düzensiz yemek yedirme ve annenin fazla ısrarcı olması vb. durumlarda iştahsızlık gözlenir. Nedeninin belirlenmesi ile sorun çözülebilir.
Öksürük
Vücudun bir tür savunma mekanizmasıdır. Solunum sitemi hastalıklarında görülen bir belirtidir. Boğaz ve ciğerlerdeki bir tahriş ya da sıkışma sonucu görülen normal bir tepkidir. Öksürük bir nezle belirtisi olduğu gibi boğmaca, kızamık, grip, verem, bronşit, zatürree gibi hastalıkların belirtisi de olabilir. Sigara dumanı, boğaza yabancı cisim kaçması durumlarında da görülebilir. Eğer öksürük, nefes almayı zorlaştırıyor ve dudak kenarlarında morarmaya neden oluyorsa önemli bir sağlık sorunudur, hemen doktora başvurulmalıdır.
Döküntüler
Bazı hastalıklarda (kızıl, kızamık gibi) vücut üzerinde döküntüler görülebilir. Döküntülerin oluş şekli, hastalığa göre değişiklik gösterir. Döküntü bazen de deriye temas eden herhangi bir şeye alerjiyi ya da vücudun tahriş edici bir kimyasal maddeye tepkisi gösterebilir.Bu belirtilerin dışında halsizlik, burun akıntısı, yorgunluk, durgunluk, renk solukluğu ve çeşitli ağrılar da hastalıkların belirtileri olarak görülür.
Mikrop ve Parazitler
Mikroplar; mikroskopla görülen, tek hücreli canlılardır. Virüs, bakteri, mantar gibi çeşitleri vardır. Bazı bakteriler, yoğurdun yapılmasından ve bağırsaklarda bazı vitaminlerin sentezinde etkendir. Bazıları da insan vücudunda çoğalarak tifo, kolera, kızamık, kabakulak gibi bulaşıcı hastalıklara sebep olurlar. Hastalık nedeni olan mikroplar, vücuda solunum (hava), sindirim ve deri yoluyla girer. İnsan vücudunda çoğu kez bağırsaklarda yaşayan ve besinlerini insandan alan organizmalara parazit denir. Mantarlar, kıl kurdu, şerit, solucan, tenya gibi parazitler insanların besinlerine ortak olduğu için onların zayıflamalarına, halsizlik ve kansızlığa neden olurlar. Parazitler vücuda ağızdan veya deri yoluyla girerek bağırsaklara yerleşirler. Bir de hastalıkların insanlara bulaşmasında rol oynayan faktörler vardır. Bunlar sivrisinek, tahtakurusu, pire, bit, kene gibi canlılardır. Sivrisinekler sıtma hastalığını, fare ve sıçanlar vebayı, bitler tifüs hastalığını insanlara taşırlar ve olumsuz sağlık şartlarında salgınlara ve ölümlere neden olurlar.
Yetersiz ve Dengesiz Beslenme
Sağlıklı olmanın ön koşulu yeterli ve dengeli beslenmedir. Beslenmenin yeterli ve dengeli olabilmesi için ihtiyaç duyulan kalite ve miktarlarda, düzenli olarak besin maddelerinin vücuda alınması gereklidir. Yetersiz ve dengesiz beslenme durumu; vücudun günlük işlerini yerine getirememesi, büyüme ve gelişmede gerilik, mikroplara karşı direncinin kırılması sonucu hastalık hâliyle sonuçlanır. Beriberi, marasmus, raşitizm, kuvaşiorkor, skorbüt vb. yetersiz ve dengesiz beslenmenin neden olduğu hastalıklardır. İshal, verem, kızamık gibi bazı hastalıkların yerleşmesinde ve iyileşmesinde beslenme önemli rol oynar.
Kazalar
Kazalar, aniden ortaya çıkan ve organizmada hasarlara yol açan olaylardır. Bu olaylar sonucunda bireyler hem bedensel hem de maddi manevi kayıplara (sakatlıklar, yaralanmalar ve ölümler gibi) uğrayabilirler. 0–2 yaş çocuklarında görülen kazalar, genellikle ev içinde olan kazalardır. Çarpma, düşme kesikler, yanmalar, prizlerden elektrik çarpmaları, zehirlenmeler vb.dir. Bu kazalardan çocuklarımızı korumak için dikkatli ve duyarlı olmak, kurallara uygun davranmak gerekir.İlk yardım tedbirlerinin bilinip uygulanması da özellikle insan sağlığı açısından hasarların azalmasında önemli rol oynar.
Sigara, Alkol ve Uyuşturucular
Sigara, alkol ve uyuşturucular insan sağlığını bozan etmenlerin başında gelir. Bu maddelerin kullanım miktarı, süresi ve sıklığı önemlidir.Miktar, sıklık ve süre arttıkça vücutta oluşturduğu hasar da artar.Özellikle bazı hastalıkların (kalp-damar hastalıkları,akciğer hastalıkları,kanser vb.)oluşmasına ve çabuk ilerlemesine yol açabilirler. Yetişkinlerin sigarayı bebeklerin ve çocukların yanlarında içmeleri onların sağlığını olumsuz etkiler. Pasif içici durumunda olanlar, en az içenler kadar zarar görürler.
0 - 6 YAŞ ÇOCUKLARINDA SIK GÖRÜLEN ŞİKÂYETLER, NEDENLERİ, BELİRTİLERİ, BAKIM VE KORUNMA YOLLARI
Pamukçuk ve Ağız Yaraları
Pamukçuk; yeni doğanda ve süt çocukluğu döneminde dil, yanak içleri ve damakta görülen bir mantar hastalığıdır. Ağız içinin her iki tarafında beyaz lekeler oluşur. Bu lekeler, toplu iğne başı büyüklüğündedir ve ağızda süt pıhtısı görüntüsü verir. Prematürelerde, temiz bakılmayan hastalıklı ve zayıf bebeklerde daha sık görülür. Bebek, ağzı acıdığı için emmede zorluk çeker. Anne memesinin ılık suyla temizlenip bebeğe verilmesi, memelerin temiz tutulması, biberon ve emziğin iyice kaynatılması, meme ve mamadan sonra bebeğe su içirilmesi (ağızda kalan süt artıklarının temizlenmesi için) pamukçuk oluşmaması için alınacaksararak parmağını karbonatlı suya batırmalı ve bebeğin ağzını, yanak içlerini parmağı ile silmelidir. Gün içinde bu işlem birkaç kez tekrar edilmelidir.Yine de geçmezse doktorun önerilerine uygun hareket edilmelidir. Çocuklarda dilde, diş etlerinde ve ağız kenarlarında değişik türlerde ağız yaralarına da sık rastlanır. Ağız mukozası kırmızı, şiş ve ağrılıdır. Bu yaralar yüzünden çocuk, özellikle yemek yeme sırasında acı çeker. Vitamin eksikliği,çocuğun ruhsal durumundaki olumsuzluklar,yanak içi ısırmaları,temizlik kurallarına dikkat etmeme bu yaraların oluşmasına neden olabilir. Çocuğa ağzını tahriş etmeyecek yumuşak kıvamlı besinler verilmeli, beslenme sonrasında çocuğun ağzı karbonatlı suyla temizlenmelidir. Çocuğun kullandığı emzik, ağzına götürdüğü oyuncaklar vb. kaynatılarak temizlenmelidir. İyileşme göstermeyen durumlarda doktora başvurulmalıdır.
Gaz Sancıları ve Karın Ağrıları
Bebek emzirilirken sütle birlikte bir miktar da hava yutar. Anne her emzirmeden sonra bebeğini, baş ve omuz hizasında dik tutarak sırtını sıvazlamalı, bebeğin gazını çıkarmalıdır. Bu işlemden önce omzuna temiz bir tülbent koymayı da ihmal etmemelidir. Çünkü bebek, gaz çıkarma esnasında yediklerinin bir kısmını da kusabilir. Gaz çıkarma işlemi, bebeğin annenin dizleri üzerine yüzükoyun yatırılmasıyla da yapılabilir. Bebeğin gazının çıktığı gark sesinin gelmesiyle anlaşılır. Gazı çıkartılmadan yatırılan bebekler sancılanır ve sürekli ağlar. Karnı şişkindir. Ağlama sırasında yüzleri kızarır, bacaklarını karnına doğru çeker ve yüksek sesle bağırırlar. Gaz sancısı bebeğin büyüme ve gelişmesini engellemez, zamanla azalarak 3 aylıktan sonra kaybolur. Daha büyük çocuklarda gaz, genellikle üşütme ve bazı yiyeceklerden olur. Çocuk yardımsız olarak gazını çıkarabilir. Korunmak için anne, çocuğu mevsimine göre giydirmeli, gaz yapan yiyecekler normalden fazla tüketilmemelidir. Karın ağrıları çocukluk yıllarında daha çok görülür. Ağrı, şiddetli değilse ve çocuk diğer uğraşlara daldığında karın ağrısını unutabiliyorsa ağrı psikolojik kökenli olabilir. Ancak karın ağrısı çok şiddetli ve uzun süre devam ediyorsa, sık sık tekrarlıyorsa , ateş, kusma,ishal gibi diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa hastalık belirtisi olarak değerlendirilmeli ve mutlaka çocuğu doktora götürmelidir.
Kusma
Midedeki besinlerin, karın kaslarının kasılması sonucu ağız yoluyla boşalması kusma olarak tanımlanır. Yeni doğanda, beslenmeden sonra bir miktar besinin ağız ve burundan çıkması kusma ile karıştırılmamalıdır. Bu durum çoğu kez zararsızdır. Ancak sırtüstü yatan bebeğin kustuklarının solunum yoluna kaçabilmesi nedeniyle boğulma tehlikesi söz konusu olabilir.Onun için bebek beslendikten sonra yan yatırılmalıdır.Çocuk otururken kusarsa yüzü hemen aşağıya çevrilmeli,solunum yolları serbest bırakılmalıdır. Gerçek kusmada, alınan gıdanın büyük bir kısmı çıkartılır.
Kusmanın sebebi, mama ile yutulan havanın yaptığı bozukluktan olabileceği gibi; soğuk algınlığı,ateşli hastalıklar,idrar yolu ve böbrek iltihapları, mide-bağırsak kanalı hastalıkları ve korku gibi psikolojik etmenler de olabilir.Bu sebeple kusma, beraberindegörülen ateş, ishal, karın ağrısı vb. belirtilerle beraber değerlendirilmelidir.Kusmalar ciddi su ve kilo kaybına yol açabileceği için tedavide geç kalınmamalıdır. Bebeklerde beslenme hatalarına bağlı kusmalar; bebeğin hava yutmadan beslenmesiyle, beslenme sırasında yutulan havanın neden olduğu gazın çıkartılmasıyla, temiz ve sağlıklı besinlerle önlenebilir. Kusma geçtikten sonra bebeğin bir süre dinlenmesi sağlanmalıdır. Sulu ve hafif yiyeceklerden başlanarak az ve sık sık beslenmelidir.
Kusmanın yaşanmaması için alınması gereken önlemler şunlardır:
Ø Mama ve diğer gıdalar temiz ve taze hazırlanmalı, yeterli miktarda ve normal ısıda olmalıdır. Ø Biberonun emzik deliğinin büyük ya da dar olmaması gerekir. Ø Süt veren anne üşütmemeli ve kendi bakımına özen göstermelidir. Sigara, alkol gibi çocuğa zararlı alışkanlıkları varsa bunları bırakmalı,doktora danışmadan ilaç kullanmamalıdır. Ø Çocuklar yaşlarına uygun beslenmeli ve normalin üstüne çıkılmamalıdır. Ø Katı besinlere erken ya da geç başlanmamalıdır. Ø Beslenme ve gaz çıkartılmasından sonra çocuk, fazla hareket ettirilmeden sağ tarafına yatırılmalıdır. Ø Tekrarlayan ve nedeni belli olmayan kusmalarda mutlaka doktora başvurulmalıdır.
İshal (Diare, Sürgün)
Çocuğun alışılmış sayıdan (üçten fazla) ve sulu kaka yapması durumuna ishal denir. İshal, çocuğun vücudunda su ve tuz kaybına yol açar. Hatta ileri safhalarda ölüme neden olabilir. Süt çağı çocuklarının bağırsakları çok duyarlı olduğundan kolaylıkla ishal olurlar.
Çocuklarda başlıca ishal nedenleri
Ø Beslenme hataları: · Aşırı beslenme-özellikle süt çocuklarında görülür. · Az beslenme-Uzun süre yetersiz beslenen süt çocuklarında açlık ishalleri görülür. Ø Mide bağırsak alerjisi: İnek sütü ve diğer besinler alerjiye neden olur. Ø Enfeksiyon hastalıkları: Bakteri veya virüslere bağlı bağırsak enfeksiyonlarında şiddetli ishaller görülebilir. Tifo ,dizanteri, kolera ,yaz ishali gibi. Ø Bağırsak parazitleri : Çocukta görülen ishalin kaynağı olabilir.
Zehirlenmeler: İlaç veya bazı zehirli maddelerin alınması sonucu çocuklarda ishal ve kusma görülür. İlk 4-6 ay anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal daha az görülür. İshal, çocuklarda önemli beslenme bozukluklarına yol açar. İshal sırasında çocuktaki su ve tuz kaybı mutlaka yerine konulmalıdır. Ağızdan verilen şeker, tuz, karbonat eriyiği hayat kurtarıcıdır. Su kaybı belirtileri olan çocuklara ishal paketleri (ORS) verilmelidir. Bu paketler, sağlık kuruluşları ve eczanelerden temin edilebilir. Hazır ishal paketi temin edilmediği durumlarda bu paket evde hazırlanabilir: Ø 5 su bardağı kaynatılıp soğutulmuş su Ø 2 çorba kaşığı toz şeker Ø 1 çay kaşığı tuz,1 çay kaşığı karbonat İshali olan çocuklara her sulu kakadan sonra en az 1 çay bardağı bu karışımdan verilmelidir. Çocuklar bunun tadından hoşlanmazlar, meyve suyu ile karıştırılabilir. Bu ishal içeceği, çocuğu tedavi etmek için değil; sadece vücudundaki su ve tuz kaybını önlemek içindir. İshalli çocuğun bağırsaklarında emilim az olacağından, eskisinden daha kuvvetli yiyeceklerle beslenme ihtiyacı doğar. Bunun için çocuğun sulu, fakat besin değeri yüksek, sindirimi kolay yiyeceklerle az az ve sık sık beslenmesine devam edilmelidir.
Bu yiyecekler: Ø Emiyorsa anne sütü Ø Bol miktarda kaynatılıp soğutulmuş su Ø Elma, şeftali, havuç gibi meyve suları, muz Ø Açık çay, ıhlamur, Ø Ayran (büyük çocuklara kola) Ø Yağsız çorbalar Ø Pirinç lapası, yağsız yoğurt Ø Havuç, patates püresi vb Ø Pişmiş yağsız et
Anne sütü ile beslenen çocuk ishal olursa, emzirmeye devam etmelidir. Çocuk emmiyorsa, inek sütü alıyorsa inek sütünü sulandırma iki misli fazla olmalıdır. Çocuğun dışkısında kan varsa dışkı sayısı 8-10 defadan fazla ise yüksek ateşi ve kusması varsa, ishal birkaç gündür devam ediyorsa, ağız ve dilde kuruluk, dalgınlık, idrar yapamama veya çok az yapma, gözlerde ve bıngıldakta çökme ve karın derisinde gerginliği kaybetme gibi belirtilerden biri ya da birkaçı görülürse çocuk vakit geçirmeden doktora götürülmelidir. Bebeklerin ve küçük çocukların ishalden korunması için yeterli ve dengeli beslenmesi gerekir. İlk 4-6 ay anne sütü çocuk için en ideal besindir. 6. aydan sonra ek besinler verilmelidir. İçme suyu temizliğinden emin olunmayınca su kaynatılmalıdır. Çocuğa verilecek tüm besinler taze, temiz olmalıdır. Sonra ek besinler verilmelidir. Sebze ve meyveler bol su ile 3-4 kez yıkanmalıdır. Yiyeceklerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanması sağlık kurallarına uygun şekilde, temiz ortamda yapılmalıdır. En önemlisi de; anne çocuğun bezini değiştirdikten sonra, kendisi tuvaletten çıktıktan sonra, yiyecekleri hazırlamadan ve bebeği beslemeye başlamadan önce ellerini sabunla iyice yıkamalıdır. Tuvaletler temiz tutulmalıdır. Sinek ve böceklerle mücadele edilmelidir. Çöpler kapalı torbalar içinde saklanmalıdır.
Kabızlık (Peklik-Konstipasyon)
Dışkının seyrek aralıklarla, geç ve güçlükle yapılmasına kabızlık denir. Kabızlıkta kalın bağırsaklar düzenli aralıklarla boşaltılamaz. Nedenleri: Ø Yanlış beslenme; çok fazla et, ekmek, yumurta, kek, bisküvi ve pasta yemek Ø Tek yönlü beslenme Ø Yalnız inek sütü ile beslenme Ø Yüksek proteinli posa bırakmayan besinlerle beslenme Ø Bağırsak faaliyetlerinin tembel oluşu Ø Kalın bağırsakta yapışıklıklar Ø Makattaki çatlaklıklar Ø Hareketsizlik Ø Psikolojik nedenler(oyuna dalma, okula geç kalma korkusu, ilgisizlik vb. nedenlerle tuvalete gitmeyi geciktirme) Ø Su ve sulu gıdaların az tüketilmesi Ø Erken tuvalet eğitimi Kabızlığın belirtileri: Kabızlık, karında şişlik yapar. Çocuk kakasını yaparken ağlar. Katılaşmış kaka, makatın iç zarını zedeleyerek kanamaya neden olabilir. Kaka yaparken kanama olursa çocuğu hemen doktora götürmelidir
Kabızlığı önlemek için:
Ø Çocuk, yeterli ve dengeli beslenmelidir. Ø Yeterli miktarda sıvı ve sulu gıdalar verilmelidir. Ø Çocuğun yeterli hareket etmesi sağlanmalıdır. Ø Taze meyve-sebze tüketimi artırılmalıdır. Ø Neden, psikolojik ise sebebi araştırılıp çocuğun rahatlaması sağlanmalıdır. Ø Düzenli kaka yapma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Ø Sabahları aç karnına bir bardak ılık su içmesi sağlanmalıdır.
Kulak Ağrıları:
Bebeklerde ve büyük çocuklarda kulak ağrılarına sık rastlanır. Çoğunlukla çocuklar rüzgarda kaldıklarında ve soğuk havada iyi korunmadıklarında kulak ağrısı çekebilirler. Yeni doğan bebekte ve süt çocuğunda olan kulak ağrılarının nedeni farklıdır. Yeni doğanda kulak ağrısının nedeni amniyos sıvısının kulağa kaçmasıdır.Yüksek ateş, ishal, sindirim sistemi bozukluğu ve kilo kaybı görülür.Meme emme sancıyı artırır.Kulak memesi altına dokunulduğunda ağrı artar. Genellikle kulak ağrıları, enfeksiyonlardan ileri gelir.Süt çocuğunda boğazdan östaki borusu yoluyla orta kulağa giren mikroplar ağrılara neden olur.Düzensiz ateş,sindirim bozukluğu baş gösterir,çocuk kilo alamaz.Kulağını çekiştirerek ani sancılarla bağırır.Bu durumda doktora başvurulması gerekir.
Ateş ve Havale
Sinir sisteminin hastalığı ya da fonksiyon bozukluğu sonucu iskelet kaslarının kasılmasıyla ortaya çıkan rahatsızlığa havale denir. Çocuk hastalıkları arasında en acil ve korkutucu olanıdır. Yüzde el ve ayaklarda irade dışı titremeler ile kendini gösterir. Havalenin uzaması beyin dokusunda kalıcı zedelenmelere sebep olabilir.
Havale Sebepleri:
Ø Doğum travmaları (zor doğum nedeniyle beyinde zedelenme vb.) Ø Metabolik bozukluklar (kan şekeri ve kandaki minerallerin düşüklüğü) Ø Sinir sistemi hastalıkları (menenjit, beyin iltihabı) Ø Ateşe bağlı havale (Bebeğin ateşi 39 ‘un üzerine çıkıyorsa yüksek ateşe bağlı havale olabilir.)
Havale Durumunda:
Ø Çocuğun üzerindeki fazla giysiler çıkartılmalıdır. Ø Ilık su ile yıkanmalıdır. Ø Şuuru yerinde ise ağızdan sıvı verilmelidir. Ø Çocuk vakit geçirilmeden hemen doktora götürülmelidir.
Pişik
Pişik, genellikle idrar ve dışkının bebeğin tenine temas ettiği hassas deri bölgesinde görülür. Hafif kabartılı bir kızarıklık biçiminde ortaya çıkar. İlerlemiş pişiklerde deri yer yer soyulup iltihaplanabilir.Pişiğe bebeğin dışkısındaki bakteriler ve idrarın bileşimindeki amonyak sebep olur.Bebek bezlerini yıkamada kullanılan deterjanlardaki maddeler de pişik yapabilir. Anne sütüyle beslenen çocuklarda pişik, mamayla beslenenlere göre daha az görülür.
Pişikleri önlemek için:
Ø Bebeğin bezi 3-4 saatte bir değiştirilmelidir. Pişik olduğunda bu bölge ılık suyla yıkanıp iyice kurulandıktan sonra doktorun önerdiği pişik kremleri kullanılmalıdır. Ø Pamuklu bezler tercih edilmelidir. Bebeğin çamaşırları ve bezleri deterjan yerine sabun tozu ile yıkanıp kaynatılmalı, çok iyi durulanmalıdır. Açık havada kurutulduktan sonra ütülenmelidir. Ø Kesinlikle pudra kullanılmamalıdır. Ø Oda sıcaklığı uygunsa her gün 1-2 saat bebeğin altı açık tutularak bez tahrişi önlenmelidir. Bu işlem tahriş olmuş derinin iyileşmesine de yardım eder. Ø Bebeğin altını bağlamak için hazır bez kullanılmalıdır.
0 - 12 YAŞ ÇOCUKLARINDA GÖRÜLEN HASTALIKLAR
Difteri ( Kuşpalazı )
Daha çok çocuklarda görülen, difteri basilinin neden olduğu öldürücü olabilen bir hastalıktır. Kuluçka dönemi 1-7 gündür. Bulaşma, difterili bir hastayla yakın temasta bulunma, difteri basillerinin bulaşmış olduğu eşyaların, yiyecek ve içeceklerin kullanılmasıyla olur. En duyarlı yaş 2-8 yaşlardır. Sonbahar, kış mevsiminde görülür. Difteri basilinin yerleşme yerine göre ağız, boğaz, gırtlak, göz, göbek, deri ve orta kulak difterisi görülür. Genelde boğaz ağrısı, yutma zorluğu, burun akıntısı, ses kısıklığı görülür. Ateş olmayabilir.Boyundaki lenf bezleri şişer.Hastalık,kalp ve sinir sisteminde hasara yol açar, geçici felçlere sebep olabilir.Tehlikeli bir hastalık olduğu için vakit geçirilmeden doktora götürülmelidir.Yatak istirahatı gerekir.Bol su ve yumuşak gıdalar verilmelidir. Difteri aşısı hastalığı önler.
Boğmaca
Çocukluk çağında sık görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Nedeni boğmaca basilidir.Kuluçka dönemi 7-14 gündür.Doğrudan hasta kişiyle temas ve damlacıklar yoluyla bulaşır .İlkbahar,kış aylarında sık görülür.Her yaşta görülebilmesine rağmen 6-7 yaşlarından önce daha fazla görülür. Süt çocuklarında ağır seyreder.
Hastalık 3 dönemde izlenir:
Ø Nezle dönemi: Soğuk algınlığı şeklinde başlar. Hafif nezle, ateş, öksürük, iştahsızlık, göz yaşarması görülür.1-2 hafta sürer. Ø Öksürük dönemi: 3-6 hafta sürer. Üst üste boğulur gibi öksürük nöbetleri, derin soluk alma, öksürükten sonra kusma görülür.Bu öksürüklerde yüzde kızarma,morarma olur.Dil dışarı çıkar.Gözler dışarı fırlar gibidir ve yaşarır.Soluk alırken ıslık çalar gibi ses çıkar.Öksürük sonrası balgam vardır.Terleme, yorgunluk,halsizlik ortaya çıkar. Ø İyileşme dönemi: 2-3 hafta sürer. Bazen iyileşme aylar da sürebilir. Zamanla öksürük nöbetlerinin şiddeti ve sayısı azalır. Hasta rahatlar, iştahı düzelmeye,neşesi yerine gelmeye başlar.
Bakım:
Çocuk mutlaka doktora götürülmeli, doktorun önerdiği ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Dinlenme ve yatak istirahatı şarttır. Hastanın odasının sık sık havalandırılması ve nemlendirilmesi gerekir. Bol proteinli ve vitaminli gıdalarla az az ve sık sık beslenmelidir. Bol sıvı almalıdır.
Kızamık
Kızamık virüsünün neden olduğu, döküntülü, bulaşıcı bir çocuk hastalığıdır. Bulaşma : Hastanın ağzından çıkan damlacıklarla bulaşır. Kuluçka dönemi : 10-14 gündür. Her yaşta görülebilir. Genellikle 6 aydan büyük çocuklarda daha çok kış sonu, bahar aylarında görülür.
Belirtileri :Yüksek ateş, halsizlik, iştahsızlık, nezle, öksürükle başlar. Gözler yaşarır, kızarır, kirpik dipleri çapaklanır. Kızamığın en önemli özelliği ağızda koplik lekelerinin çıkmasıdır. Bu lekeler, ağızda kırmızı zemin üzerinde tuz taneleri serpilmiş döküntüler görünümündedir. Bu lekelerin görülmesinden 1-3 gün sonra kulak arkasından başlayan, yüz, boyun, gövde bacaklarda yayılan deri döküntüleri görülür. Döküntüler, büyük lekeler hâlindedir. Döküntü safhası 3-4 gün sürer. Döküntüler çıktıkları sırayla kaybolur. Daha sonra deride kepeklenme görülür.
Bakım Ateş döneminde yatak istirahatı sağlanır. Doktor önerisine göre ilaç kullanılır. Hasta; sindirimi kolay, yumuşak ve bol karbonhidratlı, proteinli-vitaminli yiyeceklerle beslenir. Hastanın odası sık sık havalandırılmalıdır. Göz kapakları kaynatılmış soğutulmuş su ile ağzı ise karbonatlı su ile temizlenmelidir. Hasta iyi bakılmazsa kızamık; orta kulak iltihabı, zatürree ve beyin dokusu iltihabına sebep olabilir.
Korunma : Aşılanma ile korunma sağlanır.
Kabakulak
Virüslerin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşma : Damlacık yoluyla olur. Kuluçka dönemi :18-20 gündür. 5-15 yaş arası çocuklarda görülür. Kış sonuna doğru sık rastlanır.
Belirtileri :
Çene altı ve kulak altı tükürük bezlerinin şişmesi sonucu boynun yan tarafında yumru oluşur. Yutkunmada acıma hissi, ateş ve ağız kuruluğu görülür. Şiş kısım dokunmaya karşı hassas ve ağrılıdır. Belirtiler ortaya çıkmadan 1-2 gün önce çocukta genel bir kırgınlık gözlenir. Erkeklerde erbezleri (testisler) de etkilenir. Bu nedenle hastalık süresince doktor kontrolünde olmalıdır. Ergenlik çağında ve daha sonra kabakulak geçiren erkek çocuklarında testislerin iltihaplanması sonucu kısırlığa yol açabilir.
Bakım :
Özel bir tedavisi yoktur. Yatak istirahatı sağlanmalıdır. Bol proteinli, yumuşak, sıvı besinler verilmelidir. Doktorun önerdiği ilaçlar kullanılabilir. Korunma : Aşılama yoluyla yapılır. Hasta çocuk iyileşene kadar okula gönderilmemelidir
Kızamıkçık
Kızamıkçık virüsünün neden olduğu hafif ateşli ve döküntülü seyreden bir hastalıktır. Gebelikte geçirilirse fetüste zekâ geriliği, mikrosefali ,kalp-damar bozukluğu, işitme ve görme özürü, sarılık ve ölü doğum gibi ağır anomalilere yol açar. Kuluçka süresi 14-21 gündür. Bulaşma hasta ile temasla olur. Genellikle 6 aydan büyük çocuklarda görülür.
Belirtileri: Hafif ateş , nezle ve halsizlikle başlar.Kızamığın hafif şekline benzer.Döküntü öncesi kulak arkasında lenf bezlerinde şişlik görülür.Ağızda toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı döküntüler fark edilir.Deri döküntüleri önce yüzde başlar, sonra hızla boyna kollara,gövde ve bacaklara yayılır.Döküntüler 2-3 gün sürer.Kızamıktan daha az belirgin noktacıklar hâlinde,pembe renklidir.
Bakım: Kızamıkçık hafif bir hastalıktır. Hastanın birkaç gün dinlenmesi gerekir.Hastanın iştah durumuna göre kolay sindirebileceği besinler verilir.Kendiliğinden iyileşir.
Korunma: Aşılama ile olur
Kızıl
Bebeklik döneminde hemen hemen hiç görülmeyen, döküntülü ve bakterilerin neden olduğu bir hastalıktır. 3-12 yaş arası çocuklarda, ilkbahar ve kış aylarında sık görülür. Bulaşma, hastaların burun,boğaz salgıları ve deri döküntüleri ile olur. Kuluçka süresi 2-4 gündür. Belirtileri: Ani başlayan yüksek ateş, baş, boyun, karın ağrısı vardır.Hastanın bademcikleri şişer ve kızarır.Dil,çilek görünümünde paslıdır. Daha sonra kıpkırmızı ahududu görüntüsü alması kızılın tipik özelliğidir. Döküntüler, hastalığın başlangıç belirtilerinden 1-2 gün sonra yüzde başlar, vücuda yayılır. Önceleri sarımtırak kırmızı ve toplu iğne başı büyüklüğündeki döküntüler birbiriyle birleşir ve bütün vücut derisi güneş yanığı görüntüsü alır. Döküntüler dirsek içi, kasıklar, diz altı, koltuk altı gibi kıvrımlı yerlerde yoğunlaşır.
Bakım:
Doktor önerisine göre ilaç tedavisi yapılır. Hasta çocuk 10-15 gün dinlenmelidir. Erken tedavi edilmezse böbrek hastalığı, romatizma, orta kulak iltihabı ve zatürreeye neden olur.
Korunma:
Hastalığın aşısı yoktur. Hasta çocukla temastan kaçınılmalıdır. Hasta ile temas edenlerin boğaz kültürü alınmalı, sonuç pozitif çıkarsa hemen tedaviye başlanmalıdır.
Su Çiçeği
Virüslerin neden olduğu çok kolay bulaşabilen, döküntülü ve özellikle kışın çok görülen bulaşıcı bir hastalıktır.Her yaşta görülebilir Kuluçka süresi 2-3 haftadır. Bulaşma, insandan insana , öksürme ve aksırmayla çevreye yayılan damlacıklarla ve deri kabarcıklarına direk temasla olur. Belirtileri: Bu hastalıkta hafif ateş, iştahsızlık, halsizlikle beraber deri döküntüleri vardır. Döküntüler, önce göğüste başlar sonra tüm vücuda yayılır. Sulu kabarcıklar şeklindedir. Bu kabarcıklar, açık pembe renkte önce sulu sonra kabuklu olup son derece kaşıntılıdır. Döküntüler genelde iz bırakmaz. Ancak kabukları kaşıyarak kaldırılırsa iz kalabilir.
Bakım:
Evde yatak istirahatı şarttır. Döküntülerin mikrop kapmaması için kaşıntıyı gidermek gerekir. Kaşıntıyı azaltmak için doktorun önerdiği losyonlar kullanılmalıdır. Karbonatlı suyla silmek de kaşıntıyı hafifletir. Çocuğun vücut direncini artırıcı besinler verilmelidir. Vücudu sıkmayan bol giysiler giydirilmelidir.
Korunma;
Hasta kişilerle temas edilmemelidir. Suçiçeğinin bir yaşın üstünde yapılabilen aşısı vardır. Ancak kullanımı yaygın değildir. Zorunlu aşılar grubuna girmez.
Menenjit
Virüs ve bakterilerin neden olduğu beyin zarı iltihaplanmasıdır. Erken teşhis edilmediği zaman ölümle sonuçlanır.
Belirtileri: Bebeklerde kusma, havale, düzensiz solunum, bıngıldakta kabarma görülür. Büyük çocuklarda daha başlangıçta hastanın durumu ağırdır. Kusma, ateş, baş ağrısı, dalgınlık ve ensede sertlik, vücutta mor lekeler vardır.
Bakımı: Hastalığın tam teşhisi beyin omurilik sıvısının incelenmesiyle olur. Hasta çocuk mutlaka hastanede gözetim altında tutulmalıdır. Hasta, sessiz ve loş bir odada yatırılmalı, kuvvetli ışıktan korunmalıdır. Tedavi, doktor kontrolünde yapılır. Menenjitli çocuk zamanında hastaneye götürülmezse hasta kısa zamanda kaybedilebilir ya da daha ağır hastalıkların oluşmasına sebep olabilir.
Korunma; Menenjit aşısı vardır. Ancak zorunlu aşılar grubunda değildir. İsteğe bağlı olarak yapılabilir.
Çocuk Felci Salgınlara da neden olabilen virüslerin (polio) sebep olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Dünyanın her yerinde özellikle yaz ve sonbahar başlangıcında görülür. Kuluçka dönemi 1-3 haftadır. Bulaşma, genellikle virüsün bulaştığı suların ve besinlerin ağız yoluyla alınması sonucu olur. Hastalığı geçiren çocuğun dışkısının kontrol altına alınmaması, tuvalet temizliğine dikkat edilmemesi hastalığın yayılmasında önemli kaynaktır. Belirtileri: Ateş, baş ağrısı, kusma, karın ağrısı, ense sertliği ile kendini gösterir. Başlangıçta daha çok üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer. Hastalık, hastaların bir kısmında hafif geçirilse de bir kısmında hastanın iyileştiğinin düşünüldüğü dönemden 1-2 gün sonra ağrı ve ense sertliği ile daha şiddetli olarak ortaya çıkar. Hastaların büyük kısmında felç görülmezken bazı tiplerinde birkaç gün süren yüksek ateşten sonra asimetrik olarak sağ kol etkilendiğinde sol bacak etkilenir ve felç görülür. Çok şiddetli türleri ölüm ile sonuçlanabilir.
Bakım:
Hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Hastalık sonrasında zatürree, sürekli yatmadan dolayı deri tahrişleri görülebilir. Ölümcül olabileceğinden hasta sürekli doktor kontrolünde olmalıdır.
Korunma: Doğumdan sonra 3-4. aylarda yapılan aşılama ile sağlanır. Bir yıl sonra polio aşısının tekrarı yapılarak tam bağışıklık elde edilir.
Zatürree: (Pnömoni)
Akciğerlerin iltihaplanmasıyla ortaya çıkan virüsler, bakteriler mantarlar veya hava yollarına kaçan çeşitli yabancı maddelerin sebep olduğu bir hastalıktır.Genellikle kış mevsiminde ve kızıl,kızamık gibi hastalıklardan sonra görülebilir
Belirtileri: Ateş, öksürük,hızlı solunum,göğüste çekilme, dudak etrafında ve parmak uçlarında morarmalar görülür.Virüslere bağlı zatürree ise yavaş gelişir.Bakterilere bağlı zatürreeler,daha kısa sürede ve şiddetli ilerler.Doktor kontrolünde tedavi uygulanır.Ayrıca beslenme bozukluğu olan ve vücut ısısı düşük çocuklarda,doğuştan bazı anomalileri olan ve bağışıklık sistemi kusurlu doğanlarda oluşabilir.Yeni doğanda amniyon sıvısının hava yollarına kaçması vb. durumlar sonucu da zatürree olabilir.
Bakım: Hastanın protein oranı yüksek yiyeceklerle beslenmesi ve yeterli sıvı alması gerekir. Odası sık sık havalandırılmalı,belli oranda nemli tutulmalıdır.Burun ve kulak temizliğine ve rahat nefes alabilmesine dikkat edilmelidir.Doktor tedavisi gerektirir.
Grip Pek çok virüsün neden olduğu, çocukluk çağında sık sık tekrarlayan bir solunum yolu enfeksiyonudur. Her yaşta görülebilir.Bahar ve kış mevsiminde daha yoğundur. Bulaşma öksürme sırasında etrafa sıçrayan damlacıklarla olur. Kuluçka süresi 1-3 gündür.
Belirtileri:
Ateş, kol, bacak ve baş ağrısı,üst solunum yollarında iltihap ve kuru öksürük vardır. Bakımında; doktorun önerdiği ilaçlar kullanılarak yatak istirahatı yapılmalıdır. Bol sıvı gıdalar ve C vitamini alınmalıdır. Korunma gripli hastalarla yakın temastan kaçınılarak yapılmalıdır. Grip aşısı vardır; ancak doktora danışılarak uygulanmalıdır.
Sarılık ( Hepatit )
Sarılığın değişik türleri vardır. Yeni doğanda fizyolojik sarılık yaşanır.Bir de patolojik (mikrobik) sarılık vardır ki bu sarılık, karaciğerin iltihabi bir hastalığıdır.Bu sarılıkla ilgili 4 çeşit virüsten söz edilmektedir.Ancak yaygın olarak görüleni A ve B tipi sarılıktır.İnsanlar, hepatit A virüsünü temiz olmayan su ve besinlerden alırlar. Hepatit A tipi sarılıkta; ateş, halsizlik, karın ağrısı, göz akında ve deride sarılık görülür. Hastanın idrarı da koyu sarı renklidir. Bu hastalara yatak istirahatı şarttır. Özel ilaç tedavisi yoktur. Hasta iyi beslenmelidir. Hepatit B ise her mevsimde her yaşta kişilerde görülür. Uzunca ( birkaç ay ) bir kuluçka süresi vardır. Kan nakli, enjektörler, akupunktur ve diş tedavileri,aşı uygulamaları,hasta kanı emen sivrisinekler aracılığıyla bulaşır.Hafif ateşle başlar,midebağırsak bozuklukları,sarılık,karaciğer bölgesinde hassasiyet ve koyu dışkı görülebilir. B tipi sarılık daha ağır seyreder ve ölümle sonuçlanabilir. Korunma, ülkemizde aşı uygulaması ile sağlanır. Yiyecek ve içeceklerin temizliğine özen gösterilmeli, içme suları klorlanmalı, tuvaletler mikrop öldürücülerle temizlenmelidir. Kan nakillerinde kan ,sarılık yönünden incelenmelidir.
Tüberküloz (Verem )
Tüberküloz basilinin neden olduğu başta akciğer olmak üzere bütün vücudu tutabilen kronik bir enfeksiyon hastalığıdır. Her yaş ve mevsimde görülebilir. Kuluçka dönemi 6-8 haftadır.
Bulaşma:
Ø Kan yolu ile (gebelikte anne hasta ise hastalık plasenta aracılığıyla bebeğe geçer) Ø Deride açık yaralar, kesikler varsa deri yolu ile Ø Solunum yolu ile(hastalarla direk temas, hastaların salgılarının bulaştığı eşyalar, havaya karışan tozlara bulaşmış basillerle) Ø Tüberkülozlu ineklerin sütünün kullanımı ile olur
Belirtiler:
Hafif, sürekli öksürük, ateş, halsizlik, iştahsızlık, yorgunluk, kilo kaybı, nefes almada ağrı vardır. Hastalık ilerledikçe kanlı balgam görülebilir. Bakım: Doktor kontrolünde ilaç kullanımı, kesinlikle yatak istirahatı, iyi beslenme ve temiz hava iyileşmeyi sağlayacaktır. Aşılanma (BCG) yoluyla korunma sağlanır.
Aşılar
Ölü ya da hastalık yapma yeteneği azaltılmış canlı mikroorganizmaların deri altına ya da kas içine enjekte edilmesi veya ağız yolu ile verilmesine AŞILAMA denir.
Aşılamada amaç: Canlılarda; mikroorganizmanın vücudunda bulunan antijen adı verilen canlılar için yabancı bir proteine karşı, antikor denilen bağışıklık cisimciklerinin oluşturulmasıdır. Yani antikorlar vücudumuzun enfeksiyon hastalıklarına karşı bir savunma mekanizması olup kan ve diğer vücut sıvılarında bulunan özel yapıda proteinlerdir. Her antikor tipinin kendi antijeni vardır. Onunla karşılaşınca tanır, bağlar ve zararsız hâle getirir. Böylece gerek bir enfeksiyon hastalığını geçirmek, gerekse ona karşı aşılanmak ile canlı vücudunda antikor oluştuğu zaman o hastalığa karşı dirençli hâle gelir, hastalık oluşmaz.
Aşılar 3 tip hazırlanır:
Ø Ölü aşılar: Hastalık etkeni mikroorganizmalar öldürülür. Bunlar antikor yapımı için antijen olarak kullanılır. Örneğin tifo, boğmaca , kolera, kuduz, kabakulak aşıları bu şekilde hazırlanır. Ø Toksoid aşılar: Bazı mikroorganizmalar çoğalarak toksin denilen zararlı ürünler çıkarırlar. Bu tip aşılarda antijen olarak toksinler kullanılır. Ø Canlı aşılar: Hastalık yapmayacak kadar zayıflatılmış; fakat canlı olan mikroorganizmalar aşı olarak kullanılır. Kızamık, çiçek, tüberküloz, çocuk felci(sabin) aşılar bu tip aşılardır. Çocuklarda salgınlar ve ölümlere yol açabilecek pek çok hastalığın aşısı günümüzde mevcuttur. Doğumdan itibaren çocuk doktorunun kontrolünde aşıların yapılması gerekir. Aşı yapılan çocuk, hastalık etkeni ile karşılaşınca ya hiç hastalanmaz ya da hastalığı hafif geçirir. Her aşı için başlama yaşı ve tekrarlanma aralıkları farklıdır.
Serumlar
Damardan dışarı alınan kan, kısa bir süre sonra pıhtılaşır. Pıhtılaşan kısım çökünce üstte sarımtırak bir sıvı kalır. Bu sıvıya kan serumu denir. Ø Tedavi edici serumlar Bağışıklık cisimlerini içerir. Hastalık etkenlerinin antijenlerin canlı vücuduna damar yoluyla verilerek antikor oluşturulmasından belirli bir süre sonra o canlıdan alınan kandan elde edilen serumlardır. Bunlar aşısız çocukların hastalığa yakalanması durumunda (örneğin difteri) tedavi edici olarak ya da aşı olmamış bir çocuğun yaralanması durumunda hastalığa karşı koruyucu olmak için (tetanos, kuduz gibi) acele olarak antikor transferi için kullanılır. Pasif bağışıklık geçicidir. 3 hafta sonra derhal çocuk aşılanmalıdır. Ø İnsan kökenli bağışıklık serumları (Bağışıklık globülinleri) Mikroorganizmaların antijenlerine karşı insan vücudunda oluşan bağışıklık cisimleridir.
Aşılamada Temel ilkeler
Ø Anne sütünün bebeğin ilk aşısı olduğu unutulmamalıdır. Ø Sağlık kuruluşuna herhangi bir nedenle getirilen her çocuğun aşı kartı incelenmeli, önemli bir rahatsızlığı olmayan her çocuğa aşı yapılmalıdır. Ø Hastaneye yatmayı gerektiren hastalığı olmayan herkese aşı yapılabilir. Hafif ateş, soğuk algınlığı, nezle gibi rahatsızlıklarda çocuğun aşılanması tehlikeli değildir. Ø Bazı aşılar tek bir seferde, bazıları ise aralıklarla uygulandığında bağışıklık sağlar. Bu nedenle aşılanmaya zamanında başlanmalı, aşı takvimine uygun olarak aşılanma sürdürülmelidir. Aşılama tarihi, mutlaka aşı kartına işlenmelidir. Ø Birden fazla aşı bir arada yapılabilir. Ancak her birinin farklı kol ve bacağa yapılması önerilir. Ø Anne-babaların bilmesi gereken en önemli nokta şudur: Bir çocuğun tam aşılı olması için ilk yaş içinde en az beş kez aşıya götürülmelidir. Ø Aşı yapıldıktan sonra çocuk ağlayabilir, huzursuz olabilir, ateş ya da döküntüsü olabilir. Aşı yapılan bölgede şişme, kızarıklık ve hassasiyet olunca o bölgeye alkol ya da soğuk su pansumanı uygulanmalıdır. Ateş varsa düşürmek için çocuk soyulmalı, ılık su ile banyo yaptırılmalı veya eklem yerlerine ıslak bezler koyulmalıdır. Ateş düşürücü şurup, bol içecek ve sıvı gıdalar verilmelidir. Şikâyetler üç günden uzun sürerse ya da başka yakınmalar olursa doktora danışılmalıdır. Ø Ağır ilerleyici sinir sistemi hastalığı olanlara, havale geçirenlere, kan ve lenf kanseri gibi kötü huylu hastalığı olanlara aşı yapılması gerektiğinde doktora danışılmalıdır. Ø Aşı uygulanırken kullanılan araçlar steril olmalıdır. Aşılanacak bölgenin temizliği aseton, alkol veya mersol ile yapılabilir. Ø Sağlıklı çocuklara grip aşısına gerek yoktur. Bazı özel durumu olan çocuklarda (astım vs.) doktorun önerisi ile yapılabilir.
Aşı Takvimi
Yeni doğan Hepatit B (1.doz) 1.ay Hepatit B (2.doz) 2.ay BCG (verem)+dbt(1) (difteri boğmaca tetanos)+Polio 1(çocuk felci)+ HIB (1-menenjit) 3.veya 4.ay DBT(2)+ Polio 2 + HIB(2) 5.veya 6.ay DBT(3)+Polio 3 + Hepatit B (3.doz) 9.ay Kızamık 13.ay Suçiçeği 15.ay KKK (1-kızamık kızamıkçık kabakulak) 18.ay DBT (4) + Polio 4 + HIB (3) 24.ay Hepatit A 1 30.ay Hepatit A 2 İlkokul 1.sınıf DT (difteri, tetanos) + Polio + Kızamık İlkokul 5 sınıf Tetanos ve BCG (verem) Lise 1. Sınıf Tetanos Gebelikte Tetanos
|