|
|
|
Milli Mücadele’nin kadın kahramanları, ilk kez bir hikaye kitabına konu oldu. Kaynak Yayınları’ndan çıkan ‘Kınalı Eller’, evlerinin hanımı iken vatanın bekçiliğini üstlenmek zorunda kalan, bu uğurda canlarını esirgemeyen eli kınalıları anlatıyor. Kitaptaki hikayelerin geçtiği yerler, yurdun dört bir köşesi; Erzurum, Adana, Gördes, İstanbul, Ödemiş, Bilecik, Osmaniye, Kastamonu, Maraş... Kahramanları gerçek kişiler; Aziziye Tabyaları’nı düşmandan geri almak için baltasıyla hücuma kalkan Nene Hatun. Çocuğunu, askere cephane taşırken kağnı başında dünyaya getiren Emine. Çeteye katılıp, Fransız birliğini bir oyunla tuzağa düşüren Hatice Kadın. Evlendikten birkaç ay sonra kocasıyla birlikte vatan müdafaası için dağa çıkan, efeler kendisine silah vermediği için bineceği atı, kullanacağı silahı düşmandan ele geçiren Makbule Hanım. Söğüt’te kök salan çınarın dalları bir bir kurumasın diye Kadıköy Meydanı’nda kürsüye çıkan Saime. Kocası Mehmet Efe’nin derleyip topladığı çeteye erzak götürürken düşman askerlerini tuzağa düşüren Fatma. İş başa düştü deyip milis kuvvetlerinin kumandasını ele alan Kara Fatma. Annesi öldüğü için babasıyla cepheye giden, kollarını açıp “Allah’ı seviyorsanız, Peygamberi seviyorsanız geri dönün! Siz Allah’a ve Peygambere söz vermiş Türk askerlerisiniz. Kaçmak size yakışmaz.” diye haykırarak hezimeti zafere çeviren küçük Nezahet. Oğlunu savaş meydanına, “Dayın Şıpka’da, baban Dömeke’de, ağabeylerin Çanakkale’de şehit düştüler. Bak son yongam sensin! Minarelerden ezan sesi kesilecekse, camilerin kandilleri sönecekse sütüm sana haram olsun. Öl de köye dönme!” diyerek uğurlayan Ayşe Kadın. “Şehid olursam cesedimi düşmana bırakmayın” diye vasiyet ettikten sonra kalktığı hücumda al kanlara boyanan Tayyar Rahime. Askere mermi taşırken incecik yorganını kağnıdaki sandıkların ve sandıklar arasına sıkıştırdığı bebeğinin üzerine örten, kendisi soğuktan donan Şerife Kadın. Ermeni komşularının cephanelik olarak kullandığı evleri uçurmak için kendi evini ateşe veren Senem Ayşe.
‘Kınalı Eller’i kaleme alan Osman Alagöz, aslen eğitimci. Maraş’ta yaşıyor. Kitabı hazırlamadan önce tarihlerde bir-iki satırla geçiştirilen bu destan kahramanları hakkında, yazılı kaynaklarla birlikte mahalli kaynaklarda da araştırma yapmış. Örneğin Senem Ayşe’yi yazmak için torunundan bilgi almış. Kopuk kopuk bilgiler arasındaki boşlukları doldurmak için de hayalen o döneme gitmiş. Ve ortaya bu gözyaşlarıyla okunası hikayeler çıkmış.
|