Sene 1951 ve ilerde birçok besteye imza atacak olan o büyük insan Melih Kibar dünyaya geliyor. 8 yaşında piyano eğitimi almaya başlayarak müzik hayatına ilk adımını atıyor.Ve daha henüz 18 yaşındayken 69 yılında bir beste yarışmasında lisede kurdukları grup ile seslendirdikleri bestesi birinci olunca profesyonel anlamda da müzik hayatında yoluna devam ediyor.Ve daha sonra da İstanbul'da Boğaziçinde Kimya Mühendisliği okumaya başlıyor.Ama küçüklügünden baslayan müzik tutkusu onu hala bırakmıyor ve yepyeni bestelerle devam ediyordu.Hayatını değiştirecek şeyse 74 yıllarında karsısına cıkacaktı.Eurovision yarısması için ondan 45 saniyelik bir sinyal müziği bestelemesi istenmişti ve elemelerden de acık farkla Melih Kibar'ın 'Çoban Yıldızı' isimli çalışması seçiliyor.Sonra da ardı arkası kesilmeyen bestelerin İngilizce Öğretmeni olan ve köklü bir edebiyat ailesinden gelen Recaizade Ekrem Efendinin torunu şarkı sözü yazarı Çiğdem Talu'yla yani büyük aşkıyla tanıstıktan sonra yapmış olacaktı.O sıralarda bir akşam Çiğdem Talu'nun evinde bir bestesini seslendirir ve Çiğdem Talu dan buna söz yazmasını ister ve ertesi gün Çiğdem Talu nun yazıp gönderdiği sözler besteye cup diye oturmus ve çok güzel olmustu.Ve daha bir çok beste Melih Kibar-Çiğdem Talu birlikteliginin bir eseridir.Bu birliktelik sürekli ikisinin de birbirlerine hayranlık duymalarını daha da tetiklemiş ve bir süre sonra da tarifi olmayan duygular beslemeye başlamışlar ve tabiri caizse aşık olmuşlardı birbirlerine.Kendisinden 12 yaş büyük olan Çiğdem Talu ya bunu bildiği halde engel olamadan aşık olan Melih Kibar master yapmak için yurt dışına ingiltereye gittiğinde bir gece bir beste daha yapar ve bunu Çiğdem'e gönderir.O sıralar hep yapıyordu bunu...Besteleyip gönderiyor ve Çiğdem Talu dan söz yazmasını istiyordu ve bu şekilde birçok eser yaratıp yepyeni plaklar cıkartmıslardı..Ama bu sefer cok farklı olacaktı..Aşklarının belkide Allah tarafından bahşedildigine işaret birşey olacaktı..Çiğdem Talu her zaman oldugu gibi yine sözleri yazıp göndermişti İngiltereye Melih Kibar'a.Melih Kibar  çok şaşırmış ve çok duygulanmıştı..Ve işte o an çok iyi anlıyordu içindeki aşkın nedensiz olmadığını.Melih Kibar o besteyi fırtınalı bir gecede elektrklerinde kesilmesiyle karanlık bir ortamda  şöyle bir etrafa bakayım diye koridorda yürürken ayagını piyanosuna çarptıgı  bir anda yapmıştı ve içindeki duyguları dökmüştü sadece.Ve bu bestesini bu şekilde yaptıgını Çiğdem Talu ya söylememiş ve sadece söz yazmasını istemişti..Ve İstanbul dan gelen cevapta o güzel bestenin üstüne şu sözler yazıyordu..

Gün ağarırken
Tek başıma oturmuşum
Henüz daha gözlerimi
Biran bile yummamışsam
Sen yoksan yine
Bense yorgun ve yalnızsam
Hele bir de...
Bir de canım
Hasretine kapılmışsam
Ve gözümde tütüyorsan
Buram buram...
İşte o an bir fırtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Hoyrat bir rüzgar eserken
Sallanan gemi misali
Sallanır durur içimde dünya.

Ve bunun üstüne hemen telefona sarılıp Çiğdem Talu yu arayıp bu besteyi aynen onun söylediği gibi fırtınalı bir aksamda, içinde yalnızlıgını hissettigi bir anda  yaptıgını anlatıp saatlerce ağladıklarını söylüyordu Melih Kibar..Ve bunun üstüne birbirlerine çok daha farklı bağlanmışlar ve birbirinden güzel nice eser yaratmışlar birlikte...Taki birgün Çiğdem Talu nun kanser oldugu haberi gelinceye kadar...Bu amansız hastalıga dayanamıyor ve gün geçtikçe çöküyordu..Ve 1983 yılında 44 yaşında ölen Çiğdem Talu yu hayatının her anından hatırlayacak ve onun gibi söz yazabilecek birilerini bulamadığı için de uzun bir süreliğine eskisi gibi müzik dünyasında neşesi kalmayacaktı..Daha sonra 2000 yılında 'Son Veda ' isimli bestesi için tekrar piyano basına gecen Melih Kibar  2005 yılının 7 Nisanında aynen büyük aşkı Çiğdem Talu gibi kanser yüzünden hayata gözlerini kapatacaktı..Ve arkasından herkes şunu söyleyecekti...Melih Kibar aşkına kavuştu...