0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi  (Okunma Sayısı: 859 Kere Okundu.)
« : Ocak 24, 2010, 08:55:53 ÖS »
Avatar Yok

.By.pisLick.*
*
Üye No : 28021
Nerden : Tekirdağ
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 1669
Mesaj Sayısı : 4 572
Karizma = 23665


 ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ

ÇOCUK KİMDİR ?

Önceki devirlerde gerek ana-babalar gerekse eğitimciler çocuğu adeta "İnsan Ufağı" olarak görüyor ve ona böyle davranıyordu.Dolayısıyla çocuktan yetişkin bir insandan bekleyebilecek tepkiler ve davranış örüntülerini bekliyorlardı.Bu düşünce tarzı zaman ilerledikçe geçerliğini yitirdi.Özelikle gönümüzde bunun tam aksine çocuk eğitiminde ,çocuğun kişilik-gelişim duygulanım vs açısından farklı ve kendine özgü olduğu görüşü hakim olmaya başlandı .Çocuk kendine özgü bir birey olarak kabullenildi ve onun ilgi ve ihtiyaçlarına göre yaklaşım biçimleri benimsendi.
O halde çocuğu tanımlamak gerekirse en uygun tanım ne olur?Kimdir Çocuk?
"Doğduğu andan itibaren kendine has karakter, davranış,duygu,zeka ve görüntüye sahip,ayrı ayrı yaratıcılık gücü ilgi ve yeteneklerle donatılmış insan yavrusuna çocuk denir."O halde çocuk eğitiminde temel alacağımız mihenk noktası bireysel farklılıklar olmalıdır.Her çocuğu değerlendirirken onun biricik özellikler taşıdığını kabullenmeli ve bu tarz davranışlar getirmeliyiz.
ÇOCUKLA İLETİŞİM KURMANIN YOLARI

İletişim sosyal sürecin hayati noktasıdır.Özellikle çocukla kurulacak tutarlı ve etkili bir iletişim, çocuk eğitiminin ve mutlu bir yaşamın temel taşıdır.İletişimde kişiyi etkili kılan,insanlarla yapıcı olarak konuşmasını öğrenmedir.Aynı zamanda iletişimde temel ilke kabul etmedir.Başkalarını olduğu gibi kabul etmek ,ilişkileri kuvvetlendirmede en önemli etkendir.Bu nedenle çocuğa yakınlaşırken onu ana-baba veya öğretmen olarak olduğu gibi kabullenmeli ve bu haliyle sevdiğini ,önemsediğini hissettirmelidir. unutulmamalıdır ki çocuğu kendi isteklerimiz amaçlarımız yönünde programlamak değil çocuğun yetenek ve özelikleriyle yönlendirmek onu eğitmektir.Çocukla iletişim kurmanın en etkili yolu onu dinlemektir.Onu DUYMAK değil DİNLEMEK önemlidir.Çocuğun anlattığı önemsediği şeyleri pasifçe dinleyip tepkide bulunmamak duymaktır ve çocukla iletişime fazlasıyla zarar verir .Çocuk kendini değersiz hisseder.Olumsuz duygular yaşamasına sebep olur.Çocukta etkin bir iletişim kurmak için ,duygularını ifade etmek ona yardımcı olması gerekir.Genellikle çocuğu üzen-korkutan kötü duygulardan onu uzaklaştırmaya çalışırız .Oysa bu çocuğu daha çok üzer.Çocuk hissetmekle ve o an yaşamakta olduklarını karşıdan sözcüklerle duyduğunda rahatlar.Çünkü bir başkası ,onun iç dünyasında yaşadıklarını anlayabilmiş ve bunu dile getirmiştir.Çocuklarla devamlı uzun ve sıkıcı öğütler ya da mantıklı açıklamalar yerine bir şeyin ne kadar çok istendiğini ona hissettirin.Böylece çocuğun gerçeği kabullenmesi kolaylaşır.Günlük yaşamda gerek ebeveyn-çocuk gerekse eğitimci çocuk alanında yer yer mücadele yaşanır. Öyleki zamanla bu bir güç gösterisi savaşına dönüşür.Böylesi durumda yapılacak en mantıklı şey "çocuk olsaydım böyle bir durumda ben ne yapardım ? " sorusunu cevaplamaktır.Böylece çocuğun karşısında yer yer olmak yerine onun yanında olunacaktır.Çocuğun hatalarını şamar gibi yüzüne vurmak,problemi çözmek yerine,içinden çıkılmaz bir hal olmasına yol açar.Oysa sorunu dile getirip ,açıklık kazandırmak ,çocukların o anda yapmaları gerekeni kendi kendilerine bulmalarına yardımcı olacaktır.Çünkü çocuk suçlanmak yerine konu hakkında bilgilendiklerinde yapması gerekeni anlar.

ÇOCUĞUN AİLE İLE OLAN İLİŞKİLERİ
Anne-baba çocuk ilişkilerini ,içinde yaşanan toplumun etkisi belirler.Türk aile ve sistemine bakıldığında genelde otoriter kısıtlayıcı ,aşırı koruyucu ve kontrol edici bir yapının öne çıktığı, çocukların saygılı, baş eğici ,pasif,uysal kişilik yapısıyla biçimlendiği kurallarla uygun davranışlar ödüllendirilirken, aktif, sorgulayıcı, atılgan davranışların cezalandırıldığı görülmektedir. Başka bir deyişle toplumumuzda çoğunlukla pasif ve söz dinleyen çocuklar anne-babayla olumlu ilişkilerle girmekte, kendi görüşlerini ifade edebilen aktif ve girişken çocuklar ise çatışma kaynağı olmaktadır.Bu zamanla öylesi bir hale dönüşür ki çocuk -aile ilişkisi bir kazanma kaybetme gibi bir güç gösterisine dönüşür.Böylece bazen ebeveynler baskın çıkarak çocuk kaybeder, ya da çocuk baskın çıkarak anne babasına kaybettirir.Bu yöntemlerin her ikisi de son derece sağlıksız sonuçlar doğurur.En güzel ve sağlıklı çözüm ,içinde -kaybeden tarafı olmadığı-bir yöntem üretebilmektir.Yeni ebeleyen ve çocuk sorunu karşılıklı doyum ilkesi içinde çözmelidir.İhtiyaçlar karşılıklı dile yetirilmeli ve sorun iki tarafın kabul edebileceği şekilde çözümlenmelidir.Burada önemli olan tarafların kendi ihtiyaç ve haklarını gözetmesi kadar, karşıdakinin ihtiyaç ve haklarına da saygı göstermesidir.Yeni bir uzlaşı noktasında birleşmektir.Anne babalar çocuk eğitirken genelde üç gurupta toplanabilecek davranışlar sergilerler,Bunlardan ilki Denetleyici yaklaşımdır.Burada anne- baba davranışlarının ortak yönü çocuğun tutum ve davranışını değiştirme yaklaşımıdır.
Bunu yaparken de tehdit ve şiddet kullandıkları gibi sevgiyi esirgeme ,küsme ya da aşağılama gibi tepkiler gösterirler Bu aşamada çocuk ,hangi davranışın hangi tepkiyi alacağı konusunda bir fikre sahip değildir .Çocuk korku temelinde büyüdüğü için korkutulmuş sindirilmiş ya da isyankar bir birey olur. Bazen her ikisi bir arada bulunabilir.Diğer bir yaklaşım tarzı destekleyici yaklaşımdır.
Burada çocuğa yakın ilgi gösterilir (hatta sözle veya dokunarak belirtilir),onunla ortak faaliyetlerde bulunulur ve en önemlisi çocuğun benliği onaylanır.Böylece çocukta sağlıklı bir psiko sosyal gelişim yaşanır ve ebeveynlerin beklentilerine daha olumlu cevap verir.
Çünkü çocuk ailesi tarafından olduğu gibi kabullenip ,sevilmiş ve desteklenmiştir.Üçüncü yaklaşım ise pasif yaklaşımdır ki burada aile çocuğun etkinlikleri karşısında son derece ilgisiz ve kayıtsızdır Böylesi ailede yetişen çocukların öğretmen ve arkadaşlarına karsı olumsuz davranışlar sergilediği ve eşyalara zarar verdiği gözlemlenmiştir.Ailelerin aklında bulundurması gereken en önemli unsur ,çocuk bireysel özelikleri ve kapasitesine göre beklenti düzeyi geliştirmektir.Çocuk eğitiminde aile öyle bir yerde durmalıdır ki çocuk her an anne-babanın yanında olduğunu bilerek destek bulsun ,hem de onların hiç görmeyerek özgür hissetsin.

ÇOCUĞUN OKUL VE ÖĞRETMENLE OLAN İLİŞKİLERİ:
Aileden sonra okul,çocuğun ilk temel toplumsallaşma kurumu niteliğini taşır.Çocuk okula başladığında çevresinde uygulaması gereken kurallarla ,özümsenmesi beklenen bilgileri bulur.Eğer birlikte yaşamaya yatkın ve okul olgunluğundaysa uyum da zorluk çekmez.Sınıf içi ve dışı etkinliklere katılır .Kendini ifade etmede zorlanmaz .Tam tersine kişilik özeliği ya da ailenin yanlış tutumu sonucu ,toplu yaşama,çalışma ve oynamaya yatkın değilse okula uyumda zorlanır.Çocuğun okula başlama konusunda hazır bulunuşluğu farklıdır.Bu farkı göz ardı etmek sağlıksız sonuçlar doğurabilir.
*Okul ve Öğretmen:Öğretmenini öğretim yılı başında sergilediği tutum önemlidir.Bu tutum olumsuz davranışları pekiştirebildiği gibi daha iyi ve doyum sağlayıcı bir okul hayatı için yeni umutlar yaratabilir .Her çocuğun kendini duygusal ve sosyal açıdan güvenli hissedebileceği,korkularını ve güvensizliğini yenebileceği öğretmeninin ve arkadaşlarının ona gülmeyeceği bir ortama ihtiyacı vardır. Ancak bundan sonra çocuk korkularını ve güvensizliğini yenmeye ve okulda başarılı olmaya başlaya bilir.Ailesi tarafında gerekli ihtiyaçları karşılanmayan ve kendine güveni olmayan çocuktan okulda yardım olmaksızın kendine olan güvenini geliştirmez beklenmez.Bu durumda öğretmene önemli bir rol düşmektedir.Çocuğa başarabileceği görev ve sorumluluklar verilmeli sınıf gazetesini yönetme ,müzik kolu başkanlığı ,sınıf başkanlığı gibi fırsatlar tanınmalıdır.Böylece çocuk ,yeni yetenekler geliştirebilir.Kendini olan güvenini kazana bilir ve daha önemli başarılar için motive olabilir.Başarısız çocuklara yardımın en önemli öğelerinde biri,başarı tecrübeleri yaratılarak güvenini güçlendirmektir.Çünkü öğrenmekten ve keşfetmekten doğan heyecan ve memnuniyeti tadamamış çocukların normal okul çalışmaları konusunda yeterince gayretli olmaları beklenemez.İlk olarak bir arkadaşıyla birlikte sınıfta bir şeyler sunmak ,ortak ilgileri üzerine bir şeyler konuşmak ,dersin belirli bir konusunun sunulmasının paylaşılması ,bu ilk tecrübelere fırsat hazırlar Zira başarısız çocuklar düşük performansları yüzünden bir türlü gerçekleştirmedikleri paylaşmaya şiddetle ihtiyaç duyarlar.Başarısız çocuk ,genellikle kaybetmekten korkar.Öğretmen çocuğun zayıflıklarında n çok,iyi ve güçlü taraflarından yararlanarak bu korku ile başa çıkmasında yardımcı olabilir.Başarısız çocuk ,öğretmenin kendisini anladığından emin olduğu taktirde onu memnun etmek amacıyla bir çaba içine girebilir İyi bir ödevin ardından çabasını takdir edilmesi sonucu ,çocuk her türlü okul faaliyetiyle daha fazla ilgilenmeye başlayabilir.Ancak bütün bunları yaparken öğretmenin çok sabırlı olması gerekir .Yeterlik duygusu yüksek olan öğretmen ,öğrenci girişimciliğini teşvik eden,onu destekleyen ,bireysel ihtiyaçlara eğilen ,sınıf kontrolüne (disiplinine) az zaman ayıran kişidir.Böyle bir öğrenme ortamı başarı düzeyini artırır. Bunun tersine düşük yeterlik duygusu içindeki öğretmenler çocukları öğrenmeye motive edememekte ve başarısızlık tohumu ekmektedir.Aynı şekilde öğretmen düşük beklenti geliştirdiği öğrencilere genellikle daha az soru sormakta Kısaca,düşük beklenti geliştirilen öğrenciler öğretmenlerinden daha az olumlu,sıcak,kişisel ilgi ve sözler olmayan iletişim almaktadır.Oysa yüksek başarı için,yüksek motivasyon ihtiyaç bulunmaktadır.
Öğretmenin beklentisinin düşük olması daha az övgü ve dikkat Öğretmenin Öğrencide başarı konusundaBeklentilerinin beklentinin az olmasıdaha da azalması Daha az çaba sarfetme ve daha kötü notlar Okul başarısızlığı bir kısırdöngüdür.Bu döngü, ancak öğretmenin beklentisini yüksek tutarak öğrenciyi motive etmesiyle kırılabilir.

ÇOCUĞUN ARKADAŞLARIYLA OLAN İLİŞKİLERİ
Arkadaş İlişkileri:Arkadaşlık gereksinmesi bebelik dönemine kadar uzanır.Ağlayan bebek,yanına bir başkasının yaklaştığını görünce susar.Çocuklar arkadaşlığa ,sadece doyum sağlamak için değil ,aynı zamanda deneyim kazanma amacıyla da gereksinme duyarlar .Çocuklar diğerleriyle birlikte ola ola,grup isteklerini ve kabul edilen davranışı öğrenirler.12 aylık bebekler yan yana getirdiklerinde ,bir karşılıklı ilişki kurma (interaction) isteği görülür.Birbirlerine bakar,yaklaşır,keşfeder ve daha sonra oyuncaklarını paylaşırlar.Ancak bu temaslar çok kısa sürelidir.Bu tür karşılıklı ilişkilerin pek azının süresi bir dakikayı geçer.Yaşamın ikinci yılında yaşıtlar arası ilişkiler daha karmaşık ve çeşitlilik gösteren bir hal alır.Ve 3 yaşına gelindiğinde ,çocuklar yaşıtlarıyla ilişki kurmada kendilerine özgü ve kalıcı yöntemler geliştirmiş olurlar.Bazılarında olumsuz sosyal tavırlar görülür.Bunların kurdukları ilişkiler tartışma ,saldırı ve daha sosyaldirler.Bunlarda yaşıtlarına bir şeyler verme,değerleriyle birlikte faaliyette bulunma ve sevgi gösterileri görülür.3 ve 4 yaşları arasında yaşıtlarla kurulan arkadaşlıkların sayısında artış 6olur.Anaokulu,yaşıtlarla birlikte olma ve onlarla faaliyette bulunma konusunda geniş olanaklar sağlar Ana baba ve öğretmenler ise,çocuğu sosyal faaliyetlere katılması için destekler Dıştan gelen bu desteklere ek olarak çocuğun gelişen bilişsel ,sosyal ve iletişimsel becerileri yaşıtlarıyla daha başarılı ilişkilere girmesine olanak hazırlar (5).
Okul öncesi kurumlardaki 2-6 yaş çocuklarının sosyal etkileşimi,uzmanlarca farklı yöntemlerle ele alınmıştır. Uzmanlardan bazıları araştırmalarda "Gözlem Yöntemleri" ni kullanırlarken, diğerleri "Sosyometrik Teknikler"e ağırlık vermişlerdir. Çalışmalar,arkadaşlığın zamanla tutarlılık kazandığı yolunda birleşmektedir. 2-3 yaş çocuğu,oyun arkadaşını çabucak değiştirebilir ve sınıfta başka bir arkadaşını sevdiğini söyleyebilir.5 yaşlarında ise,çocuğun artık uzunca bir süre beraber olduğu bir ya da iki arkadaşı vardır.Okul öncesi dönemi çocuklarının kişilik özelliklerini inceleyen Harput (1970),bu dönemdeki çocukların büyük bir bölümünün sosyalleşmesi arkadaş canlısı ve dışadönük olduklarını saptamıştır Saldırganlık davranışını konu alarak ele alan Feshbach (1970), " 2-5 Yaş çocuklarında sosyal Davranışının İncelenmesi" konulu 14 araştırmadan 97 sinde,özellikle erkek çocuklarda saldırgan tavır alışlar saptamıştır.
4 yaşından önce çocuklar,normal olarak beraber oldukları,kişilerin oyun arkadaşları olmasını isterler. Onlarla oyun faaliyetlerini paylaşmak arzusundadırlar.Bu dönemde çocuklar,kendileriyle oynayacak bir ya da iki arkadaşlarını seçerler.Önceleri seçtikleri oyun arkadaşları her iki cinsten olabilir.Ancak okula girmeye hazırlandıkları sırada .çocuklar oyun arkadaşlarını kendi cinslerinden seçmeye özen gösterirler.Çünkü sosyal baskı nedeniyle kendi cinslerine uygun oyunlar oynamayı öğrenmelidirler.Çocuk ilkokula başladığında,arkadaşlarının sayısı ve bunların çocuktaki etkisi anaokulundakilere göre daha çoktur.Çocuğun arkadaş sayısında görülen artışa rağmen ,bu dönemde henüz yakın arkadaşlıklara rastlanmaz.Oysa ,son çocuklukta arkadaşlıklar sayı açısından değil ,yoğunluk açısından artış gösterir.
Okul döneminde çocuklar,arkadaşlarını çoğunlukla yakın çevrelerindeki komşularından seçerler.Ancak seçimi yaparken,kendi yaşlarına ,cinslerine ,zihinsel ve sosyal düzeylerine uygun olmalarına özen gösterirler Yıllar ilerledikçe ,arkadaş seçiminde ,yardımseverlik ,dürüstlük,sağduyu sahibi olmak arkadaş canlısı olmak gibi kişilik özellikleri ön sırayı almaya başlar.
Guruplaşmalar ve(Çete Çağı):
Çocuk okula girdikten ve başka çocuklarla ilişki kurmaya başladıktan sonra ,evin civarında yalnız başına ya da bir,iki arkadaşla oynama hevesini kaybeder.Artık o,yalnız başına kalmayı can sıkıcı bulur. Gezilirde, davetlerde veya aile toplantılarda anne babasıyla birlikte bulunmayı arzu etmez.Bu çağda kişisel oyunlardaki ilgi,gurup oyunlarına çevrilir ve arkadaşsız oyun önemini yitirir.Çocukluğun sonlarına doğru arkadaş gurubunun daha etkili oluşunun,kısmen çocuğun zamanının büyük bir bölümünün arkadaşlarıyla birlikte geçirmesini rolü vardır.Çocuğun içine girdiği bu çağa ,sosyal bilincin çok hızlı geliştiği bir dönem olması nedeniyle (Çete Çağı)"Geng Age" adı verilir.Çeteler son çocukluk yıllarının normal sosyal guruplaşmalar-dır. Çete,dışarıdan herhangi bir yardım görmeyen ve sosyal bir hedefi olmayan,kendiliğinden oluşan yöresel bir guruptur.Ortak ilgilere sahip çocukların oluşturdukları oyun guruplarıdır.Anne babaların,öğretmenlerin ya da gençlik liderlerinin herhangi bir desteği olmadan ,çocuklar tarafından kurulmuştur.Bu guruplar,çocukların kendi gereksinmelerine uygun bir toplum meydana getirmeleri için kendiliğinden bir çabanın sonucu oluşurlar.Çete ,otorite itibariyle yetişkinlere düşman olabilirler.Bununla birlikte çeteler,ne yetişkini onayına gereksinim duyar,ne de dışarıdan herhangi bir kontrole bağımlı olmak isterler.Onlar,kendi otoritelerini kendileri sağlarlar.Çocuk ,aile çemberinden ,içinde akranlarının bulunduğu dünyaya doğru kaydıkça,bu kimselerle birlikte olmaktan daha çok doyum sağlamayı öğrenmek zorundadır.Utangaç olsun olmasın,yabancılara dostça yaklaşma yollarını öğrenmelidir.O,artık "akran gurubunu" bir bireyi olur.Bu gurup giderek çocuğun davranış ve tavırları üzerinde etkisini gösterecek ve aile gurubunun yerini alacaktır.Bu akran gurubu ,"birlikte duyan ve hareket eden aşağı yukarı aynı yaştaki kimselerin kümesi"olarak tanımlanabilir.Çocukların ev dışı çevrelerindeki arkadaş ve diğer erişkinlerle olan ilişkileri ,olumlu ve doyum verici biçimde ise,onlar bu türlü bir sosyal ilişkiden memnun kalacaklar ve aynı ilişkilerin yenilenmesini isteyeceklerdir.Aksi gerçekleştiğinde ise,dış dünyayla ilişkilerini kesecekler ve aile üyelerine döneceklerdir.6 yaşından 8 yaşına doğru gurup oyununda giderek bir artma görülür.Bu değişmeye koşut olarak sosyalleşmede de belirgin bir artış meydana gelir.Çocuk daha az bencil ve saldırgan ,buna karşılık ,daha fazla grup bilincine sahip ve yardımsever olur. Tipik bir çocuğun oyun gurubu (ya da çete gurubu ) ortak ilgileri olan çocuklardan oluşur.Bu gurubun temel amacı ,hoş vakit geçirmektir.Yapılan bazı araştırmalar ,neşeli ,iyi,arkadaşça olmak,ilgi ve zevk benzerliği,yakın oturmak gibi faktörlerin arkadaş seçiminde önemli etkenler olduğunu göstermiştir. 6-7 yaşından itibaren kızlar ve erkekler ,,kendi cinslerinden oluşan guruplarıyla birlikte oynamaktan büyük bir zevk duyarlar.Yaklaşık olarak 7 veya8 yaşlarında 11 veya 12 yaşlarına kadar olan son çocukluk çağında ,söz konusu çocuk gurupları 6 kişiden 10 kişiye kadar yükselir.Fakat bu guruplar ,üyelik bakımından hala kesinleşmiş ve mükemmelleşmiş değildir.Gurup giderek kendi hareket tarzını kurallarını geliştirir.Bu ,üyelerin hile yapmadan oynamalarını sağlamak ,gurubun giriştiği işde herkesin kendi payına düşeni yapmasına olanak hazırlamak şeklinde gerçekleşir.Yaşın artmasıyla birlikte ,hem çocuğun ilişkide bulunduğu gurubun büyüklüğünde,hem de gurup faaliyetlerinin süresinde bir artış vardır.Oyun gurubu zamanla çocuğun yaşamına hükmetmeye başlar.Ona birtakım kavramlar kazandırır.Bunlardan bir bölümü doğru,bir bölümü yanlıştır.Bir gruba ait olma,çocuğu sadece arkadaş ve eğlence sağlamakla kalmaz,aynı zamanda ona gurur ve statü duygusu da verir.Sonuç olarak çocuk,gurubuna karşı güçlü bir bağlılık duygusu beslemeye başlar.
Tek başına ele alındığında , kollektif oyun faaliyetinin ,çocuğu bencillikten kurtarması,işbirliğini geliştirmesi ve insanların birbirlerine gereksinmeleri olduğunu göstermesi bakımından önemi büyüktür.Çocuğun arkadaş gurubu,onun sosyal tavırlarını etkiler.Bu sosyal tavırlar,çocuğun genellikle diğer bireylere ve sosyal yaşama karşı tüm tutum ve davranışlarını içerir.Bir dereceye kadar ailede kazanılan bu tavırlar ,çocuğun arkadaş gurubuyla olan deneyimleri sonucu değişebilir.Genel bir kural ,okul öncesi dönemde aile içi deneyimler,okul döneminde de aile dışı deneyimler,kişilik oluşumu ve yapılanmasında büyük bir önem taşımaktadır.
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDEKİ KRİTİK YAŞLAR.

İKİ BUÇUK YAŞ:Bu evre bir geçiş dönemidir.Çocuğun sosyal duyarlılıkla yaptığı gösteriler, yardım isteği ve hayal kurma gücü bu evrede artmıştır.2,5 yaş bir dönüm noktası ve sinir sisteminin gelişiminde bir ara evredir. 2,5 yaş çocuğunun dengesi tam değildir.Çocuk bu yaşta seçme yeteneğine yeterince sahip olmadığından,iki olanağı birden seçer.Kendini bırakmaya alışık değildir. Gevşeyip uyumakta zorluk çeker ve bir kere uyudu mu ,uzun süre uykuda kalabilir.Yine idrar yollarını kontrol eden kasları gevşek bırakmadığından idrarını çok uzun süre tutar .Bu tipik hareket yetersizliği ,onun karakteristik beceriksizliği ve değişken davranışını anlatmaya yeterlidir.Geçiş yapmak ona o kadar zor gelmektedir ki ,tanıdık bir şeyi bırakıp başka bir şeyi anlamakta çok ağır kanlıdır. Çok tutucudur her yenilgiye itiraz eder. Her şeyin alıştığı biçimde yapılmasını ister.Bu evrede en iyi tutum ,çocuğun belirli sınırlar içinde "hükümdarlığını" sürdürmesine izin verilmesidir. 2,5 yaş çocuğunun farklı kutuplar arasında yalpalaması bu dönemin önde gelen özelliğidir .Bu uç noktaları aşırı faaliyetten ani bir tembelliğe,atılganlıktan utangaçlığa,güçlü bir sahip olma duygusundan aldırmazlığa, açlık açlık çığlıkları atarken yemek istemeye,çığlık ve gözyaşlarından alçak sesle mırıldanmaya geçiş olara k çeşitleyebiliriz. Bu çeşitli değişmeler kötü huyluluk olarak yorumlanmalıdır.Çocuk olgunlaştıkça ,iki karşıt arasındaki seçeneklerin farklılıklarını buldukça davranışları değişecektir.Çocuk utangaçlık ve aşırı vericilik karışımı,büyüklere yaklaşma biçimi,dostça sorular ve cömertliğiyle son derece çekicidir.Oyuncaklarını arkadaşlarına göstermek için kreşe götürür,ama onları asla bırakmaz.Sonuç olarak 2,5 yaş bir aykırılık ve dengesizlik yaşıdır.
BEŞ YAŞ: 4 yaş çocuğu değişken ve kaypaktır.4 yaşındaki bir çocuğa: "Ne tırmalar ?" diye sorduğumuzda,size hemen :"Kedi" diyecektir.Hemen sonra da size,kendi kendisinden söz edecek ve bir köpeğin kediyi nasıl kovaladığını anlatacaktır.5 yaş çocuğu ise bir işadamının ciddiyetiyle:"Kedi," diyecek ve konuyu kapamış sayacaktır.5 yaş yanıtıyla 4 yaş yanıtı karşılaştırınca ,5 yaşındakinin açık,ani ve tam olduğunu görürüz.Bu örnek iki yaş gurubu arasındaki olgunluk farkını açıkça ortaya koyar.bu arada 5 yaşta belirginleşen kişilik farkını da göz önüne almak gerekir.Bu tipik olgunluk hazırlıksız yapılan resimde de kendini gösterir. 4 yaş çocuğu resim yaparken önüne çıkan her şeyi kullanarak resim yapar.Kaba hayal gücüyle bir kaplumbağayı bir hortum şeklinde çizebildiği gibi,bir hortumu da file dönüştürebilir 5 yaş çocuğunun resim yapmaya başlamadan önce kafasında belirgin bir şey vardır.Yaptığı şeyin içeriği mantıklıdır.Kendi kendini kritik eder "Bir at resmi çizmek istiyorum,ama bilmiyorum "diye bilir.İster oyunda olsun,isterse kendisine verilen bir işde olsun,5 yaş çocuğu başladığını bitirmeyi sever .4 yaş çocuğu ise,yarım bırakılan bir şeye çok daha duyarsızdır.O ,hareketlidir,sağda solda dolaşır durur.5 yaş çocuğu ise,durmasını bilir.5 yaş çocuğu ,gösterişe meraklı değildir.O artık daha çabuk karar verir .Kas hakimiyeti gelişmemiştir,düzenli cümleleriyle insanlarla olan kişisel ve sosyal ilişkileri artmıştır.Bunun yanı sıra kendine ilişkin düşünceleriyle ailesine ,okula topluma uyumu belirgin bir biçimde artmıştır.Ne kendisi nede çevresiyle çelişki halindedir.Kritik durumlarda soğukkanlı olmayı başarır.Sokakta kaybolmaz ,adresini bilir.Bu güven duygusu ve soğukkanlılık 5 yaş çocuğunun övülecek yapısını açıklar.Çocuk gelişimin tüm basamaklarını tamamlamış ve hafif eğilimli bir düzlüğe ulaşmıştır.5 yaş çocuğu ,yuvanın kapılarını aşmak üzere ve karmaşık bir bütün içine girmeye hazır gibidir. Oysa gerçek bir yetişkin olmasına daha 20 yıl vardır Bununla birlikte 3-4 yaş çocuğuna oranla çok daha olgundur.
Daha geniş deneyimlere hazır duruma gelmiştir.Günlük işlerinde kendine yeter,bağımsız hale gelmiştir.Giyinmek ,yıkanmak,yemek yemek,tuvalete gitmek,alışveriş yapmak ve basit ev işlerini görmek becerileri edinmiştir.Ev ona yetmez,okula gitmek ister,zamanında orada olmak için heyecan duyar.Sahip olduğu her şeyden,özelikle giysilerinden gururlanır.Kedi kişiliğinin onun için canlı bir anlamı vardır.Ailesiyle olmayı sever.Fakat arzuları ve çıkarları söz konusu ise,diğer kişilere de sempati duyar.Doğruyu yanlıştan ayırmaya başlar.Özletmek gerekirse ,5 yaş çocuğu kendi kendine yeter,sosyaldir,kendinden emindir,şekilci ve uyumludur,rahat ve ciddidir,dikkatli ve kararlıdır.Nazik bir dosttur.Üstün bir kişi değilse bile ,üstün bir birlikte çocuktur. 3 yaş ilerlemiş bir biçimdir 5 yaşında geneldeki başarılı kas kontrolüne karşın,kas hareketleri bazı inceliklerden yoksundur.
Eğri çizgiler çizmekte güçlük çeker,kalem kullanmayı bilmez,duyusal-motor bazı nedenlerden dolayı okuma mekanizmasına henüz hazır değildir.Açık seçik konuşur ,bebek gibi hecelemez,ancak konuşması asla zor ve karmaşık sözcüklerden oluşmamıştır.
ALTI YAŞ:Son çocukluk dönemine giren çocuk ,6 yaşlarına geldiğinde,2,5 yaşında görülen olumsuz evrenin belirtilerini göstermeye başlar .Dengesiz kurala karşı olan ,isyankar bir tutum ve davranış içine girer .6 yaş çocuğu değişmekte olan bir çocuktur .Anneler ,çocuklarındaki bu ani değişiklikleri "Bu çocuğa ne oldu ,bilmiyorum ,çok değişti "şeklindeki sözcükleriyle dile getirirler 6 yaşında çocuk ,tembel ve kararsız bir görünümdedir.Çocukluk bir kez daha 2,5 yaşında yaşamış olduğu karar verme güçlüklerine uğrar,yine bir şeyin olumlu ve olumsuz iki yüzü arasında hızla gelip gider.Gesell,çocuğun eylemlerinde bir tür çift motivasyondan bir an annesini sever,biraz sonra ona nefret duyar.Bir geçiş dönemini oluşturan bu yaşta ,bedensel ve psikolojik kaynaklı bazı temel değişiklikler dikkati çeker.Bu yaşta süt dişleri dökülürken ,akılcı ilk azı dişi çıkmaya başlar.Orta kulak iltihabına en bu yaşta rastlanmakta,burun ve boğaz hastalıkları yine bu yaşta daha sık görülmektedir.Çocuğun okula başlamasıyla birlikte ,okul öncesine oranla daha çok sayıda arkadaşla ilişki kurduğu ,bunun yanında aile ilişkilerinin zayıfladığı ,bireysel oyunun yerini ,gurup oyununu aldığı görülür.Başka bir deyişle ,çocuğun okul çağıyla birlikte gurup çağına girdiği ve sosyal bilincin arttığı dikkatimizi çeker.Çocuğun davranışını sınırlayan "burada"ve "şimdi"ortamı,yerini yakın çevreye bırakmaya başlar.
ON YAŞ:10 yaş;düzenli,huzurlu ve elde edilen bilgilerin özümlendiği,toplandığı ve dengelendiği bir ara evredir.Tipik bir 10 yaş çocuğu ,çocukluğun gerek kendine özgü ,gerekse genel tüm özelliklerini kendinde toplamıştır.Gelecekteki ergenlik döneminin gerilimi ve huzursuzlukları onun için henüz söz konusu değildir.Bu yaş ,gelişimin dengelendiği altın bir çağdır.10 yaşındaki bir çocuğun olgunluğunu 9 yaşındakininkiyle karşılaştırırsak ,10 yaş çocuğunun 9 yaşındakinden yalnız bedence daha büyük ,daha güçlü değil ,aynı zamanda tüm bedensel ve ruhsal sistemlerin dinamiği ve olgunluğu açısından da ondan daha çok gelişmiş olduğunu görürüz.Çok çabuk değişebilir ve farklı konulara yöneliktir.9 yaşındaki çocuğun gerginlik içinde olmasına karşılık 10 yaşında bu gerginlik tümüyle gitmiş ,onun yerine uysallık ve uyumluluk geçmiş,bu da 10 yaş çocuğunu daha hoşgörülü yapmıştır.
* Sağlık Durumu ve Bedensel Gelişimi :Sağlık durumu genellikle iyidir.Önceleri çok hastalananların sağlık durumu bu yaşta düzelmiştir.9 yaşındayken karın ağrısı ,baş ağrısı ,baş dönmesi,kol ve bacak ağrıları gibi bedensel hastalıklardan yakınanların çoğunda bu rahatsızlıklar azalır ya da tümüyle kaybolur.Kızlar genellikle erkeklerle aynı boydadırlar,ama daha hızlı büyürler.Çocuğu bu yaşta çok çabuk boy atmaya başlar.Vücut hatlarının yuvarlaklaşmaya ,yüz hatlarının yumuşamaya başladığı görülür.Kaça ve göğüslerde yağ birikimi artar .Erkek çocukların vücut yapılarının daha güçlü bir görünüş kazandığı , hatların,özelikle çene ,boyun ve göğüste daha yuvarlaklaştığı dikkati çeker.
* Günlük Gereksinmeler:Bu yaşta çocuklar isteyerek ve devamlı yerler.Bu yaşa kadar genellikle az yemek yiyenler bile,bu yaşta daha çok yemeye başlamışlardır.Bu yaştakilerin çoğu belirli bir saatte yatmaya karşı isteksizdir,türlü bahanelerle yatma saatini geciktirmeye çalışırlar 10 yaşındaki bir çocuk uyumdan önce radyo dinler, kitap okur,kendisiyle ilgili sorunları düşünür ve hayal kurar.Erkek çocuklar uykuya çabuk dalarlar,kızlarsa daha geç uyurlar.
* Duygusal Yaşam:Ana babanın gözünde 10 yaş çocuğu açık sözlü,tarafsız kolay anlaşılır ve çocuksudur. Genellikle sorunlar üzerinde fazla durmaz,bir denge içindedir.Bazı korkuları hala vardır,ancak bu yaşta 9 yaşında olduğundan daha az tedirgin ve huzursuzdur.Ender olarak ağlar,sık sık da "gerçekten mutlu olduğunu"söyler.Duygusal patlamaları sık değildir,olduğunda da şiddetli ve anidir. ,fakat çabuk geçer.Bu yaştaki ,öfkenin en az görüldüğü dönemdir.10 yaşındakilerin çoğu "bazı huylarıyla mücadele etmeyi denediklerini ,kızmamak için uğraştıkların"söylerler.
* Sosyal Gelişim:10 yaş çocuğunun sosyal ilişkilerinde öğretmeni,arkadaşları ve özellikleri annesiyle kurduğu yakın ilişkiler ön plana geçer.Onlarla olan ilişkileri diğer ilişkilerini de etkiler, benmerkezci değildirler.Evde anne babalarının yanında bulundukları zaman kendilerini çok güçlü hissederler.Uğraşlarının büyük çoğunluğu "amaçsızmış" gibi görünse de,onlar bunları kendi mantık yapılarına göre, insanlararası ilişkilerde uyum ve bu ilişkileri olgunlaştırmayı amaçlayarak yaparlar 10 yaşındaki çocuk ,9 yaşındakinden daha fazla ailesine bağlıdır ve sever.
Ailesini benimser ve genellikle birlikte yapılan her şeye bu yaşta katılmaya hazırdır. onun gözünde en mükemmel insandır Annesini davranışlarını eleştirme ve onun toplumdaki hareketlerinden 10 yaş çocuğu annesi arasında doğrudan sorumsuz dürüst ve güven dolu bir ilişki vardır.
Çocuk tüm kalbi ve içtenliğiyle bu ilişkiye kendini kaptırır ve kabullenir.Çoğu da dünyada en çok anne sevdiğini söyler.Anne özel taktir görür,"benim annem kusursuzdur"şeklinde tanımlar,annesi utanma görülmez.En son sözü söyleyen hep annedir babasını.ve onun fikirlerine önem verilir.Genellikle her iki cins de babayla iyi geçinir ve onunla birlikte olmaktan zevk alırlar..Kızlar babalarını sever ve yüceltirler, ondan"iyi bir arkadaş"diye söz ederler Baba onlar için yol gösterici bir ışıktır.Erkek çocuklar da babayı sever ,ona adeta tapar ve her konuda otorite olduğuna inanarak onu kendilerine özdeşim modeli olarak alırlar.Babalarının "dünyanın en iyi ,en doğru babası olduğunu"söyleyerek onunla olmaktan ,birlikte birer arkadaş gibi yolculuk yapmaktan hoşlandıklarını belirtirler.


ÇOCUKTAKİ GELİŞİM EVRELERİ VE ÖNEMİ

a)-BEBELİK DÖNEMİNDEKİ GELİŞİM (0-2 YAŞ ) :Bebeklerin doğum ve doğum sonrası büyüklük hızları onların gelişimi hakkında bilgi vericidir.Erkek bebekler kızlara oranla biraz daha büyüktür.Doğumdan itibaren baş en hızlı gelişen organdır.Sosyo -ekonomik düzeyi düşük ailelerin çocukları üstün düzeydeki ailelerden gelen çocuklara oranla oldukça şansızdır.Normal doğum ağırlığı 2.500 gr ile 4.500gr arasında değişebilir.Yeni doğan 48-50cm boyundadır.İskelet yapısı kıkırdaktan oluşmuştur.Zamanla iskelet kalsiyum fosfot ve çeşitli mineraller depolayarak kemik haline dönüşür.Kemikleşme olgusunun hızı bireyden bireye ve vücudun farklı bölgelerine göre değişir.Her yeni doğan beden büyüklüğüne yakın kas liflerine sahiptir.
Bebek doğduğu andan itibaren bazı temel ihtiyaçları da beraberinde getirir.Bunların başından beslenme ihtiyacı gelir.Yeni doğan bebek günde 7-8 defa beslenir.Bu oran 4 .haftadan itibaren 5-6 ya iner.Bebelik döneminde en gerekli ve yeterli besin anne sütüdür.Beslenme ihtiyacından sonra çocuğun uyku ihtiyacı gelir. Yeni doğan bebek günde 16-18 saat uyuyarak günün %80 ini uykuda geçirir . Zamanla bu süre kısalır.Uyku çocuğun sağlık durumu için çok önemlidir.ve gelişimi hızlandıran bir süreçtir.Ayrıca çocuğun temel ısısını muhafaza etmek beslenme sırasında ve vücut-çevre temizliğine de azami özen göstermek gelişimin vazgeçilmez koşuludur.
Bebekteki bilişsel gelişim ilk dönemlerde ,kendini diğer objelerden ayrıdedemediği için refleks örüntüleriyle kısıtlanmıştır.İlk iki yıl içinde bebek otomotik refleksleri olan bir yaratık durumundan problemleri çözmek üzere yeni yollar keşfeden bir birey durumuna geçer .Zaman ilerledikçe çocuk keşfetmeye icat etmeye zihinsel kombinasyonlar yoluyla yeni araçlar türetmeye başlar .
Bebelikteki motor gelişim sürecinin ,gelişim sürecinin bir halkasıdır.Yeni doğan en güçlü motor fonksiyon emme refleksidir.Bunun yan ısıra ağlar ,öksürür,avucuna konan nesneyi yaklar ,yüksek ses e sıçrayarak tepki verir kol-bacaklarını büküp uzatır.Çocuğun oturup ayakta durması ve emeklemesi motor gelişimdeki olgunlaşmayla bedene tanınan deneyim fırsatıyla gerçekleşir. Bebek 12-15 aylıkken bilinçli sözcüklerini söyler (daha önce de bazı anlamsız heceler çıkarır)Konuşma karmaşık bir süreç olduğundan bebek iletişimini mimikler ve ağlamalar -mırıldanmalar ifade eder.
Bebeklikte ona sunulan davranış örüntülerinden çocuk temel güveni ya da güvensizliği kazanır. Hayatın ilk yılında bebeğin psiko-sosyal görevi güvenmeyi öğrenmektir.Bebekle annesi arasındaki ilişkiden doğan güven duygusu insanın ilerde kuracağı kişiler arası ilişkilerin temelini oluşturur.
b)-İLK ÇOCUKLUKTAKİ GELİŞİM : Bu dönemde bedensel gelişim istikrarlı bir gelişim gösterir.4 yaşına doğru 12 tane süt dişi tamamlanır.İlk çocukluk döneminde mantıksal düşünme işlemi gelişmemiştir. Çocuğun sayı,zaman,büyüklük kavramları ilkeldir.Nesneleri başka simgelerle değerlendirirler.Mesela; bir sopanın üzerine binip at diye dolaşabilir.Hareketleri koordinelidir. Dilin gelişmesi ise düşüncelerinin yaygınlaşması ve hızlanmasını sağlar.Bu dönem çocuğun un düşünceleri ben merkezcidir.Bu nedende öznel olanla-nesnel olanı ayırmazlar.
Bu dönem çocuğunda bazı tipik heyecan biçimleri vardır.Bunlar korku,kıskançlık,öfke,endişe içe çekilme,gerilme inkar bastırma ve yansıtmadan Bu heyecanların davranış bozukluğuna yol açmaması için ana-babaların olaya ilgili,sevecen mantıklı şekilde yaklaşmaları gerekir.

YALAN !  
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi
« Posted on: Nisan 25, 2024, 07:28:03 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi e-book, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi programı, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi oyunları, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi e-kitap, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi download, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi hikayeleri, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi resimleri, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi haberleri, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi yükle, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi videosu, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi şarkı sözleri, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi msn, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi hileleri, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi scripti, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi filmi, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi ödevleri, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi yemek tarifleri, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi driverları, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi smf, Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular